Portreler

Halkımın diliydin

Kapılar açtım, ülke ülke dolaştım. Öcalan Roma'ya geldiğinde orada sorumluydum. Gelmez olaydı, görmez olaydım! Ben Roma'da ihaneti gördüm. Ben Roma'da korkaklığı gördüm. Ben Roma'da can derdine düşmüş bir "hiçi" gördüm.

Selim Çürükkaya / Kemal gözüm, bir daha mı seni vurdular?
Bir daha mı kıymak istediler sana?
Paris’in ortasında, medeniyetin beşiğinde saldırdılar ha?
Binlerce gözün önünde mi, öldürmek istediler seni?……..
Dalgalandırdığın Kürt bayrağının altında, 1 Mayıs meydanında, öyle mi?
Bu kez şansın varmış; bir önceki gibi yalnız değilmişsin!
Hatırlıyorsun değil mi?

Paris’ teki evinde yatağında oturmuştum. Ve sen kesilmiş ayak parmaklarını bana doğru uzatıp öyküsünü anlatıyordun. Senin kendi öykün, kesilen parmaklarının öyküsü kadar ilginçti. Bana: «Paris‘te Üniversite’de okuyordum, başarılı bir öğrenciydim. Bir gün bir Grup Kürtle tanıştım; kadınlı erkekli, gösteri yapıyorlardı. Ben de onlara takıldım; çünkü ben de Kürt’ tüm. Dil bilmiyorlardı, onlara yardımcı olmaya çalıştım. Bana Kürdistan´dan bahsettiler, sevdim onları. Dürüst, sade ve merttiler. Beni derneklerine davet ettiler, çay içtim, Kürt Müziği dinledim.  Ruhumun derinliklerinde bazı kıpırdanmalar hissettim.

Ninemin, annemin biraz da babamın geçmişini buldum burada. Derneğe artık sık sık gidip gelmeye başladım. Dili oldum onların, dertlerini anlattım Paris‘e. Acılarını özlemlerini dramlarını, anlatamadıklarını… Dilsizliklerini; diyorum ya, diliydim ben onların. Acı çekenlerin, horlananların, sürülenlerin dili olmak bana Paris’de Profesör olmaktan daha önemli gibi görünüyordu. Bir müddet sonra yaptıklarım bana yetersiz geldi. Ulusumun, halkımın derdini anlatacak alana, diplomasiye geçtim. Ülkemdeki acıları, katliamları, inkârı anlatım.

 Kapılar açtım, ülke ülke dolaştım. Öcalan Roma’ya geldiğinde orada sorumluydum. Gelmez olaydı, görmez olaydım! Ben Roma’da ihaneti gördüm. Ben Roma’da korkaklığı gördüm. Ben Roma’da can derdine düşmüş bir “hiçi” gördüm. Ben Roma’da güzellik perdesinin arkasındaki “çirkinliği “gördüm. Ben Roma’da yurtseverlik maskesinin arkasındaki “ihaneti” gördüm! Ben Roma’da görülmeyen “her şeyi” gördüm. Ve ben terkettim Roma’yı; pılımı pırtımı aldım kendimi İsviçre’nin dağlarına vurdum. Ama burada beni “buldular” ve “vurdular.” Sopalarla, bıçaklarla “linç” ettiler.
Bayılmışım, beni “ölü” sanmışlar ve götürüp bir “ormanlığa” atmışlar. Sabah ormanda spor yapan bir İsviçre’li beni bulmuş.
Hastane’ye götürülmüşüm. Ve işte görüyorsun kesik ve doğranmış ayak parmaklarımı… “
demiştin.

Kemal, dilsizlerin dili olmaya çalıştığın için mi kestiler parmaklarını?
Kemal, bir ulusun dili olmaya çalıştığın için mi dün Paris’in ortasında susturmak istediler dilini?

1 Mayıs’ta.

Medeniyetin beşiğinde.

Kürdistan bayrağının altında…

 

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu