Kardeşlerim

Ömer Çürükkaya nın Anısına!

Kardeşim Ömer Çürükkaya Dersimde vurulduğunda Duisburg'daydım

Ömer Çürükkaya’ nın Anısına!
Selim Çürükkaya / Bu gün Kardeşim Ömer in şehadetinin 18. Yıldönümüdür. O zaman ben ile eşim, Almanya’ nın Duisburg kentinde Kardinal Galen Strasse de, 60 Nolu bir evde kalıyorduk. Her sabah erken kalkar, televizyonlardan gazete haberlerini izlerdim. O sabahın gazete haberlerine göre; ‘Dersim, Ovacık nahiyesinde, Ali boğazı vadisinde, Türk ordusu baskın düzenlemiş, çıkan çatışmada üç gerillayı etkisiz hale getirmişti. Bunların arasında bölgede uzun süre komutanlık yapan ‘Diyar’ kod adlı, üst düzey bir ‘terörist’de bulunmaktaydı.’
17 Nisan 2015 Cuma 09:18Bu haber 2216 kez okundu
Ömer Çürükkaya’ nın Anısına!
Kardeşim Ömer Çürükkaya’ nın kod adının Diyar olduğunu ve Dersim bölgesinde kaldığını bildiğimden, vurulduğunu anlamıştım.
 1991 Kasım ayında Bekaa vadisinde iken, Bingöl Sivan mıntıkasında gerilla komutanı olan kardeşim Hasan’ın acı ölüm haberini almış, göz yaşlarımı içime akıtmıştım.
Ömer ‘ in ölüm haberi, bana bir başka acı verdi. Davamızın satıldığını, halkımızın arkadan hançerlendiğini, güvendiğimiz örgütümüzün halkımıza düşman güçlerin kontrolüne girdiğini anlamıştım artık.
Bir gün geleceğini, uğruna ölümlere gittiğimiz bütün değerlerin çokta gerekli olmadıklarını açıklayacaklarını o gün biliyordum.

Biliyordum ama kimselere anlatamıyordum. Anlatmıştım, ama kimselere okutamıyordum. Tek başımaydım, doğru söylüyordum, ama kalabalıklarım yoktu, param yoktu, güç sahibi değildim. Yalan ve haksızlık organize olmuştu, doğrunun para etmediği zamanlardı.

Kör bir savaş ortamıydı, kurşun seslerinden başka kimse bir söz dinlemek istemiyordu. Her iki taraf, başarısını öldürülen adam sayısıyla ölçüyordu.
Dağda olan kardeşlerime ve arkadaşlarıma ulaşma imkanından yoksundum, bunun acısını çekiyordum….
Haberi dinledikten sonra, biraz zamanın geçmesi için bekledim, yaklaşık olarak saat dokuzda telefon ile Bingöldeki evimizi aradım, babam çıktı, hal hatırını sordum, nasıl söyleyeceğimi düşündüm, daha bundan 6 Yıl önce oğlu Hasan’ ın ölüm haberi ile yıkılmıştı, ikinci kez onu nasıl yıkacaktım?
Babamı alıştırarak, öyle anlattım: Dersim de bir çatışma çıkmış, üç kişi yaşamını yitirmiş, bunlardan birinin kod adı Diyar’dır deniliyor. Sen ile Hasan Demir bir Dersim’ e kadar gidin diyebildim!
Babamla vedalaştıktan hemen sonra, insan hakları derneğinden Akın Birdal’ı aradım, durumu kendisine izah ettim. Telefon numarasını alıp babama illettim.
Bu, babamın ikinci kez Dersim’e gidişiydi, birincisinde,1978 yılında benim için kız istemek amacıyla gitmişti, ikinci kez oğlu Ömer ‘in cenazesini almak için gidiyordu.
Dağlarda , karakol kapılarında morglarda oğullarının cenazelerini aramanın bir baba için ne kadar kahredici olduğunu bizzat yaşamadığım için tam olarak bilemiyorum!
Babam ise alışmıştı, daha önce Oğlu Hasan’ın cesedini, Genç kasabasına  gidip teşhis etmiş ve getirip köyümüzün mezarlığına gömmüştü. Kim bilir savaş sürdüğü o kahpe zamanlarda kaç dağda, kaç ceset toplamıştı!
Tolstoy’un ünlü sözünü bilmezdi babam, ama bizzat yaşamıştı: ‘Savaş zamanlarında babalar oğullarını gömerdi, barış zamanlarında ise oğullar babalarını’
 Köyümüzün muhtarı Hacı Hasan benim akrabamdı, babamla birlikte Dersim’e gittiler ve kardeşim Ömer’in cenazesini alıp döndüler…
Onu da Kardeşim Hasan’ ın yanına gömdüler.
Ömer, Elazığ da Fırat üniversitesi, mühendislik bölümünde okurken, dağa çıktı. Ben 1978 Yılında arandığım için köyümü terk ettiğinde, daha küçük bir çocuktu, yıllar sonra Diyarbakır cezaevinde tutuklu iken, bir kez ziyaretime gelmiş, bir kaç dakikalık, birbirimize parmaklıklar arasından bakmıştık!
Eşim Aysel, 1986 tarihinde Diyarbakır zindanından çıkıp köyümüze gidince, bizlere yapılan işkencelerin tümünü kardeşlerime anlattı, ardından gerilla olmak için dağa çıktı.
Kardeşlerimin hepsi ya üniversitede okuyorlardı, yada bitirmişlerdi, olanları bitenleri anlamışlardı, ardarda dağlara çıkarak savaşmaya başlamışlardı.
Çok iyi biliyorum ki onların tek bir amacı vardı.
Bağımsız demokratik bir Kürdistan da başı dik ve özgürce yaşamak!
Bunun için yaşamlarını feda ettiler kardeşlerim!
Ömer bunun için tam olarak 10 yıl Dersim dağlarında komutan olarak savaştı.
Ve o toprakların kurtuluşu için, o topraklara düştü!
Şimdi rant yiyen, karınları büyümüş, enseleri kalınlaşmış, gerdanları sarkmış, kıçları fırlamış kaç rantçı Kürt Ömer Çürükkaya’ yı tanır?
Bilinmez!

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu