Selim Çürükkaya / 28 yıl arayla çekilen bu iki fotoğraf,
Kürt halkının traji- komik durumunu çok net olarak gözler önüne seriyor.
Allahım, Kürtlerin başına gelen başka bir halkın başına gelmesin demekten başka yapılacak bir şey yoktur.
İki fotoğrafın öyküsünü size anlatmak istiyorum.
Birinci fotoğraftaki erkek kişi Sağdan sola, Sayın Abdullah Öcalan’ ın kardeşi Sayın Osman Öcalandır.
Kendileri dazlak kafalı, iki yandan ve arkadan kalan saçları hakiki saç boyası ile boyanmış.
Kafası iyice yıkanarak parlatılmış
Kırlaşmış bıyıkları itinayla boyanmıştır.
Üzerine siyah takım elbise, beyaz gömlek kırmızı kıravat giydirilmiştir
Proleterlerin başı olarak geçinirken, elli yaşının üzerinde, “burjuva” olmayı hayal etmiş, dağdan indirdiği “özgür kadın” la evliliğini sona erdirmiş….
Ovada bulduğu “köle kadınla” dünya evine girmiştir.
Hazret uzun bir dönem Ağabeyisi ile birlikte Kürtlerin bütün imkanlarını, olanaklarını maddi ve manevi değerlerini çarçur -Kürt halkına “önderlik (!)”- etmiştir.
Sayın Osman Öcalan’ ın yanında ayakta duran, uzun sarı saçlı, beyaz gelinlik giyinmiş
Boynunda Firavun eşlerinin taktığı altından gerdanlık bulunan kızımız
Güney Kürtlerindendir
Büyük bir ihtimalle yoksul bir ailenin kızıdır
İkibuçuk kilo altın karşılığında, yine muhtemelen babasından bir kaç yaş büyük Sayın Osman Öcalan ile evlenmiştir.
Bu Fotoğraf ismi önemli olmayan gelin ile Damat Osman Öcalan’ a aittir.
Millattan sonra 2008 yılının kış aylarında Güney kürdistanda çekilmiştir.
Yanda Gördüğünüz bu ikinci fotoğraf, 13 Nisan 1981 yılında Diyarbakır sıkıyönetim mahkemesinde çekilmiştir.
Mahkeme salonunda yaklaşık olarak 250 kişi oturmaktadır.
PKK örgütünün önde gelen kurucularının çoğu aynı salonda bulunmaktadır.
Ön tarafta oturan iki bayandan sağdaki, üzerinde koyu renk elbise bulunan Aysel Çürükkaya’ dır.
Onun yanında açık renk elbiseli ise; Fatma Çelik’ tir.
Aysel Çürükkaya’ nın hemen arkasında oturan kişi ise Selim Çürükkaya’ dır.
Selim ile Aysel 24 Eylül 1978 yılında evlendiler
Bir hafta sonra, Türk polisi tarafından arandıkları için köylerini terk ettiler ve bir daha köylerine dönemediler.
Yüzlerce Kürt genci ile birlikte Kürdistan’ın her tarafında halkı örgütlemek için çaba harcadılar.
Tutsak düşünce soruşturmalarda mahkemelerde siyasi savunma yaptılar
Arkadaşlarıyla birlikte her türlü işkenceye karşı direndiler
Aç kaldılar, susuz, uykusuz kaldılar
Asla inançlarından taviz vermediler
Zalimlere boyun eğmediler
Onların ve arkadaşlarının bu ısrarlı tavırları sonucu
Kürdistan halkı yeniden direnişe geçti
Bu direniş büyük imkan ve olanaklar yarattı.
Tutsaklık yaşamı sona eren Aysel Çürükkaya tekrar dağa çıktı.
Dağdaki gerillaların parasız olduğunu görünce kolundaki dört bileziği sattı.
Elde ettiği paraları partiye verdi.
Sayın Osman Öcalan ve Abisi Sayın Abdullah Öcalan ise
Kürt halkının imkan ve olanaklarını altına çevirdiler
Kızları yaşlarındaki kızların boynuna altın gerdanlıklar taktılar
Halkın parasıyla kızları kendilerine “karı” yaptılar
Bu adaletsizliğe karşı çıkanların isimlerinin önüne “hayın”
Adaletsizliği işleyen kendi isimlerinin önüne ise “sayın” kelimesini koydular.
Adaletsizliğe ses çıkarmıyan herkesi “şakşakçı” yaptılar.
Bütün bunlar, iki kardeşin akıllılığndan mı, şakşakçıların akılsızlığından mı?
Yoksa henüz yeterince anlaşılamamış “bir oyunun oynanmasından mı?”
Bilinmez!
