Makalelerim

Anlaşılmayan bir dil

Selim Çürükkaya / Türk devleti çağdışı bir devlettir.
Saddam’ın devletinden Esat’ın devletinden daha çağdışıdır.
Bu çağda bu yeryüzünden ondan daha çağdışı bir devletin olabileceğine inanamıyorum artık.
Afrika’ daki bazı kabile devletlerin bile onun kadar geri ve ilkel olmadığını düşünüyorum.

Neden mi , diyeceksiniz?
Sebeplerini sıralayayım, belki sizde ikna olacaksınız!
Saddam Hüseyin,  16 Haziran 1979 tarihinde Irak’ ta iktidara geldi.9 Nisan 2003 Tarihinde iktidarı sona erdi.

 

Yirmi dört yıllık iktidarı boyunca siz Saddam’ın Irak sınırları içinde konuşulan Arapçanın dışındaki dilleri yasakladığını duydunuz mu?

Hafız Esat,  13 Kasım 1970′ te bir askeri darbe ile iktidara geldi. Oğlu, bu gün hala o iktidarı sürdürüyor. Siz Esad ailesinin Suriye sınırları içinde arapça dışında konuşulan başka dilleri yasakladığını duydunuz mu?

Ben duymadım, siz Afrika’ da ilkel bir kabilenin, başka ilkel bir kabilenin dilini yasakladığını duydunuz mu?
 Neron’ un Romanın egemenliği altındaki herhangi bir halkın dilini yasakladığını herhangi bir kitaptan okunuz mu?
Babil kralı Hammurabi’ nin ,  Asur kralı Asur Banipal’ in böyle bir barbarlık yaptığına dair  tarihi belgelere rastlayanınız olmuş mu?

Kendilerini Tanrı sanan Mısır firavunlarının, dünyanın büyük bir bölümünü fetih eden büyük İskender’in halkların diline kilit vurduğuna dair bir duyumunuz var mı?
 Zerduşt’un Zend Avesta’sında, Davut’ un   Zebur’unda, Musanın Tevrat’ ın da İsa’nın İncil’ inde, Muhammed’in Kur- An’ında bir kavmin başka bir kavmin dilini yasakladığına dair bir cümleye rastladınız mı?

 İnsanlık alemini geçelim, hayvanlar eleminde böyle bir duruma rastladınız mı? Kargaların serçelere: “bizim gibi sesler çıkarın”, öküzlerin keçilere: “bizim gibi böğürün”  papağanların bülbüllere : “Bizim gibi konuşun” dediğini duydunuz mu? Hayvanlar birbirlerine bunu yapacak kadar alçak değiller, ama insanlar değişik dönemlerde birbirlerine karşı böylesi suçları işlemişlerdi..

Ama günümüzde  yeryüzünde böyle bir yasağı sürdüren bir devlet var mı?
Tam emin olmak için www.google.com amcaya sordum.
Bana “Türk devleti dışında bu moku yiyen başka bir devlet kalmadı” dedi.
Ama ben bir yerlerden hatırlıyorum, bir aralar Türk radyo ve televizyonlarından, hatta yazılı basınından duymuştum. Bulgaristan devleti, Bulgaristan sınırları içinde yaşayan Türklerin dilini yasaklamaya kalkmıştı. O zaman kıyamet kopmuştu.
 Ve Türk basınının dilinde bu işlemin adı: “Bulgar mezalimi” olmuştu.

Türkiye’nin Başbakanı Recep Tayıp Erdoğan, Almanya’ ya gelmişti.
Basına çok dikkat çeken bir demeç vermişti.
Asimilasyon insanlık suçudur” demişti .
Birde tanımını yapmış, şöyle konuşmuştu:
Yani asimilasyon tanımını şöyle masaya yatırdığımız zaman, iyi ele alırsak bir insanın değerlerinin devşirilmesidir. Bu, zaman zaman zorla devşirilmesidir. Bu, dinde, kültürde, bir değişime zorla tabi tutulmasıdır. “

Başbakan’ın bu tanımına göre asimilasyon “değerlerin devşirilmesidir.” Türk devleti Cumhuriyet kurulduktan günümüze kadar Kürtlerin, müziğini, halayını, efsanelerini, masallarını, gelenek ve göreneklerini devşirerek Türklere mal etmeye çalışmıştır. Bu işi zorla,okullarla, kurumlarla, mahkemelerle, hapishanelerle, jandarma dipçiği ile yapmıştır. Yine Başbakan’a göre: “Bu dinde, kültürde, bir değişime zorla tabi tutulmasıdır.” Tam olarak Türk devletinin Kürtlere yaptığı muameleyi izah ediyor.

Evet, Başbakana göre “asimilasyon insanlık suçudur.”
Türk devletinin Kürt halkına karşı uyguladığı, kelimenin gerçek anlamıyla “asimilasyondur.”
 Başbakan ya kendi devletinin yaptıklarını görmek istemiyor.
Ya sadece Türklere “asimilasyon” uygulanırsa “insanlık suçudur” diyor.
Ya da Kürtlerin varlığını kabul etmiyor.
Öyle ya Kürtlerin varlığını kabul etse, onlara yapılan muamelenin bal gibi “asimilasyon” olduğunu kendisi de biliyor.

Ama yeryüzünün en kadim milletlerinden biri olan ve günümüzde 40 milyona yakın bir nüfusla yaşayan bir milletin varlığını inkâr etmenin, o “insanlık suçu” dediği “asimilasyonun” ta kendisi olduğu gerçeğini unutmuşa benziyor.

Tabi sorun O ülkenin Başbakanıyla sınırlı değil, o ülkenin yargısı, hukuku adaleti de adaletsizdir! Diyarbakır da şu anda bir dava görülüyor. Bu davadan tutuklu olan zanlılar, kendi dillerinden ifade vermek istiyorlar: “savunmalarımızı kendi dilimizden yapmak istiyoruz” diyorlar. Millet adına yargıyı yapıyorum diyen, sırtında hakim cübbesi bulunan şahıs, kürtçe ifade vermek isteyen zanlıyı “anlaşılmayan bir dille konuştu” gerekçesiyle ya dışarı atıyor, ya “susma hakkını kullandı” diyerek, başka sanığa geçiyor.

Yine aynı ülkede bir televizyon kanalı hükümetin izniyle neredeyse 24 saat süreyle kürtçe yayın yapıyor. Ama Diyarbakır da görev yapan hakime göre  sanıklar “anlaşılmaz bir dili konuşuyorlar” O bölgede , o toprakların üzerinde milyonlar senin anlamadığın o “anlaşılmaz dili konuşuyorlar”.

Sen kendi varlığını sorgulasana!
Sen orada ne arıyorsun?
Adamların dilini bilmiyorsan, onlara yabancıysan, oralara ne için gitmişsin?
Birde utanmadan adamları yargılamaya kalkışıyorsun!

Yaptıklarınız tek kelimeyle ayıp, utanç verici, insanlık dışıdır!.
 Bu ağır suçları işlemekten ne zaman vaz geçeceksiniz?
Bu dünyada adam olmaya, medeni olmaya niyetiniz yok mu, sizin?

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu