Makalelerim

Şeyini şey ettiğim şeyi

Türkiye Büyük Millet Meclis’i Başkanı Bülent Arınç:
„şeyini şey ettiğimin şeyi” diye bir cümle kullandı,
yer yerinden oynadı…..
Televizyonlar yayınlarını kesti. Bütün gazeteler „Şey” i manşet yaptı. Türk gazetelerinin köşe yazarlarının çoğu Bülent Arınç’a karşı saldırgan bir dille hücum ederek „şeyini şey” yapmak istedi.

Acaba Arınç neden gazetecinin sorusuna karşı o yanıtı verdi? Kimseler bunun üzerinde durmak istemedi! Bir ülke düşünün, o ülkenin Meclis Başkanı, yani o ülkenin „en yüce kurumunun” başkanı korkusundan düşüncelerini dile getiremiyor, sorulan bir soruya karşı „şeyini şey ettiğimin şeyi” diyerek, hem hiçbir şey ifade etmeyen, hem de çok şey ifade eden bir şeyler söylüyor.

Konuyla ilgili makale ve haberleri okuduğumda 1982 yılında kaldığım Diyarbekir Cezaevinde bana anlatılan bir olayı hatırladım. Asker gardiyanlar tutuklulara işkence zoruyla koro halinde marş söylettiriyorlar. Marş şöyle başlıyor:

 

 “Boğazdan akan mavi sular

Hasretle Midilli’yi sarar

Ufukta gemileri arar”

 Günlerce yemek yiyemeyen bir tutuklu, marştaki bu cümleleri durumuna uyarlayarak, koroyla birlikte şöyle söyler:

 “Boğazdan akan meysular

Hasretle mideyi sarar

Ufukta bisküvileri arar”

 Yüzlerce kişinin aynı makamdan okuduğu marşı dinleyen bir işkenceci asker gardiyan, farklılığı fark edince tutuklunun karşısına dikilir:

“Ne söyledin sen, lan?

Tutuklu: „Komutanım şey…”

“Ne şeyi lan?”

“Şeyin şeyi komutanım?

Bülent Arınç’ın psikolojisi bu tutuklununkine tıpa tıp benziyor. Askerlerden korkuyor, o kadar korkuyor ki, hafızasındaki bütün kelimeler bir anda siliniyor ve yalnızca „şeyini şey ettiğim şeyi” kalıyor.

Ben eşimi başı kapalı halde törenlere getiremiyorum, ordu buna müsaade etmiyor.
Ben esaret altındayım diyemiyor; „şeyini şey ettiğimin şeyi” söylüyor.
Bir ülkenin Meclis Başkanı bu durumda iken, diğer vatandaşları artık varın siz düşünün!  
Avrupa Birliği´ne girmeye çalışan Türkiyenin karnesine bir de bu yönlü bakın!
Demokratik Cumhuriyetin ne kadar demokratik olduğunu bu ülkenin Meclis Başkanının haline bakıp anlayın! 
Bülent Arınç gerçekten Meclis Başkanı mı, yoksa Diyarbekir cezaevinde işkence zoruyla teslim alınmış Kürt tutuklu mu?
Siz karar verin! Türk basını bunu görmek istemiyor, generallerin sopası haline geliyor ve Bülent Arınç’ın kafasına iniyor.
Generaller Arınç şahsında Türk halkının onuruyla oynuyor, Türk halkını aşağılıyor ama gel gör ki Türk halkı buna rağmen generallere saygıda kusur etmiyor.

Bu yönüyle Kürt halkına benziyor. Generallerin maşası olan Abduldevlet „Kürdistan kerhanedir” diyor. Halk Avduldevlet’ i alkışlıyor. Avduldevlet: „Bir yetkili, senin adamlarının hepsi pezevenktir dedi” diyor. Kimse peki pezevenklerin başı nedir? sorusunu kendine sormadığı gibi, pezevenk olarak nitelenenler, niteleyeni göklere çıkarıyor!

Mehdi Zana için „komplonun içindedir, Leyla ilişkisini dondursun” diyor, Mehdi Zana duvarlara küfür etmekle yetiniyor. „Talabani ve Berzani menfaatleri için kızlarını ve karılarını bile….” sözleri karşısında bir ulus, aydınları ve politikacılarıyla birlikte susuyor! Ve Kürtler’den bir Arınç bile çıkıp „vay şeyini şey ettiğimin şeyi” bile diyemiyor!

 

 

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu