Makalelerim

Çizgili pijamalı çocuk

Selim Çürükkaya / Bu günkü gazetelerin yazdığına göre Güney Kürdistanla sınırı olan bir korucu köyün gençleri, katırlarla Kürdistan’ dan  mazot sigara ve buna benzer eşyalar getirirlermiş ve bu işi yapanların babalarıda Türk devletine koruculuk yapıp para kazanırken, köyün gençleri de muhtemelen devletin izniyle “kaçakçılık”yaparak para kazanıyorlarmış.

Devletin izni bilgisi olmadan 50 kişi, grup halinde gizli iş yapmak pek de mümkün değilmiş ve bu işi yıllar boyunca yapıyorlarmış, bu kez ne olduysa, gece köyün gençleri yüklü katırlarıyla sınıra yaklaşırken Türk savaş uçakları birden bombalar yağdırmış ve gençleri katırları ile birlikte yok etmişti.  Bu olayın detaylarını öğrenince, geçenlerde izlediğim film aklıma geldi.

Adı “çizgili pijamalı çocuk”tu. Hitler döneminde olmuş olayları anlatan bir filmdi bu. Yahudiler toplanmış, çoluk, çocuk, yaşlı kadın, hayvanlar gibi yük vagonlarına bindirilmiş, Polonya’daki  Auschwitz kampına götürülmüşlerdi. Bu kampın hemen bitişiğinde kamp komutanının evi vardı. Komutanın dokuz yaşındaki küçük oğlu odasının penceresinden  dışarıya bakmış,  tel örgülerle çevrili alanda çizgili pijamalı bir sürü insan görmüştü, onları çiftlikte çalışan işçiler sanmıştı. Merakına gem vuramayan çocuk,  bir gün ailesinin haberi olmadan Yahudilerin tutulduğu kampın tel örgüsünün yanına gidivermiş, tel örgünün diğer tarafında üzerinde çizgili pijama bulunan, saçları sıfır numara tıraşlı bir çocukla tanışmış, çocuk ona aç olduğunu söylemiş, evden ekmek çalarak arkadaşına getirmiş, geliş gidişler artmış, iki çocuk arasında arkadaşlık bağı gelişmiş, neticede Yahudi çocuk, subay çocuğuna kamptan bir pijama, çizgili bir külah getirmiş, subayın çocuğu da tel örgünün altında bir çukur kazarak, elbiselerini  tel örgünün bu tarafında bırakmış, çizgili pijamaları giymiş, tel örgünün altından geçmiş, Yahudi çocukla birlikte  kampa gitmişti. Yahudilerin arasına karışmış, daha kampı doğru dürüst gezmeden, bir gurup görevli Hitler askeri, kamptakilerin yarısını önüne katıp gaz odasına doğru sürüklemiş, iki çocukta bunlara katılmış, gaz odasına giren iki arkadaş çocuk, banyo yapacaklarını sanmış, gaz odasının kapıları kapanmış, vanalar açılmış, gaz odaya girmeye başlamış, çocuklar sohbete dalmış…

 

 Subay çocuğun annesi oğlunun ortalıkta görünmediğini anlamış, onu aramaya çıkmış, babasıda çocuğun kampa doğru gittiğinden şüphelenmiş.. Tel örgüye doğru koşmuş zalim baba, kocasının katil olduğunu bilen ve ona karşı olan ana, tel örgülerin yanındaki çukuru görmüş ve oğlunun elbiselerini… Bir çığlık atmış, yüreği parçalanmış….. Zalim baba başkalarının çocuklarını gazla yakarken zevk almış, kendi çocuğunu boğulmaması için didinmiş…. Ama gaz odasının kapısına varınca, iş işten geçmiş, oğlu boğulmuştu.

Sınır boylarında korucuların çocuklarının imhasını gazetelerden okuyunca bu subay çocuğunu hatırlamıştım.

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu