Makalelerim

Ağlıyorum D.Bekir!

Gel gör ki suskunluğun isyanın kadar anlamlıydı. Kendinden hiç uzaklaşmadan surların gibi ayakta kalmayı hep başardın.Kimler çarpmadı ki surlarına?Kimler eriyip gitmedi ki kültürel deryanda!Hangi zalim payidar oldu ki o surların arasında?

Selim Çürükkaya / Seni bilirim Diyarbekir, hem de bütün yüzlerinle tanırım seni.
Surlarını, yollarını, kapılarını, semtlerini, sabrını ve öfkelerini…

Bilekleri kelepçeli, ayakları Prangalı Şeyx Said’ i, Piran’ı boynu eğik karşıladın.
O, arkadaşlarıyla birlikte dar ağaçlarında sallanırken, sen kan ağladın!
Ama bir şey yapamadın.
Derin bir suskunluğa gömüldün.
Kadim taktiğindi bu!

Gel gör ki suskunluğun isyanın kadar anlamlıydı.
Kendinden hiç uzaklaşmadan surların gibi ayakta kalmayı hep başardın.
Kimler çarpmadı ki surlarına?
Kimler eriyip gitmedi ki kültürel deryanda!
Hangi zalim payidar oldu ki o surların arasında?

Söyle bana, susma, ama söyle Diyarbekir!

Sen isyancı çağımın kentisin, hatırlıyorsan suskunluğuna kızmıştım!
Sokaklarında dolanan sarhoşlarına, stadyumlarını dolduran futbol hastalarına, kahvelerini tıklım tıklım dolduran çaresiz işsizlerine küsmüştüm.

Korkması gerekenlerden korkmanı hiç mantıklı görmemiştim.
Yoksul Bağlar semtini karargah haline getirmiştim.
Melik Ahmed’ i ve Mardin kapıyı çok sevmiştim.
Bir de sayıları yirmiyi geçmeyen fedakar arkadaşlarımı.
Ne yaman adamlardı be!

Seninleydik Diyarbekir, tek tek semtine, tek tek evine cesaret ektik!
Bilinç taşıdık gençlerine, zincirleri kırmanın yolunu yöntemini anlattık.
Sinan amca gibi yaşlıların, Xale Rıfat gibi yoksulların gönlünü kazandık.
Onbinlerce kişiyi görünmez bağlarla birbirine bağladık.
Ve zalimlere karşı isyan ettik
Korkutanları korkutmaya başladık Diyarbekir.

Sonrasını bilirsin!
Generalleri, Cuntaları, tankları toplarıyla geldiler.
Seni hapishaneye çevirdiler.
Bizi de içindeki hapishaneye koydular.
Sen sustun ama biz susmadık Diyarbekir!
Zindanın duvarları, mahkemelerin sıraları şahittir ki biz susmadık…
Bağımsız ve özgür Kürdistanı haykırdık.
Boyun eğmedik namerde, kendimizi kusmadık!
Cehennem azaplarında bile seni unutmadık.
Aksine kendimizi atan kalbin olarak algıladık…

********************************************

Yenilmedin sen Diyarbekir, boyun eğmedin acılı şehir
Başını tekrar kaldırdın.
Gururlu ve onurlu duruşunla düşmanlarına baktın.
Çevrende zulüm gören köylere kapılarını açtın.
Yoksula, kimsesize elini uzattın.
Büyüdün Diyarbekir ve de uyandın!
Dertlerin çoğaldı, çözemedin!
Ve  patlamaya hazır bir bombasın şu anda, patlayacaksın biliyorum!
Patlayıp kendi kendini vuracaksın, onuda biliyorum!
Seni kendini vuran bir bomba olmaktan kurtaramadığım için ağlıyorum!

29.06.2006

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu