Makalelerim

Sayın Yalsızuçarlar;

Selim Çürükkaya / “Sizler şarap içmediğinizden  ayık değilsiniz ve göremiyorsunuz!
Hayyam yaşasaydı, gül bahçesinde bir iki kadeh şarap alsaydı
ve o derin uykusundan uyandıktan sonra,
bu vahşeti  bir iki dizeyle anlatsaydı,
zulüm karşısında susan sofularıda uyandırsaydı ne kadar iyi olurdu!
Ama nerede ?
Hayyam’ı sarhoş diye lanetleyip okumadık!”

 

Bundan bir kaç gün önce Diyarbakır ceza evi ile ilgili bir makalenizi okumuştum.
Benim için o makaleniz, Hayyam’ ın şarap içip içmemesi olayını izah eden makalenizden çok daha önemliydi.
Bırakın, Hayyam’ı da sofu olmaya zorlamayın!
Akıllı ve duygulu bir adamdı Hayyam, aklı kıt olanlar “şarapçı” olduğundan dolayı okumazlar kuşkusundan hareketle onu “sofu” diye sunmaya kalkarsanız, Hayam’ı öldürürsünüz.

Lütefen kıymayınız Hayyam’ a! 
Bırakınız efsunlu dünyasından anlamlı sözleriyle bizi dürterek derin gaflet uykumuzdan uyandırıversin bizi!
Hayyam gibi uyanıksanız sizi Diyarbakır cehenemini görmeye davet ediyorum!
İnanınız olsun ki;  Kuran i kerimde anlatılan cehennem, 1981-83 yıllarındaki Diyarbakır cehennemi kadar korkunç değildir.
Orayı ancak ve anacak Dante’ nin “İlahi komedya” da anlattığı cehennemle kıyaslayabilirsiniz!

Hitler’in toplama kamplarında fiziki olarak  çok fazla insan katledilmiştir, bu yanıyla o kamplarla Diyarbakır cehennemi karşılaştırılamaz ama, Diyarbakır cehenneminde insanların onuru ve kişiliğinin bitirilmesi için bin kez daha ölümden beter uygulamalar ve acılar çektirilmiştir. Cehhenem i bilirsiniz; insanların öldürüldüğü yer değildir, insanlara acıların çektirildiği yerin adıdır.

Bundan dolayı Hitler kampları değil, Diyarbakır “eza evi” daha çok cehenneme benziyor.
Oraya giren kişi kominist, bölücü, müslüman, hrıstıyan, erkek kadın, yaşlı çocuk,
millet vekli, çoban, zengin, fakir hiç fark etmezdi, cehennemin yasları da kişiye göre değişmezdi.
Dua eden ağızlara bok yedirilmiştir orada!
Kürt olduğu için zeytin yağı ile sıvanmış cop sokulmuştur insanlara!
Arkadan sigara içirilmiştir ve Adolf Hitler oturup ağlamıştır bunlara!

Daha neleri neleri bilmiyor veya neleri neleri biliyorda susuyor bu toplum!
Sizler şarap içmediğinizden  ayık değilsiniz ve göremiyorsunuz!
Hayyam yaşasaydı, gül bahçesinde bir iki kadeh şarap alsaydı
ve o derin uykusundan uyandıktan sonra, bu vahşeti  bir iki dizeyle anlatsaydı,
zulüm karşısında susan sofularıda uyandırsaydı ne kadar iyi olurdu!.

Ama nerede ?
Hayyam’ ı sarhoş diye lanetleyip okumadık!
Hak adalet diyenleri zulümle susturmaya çalıştık!
Kendi söylediklerimizin  dışında kimselerin ne söylediğini işitmek bile istemedik!
Ne kadar adil bir devlet olduğumuz yalanını dilimizden düşürmezken,
Nemrut’ tan ve Firavunlardan daha zalim davrandığımızı bile göremedik!

Sayn Sadık bey, olayları abarttığmı sanmayın, eğer öyle düşünüyorsanız;
lütfen ya www.diyarbakirzindani.com ‘u tıklayınız ,
yada İstanbul’da Komal yayınevi tarafından yayınlanan “O Türküyü söyle” adlı kitabı okuyunuz.

Ve Hayam’ ın şu dörtlüğünü unutmayınız:
Haksızlık etmekten sakın, hak yoluna gir,
Yediğin ekmeği başkasına da yedir
Cana kıyma, kimsenin sırtından geçinme.
Seni cennete sokmak benden: şarap getir!”
Selamlar 

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu