Röportaj

AFZ Röportajı

Öcalan bu güne kadar her şeyi kendisi ve bağlı olduklarının çıkarları için yaptı. Bundan sonrada her şeyi kendi kellesi için yapacağına da inanıyorum.Gerekirse kendisi için kendi örgütünü dağıtacaktır. Yeter ki onu örgütünden daha iyi koruyabilecek bir dayanak bulsun.

Selim Çürükkaya / “Öcalan, bir Alevi Seyidiyle görüştüğünde, ALi’ci, bir Hırıstiyan Papazla görüştüğünde, İSA’cı, bir İmamla görüştüğündeMUHAMMED’ci, bir yeşişciyle görüştüğünde, ÇEVRECi olurdu. Bir komünistle görüştüğünde ‘dünyada tek bir Stalinci yaşıyor, O da Bekaa’dadır’ diyordu. Bir Yezidi şeyhi ile görüştüğünde, “şeytana sempati duyuyorum” açıklamasında bulunuyordu. Böyle bir adam; Türkiye’ye giderse, iyi bir Kemalist olur, diye düşünüyorum”

ALGEMEİNE FRANKFURTER ZEİTUNG gazetesi ile

23 ARALIK 1998 de yapılan Söyleşi:

-AFZ: Bundan sonra Kürtler için sadece siyasi mücadele vereceğini söyleyen Öcalan’a ne kadar inanılır? Bu sadece bir taktik midir, yoksa gerçekten bir görüş değişikliği mi?

SELiM ÇÜRÜKKAYA: Öcalan’ın söylediklerine bakılırsa; O, Politik hayatı boyunca hep siyasi mücadele vermiş, hiç bir zaman eline silah almamış, kimselerin ö!dürülmesi için talimatlar vermemiştir. Bu Onun on dört yıldır her fırsatta tekrarladığı bir nakarattır. Oysa bu on dört yıl boyunca başta kendi örgütü içinde kanlı bir iktidar savaşı yürütmüş, PKK kurucusu ve merkez komite üyelerinden Çetin Güngör, Saime Aşkın, Enver Ata,  Resul Altınok, Zülfü Gök, Suphi Karakuş, Dilaver Yıldırım, Şahin Baliç, Mehmet Ayık, Halil Kaya, Mahsun Korkmaz, Mehmet Karasungur, Ali Ömürcan, Mehmet Şener, Avukat Mahmut Bilgili ve isim listesi buraya, Bekaa vadisi topraklarının altındaki devrimcilerin kemikleri bin torbaya sığmayacak kadar insan bizzat Öcalan’ın talimatları ve onayı ile öldürülmüştür.

O, gerçekleştirdiği bu katliamlarla örgüt içinde darbe yapıp, iktidarı tek başına ele geçirmiştir. Suriye’nin güdümünde Olan Öcalan, kendisini PKK önderliği olarak ilan etmiştir. Bu adımı 1986 da atınca, diğer bütün Kürt  örgütlerine karşı şiddeti gündemleştirerek, Şam’dan gönderdiği talimatlarla Kürt örgütleri arasında kanlı bir savaş başlatmıştır. Çünkü O, PKK önderliği basamağından Utusal önderlik basamağına geçmek, bu hedefine ulaşmak için Kürt örgütlerini şiddetle sindirmeyi hesaplamıştır. Nitekim bu hesaplaşmada beş bine yakın Kürdistanlı hayatını yitirmiştir. Şiddete taptığından ve şiddetle PKK içerisinde iktidarını sürdürebileceğine inandığından, Kürt köylüsüne, kadınlarına ve çocuklarına karşı da kanlı eylemler yaptırtıp, çevreye korku salarak halk içinde iktidar olabileceğine inandırılmıştı. Çünkü yaşadığı Suriye’de iktidarda kalmanın biricik yolunun bu olduğunu öğrenmiştir.

Kendi kişisel iktidarı uğruna ve Suriye’nin istekleri doğrultusunda bu kadar kanlı bir pratiğin sahibi olan Öcalan’ın, on dört yıl boyumca bu icraatları yaparken, “ben silaha karşıyım, ben hiç kimsenin ölüm kararını vermedim” gibi sözleri ne kadar inandırıcıysa, “bundan sonra sadece siyasi mücadele vereceğim” sözleri o kadar inandırıcı olur.

Suriye ve Türkiye tarafından Kürdistan Ulusal Kurtuluş mücadelesine karşı kullanılırken, kendisini Dünyanın tek Anti- Emperyalist lideri olarak gören Öcalan, kendi elleri, entrika, komplo ve kör şiddetiyle Ulusal Kurtuluş Mücadelesini tüketme aşamasına getirince, Suriye den gönderilerek, Kendi deyimiyle Dünya Emperyalizminin kalesi olan Roma’ya düştü. Şimdi burada yine kendisi için yeni bir taktik geliştiriyor. Suriye’de entrikayla ayakta katabilmeyi başardı, Avrupa’da politikayla kendimi yaşatabilirim diye düşünüyor.  Barıştan, insanlıktan, İsa’dan bu günlerde sıkça söz etmesi,
Kürdistan halklarına karşı işlediği cinayetleri ve ihanetleri örtbas etmek ve Avrupa’da bir yer bulmak içindir.

– : Öcalan başta olduğu müddetçe PKK’nin birinci derecede siyasi bir örgüt olmaya doğru bir “reform”dan geçmesi tasarlanabilir mi? Onun Batı Avrupa’da bulunması böyle bir sürece faydası olur mu, olmaz nn?

– : Eskiden ideolojisi, Kongresi, Merkez Komitesi, bölge komiteleri, yerel örgütleri, resmi üyeleri, programı ve tüzüğü olan   PKK, siyasi bir partiydi. 1986 yılından itibaren, PKK Kongresinin ve Merkez komitesinin bütün etki ve yetkileri Öcalan’ın eline geçti.  Bundan sonra PKK’nin bütün örgütleri işlevsiz hale getirildi. Tüzüğü, bizzat Öcalan tarafından yırtılıp atıldı. Kongreleri, görevlilerin kendilerini alçaltma ayinlerinin yapıldığı yerlere çevrildi. Öcalan’ın saçma sapan bütün konuşmaları Partinin ideolojisi oldu. Birbirini tutmayan tutarsız açıklamaları ise Partinin programı olarak kabul gördü. Partinin üyeleri, Cizvit tarikatının Müritleri derekesine düşürüldü. Kendiside bu ilkel tarikatın “Çağdaş” Peygamberi mertebesine yükseldi.

İdeolojik olarak gerici bir tarikatı, hiyararşik, taktik entrika ve komplolarıyla tipik bir Ortadoğu diktatörlüğünü andıran mafya vari bir yapının, hem de “Baba”nın denetiminde reformlar yoluyla siyasi bir örgütlenmeye dönüşmesini beklemek, Karga yumurtasından güvercin yavrusu çıkarmaya çalışmak gibi boş bir çabadır.

Öcalan bu güne kadar her şeyi kendisi ve bağlı olduklarının çıkarları için yaptı. Bundan sonrada her şeyi kendi kellesi için yapacağına da inanıyorum.Gerekirse kendisi için kendi örgütünü dağıtacaktır. Yeter ki onu örgütünden daha iyi koruyabilecek bir dayanak bulsun.

Örgütün demokratikleşmesi, Onun için büyük bir tehlike arz edecektir. Zira O, örgüt içi demokrasinin katledilmesinin bir ürünüdür. PKK içinde tartışma özgürlüğü bitirildiği gün, Öcalan ortaya çıkmıştır. Ayni partide tartışma özgürlüğü başlayacağı gün, artık kendisinin olmayacağını çok iyi bilmektedir. Bu yüzden Onun Batı Avrupa’da olması örgütün siyasileşmesini sağlamaz.

– : Önümüzdeki (ne zaman ve nerede olacak?) kongrede PKK’nin demokratikleşme şansını görüyor musun? Öcalan’ın vaad ettiği önderlikten geri çekilmesi gerçekleşebilir mi?

 

– : “Kongre” nin nerede ve ne zaman yapılacağını bilmiyorum. Şu anda bu konuda Öcalan karar verir. Yani O isterse kongre olur, istemezse Kongre toplanmaz. Onun kararıyla toplanan bir kongre gerçek bir kongre değildir. Çünkü böyle bir kongrede hiç kimse kendi görüşlerini ifade edemez. Eğer kongre bazı kararlar alırsa bunlar, Öcalan tarafından hazırlanmış, göstermelik olarak Kongreye onaylattırılmış kararlar olacaktır. Ve bu kararlar sadece Onun can güvenliği ile ilgili olacaktır Öcalan’ın “önderlikten çekiliyorum” açıklaması, bir taktiktir diye düşünüyorum. Ama bir Devletin ona ömür boyu yaşam garantisi vermesi karşılığında; PKK sempatizanlığından da çekileceğinden kuşkum yoktur.

– : PKK içinde Öcalan’ın yön değiştirmesine karşı tepki var mı? Savaş bölgesindeki parti yönetimi ile Almanya’daki Parti yönetimi nasıl tepki gösteriyor?

 

– : Mevcut yapı içinde Öcalan’ın yön değiştirmesi  tartışılmıyor. Kürt kitlesine empoze edilmeye çalışılan görüşe göre:”Öcalan’ın 1977 de Ankara’dan Kürdistan’a gitmesi, PKK’nın Kurulmasının adımı, Suriye’ye çıkması ordunun kurulmasının adımı, Roma’ya gitmesi ise devletleş menin adımıdır.” Mürit haline gelen bir bölüm Kürt, buna inanıyor ve peygamberlerini göz altından kurtarma dışında hiçbir şey düşünemiyor.

– : Öcalan’ ın Ortadoğu’dan kaçıp İtalya’ ya gelmesiyle Almanya’daki PKK yapısını zayıflattı mı, yoksa güçlendirdi mi?

 

– : Öcalan’ ın İtalya’ya gelmesiyle Türk devleti, Kürt halkına karşı büyük bir şovenizm saldırısı başlattı. Her zaman yaptığı gibi Kürt sorununu Öcalan’ın şahsında somutlaştırarak mahkum etmeye çalıştı. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerde Kürtler polis denetiminde, kameraların önünde linç edidi. Almanya’da Öcalan’ın gerçek  yüzünü bilen Kürtler bile televizyonlardan bu linç manzaralarını izleyince infiale kapılarak Öcalan lehindeki gösterilere katıldı.

– : İtatya’daki göz hapsi bittiğinde Öcalan  İtalya veya Bati Avrupa’da kalmayı deneyecek mi?

–  Başka gidebileceği yeri var mı? Kendi ülkesi
dışında ona yaşam güvencesi verilen her yere gidebilir. Ülkesinin dağları, kendi deyimiyle; “yüzlerce isyancı Orduyu barındırmış” ama gel gör ki sadece Onu barındırmaz!

– : Öcalan Türkiye’ye giderse ne olur?

– : Öcalan, bir Alevi Seyidiyle görüştüğünde, ALi’ci, bir Hıristiyan Papazla görüştüğünde, İSA’cı, bir İmamla görüştüğünde
MUHAMMED’ci, bir Yeşilciyle görüştüğünde, ÇEVRECi olurdu. Bir
Komünistle görüştüğünde ‘dünyada tek bir Stalinci yaşıyor O da
Bekaa’dadır’ diyordu.
Bir Yezidi şeyhi ile görüştüğünde, “şeytana sempati duyuyorum” açıklamasında bulunuyordu. Böyle bir adam; Türkiye’ye giderse, iyi bir Kemalist olur, diye düşünüyorum.

: PKK ile başka Kürt örgütleri (Örneğin PSK) arasında yakında birlikte siyasi bir üst örgütü kurmaya yönelik yoğun temaslardan söz edilir. Böyle bir yapı oluşursa etkisini kaybetmeden Öcalan görünürde geriye çekilebilir deniliyor. Bu tür çabalardan haberiniz var mı?

  – : Her örgüt bir ihtiyaç için doğar. PSK ve diğer Kürt örgütleri 20 yıldan beri vardırlar. Kürdistan halklarının geleceği için bunların birleşmesi, bir araya gelmesi, veya bir üst örgütlenme oluşturması gerekiyor idiyse, bu güne kadar bu neden yapılmadı? Eğer Kürdistan halklarının çıkarları düşünülseydi bu önceden yapılmalıydı. Şimdiye kadar bir kaç kez yapılan Cephe kurma çalışmaları başarılamadıysa, bu çalışmalar bizzat Öcalan tarafıdan sabote edildi. Ve diğer Kürt örgütleri ajan olarak nitelendi.

Bu gün Kürdistan halklarının çıkarları için değil, Öcalan’a Avrupa’da bir yer bulmak için böyle bir örgüte ihtiyaç duyulabilir. Ama bu örgütün ömrü,Öcalan’ın ayağını sağlam yere basana kadardır.

– : Kürt sorununun çözümü için sen nasıl bir alternatif sunuyorsun?

  – : Bana göre Kürdistan sorununun çözümü için, bütün
Kürt örgüt ve kurumları acil olarak halkı temsil eden siyasi bir kurum
oluşturmalı. Bu politik kurum bütün Kürt örgütlerinin bileşiminden
oluşmalı ve adı da Kürdistan Ulusal Meclisi o!malıdır.
Şu anda böyle siyasi bir kurumun tabanı da kadrosu da Kürt potansiyeli içinde mevcuttur.nBu güne kadar Türkiye’nin kanlı şiddeti ve Suriye’nin Öcalan’ı kullanmasından dolayı bu kurum yaratılamadı. Eğer Öcalan Kürdistan halklarının bu tarihi ihtiyacına saygı duyuyorsa, böyle bir kuruma boyun eğeceğini açıklasın! Ona buna sığınacağına bu kuruma sığınsın! Böyle bir durum onun kurtuluşunu da sağlayacaktır.

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu