Bay Muhalif

Sevgili dalgacı Mahmut

Şahin: "Ben Kemalizmi cezaevinde öğrendim" dedi.Daha doğrusu Kemalizmi dayak zoruyla kabul etti. Ama baş-kan  daha büyük ve daha hakiki Kemalist. Şahin Tutuklu kaldığı koğuşu Kemalist yapmaya çalışıyordu.Baş-kan ise, bütün Kürt ulusunu Şahin'in koğuşuna çevirmek istiyor.İkisi arasında böyle  „ufacık" bir bir fark vardır, bunu görmeniz gerekiyor!

Selim Çürükkaya / Yazında bizim Baş-kanla dalga geçiyorsun gibi bir havan var!
Belli ki sende Baş-kanı anlamamışlardansın.
Ve sende bir çetesin.
Niye diyeceksin?
Sana nedenini açıklayayım:
Şimdi kim Baş-kana karşı çıkarsa, o çetedir de ondan. Başkan bize böyle buyurmuştu.

“Benim söylediklerimi kabul etmeyen çete dir” deyin, “susturun” dedi.
Koskocaman Baş-kan yalan söylemeyeceğine göre sen bir çetesin.
Yazdığın yazının bir yerinde; Baş-kan eski den PKK li yüzlerce militanı “Kemalist kişiliklidir” diye öldürdü, şimdi de “Kemal Atatürkün fotoğraflarını HADEP binalarına asın” diye talimat veriyor, diyorsun.
Ben bunda hiç bir çelişki bulmuyorum. Hatta Baş-kan pek yakında PKK içinde bazı kişileri “Kemalist değillerdir” diye Öldürün derse, bu da bir çelişki arz etmez.
Tam tersine bu bir politikadır. Bu politikayı anlamamışsan, Baş-kanı anlamamışsın demektir.

Bir halkın mücadelesini bitirmek istiyorsan Baş-kanı anlamaya çalış!
Önce o halkın örgütünün içine sız.
Örgütün ileri gelenlerini “Kemalist” olarak suçla, ardından “Kemalist kişilik” sahibidirler gerekçesiyle öldür.
Bu politika aracıyla örgütün paralarını ve yetkisini ele geçir.
Kendini göklere çıkar, etrafına çıkarcıları topla, kendini inandır, sözünü kanun haline getir.
Bu hale gelince, bu kez yaptığının tersini yap, ortadan kaldırmak istediğini “niye Kemalist değildir?” diye öldürt.
Bunda bir çelişki yok ki?
Söylemde farklılık olsa bile özde bir çelişki yoktur.
Sen öze bakacaksın, taktiğe kafayı takma
yacaksın.
Birazda Makyavel’ i okuyacaksın.

Çete sorununa gelince; biliyorsun Türk Genelkurmayı 1992 de başlamak üzere Kürtlere karşı kontrgerilla eylemleri başlatarak on bin kadar kürdü şehirlerde yok etti, eroin, mafya şebekeleri kurdurttu.
Kürtlerin mücadelesini söndürme noktasına getirince üç beş kişinin ismini gazeteler aracıyla komu oyuna yansıttı.
“Bunlar Çetedir ve bütün kanunsuz olayları bunlar yapmıştır” dedi.
E,  Atatürkün yolundan yürüyen milli güvenlik konseyi ve kocaman devlet bunu yaparda, bizim baş-kan geri kalır mı?
Kalmaz, O ne yaptı?
O’da çete yaratmak zorundaydı.
Kötü işlerin hepsi çetelerin icraatıdır.
Koskoca baş-kan hiç kötü bir iş yapar mı?

“Kadın ve çocukları çeteler öldürdü, Avrupa’yı çeteler ateşe verdi, 33 askeri çeteler katletti.
Türk bayrağını çeteler indirdi.
Turistleri çeteler bombaladı.
İş yerlerini çeteler kundakladı.”
Politikayı bilecen Mahmut bey, Politika, insanın kendini kurtarma sanatıdır.
İçinde bulunduğun anda ne senin yararınaysa, onu yapacaksın.
Bu dönemde baş-kan Kemalizmi yararlı buluyorsa bir nedeni vardır mutlaka.
Düşünecen Mahmut bey, düşünecen, “Mustafa Kemal’ in resimlerini asın” diyorsa onuda düşünecen, zira o boşuna laf söylemez, mutlaka bir bidiği vardır!
Bizim görevimiz onun söylediklerini eleştirmek değil, geliştirmektir.

Mesala, örneğin Almanların deyimi ile beispiel, şöyle geliştirebiliriz: Efendime söyleyeyim Urfa bölgesinde Atatürk’ün Çefyeli fotoğraflarını asmak lazım.
Lakin Atatürk Trablusgarp cephesindeyken çefye ile çekilmiş fotagrafları var.
Onları büyütüp çerçeveletirirsek ve birde Urfa ve ahvalindeki HADEP il ilçe binalarına astırırsak hem Urfa’ lılar hem de baş-kanımız memnun olur.
Atatürkün kalpaklı resmi Erzurum ve Kars yöresine iyi gider.
Bingöl ve Elazığ için Atatürkün külahlı bir fotosunu bulmak lazım.
Yaratıcı olmak gerekiyor mahmut bey yaratıcı, fotomontac vs.
Kuvayi milliye ruhundan bahs ediyor baş-kan, onuda anlamak lazım.
Adam tek başına bir adada, sabah akşam ona o ruh aşılanıyor, O da bize aşılamaya çalışıyor, yani kötümü?
Ruhsuz mu kalalım?

Biliyorsun belki, Kuvayi Milliye Kuvayi Kurdiyenin panzehiridir.
Başkan bize panzehir veriyor, sen yine baş- kanın değerini bilmiyorsun!
Bu baş- kanı anlamadığından kaynaklanıyor.
Senin sözünü ettiğin avukat görüşmesinde Baş-kan, Şahin Dönmez ve Selim Çürükkaya’dan da bahs ediyor.
Burayı okuyunca bu konu üzerinde çok düşündüm.
Ben Şahin Dönmez’i de, Selim Çürükkaya’ yı da Baş-kanı da çok yakından tanıyorum.
Şahin Dönmez’in Diyarbakır mahkemelerine yazdığı bütün yazılarını okumuşum.
Selim Çürükkayanın yazdığı “12 Eylül Karanlığında Diyarbakır şafağı” adlı iki ciltlik kitabını ve Diyarbakır mahkemelerinde yaptığı siyasi savunmaları da okumuştum.
Bir de baş-kanın Avukat görüşmelerinin hemen hemen tümünü okudum.
Selim bir kemalizm düşmanıydı. Dolayısıyla bir „haindi.”
En zor şartlarda „hainliğini” sürdürdü. İçerde de dışardada öyleydi.
Şahin: “Ben Kemalizmi cezaevinde öğrendim” dedi.
Daha doğrusu Kemalizmi dayak zoruyla kabul etti.
Ama baş-kan  daha büyük ve daha hakiki Kemalist.
Şahin Tutuklu kaldığı koğuşu Kemalist yapmaya çalışıyordu.
Baş-kan ise, bütün Kürt ulusunu Şahin’in koğuşuna çevirmek istiyor.
İkisi arasında böyle  „ufacık” bir bir fark vardır, bunu görmeniz gerekiyor!
Dediklerimin doğru olup olmadığını ilerde öğreneceksin, selamlar Allah seni doğru yola getirsin. Amin

Bay Muhalif

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu