Makalelerim

Iskence Yöntemleri

Bir müddet sonra bu işkence yöntemlerinin tümünün Murat Belge' nin sahibi olduğu"Gündem dergisi"nde çıktığını duyduk. Daha sonra bu yöntemler, benim imzam olmadan pek çok yayın organında defalarca yayınlandı.

Selim Çürükkaya / Teslim Törenin bu gün yazdığı bu işkence yöntemlerini ben 1983 ilk baharında D.Bakır Sıkıyönetim askeri mahkemesi PKK Elazığ grubu davasının duruşmasında 111 safalık savunmamada yazıp mahkeme heyetine sunmuştum.

Bu savunmam hala Mahkemenin dosyalarında duruyor, bütün çabalarıma rağmen aradan 30 yıl geçmesine rağmen henüz alamadım.

1984 Tarihinde bu iskence yöntemlerini yeniden yazdım, bazı arkadaşlarım yazdıklarımı ince bir pelür kağıda geçirdiler, onu küçücük bir paket haline getirdik. Diyarbakır cezaevinin hücreler bölümünü ziyaret eden bir gazeteci grubun içindeki genç gazeteciye sordum: “Hangi gazetede çalışıyorsun” diye ,”Gündem” yanıtını alınca, küçücük paketi gizliden cebine bıraktım.

Bir müddet sonra bu işkence yöntemlerinin tümünün Murat Belge’ nin sahibi olduğu”Gündem dergisi”nde çıktığını duyduk. Daha sonra bu yöntemler, benim imzam olmadan pek çok yayın organında defalarca yayınlandı.

1986 yılında kaleme aldığım 1990 Yılında Almanya ve Türkiye de yayınlanan “12 Eylül Karanlığında Diyarbakır Şafağı” adlı kitabımda bu işkence yöntemleri tek tek daha geniş bir şekilde izah edilmiş ve Karikatörist Zülfikar Tak, kitabımı okuyarak anlattığım yöntemlerin kara kalemle karikatürünü çizmişti.

2007 tarihinde yazdığım “O Türküyü Söyle” adlı öykü kitabımda, öykünün kahramanı “Adem”, bütün bu işkence yöntemlerine tanık olmuştu. Demek istediğim şu, Diyarbakırda yaşanan dramın, destanın, şiirini, bestesini, güftesini ben ve arkadaşlarım kemiğimiz kanımızla yazdık, ama bu gün herkes kendi imzasıyla icra etmeye kalkıyor.

Bu ahlaki değildir. İşte Teslim Törenin yazdıkları. Adını katliamlarla tarihe yazdıran Faşist TC’nin 1980-1984 yılları arasında Diyarbakır Cezaevi’nde, siyasi mahkumlara uyguladığı işkence yöntemlerinden bazıları…

AMED ZİNDANLARI’NDE YAPILAN İŞKENCELERDEN BAZILARI AMED CEZAEVİ’nde gerçekleştirilen ve tüyler ürperten çeşitli işkence ve zulüm uygulamalarından bazıları şöyle:

FALAKA: Yaygın ve devamlı uygulanan bir işkence yöntemidir. Ayak tabanı, ellerin içi gibi vücudun kaslı bölümlerine kalas, cop, zincir, saz sapı, pik demir çubuk v. aletlerle vurularak gerçekleştirilir. Bu yöntemle el ve ayak tabanları patlar, kaba yerler ezilir, morarır, tırnaklar düşer, sökülür. El ayak gibi yerler kırılarak gerekirse sakat bırakılır.

KÖPEK SALDIRTMA: Tutuklu çırılçıplak soyulur, kurt köpeği üzerine saldırtılır. Eğitimli köpeğin ilk kaptığı yer cinsel organ bölgesidir.

ZİNCİR: 20-25 metre uzunluğundaki zincirin uçları iki tutuklunun boynuna bağlanır. Tutuklular sırt sırta verdirilerek ters yönde hızla koşturulur. Zincir tam gerilince her iki tutuklu da yere düşer.

AYAKTAN ASMA: Tutuklunun tek ayağına zincir bağlanır. Zincir yüksek bir yere asılır. Tutuklu bayılıncaya dek askıda kalır.

GERME: Tutuklunun bir bacağı merdiven trabzanına bağlanır. Diğer bacağı da açıkta bırakılan koğuşun gözetleme deliğine bağlanır. Kapı kapatılır. Tutuklunun bacakları koğuş kapısının eni kadar gerilir ve öylece kalır.

TEPE: 50-60 kişi havalandırmaya alınır. Gardiyan ‘tepe ol’ komutunu verince tüm tutuklular üst üste binerler. Bir tutuklu da üst üste yatan tutukluların üstüne çıkar. ‘İstiklal Marşı’nın 10 kıtası okutulur.

KULE: Havalandırmaya çıkan tutuklular 6 kişilik daire oluştururlar. Bunların üzerine 3-4 kat olacak şekilde diğer tutuklular çıkarılır. Gardiyanın ‘yıkıl’ komutuyla kule oluşturan tutuklular kendilerini yere bırakır.. Tutukluların çeşitli yerlerinde kırık, çıkık ve incinme meydana gelir..

LAĞIM SUYUNA SOKMA: Tecrit bölümünün alt katındaki bazı tuvaletlerin delikleri tıkanır. Hücrelerin pisliği ve lağım suları burada biriktirilir, diz boyuna kadar oluşturulan pisliğin içine tutuklular atılır ve pislik yedirilir.

COP SOKMA: Gardiyanlar copu zeytinyağına batırır ve yağlı copu tutuklunun makatına zorla sokar.

TECAVÜZ: Cezaevinde görev yapan gardiyanlar, genç tutuklulara merdiven altında zorla tecavüz ederler. Ayrıca iki tutuklu çırılçıplak soyularak birbirlerine tecavüz etmeleri için zorlanır.

BANYO: Tutuklular çırılçıplak soyularak tek sıra halinde banyoya sokulurlar. Banyoda sabun kullanılmaz. Kışın hortumla tazyikli su tutukluların üzerine fışkırtılır. Daha sonra tutuklular koridorlara çıkarılır ve yat-sürün” komutuyla yerlerde süründürülür

GECE BASKINI: Nöbetçi subay ve gardiyanlar, gece geç saatlerde tutukluların koğuşuna girerek, uyku sırasında tutuklulara cop veya kalaslarla dayak atarlar.

İŞEME: Havalandırmada bir tutuklunun yere yatması istenir. Diğer tutuklular ise, yerde yatanın yüzüne, ağzına işetilir.

BOK YEDİRME: Her havalandırmanın ortasında bir lağım çukuru vardır. Lağım suları ve insan pislikleri burada toplanır. Bu çukurdan tutukluların avuç avuç “bok” alıp yemeleri istenir…

VEREM: Veremlilerle, sağlam tutuklular birbirinden tecrit edilmez, aynı kapta yemek yemek zorunda bırakılırdı. Aynı battaniyenin altında yatırılırlardı. Veremlilerin balgamları tahlil yapılacak bahanesiyle toplanır, karavanadaki yemeklere karıştırılır ve bu yemekler tüm tutuklulara yedirilirdi.

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu