Makalelerim

Anaların anası

Selim Çürükkaya / Biraz önce saygıdeğer hocam İsmail Beşikçi’ nin „Barış Analar“ı başlığını taşıyan bir makalesini okudum.
Hoca, “Barış Anaların” ın acılarını, dramlarını arayışlarını dile getirdikten sonra „Başka Anaların”  acılarına ve dramlarına değiniyor.
Haklarını arayamayan, acılarını anlatamayan, dertlerini kimselere dinletemeyen anaların durumuna dikkat çekiyor.
Kürt analarını iki kategoriye koyuyor

Devlet tarafından çocukları öldürülen analar,
Örgütün içindeyken, örgüt tarafından çocukları öldürülen analar.
Ve değerli Hocam, birinci kategorideki anaların öncelikle ikinci kategorideki analarla barışmalarını, kucaklaşmalarını istiyor.
Hocamın dileği çok önemli
İrin tutmuş yaramızdır o
Kimse cesaret edebilir mi o yaraya neşter vurmaya?
Mesala “Barış Anaları” toplu halde “Anaların anasından” özür dileyebilir mi?

“Anaların anası” kim mi diyeceksiniz?
Bu sorunun sorulması bile hepimiz için bir utanç kaynağıdır.

Elele vererek adını hafızalardan silmeye çalıştık
Onu bütün direniş meydanlarından kovduk
Hiç birimiz ona sahip çıkamadık
Kömürden zehirlenip vefat ettiğini bile duymadık

Ne mezarının başına gidip bir fatiha okuduk
Ne anımsadık, nede onun için iki göz yaşı döktük
Onun öncülüğünde mücadele eden analar da sustu
Ağlama duvarına dönüştüler hepsi

Kimi kastettiğimi anladınız galiba
Onun adı „Saliha ŞENER” di.
Kürdistandaki bütün direnişçiler ona „Saliha Ana” derdi.
Hakkını yemezsek, elimizi vicdanımızın üzerine koyup konuşursak
Kürdistandaki ilk sivil direnişi başlatan kadının „Saliha Ana” olduğunu söyleriz.

12 Eylül darbesiyle birlikte
Diyarbakır zindanının kapısında dışardaki direnişe öncülük yapan odur.
İşkencecilerin yakasına yapışan
„Erkeklerin erkeklikten düştüğü”  bir ortamda basının karşısına çıkıp “Erkekçe konuşan!” odur
Kalabalıkları peşine takıp parti binalarına, camiye direniş için götüren odur.
Pısırık erkeklere cesaret aşılayan odur
İşkenceleri, Erdal İnönü, Turgut Özal ve Kenan Evren’ in yüzüne vuran odur
En zor koşullarda tutukluların analarını o harekete geçiriyordu
Ve bundan dolayı bütün “Analar” onu „Ana” diye çağırıyordu.

Nasıl unuttuk Saliha Anayı?
Neden adını anamıyoruz şimdi?
Niye onunla barışık değiliz?
Kimler onu defterlerimizden sildi?
Niçin suskunuz hala!

Bu soruların yanıtlarını bir gün öğrenirsek
Ve barış için, kutsal analık hakkı için
Onun inkar edilmiş bütün hakları için
Topluca mezarının başına gidip, ondan özür dilersek
Belki acılarımız biraz diner, vicdanımız rahatlar
Kendimizi ciddiye aldığımızdan dolayı
Belkide birileri bizi ciddiye alır

  Saygıdeğer Hocam İsmail Beşikçi bir başlangıç yaptı.
Bakalım „Barış anaları” kendi “analarından” özür dileyecek kadar olgunlar mı?
Yoksa ……..!

 

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu