Dizi Yazılar

Susmak Ölmektir 26

Mehmet Şener, Diyarbakır cezaevinde aslında Sakine Cansız’ın papazı konumundadır. Onu papaz mertebesine koyan da Sakine’nin parti anlayışıdır. Sakine Şener ilişkisi, notlaşma düzeyinde devam eder, ilk notu Şener yazar:

Selim Çürükkaya / Hamili ile Sakine ilişkisinin bütün detaylarını bilen Şener, ilişkinin bitmesinden hemen sonra harekete geçer. Bir gün Sakine gelmiş, 35 koğuşun havalandırmasında Şener’le tur atmaktadır. sakinenin deyimiyle: “Pat diye konuya giren Şener: ‘Ben nişanlı olmasaydım, sana aşık olurdum’ der. Orada ciddileşiyorum. Bu kadar da olmaz. Konuşmalarımızın bir ağırlığı olmalı. Her şeyi tartışıyoruz, bu iyi ama her akla geleni değil! Diyerek kızdım ona. ‘Sevgiye ambargo koyamazsın ki! Bunlar senin istemin dışında gelişebilir. Her şeye karşı mı çıkacaksın?’ Ve tekrarladı aynı şeyi. O anda sustum. Bir anda Hamili’nin söyledikleri aklıma geldi. Şiir ya da sevgi üzerine konuşmaları yorumlamaya çalıştım. Bir anda bir suçluluk duydum. Başkaları bu kadar rahat konuşmamalıydı. Nereden cesaret alıyorlardı? Zoruma gitmişti, gözlerim dolu dolu olmuştu……… ‘Duygusallaşmam Şener’in gözünden kaçmamıştı, ‘neden gözlerin doldu? Kesin benim söylediğim şeyler etkiledi’ dedi. Beni tanımıştı. Sevilmek güzeldi. Bir kadını etkiler ama tam da burada, benim bu konudaki zayıflığımı da yakalamıştı….. ‘Sen benim bir yoldaşımı seviyorsun ve onunla nişanlısın. Bence ona karşı saygılı ol. Söylediklerin etkiledi ama sevgide dürüst olmak gerekir,’ dedim en sonunda.” (93)

Sakine Cansız Mehmet Şener’i kast ederek, ‘başkaları bu kadar rahat konuşmamalıydı, nerden cesaret alıyorlardı’ derken, ne kadar haklıydı? Sakine’nin sevdikleri ile ilişkisi, orta çağda kilise papazı ile günah çıkarmaya giden inançlı kadının ilişkisi gibidir. Onun parti anlayışı da aslında ortaçağdan kalma mürit kadın ile kilise ilişkilerine benziyor. Sakine eğer birisini seviyorsa, bu durumu parti kesin onaylamalıdır, parti onaylamadıysa bu sevgi, sevgi olmaz, bir de arkadaşı ile aralarında sorun çıkarsa, bunun detayını partinin bilmesi lazımdır. Papaz, mürit kadınların işlediği bütün günahlardan haberdar olmalıdır veya mürit kadın hiçbir şeyi papazdan gizlememelidir, zira Tanrıdan hiçbir şey gizlenemez diye inanmalıdır..

Mehmet Şener, Diyarbakır cezaevinde aslında Sakine Cansız’ın papazı konumundadır. Onu papaz mertebesine koyan da Sakine’nin parti anlayışıdır. Sakine Şener ilişkisi, notlaşma düzeyinde devam eder, ilk notu Şener yazar: ‘Ben Mediha’ya karşı dürüstüm. Bu güne kadar o ilişkiye karşı bir şey yapmadım….’diyor.(94) Şener Mediha’yı devreden çıkarmak için elini tez tutuyor, görüşmecileri gelince, ablasının yanına Sakine’yi de çağırıyor ve Mediha’nın Nişan yüzüğünü dışarıya yolluyor:

                                         Mediha Bahtiyar

“ O gün Şener’in kız kardeşini, annesi Saliha’yı yakından görüp tanıdım. Şener kız kardeşi Fatma’yla hararetli tartışıyor. Bir ara beni de çağırıyorlar. Şener yüzüğünü Fatma’ya vermiş, Fatma’da buna anlam vermemiş ve benimle konuşmak istemiş. Belki de başka şeyler söylemişti, fakat Fatma bozuktu. ‘Bir şey mi oldu? Elif de parti de değil mi?’ dedi. Ben: ‘Partidedir’ dedim. Fatma Şener’in yüzüğü verdiğini, ilişkisinin kalmadığını belirtti.‘Kaç yıldır nişanlılar, buda nerden çıktı?’ diyerek şakınlığını belirtiyordu. Sakine bu konuda Şener’ e kızdığını, Mediha’nın iyi biri olduğunu söylüyor ama Şener’den şu yanıtı alıyor: ‘Benim için sen kutsalsın, sana karşı duygularımı gizlemem iki yüzlülük olur, bu durumda bu yüzüğü taşımam asıl sahtelik olur. Sen ‘aldatma’ diyorsun buna. Değil. Senin Apoculuğunu seviyorum. Beni etkilemişsin ve bu öyle sıradan bir etkilenme değil, yaşamımı değiştirdin. Eskiden yaşama da ölüme de farklı yaklaşıyordum. Ölümden korkuyordum, yaşamda beni korkutan yanlar vardı, ama ben ölümü seviyorum şimdi ya da omurumda değil. Yaşamda ne yapsam ölçü koymak zorunda hissediyorum kendimi. Her şey de sen karşıma çıkıyorsun” (95)

Bu cümlelerden sonra ikisinin aşkı başlıyor… Sakine bu kitabın yazım işini 1996 tarihinde noktalıyor. Ama Şener’in nişanlısı Mediha’ dan artık hiç söz etmiyor.

Kim di bu Mediha?

Nereliydi, Şener ile ne zaman nişanlanmıştı? Şener nişan yüzüğünü dışarı yolladıktan sonra ne oldu Mediha’ya?

Okuyucu bu konu hakkında Sakine’den bir yanıt alamaz artık. Çünkü Sakine’nin kalemi burada susmuştur. Çünkü Sakine bu kitabı günah çıkarma tarzıyla yazıp, yeni Papazı Ali haydar Kaytan’a sunmuştur. Oysa Mediha’nın öyküsü de Hamili Yıldırım’ın eşi Ayten Yıldırım’ın öyküsü kadar acıklıdır. Anlatmadan geçemeyeceğim:

1991 Temmuz ayında Bekaa vadisinde Zindan konferansındaydık, Sakine de vardı. Meral Kıdır elinde bir dosya ile geldi, biz cezaevlerinden tahliye olanları çok ilgilendiren bir haber veriyormuş gibi; ‘arkadaşlar sessiz olun, size yönelik arkadaşların eleştirileri var, onları okumak istiyorum’ dedi. Meral’ın yaptığı açıklamaya göre eleştiriler, Mardin Eyalet komutanı, Edip (Muharrem) ve O’nun yardımcısı Elif (Mediha Bahtiyar) ın görüşleriydi. Muharrem ile Mediha, biz cezaevlerinde kalanların, fark etmeden rehabiliteye uğradığımızı, parti çizgisinden uzaklaştığımızı, Latin Amerika’daki solcular gibi cezaevlerinden tahliye olduktan sonra yazarlık ve gazetecilikle uğraştığımızı, bu kötü durumumuzu fark edip bir an önce dönüş yapmamız gerektiğini söylüyorlardı. Okuma işini tamamlayan Meral Kıdır, Muharrem ile Mediha’nın eski arkadaşlar olduğunu, onlara kulak vermemiz gerektiğini de tembih etti.

Muharem ile Mediha’nın, ben 7 Mart 1992 Tarihinde Avrupa’ya geldikten bir müddet sonra  öldürüldüklerini duydum. Süre içinde araştırdım ulaştığım sonuçları aşağıya alıyorum:

Edip (Muharrem): Kars doğumlu Türk kökenliydi, Kürdistan devrimcileri grubunun kuruluş çalışmalarına Kars’ta katılmıştı. İdeolojik yönü güçlü biriydi. 1980 askeri darbesinden önce yurt dışına çıkabildi. Özellikle 84, 85 ve 87 yıllarının ortalarına kadar  Avrupa’da sorumlu düzeyde görev yaptı. Bir ara Avrupa koordinatörlüğü görevinde bulundu.

Öcalan’ın diktatörlük sitemini Kürtler arasında Avrupa’da yerleştiren kişilerden biri oldu. 1988 yılında Fransa’da, Alpler de, Longo Mai (96) çiftliğindeki örgütün eğitim kampında, Duran Kalkan ve Ali Haydar Kaytan tarafından tutuklandı. Burada kurulan uyduruk bir mahkemede yargılanarak idam cezasına çarptırıldı. Mezarı kazılırken, tutuklu olduğu çadırdan kaçan Muharrem, Longo Mai kooperatifinin başkanının odasına sığındı, durumu izah etti. Kazılan mezarları gözleriyle gören başkan,(Muharrem) Edip’e sahip çıktı. Edip ve Ali Çetiner’i ölümden kurtardı. Öcalan’ın devreye girmesiyle Edip (Muharrem) tekrar geri PKK ye döndü, önce Yunanistan’a yollandı, ardından Öcalan’ın talimatı ile Mardin eyalet koordinatörü olarak atandı.

1991 tarihinde Bekaa vadisinde Öcalan Meral Kıdır’a Türkiye partisi adı altında bir parti kurdurtmak istedi. Öcalan’ a göre bu partiyi PKK içindeki Türk kökenliler kuracak ve Türkiye halkına da bu parti öncülük yapacaktı. Bekaa vadisinde bu partinin tüzük ve programı yazılırken, Edip, (Muharrem) yardımcısı konumunda olan Madiha Bahtiyar ile birlikte Mardin bölgesini terk ederek, İstanbul’a gitti. ‘Bu partiyi biz kuracağız’ açıklaması yaptı. Bekaa’da bu haberi alan Öcalan, Edip ile Mediha’nın ölüm kararını verdi. İstanbul’a tetikçiler yolladı. Uzun süren bir takip sonucu, bir Mardin’linin evinde pusuya düşürülen Edip, başına bir çuval geçirilerek boğduruldu. İstanbul’daki bir çöplükte üzerine benzin dökülerek yakıldı.. Mediha ise sağ olarak Şam’ a gönderildi.

Mediha’nın PKK içindeki kod adı Elif ti. Türk asıllıydı, Eskişehirli bir kasabın kızıydı. 1980 öncesi Mardin eğitim enstitüsünde öğrenci iken PKK ye katıldı. Profesyonel çalışmalarının içinde iken, Mehmet Cahit Şener ile nişanlandı. 12 Eylül darbesiden sonra Bekaa vadisine gitti. PKK nın yeniden toparlanması için görevler üstlendi. 1991 Tarihinde Mardin bölgesinde sorumluyken, Edip olarak tanınan PKK’nın bölge komutanıyla birlikte PKK den ayrıldı.

Bir müddet sonra İstanbul’da bir Mardin’linin evinde eski arkadaşlarının pususuna düşerek yakalandı. Edip İstanbul’da yakalandığı evde boğduruldu, bir çöplükte üzerine benzin dökülerek yakıldı. Elif bir grupla birlikte Şam’a götürüldü. Burada uzun süre soruşturmaya alındı. Soruşturmadan sonra tekrar İstanbul’a, Meral Kıdır’a teslim edilerek gönderildiği söylendi. Ama onu bir daha görenler olmadı. Özgür gündem gazetesin’e 1993 yılında, bir kaç satırla Elif’in polis tarafından kaçırıldığı içerikli düzmece bir haber yazdırıldı. Polis’in Elif’i kaçırmadığını, Muharem’in ölümünden daha korkunç bir şekilde örgüt tarafından yok edildiğini bilenler vardır.(97)

Hamili’nin eşi Ayten, Şener’in nişanlısı Mediha ve de Sakine’nin nişanlısı Şener ölüm vadisinde gittiler, birer birer.

Üçü de grup aşamasında PKK ye katılmıştı, üçü de öğretmendi, üçü de Padişah’ın kardeşleriydi,(1) üçü de ‘sıfır’ değildi, üçünün de mezarı yoktur. Bu bölümün altını kırmızı bir kalemle çiziyorum. Ve Konuya tekrar nokta koyuyorum, Sakine Cansız’ı dağlara yollamıştık, oraya bakacağız ki; Sakine neleri yaşıyor:

Devam Edecek

(93) Hep kavgaydı Yaşamım, Sakine Cansız, Mezepotamien Verlag, 2.Cilt, sayfa 377-378

(94) Hep kavgaydı Yaşamım, Sakine Cansız, Mezepotamien Verlag, 2.Cilt, sayfa 379

(95) Hep kavgaydı Yaşamım, Sakine Cansız, Mezepotamien Verlag, 2.Cilt, sayfa 383-384

(96) https://tr.wikipedia.org/wiki/Longo_Mai

(97) https://madiya.net/index.php?option=com_content&;view=article&id=526:pkk-yi-kimler-kurdu-5&catid=40:portreler&Itemid

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu