Makalelerim

Türkiyede Adalet var mı?

Selim Çürükkaya / Geçenlerde İstanbul Özel Yetkili 10. Ağır Ceza Mahkemesi 102 Balyoz sanığı subay hakkında ‘yakalama’ kararı çıkarmışrı.
Bu kez suç işleyen veya hukuki olarak söylersek sanık olan rütbeli etkili, yetkili Generaller ve subaylardı.
Tabi hiç biri mahkemenin kararını takmadı.
Hiç biri mahkemenin karşısına çıkıp hesap vermedi.
Onların tutuklanmasını mahkemden isteyen savcı, sanıkların terör örgütü üyesi olduklarını ve darbe yapmaya kalkıştıklarını iddia ediyordu.
Bu iddiayı inandırıcı bulan mahkeme 110 kişi hakkında tutuklama kararı alıyordu.
Mahkemenin bu kararı sanıklara iletilir iletilmez gidip teslim olmaları gereken sanıklar, gitmedikleri gibi ülkede bu tutuklanmayı gerçekleştirmesi gereken güvenlik güçleri, görevlerini yapamıyorlardı.

Çünkü tutuklanması gereken sanıklar, askeri karargahlarda silahlı koruma altındaydı ve polis gidip onları alamıyordu.

Ülkenin Genel Kurmay Başkanı, sanıkları yakalatıp mahkemeye teslim edeceğine, onları Karargahlarda silahlarla koruduğu gibi, suç örgütünün başı olarak hukukçuları karargahına çağırıyor ve arkadaşlarının tutukluluk kararından nasıl kurtulacağının çaresini arıyor, onlara sahip çıkıyor, bununla yetinmiyor, ülkenin başbakanı, cumhurbaşkanıyla defarlarca görüşerek mahkemelerin sanık saydığı ve haklarında tutuklama kararı verdiği arkadaşlarına sahip çıkıyor.

Sanıklar onun karargahında darbe planları yapıyorlar, ama onun haberi yok!
Düşünebiliyormusunuz onlarca General ve üst rürbeli subay, halkın oyunu alarak iktidara gelmiş meşru hükümeti silah zoruyla işbaşından uzaklaştırmak için planlar yapıyor, halk kitlelerinin darbe yapmak isteyenlere inanması için eylemler planlanıyor, bir sürü insan öldürülüyor. Bütün bu Generallerin başındaki Genel Kurmay Başkanı ise her şeyden habersiz!

En azından Türk Basını: „Genel Kurmay Başkanının haberi yoktur” diyor.

Kimse kalkıp şunuda soramıyor, ulan sen ne biçim Genel Kurmay Başkanısın ki; Generallerin darbeye teşebbüs ediyorlar, senin haberin olmuyor? Genelkurmay Başkanımı sın, bostan korkuluğu mu?

Bütün bu olan bitenlerden sonra kimse kalkıp Türkiye de herkes kanun karşısında eşittir demesin veya anayasanın şu maddeisini tekrarlayıp durmasın:

Türkiye cumhuriyeti anayasasının 10.Maddesinde Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.”

Mahkeme 110 Kürt veya 110 yoksul Türk hakkında tutuklama kararı alsaydı, polis ve jandarma sanıkların kapısını dayanır, kaldıkları evleri veya iş yerini altüst eder, bileklerine arkadan kelepçe vurur, enselerinden kafalarını bastırarak araçlara bindirip götürürdü. Hemde en basit bir suç işleyenlere bile bu muamele reva görülürdü. Ama silahlı General mevcut anayasa ve kanunlara göre en ağır suç olan darbebeye teşebüs suçunu işler, onları tutuklaması gereken güçler hiç bir şey yapamaz haldeler!.

Peki kim sizin „her kes kanunlar karşısında eşittir” yalanınıza inanır?

Hani nerede adil hakimlerininiz ve mahkemeleriniz?
Sizin gücünüz yalınız güçsüzlere mi yeter?
Güçlüler suçluda olsa, kimseler onlara dokunamaz demekki!
Biz bunları yıllardır söylüyorduk ama siz“kanunlar karşısında herkes eşittir” deyip kitleleri uyuturdunuz. Ve bizide toplayıp hapishanelere tıkıyordunuz.

Artık maskeniz düştü.
Savcılarınızın terörist örgüt üyeleri olarak aradıkları, mahkemelerinizinde savcılarınızın iddalarına katılarak haklarında tutuklama kararları aldıkları sanık Generaller kameraların karşınızda İçişleri bakanıyla poz veriyorlardı.
Veya savcılarınızın ömürboyu hapis cezası ile tutuklama talebinde bulunduğu ve terör örgütü üyeleri olarak müteala ettiği  sanıklar Genal Kurmay Başkanı ile yanyana oturuyorlardı.

Susurluk olayının en çarpıcı yanı neydi?
Bir kanun kaçağı, onu yakalamakla mükkelef bir polis komiseri
Ve yasaları çıkarmada yetkisi olan bir milletvekili aynı araçtaydı

Şimdiki manzara susurluktan daha korkunç değilmi?
Kanun kaçağı bir General ile bir içişleri bakını yanyana yürüyor!
Ülkenin Genel Kurmay Başkanı, kanun kaçağı Genaralleri Karargahlarda koruyor ve onlarla birlikte kameraların karşısına çıkıyor.

Savcılarınız iddia etti, mahkemeniz tutuklama kararı aldı:
Peki verdikleri kararı kim taktı?
Hiç!
Ne oldu neticede?
Suç örgütünün başı Genel Kurmay Başkanı
Hükümete ve yargıya karşı gücünü kullanarak, başka bir mahkeme aracılığıyla arkadaşlarının tutuklama kararını kaldırdı.
Bununlada Türkiye’de adalet ve hukukun olmadığını bütün dünyaya göserdi.
Sakın ola ki bundan sonra  kimse kalkıp Türkiye’de hukuk ve adaletin olduğunu söylemsin.

Ben kişi olarak Türkiye cumhuriyetinde hiç bir zaman “işkencenin olmadığı, hukuk ve adeletin” olduğu laflarına inanmadım.
Bilirsiniz, Türkiye kanunlarında „hiç kimseye baskı ve zulüm yapılamaz, kötü muameleye tabi tutulamaz” diye yazılıdır.

Ama yakalanan insanlara baskı zulüm yapıldığı ve kötü muamelenin devletin temel davranışı olduğu milyonlarca olayla sabittir.

Hatta bu devlettin asker ve polislerinin bırakın dirilere, ölü insanlara bile işkence yaptıkları, onların gözlerini çıkardıkları, kulaklarını kestikleri delillerle sabittir

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu