Makalelerim

Seçim ve trajedi

Selim Çürükkaya / Türk devleti 1925 Şeyh Said önderlikli Kürt ayaklanmasını bastırdıktan sonra, Elazığ şehrini bir merkez olarak kullanmaya başladı. Bu gün biliyoruz ki  Şeyh Said başkaldırısının yayıldığı ilk alan, Piru, Dareheni, Siwuney, Guevdere dir. Ardından Palu ve Elazığ’ın ele geçmesi başkaldırının doruğudur.
Yine Elazığ kentinin tekrar Türk ordusunun eline geçmesi başkaldırının yenilgiyle sonuçlanmasının başlangıcıdır. Bu açıdan benimde doğup büyüdüğüm ayaklanmanın yayıldığı alan için Elazığ, bizim deyimimizle Xarpiet başarmanın ve kaybetmenin doruğudur.

1925 lerde  bölge  komple başkaldırmıştı, köylüler  ellerine geçirebildiği hertürlü silahla  Dareheni’ ye, Piran’a, Palu’ya Xarpiet’e yürümüşlerdi. Zulme, hayasızlığa, barbarlığa son vermek istemişlerdi.

İşte bunu bilen Türk ordusu yenilgiden sonra Xarpieti Elazığ yaptı. Ve bu merkezi Dersim ayaklanmasına karşı kullandı.. Türk Genarali Abdullah Alpdoğan  Elazığ’ a yerleşti.  Artık Dersimde yakalamak Elazığda imha etmek onun biricik yasası olmuştu.

 

Ve Dersim ayaklanmasının trajedik başkaldırısı bu yasaya karşı başlamıştı. Kutu deresinde, cümle Dersimde  yiğitlik destanları yaratılmıştı. „Dersime sefer olur, zafer olmaz!” Sözü bizzat düşmanın ağzından çıkmıştı.

Ama düşman acımasızdı, Güçlüydü, iç ve dış koşullar lehineydi, Dersim Kuşatılmış son kaleydi..

Dersimlilerin değimiyle Munzur nehri kan aktı, anne karnındaki bebeler dahi süngülendi. Baş kaldıran tek bir insana yaşam hakkı tanınmadı, başkaldırıya katılmayanların büyük bölümü sürgüne yollandı, geri kalanlar köylerden toplanarak bir araya getirildi ve bir araya toplananların konulduğu yere “KALAN” adı verildi. 

KALAN da kalanlara tek bir yasa dayatıldı: „Türk ve Kemalist olmak!”

Kuzey Kürdistanda bu iki merkeze benzer başka bir bölge daha vardır. Ağrı dağı isyanı da tarihte henüz yazılmamış trajedik bir destandır. Ve mıntıkanın bütün ayaklanmacıları akrabaları aşiretleri, yakınları, dostlarıyla brlikte “Zilan deresine” toplanarak imha edilmiştir. Anlatanlar: „Ölü kokusundan yabani havanlar bile yöreyi terk etmişti.” Demişlerdi.

İşte bu Zilan deresi Van’ın Erciş kasabasına yakın bir bölgededir ve o katliamda katl edilmiyenlerde “Erciş”  te toplanmıştı.

1970 lerin ortalarında ben Elazığa da, Kalan, yani Dersim e de, Erciş e de gitmiştim. İbretle görmüştüm ki Elazığ ve Palu nun başındaki politik elit grup ırkçı Türk milliyetçisiydi. Dersimin başına geçirlen politik elit grup irkçı ve inkarcı Kemalistlerdi. Ve Van’ın yalınızca Erciş kasabası Milliyetçi Hareket Partisinin kalesi halindeydi.

O yıllarda bütün bunları öğrenince; kendikendime şu yorumu yapmıştım: „Yenenler, yenilenleri kendilerine benzetirler”

 Bu gün aynı Oyun Diyarbakır’da sahneleniyor. Diyarbakır’ ın Bağlar semtini çok iyi biliyorum. Çünkü oradaki bütün caddelere, tek tek evlere ve tek tek beyinlere isyan tohumunu eken bir kaç kişiden biride benim. Bağlar semti, Diyarbakır’ ın beynidir. Diyarbakır’ ın en yoksul, en ezilmiş, en cefakar kesimi Bağlarda oturur.

1979 da zulme baskıya ve sömürgeciliğe karşı ilk kepenk kapatma eylemini başlatan yer Bağlar semtidir. Ve bir gün sonra bütün Diyarbakır Bağlar semtinin öncülüğünü kabul ederek yekpare zulme karşı durmuştur.

Ünlü Diyarbakır zindanı Bağlar semtindedir. 12 Eylül askeri darbesinden sonra orada bize yapılan işkenceleri ve işkence altındaki çığlık ve haykırışlarımızı Bağlar semiti her gün ve gece duydu, yaşadı, bilendi.

Cezaevindeki isyanımıza ilk desteği Bağlar semti verdi. Kürdistan genelinde halk sokaklara dökülünce, kendi köylerinde barınamayan on binler gelip Bağlar semtine sığındı ve bu semt direnişin yurtseverliğin kahramanlığın bir kalesidir hala!

Ama gelin görünkü Bağlar semtinin başına geçirilmek istenen politik elit, onları katl eden, bu dünyayı onlara zindan haline getiren, onları horlayan, bir kuru ekmeğe, bir tas süte muhtaç eden Kemalist elittir. Ve bu elitin temsilcisi Aysel Tuğluk, kendilerinin oylarıyla, kendilerinin temsilcisi olarak  kendilerine seçtirilmek isteniyor.

Bu Satırlarlarla ben Aysel Tuğluk’a iftira atmıyorum. Nasıl bir Kemalist olduğunu kendisi Radikal 2 ye anlatmış, ben oradan kısa bir alıntı yapmakla yetiniyorum:

Kurtarıcı motif, tarihsel imge Mustafa Kemal ve onun tarihsel eylemselliğinin büyüklüğü kendisini gösterdi ve gösterecek. O bir mucizedir, ölümsüzdür. Uluslaşmada temel direktir. Türk halkının ortak bilincinde Sevr ve büyük kurtarıcı imgesi çok güçlü bir enerjiyle ortaya çıkmaya başladı…. Sevr korkularının objesi Kürtler olmamalıdır. Komşu ülkede yaşananlar Türkiye’deki gerçeklikle örtüşmüyor. Zaten başka bir boyuttan bakılırsa orası da Misak-ı Milli sınırlarındadır. Bu işgalci bir yaklaşım değil, samimi ve gönüllü bir kucaklaşma olacaktır. Burada Kemalist aydınlara büyük görevler düşüyor”

Ve cefakar,  Bağlar semtinde oturan kahraman halkımızın kendi oylarıyla bu komedi- tarjediye son vermesini diliyorum.

 

 

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu