Makalelerim

Kardeslik Ve Kalleslik Üzerine!

Kürtler bu anlatılanlara inansın mı? Yoksa oturup bu sahte kardeşliği yargılasın mı?Bence önce yargılasınlar! 

Selim Çürükkaya / Eskiden yani bundan yaklaşık yirmi beş yıl önce, Türkiye’ de kimse Kürtlerin varlığını kabul etmediğinden dolayı Kürt ve Türk kardeşliği üzerine kimseler konuşmazdı. Olmayan kardeş üzerine konuşmak biraz gereksizlik gibiydi.
Türkiye de olanlar oldu, resmi ağızlar Kürt kelimesini telafüz etmeye başladı. Kart-kurt seslerinden doğan Kürt’ e bir yer bulunmalıydı, Yeni teoriye göre Kürt, Türk değildi , Türkün kardeşiydi. Bu teoriden önce  dağda yaşayan “Türk”, kurumuş karın üzerinde yürüyünce, çıkan “kart kurt”seslerinden dolayı “Kürt” adını almıştı, ama aslı “Türk” idi.

Yeni teoriye göre Kürt, Kürt’ tür ama Türkün kardeşidir.
 Bunun izahatı da şöyle yapılıyor, efendim Türkler İslam olup Anadolu’ ya girmek isteyince, Kürdistan’ da yaşayan Müslüman Kürtlerle işbirliği yapıp Malazgirt zaferini kazanmışlar. “Ma Lez gırot“ zaten zazacada “biz çabuk aldık” anlamına geliyordu. Bu kardeşliğin temeli burada atılmış, sonra efendime Çanakkale’ de birlikte yedi devlete  karşı savaşmışlar. Onbaşı  Dırbaz ile çavuş Mehmet’ in mezarları orada yan yana imiş! Buda yetmez, son ve ebedi Türkiye Cumhuriyetini  birlikte kurmuşlar. Artı kız verip kız almışlar, İstanbul ‘da, Mersin’de, Antalya’ da iç içe geçmişler, Türkeş’in deyimi ile “et”ile “tırnak” gibi olmuşlar. Şimdiki devlet yetkilileri, televizyon yorumcuları, gazeteciler, Kürt sorunu uzmanları durmadan bıkmadan bize bu masalı anlatıyorlar.
Kürtler bu anlatılanlara inansın mı?
Yoksa oturup bu sahte kardeşliği yargılasın mı?
Bence önce yargılasınlar!
En azından Cumhuriyet kurulduğundan beri bu kardeşliğin nasıl pratikte uygulandığına bir bakmakta fayda vardır. Cumhuriyetin adı Türkiye cumhuriyetidir. Kürdün İsmi dahi olsun Cumhuriyette yoktur. Türk, kendi dilini resmi dil yapmıştır, Kürdün dilini yasaklamıştır. Ordu Türkün ordusudur, Kürt, Türk olarak askerlik yapmak zorunda bırakılmıştır. Cumhuriyette ne varsa Türk damgalıdır, Kürdün her şeyi yasaktır, kültürü türküsü, düşü dahi çalınmıştır. Türk, televizyonlarında, radyolarında, gazetelerinde devlet dairelerinde kendi dilini konuşmuş, türküsünü çalmış, Kürt yolda kendi türküsünü söylediği için hapishaneye atılmıştır, eşkıya sayılmıştır.
Bu nasıl bir kardeşliktir?
Kardeşlik değil, sanki kalleşliktir!
Yakın tarihte Türk kendi kardeşi olan Kürd’  e nasıl bakmıştır?  Pratik olaylarla kanıtlayalım. Amerika Saddam Hüseyin rejimine müdahale edecek, Saddam rejimine karşı olan Kürtler orada aktördür, Amerika onlarla işbirliği yapmak, rejim devrilirse Kürtlere federasyon hakkı vermek ister. Kardeş Türk bunu kabul etmez, Amerika’ya karşı çıkar; “vay nasıl olur efendim sen benim kardeşim olan Kürtler ‘e federasyon önerirsin?” der, hop oturur hop kalkar, savaş naraları atar: “Kürt kardeşime bir hak verilirse savaş açarım, hele Kerkük petrolleri kardeşimin eline geçerse kıyametleri koparırım, Kürde statü tanınırsa kırmızı çizgilerim vardır” der.
Bu sözleri yalınız generaller sarf etmedi, gazeteciler, uzmanlar, spikerler ağzı laf eden bütün Türkler böyle konuştu.  Bir Allahın kulu kalkıp şunu söylemedi: Yahu bu Kürtler bizim kardeşlerimiz, Amerikan gavuru taaaaa  okyanus ötesinden bunların ulusal haklarını destekliyor da, ben kardeşimi neden desteklemeyeyim?  Kerkük petrolleri neden kardeşimin eline geçmesin? Benim kardeşimin güçlenmesi, kimlik şahsiyet sahibi olması benim güçlenmem gibidir demedi.
Türkler hala Güney Kürdistan’ da ki Kürtlerin federasyon olmasını hazım edemedi ve hala”Kürdistan” adını kullanmıyorlar, bayrağını kabul etmiyorlar, Hala Kürdistan a “kuzey ırak” diyorlar.
Kardeş kardeşine bunu yapar mı?
Devam edelim, Suriye halkı Esat rejimine karşı ayaklanmaya başladı. Türkiye yetkilileri hemen paniğe kapıldı. Suriye muhalefetinin önderlerini Antalya’ya toplantıya çağırdılar. Muhalefet liderlerine “biz sizi desteklemek isteriz ama tek bir şartımız var, Suriye bölünmesin” dediler.
Suriye bölünmesinin Türkçesi Kürtler orada federasyon, özerklik gibi haklar elde etmesin demektir. Yani orada da Kürtlerin kardeşi olan Türklerin muhalefetten tek bir isteği vardı, benim kardeşim Kürde bir hak verilmesin, benim kardeşime bir hak verilirse, sizi desteklemeyeceğim gibi size karşı savaş bile açarım dedi. Ve Kürtlerin kardeşi olduklarını söyleyen Türkler İrak ve Suriye Kürtleri üzerine şu yorumları sık sık yaptılar:
“Saddam devrilirken biz tarafsız kaldık, Irak’ a asker yollamadık, burnumuzun dibinde Kürtler federasyon oldular, şimdi sıra Suriye de burada da tarafsız kalırsak, yine Kürtler hak elde edeceklerdir. O halde Kürt kardeşlerimizin bir hak elde etmemeleri için gerekirse savaşa girmekten kaçınmayacağız”
Eğer Kürtler ile Türkler gerçekten kardeş olsaydı. Musul ve Kerkük petrollerinin Kürtlerin eline geçmesi için Türkler her türlü çabayı harcarlardı. Eğer Türkler ile Kürtler kardeş olsaydı, Türkiye Suriye deki Arapları değil, başta Suriye Kürtlerini destekler ve onların orada federasyon kurmaları için canla başla çalışırdı.
Demekki Türler ile Kürtler kardeş değiller. Demekki Türk ile kürt kardeşliği bir palavradan ibarettir.
Türk devlet yetkililerinin kendi vatandaşı Kürtlere karşı pratik tutumlarına gelince, onlara göre, Kürtlerin bir kısmı PE KA KA lı, bir kısmı eski PE KA KA lı, Bir kısmı bölücü, bir kısmı potansiyel tehlike, bir kısmı korucu, bir kısmı daha uyanmamış saf topluluktur. Bu uyanmamışları İslam kardeşliği ile kandırırız diye düşünüyorlar, vazıyet bundan ibarettir.
Türk Kürt için kardeş midir, kalleş midir? Tartışması yapılırsa, Kürt kardeş olmak için çok şey yapmış, ama Türk kalleşlik yapmaktan hiç çekinmemiştir. Dolayısı ile Kürt artık şunun üzerine düşünmelidir. Ben Malazgirt’ te Türk’ e neden yardımcı oldum? Olmaz olaydım!  Ben Çanakkale’  de Türk için neden öldüm?  Ölmez olaydım! Ben cumhuriyetin kurulması için Maraş’ ta Antep’ te, Urfa’ da Fransızlara karşı neden direndim?  Direnmez olaydım! Çünkü Türk’ün bana yaptığını ne Bizans, ne yedi dühel, ne de Fransız yapmazdı! Ben kalleşime kardeş dedim de bu hallere düştüm demelidir artık.

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu