Makalelerim

Ergenekonun korkusu onun korkusudur

Selim Çürükkaya/ “Yalçın Küçük’ü Tv kanallarından izliyorum
Konuşmalarına, hal ve hareketlerine
Masalara yumruk vuruşuna
Herkese tepeden bakışına bakıyorum
Kendisini zafer kazanmış Napolyon gibi sunuyor
Ve davranışlarıyla bize diyor ki;”

Ergenekon İddianamesi yayınlandı
Tümünü okumak için zamana ihtiyaç var
Ama anlaşılıyor ki AKP sadece kendine dokunan bölümüne dokunmuş!
Onbinlerce sivil Kürdün öldürülmesinden sorumlu olan bölümü hakkında suskun!
Şimdi tam olarak zamanı
Kocası, kardeşi
Daysı, teyzesi
Oğlu, kızı öldürülen bütün Kürtlerin yakınları
Ergenekon savcısına başvurmalı
Bizim katillerimizi de açığa çıkarın demeli

Bir yargı süreci başlatmalıdırlar
Böyle bir girişim onun bunun kıllarıyla uğraşmaktan daha yararlıdır.
Yalçın Küçük ‘ü Tv kanallarından izliyorum
Konuşmalarına, hal ve hareketlerine
Masalara yumruk vuruşuna
Herkese tepeden bakışına bakıyorum
Kendisini zafer kazanmış Napolyon gibi sunuyor
Ve davranışlarıyla bize diyor ki;
Dünyanın en uzun süren gerilla savaşını ben yendim
Türkiye Cumhuriyetini ben parçalamaktan kurtardım
Ben benim, siz kim oluyorsunuz!
Bir milyon askerin yapamadıklarını ben yalınız başıma yaptım
Küçüklüğüme bakıp, büyüklüğümü görmemezlikten gelmeyin
Yoksa çarparım ha!

Geçen hafta Öcalan’ın avukat görüşmesine yanıt vermiştim.
Bazı noktalar üzerinde duramamıştım
Daha doğrusu makalem hayli uzadığı için kesmiştim
Şimdi tam sırası
Öcalan’ın korkusu, Ergenekon’un korkusudur
Bakın bu korkusunu / korkularını nasıl dile getiriyor:

“Şu anda da Almanya’da örgütten ayrılan beşyüz, bin kişi kalmaktadır.
Bir dönem nasıl Barzani ailesinden 5 bin kişi alınıp Amerika’ya götürülüp eğitilerek geri getirildiyse,
Şimdi de PKK’den kaçanlar aynı şekilde kullanılmak isteniyor.
Elit bir tabaka yaratılmak isteniyor.
Elit bir tabakayla Kürtlere üstten müdahale ederek denetim altına almaya çalışıyorlar.
Kürtlere küçük bir devletçik oluşturup buradan elit bir sınıf yaratarak kontrol altına almaya çalışan grubun başında radikal Siyonistler ve Michael Rubin gibiler bulunuyordu.
Kürtler üzerinden Sandinistler benzeri bir şey yaratmaya çalıştılar.”

Bu mantığa cevap vermeye gerek var mı?
Mantığın kavranması için sorulara ihtiyaç yok mu?
Beşbin Güney Kürdünün eğitim görmesi kötü mü oldu?
Kürtler ile Amerika’nın müttefik olmasının neresi yanlış?
Güney Kürdistan’da Federe bir Kürt devletinin kurulması Kürtlerin rüyası değil miydi?
Bu olay hain olan Kürtleri bile sevindirmedi mi?
Avrupa’daki Kürtlerin örgütlenmesi Kürtlerin zararına mı?
Siyasi, demokratik kurumların oluşturulması kötü mü?
Avrupa’nın ve dünyanın desteğini de arkalarına almaları halkın yararına değil mi?
Bütün bunlardan sonra Kuzey Kürdistan’da bir devlet kurmaları doğal hakları değil mi?

Her Kürdün bu sorulara yanıtları inanıyorum ki olumlu olacaktır.
Bir tek Öcalan için olumlu yanıtlar felakettir.
Çünkü o şu anda hain bir Kürt bile değildir.
Bazı “bakan körler “hala bunu kavrayamadılar.
Sorunumuz onlara bir şeyler gösterebilmektir.

Öcalan’ın son avukat görüşmesi çok ilginçti.
Tansu Çiller hakkında söyledikleri üzerinde kimse durmadı.
önce söylediklerini aşağıya aktarayım:

“Biz Tansu Çiller’i öldürelim, sorumluluğu siz üstlenin” diye teklifte bulundular.
Ben bu teklifi kabul etmedim.
Ben ancak kendi eylemlerimizin sorumluluğunu üstlenirim dedim.
Kaldı ki, ben böyle bir eylemi tasvip de etmiyordum.”

Sorularımız var Abdullah bey!
Sana bu teklifi getirenler kimlerdi?
Senin çetelerin mi, devletin çeteleri mi?
Senin çetelerinden böyle bir öneri sana gelmediğini biliyoruz.
Demekki devlet çeteleri cinayet ihaleleri verecek kadar sana yakındırlar?
Tansu Çiller’inkini kabul etmemişsin, ya kabul ettiklerini niye söylemezsin?
Devlet çeteleri sana cinayet ihalesi getirdiğine göre, sen onlara hangi cinayetlerin ihalelerini verdin?
Hangilerini kabul ettiler, hangilerini reddettiler?
Mesala Kürt işadamları ve entellektüellerinin listesini sen Tansu’ya vermeyesin!
Veya onlar teşkilatının içinde ortadan kaldırılması gerekenlerin listesini sunuyorlar mıydı?

Her sözün bir tarafını açığa çıkarıyor Abdullah!
Mürit sandığın adamlar uyandı
Kullandığın kelimelerin tılsımı bozuldu
Münafıklar çoğaldı
Yükseldikçe ayıpların görüldü
Baksana Diyarbakır halkına selam yollarken bile açık veriyorsun
Ne demiştin:

Diyarbakır halkına selamlarımı iletiyorum.
„Diyarbakır halkı 1925’te bir komployu boşa çıkardı.
Bugün de bana bağlı kalarak bir komployu boşa çıkardı.”

Bununla ne demek istiyorsun Abdullah?
Yani 1925 te Şêx Seîd İngilizlerin oyununa gelmişti.
Onların teşvikiyle Kürtleri isyana çağırmıştı
Cumhuriyete karşı komplo yapmıştı.
Şêx Seîd’in askerleri Diyarbakır surlarını kuşatmıştı
Fakat Diyarbakır halkı isyana kalkmadığı için Şêx Seîd güçleri yenilmişti
Ve sen isyana destek vermeyen/ komploya (!) gelmeyenlere teşekkür ediyorsun?
Sana göre bu gün de dış güçler Türkiye Cumhurriyeti’ ne karşı komplo yapmış
Ve sen bu komployu anlayan biri olarak cumhuriyete sahip çıkmışsın!
Diyarbakırlılar da bu gün senin dediklerine uydukları için onlara teşekkür ediyorsun.
Ben sana ne diyeyim Abdullah!
Hala Sana “Sayın” diyen ve hala sana karşı tavır takınmayan Kürt okumuşları utansın!

05.08.2008
Selim Çürükkaya

|

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu