Makalelerim

İsrail Kürt Karnavali Üzerine

Bizi aynı Allah inanmaya bile pişman ettiniz!İnandığınız hiç bir şeye inanamıyoruz artık.Bunu bilesiniz, rüzgar ektiniz, fırtına biçeceksiniz!

Selim Çürükkaya / 31 Ağustos 2014 günü Frankfurt ta idim. Nedenini anlatayım: Yaklaşık bir hafta Önce, KDP li bir dostum, telefon ile beni arayarak, ağustosun 31 inde pazar günü İsrail, Kürt ve Almanların iştirak edeceği bir karnavalin yapılacağını ve benimde davetli olduğumu söyledi. Alman parlementosunda peşmergeye silah verilme kararı alınmıştı, ben bu kararı çok önemsemiştim. Ortadoğuda Kürtlerle İsrail in müttefik olması çok doğaldı. Çünkü Yahudi, Kürt ve Ermeniler ortadoğunun en kadim halkları idi. Medeniyeti, dinleri onlar yaratmış, bu coğrafyayı medeniyetin beşiği haline getirmişti ve dışarıdan gelen barbarların saldırıları sonucu ortadoğu medeniyetin tabutu haline getirilmişti. Yahudiler, Ermeniler ve Kürtler, büyük trajediler yaşamış. Barbar saldırılar hala devam ediyor ve bu barbarlara karşı kadim halkların birlikte hareket etmesi kadar doğru bir tavır olamazdı.

Böyle düşündüğüm için Pazar gecesini otobüs durağının yakınındaki bir arkadaşımın evinde geçirdim.

Telefondaki alarmı sabah 04 te göre ayarladım.

Gece 23 te yattım ve alarmın çalmasıyla birlikte, kalktım, ellerimi yüzümü yıkadım, giyindim, bir bardak su içtim, bir otobüse binerek, istasyona gittim, oraya vardığımda beş kişilik bir grup bekliyordu, birinin elinde uzun bir sırığa takılı Kürdistan bayrağı vardı.

Otobüsün buradan kalkacağını anladım, merhabalaşarak beklemeye başladım, bir müddet sonra uzun süreden beri tanıdığım mühendis bir arkadaşım geldi, onun da elinde, Kurdistan bayrağı bulunuyordu.

Bende bayrağımı getirmediğime pişman oldum.

 

Zaman ilerledikçe, sayımız artıyordu. İki otobüs dolduracak kadar çoğalınca, bizi otobüslere aldılar.

Lübeckten gelen Alaatin ile Diyarbakır cezaevinde birlikte kalmıştık, yan yana oturduk, geçmişi yad ettik, uzun bir müddet Alaatin konuştu ben dinledim. Arka koltuğumda oturan Hasbi ile otobüsümüz mola verince tanıştım, yolculuğumuza devam ederken, bana zazaca ve Türkçe olarak kaleme aldığı bir şiir kitabını hediye etti.

Otobüsümüzün ses sanatkarı Şerwan dı.

Şerwan kürtçe savaşçı demekti, bu bir takma addı, ama Şerwan ın savaşla bir ilişkisi yoktu.

Otobüste ele geçirdiği mikrofonda Kürtçe acıklı türküler söylüyordu.

Saat birde Frankfurt ta tren istasyonuna yakın bir meydanın önüne vardık, otobüsten indik, elinde Kürt ve İsrail bayraklarını taşıyan kalabalılar, bir meydana doğru akıyordu.

Meydanda kurulu bir sahneden Kürtçe müzik sesleri kulaklarımıza kadar geliyordu.

Elimdeki tablet ile resim çekmeye başladım, hayatımda ilk olarak bu kadar İsrail ve Kürt bayrağı yan yana görüyordum.

Amerika ve Alman bayrakları daha azdı, ama en azından onlarda bir güzellik olarak İsrail ve Kürt bayrakları arasına serpilmişlerdi.

 

İsrail Hamas saldırıları, Kürtler ise İŞİD saldırıları ile karşı karşıya idiler.

Ortadoğuda hem İsrail de, hem de Kürdistanda demokratik rejimler vardı.

Her iki ülkede çok sayıda pati, seçimlerde yarışarak parlementoda gerekli yerlerini alıyor ve halklarını idare ediyorlardı.

İsrail de elbette bir Filistin sorunu vardır.

Ama Araplar, İsrail i toptan ortadan kaldırmak istiyorlar.

Biraz tarih bilen her kes bilir ki, o toprakların ilk sahipleri Yahudilerdir.

İnanmayanlar Zebur, Tevrat, İncil ve Kur an a başvurabilirler.

 İsrail, kendisini yok etmek isteyenlere karşı kendini koruyor!

Yöntemlerini, acımasızlığını beğenmeyebilirsiniz, zulüm yapıyor da diyebilirsiniz!

Filistin sorununa bir çözüm bulsun da diyebilirsiniz!

Ama İŞİD Kafasına sahip olan bir İslamlığa karşı tek çarenin, yine İsrail yöntemleri olduğunu neticede aklınız varsa kabul edersiniz!

 

Bunlara karşı İsrail yöntemleri Allahın gazabıdır ve Allahın gazabı zaten acımasızdır!

Kürtler, mazlum bir milletti, kimselere baskı, zulüm yapmamıştı, sadece hiçbir millet bize zulüm yapmasın, bizde kendimizi idare edecek bir devlete sahip olmak istiyoruz dedikleri için saldırıya uğradılar ve haklı olarak kendi topraklarını savunacaklar.

İslam ülkeleri yıllardır onlara zulüm yaptı, varlıklarını inkar etti, katl etti, dillerini yasakladı, onları parçaladı, birbirlerine vurdurttu. Ve Kürtler bunlardan umudunu kesti, kendilerine müttefikler aramaya başladı.

Müslüman bazı dindarlar veya salak bazı solcular, Almanya, Amerika İsrail den dost olur mu? Diyecekler!

Sizin tarih boyunca Kürtlere yaptıklarınızı, hiç bir mahlukat başka bir mahlukata yapmamıştır.

Bizi aynı Allah inanmaya bile pişman ettiniz!

İnandığınız hiç bir şeye inanamıyoruz artık.

Bunu bilesiniz, rüzgar ektiniz, fırtına biçeceksiniz!

Siz, kuzu postu içinde kurttunuz, şimdiye kadar yanıldık, ama sizi artık kavradık, bunu açıkça söylüyoruz, bizden korkun!

Kimle dost, kimle düşman olacağız, bunu artık biz kendimiz belirleyeceğiz, bu güne kadar dostlarımızı ve düşmanlarımızı hep siz belirlediniz, din kardeşliği ve enternasyonalizm masallarıyla bizi yanılttınız!

Ve nihayet uyandık!

Keyakser in torunlarıyız

Selahattin Eyubinin ardıllarıyız!

Malla Mustafa Barzani nin askerleriyiz!

Tarih sahnesine çıktık, karanlığınızı yırttık!

Korkun bizden!

Duygularımı burada noktalıyorum.

Yine karnaval meydanına dönüyorum.

Frankfurt Belediye başkanı konuştu, İsrail baş konsolosu, Kürt bir temsilci, bazı Alman milletvekilleri, Ortadoğuda olan bitenler anlatıldı.

Ezidi soykırımı dile geldi….

 

Avrupa nın değişik ülkelerinden gelmişlerdi kadın ve erkek Yahudiler.

Kürtlerin Çoğunluğu erkeklerdi, kadınlardan Afife hanımın elinde kocaman bir kürdistan bayrağı vardı ve diğerleri iki elin parmakları kadardı. Almanya nın değişik kentlerinden buraya gelmişlerdi.

Meydanda toplananların arasına girdim, tanıdıklarımı arıyordu gözlerim, birde ilginç durumları yakalmaya çalışıyordum, dikkatimi en fazla çeken noktayı nihayet buldum, Filistinli Arap bir kadın ile erkek meydanın hemen girişinde İsrail aleyhine bildiri dağıtıyorlardı ve karnavale katılmaya gelenler, bunların dağıttığı bildirileri de alıp okuyorlardı.

Bildiri dağıtanlara yaklaştım, almanca olarak Filistin li misiniz? Diye sordum.

<Evet< dediler, bana bildiri uzattılar ve propaganda yapmaya başladılar.

Dedim bir dakika beni dinlermisiniz, dinlediler.

Bakın bir İslam ülkesinde Hamas İle IŞİD karnaval yapsaydı, iki İsrail li de Hamas ve IŞİD karşıtı bildirleri onlara dağıtsaydı ne olurdu?

 

“Ama İsrail bizi katl ediyor” dedi.

“Bu kalabalığa bak ve dediklerimin üzerinde düşün” dedim geçtim.

Akşam inmeye başlayınca otobüslerimize geri döndük.

Koltuğuma yerleşince telefonuma akan günlük haberlere göz attım.

Cemil Bayık: “Peşmerge savaşamaz kaçar” demiş!

Bu haberi okuyunca güldüm!

Çünkü bu sözleri sarf eden adamın kendisi bir kaçaktı?

Ve ömrünün büyük bir kısmı, kaçmakla geçmişti!

KDP den bir Allahın kulu kalkıp demedi ki; yahu Cemil Bayık sen nerden kaçtın buraya geldin?

Yine bir haber göre Cemil Bayık Avrupalı hükümetlere Çağrı yapmış, Peşmergeye silah vermeyin demiş!

Eskiden böylesi çağrıları Devlet Bahçeli, Emin Çölaşan, Doğu Perinçek yapardı. Şimdi bunların görevini Cemil Bayık üstlenmiş!

 

Kardeşim Sait Çürükkaya nın Musul da Peşmerge ile birlikte İŞİD e karşı savaşmaya gittiğini söylüyordu haberler.

Kürt devlet Başkanı Sayın Mesut Barzani <Ya neman ya Kurdistan< demişti, bağımsız Kurdistan için adım atmış ve  ülkemiz saldırıya uğramıştı. Biz aile olarak kendimizi Kürdistan davasına feda etmiştik, herkes bunu bilir ve bende gitmeye hazırlanıyorum.

Her kürdün namus borcudur saldırılara karşı durmak!

İŞİD in arkasında hangi güçler var? Haberleri çoğalmış ve Türkiye neden sessiz soruları var.

İŞİD in arkasında Türkiye hükümetinin olduğuna hiçbir kuşkum yoktur.

Sadece İŞİD in arkasında değil, Kürdistan a yapılan saldırının arkasında da Türkiye devletinin sinsi bir planı vardır.

Bilenler bilir, 2000 li yıllarda Güney Kürdistan a çektirilen gerillalar ile <Kerkükteki Türkmenlerin birliği sağlanıp Hevler ele geçirilecek, Talabani ile Barzani köpekler gibi Türkiye ye sığındırılacaktı.<

Olmadı, aynı planı şimdi devreye soktular, İŞİD köpeklerini Hevler e saldırttılar, Bazani ve Talabani nin sığınmalarını beklediler ve avuçlarını yaladılar!

 

KCK ve PYD nin de İŞİD e karşı savaştıkları haberleri var!

Evet öyle görünüyor, 2000 yıllarından sonra gerillaya giden gençler savaşmaya gitmiş!

Ama KCK ile İŞİD Maalesef aynı merkez tarafından yönetiliyor!

Beyinleri doğmaların esiri olmuş kişiler, bu sözümün karşısında afalayabilirler.

Ama ben onlara derim ki; lütfen Ahmet Davutoğlu ile İŞİD ilişkilerini, Hakan Fidan ile Abdullah Öcalan ilişkilerini, Davutoğlu ile Hakan Fidan ilişkilerini, Öcalan ile Qandil ilişkilerini iyi inceleyin!

Varacağınız sonuç, iki yapının aynı odak tarafından yönlendirildiğidir.

Bu iki yapının çatışmaları size çelişki olarak görülebilir.

Onu da Suriye ve iran faktörüne bağlayın!

Haberler Kürtlerin birliğinden söz ediyorlar.

Aynı bayrağın altında Kürdistan ın bağımsızlığı için birleşmek, Kürdistanlıların namus borcudur!

Kürdistanı işgal eden devletlere bağlanmak için birlik olmak ise, toplu halde kendilerini uçuruma atan koyun sürüsü olmak arasında hiçbir fark yoktur!

Yeniden yolculuğumuza dönersem, gece saat birde Şehrimize geri döndük,

vedalaşarak birbirimizden ayrıldık!

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu