Belgeler

PKK nin Fis Toplantısına katılanların akibeti

Darka Mazi de PKK’nin Fis toplantısı ile ilgili beş bölümlük bir yazıya rastaladım. Daha önce aynı konuda aynı içerikte Hewler’de bir seminer vermiş ve Power Point dosyasıyla görüntüler eşliğinde konuyu izah etmiştim. Daha sonra Xani Tv de film olarak yayınlamıştım. Darka Mazi konuyu yazılı olarak izah etmiş ve benim bilmediğim bilgilerle dahada zenginleştirmiştir. Bir belge özelliği taşıdığı için yayınlıyorum. Selim Çürükkaya

  1. Bölüm: PKK Kongresini anlamak neden önemli?

PKK’nin kuruluşunun üzerinden 45 yıl geçti. 1978 yılında ki ilk kongreden bu yana geçen zaman içinde PKK, PKK adını kullanarak 11 kongre yaptı. KCK adı ile de 10’tane genel kurul toplantısı yaptı. Yani geçen 45 yıl içinde PKK KCK veya PKK adı ile toplam 21 tane büyük kongre yaptı. Bu kongrelerin her birinin kendi içinde özgünlükleri olsa da aslında hepsi 1978 yılındaki birinci kongrenin devamıdır.  Çünkü 1.PKK Kongresinde ki temel kodlar-özelliklerin tümü günümüze değin gelmiştir.

Fis toplantısı PKK’yi tanımak için önemlidir

1978 yılında Fis köyünde yapılan toplantıyı PKK’yi tanımak için önemli veriler sunar.  Zaten genel olarak PKK’nin 1970’lerden bu kongreye kadar olan tüm çalışmaları PKK’nin kök hücresi olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır. Çünkü o dönemki özellikler daha sonra kurduğu tüm örgütlere, eylemlere toplantılara taşınmıştır.   Bunun için genelde PKK’nin 1970’li yıllardaki tutum ve davranışları özünde ise kuruluş kongresinin özelliklerini çok derinden incelemek gerekir. Çünkü, PKK o kongrede neyse bugün de odur.

PKK’de Fis toplantısını bir kök hücre olarak kabul eder. Fakat PKK bu hücreyi çok farklı tanımlamıştır.

PKK bu 45 yıl içinde özellikle de de 2000 yılından sonra 27 Kasım 1978 yılındaki kuruluşunu bir masal gibi kurguladı ve Kürdistan’ın dört parçasına servis etti. PKK’nin servis ettiği kuruluş hikayesine göre “Lice’nin Fis köyünde kadroları Seyfettin Zoğurlu’nun küçük evinde büyük bir gizlilik içinde toplanan 22 kişi bir araya geldi, iki gün boyunca tartıştı ve parti olmak kararı aldı. Öcalan’ın PKK’yi ilk gurup aşamasındaki öncü kadrolardan olan ve 18 Mayıs 1977 yılında Antep’te vurulan “Haki Karaer’in anısına bağlılık nedeni ile kurulduğunu” söyledi.  PKK’nin anlatımlarına göre Fis köyünde kurulan PKK büyüyerek günümüze değin geldi.”  Tabi ki bu PKK’nin anlattığı masaldır. Oysa PKK’nin “tarih değiştiren, efsanevi, kahramanlık dolu” kongresinin bir de gerçeği vardır.

Rivayet değil somut sayılar

Sosyolaji ve tarih biliminin önemli isimlerinden ibn-i Xaldun’un çok önemli bir sözü vardır, der ki “Ölçülebilir, tartılabilir, hesaplanabilir durumlarda rivayetlere inanmayınız; matematik insanın davranışlarını değiştirir, hatta, insanı dürüst kılar.”  Evet gerçekten de her şeyin sayılarla ve somut verilerle izah edildiği yerde hurafeye gerek yoktur. PKK’nin her yıl halay, slogan, şarkı, bayrak, dans ile kutladığı kuruluş kongresini de hurafeye yerine somut sayılarla izah etmek en doğru olanıdır. Bunun içinde öncelikle PKK’yi kuranların akıbetine bakmak en gerçekçisidir. Sonuçta kongre ilahi bir güç tarafından yapılmadı, insanlar yaptı. Peki bu insanlar şimdi nerede? Ne yapıyor? PKK kurucuları hangi akıbeti paylaştı. Bu soru çok önemlidir.

Geçmiş bitmemiştir. Geçmiş canlıdır ve günümüzde yaşar. PKK’yi kuranların akıbeti ve o kök hücrenin temel özellikleri PKK’yi tanımlamamıza yardım eder. Çünkü PKK’yi kuranlara ne olduysa bugün PKK kadroları ve PKK etrafından birleşenlere de aynı şey olmaktadır- olacaktır. Evet şimdi tekrar o önemli soruyu soralım. PKK’yi kuranlara ne oldu?

PKK kongresine kimler katıldı?

PKK’nin birinci kongresine ikisi kadın 22 kişi katıldı. Bunlardan ikisi kadındı.

Kesire Yıldırım (Öcalan), Abdullah Öcalan, Hüseyin Topgider, Mehmet Cahit Şener, Baki Karaer, Resul Altunok, Ali Çetiner, Ferzende Tağaç, Suphi Karakuş, Şahin Dönmez, Mehmet Turan, Ali Gündüz, Faruk Özdemir, Abbas Göktaş, Sakine Cansız, Ali Haydar Kaytan, Seyfettin Zoğurlu, Mazlum Doğan, Cemil Bayık, Duran Kalkan, Abdullah Kumral, Mehmet Hayri Durmuş.

Bu 22 kişinin ilginç bir akıbeti oldu. İbni Haldun’un dediği gibi bu akıbeti rivayetlerle değil sayılarla izah edersek ve herkesin somut durumunun söylersek karşımıza çıkan tablo çok ilginçtir. Tek tek açıklayalım.

2. Bölüm: PKK kurucularının anlatılmayan hikayeleri

PKK kongresinde hazır olan 22 kişinin her birinin hayatı bir roman konusu olabilecek düzeyde ilginçtir.  Ve her  22’sinin  kısa olarak akıbetine bakınca bile çıkan sonuç çok daha ilginçtir.  Bu sonucu görmek için öncelikle her birinin en kısa hali ile PKK’nin rivayetlerinin dışında gerçek hikayelerini anlatmak gerek.

 PKK’nin 1. Kongresindeki 22 kurucu üyesine ne oldu

1.Abdullah Kumral: 1945  Halfeti doğumlu. PKK’nin Urfa sorumluluğunu yapmış bir isim. 1980’de Lübnan’a gitti. Erken dönemde Öcalan’ın Suriye’ye geçiş biçimi, kadrolara yaklaşımı ve özerk yaşamına karşı çıktı, ayrıca Filistin için savaşmayı da doğru bulmuyordu.  Eleştirilerini yüksek sesle dile getirince tutuklandı. Abdullah Kumral tutukluyken 1982 Haziran’ında Filistin- İsrail çatışması başladı. Ortam çok karışıktı, PKK gurupları birbirinden habersizdi. Abdullah Kumral tüm dayatmalara rağmen eleştirilerini geri çekmiyordu. Savaşın karışık ortamında tutukluyken, PKK tarafından Haziran ayında infaz edildi. İnfazı gizlendi. Fakat yönetici olması, Urfalı oluşu ve ailesinin durumu gözetildi. Öcalan içten tepki gelmesinden korkuttuğu için infazı bir yıl boyunca gizledi.

 Daha sonra ise Filistin- İsrail çatışmaları döneminde Arnon Kalesi olarak bilinen Qalat eş Şaqif’de bir gurup PKK’li ile beraber hayatını kaybettiği söylendi. Ailesine bu bilgi verildi. Kamuoyuna da böyle yansıtıldı. Yani infaz edilen Abdullah Kumral’in ölüm biçimi gizlendi.

 PKK’nin 1. Kongresindeki 22 kurucu üyesine ne oldu

2. Resul Altınok: (Davut) 1948- Bingöl doğumlu Altınok, katıldığı PKK Kongresinde PKK’nin yönetimine seçilmişti. Oldukça zeki olan Altınok ayrıca etkili ve öngörülü bir insandı. Lübnan ve Suriye’de Öcalan’ın tutumlarına eleştiriyordu. 1981 yılında yapılan ilk konferansta Öcalan’ın PKK sistemini bozup bireysel bir örgüt haline getirdiği eleştirisini yaptı ve bu eleştiri Resul Altıok’un ölümüne giden yolu açtı. Davut olan Resul’u Abdullah Öcalan ve eşi Kesire Yıldırım’ın arasında yalan, iftira kampanyasına maruz kaldı. Her iki tarafla da çatıştı. Avrupa’da olmasına rağmen PKK’den ayrılmadı, PKK’nin düzelebileceğine inanarak Şam’a döndü. Burada tutuklandı, Güney Kürdistan’daki PKK kampına gönderildi, ajan olduğu iddia edildi. Burada yoğun işkence gördü. “Bana yapılan işkence 12 Eylül cuntasının devrimcilere yaptığı işkenceye benziyor” diyerek bir rapor yazdı, PKK’ye karşı açlık grevi yaptı.  Tüm işkencelere rağmen ajan olduğunu kabul etmedi. Lolan’da kendisine mezarı kazdırıldı, son sözünü söyle dendi, elini kaldırıp zafer işareti yaptı, “ben ajan değilim, sadece sizin demokrat olmadığınızı söylüyorum, kimseye boyun eğmeyeceğim” dedi ve vuruldu.

 PKK’nin 1. Kongresindeki 22 kurucu üyesine ne oldu

3.Suphi Karakuş (Şoreş): Urfalı, 1975 yılında PKK’ye katılır. Öcalan, hemşerisi olduğu için Öcalan Lübnan sürecinde uzun zaman Suphi’yi yakınında tutar. Fakat Suphi Öcalan’ın çok bireyci, saldırgan, hiçbir şeyi beğenmeyen tutumlarından zamanla rahatsız olur. Öcalan Suphi Karakuş’u kendisine rakip olarak gördüğü Semir (Çetin Güngör) ile çatıştırmak ister. Suphi Karakuş tam tersi davranır, düşünce olarak Semir’e yakındır.

Suphi cesur bir insandır, PKK’nin gurup döneminde birçok silahlı eyleme katılmış, PKK’ye büyük destekleri olmuş biridir. Fakat Öcalan’ın istediği gibi hareket etmedi. Bunun üzerine Güney Kürdistan’a gönderilir ve burada infaz edilir. Öcalan Suphi’nin ölümünü meşrulaştırmak için “savaşa gitmek istemedi, sınır üstünde Kuzey’e gitmek istemediğini söyledi, bunun için vuruldu” dedi.

 PKK’nin 1. Kongresindeki 22 kurucu üyesine ne oldu

4.Mehmet Cahit Şener: 1958, Batman doğumlu. 1970’lerin başından itibaren Kürdistan mücadelesine katıldı. 1976 yılında PKK’ye dahil oldu. PKK’nin ilk PM’sine seçildi. 12 Eylül’de tutuklandı. Diyarbakır cezaevinde direnişin öncüleri arasında yer aldı. Türk devletine karşı başlatılan açlık grevleri ile sembol haline geldi. Halk ona “yaşayan şehit” diyordu. 24 yıl ceza aldı.  Annesi cezaevlerine destek olmak için kendini yakmıştı. Af ile 1989 yılında cezaevinden çıktı. Çıkar çıkmak Lübnan’daki Mahsum Kormaz Akademisine gitti.
Kurdukları ile PKK ile bıraktıkları PKK arasındaki büyük farkı gördü. Ayrıca savaşta büyük bir tıkanıklık yaşandığını, gerilla savaşı yerine halkı ezdirmeyecek, gerilla kayıplarını engelleyecek siyasal hamleler önerdi. PKK kadroları çevresinde birikmeye başladı. Öcalan Şener’i tasfiye etmek için Lübnan’dan uzaklaştırdı. Haftanin alanına gönderdi. Burada tutuklandı. Tasfiyecilik ve ajanlık ile suçlanıyordu. Şener sonunun öldürülmek olduğunu gördüğü için firar etti. Kamişlo’ya giderek bazı vatansever Kürtlerin aracılığı ile burada PKK-Vejin adlı yeni bir PKK kurup eski PKK’nin ruhunu canlandırmak istedi.

Suriye devletinin yardımı ile yeri tespit edildi. Suriye istihbaratı araba ile tetikçileri Şener’in evinin yanına götürdüler, Şener öldürüldü. Diyarbakır direnişinin öncüsü Şener ve ailesi PKK tarafından hain ilan edildi.

 PKK’nin 1. Kongresindeki 22 kurucu üyesine ne oldu

5.Ali  Gündüz: Dersimli olan Ali Gündüz, daha 1970’lerde PKK içindeki iç infazlarda tetikçi olarak kullanıldı. Suçsuz insanları öldürdü. Kendisi 1980’de tutuklandı. Tutuklandığı gibi de itirafçı oldu. Devletle çalıştı. Daha sonra pişmanlık yasasından yararlanarak 1985 yılında cezaevinden çıktı. Çıktıktan sonra da Dersim’e yerleşti.

 PKK’nin 1. Kongresindeki 22 kurucu üyesine ne oldu

6.Ferzende Tağaç: daha 12 Eylül döneminde PKK’den ayrıldı.

 PKK’nin 1. Kongresindeki 22 kurucu üyesine ne oldu

7.Faruk Özdemir: Daha yolun başında PKK’den ayrıldı.

 PKK’nin 1. Kongresindeki 22 kurucu üyesine ne oldu

8.Mehmet Turan Danış: 1955 Ağrı doğumlu. PKK Kongresine katıldıktan 10 ay sonra PKK tarafından Mardin’de vuruldu. PKK, ajan olduğu için vurulduğunu iddia ediyor. Ağrı’da kısa bir göz altında birkaç ismi verdiği biliniyor. Fakat infaz edilmeyi gerektirecek bir durumu yoktur. PKK çevreleri PKK’nin Mehmet turan’ı bazı cinayetlerde ve para işlerinde kullandığını ve üstünü kapatmak için öldürmüş olabileceğini belirtiyorlar.

Devamı gelecek

3. Bölüm: Her birinin ayrı bir öyküsü var

PKK’yi kuran 22 kişinin akıbetini öğrenmek PKK’nin bu gününü öğrenmek açısından oldukça önemlidir. Daha önce PKK’yi kuran 8 kişi anlatmıştık.

3. Bölüm: Her bir PKK kurucusunun  ayrı bir öyküsü,  ayrı bir sonu var

9- Kesire Öcalan (Yıldırım) Fatma: 1958 Karakoçan doğumlu. Abdullah Öcalan ile 1978 yılında evlendi-evlendirildi. Aslında yine PKK içinde yer alan başka biri ile (ismet Araban) sözlüydü. Fakat Öcalan Fatma ile İsmet’in ilişkilerini kabul etmedi, İsmet’i dışladı, zamanla da Kesire’ye baskı da yaparak evlenmeye ikna etti. Evlendiler ve PKK Fatma PKK gurubu içindeki ilk kadın olarak yerini aldı. Ayrıca PKK Kongresine katılan iki kadından biridir.

Genel olarak PKK tarihinde Kesire bir hain olarak adlandırılır. PKK dışında ki insanlarda Kesire’yi Türk istihbarat birimi MİT’te çalışan Ali Yıldırım’ın kızı olarak tanınıyor. Fakat PKK’nin durumu bu değil. Fatma hem PKK’nin kuruluşu döneminde hem de PKK’den ayrıldığı 1986 yılında değin Öcalan’ın tek lider olmasına hizmet etmiş bir isim. Çetin Göngör (Semir), Davut (Resul Altınok) gibi isimlere Öcalan ile koordineli biçimde saldırmış ve PKK tarafından katledilmelerine giden süreci beraber oluşturdu. Lübnan ve Lolan’daki kamplarda PKK içindeki kadınları tek tek hedefledi.
Fatma kendini Öcalan’la beraber iktidar ortağı olarak görüyordu. Fakat Öcalan zamanla Fatma’yı kendine engel olarak gördü. Ayrıca Öcalan başka kadınlarla da ilişkilenmeye başladı. Fatma ile aralarındaki ipler koptu.

PKK bir kişiyi diskalifiye etmeye karar verince önce kişiliğinin zayıf- zaaflı olduğu, ideolojik sapma yaşadığı belirtilir. Daha sonra tasfiyeci ilan edilir. Son aşamada da bu kişinin ajan olduğu söylenir. Bir kişinin ajandır aşamasına gelince bu öldürülme yolunun açılmış olur.

PKK 3. Kongresinde Fatma’da Öcalan’ın diğer arkadaşları gibi bu üç aşamadan geçti. Örgüt içinde tasfiyeci olduğu ilan edildi ve Duran Kalkan, Ali Haydar Kaytan gibi isimlerle önce PKK üyeliği durdurulup, cepheci olarak görevlendirildi. Fakat elbette ki Öcalan-MİT arasındaki ilişkiler, Kesire’nin babasının MİT üyesi olması gibi nedenlerle diğer PKK kurucuları gibi vurulmadı. Şaibeli biçimde Yunanistan’daki PKK kamplarından kaçtı. Bir daha da PKK hakkında konuşmadı.

PKK’ye yakın isimler, Kesire’nin PKK ile anlaşma yaptığı ve bu anlaşmaya göre Kesire’nin hiçbir şey söylememe karşılığında maddi ihtiyaçlarının karşılandığını ve vurulmadığını söylediler. Mihri Belli’nin Kesire ve Öcalan arasında birkaç mektup götürüp bu anlaşmaya ön ayak olduğu yönünde güçlü kanıtlar da bulunuyor.

Fakat Öcalan PKK içindeki kadro yapısına Fatma’yı korkulacak, fettan, acımasız ve kadın olarak anlattı. İşin ilginci Öcalan Türkiye’ye gittiği 1999 yılında mahkemesinde “Olof Palme cinayetinde Kesire’nin parmağı olabilir” dedi.  Yani şu anda Fatma PKK’nin hainler listesinde yer alıyor.

3. Bölüm: Her bir PKK kurucusunun  ayrı bir öyküsü,  ayrı bir sonu var

10- Cemil Bayık: 1955 Elazığ doğumlu. Öcalan’la beraber yola çıkan ilk beş kişiden biri. Hala da PKK’nin var olan ve hala yöneticilik yapan iki üyesinden biridir. Cemil Bayık’ın PKK’nin ilk kuruluşundan günümüze değin PKK tarihinde çok belirleyici bir yeri vardır. Her zaman ikinci adam gibi görünüp aslında tüm arka planı ören bir isimdir.

Cemil Bayık hakkında da çok sayıda şaibe vardır. Yakalandığı halde Türk devleti tarafından sözde “yanlışlıkla” bırakılması, Mazlum Doğan’ın tutuklanmasına sebep vermesi vb birçok konu aydınlatılmamıştır. İran bile 1984 yılında Cemil Bayık’ın Türk ajanı olduğu yönünde bir rapor hazırlamıştır.

Kendisine Öcalan’ın sağ kolu dense bile aslında her zaman Öcalan ile örtülü bir çatışması oldu. Öcalan’ın Fatma ile evliliği, Pilot (Necati Kaya) ile arkadaşlığına karşı çıkmış Hâkî Karaer’in yanında Öcalan’a tavır almıştır. Öcalan’ın 1979 yılında kendi başına Suriye’ye gitmesine karşı çıkmıştır.

Öcalan’ın 1990’lar sonrası küçük çiftlik denen evde kadınlarla beraber yaşamasına karşı çıkmıştır. 1997 yılında Öcalan “Cuma benim kadınlarıma karışamaz” diyerek kendisine meydan okumuştur.
Cemil Bayık 1997 yılında da Öcalan tarafından görevden alınmıştır. Hatta eğer Öcalan Türkiye’ye götürülmeden önce başlayan, Şubat 1999 yılında yapılan PKK 6. Kongresinde Öcalan önerdiği yönetim listesinde ismi bile yoktur. Cemil Bayık ile Öcalan arasında ki gizli savaşta tam tasfiye edilecekken Öcalan’ın Türkiye’ye gitmesi ile kaderi değişir ve örgütte tekrar etkili isim olmayı başarır.

Fakat Öcalan tarafından 2004 yılında tasfiyeci ilan edilir ve 2006 yılına değin yine görevsiz kalır. Fakat Cemil Bayık alttan altta Öcalan’a yakın kadın kadroların hepsini tasfiye eder, Öcalan’ın izlerini silmeye başlar. Şu anda somut olarak var olan PKK kadro yapısı için Öcalan manevi bir liderdir, özünde şu an ki PKK sistemi Cemil Bayık’ındır.

Cemil Bayık 40 yıllık PKK içindeki duruşunda vicdansız ve savaştan kaçan kişiliği ile de belirgin bir profil çizmiştir. Her zaman için savaş alanlarından kaçmış, savaşı yapısını terk etmiştir. PKK kadrolarının korkulu rüyasıdır. Onlarca kadro Cemil Bayık eli öldürülmüştür.
Cemil Bayık aslında PKK’nin gizli lideri olmak için çalışmıştır. PKK’nin hala yöneticisi ve gizli lideridir.

3. Bölüm: Her bir PKK kurucusunun  ayrı bir öyküsü,  ayrı bir sonu var

11- Duran Kalkan: 1954  Adana Doğumlu, Türk . Öcalan’la beraber hareket ilk beş kişi içinde yer alıyor. PKK Kongresinde yer alıp hala yaşayan ve hala PKK’de olan iki isimden biri. PKK içinde Abbas kod adını kullanan Kalkan ilk yıllarında medya, basın yayın vb konularda çalışmış, kitaplar yazmış ideolojik konularda önemli bir isim olarak biliniyor. Kalkan’ın 1981 sonrası Öcalan’ın PKK içinde tek adam olma ve diğer isimleri tasfiye etme sürecinde sessiz kalmış bir isim.  Daha çok da Güney Kürdistan’da kalmış. Uzun yıllar KDP kamplarında kalmış, burada askeri eğitim görmüş ve Peşmerge mücadelesine hayran kalmıştır. Kalkan’ın bu hayranlığı öyle bir düzeydedir ki önce Peşmerge ismi ile bir Dergi çıkarır daha sonra da Küçük Peşmerge isimi ile bir öykü kitabı yazar.

Fakat Kalkan’ın bu süreci Öcalan tarafından tasfiyecilik olarak değerlendirilir ve Kalkan KDP-Peşmerge hayranı olarak damgalanır.  Öcalan’ın PKK içindeki tüm 1970’ler kadrolarını tasfiye etmek ve yeni bir hafıza yaratma sürecinden payını alır. PKK’nin  1986’daki 3. Kongresinde tasfiyeci ilan edilir, Parti üyeliği dondurulur ve Avrupa’ya gönderilir. Burada kendini partiye ispat etmesi istenir. Kalkan yakın arkadaşı Ali Haydar Kaytan (Fuat) ile beraber 1988 yılından 1993 yılında değin Almanya’da tutuklu kaldı, yargılandı. 1994 yılında Şam’a döndü. PKK’nin Haftanin’de yaptığı 5. Parti kongresinde tekrar PKK yönetimine seçildi. Fakat bu parlak dönem kısa sürdü.  Kalkan’da 1998 yılında Abdullah Öcalan tarafından görevden alınarak takım komutanı yapıldı. PKK’nin 6. Kongresinde onunda adı Öcalan’ın yeni yönetim listesinde yoktu.
Öcalan’ın dışladığı diğer isimlerle beraber PKK Kongresini ele geçirdiler ve kendilerini tekrar yönetim yaptılar. 2004 yılında Kalkan yine Öcalan tarafından görevden alındı. Fakat sonra tekrar görev aldı.
Duran Kalkan özellikle Cemil Bayık’ın 2000’li yıllar sonrası insan öldürme, kadro tasfiyesi vb tüm pratiklere ortak oldu. PKK’nin 10. Kongresinden sonra PKK çalışmalarından sorumlu isim olarak hala PKK’de yönetici olarak duruyor.

3. Bölüm: Her bir PKK kurucusunun  ayrı bir öyküsü,  ayrı bir sonu var

13-Seyfettin Zoğurlu (Selim): PKK’nin 1. Kongresini yaptığı Fis köyündeki evin sahibi olan kişidir. Öğretmen Lisesinde okurken PKK ile tanışmış PKK’ye katılmış bir isim. Diyarbakır’da ve Dersim’de önemli çalışmalar yapmıştır. Evli ve iki çocuk babasıdır. 1980 yılında ailesi ile beraber Suriye’ye geçmiştir. Filistin-İsrail savaşında esir düşmüş. Seyfettin Zoğurlu 1984 yılına değin PKK’nin parlak isimlerinden biri olmuştur.  Fakat 1983 yılından sonra yavaş yavaş içine çekilip bazı sorunlar yaşıyor. Daha sonra ilginç bir biçimde, Kamişlo’da bulunan eşini öldürür ve daha sonra da Botan alanına geçer. 1986 yılı Ağustos ayında Botan’ın Besta bölgesinde ki bir eylemde intiharvari bir çıkış yapıyor, mermilere rağmen ayağa kalkıp yürüyor ve vuruluyor. Bir nevi intihar ediyor.

Seyfettin Zoğurlu PKK’nin Türk devletinin mermisi ile vurulan tek kurucu üyesidir. İki çocuğu PKK tarafından büyütülüyor. Bunlardan biri şu anda Rojava’da Hasan Kamişlo adı ile HSD yönetiminde yer alıyor. Diğeri ise Öcalan’la uzun yıllar kayan Berxwedan adında biridir.  Daha sonra Paris’e yerleşmiştir. Zoğurlu ailesi PKK’nin evlerinde kurulmuş olması nedeni ile PKK’nin sembolik olarak değer verdiği bir ailedir. Fakat ailenin hiçbir üyesine PKK içinde üst düzey görev verilmemiştir.

Devam edecek

4. Bölüm: PKK’ni hain ilan ettiği kurucu üyeleri kimler?

PKK’nin kurucu üyelerinin başına gelenleri anlatmaya devam ediyoruz. PKK, tarihinde hain ilan edilen pek çok isim oldu. Oysa ki kahraman ilan edilen hainler vardı. Anlatmaya devam edelim

13-Hüseyin Topgider: PKK’de Bilge ismini kullanan Hüseyin Topgider, Elazığlı. 12 Eylül döneminde cezaevinde kalmış, bırakılınca da tekrar PKK’ye gitmiş bir isim. Güney Kürdistan’da, Botan ve birçok yerde gerillacılık yapmıştır. PKK içinde siyasi komserlik vb görevlerde bulunmuştur. PKK içinde kaldığı dönemde keskin Öcalancı olmadığı için çok üst düzey görevler verilmemiştir. Daha sonra PKK’nin birazda uzaklaştırmak istediği isimleri gönderdiği Rusya’ya gönderilmiştir. 1999 yılında Öcalan’ın tutuklandığı zaman mahkemedeki tutumunu doğru görmemiş ve PKK’den ayrılmıştır.

PKK Topgider’in ayrılmasındaki siyasi ve Öcalan karşıtı tutumu gizlemek için rencide edici basit ifadelerle izah etmiştir. PKK’ye göre Hüseyin Topgider haindir. Topgider ise Öcalan’ın İmralı’da ihanet ettiğini düşündüğü için ayrılmıştır.

14-Baki Karaer:  PKK’nin Türk kurucu üyelerinden. Karadeniz’in Ordu şehrindendir. PKK’nin ilk öncülerinden Haki Karaer’in kardeşi ve PKK içinde aktif çalışmalar yürütmüş bir isimdir. Baki Karaer 1980 sonrası Abdullah Öcalan’ın PKK’yi ele geçirme ve tekleşme çabasına karşı çıkmıştır. Öcalan’a karşı muhalif gurupta yer alan Baki Karaer en son olarak Güney Kürdistan’ın İran’a sınır bölgelerinde tutuklanmıştır. Öldürüleceğini anlayan Karaer firar etmiş ve Avrupa’ya ulaşmıştır. 2010 yılına değin gizli bir şekilde yaşamış ve kimse ile ilişkilenmemiştir.

PKK Baki Karaer’i hain ilan etmiştir.

15- Ali Çetiner: Maraşlı olan Çetiner 1976 yılında PKK’ye katılmış  hem Maraş’ta hem de Avrupa’daki Maraş kitlesi içinde etkili olmasında önemli rol oynamış, PKK’ye ciddi mali kaynak sağlamıştır. 1980’lerde Avrupa tüm Kürt örgütlerinin sığındığı bir yer olmuş ve Kürtlere dil, edebiyat, siyaset alanları açılmıştı. Birçok örgüt buradaydı. Fakat PKK Avrupa’yı farklı kullanarak cinayetler işliyor, eroin ticareti yapıyor, vergi kesiyor, dükkanları yakıyordu. Özellikle de hem PKK’ye karşı muhalif güçler hem de PKK içindeki PKK’liler sokak ortasında insan vuruyor terör estiriyordu.
Ali Çetiner Fransa’daki bir eğitim kampında tutuklanarak hakkında idam kararı verilir.  1987 yılında Çetiner PKK’nin elinden kaçar ve İsveç’te teslim olur. PKK hala Çetiner’in peşindedir.  Çetiner’in daha sonra nereye gittiği hakkında bilgi yoktur.

16- Şahin Dönmez: PKK tarihinde ismi en çok zikredilen isimlerden biridir. Adı ihanet ile özdeşleştirilir. PKK kongresinde Öcalan’la beraber koordinede görevlendirilir. Öcalan’ın yakın adamı olmuştur.  Dönmez Celal Aydın gibi PKK kadrolarının ve bazı yurtseverlerin PKK tarafından öldürülmesi olaylarını Öcalan’la beraber organize etmiştir. Şahin Dönmez 1979 yılı Mayıs ayında tutuklanır.  PKK kongresini yapmış ama ilan etmemiştir. Dönmez işkencelere dayanamayarak itirafçı olur.  PKK’nin kurulduğunu açıklar ve PKK’nin Celal Aydın gibi birçok cinayetini itiraf eder.  PKK hakkında devlete çok önemli bilgiler verir.  Öcalan’ın kaldığı evi de söyler. İlginç biçimde devlet Öcalan’ı tutuklamaz.

Şahin Dönmez PKK içinde iç infazlarda kullanılmış kendi yoldaşlarını öldürmüş biridir. Hemen çözülmesinde ortak olduğu kirli işlerin büyük bir payı vardır.  Şahin Dönmez daha sonra bırakılır. Yoksulluk içinde yaşar. 1990 yılında bir nalburda çalışırken PKK tarafından vurulur. Gizlenen Dönmez’e PKK’nin nasıl ulaştığı şaibelidir.

17-Abbas Göktaş: Serhatlıdır. 12 Eylül darbesinde dağa çıkarlar, daha sonra yakalanır. Tutukluyken itirafçı olur. Cezaevinden çıkınca PKK’ye gitmez. PKK tarafından hain ilan edilir ve vurulur.

18- Abdullah Öcalan: PKK’nin ilk gurup üyesi. 1949 Urfa-Halfeti doğumlu. PKK’nin hala başkanı. PKK’nin en kuşkulu ve hakkında ajan olduğuna dair birçok iddianın ve ispatın bulunduğu isimdir Öcalan. Daha PKK kurulmadan önce ülkücü kurumlar ve mit ile çalıştığını dair pek çok bilgi ve belge vardır. PKK kurulurken ki arkadaşı Pilot (Necati Kaya), yine MİT yöneticisi birinin kızı ile evlenmesi gibi pek çok şaibe vardır hakkında.

Öcalan hakkında aydınlatılmayan önemli bir kesitte Öcalan’ı Suriye’ye kimin götürdüğü konusudur. Öcalan Şam’da Türk devlet ateşesi ile aynı apartmanda oturan biridir.

1999 yılında Öcalan tutuklanana değin bu Öcalan-MiT ilişkisi her zaman kafa karıştırdı. Fakat özellikle Öcalan’ın yakalandığı 1999 yılında ki tutumu hem şok etti hem kafa karıştırdı. Öcalan Türk Özel Hareket güçleri ile aynı uçağa bindiği an “Benim annem Türk, devlete hizmet etmek istiyorum” dedi. İfadelerinde PKK’ye para veren herkesin ismini itiraf etti, tüm PKK yönetimi hakkında bilgi verdi. Mahkemesinde Türk askerlerinin annelerinden özür diledi.

Türk devleti ve PKK bu kısa özetini yaptığımız Öcalan’dan bir efsanevi lider yaratmak için çabalıyor. PKK Öcalan’ı ardık “haklar önderi, evrensel önder” gibi kavramlarla anmıyor. Oysa ki Öcalan’ın gerçek hayatına bakınca aklımıza gelecek ilk soru şudur: Öcalan’ın PKK kurucuları kategorisinde ajan mı itirafçı kategorisine mi koymamız gerekiyor. Öcalan’ın ajan olduğu meselesi için elimizde resmi belge yoktur. Fakat itirafçı olduğu konusunda mahkeme tutanakları, videolar ve Öcalan’ın kendi el yazısı ile kaleme aldığı videolar vardır.

19- Mazlum Doğan: 1958 Karakoçan doğumlu, PKK’nin en önde gelen isimlerindendir. 1979 yılı Kasım ayında Urfa’dan Mardin’e giderken tutuklanır. Tutuklanmasında Cemil Bayık’ın payı vardır. Çünkü Cemil Bayık’ın arabasında hiç belge yoktur yolu kontrol için önden gider. Ama yolda polis olduğuna dair işaret vermeyince Mazlum Doğan PKK belgeleri ile beraber yakalanır.

Diyarbakır Zindan’ında teslim olmaz. Mahkemede siyasi savunma yapar. PKK’nin isminin Abdullah Öcalan’la özdeşleştirilmesine karşı çıkar ve “Bize Apocu demeyin” der.

  21 Mart 1982 günü bulunduğu hücrede kendi asar. PKK ilk yıllarda Mazlum Doğan’ın kendisi astığını söylese de zaman içinde “Mazlum Doğan Newroz günü kendini yaktı” demeye başlar ve kendi yakma eylemlerinin önü açılır.

PKK’nin sembol ismi ve PKK’yi PKK yapan Diyarbakır direnişinde yer almıştır. Öcalan Mazlum Doğan’ı örnek gösterir fakat kendisi yakalandığı zaman Mazlum Doğan’ı örnek almamıştır.

20-Hayri Durmuş: 1955 Bingöl doğumlu. Diyarbakır Cezaevinde işkenceler karşı başlatılan direnişi öncülük yapan isimlerden biridir. Ölüm orucunun gününde 13 Eylül 1982’de şehit düştü.

21-Sakine Cansız: 1958 Dersim Doğumlu, PKK kongresine katılan iki kadından biri. 1979’da göz altına alınır, önemli bir direniş gösterir. Sembol isim haline gelir. Cezavinde daha sonra PKK tarafından vurulan Mehmet Şener’a aşık olur. 1991 yılında bırakılınca Öcalan’ın yanına gelir. Öcalan tüm cezaevinden çıkan eski kadroları teslim alma siyasetini Sakin Cansız’a da (Sara) uygular. Sakine Cansız Öcalan’a erken teslim olur. Nişanlısı Mehmet Cahit Şener’in öldürülmesine bile ses çıkarmaz.
Sakine Cansız o olaydan sonra yıllarca kendini Öcalan’a kabul ettirmeye çalışır. Gittikçe silikleşir, artık PKK içinde sadece cezaevindeki ismi ve Dersimli olması nedeni ile tutulan biri haline gelir, pasif ve tali görevlerde yer alır.

9 Ocak 2013 yılında bir PKK kadrosu olan Ömer Güney tarafından Paris’te vurulur. Vurulmasının üstündeki şaibeler devam ediyor.

22: Ali Haydar Kaytan: 1952 Dersim Doğumlu Ali Haydar Kaytan (Fuat) PKK içindeki ilginç akibetli insanlardan biridir. PKK’nin ilk küçük gurubunda, Ankara gurubunda Öcalan, Bayık ve Duran Kalkan’la beraber yer almıştır. Şimdi bu satırlar yazılarken bile Ali Haydar Kaytan’ın akıbeti belli değildir. Geri kalan 21 üye hain, öldürüldü, tasfiyeci,  hala yaşıyor vb vb söylemlerle kategorize edilirken Kaytan’ın sonu için söylenecek tek söz: belirsiz

2019 yılından bu yana PKK, hiç Ali Haydar Kaytan diye biri yokmuş gibi davranmaktadır. Türk devleti uçakla vurduk dedi açılama yapmadı. Oysa ki kendi örgüt kaynakları şunu söylüyor. Ali Haydar Kaytan, ağır psikolojik ve fiziksel sorunlar yaşıyordu. Gare’de kapatıldığı mağarada geçmişi sayıklıyor ve kafasını duvarlara vuruyordu. En sonunda PKK tarafından öldürüldü.

Ali Haydar Kaytan, Öcalan’ın psikolojik kapanına kapılmış ve teslim alınmış bir isimdi. Fatma Yıldırımı seviyordu, Öcalan onu elinden aldı. Seher ile evlendi PKK Seher’i elinden aldı.  Öcalan onunla dalga geçerek “kadın düşkünü, çoluk çocuk istiyor” diyerek yıllarca aşağıladı. Kaytan tüm bunları kabul etti ve hatta   “Bıji serok Apo “sloganını atan kişi oldu.

Fakat tüm PKK’ye teslim olmuşluğu Kaytan’ın sonunu değiştirmeye yetmedi. Ali Haydar Kaytan PKK tarafından öldürüldü.

5. Bölüm: Nasıl başladıysa öyle biter

PKK ilk kongresinden bu yana tam 45 yıldır Kuzey Kürdistan merkez olarak siyaset sahnesinde yer alıyor. PKK öyle ilginç bir diyalektik üzerine kurulmuş ki dahil olduğu tüm mekanizmalar Kürtlerin günlük yaşamla ilgili sorunlarını çözmek yerine daha fazla karmaşıklaştırıyor ve tıpkı bir kapan gibi Kürtlerin sorunlarını tutuyor ama çözmüyor.
PKK’nin bu karanlık diyalektiğinin arkasında nelerin olduğu konusunu her anlamak istediğinizde tarihi süreç içinde  birkaç adım geriye-geçmişe gidiyorsunuz ve tam o nokta da bakıyorsunuz daha da geçmişe gitmeniz gerek. Daha da geriye gidiyorsunuz ve PKK’nin 1. Kongresine kadar geliyorsunuz. O da yetmiyor PKK’nin ilk gurup çalışmalarına gidiyorsunuz ve o da yetmiyor Abdullah Öcalan’ın kişiliğine, gençliğine kadar ilerlemek zorunda kalıyorsunuz.

Hakikat başlangıçta gizlidir

Bu yazı PKK’nin bu maskelenmiş hakikatini anlamak için 1. Kongre’nin kurucu üyelerinin akıbetini anlamak ve anlatmayı hedefledi.  Bazı insanlar “üzerinden 45 yıl geçmiş, o dönem geçti, eskiyi kurcalamaktan fayda yok” diyor. Oysa ki “hakikat başlangıçta gizlidir.” Üzerinden on binlerce yıl geçmesine rağmen n “Yer yüzündeki ilk canlının ne olduğunu bulmak, dinozorların  yok olma nedenini bulmak, ilk ekmeğin nerede yapıldığı bilmek, ilk koyunu kimin evcilleştirdiğini öğrenmek,  Nuh’un gemisinin nerede olduğunu bulmak” gibi onlarca sorunun cevabı günümüze ışık tutacaktır. Tıpkı bunun gibi PKK’nin ilklerinin altında yatan güçleri, hakikatini ve kişilerinin akıbetini  bilmek de günümüzü aydınlatacaktır.

 Örneğin “Ali Haydar Kaytan’a ne oldu? PKK mi vurdu, kendisi mi intihar etti” sorusu kafanızı karıştırıyor ve “PKK ilk gurup üyesi, kongre kurucu üyesi 71 yaşındaki Ali Haydar Kaytan’ı niye vursun veya neden ölüme terk etsin?” diye düşüne biliyor olabilirsiniz. Ama eğer   PKK’nin Diyarbakır zindanında Esat Oktay Yıldıran’a karşı direnmiş, ölüm oruçlarının yaşayan şehidi Mehmet Şener’in vurulduğunu bilirseniz Ali Haydar Kaytan’ı da vurmaktan hiç çekinmeyeceğini bilirsiniz.

Sayılar hakikati söyler

İbn-i Xaldun’un önemli bir sözünü aktırmıştık: “Ölçülebilir, tartılabilir, hesaplanabilir durumlarda rivayetlere inanmayınız; matematik insanın davranışlarını değiştirir, hatta, insanı dürüst kılar.”   Evet PKK’nin rivayetlerine inanmayın.

Dünya tarihinde PKK kadar kendi tarihini anlatan az hareket vardır. PKK binlerce sayfa yazı, konuşma, açıklama yaparak kendi tarihini ve bu gününü anlatır.  Bu kadar söz özünde hakikati gizlemek içindir. Oysa ki biz birkaç sayı vererek durumu izah ede biliriz.

PKK kurucularından yüzde 60’ı  hain ilan edilmiştir

PKK’nin 22 kurucu üyesinden 13’ü PKK tarafından hain ilan edilmiştir. Kesire Yıldırım, Hüseyin Topgider, Mehmet Cahit Şener, Baki Karaer, Resul Altunok, Ali Çetiner, Ferzende Tağaç, Suphi Karakuş, Şahin Dönmez, Mehmet Turan, Ali Gündüz, Faruk Özdemir, Abbas Göktaş’tan oluşan bu 13 kişilik PKK’ye göre hainler listesi PKK’nin ihtiyaçlarına göre öne çıkarılan bazı isimler olur. Bu sayı yüzde 59.9 gibi bir orana tekabül eder. Bazıları tümden ortadan kayboldukları için pek zikredilmezler ama eğer zikredilse onlarda hain olarak kabul edilecektir.

PKK kurucularından yüzde 36’sı PKK kuruşunu yüzde 5’i Türk devletinin kurşunu ile vuruldu

PKK tarihindeki en ilginç ve günümüze değin  devam eden döngüden bir tanesi de PKK’nin vurduğu kişilerin sayısının devletin vurduğu kadar olmasıdır. Abdullah Öcalan geçmişte iç infazlarının sayısının binleri aştığını bizzat kendisi söylemişti. Zaten PKK’nin kurucu üyelerinden 8’i yanı yüzde 36,36’sı da PKK tarafından öldürüldü. Bunlar Abdullah Kumral, Mehmet Cahit Şener, Resul Altunok, Suphi Karakuş, Şahin Dönmez, Mehmet Turan, Abbas Göktaş, Ali Haydar Kaytan’dır.  PKK bu isimlerden Resul Atunok (Davut) gibileri işkence ile öldürdü. Bazılarını öldürüldüğünü kabul etti, bazılarını ise inkar etti. Hikayelerinde bunları anlattık. Fakat önemli olan şudur 22 kurucu üyeden sadece Seyfettin Zoğurlu düşman mermisi ile öldürüldü. Yani yüzde 5. PKK’nin vurukları devletin vurduklarının 7 katı fazladır.

Ayrıca Diyarbakır Cezaevinde ki direnişte Hayri Durmuş açlık grevinde şehit oldu. Mazlum Doğan ise zulmü protesto için kendini astı, PKK onun ölümünü bile manipüle ederek verdi ve kendini yaktığını söyledi.

PKK kurucularından yaşayarak hala PKK’de var olanların sayısı ise yüzde 9.09 yani 2 kişidir. Cemil Bayık ve Duran Kalkan.

Abdullah Öcalan’ın yeri nerede?

PKK’nin 22 kurucu üyesinin yeri az çok bellidir.  Fakat Abdullah Öcalan’ın yeri belli değildir. Tüm kurucu üyeleri tek tek tasfiye eden, herkesin emeğini ve hayatını çalarak kendine önce başkanlık daha sonra da önderlik ve liderlik kuran Öcalan hangi kategoridedir? Bu soru başlı başına Öcalan biyografisi yazmayı gerektirir. Fakat sonucu söyleyelim PKK’nin kurucu üyeleri içindeki en tehlikeli ve en büyük ihanet sıfatı Abdullah Öcalan’a layıktır.

PKK kurulmadan önce MİT kurumlarında çalışan, Faşist derneklere üye olan, bir MİT’çinin damadı olan, tüm PKK hayatı boyunca Pilot’tan Yalçın Küçük’e kadar etrafında Türk devletinin insanları, ajanları ile iç içe gezen Öcalan’ın hayatı zaten binlerce şaibe ile doludur. Hepsini geçelim tutuklandığı zaman itirafçı olan Şahin Dönmez bile günlerce direnmiş daha sonra dayanamayarak zayıf düşmüş ve itirafçı olmuştur. Fakat Abdullah Öcalan tek tokat yemeden itirafçı olmuştur. Şahin Dönmez’in tahribatları lokal ve dönemseldir. Fakat Kürtler hala 1999’dan beri devam Öcalan’ın İmralı ihaneti ve anlaşmalarının bedelini ödüyor.

PKK’nin kurucularının akıbetini bilmek en çok PKK’lilere gerekli

Aslında PKK kurucularının başına neler geldiğini bilmek en çok da PKK’nin kadrosu, legal alan yöneticisi ve bir biçimde irtibatlı olan insanları daha fazla ilgilendiriyor ve ilgilendirmesi gerekiyor. Çünkü o kurucuların kaçamadığı akıbetin benzeri onları bekliyor.  İlklerin yaşadığı döngü neyse aynı biçimde devam ediyor ve edecek. PKK kadroları ölüm, şehadet, ihanet, öldürülmek döngüsüne mahkumdur, tıpkı ilk kurucuları gibi.

Sonuç olarak ya kaçacaksınız ve hain ilan edileceksiniz ve belki öldürüleceksiniz. Ya PKK içinde kaçamadan hain ilan edilecek ve orada öldürüleceksiniz. Ya da düşman tarafından öldürüleceksiniz.  Yani PKK’de yaşamak, hür iradesi ile yaşamak, hür iradesi ile PKK’ye katılıp hür iradesi ile devam etmek veya ayrılmak yoktur. PKK’ye katılmak mahkûm olmak ve sonu fiziki veya siyasi ölüm olan bir sürece mahkum olmaktır.

PKK girişi olan çıkışı olmayan bir tarikat gibidir. Bireyler içinde ezilmekte, küçültülmekte ve öğütülmektedir. İnsanlar sistem denen bir düzene hizmet etmektedir. Sistem denen ise Öcalan’ın başkan, önder, lider ve evrensel önderlik ilan edildiği bir düzendir.

Bireyler ne kadar küçültülür ve sisteme kurban edilirse önderlik o kadar büyür. Eğer bir PKK’li düşman  tarafından vurulursa Önderlik için şehit düşmüş olur. Eğer PKK tarafından vurulursa bu kez Önderlik çizgisi kazanmış olur. Yani “her ölüm­= önderlik büyümesi” formülü geçerlidir.

Kendi kurucu üyelerini işkence ile öldüren bir sistem Kürtlere adil bir toplum kuramaz. Resul Altunok’u işkence ile öldüren PKK, başka kadrolarına merhamet gösteremez. Mazlum Doğan kendini yaktı diye yalan söyleyen PKK her konuda yalan söyleye bilir.  Ali Haydar Kaytan’ı ölüme terk eden PKK vicdanlı bir gelecek kuramaz.  Bunun için PKK kurucu üyelerinin başına gelenler PKK’nin gerçek karakterini ortaya koyar.

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu