KitapRoman

Beni Ağlattın Dr.Süleyman

İpek BAYRAK / Beni çok ağlattın Dr. Süleyman:

Çok uzun yolculuklar yapmış ve bin yıllardır üstesinden gelmediğimiz yolun yarısını bile geçmemiş, tarihin bize yol açtığı yerde olmadığımızı düşünüp durdum. Bu destanlara sığmaz hayatı okuyunca..

 Dr. Süleyman veya Said’in kimlik ve ulusal mücadelesi beni çok etkiledi. Hem de en derin yerimden. Okuyup bitirince kendi utancımı, kendi suratıma bile haykıracak gücüm kalmamıştı.

 Tarih boyu bizi kendi algısıyla yetiştiren zihniyet, bizi kör ettiği gibi, sağır, dilsiz ve kimliksiz kılmıştı. Onun tuzağına düşmüş, kanadı kırılmış kuşların nefes almadığı bir coğrafyanın kanlı gömleği üzerimizde yırtılana kadar dövülmüş halkın çocukları olarak, hep acı çekmişizdir. O da yetmeyerek kendimizi gizleyerek yaşamış ve o yükün altında bir Kürt değil, bir yabancı olarak kalmışızdır. Tabii dünyanın dört bir tarafına savrulmuş ve Nemrutların ateşinden kaçarak!

En kötüsü de bu değil mi zaten? İnsanın kendine karşı yabancı olması ve kendini inkar etmesi. Kimi yerde devletin zulmüne karşı, kimi yerde ağaya, beye, kimi yerde feodal kırılmaz yapısı karşısında, kimi yerde cehaletin kör hançeri ve kimi yerde dinin esir aldığı din adamları tarafından kuşatılmış, yok sayılmış, geri bırakılmış yığınlar halinde sessiz esirler olarak yaşanmışlığımız.

 Belki bin yılda bir, belki de yüz yılda bir cesur, bilge, dehaların pratik yaşamlarından dersler alarak az da olsa cesaretimizi ortaya koyarak, cılız bir ses vermişizdir. Ben de varım diye.! Dilim, kültürüm, yaşam tarzım farklı olarak.

Sadece o mu? Değil tabii; köle ruhlu olmamızı sağlamış, köklerimizden koparılmış ve kendi korkularımız içinde hapsedilmiş, ruhu incinmiş, bedeni örselenmiş, kendimize bile yabancı olmuş  halkın çocukları olarak bilincimizin dışında bir hayat sürdürmüş olmanın utancı ve ağır yükünü hep taşıdık, taşıyoruz ne yazık ki.

 Eh, bizde bu köleliğe açık olunca olanlar Dr. Said gibi dehalara ve komutanlara oluyordu tabii. Tarih boyu en büyük bedelleri deha olanlar ödemiştir. Bu değişmez bir kader veya kuraldır. Bunun bilincine varınca, Dr. Said’in mücadelesi, görkemli zeka ve aklıyla düşmanın direkt hedefi haline geliyor olması da doğaldı.

Dr. Süleyman’ın düşmanı sadece dışımızda savaştığı düşman değildi tabii. En köklü ve en acımasız düşman ruhumuzu kuşatmış, bencil duygularını ön sıraya koymuş, egosunu yenememiş cahil, sefil yaratıklar tarafından gelişecek ihanet olmuştur.

 Buna karşı ne kadar mücadele edersek edelim, belki de yenemediğimiz en güçlü düşman içimizde ki düşmandır. Ona karşı zafer kazanmak çok güç olduğu gibi, bedelli de ağır olacaktı. Kürdistan sadece bir tarafın kuşatması altında ezilmiyordu tabi. Uluslararası olmak üzere, bölge ülkelerine kendi iradesini satan bazı kimselerin tufanı altında inlemeye devam etti, ediyor.

 Bunları bilen ve çok iyi gözlemleyen komutan ve üst düzey savaşçıların karşısına ölümcül tuzaklar döşeniyor ve saf dışı bırakılıyordu. Yani siyasi tarikatlar gibi tüm zalimler Kürdistan üzerinde böl parçala ye taktiğini uygulamaya devam ediyordu.

Dr. Süleyman’ı okuyunca bin yıllık uykudan uyanır gibi bir etkiye sahip oldum. Sarsıldım ve ömrümün sonuna kadar unutamayacağım acılara tanık oldum sanki. Onun gezdiği dağlarda kar oldum, tipi olup yüzlerine dolandım, coşkuyla akan suların derinliğine daldım, dağların tenhalarında sıkışan ceylanların yavrularına döndüm. Bazen ayak altlarında ki karıncalar olurken, bazen dağların hükümdarı, bazen baş eğmez yıldızların efendisi oldum. Dört mevsim içinde dörde bölünerek yaşam sürdüm. Yıllarca acıları toplayıp çukurlara doldurulan gerillanın mezar taş ve toprağı oldum. Yüreğimin içinde geçen acı nehirleri dört kola veya dört bir yana salarak kendimi hep arayıp durdum.

Ben Kimim diye?

Bölünmüş parçalanmış hiçbir yere ait değil, ama köklü acıların tanığı olan toprakların ilk kök salan yolcusu idim. O topraklarda daha kimseler yok iken, ateşin narında yanan ben oldum. Ama görülmedim, bilinmedim , varlığımdan beri tokatlanarak, aşağılanıp yok edilmek istenen yoksul Kürt halkın kendisi idim.

Tüm bunlara tanık olunca hem ihanet ve hem de dostlukların en derin duygusuna kapıldım. Çünkü ben devleti olmayan en acılı yanımla beslediğim bir halkın çocuğuydum.

 Örselenmiş, horlanmış, içten ve dıştan ihanetin en uç noktalarına tanık olmuş, kendini ustalaştırmadan yenilenlerin ve onların karşısında dimdik duran dehaların kolu bacağı aklı ve fikriydim.

Daha önceye gitmeye gerek yok.

En yakın ve en görkemli mücadelenin içinde olanların künyelerini okuyunca her biri bir Şeyh Sait ve Seyit Rıza olduğunu ve onların izlerini süren komutan Hasan’dan, komutan Ömer’e, komutan Said ve  O dağlarda on binlerce can verenlerin destanıydım.

Ve ayrıca; tarihi yazanların ölmediği ve ihanetin öldürdüğü bir coğrafyanın çocukları ve her daim tarihi doğru yazarak yaşayacakların destanıydım. Okuduklarımı ve Dr. Süleyman’ı, ölüm ölür ama gerçekler ölmezdi. Çünkü onlar ölümden de büyüktür.

Kim ne derse desin yaşanmış, ya da yaşanacak olan gerçekleri hiç kimse değiştiremezdi. Gerçekle yalan geceyle gündüz gibidir. Yalan ve ihanet geceyi besler, gerçekler ise sabahın şafağında doğan gündüzü aydınlatırdı.

Güneşin doğmasına kim engel olabilirdi ki? Varsın karanlık kendi içinde cehennemini yaşasın.

O nedenle bizleri gerilla pratik gerçeğiyle buluşturan, fikir deryasında yüzerek okuyucunun ruhuna ulaşmayı başaran ve tüm gerçekleri sapmadan doğru yerde ve doğru noktada durarak önümüze seren M. Selim Çürükkaya’ya çok teşekkür ederken, bu görkemli şehitlerin abileri olmalarından dolayı da acısını paylaşır ve başsağlığı diliyorum.

Onlar güneşe giden yıldızlar olarak her daim üzerimizde bizleri aydınlatmaya ve halkların yüreğinde yaşamaya devam edeceklerdir.

Anıları önünde saygıyla eğiliyor ve en derin duygularımla selamlıyorum.

Yıldızlar örtüleri olsun.

Unutmadık, unutturmayacağız.

İpek Bayrak.

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu