Eski Yazılar

HEP Üzerine -2

21 Haziran 1992 Tarihli, Yeni Ülke gazetesinde yayınlanan , O zamanki legal parti HEP i eleştiren  bir makaleme rastladım. Makalenin kayıp olmaması için yayınlamayı gerekli buldum. Bu makaleyi kaleme aldğımda Avrupa’da PKK nin basın sorumlusuydum. İki yıl kadar önce Ceyhan Cezaevinde iken, ben ile Mustafa Karasu bu Partinin kurulması için çaba harcamış, neler yapmaları gerektiği konusunda kurucuları ile tartışmıştık. İki yıl sonra ben şu eleştirileri yapmıştım:

21 Haziran 1992

BAHAR ESİNTİLERİ

HEP Üzerine – 2-

M. Selim Çürükkaya

Halkın Emek Partisi günümüze kadar politika üretmemiştir. Bizce bu partinin birinci handikapı budur. Bu parti programında veya kurulduğu günden beri, Türkiye’de demokratik bir platform olacağını, resmi ideolojiye karşı duracağını, olağanüstü hali, köy koruculuğunu kaldırmak için mücadele edeceğini, insan haklarının çiğnenmesine göz yummayacağını, Kürt halkının kedi kaderini tayin hakkından yana olacağını, Türkiye emekçi halkına Kürt gerçeğini anlatacağını, anti –faşist bir platformada Türk halkının demokratik haklarını savunacağını belirtmişti.

Anlaşılıyor ki bunlar sadece belirtilmiş, ama gerekenler yapılmamıştır.

Belirtilenlerin yapılmaması halk desteğinden yoksunluktan değil, söylenenleri, politika haline getirmemekten kaynaklanıyor. Resmi ideolojiye karşıyım demekle, her şey hal olmuyor.

Nasıl karşı duracaksın? Neleri yapacaksın? Bu ideolojiyi teşhir etmek için parlementoda ne yapacaksın? Kitleleri resmi ideolojinin karşısına dikmek için, hangi yöntemlere başvuracaksın? Bu ideolojiyi teşhir etmek ve yıkmak için, hangi yöntemlere başvuracaksın? Bu ideolojiyi teşhir etmek ve yıkmak için kitle mitingleri mi, konferanslar mı, parti kongresi mi yapacaksın? Somut bir politika ve bu politikanan pratiği gereklidir, resmi ideoljiyi bertaraf etmek için.

Bilindiği gibi bir bilim adamı olan İsmail Beşikçi, yıllardır tek başına”Ben resmi ideolojiye karşıyım” dedi ve gerekenleri tek başına yapmaya çalıştı. Başta bir kişi olmasına rağmen, her türlü riski göze alarak resmi ideolojiye karşı olan  muhalefetini sürdürdü ve başarı oldu.

Bir bilim adamının yapabildiğini bir parti neden yapmasın? Miletvekilleriyle, merkeziyle, il ve ilçe yönetimleriyle ilişkide olduğu aydınlarla ve halkla resmi ideolojiye karşı neden durulmasın? Onun yalan ve demogojiden ibaret olduğu kitlelere neden anlatılmasın? Anlaşılıyor ki HEP resmi ideolojinin karşıtı bir politikaya sahip değildir.

HEP, Olağanüstü hale karşıdır. Ama olağanüstü hale karşı düzenli bir politika oluşturmamıştır. Şimdiye kadar Olağanüstü hale karşı çıkılmayarak, oloğanüstü hal, olağanhal gibi oldu. Yine HEP kurulduğundan günümüze kadar olağanüstü halin kaldırılması için ne yapabildi?  Kaç tane toplantı yapıldı? Kaç basın toplantısı düzenlendi? Olağanüstü halin uygulandığı ülkemizde işlenen cinayetleri ve nedenlerini kamuoyuna ne kadar açıkladı? Olağanüstü halin devam etmesinin nedenlerini dünya kamuoyuna ve uluslararası kuruluşlara ne kadar anlatabildi? Bu uygulamanın kaldırılması için ülkemizde ve Türkiye de kaç tane miting düzenledi?

Açık ki bunların hiç biri yapılmadı!

Ülkemizdeki kontrgerilla faaliyeti yasadış bir faaliyettir. Yasal bir parti olan HEP, bizzat kendi üye ve yöneticilerine de yönelen, kontrgerilla terörüne karşı ne yapabildi? Bir kez dahi olsun bu konuyu kendi teşkilatlarıyla tartışabildi mi? Kontrgerilla terörünü teşhir etmek için kitle gösterileri yapabildi mi? Veya yapmayı düşündü mü? Parlementoda bu konuda gerekli olan tavrı alabildi mi? Bu güne kadar kaç kişinin, hangi amaçla, neden kontrgerilla tarafından katledildiğini tespit ederek ülke ve dünya kamuoyuna bildirebildi mi? Kontrgerilla sorununun uluslaraarsı kuruluşlara götrebildi mi?

Ülkemzide her gün yüzlerce insan göç ettiriliyor. Köyler boşaltılıyor, köyler yakılıyor. HEP bu göçe karşı bir politika üretebildi mi?

Göçün nedenlerini Türk ve Kürt kamuoyuna kavratabildi mi? Devletin bu göç politikasını teşhir etmek ve bilince çıkarmak için hangi çalışmaları yaptı? Kaç tane “ülkenizi ve topraklarınızı terk etmeyin!” çağrısı yapabildi?

Adana, Tarsusus, İzmir, Mersin, Antalya’ya göç ettirilen ve perişan durumda yaşayan Kürt göçmenlerine kaç tane protesto mitingleri yaptırıldı? Bu insanların topraklarına dönmesi için ne gibi girişimlerde bulunuldu?

Kürdü Kürde kırdırtmak için oluşturulan köy koruculuğuna karşı hangi tavırlar geliştirildi? Parayla satın alınan ve kendi halkından insanları devletin silahlarıyla öldüren bu insanların silahlarını bırakmaları için neler yapıldı? Kaç tane girişimde bulunuldu? Köy koruculuğunun olduğu alanlarda belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, kasabaların ilerigelenleri, köy muhtarları, köy ihtiyar heyetleriyle kaç toplantı yapıldı? Bölge halkıyla bu beladan kurtulmanın yolu ne kadar tartışıldı?

Görülüyor ki bunlardan hiç biri yapılamadı veya yapılmadı. Günümüzde, ülkemizin koşullarında politika, bunları yapabilmektir. Halkın desteğini almak bunları yapmakla mümkündür. Bunları yapabilen parti resmi ideoloji karşıtıdır. Bunu yapan parti halkçıdır, yurtsever veya demokrattır.

“Bunları yapmak mümkün değildir” diyen kişi, ve kurumun demokratlıkla,yurtseverlikle ilişkisi zayıftır. Kaldı ki bunları yapmak için her şey mevcuttur. Kitle vardır, zemin vardır. Olanaklar vardır ve tüm bunları yapmak yasal bir haktır.

Yaslara fazla takılıp kalmak da doğru değildir. Devletin kendisi zaten kendi yasalarına uymuyor. Ülkemizdeki icraatının yüzde ellisi yasa dışıdır.

Böyle bir ortamda halkı yasalara saygılı olmaya davet etmek saygısızlıktır.

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu