Güncel

Ayten Öztürk Davası Yeni Baştan

04.07. 2019 tarihnde Ayten Öztürk davası yeniden Elazığ'daki bir mahkemede görülecek. Yirmi yedi yıldır bir arpa boyu yol alınamamış.

Ayten’in babası Hıdır Öztürk, o günden bu güne kadar, Mahkemelerin kapılarında adalet dileniyor. Ona göre Türkiye de mahkeme vardır ve devlet katillerin hak ettiği cezayı günü geldiğinde verir.

27 yıldır mahkemeler bir arpa boyu kadar bile yol alamamıştır. Bu gün itibarıyla vardıkları aşama şudur:

Savcı, bir iddaname hazırlamış, Mahmut Yıldırım (Yeşil), Adulkadir Aygan ve Mesut Mehmetoğlu’nu katil zanlısı olarak arıyor. Pardo Türkiye de olanı aramıyor, olmayanları arıyor! Tükiye de yaşamayan veya yaşasa bile yerlerinini kimselerin bilmediği Mahmut Yıldırım İle Adulkadir Aygan hakkında tutuklama emri çıkarmış, Türkiye de yaşayan, yeri bilinen Mesut Mehmet oğlu hakkında ise tutuklama kararı çıkarmamıştır.

Savcıya göre zanlılar bu üçüdür.

Savcı bey, Peki Hıdır Öztürk ve üç kızını makamına çağıran, onları Mahmut Yıldırım ile tanıştıran, kızların telefon numaralarını, adreslerini Mahmut Yıldırım’a verdirten Tunceli Alay Komutanının hiç mi bir suçu yoktur?

Size göre Alay Komutanı sanık değilse neden? İfadesinde “ben Mahmut Yıldırım’ ı da, Hıdır Öztürkü de, kızlarını da tanımıyorum, Ayten Öztürk olayını görmedim, bilmiyorum, duymadım” demesinden mi?

Eğer siz halkın malını ve canını korumakla görevli bir savcı olsaydınız, eğer siz adaleti tesis etme gibi bir anlayışın sahibi olsaydınız, O Alay Komutanına şunları sorardınız,

Tunceli Küçük bir il, Ayten Öztürk kaçırıldıktan sona, şehirde olayı duymayan kalmadı, Cesedi bulununca şehir ayağa kalkı, Şoförler kontak kapattı. Esnaf kepenk indirdi. Cenaze törenine binler katıldı. Senin emrindeki Jandarmalar yol kavşaklarını köşe başlarını tuttu. Nasıl oldu da bir şehirin bütün insanları bu olayı duydu da en başta duyması gereken sen, olayı duymadın?

Mahmut Yıldırım adlı Jitem’ cinin Dersim yöresinde terör estirdiğini gazeteler yazdı. İnsan Hakları Dernekleri açıklamalar yaptı. Dersim Milletvekilleri Kamer Genç ve Sinan Yerlikaya Mahmut Yıldırım’ın Dersimde yaptıklarını barbar bağırdı. Dersimde zulüme uğrayan herkes Mahmut Yıldırımı tanıyor da, bir Alay Komutanı olarak onu en iyi tanıyan biri olarak neden tanımıyorum dersin?

Peki savcı bey, Ayten Öztürk katledildikten sonra dönemin otopsi raporunu yazan Elazığ savcısı ve iki doktor neden sanık değiller? Onların tuttukları otopsi raporu senin dosyanda mevcuttur.

Bir bakın, ne yazıyor o raporda? Ayten Öztürkü’ ün gözleri, çıkarılmış, dudakları ve burnu kesilmiş, başının derisi yüzülmüş, yani kendisine işkence edilmiş. Ama otopsi Tutanağını yazan savcı ve doktorlar, “ceset bir buçuk ay toprağın altında kaldığından, gözleri kulakları, burunu çürümüş” diye yazmışlar. Ve eklemişler, “baş derisinin kazınmasının nedeni, cesedin üzerindeki 30 santimlik toprak kürekle alınırken kürek sürtmesi sonucu kafasının dersi saçlarla birlikte soyulmuştur” diye yazılıdır.

Siz adaletli bir savcı olmuş olsaydınız, Bu tutanağı düzenleyen savcı ve doktorları sanık kürsüsüne oturup şu soruları sorardınız: Ayten Öztürk 27 Temmuz 1992 akşamı kaçırıldı, 08 Ağustos 1992 günü cesedi bulundu. Kaybolma süresi 11 günken, siz neden raporda onun cesedinin bir buçuk ay toprağın altında kaldığını yazdınız?

Ayten Öztürk’ün babasına kızın hangi tarihte kaçırıldığını neden sorma gereği duymadınız?

Yoksa sizin elinizdeki şikayet dilekçelerinden dolayı, kızın kaçırılma gününü biliyordunuz da işkenceleri gizlemek için mi kaybolma ve bulunma tarihlerini gizlediniz?

Cesedin üzerindeki otuz santimlik toprak kürekle alınırken bir insanın kafa dersinin yüzülmeyeceğini bize yutturacağınızı mı sandınız?

Sayın Savcı bey, Tunceli valisi neden sanıkların arasında değildir? Yoksa kanunlara göre valilerin suç işledikten sonra cezai yaptırımlara tabi tutulmama gibi bir konumları mı var?

(Ben bu soruları Kayın Babam Hıdır Öztürk adına soruyorum. Yoksa ben savcıların da Valilerin de Alay komutanlarının da Kürt öldürme özgürlüklerinin olduğunu biliyorum.)

Ayten Öztürk’ün babası Hıdır Öztürk, Tunceli de valiliğe bağlı Özel idarenin şefiydi. Kızı kaçırılıp öldürülünce, normal olarak Valinin Hıdır Öztürk’e baş sağlığı dilemesi, geçmiş olsun demesi gerekmiyor muydu?

Siz valiyi sanık sandalyesine oturtup şu soruları sorsaydınız, Tunceli Alay komutanı, Hıdır Öztürk ve kızlarını kendi makamına çağırdıktan hemen sonra siz neden Öztürk’ün kızlarından Hemşire olanı Kars’a, Mühendis olan’ı Çorum’a sürdünüz?

Ayten Öztürk’ün cesedi bulunduktan beş gün sonra siz neden Hıdır Öztürk’ün Özel idarenin lojmanlarından atılası için resmi yazı yazdınız?

Ve yine kırk yıllık memurunuz olan Hıdır Öztürk’ü neden istifaya zorladınız?

Savcı bey gördüğünüz gibi Ayten Öztürk’ün katillerinin kodları bu olaylarda gizlidir. Ve siz bunlara dokunamazsınız. Siz ve Ayten Öztürk’ün babası Hıdır Öztürk Türkiye de adaletin olabilceğine inanabilirsiniz. Bu saf vatandaş ile mesleğine bağlı bürokratın aymazlığıdır.

Ama ben Türkiyede adaletin asla tecelli edilemeyeceğine inanırım. Keşke birileri yanıldığımı bana gösterebilseydi!

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu