Güncel

Güneybatı Kürdistan da Neler Oluyor?

 

Ahmet ÜN: -SURİYE’DE DEVAM EDEN İÇ SAVAŞTA KÜRTLER NASIL BİR ROL ÜSTLENMİŞ?

 Selim Çürükkaya: Bu gerçekten aydınlatılması gereken bir sorudur. PYD, Qandil, Fırat Haber Ajansı, Özgür Politika, Nuçe TV Kürdistan Post ve başka Kürt sitelerine göre Suriye Kürdistan’ında bir devrim olmuş, PYD orada iktidarı ele geçirmiştir. Devrime birde isim bulmuşlar: “Rojava devrmi!” Bu devrimin birinci yıldönümünü her yerde kutluyorlar.

 

Ahmet ÜN: – SİZCE DEVRİM OLMUŞ MU?
Devrim nasıl olur? Ona bakmamız lazım. PYD bazı Kürt yerleşim birimlerinde hakim durumdadır.Bu durum nasıl gerçekleşti?  Buna devrim diyebilir miyiz? Tek tek olasalığı ele alalım.

Birinci olasılık: Kürdistan’ ın Suriye parçasını işgal altında tutan, oradaki Kürtleri normal vatandaş dahi saymayan, onlara pasaport ve kimlik vermeyen, mülk edinmelerini yasaklayan Esat Rejimi idi. PYD Esat rejimine karşı ayaklanmalar yapıp sokak sokak çatıştı mı? Köyleri kasabaları şehirleri Esat rejiminden zorla aldımı? Rejimin askeri, idari, ekonomik istihbari, eğitim sistemine son verdi mi? Böyle bir devrimin olmadığını hepimiz biliyoruz. PYD’ nin Esat güçleriyle çatışmalara girmediğini, hatta rejim aleyhtarı propaganda dahi yapmadığı da biliniyor.

Buradan şu sonucu çıkarmak mümkündür; “iktidar devrim yoluyla el değiştirmemiştir.”

İkinci Olasılık: Baas rejimi çok insani, çok demokratik bir rejimdir. Hafız Esat Kürtlerin dedesiydi, Oğlu Beşar ise Kürtlerin babası gibidir, baktı ki iktidar elden gidiyor. Sevgili Kürtler,  babam sizi çok severdi, bende sizi çok severim, siz iki nesil süren iktidarımız sırasında bize çok sadık kaldınız, ittiat ettiniz, terbiyesizlik yapıp da, tek bir hak dahi olsun istemediniz. İşte bunun karşılığı olarak ben Kürdistan bölgesinden tüm askerlerimi, polislerimi, memurlarımı, tanklarımı toplarımı, biyolojik silahlarımı çekiyorum. Ve size ülkenizi geri  armağan ediyorum. Alın istediğiniz gibi kullanın mı dedi?

Üçüncü olasılık: Özgür Suriye ordusu, el Kaide, el Nusra, cümle diğer rejim muhalifi örgütler, Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, Esat rejimine karşı savaştı, PYD ise taktik yaparak, ne rejimin yanında, nede muhaliflerin yanında yer alarak ve aldığı yeri üçüncü yol olarak değerlendirerek, gerilemeye başlayan Esat güçleri, kürdistandan çekilince, kendileri Rejimin boşalttığı yeri doldurdu. Durum böyle olsaydı, PYD nin El kaide ye, el Nusraya, özgür Suriye ordusuna, Türkiye, Arabistan ve Katar’ a teşekkür etmesi gerekmez miydi? 

Çünkü o güçler savaşarak, Esat rejimini zayıflattı ve Esat güçleri zayıflayınca, Kürdistan topraklarından çekildi. PYD ise bu güçler çekilince iktidarı aldı.

Dördüncü olasılık: Suriye rejimine sadık iki örgüt vardı. Birincisi, İran ve Suriye güdümlü Hizbullah, ikincisi, Suriye güdümlü PYD idi. Abdullah Öcalan1979 Yılında  Suriye’ye  gittikten hemen sonra  muhabaratın denetimini kabul etti, onlarsız tek bir adım atmadı, Suriye’deki Kürtler rejimin ilgisi,bilgisi ve kontrolü altında örgütlendi. Öcalan 1999 yılında yine muhabaratın emriyle Suriye’yi terk edince,  örgütünü  mauahabarata teslim ederek çıktı. Muhabarat’ın Öcalan’ı kontrol eden adamı, paravan bir örgüt kurarak PKK nin Suriye’ deki bütün mal varlığını bu partinin üzerine aldı, daha sonra bu partiye PYD adı verildi.

 PYD nin Suriye rejimine karşı tek bir söylemi yoktur, rejimin güdümünde bir yapıdır. Esat rejimine karşı ayaklanmalar başlayınca, direktmen rejim yanlısı bir siyaset izleyen, rejime karşı ayaklananları bastıran PYD idi. Ardından İran ve Baas rejimi taktik değiştirdiler, Suriye’nin Lübnan sınırının idaresini Hizbullah’a, Suriye Türkiye sınırlarının yerleşim yerlerinin idaresini  ise PYD ye devir ettiler.. Yani bu yeni taktiğe göre PYD ile Hizbullah rejimin milis güçleri görevini üstlenmiş oldular.  Zaten Suriye yetkilileri, açıkça bunların rejimin milis güçleri olduğunu söylüyorlar.

Ahmet ÜN: SİZ BU DÖRT OLASILAKTAN DÖRDÜNCÜSÜNÜN MÜ DOĞRU OLDUĞUNU SÖYLÜYORSUNUZ?

Selim Çürükkaya : Bana göre dördüncüsü doğrudur.  Birinci olasılık doğru olsaydı, PYD bağımsızlık ilan ederdi. Siz bir devlete karşı baş kaldırıyorsunuz, devletin bütün askeri güçlerini söküp atıyorsunuz, şehirleri kasabaları ele geçiriyorsunuz, halk sizinle birliktedir, ülkenizi işgal eden rejim çekip gidiyor ve siz: “ben devlet kurmak istemiyorum, otonomi de federasyon da istemiyorum” diyorsanız, size ne dinilir bilemem…

İkinici olasılığında doğru olduğu düşünülemez, Baaas rejimi, anti demokratik bir rejimdir, muhaliflere bir karış toprak vermemek için sokak sokak savaşırken,  Kürtlerin ülkelerini çatışmasız onlara vermez, kaldıkı Esat Rejimi, dünyaya ben Kürdistan’ ı Kürtlere verdim devletlerini kursun gibi bir açıklama yapmamıştır.

Üçüncü olasılık doğru olmuş olsa idi, PYD ile rejim muhalifi güçler çatışmazlardı.

Ve bütün işaretler  dördüncü olasılığı doğruluyor. Bakınız Esat rejimi Suriye’de hangi güçleri düşman ilan etmişse, PYD ile Hizbullah o güçlere karşı savaşıyorlar. Hizbullah ve PYD nin rejime karşı tek bir eleştirileri dahi yoktur. Hem Hizbullah’ ın, hem de PYD nin silahlarını temin eden rejimin kendisidir. Muhalifler karşısında çaresiz düşen rejim askerlerinin tanklarıyla PYD nin kontrol ettiği alanlara sığındığını görüyoruz. Demek ki rejim askerleri, PYD yi sığınacak kadar güvenli görüyorlar. Eğer bu tanklar PYD nin kontrolünde kalacaksa, PYD den kimseler tank kullanmayı bilmediği için, onları kullananlar yine rejim askerleridir ve o tanklar yalınızca rejim muhaliflerine karşı kullanılır.

Ahmet ÜN: PYD EL KAİDE VE EL NUSRANIN TÜRKİYE TARAFINDAN DESTEKLENDİĞİNİ VE KÜRTLERİ KALETTİĞİNİ SÖYLÜYOR

Selim Çürükkaya : Evet,  bu aşırı uç örgütler Türkiye tarafından destekleniyordu. Türkiye’nin Suriye politikası baştan beri yanlıştı. Savaş başladığı zaman yazmıştım. Esat rejimi zalim bir rejimdi ve Esat da Saddam gibi bir diktatördü. Türkiye Baas rejimine karşı tavır alırken, bu zalim rejim yıkılsın yerine demokrat ve libaral bir rejim gelsin diye tavır almadı. Baas rejiminden daha demokrasi düşmanı kesimlere yardım etti, eli satırlı sakallıları meydana saldı, gayri müslüm olan herkesi, bunların korkusu ile rejimin saflarına itti. Kürt fobisinin korkusu ile hareket eden Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasını, politikasının hareket noktası yaptı. Sonuçta dünyada yalınız başına kaldı.

Ahmet ÜN:  EL NUSRA VE EL KAİDE KÜRTLERİ KATL EDİYOR MU?

Selim Çürükkaya: Suriye deki bütün rejim muhalifi güçler, PYD yi rejim yanlısı olarak görüyor ve çatışıyor. Suriye rejimi muhalifleri bu arada iki Kürt köyünde sivilleri de katlettiler. EL kaide ve El Nursa savaşın kurallarına bile uymuyorlar, çoluk çocuk kadın kim rast geliyorsa “Allah” adına katlediyorlar. Dünya Müslümanları da bu vahşet karşısında susuyorlar! Müslümanlık barbarlık karşısında susmak mıdır? Burasını anlamış değilim!

Ayrıca PYD de de katliam yapıyor, hem de Kürtleri katlediyor. Suriye’ de ayaklanmalar başladıktan beri rejim karşıtı kaç tane Kürt öldürdüğünü kimse bilemiyor.! El Nursa ile PYD arasında çatışmalar başlamadan önce PYD El parti (KDP Yanlısı Suriye Kürt partisi) üyesi üç Kürdü göz altına aldı. KDP nin girişimiyle bunlar serbest bırakılmak istenince, PYD yetkilileri göz altına alınan kişilerin siyasi değil, esrar ekicisi olduğunu açıkladı. Bu açıklamanın ardından gözaltına alınanların yakınları PYD nin Amude bürosu önünde toplandı ve PYD yi protesto etmek için açlık grevi başlattı. Olaya müdahale eden PYD, sopalarla açlık grevine girenleri dağıtmaya çalıştı, direnişle karşılaşınca, dokça tabir edilen uçaksavar ile tarandılar, basının yazdığına göre 10 kişi öldü, elli kişi yaralandı. El Kaidenin, el Nusranın yaptığı katliamı duyan ve şiddetle tepki gösteren bazı Kürtler, maalesef PYD nin katliamını, görmemezlikten geldikleri gibi, savundular. Oysa katliam katliamdır, El Kaidede, el Nusra da PYD de yapsa  fark etmez. “Ama herkesin kendi katliamcısını sevdiği bir coğrafyada yaşıyoruz.”

Ahmet ÜN: PYD BAAS REJİMİNİN MİLİS GÜCÜ İSE, TÜRKİYE PYD LİDERİ MÜSLİM İLE NEYİ GÖRÜŞÜYOR?

Selim Çürükkaya: O başka bir konu; biraz geriye gidersek, eskiden Öcalan İmralı da Ergenekon veya ordunun emrindeydi. Ergenekon, CHP, Suriye, İran Maliki rejimi bir cephe gibiydi. Öcalan PYD ve Qandil de bu cephe ile birlikte hareket ederdi. Öcalan Cephe değiştirdi, AKP nin rotasını kabul etti. Ve  MİT başkanına söz verdi, sadece Türkiye Kürtlerini değil, dört parçadaki Kürtleri Türkiye’ye bağlayacağım dediğianlanşılıyor. Diyarbakır’ da 21 Martta Sırrı Süreyya Önder’e okutulan metinde, Türkiye sınırlarının genişletilmesinden yanayız demesi bunun işaretiydi. Öcalan saf değiştirince, kendisine bağlı olan örgütleri de kendi safına çekmeye çalışıyor, kendisi tek başına bunu başaramayınca,  MİT seferber olmuş, dış işleri bakanlığı ha keza Öcalan’ ın mektuplarını Qandil’e, Avrupa’ya ulaştırıyorlar, PYD lideri Müslim’ i ikide bir özel uçaklarla getirip götürüyorlar. MİT Müslim ile Öcalan arasında mı gidip geliyor, ikisini buluşturuyormu bilemiyorum.

Müslüm de ayni Öcalan gibi microfon görünce: “biz, özerklik ilan etmeyeceğiz, bağımsız devlet istemiyoruz, federasyondan yana değiliz” diyor. MİT, Dış işleri bakanlığı ve Öcalan Müslim’i cephe değiştirmesi için ikna etmeye çalışıyorlar.

Ahmet ÜN : SİZE GÖRE İKNA ETMİŞLER Mİ?

Selim Çürükkaya: Sorun ikna olma sorunu değildir. PYD Esat rejimine karşı tavır alabilir
mi ? Sorun odur! Bir rejimin milis kuvvetisiniz ve başkaları size; rejimin düşmanı olun diyor. Rejime karşı geldiğiniz gibi, yaptığınız hareket ihanet sayılır ve korkunç bir katliamla cezalandırılmanız söz konusudur. Türkiye ABD, Güney Kürt hükümeti olası bir katliamı önlemek için harekete geçebilirse, PYD Öcalan’ın isteği ile cephe değiştirebilir! Ama bu değişim tüm PYD yi mi kapsar o, o zaman belli olur.

Ahmet ÜN : SİZCE PYD ŞU ANDA SURİYE NİN KÜRT BÖLGESİNDE TEK GÜÇ MÜ?

Selim Çürükkaya: Mevcut rejim, onun tek olmasını istedi, diğer Kürt partilerinin hepsini sindirdiler, susturtular, seslerini çıkanları öldürdüler, bundan iki üç ay önce yapılanları kısık sesle de olsa eleştiren aydınlar da sustu. Yazıştığım bir Kürt yazar,” Momesta Selim burada ölüm dışında her şey pahallı , en ucuzu ölümdür, sorularına bundan dolayı yanıt veremiyorum” dedi bana.

Ahmet ÜN: BARZANİ ELKAİDE VE EL NUSRA KATLİAM YAPMIŞSA BİR HEYET ARAŞTIRSIN DEDİ . HEYET OLUŞMADI, NEDEN?

Selim Çürükkaya : PYD nin amacı Yapılan katliamları açığa çıkarmak değil ki!  KCK Veya kandil, her yıl Kürt kitlelerini bir konu için oyalarlar. Bu yılki oyalama konusu “Rojava Devrimi” ve el Nursa katliamıdır. Kürt kitleleri boş durmasın, düşünmesin, soru sormasın, kafalarına kuşku girmesin.  Ve kampanyada para versinler amacıyla her yıl bir konu belirlenir.

Geçen yıl oyalama kampanyası  “600 kilometre kare toprak kurtarmışız”konusuydu. Gerçekten Propaganda ile, ellerindeki iletişim arçlarıyla 600 kilometre kare toprağı kurtardıklarına insanları inandırmışlardı. Öyle ki buna inanmayan Kürtler nerdeyse hain ilan edilmişti.

Aradan bir yıl geçti. Bir metre kare kurtarılmış toprak var mı ortalıkta? Kimse soramıyor,  bu 600 kilometre kare toprağı Türkiye ‘ ye neden hibe ettiniz diye?

Bir önceki yılki kampanya  neydi?  Bende unuttum, hah, “altarnatif Cuma namazlarıydı!”

 Ne oldu?
 Şimdi var mı altarnatif namaz kılan? 
Yoksa altarnatif namaz kıldıran imam Bodrum da çıplak kadınlarla yakalanınca, altarnatif namazın tılsımı mı bozuldu? 

Rojava devrimi” de bunun gibi bir şeydir, beylik deyimle aha ben buraya yazıyorum, bir yıl sonra kimse “Rojava devrimi”nden söz etmeyecektir.Çünkü olmamış bir devrimin Propagandasının etkisi bir yıl ancak sürer.

Ayrıca Barzani, “El Nusra ve El Kaide katliam yapmışsa,  Hevlerde kürt kongresini taplamaya çalışan  bütün Kürt partilerinden  bir komite oluşturalım, bu komite gidip araştırma yapsın, bir rapor hazırlasın, gerekirse sivil katliamı önlemek için peşmerge güçlerini gönderelim” dedi. Katliam var diye bağıran PYD  Barzani nin bu önersine, “sanki biz yalan mı söylüyoruz” diyerek karşı çıktı.

Düşüne biliyormu sunuz, dünyanın neresinde olursa olsun, bir katliam olduğunda yapılması gereken ilk şey, bir heyetin olay yerine gitmesi, ölenlerin adlarını, soyadlarını, yaşlarını, sayılarını cinsiyetlerini tespit edip, kimler tarafından hangi amaçla  hangi zamanda ve nerede katledildiklerini rapor haline  getirmesidir. Ama PYD buna karşıdır! Heyet istemiyor, rapor istemiyor.!

Ahmet üN: HEVLERDE BİR KÜRT KONFERANSI DÜZENLENİYOR, BU KONFERANS HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ


Selim Çürükkaya: Kürt konferansı düzenleyen Türk Milli İstihbarat teşkilatıdır. Amacı bütün Kürtleri devletin Öcalan’a savundurttuğu görüşlerin etrafında bir araya getirmektir. Misak i milli sınırlarını genişletmek, Kürtlerin tümünü bağımsız devlet kurma düşüncelerinden uzak tutmak, Ortadoğu’ da ki saflaşmada Kürtleri Türkiye’ nin bulunduğu safa aktarmaktır.


Ahmet ÜN: SİZ KÜRTLERİN HANGİ CEPHEDE YER ALMASINI İSTERSİNİZ?


Selim Çürükkaya: Suriye ve İran rejiminin oluşturduğu saf, geleceği olmayan bir saftır. Kürtlerin o cephede yer almalarını doğru bulmuyorum. Diğer cephede yer alacaklarsa  öyle bedavadan yer almaları doğru değildir. Kürtlerin ulusal hakları var, Kürtlerin inkâr edilmiş varlıkları var, Kürtlerin yasaklanmış dilleri var, Kürtlerin kendi kendilerini idare edemez halleri var. Bütün bunlar pazarlık konusu yapılmalı ve Kürtler eşit ortaklar olarak kabul edildiyse  bu cephede yer almalıdır. Onurlu olan budur, diğeri efendi köle birliğidir, birilerini kandırarak, kullanarak, hile, entrika ile bunu başarabilirsiniz ama yüzünüz açığa çıkar ve nihai olarak başarılı  olamazsınız.

 

Yorum ekle

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu