Kitap Yorumları

şehname ve Firdevsi

Fazla zaman geçmeden Sultan Mahmut Şairi saraydan kovmuşSırtındaki heybesi, ayağındaki çarığıyla ayrılmışGeldiği  haliyle Gazne' yi terk etmişŞehirden çıkmadan önce yolunun üzerinde bir yapı ustasıyla karşılaşmış

Selim Çürükkaya / İran şairi Firdefsi’ nin Kitabı Şehnâme nin dört cildini, daha ortaokulda iken okumuştum.
Ceyhan cezaevinde 1988 yılında tutukluyken, kaleme aldığım “Demirci Kawa ve çağdaş Kawa”adlı Tiyatro kitabımın bir kahramanı da Firdevsi idi.

Kabul etmeliyim ki; Firdevsi, benim üzerimde çok derin etkiler bırakmıştı.

Bu yüzden eserini bir türlü unutamadım.

Almanya’ da mülteci iken 2002 yılında Türkiyeden getirttim.

Yeniden okumaya başladım.

Şimdi tekrar ama dikkatle bir daha okuyorum.

Hiç kuşkusuz Firdevsi’nin kendi yaşam öyküsü, en az kitabında anlatılanlar kadar ilginçtir.

Masalların yazarının kendi hayatıda bir masaldır
Aslında Firdevsi’ nin yazdıkları tarih mi? Masal mı, destan mı, şiir mi veya bunların toplamı mı, menkibe mi?

 

Henüz ben de  karar veremedim

Onun yaşantısıyla ilgilenenler derlerki;

O bir Dihkan aileden geliyordu

Dihkan demek soyu belli, bilge, sözü geçen kimse demektir

İran’ın Tus ırmağının kıyısında geniş bir araziye sahiplik ederdi ailesi

Kendisinin, 932 yılında doğduğunu

Seksen yaşında öldüğünü kesin olmayan kayıtlar söylüyor.

Macerası genç yaşındayken başlıyor

İnsanları dinlemeye merak sarıyor

Halk içinde anlatılan masal ve menkibeleri topluyor

*********************************************************

Onları manzum olarak yazıyor

Kendisinden yaşlı Dihkanları dinliyor.

Bir gün samimi bir arkadaşı ona bir kitaptan söz açıyor

Arkadaşının anlattığına göre eskiden akıllı bir İran hükümdarı varmış

Ülkenenin Dihkanlarını toplamış

Onların anlatacaklarını kayda geçirmek için katipler görevlendirmiş

Dihkanlar, tarih, cenk ve efsaneleri anlatmış

Katipler anlatılanları yazıya geçirmiş

Bütün bunlar kocaman bir kitap haline getirilmiş

***********************************************************

Bu sözleri duyan Firdevsi çok heyecanlanmış

Arkadaşına kitabı bulması için yalvarmış

Aradan epeyce zaman geçmiş

Arkadaşı kitabı bulmuş

Firdevsi’ ye teslim etmiş

Firdevsi eseri okumuş

Yazılanları bir şiir veya  bir destan gibi yazmayı düşünmüş

Çokça uğraşmış, bu işin yıllarca süreceğini anlayınca, yazmaktan vaz geçmiş

Arkadaşı ona bir öneride bulunmuş

Sen bir başına bu işin altından çıkamazsın

Ben senin yerinde olsam

Gazneli Sultan Mahmud’ a giderim

Çünkü başı göğe değen o padişah

Söze ve fikire önem verir

Onun yanında iyi söylenmiş bir söz, bir altından daha önemlidir” demiş.

*********************************************

Arkadaşının tavsiyelerine uyan şair yollara düşmüş

Günler sonra Gazne’ ye varmış

Orada kimse onu tanımazmış

Sultan Mahmud’ un huzuruna çıkana kadar aylar geçmiş

Saray şairleri çoktan onu Sultan nezdinde kötülemiş

Entrikalar her tarafında tuzaklar gibi kurulmuş

Ama o bütün tuzakları güzel sözlerinin tılsımıyla bozarak Sultanın huzuruna erişmiş.

Daha ilk görüşmede

Sözleriyle Sultan’ a Sultan olmuş.

Sarayda kendisine bir mekan temin edilmiş

************************************************************

Destanını bölüm bölüm burada yazmaya başlamış

Ve haftada bir padişahın huzurunda aklı başında adamlar toplanmış

Sözden anlayanlar Firdevsi’ yi dinlemiş

Sultan Mahmut Şairin okuduğu beyitleri öylesine beğenmiş

Beyit başına Firdevsi’ ye bir altın ödeyin” diye buyurmuş

Buna şairin kendisi itiraz etmiş:

Eser bitsin topluca ödeyiniz sultanım” demiş

Sultan bu öneriyi Kabul edince, şair yazmaya devam etmiş

Ama sarayda fitne kazanıda kaynamış

Dalkavuk şairler dedikodular yaymaya başlamış

İşin kötüsü vezirde Firdevsi’ yi kıskanıyormuş

*****************************************************************

Fazla zaman geçmeden Sultan Mahmut Şairi saraydan kovmuş

Sırtındaki heybesi, ayağındaki çarığıyla ayrılmış

Geldiği  haliyle Gazne’ yi terk etmiş

Şehirden çıkmadan önce yolunun üzerinde bir yapı ustasıyla karşılaşmış

Ne yapıyorsun burada usta?”Demiş

Onu  tanıyan usta “Ya Firdevsi, görüyorsun ki; bir çeşme yapıyorum” diye cevaplamış.

Firdevsi bir ricada bulunmuş

Ben gidiyorum, istiyorsan bir sözümü ölümsüz kıl” demiş

Usta Kabul edince, Firdevsi:

Sultan Mahmut bir deryadır

Ben o deryadan hiç bir şey almadan çıktım

Firdevsi” sözünü söylemiş.

**************************************************************

Usta ise sözü taşa işleyerek ölümsüzleştirmiş

Ve taşı yaptığı çeşmenin ortasına yerleştirmiş

Firdevsi Gazne’ yi terk etmiş

Gittiği her yere, dedikodular ondan önce ulaşmış

Sultanın korkusundan kimse ona selam dahi verememiş.

Uzun süre gizli olarak yaşamış

Çok samimi arkadaşları bile onu evlerinde barındırmamış

Dost bildikleri, düşman gibi davranmış

Ama çok az dostu onu gizliden bağrına basmış

*******************************************************************

Kaç zaman geçti bilinmez, Sultan Mahmut bir gün bir çeşmenin başına varmış

Atından inmiş, maiyetindeki ordu selama durmuş

Sultan çeşmeye doğru ilerlemiş

Gözü taşın üzerine işlenmiş beyite takılmış

Şairin beytini ve adını seslice okumuş

Vezire dönmüş, kem bir gözle bakmış

Vezir galiba biz Firdevsi’ ye haksızlık ettik” demiş.

Bir müddet sonra “Firdevsi’ nin hakkı olan altınları ona gönderelim” diye buyurmuş

Ama vezir Ehrimen’ in (*) tekiymiş!

Sultanı kandırmak için bütün maharetlerini kullanmış

Altın yerine bir eşek yükü gümüş göndermeye Sultanı razı etmiş

Gümüşü götüren, şairi bir hamamda bulmuş

Bir eşek yükü gümüşü ona orada teslim etmiş

Ama Firdevsi bu gümüşün yarısını hamam parası olarak vermiş

Kalan yarısını da getiren kişiye bağışlamış.

***************************************************************************

Sultan bu haberi duyunca küplere binmiş

Olay üzerine çok düşünmüş

Verilen mesajı anlamış

Böylece vezirin bütün kirli çamaşırları açığa çıkmış

Sultan Firdevsi’ nin suçsuz olduğuna inanmış

Parada pulda gözü olmadığını kavramış

Eserini bitirme dışında dünya malının, onun yanında hiç bir değerinin olmadığı anlaşılmış

Hemen o anda orada vezirin boynu vurdurulmuş

Şairin eserine başladığı gün ile o gün arasında kırk yıl geçmiş

Şair eserini bitirmiş

******************************************************************************

Beyitleri Mezopotamyadaki çobanların dillerindeymiş

Sultan şairin yazdığı kitabın beyitlerini saydırmış

Hesaplarını yaptırmış

Kitabın karşılığı yüz fil yükü altın ediyormuş

Altınlar fillere yüklenmiş

Kervan yola düşmüş

Firdevsi’ nin kaldığı şehrin bir kapısından altın yüklü filler girmiş

Şehrin diğer kapısından ise insanların omuzları üzerinde taşınan Firdevsi’ nin cenazesi çıkıyormuş!

(*) Kötülük tanrısı

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu