Makalelerim

Hoş geldin Kurdistan post

Selim Çürükkaya / Kürt dünyasında farklı seslerin, farklı fikirlerin, farklı örgütlerin, farklı, televizyonların, farklı sitelerin olması bir zenginliktir. Eskiden böyle düşünmüyorduk. Tek ses, tek fikir, tek örgüt, tek lider amentumüzdü. Çünkü Stalin yoldaşın sosyalizmi öyle diyordu. Oysa hayatın kendisi bize herşeyin kendi karşıtıyla birlikte var olabildiğini, her örnekte kanıtlıyordu.

 

 Karşıtını yok edersen sende yıkılırsın diyordu. Şu anda hatırlayamadığım bir yerde okuduğum bir bilimsel araştırmada varılan bir sonuç, doğanın kartşıtların birlikte var olaması kanununu şöyle izah ediyordu:

Açık bir hayvanat parkında, yılan ceylanı ısırıyor ve ceylan ölüyor. Parkın bakıcıları tedbir olarak, görebildikleri bütün yılanları, zararlıdırlar gerekçesi ile öldürüyorlar. Kendilerine göre iyi bir tedbir almışlar, artık yılan kalmadığı için ceylanları ısırıp öldürmeyeceklerdi. Ama bir müddet sonra ceylanlar ard arda düşüp ölmeye başlıyorlar, park bakıcıları ne yapıyorlarsa ceylanların ölümünü engelleyemiyorlar, neticede bilim adamlarına doktorlara baş vuruyorlar.

 

Parktaki hasta ceylanlar üzerinde araştırma yapan bilim adamları, ceylanların tırnak ile etlerinin birleştiği bölümlerde küçücük bazı böceklere rastlıyorlar, bu hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalarda, böceklerin zehirli oldukları ve saldıkları zehirden dolayı ceylanların öldükleri anlaşılıyor.. Araştırmacıların vardığı ilginç sonuç şudur: “Öldürülen yılanlar, bu böcekleri yiyorlardı, yılanlar öldürülünce, zehirli böcekler hızla çoğaldı ve ceylanları zehirleyerek ölümlerine neden oldular.”

 

Başka bir doğa olayı bizzat benim köyümde olmuştu. Bundan 18 yıl önce, cezaevinden tahliye olduğumda, köyümüzün ziraat muhendisi arkadaşım bana anlatmıştı. Köylü bahçesinde kırk kadar elma ağacı dikiyor. Bakımlarını yapıyor, suluyor,doğal gübre veriyor. Ağaçlar hızla büyüyor, ama hiç biri meyve vermiyor, Kocaman dalları, yemyeşil yaprakları var ama meyveleri yok! Hangi köylüye nedenini soruyorsa farklı yanıtlar alıyor, kimi topraktandır, kimi sudandır, kimi nazardandır diyor. Köylü ziraat muhendisine gidiyor, derdini ona anlatıyor. Elma ağaçlarını inceleyen muhendis, bir köylünün zor anlayacağı şu çereyi söylüyor: “Senin elma ağaçlarının hepsi dişi, aralarında erkek ağaç olmadığı için döllenemiyorlar, döllenemdiklerin içinde, meyve vermiyorlar.” Muhendisin kendisiyle dalga geçtiğini sanan köylü: “Yani Ahmet beg, ağaçlarımı evlendireyim mi diyorsun?” sorusunu soruyor…

 

Kahkaha ile gülen muhendis arkadaşım: “Aynen öyle yapacaksın, dişi olan ağaçlarının bir kısmını keseceksin, yerlerine erkek elma ağaçlarını dikeceksin, onlarda büyüyecek, dişilerle erkekler birlikte çiçek açacak, arılar gelip açan çiçeklere konacak, erkek ağaçların çiçeklerinin tozunu dişi ağaç çiçeklerine, dişi çiçeklerin tozunu erek çiçeklere götürecek ve döllenen çiçekler meyve verecek”

 

Köylü muhendisin dediklerinin aynısını yapar, bir kaç yıl sonra ağaçlar meyve vermeye başlar, arıların önemini de anladığı için “Allahın işine akıl ermez” der.

 

Siyasete yeni başladığımız zaman, hepimiz bu köylü ve ceylanı ısırıp öldürdüğü için, yılanları öldüren park bakıcıları gibiydik. Ama zamanla ve acı tecrübelerle hayatın, doğanın, siyasetin gerçeklerini öğrendik, yılanları korumanın, arıları sevmenin, kendi rakiplerimize saygı duymanın önemini kavradık.

Gerçi Kürt dünyasında hala tek renge, tek düşünceye, tek partiye, tek lidere tapanlar, farklı fikirleri yılan gibi görüp öldürenler vardır. Ve bunların çoğu benim eski arkadaşlarımdır. Park bakıcıları kadar doğadan habersiz, elma bahçesi sahibi köylü gibi, zıddı olmayan ağaçtan meyve bekliyorlar.

 

Stalin yoldaş, “gücü” elegeçirmiş bir “Gürcü” köylüsüydü, koskocaman Rusya’ daki bütün muhaliflerini, hayvanat parkıdaki yılanlar gibi görmüş, cahil park bakıcıları gibi, “yılanları” tek tek veya toplu olarak öldürmüştü. Muhalif partilerin kapılarına anahtar vurmuş, tek düşünce, tek ideoloji, tek örgüt ve tek lider kültünü hakim kılmıştı. Karşıtlarını bitirince kendiside bitmişti. Göremediği böcekler rejimini, partisini, idddeolojisini, ona ait olan herşeyini zehirleyerek yok etmişlerdi.

Bizim Kürt dünyasında hala bu zihniyetle politika yapanlar vardır. Farklı fikirlere tahamül etmiyorlar, farklı partilerin kurulmasını kendilerine karşı bir tehdit olarak algılıyorlar, hatta farklı internet sitelerini bile hazm edemiyorlar. Eskiden Yaşar Kaya ile  Hasan Bildirici’ nin öncülüğünde kurulan “Kürdistan post” vardı. Burada zaman zaman  “farklı sesler çıkardı” onu bir yılan gibi gördüler, neticede bizzat sitenin sahibi Hasan Bildirici’ nin eliyle kapattılar. Bize yansıyan kapanma nedeni sayın İsmail Beşikçi’ nin “farklı sesi” inden dolayıydı. Ama asıl kapanma sorununu bu sitede yazan hiç kimse cesaret edip kamuoyuna açıklamadı.

 

Şimdi yeni bir www.kurdistan-post.ru çıkmaya başladı. Ona hoş geldiniz diyorum. Dünyamıza renk katacağı için, farklı bir ses olacağı için, belki de “arı” vazifesi gereceği için onu koruyacağız. Bütün kürdistan post çalışanlarına yöneticilerine ve izleyicilerine başarılar diliyorum..

 

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu