Makalelerim

Stockholm de gördüklerim

Kenan ile  1970 lerin ortalarından beri birbirimizi tanırız. Arabayla evine kadar gittik, Şirin mutfağında Kenan’ın eşi , Soma Madiya olmak üzere dört kişilik güzel bir  kahvaltı yaptık.

Selim Çürükkaya / Bir haftadır evde yoktum. Yollardaydım , yani enteresan bir yolculuk yaptım. İsmail Beşikçi’nin Stockholm’ e geleceğini öğrenince, gitmeye karar verdim. Hamburg hava alanına gittim. Berlin üzeri biletimi aldım. Eve dönünce, kızım Soma Madiya; iki gün sonra okulunun tatil olacağını, kendisinin gelmek istediğini söyledi. Tekrar havaalanına gittim, ikinci bir bileti aldım. Bir gün sonra ben ile Soma Madiya  hızlı trenle Berlin’e gittik.

Bir gece orada kalacaktık. Hauptbahnhof tan, yani Berlin tren istasyonundan  öğretmen okulu ve cezaevi arkadaşım Zeki bizi aldı. Otobüs ile evine gittik.  Geçmişi andık, ortak  anılarımızı anlattık birbirimize. Akşamüzeri iki arkadaşım daha geldi, arabayla bir kafeteryaya kadar gittik, burada oturduk, dördümüzün çok uzun bir süreden beri ilişkilerimiz vardı. Çok enteresan ortak anılarımız üzerine konuştuk. Bazı anılarımız çok acıklı, bazıları da çok komikti, birbirimize anlatırken geçmişi yeniden yaşadık adeta.

 Geceyi arkadaşım Zeki de geçirdik, sabah erkenden Tegel hava alanına gittik, Buradan Stockholm e uçtuk. Pencere nin tam yanında oturduğumdan, uçak kalkınca hep dışarıyı izledim. Berlin den Stock holm’ e doğru uçunca,  kısa bir zaman sonra Almanya topraklarını terk edersiniz ve Danimarka kıyıları boyunca deniz üzeri uçarsınız.

Deniz bitince Stockholm’e varmanıza az kalmıştır. 10 bin metre kadar  yükseklikten göller ve ormanlar ülkesinin başkentini izleyerek inişe geçersiniz. Bizde öyle yaptık, uçağımızın tekerleri yere değdiğinde alkış çaldık. Uçağın kapıları açılınca, sırt çantalarımızı alarak uçaktan ayrıldık, hava alanının kapısından çıkmak üzere iken Arkadaşım Kenan aradı, ikinci peronda olduğumuzu söyleyince oraya geldi.

Kenan ile  1970 lerin ortalarından beri birbirimizi tanırız. Arabayla evine kadar gittik, Şirin mutfağında Kenan’ın eşi, Soma Madiya olmak üzere dört kişilik güzel bir  kahvaltı yaptık.

Akşamüzeri Kenan’ın kızı eve gelince, Soma Madiya’yı ona teslim ettik ve ben Kenan ile birlikte Şeyhmus’un lokantasına  gittik.

Şeymus entersant bir Kürt’ tür. Stockholm gibi bir yerde, Vegetariska adlı bir lokanta açmış, annesinden öğrendiği etsiz yemekleri  zenginleştirerek  hazırlamış, çok güzel bir atmosferde İsveçli müşteriye sunarak nam yapmıştır.

Son yıllarda Stockholm e gittiğimde Şeyhmus’ un lokantasına da uğrarım. Bu defa bizi bu lokantaya yönlendiren Laleş Qaso oldu. Şeyhmus’un da arkadaşı olan Laleş, bizi arayarak Beşikçi’ nin akşamüzeri lokantaya geleceğini söyleyince, biz onlardan önce ulaştık.

Lokantadan içeri girer girmez,  Şeyhmus ile Laleş bizi karşıladı, hal hatır sorduktan sonra, Şeyhmus Danimarkalı bir arkeologun yazdığı  kitabı bana gösterdi, altını çizdiği bölümleri İsveç dilinden okuyarak,  türkçe olarak bana tercüme etmek istediğini söyledi: Şeyhmus’un tercümesine göre  Milattan önce 672 tarihinde iktidara gelen Asur Banipal, güçlü olduğu dönemde Asur’un başkentinde, Dicle nehrinin kıyısında kendisi için ihtişamlı bir saray yaptırdı. Ve bu sarayın açılışına tam olarak 70 bin kadın ve erkek davet etti.  Bu şenlik on gün on gece sürdü.

Davet edilen  70 Bin kişiye yemekler verildi. Arkeolog  bu kitapta yemeklerde kullanılan yiyeceklerin listesini vermişti. Şeyyhmus da lokantacıdır ya, bu liste onun dikkatini çekmiş, benim içinde enteresan olacağını düşünmüş, zaten bundan dolayı bana tercüme ediyordu. Listeye göre yüz adet öküz, yüz adet kurutulmuş öküz eti, 3000 adet ceylan, 3000 adet koyun, 2000 adet cordon büyüklüğündeki tarla faresi,3000 adet Kuş, Nar, arpa ekmeği, üç çeşit bira, hindi…

Şeyxmus listedeki yiyecekleri sıralarken: “Dikkat edin, buğday, domates, patetes, lahana gibi  yiyeceklerden söz edilmiyor listede. Çünkü o tarihlerde bunlar Mezopotamya da bilinmiyor” diye ekliyordu.

Benimde ilgimi çeken şey, cordon farelerinin yiyecekler arasında sayılmasıydı, hemen soruyorum : “Acaba fareleri dolma olarak mı hazırlamışlar Şeyhmus, sen yemeklerin pirisin” diyorum. Şeymus gülümseyerek: “Bizim oralarda Araplar hala fare yerler”  dedi.

Şeyhmus’un okuduğu ve bize tercüme ettiği kitap üzerine sohbetimiz sürerken İsmail Beşikçi vakfının temsilcilerinden Av. Ruşen Aslan ve İbrahim gürbüz içeri girdi, ardından Av.Şerafettin Kaya, Recep Maraşlı.. Abdullah ırmak …Tanımadığım birkaç kişi daha…

Misafirlere oturmaları için yer gösterdik, gelenlerden çoğuyla yollarım bir yerlerde kesişmişti, kimi avukatım, kimi hapishane arkadaşım, kimi ile değişik ortamlarda bir araya gelmiştim….

Birazdan Beşikçi içeri girdi, bizim oturduğumuz masaya doğru yöneldiğinde karşılaşıp kucaklaştık. Tam olarak 22 yıl sonra idi karşılaşmamız. 1991 Nisan ayının sonunda Bartın cezaevinden tahliye olup İstanbul’a gitmiş yeni ülke gazetesinde kalıyordum.  Yüksekova’ da 1978 yılında tanıştığım Savaş Buldan bizi Rojda adını taşıyan lokantasına yemeğe davet etmiş, Beşikçi ile son olarak burada bir araya gelmiştim. Bundan sonra ben Bekaa’ya, gitmiş, Beşikçi hapishaneye girmiş artık buluşamamıştık.

22 yıl az bir zaman değildi. İstanbul’daki son buluşmamızda benim şakaklarıma henüz aklar düşmemişti, Beşikçi de yaşlı sayılmazdı. Stockholm deki buluşmamızda benim saçlarım ap ak olmuştu, Beşikçi ise  15 yıl ben

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu