Makalelerim

Avukatlar Konseyi ateş et dedi!

Türk Kürt aydın ve politilacılarının bir kesimi İmralı’da mukim olan Abduldevletin
kendiavukatlarıyla yaptığı rutin görüşmelerden haberdardırlar.
Ve bu kesimler biliyorlarki;
İmralı’ya hakim olan tek bir güç vardır, o da Türk ordusudur….
Yani AKP hükümetinin İmralı üzerinde en ufak bir etkisinin olmadığını politikanın “P” sini bilen herkes bilir. Abduldevlet’in her hafta AKP’ye ateş püskürtmesi, Hükümetin Dışişleri bakanına “alçak” demesi, orduya yağ üzerine yağ çekmesi bu durumun açık belgesidir.
İmralı’ya getirilmeden önce daha uçaktayken :
“Devlet’e hizmete hazırım” deyip, yargılandığı mahkemenin karşısında: “Devlet bana imkan tanısın son noktayı koyayım” la kendini izah eden Abduldevlet, Türk ordusunun isteği ile Kürt silahlı güçlerini Güney Kürdistan’a çektirdi. Yine Genel Kurmayın bir yetkilisinin isteği ile; “Başkaları boşalan dağları tutmasınlar” gerekçesiyle beşyüz kişilik bir gücü içerde bıraktı. Ve o günden bu güne Türk Genel Kurmayı Abduldevlet’ten ne istediyse; O da adamlarına yaptırdı. Öyle bir noktaya gelindiki; Türk Genel Kurmayı yapılanları yeterli görmedi, bir yetkili aracılığıyla Abduldevlet’e “sen burada Kemalistim diyorsun ama, adamların hala senin masken altında Kürt’çülük yapıyorlar!” demişti.
Bunun üzerine Abduldevlet köpürüp, adamlarına “Pezevenkler, alçaklar, eşekler” diye bağırarak “siz beni kullanıyorsunuz, boşa çıkarıyorsunuz” dedi. Ve sonuçta kendisine “başkanlık konseyi” düzeyinde bağlı olanları bertaraf ederek, o­nların yerine “Avukatlar Konseyini” atadı. Şu anda bu “Avukatlar Konseyi” Abduldevlet adına Avrupa’daki, Kürt kitlesini, Kürdistan´daki halk kitlesini ve dağdaki gerillaları yönlendiriyor. Ve “Ateş et” emrini İmralı’dan dağa ulaştıran kurum bu “Avukatlar Konseyi”dir. Evet bu konseyde görevli olan bütün avukatlar Barolar Birliği üyesidir. Barolar Birliği bu durumdan habersiz olamaz ve susuyor! “Ateş et emrini Abduldevlet’e veren Türk Genel Kurmayıdır. Abduldevlet “Avukatlar Konseyi” ile Genel Kurmay arasında bir ileticidir! Tükiye’deki sivil hükümet bunu biliyor ama açıklayacak cesareti kendinde bulamıyor ve susuyor! Genel Kurmay kendi kendisine ateş ettirir mi? Sorusuna yanıtım: Evet ettirir! Çünkü Abduldevlet ile devlet, en azından 1990’dan beri bir koalisyon halinde birlikte çalısıyorlar ve düşman kardeşler rolü oynuyorlardı.
Ben bu satırların yazarı olarak bunu yıllar önce izah etmeye çalışmıştım. Ve Türk Genel Kurmayının Kürt hareketi içinde Troya atı görevi gören Abduldevlet’in gerçek yüzünü 1993’te göstererek O nun “savaşına da barışına da karşıyım” demiştim. Çünkü savaşı da, barışı da Türk Genel Kurmayının savaşı ve barışıydı. Bilenler bilir ki; uzun bir süreden beri Türkiyeyi yöneten ordudur. Bir adada tutsak olan Türkiyenin meşru başbakanı Adnan Menderes’e: “Eşine yazacağın mektuplar 50 kelimeyi geçmeyecek!” talimatını verip uygulayan ordu ile, yine bir adada mukim olan Abduldevlete 600 sayfa talimat yazdırtıp gönderen ordu, aynı ordudur. Ve bu ordu istese, önümüzdeki hafta Abduldevlet ile rutin görüşmelerini yapacak olan Avukatlar Konseyi üyelerine “tek bir silah patlamayacak” emri verilir ve silahlar susar.
Ordu istemeseydi, Abduldevlet „silah patlatın” emrini veremezdi. Ve yine ordu istemeseydi Avukatlar Konseyi verilen emri dışarı taşımazlardı. Ordunun içinde bazı kanatlar var, şahinler var, güvercinler kargalar var, PKK’nin içinde de şahinler ve güvercinler var yorumları yapılır ve savaşın nedeni buna bağlanır. Bu yorumların hiçbirisine katılmak mümkün değildir. Kanatlar demokratik kurumlarda olur. Türk ordusunda ve Abduldevlet teşkilatında hiç mi hiç olmaz! Hatta ve kesin olarak Abduldevlet ile Türk ordusu farklı iki kanat olmadıkları gibi, aynı karargâhtan yönetiliyorlar. Türkiye´deki sivil kurumlar ve hükümet bu durumu bilmiyor mu? Biliyorlardır! Barolar birliği biliyor! Abduldevlet, ordunun adamı olmasaydı Türkiye Barolar Birliği Abduldevlet’in avukatlarını bin kez meslekten men etme cezasına çarptıracak kadar delil bulurlardı. Türkiye´deki yargı organları bu durumu bilmiyorlar mı? Biliyorlardır! Ve Abduldevlet ordunun eri olmasaydı, adadan tek kelimelik siyasi bir haber dağa ulaşmazdı. Ulaştıran avukatı da tutuklarlardı.
Hükümet de durumu biliyor! Ama Kürt sorunu ezelden beri orduya havale edilmiş bir sorundur. Abduldevlet‘i ordu bilir! Bu sorunlar tabu sorunlardır. Hükümet bu konuda söz söyleme yetkisine sahip değildir. Kaldı ki orduya karşı eşlerinin başlarının örtü sorununu çözmekten korkan hükümet üyelerinin cesareti, büyük tabuya dokunmaya yeterli değildir.
 
Öyle zannediyorum ki PKK veya KONGRE GEL adına “Türk askerine” karşı başlatılmış olarak görülen bu savaş, Kürt gerilla birliklerini imha, imha olmayanları sivil bir statüye indirgeyerek devletle bütünleştirme savaşıdır. Bu bir kontrgerilla taktiğidir. Bunun dışında pek çok nedenleri elbette vardır. Abduldevlet ve teşkilatı (buna bilmeden destek veren geniş Kürt kitlesi dahil değildir) ordunun elinde bir sopadır. Ordu istediği zaman AKP hükümetine karşı kullanır, Avrupa birliğine karşı kullanır, sivil kuruluşlara karşı kullanır, demokrasi güçlerine karşı kullanır, Kürt yurtseverlerine karşı kullanır, Rumlara, Ermenilere karşı kullanır. Kullanır da kullanır.
Bu oyunun sona ermesi için tek bir çözüm yolu vardır: Türkiye´de ordunun rolünü sona erdirtmek, yani siyasetten elini çektirmek, Abduldevlet’in gerçek yüzünü Türk ve Kürt halkına açıklamak, Kürdistan sorununa adil ve kalıcı bir çözüm bulmak için halkın iradesine saygı göstermektir. Bu yapılmadığı müddetçe bu yara kanayacak, yeni isyanlar eskilerini takip edecektir.
14.06.2004

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu