Yazılar
Gerçeğe çağrı İsa ve Aysel Malkaç![]() önce internette, ardından Türk basını ve televizyonlarda yayınlandı.
Bu konuda pek çok yorumlar yapıldı, yapılmaya devam ediyor.
Kürt aydınları ve politikacıları, adeta şok olmuşlar ve Aysel'i suçluyorlar......
"Niye ölmemişsin?" demeye getiriyorlar.
Ben Aysel Malkaç'ın sağ olduğunu çok uzun bir süreden beri biliyordum. İnanıyorum ki; Aysel'i suçlayan Kürt Aydın ve politikacılarının çoğu da onun yaşadığını ve neden gizlendiğini biliyordu. Ama hiçbiri de Anderson'un hikayesindeki çocuk gibi "Anne bak kral çıplak!" diyecek kadar bir cesarete sahip olamadıklarından susuyorlardı.
Ben Aysel Malkaç ile ilgili yorum ve haberleri okuyunca, yıllar önce okuduğum Kazancakis'in ünlü romanı "Günaha son çağrı" daki bazı sahneleri hatırladım. Önce o sahneleri size aktarmak istiyorum.
Kazancakis'e göre İsa gerçekten çarmıha gerilmiyor. Rüya görüyor ve çarmıha gerilen bir insanın çekebileceği bütün acıları rüyasında çekiyor. Sonra kaçıp gizleniyor, bir köye yerleşiyor. Adını Lazarus olara değiştiriyor. İki kadınla evleniyor, marangozluk yapıyor.
|
Sezar ilkesi![]() Hatta Abduldevlet yalnız kendi örgütünü değil,
Türkiyeyi ve Ortadoğuyu da demokratlaştıracakmış,
dalkavuk kalemler öyle yazıyor, yazılan ve söylenene böyle inanılıyor.....
Abduldevlet 19 Mayıs 2004 tarihli Avukatlarla görüşmesinde kendi örgütü içinde bundan sonra geçerli olan demokratik anayasayı açıkladı.
Demokrasinin geleceğini oradan çıkarabildim! Bu yeni anayasa iki ilkeden veya maddeden oluşacakmış, birinci ilke Sezar ilkesi, ikinci ilke ise Dilek Kurt ilkesiymiş.
Bu iki ilkeye uymayanlar, demokrasi gereği halledilecekmiş ama halledilme yöntemleri biraz garip! Bilindiği gibi Sezarlar Roma‘sı millattan önceki tarihlere ait. Koca Roma imparatorluğunda geçerli olan bir yasa varmış ve bu yasa yalnızca soylulara ve Sezarların komutanlarına karşı uygulanıyormuş.
Bu yasaya göre Sezarlara ihanet eden, onlara karşı gelen veya büyük suçlar işleyen komutan veya soylunun eline bir kılıç verilir ve bir odaya kapatılır.
İşkenceye karşı olmak
İşkenceye karşıysan; "vatan, devlet, din elden gidiyor, düşmanlar altımızı oyuyor, örgütümüz bölünüyor, yüce önderlerimize dil uzatılıyor" gerekçeleriyle kendini kandırma! İşkenceye karşıysan, karşı çık! Birde susma işkence karşısında, susarsan boyun eğersin! Buna rağmen onların haklı olduklarını düşünürsün ama başarılı olmalarını istemezsin!
Beni yıldızlara gömün
Sesler susmuş, rüzgar durmuştu Adam yıldızlara baktı ve yürüdü Yıldızlardan içine bir yıldız düştü Hem uzaktaydı yıldızından Hemde içindeydi yıldızı
Karanlıkta bir adam yürüyordu Yer ve zaman vardı Sesler gelmiş, rüzgar esiyordu
Kuyruğuna teneke bağlamışlar
Mazlum bir halka hakaret ediyor! Kulaklarımız teneke sesindeyken; „Kürdistan kerhanedir" diyor. Kürt erkeklerinin hepsini pezevenk, kadınlarının tümünü, fahişe olarak niteliyor! Kardeşini „mayın tarlasına sürülmüş eşek" diye aşağılıyor! Yıllarca gerilla komutanlığı yapmış herkesi „pezevenkler" mertebesine indiriyor! Kürtlerin liderleri konumunda olan Celal Talabanî ve Mesut Berzanî'yi „kızlarını karılarını bile" satmakla suçluyor. Türkiye´de legal Kürt kurumlarını yöneten kişilere „Şerefsizler" ithamında bulunuyor. Adam korkusundan koşuyor, gözlerimiz onda, teneke sesine kulaklarımız dikiliyor!
|