Makalelerim

Goran bazı isteklerinde haksızdır!

Selim Çürükkaya / Güney Kürdistan da, Özellikle Süleymaniye bölgesinde siyasi gücü olan Goran hareketi, geçenlerde bir bildiri yayınladı. Arap ülkelerinde diktatörlüklere karşı gelişen halk hareketlerinden esinlenen Goran harekti, Güney Kürdistan yönetimine karşı bir nevi halkı sokağa çıkmaya çağırdı.

 Daha önce YNK nin sorumlularından biri olan Goran  hareketinin  temsilcisi Noşirvan Mustafa YNK den ayrıldığında, ayrıldığı hareket tarafından normal karşılanmış, hatta maddi destekle uğurlanmış, hain ilan edilmemiş,  kendisine ve yandaşlarına karşı savaş açılmamış, oranın veya şuranın ajanı olarak ilan edilmemiş, afaroza maruz kalmamıştır.

Gayet medenice bir ayrılık  sonucu kendi hareketini kurmuş, Kürdistan da yapılan seçimlere hareket olarak katılmış, seçimin sonuçlarını kabul etmiş, kendi partisinden seçilen 25 milletvekilli parlamentoda yemin ederek  yer almıştır. Durum böyle iken, Goran’ ın kamuoyuna dağıttığı bildiri ne anlama gelmektedir?  

Pek çok çevre bu bildirinin leyhine ve aleyhine  açıklamalarda bulunmaktadır. Bende bildiriyi okudum, üzerinde düşündüm, Güney Kürdistan’ daki durumları  4 ay kadar yakinen gözlemlemiş biri olarak bu bildiri hakkında görüşlerimi izah etmek istiyorum.

 
Burada açıkça söyleyeyim, bu güne kadar Goran hareketinden hiç kimse ile tanışıklığım yoktur. Neleri savunduğunu okumamışım, sadece sözlü propaganda ve anti propagandalardan dolayı o hareket hakkında sınırlı bir bilgiye sahibim. Bu yüzden eleştirilerim  ve yorumum Goran hareketinin yayınladığı bildirinin maddeleriyle ilgili olacaktır.

Goran hareketi kamuoyuna yaptığı açıklamada değişmesini istediği durumların birinci maddesi aşağıdaki gibidir.

“1- KDP ve YNK’nin, hükümetin, parlamentonun, yargının ve emniyet güçleri ve Pêşmerge güçlerinden el çektirilmesi.”

Güney Kürdistan’ da çok partili sistemle ülke idare edilmektadir. Kürdistan bölgesinin bir parlementosu  vardır, çok sayıda siyasi partinin katıldığı bir seçim ile uluslararası gözlemcilerin denetiminde seçim yapılarak parlemento oluşmuştur, Goran hareketi de bu seçimlere katılmış, seçim sonuçlarına itiraz etmemiş ve parlementodaki yerini almıştır. Durum böyle olduğuna göre. “KDP ve YNK’ nin hükümetten ve palemento” dan el çektirlmesi”  isteğinin mantığı nedir?

 Çok partili bir sistemde seçimle parlementoya giden partilerin, parlementodan ve hükümetten çektirilmek istenmesinin hiçbir mantıki gerekçesi yoktur ve olamaz. Goran hareketinin bu konudaki istemi haksız, antidemokratik  ve kabul  edilemez bir istektir.

“YNK ve KDP nin yargı, emniyet ve peşmerge güçlerinden el çektirilmesi” isteği ise, haklı ve yerinde bir istektir. Aynı parağrafta armut ile ayvaları birbirine karıştıran Goran hareketi, birinci isteğinde ne kadar haksız ise; ikincisinde o kadar haklıdır.

 Bilindiği gibi Saddam Hüseyin devrilmeden önce, Baas rejimine karşı uzun yıllardır savaşan KDP ve YNK hareketinin kendi Peşmergeleri, istihbarat örgütleri hatta emniyet güçleri vardı. Devrim öncesi, Kürdistan’ın koşulları gereği bunlar şarttı. Saddam devrilince,  KDP ve YNK güçleri Kürdistan’ın büyük bir bölümüne hükümran olunca, devletleşme sürecine geçmek istediler.

Devlet olmak, eski yapılardan arınmak, yeni bir örgütlenme modeline geçmek demektir. Hem ben devletim diyeceksin, hem eski yapılarda diretemezsin. Devletleşmeye karar vermişsen ve eğer çok partili sistemi kabul etmişsen, meşruluğunu anayasadan alan bütün partilere saygı duyacaksın. Ülkeyi tehlikelerden koruyacak bir ordu kuracaksın, ama bu ordu parlamentonun veya parlamentonun yetki verdiği kişilerin denetimine vereceksin. Ve  ordun, asla şu veya bu partinin ordusu olmayacaktır. Emniyet güçleri de aynı statüde olacaktır. Hele yargı şu veya bu partinin yargısından kesinlikle uzak olmalıdır. Bağımsız veya tarafsız, adaletin olmadığı yerde adaletsizliğn hakim olacağını bileceksin!

 Güney Kürdistanda emniyet yargı ve peşmerge güçleri henüz devrim öncesi konumdadırlar. Bu konudaki çalışmaları yakinen biliyorum. Ama  yılların alışkanlıklarını bir çırpıda atmak ve devlet olmanın kolay olmadığını da biliyorum.

 Goran hareketinin iikinci isteği ise şudur:

“2- Emniyet Güçlerinin (Parastın, Zanyari, Peşmerge) siyasi arenadan el çektirilmesi,”

Güney Kürdistan’ da kaldığım süre boyunca, yaptığım gözlemlerde, emniyet güçlerinin, Peşmerge  ve istihbarat güçlerinin siyasetçiler üzerinde bir etkilerinin olduğuna rastlamadım veya gözlemleyemedim. Eğre anlatılmak istenen, Emniyet güçlerinin başındaki kişiler, peşmerge güçlerinin başındaki kişiler ve istihbarat güçlerinin başındaki kişiler aynı zamanda KDP ve YNK partilerinin üst düzey mensuplarıdır. Bundan dolayı “siyasi arenadan çekilmelidir”  görüşü ise; bu da doğrudur. Hiçbir demokratik ülkede istihbarat sorumluları hem resmen istihbarat sorumluları hem resmen bir partinin yöneticileri olamazlar. Bu kural emniyet müdürleri ve generaller için de geçerlidir. Anacak sosyalist ülkelerde istihbaratçılar, generaller ve emniyet müdürleri parti yöneticileri ve üyeleridirler

 Benim bildiğim kadarı ile şu anda Hevler’ deki istihbaratın sorumlusu Masrur Barzani, aynı zamanda KDP nin üst düzey yöneticisidir de.  Ben bu konudaki eleştirimi pek çok yerde onlara söylemişimdir. Ama onlar hala bunun böyle olmasında bir sakınca görmüyorlar gibi davranıyorlar. Belki de hala parti adamı olmak, devlet adamı olmaktan daha önemli gibi görünüyor. Öyle ya , demek ki devlet daha partiden büyük olmamıştır.

Goran’ın üçüncü isteği şöyledir. “3 KDP ve YNK hükümetinin feshedilmesi, bunun yerine teknokratlardan oluşan yeni bir hükümetin kurulması,” Bu çok anti demokratik bir istektir, KDP ve YNK hükümeti nasıl kuruldu? Goran hareketi bunu bilmiyor mu? Bu iki parti yaklaşık olarak kırk yıllık bir mücadele verdiler ve neticede Baas rejiminin devrilmesi için birlikte kararlar aldılar, Irak a müdahale eden güçlerle itifak yaptılar. Saddam devrildikten sonra biz her şeyi yaptık deyip başka partileri yasaklamadılar.

Tek parti sistemini de benimsemediler. Başka partilere saygı duydular, sandıklar kurdular, iyi kötü, eksik gedik seçimler yaptırdılar ve seçim sonucu bu parlamento kuruldu. Sen  o perlamentoda küçük bir partisin, şimdi sen istiyorsun diye parlemento kendini fesh etsin, teknokratlar parlementosu mu kursun? Bu kadar insafsızlık olur mu yani? Sizin yaptığınızı Hüsnü Mübarek bile yapmaz!

Goranın Dördüncü isteğine gelince; “4- Kürdistan Bölge Parlamentosunun feshedilip, 3 ay içinde şeffaf bir şekilde seçimlerin yapılmasının sağlanması,” Bu parlamento halkın oylarıyla ve şefaf bir seçimle -ki sizde seçim sonuçlarını kabul etmiştiniz- kurulmuştur. Bundan dolayı meşrudur. Siz fesh edilsin, şefaf bir seçim yapılsın görüşlerinizi gidin o parlamentoda ve her yerde söyleyin, ama parlamentonun fesih edilip edilmemesine veya seçimlerin ne zaman yapılmasına o parlamento karar verecektir.

Goran’ ın beşinci isteği de çok yerinde bir istektir. “5- Yönetici ve partiler tarafından el konulan mal ve mülklerin halka iade edilmesi,” Evet sizin parti dahil, hangi parti ve onun yöneticisi mal ve mülklere el koymuşsa, haksız yere el koyma işlemi derhal sona erdirilmelidir.

 

 Goran’ın son isteği “Kürdistan Bölgesi Anayasa Taslağının geri çekilmesi ve bu taslağın oluşturulması istenen yeni parlamentoya havale edilmesi “de gereksizdir.  Çünkü bu isteği bu parlamentoyu meşru görmemekten kaynaklanıyor. Kendin iktirada olmadığın bir parlamentoyu meşru görmemek demokratik bir görüşün değil demokrasi dışı bir görüşün tezahürüdür.

 

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu