Bay Muhalif

Savaş İyidir

Ne kadar güzel manzaralar, değil mi? Tabii milletçe gurur duyuyoruz, gözlerimiz yaşarıyor, göğsümüz kabarıyor!Yıllaraca AT`a girmeye çalıştık.Çalmadığımız kapı, başvurmadığımız merci kalmadı. Giremedik!Ama körfez krizi ve savaşı çıkınca,  gördüğünüz gibi AT geldi bize girdi.

Selim Çürükkaya / Saygıdeğer muhalifler, bende çoğunuz gibi, geceleri sabaha kadar CNN televizyonundan savaşı naklen izliyorum.
Naklen maçtan sonra, naklen savaşı izlemek de teknolojinin bir nimeti oldu.
Amerika, İngiltere, Fransa, Türkiye, Suudi Arabistan ve diğer müttefik karma takımına karşı oynayan Saddam`ın takımı fazla gol yemesine rağmen hala direniyor……
Arasıra Suudi Arabistan ve İsrail oyuncularına çelme takıyor, karşılığında daha fazla gol yiyiyor. Amerika Saddam’dan değil, Ortadoğu Trübünlerine dolmuş, olan bitenleri izleyen halk kitlelerinden korkuyor.Buraya kadar işin esprisi. Gercekte ise; Ortadoğu halklarının başına füzeler, bombalar ve cümle öldürücü silahlar yağdırılıyor.Kadınlar, çocuklar, güvercinler, böcekler, karıncalar, sevdalar, aşklar, anılar öldürülüyor. Binalar yıkılıyor, ormanlar yakılıyor. İnsanlar yerlerini yurtlarını, evlerini, bahçelerini, sevdiklerini, mezarlarını bırakıp kaçıyorlar. Bu savaş, Petrol için, dolar için, Ortadoğu hakimiyeti için, Filistin ve Kürt sorununun çözümsüzlüğü veya çözümü için sürüyor.

Sürsün! İyi de oluyor! Evelallah bu savaşta devletimiz ve hükümetimiz kârlı çıkacaktır. Böylece yıllardır hayata koymaya çalıştığımız; köşeyi dönme politikamız hayat bulacaktır.

Savasta insanların ve canlıların ölmesi, fazlaca önemli değildir. Çünkü savaşın tabiatında ölme ve öldürme vardır.Ve biz savaşçı bir milletin afadıyız. İnsanlar ve canlılar, savaşta ölmeseler de normal yollardan yine öleceklerdir.

Musul ve Kerkük  uğruna ölmek varken, normal yollardan miskince ölümü beklemek bizlere yakışmaz. Kaldı ki, böyle günlerde ölümü düşünmek yerine devletimizin çıkarlarını, müttefiklerimizin tatlı kârlarını düşünmek zorundayız.Halihazırda hakim düşünüş tarzı böyle buyuruyor.

Bizler, bu savaş fırsatından yararlanarak, hem kârlarımızı, hem itibarımızı arttırmalı, hem de yıllardır başımıza bela olmuş şu Kürt sorununu çözmeliyiz .

İtibar ve karlarımızı nasıl artırır, Kürt sorununu nasıl mı çözeriz?

Sakin olun, izah edeyim efendim. Bakın, Körfez krizi başlar başlamaz bütün vurucu güçlerimizi, imha ekiplerimizi Kürtlerin yaşadığı bölgeye sevk ettik. Almanya’dan, İtalya’ dan,  İngiltere’den de imhacı güçler istedik. Malatya da, Batman da, Pirinçlik üslerinde Müttefiklerimizin vurucu güçlerini konuşlandırdık.

Her tarafı askerler, uçaklar, tanklar ve toplarla doldurunca, devletimizin ve ülkemizin birliği ve bütünlüğü için tehlike arz eden Kürtleri, hızla bölgeden sürdük. Ve müttefiklerimize dedi ki: „Arkadaş biz Irak için istediğiniz her şeyi yaparız. Bunun karşılığında Kürtlere karşı yapacaklarımıza sesinizi çıkarmayın.” 

Ama Saddam saldırıya geçmezse bizim müttefiklerimizin uçakları, Irak`a doğru uçarken arasıra şöyle Cizre`ye, Nusaybin`e Silopiye bombalarını düşürüvereceklerdir.

Gözümüze kestirdiğimiz bazı bölgeleri de bu hengamede uygun ve nazik biçimde biz hal edeceğiz. Ümmet ve devletçe dua ediyoruz ve Tanrı’dan diliyoruz ki; Saddam Kürt bölgelerine kimyasal silahlar atsın. Zaten zat- i- alilerinin bu konuda epeyce deney ve tecrübeleri de vardır.

Biz atmasını bekliyoruz. Bunun için bölgede hiç kimseye gaz maskeleri vermedik. Yalınızca askerlerimizi ve polislerimizi maskelendirdik. Saddam Kimyasal silahları kullanırsa, hem aleyhine propaganda yapar, dünyaya rezil ederiz, hem de başımıza bela olanların bir kısmından kurtulur, geri kalanlara timsah göz yaşları döker, yanımıza alırız.

Nasıl bir plan? Allah aşkına, hı?

Ama şu İsrail planımızı bozuyor, keyfimize taş atıyor. Tuttu can düşmanları Filistinlilere gaz maskeleri dağıttı.. Kardeşim olacak iş mi bu?

Filistinliler Saddam ile işbirliği halindeyken, Saddam`ın Telaviv`e düşen füzelerini kutlamak için sevinç gösterileri yapıyorlarken, onlar tutmuş Saddam`ın kimyasal silahlarından korunmaları için Filistin`lilere gaz maskeleri dağıtıyorlar.

Aklın mantığın almıyacağı bir şey!…Biz de olsalardı inanınız olsun, hepsini Ermeniler gibi keserdik. Ben aslında müttefiklerimizin içişlerine karışmak istemiyorum. Ama, „Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürüyorlar!….”

Bu İsrail uzun süreden beri, bazı haltlar karıştırıyor. İntifada faciasını,  o başımıza getirmedi mi?

Filistinli kadınlarla çocuklar, taş ve sopalarla İsrail polis ve askerlerine saldırınca; plastik mermiler ve sis bombalarıyla karşılık verdi.

Plastik mermi, göz yaşartıcı bomba ve günde bir iki kişi öldürmekle intifada önlenir mi?
Önlenmez efendim!
Önlenmediği gibi bizim buraya kadar sıçrar!
Ama biz, İsrail gibi keriz değiliz.
Cizre’de, Nusaybin’de, Lice’de bastık hakiki kurşunu, beşini, onunu yere serdik.
Yüzden fazlasını yaraladık.
Kaldı ki, polisimize taş sopa yerine slogan atmışlardı.
Bundan sonra  intifada yapsınlarda görelim!
Top sıkarız Alimallah top!
Ben zaten Güney Afrika ve İsrail yöneticilerine ezelden beri muhalifim, ilerde zamanım olursa kendilerine bazı nasihatlarım olacaktır.
Savaş itibarımızı ve kârlarımızı artırmıştır.

Şöyle ki, kriz ve savaş başladığından beri Amerika ve diğer müttefiklerimizin askerleri güzel ülkemizde haftalık tatillerini geçirmeye karar verdiler. Bildiğiniz gibi 12 Eylül öncesi Amerika filoları korkudan limanlarımıza yanaşamaz olmuşlardı. Haddini bilmez solcularımız, velinimetlerimize saldırarak denize atıyorlardı. Allah  zeval vermesin, devletimiz, 12 Eylül inkılabıyla solcuları ezdi. Kimini hapise attı, kimini öldürdü, kimini dönekleşirdi, kimini Avrupa`ya kaçırttı.

Ve bu güzel vatanımızı yabancıların askerleri için cennet haline getirdi. Kriz ve savaş patlak verinice, aylarca denizde, çölde bekletilen Amerika ve diğer müttefiklerimizin askerleri, filolarla Izmir`e, Antalya`ya, Alanya`ya geldiler.

Tabii gelmeden önce yöneticilerimize “geliyoruz” diye haber saldılar. Bizlerde saygıdeğer konuklarımızı iyi karşılamak için Istanbul, İzmir, Ankara ve Bursa gibi büyük kentlerimizden dansözlerimizi, ses sanatçılarımızı, güzel artistlerimizi, travestilerimizi, homoseksüellerimizi konuklarımızın istirahat edecekleri, eğlenecekleri, barlara, pavyonlara ve otellere topladık.

Ve ondan sonra günler ve gecelerce “vur patlasın, çal oynasın” karşılıklı oynadık. Ne kadar uygar, ne kadar medeni bir kaynaşma, değil mi?

Kıymetli basınımız da milli mücadele ruhuyla bu güzel kaynaşmayı çarşaf çarşaf verdi: “Amerikalı askerler, İzmir deki bar ve pavyonları kapattı” “Esnaf memnun” Ve basına yansıyan fotoğraflar; kıvrak dans yapan sarışın bir dansözün bacakları arasında yatmış Amerikalı zenci bir asker, Amerika filosunu Antalya’dan uğurlamaya giden ve onları yolcularken limanda iki parmağıyla zafer işareti yapan güzel bir artist kızımız…..

Ne kadar güzel manzaralar, değil mi?
Tabii milletçe gurur duyuyoruz, gözlerimiz yaşarıyor, göğsümüz kabarıyor!
Yıllaraca AT`a girmeye çalıştık.
Çalmadığımız kapı, başvurmadığımız merci kalmadı. Giremedik!
Ama körfez krizi ve savaşı çıkınca,  gördüğünüz gibi AT geldi bize girdi.

İnşallah sürüyle ortak çocuklarımız olacak, yıllarca Avrupa ile gerçekleştiremediğimiz kaynaşmayı, kucaklaşmayı bu vesileyle gerçekleştirmiş olacağız!……
Tüm bunlar savaşın nimetleridir. İtibarımız artıyor.
Herkes bizi konuşuyor. Bize kredi verenler gün geçtikçe çoğalıyor.
Baksanıza kocaman Amerika Başkanı bizim Cumhur baskanıyla telefon aracılığıyla görüşüyor.
Hatta bir keresinde Cumhur başkanımız, Mehmed Ali Biranda`a “Bush`la telefon aracılığıyla zaman zaman konuşuyorum, dediklerimi dikkate alıyor” dedi. “Onu ben yönlendiriyorum” demek istedi
Birand`in şeytanlığı tuttu ve güldü.

Tüm bu iyi gelişmelere rağmen akılsız solcular „Savaşa hayır” diyorlar.
Kafasız bunlar, kafasız!
Oysa savaş uygarlığın alametidir.
İnsanlar ilkel dönemde yaşarken ufak tefek çatışmalar dışında birbirleriyle savaşmazlardı.
Ne zaman ki, uygarlığa geçildi, savaşlar baş gösterdi.
Demekki uygarlığın baş alameti savaştır.
Maşallah, Allah eksik etmesin tarihimiz bu açıdan örneklerle doludur.
Barbar bir toplumken savaşarak uygarlaştık.
Ve Osmanlı devletini kurduk.
Yıkılmanın eşiğine geldiğimizde Rum’u, Ermeni’yi, Kürt’ü savaşla hal ederek Cumhuriyeti kurduk.
Bu gün yine başımız dertte.
Bizi ancak bir savaş kurtaracaktır.
Tanrı kurbanların günahlarını bağışlasın!
Biz ne zaman ki, „Yurtta barış, Cihanda barış” dedik, işte o zaman önemsizleştik.
Artık çağ atlamanın, eski politikaları bir kenara fırlatmanın zamanı gelmiş, geçmiştir.
Peşimizde Amerika ve onaltı düvel varken, ilk hedefimiz Musul ve Kerkük, İleri!
Allah, Allaaah Allaaah!…..

10 Subat 1991

Bay Muhalif

Peki Kürtler de gaz maskesi isteseler, ne yapacağız?
Mümkün değil, vermeyiz!
Bu fırsatı iyi değerlendireceğiz. Bizim akıllı çocuk, Adnan Kahveci bu konuda çok güzel ve ikna edici bir demeç verdi.

Dediki: „Maskeler çok pahalı veremeyiz.”
Aslında diplomatik bir uslupla verilen bir demeçtir bu. Doğrusu, „Saddam füzelerinin menzilinde yaşayan insanlar ucuzdur, pahalı maskeler ucuz insanlar icin gereksizdir .Yıllardır başımıza bela açanlara gaz maskesi vermek, akıllıca bir iş değildir. Biz İsrail gibi akılsız değiliz” demek istemişti.

Sağolsunlar var olsunlar, dediklerimizi aynen kabul ettiler.
Ve biz yapacaklarımızı yapmaya basladık.
Son günlerde İncirlik üssünü müttefikimiz ve hamimiz Amerikan güçlerinin kullanımına açtık.

O kadar mükemmel ki, kocaman kocaman uçaklar, dolu dolu bombalarını yüklüyorlar bir müddet sonra Irak`ın üzerine ustalıkla bırakıyorlar. Bombaların patlamasıyla birlikte rega renk ışıkların aydınlığında Araplar ve Kürtlerle birlikte diğer canlılar da ölüyorlar.

Bu bombalama işleri böyle sürüyor ve sürecek.
İnşallah Saddam da gazaba gelir, diğer parçalardaki Kürtleri bombalar.
Böyle karşılıklı bombalamalarla hem biz,  hem Saddam, hemde diğer komşularımız şu Kürt belasından kurtulur.

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu