Makalelerim

Bir hayalim vardı

Selim Çürükkaya / 1982 tarihinde D.Bakır zindanının hücre bölümündeydik.
Cezaevinde korkunç işkenceler vardı.
Akla hayale gelmedik barbarlık yöntemleri uygulanıyordu.
İnsan çığlıkları beton duvarların arasında boğuluyordu….

Biz Hitler kamplarını biliyorduk; Saygon zindanlarını tanıyorduk;
Dante’nin İlahi Komedya’da anlattığı cehennemi gözlerimizin önünde canlandırıyorduk. Yaşadıklarımız ve gördüklerimiz bunlardan aşağı değil diyorduk. Ölmez, sağ kalırsak bunu insanlığa nasıl anlatırız diye tartışıyorduk. Her arkadaşın kendisine göre bir hayali vardı. Kimisi bu cezaevini ilerde müze yapmak istiyordu

“Hücrelerini, kapılarını, koridorlarını konuşturalım” diyordu. Kimisi “para bulursam filmini yaparım, dünyanın en ünlü artistlerini oynatırım; ancak böyle anlatırım buradaki vahşeti” diyerek görüşünü dile getiriyordu. Kimi şiirini, kimi tiyatrosunu, kimi romanını yazmak istiyordu. Kimi resimle anlatılabilir diyordu. Yine de bütün bunlar bize yetersiz geliyordu. Diyarbakır zindanını anlatacak, ama gerçekten anlatacak kadar büyük şair yok aramızda. Ressam, tiyatrocu, romancı, senarist gördüklerimizi yansıtamaz diyorduk.

 

Ve hayalimi söylüyordum: Ben ölmezsem, buradan çıkıp kurtulursam. Avrupa‘ya gidersem, para bulursam, büyük bir bina satın alırım. Onu D.Bakır cezaevi gibi onarırım; Koğuşlarını, hücrelerini yaparım. Yüz adet komando bir de Yüzbaşı Esat Oktay bulurum. Bunları günlerce eğitirim. Ne yapmaları gerektiğini onlara öğretirim. Büyük gazetelere ilan veririm. Dünyanın, rejisörlerine, romancılarına, senaryo yazarlarına, şairlerine çağrı yaparım. Psikologlara ve bilim adamlarına davetiye yollarım. Gelin! Dante‘nin cehenneminin gerçeğini görün ve yaşayın derim. Gelenleri giriş kapısında Esat Oktay Yıldıran‘a teslim ederim.

Ve hapishaneye giren herkese bizim maruz kaldığımız yöntemleri uygulatırım. Kişilerin ne zaman tahliye olacağını da Esat‘ın insafına bırakırım. Bizim yaşadıklarımızı yaşayan sanatçılar belki de o zaman Diyarbakır vahşetini anlatır derdim. 10 yıl sonra sağ olarak kurtuldum. Romanını, tiyatrosunu yazdım; anlatamadım.

Avrupa’ya ulaştım. Projemi gerçekleştirecek kadar para sahibi olamadım.

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, bu işi sanal dünyada kurabileceğimizi anladım. Yani internette D.Bakır Cezaevi kurmanın mümkün olduğunu öğrendim. Koğuşları, hücreleri, Esat‘ı, komandoları ve yaşanmış her şeyi ses ve görüntü olarak yapmak olası. Bu çok büyük bir proje!  Şimdilik web üzerinde küçüğünü kurmaya çalışıyoruz. Bu projeye katkı sunmak isteyen arkadaşlara çağrıda bulunuyorum: Lütfen D.Bakır Cezaevi’yle ilgili elinizde ne varsa, vereceğim e-maile yollayınız. Kaldığınız koğuşların tutuklu isim listesi, Gardiyanların takma isimleri, 1984 sonrası çekilmiş resimleri, İddianameler ve bildiğiniz her şeyi! Ayrıca teknik yardım ve öneride bulunmak isteyen genç kuşak!

„Umudum sizdedir; gözlerinizden gözlerinizden öpüyorum anlıyor musunuz!”

 
 

 
 

 

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu