Güncel

İngiliz başbakanı ve hikayesi

Selim Çürükkaya / İngiliz Başbakanı Boris, Korona virüse yakalandı, şu anda yoğun bakımda. Çıkar mı, çıkmaz mı belli olmaz! Bir trajedinin torunu olan Boris’in dedesinin öyküsü Kemalizm’in tipik karakterini gözler önüne sereceği için hikayeyi kısaca vermek istiyorum. Solcu ve Mustafa Kemal’i savunan bir gazete, bu günkü İngiliz Başbakanı Boris’in dedesi Ali Kemal’in linç edilmesi hadisesini şöyle anlatır:

Ali Kemal İzmit’e vardığında Sakallı Nurettin Paşa’nın(1) karşısına çıkarıldı. Nurettin Paşa, “Artin Kemal dedikleri sen misin?” dedi. Ali Kemal, “Hayır efendim, Ben Artin Kemal değil, Ali Kemal’im” diye cevap verdi. Nurettin Paşa, Ali Kemal’le kendince alay etmeye başladı, sonra, “Seni askeri mahkeme huzuruna sevk ediyorum” dedi. Ali Kemal’in cevabı, “Ben adaletin karşısına çıkmaya hazırım” oldu. Ancak Nurettin Paşa, Ali Kemal’i Ankara’ya göndermeyecek, yargılanmasına izin vermeyecekti. Yargısız infaz için geri sayım başlamıştı. Ali Kemal odadan çıkarılır çıkarılmaz Nurettin Paşa hemen askerlerine talimat verdi: “Sokaktan birkaç yüz kişiyi büyük kapının önüne toplatın. Kapıdan çıkarken Ali Kemal’i linç etsinler.”

Kemalist rejimin elemanı sakallı Nurettin Paşa planını çoktan yapmış, Lazan antlaşması için İzmir’den geçecek olan Lozan heyetine ve heyetin başındaki İsmet İnönü’ye bir supriz yapmak istemiştir. Söz konusu gazete linç olayının nasıl meydana geldiğini şu sözlerle anlatmaya devam eder:

“İnzibat yüzbaşısı kirli tezgahı kısa sürede hazırladı. Ali Kemal dışarı çıkarılır çıkarılmaz taşlanmaya başlandı; bir taş boynuna, bir taş başına, sonra omzuna, gövdesine… Bu esnada kalabalıktan biri Ali Kemal’i belinden bıçakladı. Yere düşen Ali Kemal’i tekmelemeye devam ettiler. Saldırganlar yüzüğünü, saatini, parasını aldı. Sonra yeni dikilmiş elbisesini soydular… Ali Kemal’in gördüğü son şey, kendisine vurmak için kaldırılmış sopalar ve hınç dolu insanlar oldu… Daha sonra Sakallı Nurettin, Ali Kemal’in cesedini bir direğe astırdı. Korkunç ve organize bir linçin karanlık gölgesi, Ali Kemal’in cansız bedeninin gölgesiyle birlikte sallandı durdu…“

Böylesine hunharca katledilen Ali Kemal olayı, aslında Kemalist rejimin ne kadar insanlık düşmanı olduğunu, hak hukuk ve adaletten ne kadar mahrum olduğunu gözler önüne serer. Gazetecilik yapan, Kemalistlere karşı olan Ali Kemal hakkında gazetenin satırları devam ediyor

“Ali Kemal, 1903 yılında Cenevre’deyken aşık olduğu Winifred Brun’la evlendi. 1909’da oğlu Osman Kemal dünyaya geldi. Ne yazık ki Winifred Brun kısa süre sonra öldü. Osman Kemal, annesiz kalmıştı. Ali Ali Kemal öldürülünce büyüyen Osman Kemal daha sonra mahkeme kararıyla adını Wilfred Johnson olarak değiştirdi. Bir oğlu oldu, adını Stanley koydu. Stanley’in oğlu Boris ise, bugün İngiltere başbakanlığı koltuğuna oturdu…”

Bu gazetecin katledilmesi üzerine Kemalist gazeteciler ve yazarlar çok şey yazdılar, bazılarına göre Ali Kemal’in cesedi direkte asılıyken, o direğin yanından geçen İsmet İnönü yüzünü ekşitmiş, daha sonra Sakallı Nurettin paşaya küfürler etmiş, bazıları da Mustafa Kemal’ bu olaydan haberdar değilmiş de, olayı duyunca küplere binmiş diye yazmışlar. Oysa Sakallı Nurettin Paşa Mustafa Kemal’in sadık adamıdır, Mustafa Kemal’in kendisi İngilizlerle işbirliği halindedir, Muhalif olan insanları tek tek grup grup “ingiliz ajanıdır” gerekçesi ile katlettiriyordu.

Mustafa Kemal, Ruslarla iş birliği hallindeyken Mustafa Suphi ve arkadaşlarını uşağı topal Osman aracılığıyla Karadeniz’de nasıl boğdurduysa, aynı şeyi gazeteci Ali Kemal’de yapmıştı.

O günün basını veya o zamanın yazarları da Mustafa Kemal ve İnönü’yü masum göstermek için, “İsmet İnönü olay karşısında yüzünü ekşitmişti”, “Atatürk duyunca bağırıp çağırmıştı” diyerek liderlerine cila çekmişlerdi. Bu savunma biçimi, bana neyi hatırlatıyor biliyor musunuz, PKK içindeki Sakallı Nurettin Paşaları! Hani “Katliamları Hogir yapmıştı. Öcalan’ın haberi yoktu, duyunca küplere bindi” gibi

***************************************************************

(1) General Nurettin Sakallı (1873 – 1932)

Nurettin Paşa veya Sakallı Nurettin Paşa 1873 yılında Bursa’da doğdu. Kurtuluş Savaşı’nı gerçekleştiren kadro içinde sakallı tek kişi olduğundan bu lakapla anılagelmiştir. Müşir (Mareşal) İbrahim Paşa’nın oğludur. 1893’de Harbiye’yi bitirmiştir. 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı’na gönüllü olarak katılmıştır. Daha sonra, Balkan Savaşı’nda 9. Piyade Alayı komutanlığı yapmıştır. I. Dünya Savaşı’nda Irak Cephesinde bulunmuştur.29 Ocak 1915’de vekaleten atandığı İzmir ve Aydın valiliklerinin yanı sıra 17. ve 25. Kolordu komutanlıklarını da yürütmüştür.

Vali Vekilliği sırasında İzmir’in Sevr Antlaşması uyarınca Yunanlılara verilmesine karşı çıkan “İzmir Müdafai Hukuki Osmaniye” cemiyetini desteklemiş, işgal devletlerinin taleplerini sert bir şekilde reddetmiştir. Nurettin Paşa’nın işgali kabul etmeyeceği, direneceği, hatta mani olacağı anlaşıldığı için İstanbul’daki Mütareke dönemi hükümeti tarafından, 15 Mayıs 1919’da gerçekleşen Yunan çıkartmasından kısa bir süre önce (22 Mart 1919) buradaki valilik görevinden alınmıştır.

TBMM’nin kurulmasıyla, önceleri çabalarını Ankara ve İstanbul hükümetleri arasında uzlaşma sağlamak üzerinde yoğunlaştıran Sakallı Nurettin Paşa, 1920’de Kurtuluş Savaşı’na katılmak üzere Anadolu’ya geçmiş ve Yunan cephesinin güneyinde, Konya dolaylarına komutan olarak atanmıştır.1920 yılının sonlarına doğru Pontus Rum çetelerine karşı Amasya’da kurulan Merkez Ordusu Komutanlığı’na atanmış, uygulamalarındaki keyfi davranışlar sebebiyle daha sonra bu görevden alınmıştır.

1922’de Ali İhsan Sabis Paşa‘nın görevden alınması sonrasında 1. Ordu komutanlığına atanmıştır. Bu görevinde Büyük Taarruza katılmış, İzmir’e Mustafa Kemal ile birlikte girmiştir. Zaferden sonra korgeneralliğe yükselen Nurettin Paşa Mudanya Mütarekesi’nin ardından 1. Ordu ile İzmit’te konuşlandırılmıştır. Lozan Anlaşması imzalandıktan sonra, 1. Ordu’nun lağvedilmesi üzerine 1924’de Yüksek Askerî Şura üyeliğine atandıysa da, TBMM 2. Dönem içindeki bir ara seçimde Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası listesinden Bursa milletvekili seçilmesiyle üyelikten çekilmiştir.1925’te askerlikten istifa etmiş, 18 Şubat 1932 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir. Katıldığı Savaşlar:

1897 Osmanlı-Yunan Savaşı

Balkan Savaşları

Dünya Savaşı

Kurtuluş Savaş

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu