Makalelerim

Erhan Çelik ile

Selim Çürükkaya/ Bu  cumartesi, yani ekim ayının yirmidördünde kanal  yedi televizyonunun   ana haber bülteni ve  iskele sancak programının sunucusu Erhan   Çelik ile Frankfurt‘ta buluştum. Yaklaşık olarak bir hafta kadar önce ortak bir tanıdığımız aracıyla telefon üzeri bana ulaştı. „Sırlar çözülürken“ adlı romanımı okuduğunu kitabın konusunu çok ilginç bulduğunu, iskele sancak proğramında  benimle tartışmak istediğini söyledi.

Aslında iskele sancak proğramını  uzun bir süreden beri  izliyordum.
 Canlı yayında Kürt sorunu ve Ergenekon konusunu tartışmak isterdim.
 Fakat Türkiye basınında  demokratik bir ortamda canlı  yayında bizimle tartışmayı göze alamazlar.
Gerekçelerin tartışılmasını engelleyen kanunlar, yasalar, retürk, konjekturel yapıdır.
Oysa biz Kürtler kendi sorunlarımızı açık bir şekilde dile getiremediğimizden dolayı, başka yollarla sorunlarımızı anlatanlar ortaya çıkmaktadır.
Erhan bey bana:
 „Dağa çıkış nasıl engellenebilir?“
diye bir soru sordu.

 

Yanıtım çok sade ve net oldu: „siyasi yol açılsın, kimse dağa çıkmaz“ dedim.
Tabi Türkiye atmosferine göre bu sorunun cevabı „Demokratik Toplum partisi siyaset yapıyor“ olacaktır.
Bunu bilen Erhan bey „demokratik Toplum partisi siyaset yapmıyor mu?” Diye sordu.
Oysa ben siyasetin yolu açılsın derken başka bir temayı anlatıyorum.
Kürtlerin Türkiyede siyaset yapabilmeleri için başta anayasa, kanun ve yönetmenliklerde Kürtlerin bir ulus olarak varlıklarının kabul olması gerekiyor.

 

Bu haliyle ana yasaya göre Kürt yok, kanuna göre Kürt yok, yönetmenliklere göre Kürt yoktur…

Kürdün sözde olduğu, özde yok sayıldığı bir ülkede Kürde denir ki; „git siyaset yap“ Kürt siyaseti nasıl yapacak?

Bu her tarafı uçurum olan sivri bir dağın üzerinde iki takıma: „gidin burada maç yapın“ demek kadar gülünç bir durum değil mi ?

Ama Anayasada kanun ve yönetmenliklerde Kürtlerin bir millet olarak varlıkları açık olarak kabul edilirse, o zaman Kürtler ulus olmaktan doğan haklarını elde etmek ve kullanmak için neden dağa çıksınlar?
Neden silaha baş vursunlar ki?

 

Böyle bir ortam yaratılırsa Kürtler doğal haklarının tümünü elde etmek için binbir çeşit mücadele biçimi bulacaklardır.
 O zaman  dağlara turistik amaçlar ve avcılık için gidenler dışında kimse  çıkmayacaktır.

 

Önerdiğim bu yola karşı; „Olurmu, anayasaya ‚Kürt‘  kelimesi yazılır mı?“ Diyenler vardır. Saymadım ama 12 Eylülü anayasasında, -ki bu gün yürürlükte olan bir anayasadır- onlarca yerde „Türk milleti“ terimi geçmektedir. „Türk milleti“ terimini kutsal görenler „Kürt milleti“ terimi karşısında kırmızı görmüş İspanyol öküzüne dönenlerden kurtulmak için dağın dışında dünyanın en ücra köşelerine bile kaçan Kürtler vardır!

 

İskele sancak proğramında her şeyi çok dobra dobra anllatım, Ergenekondan nasıl kurtulunacağını izah ettim, Kürt sorunun çözüm yolunu gösterdim.
Proğramın yapımcısı Erhan bey ve Kanal yedinin yöneticileri cesaret edip yayınlayacaklarmı?

Sabırla bekliyorum.
Ergenekoncu olarak tutuklanan genarallerin darbe ortamını hazırlamak için planlar ve eylemler yaptıklarını söyleyenler, onlara bu görevi vermiş olan darbecilere karşı cesaret sahibi olacaklar mı, yoksa bizimde sesimizi keserek karanlıkların prenslerine teslim mi olacaklar?
Bakalım kanal 7 İskele Sancak porogramının bu haftaki yayınında neler olacak!
 

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu