Portreler

Bizim Vişinskiler

Bunlar Mem u Zin destanındaki "Beko Avan" gibidirler. Beyler onlara ihtiyaç duyarlar. Zulüm değirmenleri bunlarsız dönmeyeceğini biliyorum

Selim Çürükkaya / Kim  veya ne mi Vişinski?
1917 Şubat devriminden sonra Moskova polis müdürüydü; o zaman Lenin aranıyordu ve hakkında idam kararı vardı.
Andrey Vişinski Lenin’in afişlerini yaptırdı, afişlerin alt bölümüne “Lenin aranıyor, Moskova Polis Müdürü Vişinski” ibaresini yazdırdı ve kendi imzasını attı.
Bu afişleri Moskova sokaklarına astırdı.
Böylece ne kadar Bolşevik düşmanı olduğunu tescil ettirdi.
Bir yıl sonra Bolşevikler iktidarı ele geçirdi, Vişinski korkudan saklandı.
Ama 1922 de tutuklandı, Stalin’in eline geçince itirafçı oldu.
Stalin bu itirafçı ve ikiyüzlüyü hazırladı, 1938 yılına gelindiğinde O’ nun talimatıyla SSCB Bassavcılığına atadı.
Bu Vişinski Moskova duruşmalarında devrimin bütün eski önderlerini ve emekçilerini mahkum ederek, idam sephasına gönderdi.
Devrim güçleri zayıfken karşı devrimin polis müdürü, diktatör kendini devrim örgütünün yerine koyunca, diktatör’ ün Başsavcısı kesilen Vişinski, kelimenin gerçek anlamıyla ortamın adamıydı.

Bizim Vişinki’ lerden biri, 1980 lerden sonra Diyarbakır cezaevine düştü.
Yüzbaşı Esat Oktay Yıldıran onu koğuş sorumlusu olarak atarken; tutukluları işaret ederek:
Bunları sana teslim ediyorum, etleri senin kemikleri benim”dedi.
Ve bizim Vişinski  bir buçuk yıl boyunca koğuştaki bütün tutukluları korkuyla, dayakla, tehditle Atatürk ilkeleri doğrultusunda eğitti.
Yüzbaşının  gözüne girebilmek için  yakınlarını asan, sürgüne yollayan Mustafa Kemal’ in büyük boy posterlerini, tutuklulardan emirle toplana parayla satın aldırttığı  yağlı boyalarla koğuşun duvarlarına kendi elleriyle çizdi.
İkiyüz kişinin barındığı  koğuşunun tavanını, komple olarak kırmızı yağlı boyayla boyadı, ortasına da ay yıldız çizdi.
Biz sömürgeci mahkemelerde Kürt halkının tarihi şamarını hakimlerin yüzüne vururken; O Türk bayrağının  altında yatmanın verdiği huzurla biz siyasi savunma yapanları kast ederek, koğuşundaki tutuklulara hitaben:
Bunlar manyaktır, manyak olmasalardı bu ortamda siyasi savunma yapıp, Kürdistan’ dan söz ederler miydi?” dedi.

Neticede Vişinski’ miz Topluma kazandırma yasasından yararlanmak için Sıkıyönetim Mahkemesine pişmanlık dilekçesi verdi ve tahliye oldu.
Uzun bir süre Avrupa’ da pusuya yattı, çevreyi gözledi. Kürt halkının bir kesiminin mürit haline geldiğini gördü. Serde’ de Şeyhlik  vardı. Dayanmadı.
Dayana bilirmiy di? Önce Nirvanaya ulaşmak için  büyük Şeyhi övdü! Gitti yanına, ondan icazet aldı,  ardından devrimci ve yurtseverlerin savcısı kesildi.

************************************************************************

Diğer Vişinski’miz bunun gibi 40 yıldan beri bir kazmaya sap olamadı.
Asıl mesleği tüccardı. Kürt vadisinde ne yaptığı hiç belli değildi.
1990 yılına kadar Kürt devrimini küçümsedi, zaman zaman ona küfür bile ederdi.
Halkın ayağa kalkmasıyla oda sürüklendi.
Daha sonra bazı tehlikeli gelişmeleri görür gibi oldu.
Ama kimselere karşı koyabilecek yapısı olmadığından, mevcut durumuyla güçlü olanın savcısı olarak haklı ve zayıf olanları, diktatörün emriyle yargılamaya başladı.

Ona göre haklı ve doğruların hiç bir önemi yoktu.
Güçlünün kanlı postallarının altında yatmak, ona huzur veriyordu.

Kürtler’in bir bölümü bu iki zatın 1990 lardan sonra saf değiştirdiğini zan etti.
Ama gerçek böyle değildi.
Bunlar Mem u Zin destanındaki “Beko Avan” gibidirler.
Beyler onlara ihtiyaç duyarlar.
Zulüm değirmenleri bunlarsız dönmeyeceğini biliyorum

Bunları da bizim Visinski’lerimiz olarak görüyorum.
Bütün zalim beylerin Beko Avan’ları vardır.
Bunlarıda Beko Avan’larımız olarak sayıyorum.

Beko Avan’dan olmasaydı belki Mem u Zin aşkı olmazdı.
Belki o ünlü Kürt destanımız da  hiç yazılmazdı.
Bunun için Beko’lara ve Vişinski’lere kızmıyorum.
İnsan olarak onlara acıyorum.
Beylerin zulmüne son vererek onları o kötü pozisyondan kurtarmaya çalışıyorum.
Fakat bir şeyden çekiniyorum.
Bir gün güçlü duruma gelirsem, ayni halleriyle benim kapıma koşacaklarından korkuyorum.
Bunun için demokratik bir siyaset ve kurumlar oluşturarak bunları  adam etmeye özen gösteriyorum.
Zira Beko’ların ve Vişinski’lerin beysiz, diktatörsüz demokratik bir Kürdistan’da olmayacağını biliyorum.

SELIM ÇÜRÜKKAYA am 18. Oktober 1999 um 14:53:23:

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu