Makalelerim

Newroz ve Seçim

Selim Çürükkaya / Newroz bayramındaki kalabalıkları izledik. Eltahrir meydanındaki kalabalıklardan daha coşkulu daha fazlaydı.
Sudan’daki Diktatörü deviren kalabalıklar Diyarbakır’da toplananlar kadar yoktu.
Afrika ülkelerinde işsiz bir muhendisin kendisini yakmasıyla sokağa dökülen halklar, diktatörleri ard arda devirdi.
Biz Kürtler, kaç kişi kendimizi yaktık hesabını bilen var mı?

Yirmi yıldan beri kaç kez sokaklara döküldük?
Kaç milyon kişi aştık yolları?
Bunun bir çetelesini tutan var mı?

Oda yok!

 

 

Afrika gibi ülkelerde birkaç milyon kişinin sokağa inmesiyle rejimler değişiyor.
Bizde neden değişen bir şey yok?
Bu konu üzerinde neden düşünmek istemiyoruz?
Örneğin Diyarbakır newrozunda toplanan yüzbinlerle neler elde edilmez ki?

Diyarbakır’dan Hakkari’ ye, Oradan Mersin’e, Antalya’ ya ve İstanbul’ a kadar, istenirse milyonlar sokaklara iner ve tek bir damla kan dökmeden bütün dünyanın gözlerini Kürdistan’a çevirir.
Ve Türk hükümeti veya devleti milyonların barışçıl gösterileri karşısında çaresiz kalır.
Neden yapılmıyor bu?

Veya yapılıyorsa nasıl yapılıyor?
Diyarbakır’ da bir milyon kişi sokağa inmiş, ama talepleri yok!.
Bu kitleler adına ne isteniyor?
“Öcalan’a özgürlük Kürdistan’a barış”
Bu ulusal bir talep mi?
Biraz ayıp değil mi?
Bu halkın ulusal taleplerine ne oldu?

Bu talepler açıkça ortaya konmadan ve kitleler bu talepler için sokağa indirilmeden, yapılan gösterilerin bundan sonrada sonuçsuz kalacağını ne zaman kavrayacağız?
Kürt halkının ulusal talepleri tespit edilmeli bu halka yeniden anlatılmalıdır:

1-      Kürtlerin bir ulus olarak varlıkları resmi olarak kabul edilmelidir.

2-      Kürtler kendi ana dilleriyle anaokulundan üniversiteye kadar  eğitim görmelidirler.

3-      Kürtler kendi kendilerini yönetmelidirler.

4-      Misakki milli sınırları içinde yaşayan Kürtler, Güney Kürdistan’ da yaşayan Kürtlerin, Kıbrıs’ta yaşayan Türklerin kullandıkları hakların tümünü kendileri için istemelidirler.

Önce Kürt halgı gasp edilen iradesini geri alırsa, bu istemler etrafında milyonlar sokağa inerse, Afrika ülkelerindeki silahsız halk ayaklanmaları rehber olarak alınırsa, Kürt halkı dünya tarafından ciddiye alınır, sorunun çözümü hızla gündeme gelir.

Kürt halkı buna hazırdır ama, iradesi gasp edilmiştir. Çünkü bu halk adına siyaset yaptıklarını söyleyenler, iradelerini imza karşılığında özgür olamayan birisine götürüp teslim etmişlerdir. Bizde sokak gösterilerinin bir sonuç vermemesinin tek nedeni budur. Halk veya gerilla ne zaman haklı, dünyanın ve halkın desteğini alacak masum bir çıkış yaptıysa, karanlık bazı eller devreye girmiş “meşru” çıkışı “terörist” bir çıkış olarak damgalatmıştır. Bununda tek nedeni Kürtlerin kendi iradesinin kendi ellerinde olmamasındandır.

Newrozu geçtik, önümüzdeki dönemde  seçim vardır. Bu konuda pek çok çevrede tartışmalar sürüyor.
Seçimde doğru tavır ne olmalıdır?
Halk veya Kürt halkı hangi partiye oy vermelidir?

BDP’ nin bu soruya vereceği yanıt:
Barış ve Demokrasi partisi Kürtlerin partisidir.
Bundan dolayı Kürtler hiç düşünmeden kendi partilerine oy vermelidir.

Diyarbakır’dan Hakkari’ye kadar iki parti vardır.
Biri Kürtlerin partisi, değeri düşmanın partisidir.
Biri zulüm görenlerin partisi, diğeri zulüm yapanların partisidir
Dolayısıyla Kürtler oylarını BDP ye vermelidir.!

Peki burada bizimde Barış ve Demokrasi Partisinin yöneticilerine ve bu parti adına halktan oy isteyenlere bazı sorularımız olacaktır.

1- Sizin parti olarak bir iradeniz var mı? Yarın milletvekili olarak seçilirseniz, halkınızın gerçek iradesi mi olacaksınız, yoksa başkalarının talimatları ile mi iş yapacaksınız?
2- Sizin kendi iradeniz olmayınca, Kürt halkı için veya Kürt halkının ulusal hakları için ne gibi çabalar yürütebilirsiniz?
3- Öcalan’ın sizin iradenizi gasp ettiğini ve bu iradeyi Türk ordusuna teslim ettiğini biliyor musunuz? Bilmiyorsanız neden öğrenmiyorsunuz? Öğrenmişseniz neden susuyorsunuz?

4-      Eğer siz iradenizi Öcalan’a, teslim ederseniz, Öcalan’ da iradesini orduya teslim etmişse, yüz adet milletvekili bile çıkarsanız, Kürt sorununun Kürt halkının leyhine çözümü için nasıl bir fonksiyonunuz olacaktır?

Barış ve Demokrasi partisi bu soruları kendisine sormadığı, yanıtlarını bulmadığı ve onun gereklerini yapmadığı, kendi iradesini kendi eline almadığı müddetçe, Kürt sorununun çözümünün anahtarı değil, anahtarsız kilidi olmaya devam edecektir.

Kürdistan daki AKP ye gelince; AKP nin Kürt halkı için somut hiçbir projesi yoktur.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan da Abdullah Öcalan gibi: “Tek ülke, tek bayrak, tek millet, tek dil” deyip duruyor. Bu devletin söylemidir. İkisi, farklı usluplarıyla aynı şekilde tekrarlıyorlar.

Peki ulusal talepleri olan Kürtler neden AKP ye oy versin ki?
Kürdün dilini kabul etmezsin, onu millet olarak tanımazsın, ulusal hiçbir hakkını vermek istemezsin, ondan sonra çıkıp Kürt’ten oy istersin!
Bu biraz insafsızlık değil mi?

CHP ceberut devletin partisidir.
Hala suni alevi çelişkisini kullanarak Malatya, Dersim, Maraş, Erzincan gibi yerlerde oy alabiliyor. Aleviler ne zaman uyanır bilemem, ama kendilerini katleden çağdışı bu partiyi sile tokat kovmalarının tam zamanıdır diye düşünüyorum..
MHP Kürdistan’ da bitmiştir, söze gerek kalmamıştır.
Tüm bunlardan sonra bana soracaksınız, peki hangi partiye oy verelim?

Ben şu anda Alman vatandaşıyım.
Hayatımda bir kez olsun Türkiye de oy kullanmış değilim.
Size partilerin resmini çizmeye çalıştım, artık oyunuzu ne yapacağınıza da siz karar verin!

 

 

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu