Kitap Yorumları

Bunca bilgiden sonra

Bu cümlelerle başlayan kitap, sizi Kürdistan' a götürmeden önce Paris' e götürüyor.Dr. Kasemlo' nun  aracılığıyla Kürdistan'a gitmek istiyor yazar.Ve uzun uğraşılardan sonra ulaşıyor varmak istediği yere, tanımaya çalışıyor Kürdistan' ıKimlerle görüşmüyor ki!

Selim Çürükkaya / Son günlerde çok ilginç bir kitap okudum.
Uzak yerlere yolculuklar yaparken trende bitirdim.
Önemli gördüğüm bölümlerin altını kalemle çizdim.
Hasta düşmeseydim daha erken yorum yazacaktım.
Zor bela ayağa kalktığım bu ilk gün, sırt ağrıları çekerek ve derinden öksürerek bu satırları kaleme aldım:

Türkçe baskısının kapağı kapkara, ilk bakışta adı bile yok bu  kitabın!
Avesta yayınları tarafından  editör  Abdullah Keskin denetiminde  yayınlanan eserin içeriği kapağına karşın apaydınlık fikir ve eleştirilerle doludur!
Bunca bilgiden sonra ne bağışlanması?
Kürdistan izlenimleri.

Başlığı altında okuyucuya sunulan kitabın yazarının adı:
Jonathan C. Randal

Kitabın orjinal adı:
After such Knowledge what Forgibeness?
My Encounters with Kurdistan”

Yayınlandığı yer New York 1997
Gelelim Kitabın yazarı hakkında kısa bilgiye:
Randal Newyork’ ta doğdu, Harvard kolejinden mezun oldu.
United press, The New York Herald Tribune, Time,  The Newyork Times’te muhabir olarak çalıştı.
1969 beride The Washinton post’da çalışıyor.

Savaş muhabiri olarak  Kongo, Cezayir, Vietnam, Polonya, Eritre, Orta Afrika Cumhuriyeti, Zaire, İran, Lübnan ve Kürdistan’ da uzun süreler kaldı, Paris’te yaşıyor.
Gelelim kitabın içeriğine:
Randal, bu kitabı neden yazdığını şöyle izah ediyor:

Kürtler ve Kürdistan hakkında kitap yazma fikri nerdeyse boş olan South Beach’ te  Martha’ s  Vineyard’ da 1986 Ağustosunun açık bir öğlenden sonrası aklıma geldi. Hızla ve tekrar tekrar beyaz şarapla doldurulan plastik kupalar arasında olaya şüpheyle yaklaşan eşime; ‘işte fikrim: Var olmayan bir ülkeye üç aylığına bir 19. yüzyıl tipi yürüyüş turu düzenleyerek ortadoğunun unutulmuş bir köşesine ışık tutumak’ dediğimi bile hatırlıyorum”

Bu cümlelerle başlayan kitap, sizi Kürdistan’ a götürmeden önce Paris’ e götürüyor.
Dr. Kasemlo’ nun  aracılığıyla Kürdistan’a gitmek istiyor yazar.
Ve uzun uğraşılardan sonra ulaşıyor varmak istediği yere, tanımaya çalışıyor Kürdistan’ ı

Kimlerle görüşmüyor ki!
Neleri neleri öğrenmiyor ki!
Bütün dağlarını şehirlerini dolaşıyor, resmen yok sayılan; aslen var olan bu ülkeyi.
Tarihini didik didik ediyor!
Üç elfabeli dört diyalektli yasaklı dilini inceliyor.
Kırk milyonu aşkın nüfusuyla devleti olmayan tek dünya halkı olarak tanımlıyor.
Dünyanın en Yüksek dağlarında  bu ülkenin çobanlarıyla konuşuyor.
Sınır boylarında kaçakçılık yapan katırcılardan bir şeyler öğreniyor.
Diyarbakır’ da Hevler’ de, Süleymaniye’ de, Mahabad’ da entellektüellerle esnafla, politikacılarla tartışıyor.

Mam Celal, Kek Mesut, Abdullah ve kardeşi Osman Öcalan’ la buluşuyor.
Onları yakından tanımaya çalışıyor.
Derin  diplomasi bilgisine sahip, keskin bir gözlemci ve müthiş bir analiz yeteneği olan yazar, Ortadoğuyu iyi tanımasından;  kariyerinden ve tanıdığı kişilerin kendisine güvenmelerinden dolayı her türlü bilgiye ulaşıyor.

Randal, ulaştığı bunca bilgiden sonra “Kürtleri çok saf, düşmanlarını ise çok kurnaz” olarak nitelendiriyor.

Ortadoğuda nam salmış iyi ve kötü kişiler hakkında şimdiye kadar hiç bilmediğimiz analizler yapıyor:
Örneğin Saddam Hüseyin ile ilgili naklettiği şu anektod çok ilginçtir ve bir çok diktatör bu anektodda anlatılanların benzerini yapmıştır.
Bakınız darbe ile iktidara gelen Saddam Hüseyin en yakın arkadaşlarından nasıl kurtulmuş ve tek başına nasıl iktidarın sahibi olmuştur.
Randal aktarıyor:( burada kısa bir açıklama yapacağım, kitap genel olarak ama bu bölüm çok kötü tercüme edildiğinden ben Randal’ ın anlatmak istediğini şöyle aktarmak istiyorum. S.Ç)

“1979 da iktidarı ele geçirmesinden  hemen sonra, bir kaç yüz Baas yetkilisini bir salona topladı. Elindeki liste ile bu yetkililerin karşısına çıktı ve kendisine komplo yapmak için hazırlıklar içinde olan kişilerin adını okudu, adı okunanlar alkışlar arasında tutuklanarak bodrum katına indirildi. Listedeki son isim okunduğunda salondakilerin yarısı bodruma indirilmişti ve salonda kalan diğer ahmakların  yarısı hala alkış çalıyordu. Saddam korku ile sevinç dolu bu yaratıkların suratına bakarak biraz düşündü, hiç teredütsüz her birisinin eline bir silah vererek aşağı gönderdi. Bodrumdaki tutuklu arkadaşını infaz eden her katil salona dönünce sessizce yerine oturdu.”

Saddam gibi Diktatörleri anlatan Randal, Kürtlerin efsanevi kartalı Mala Mustafa Barzani’ yi bütün yönleriyle gözler önüne seriyor. Onun kararlılığını, cesaretini halkına bağlılığını anlattığı gibi, eksikliklerini, hatalarını da bir bir aktarmadan geçmiyor.

Generallik rütbesinin Qazi Muhammed tarafından kendisine verildiğini, Mahabad yenilgisinden sonra Genaral Barzani’ nin Qazi Muhamed’ e geri çekilmeleri yönünde telkinde bulunduğunu, Barzani’ yi dinlemeyen Qazi Muhammed’ in Mahabad’a giren işgalci şah birliklerini sevinç gösterileriyle karşıladığını, iki gün sonra Şah tarafından  Qazi Muhammed’ in trajedik bir şekilde asıldığını yazıyor.

Mahabad’ dan Sovyetler’ e kadar süren General Barzani önderlikli Kürt yürüyüşü, Sovyetler’ deki kahırlı yaşamı ve geri dönüşü, darbelerle Çalkalanan Irak’ ı, İran Irak arasındaki ilişkileri, Şah ile Saddam denklemlerinde Kürt faktörünü izah etmeye kalkıyor!

Iran şahın’ a ve Amerika’ya umut bağlayan General Barzani’nin  saflığına ve dar bir pencereden dünyaya baktığına inanan yazar, Barzani’ ye Amerika ve şaha güvenme eleştirisi yapan kişilere General Barzani’ nin şu ünlü cevabını verdiğinide aktarıyor:
Ben Kürt halkının kurtuluşu için, dünyanın camisinin kapısında mendilini açmış bir dilenciyim, kim mendilime ne atarsa Allah razı olsun derim”
İran Şahı 1974 yılında Cazair de Saddam Hüseyin ile anlaşınca, Şahın Generali Mansurpour General Barzani ile görüşmeye gelir. Gelişmeleri aktarmanın ardından, şöyle der:
Ya Irak’ a teslim olursunuz, yada bize teslim olursunuz, başka seçeneğiniz yok!”

Silahları bırakma kararını tek başına alan General Barzani’ nin  bu konuda hiç kimseye danışmadığını aktaran yazar, bir müddet sonar ailesiyle birlikte İrana kaçmak isteyen  Barzani’nin Generali İsa Suwar’ ın peşmergeler tarafından savaşı bırakıp kaçmak istediği için kurşuna dizildi ve Barzani’ nin verdiği kararı protesto etmek amacıyla peşmergelerden intihar edenler bile oldu diyor.

Körfez savaşı döneminde Kürdistan’da muhabir olarak bulunduğunu  söyleyen yazar, başka bir Kürt yenilgisini anlatırken direnişe önderlik yapan Mam Celal ve Kek Mesut Barzani’ nin önemli özekliklerini aktarıyor. Peşmergelerin yenilgi anında kaçtıklarına ama Mam Celal, eşi Hero ve beş kişi ile birlikte kaçıp ülkelerini terk etmektense ölmeyi yeğlediklerini söyleyerek silahlarıyla Süleymaniye’ ye yakın bir dağda karargah kurduklarını, aynı tavrın Mesut Barzani ve babasının bazı arkadaşları tarafından takınıldığını vurguluyor.

Abdullah Öcalan ile Şam’da dört saat kadar görüştüğünü, burnunun çok havada, ufkunun çok dar olduğunu, bu çağda peygamberliğe soyunduğunu, Roma’ya gittiğinde Kürtlerin isteklerine sahip çıkmadığını, İmralı’ya gidince kelle kurtarmak için Kürt davasını sattığını açık cümlelerle belirtiyor.

Ve kitabı bitirdiğinizde eğer Kürt iseniz seviniyorsunuz.
ve diyorsunuz ki
“Kürtlerle ilgili bilgi sahibi olmak isteyenlere tavsiye edebileceğim en önemli eser budur!”

 

 

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu