Makalelerim

Talepler olumlu aktörler oyuncak!

Selim Çürükkaya / 20. yüzyıl boyunca büyük haksızlıklara uğrayan bu halk,
Türkiyenin, barışçı, demokratik,
çoğulcu ve çok kültürlü bir topluluk olarak algıladıkları
Avrupa Birliği’ne katılma sürecini,
kendileri için daha iyi bir gelecek umudu olarak görmektedir…. Bu demokratik aileler biriğine katılabilmek için, Türkiye, kültürel çeşitliliğe ve siyasal çoğulculuğa saygılı, gerçek bir demokratik ülke olmak zorundadır.

 

Özellikle Kürt vatandaşlarına, Avrupanın demokratik ülkelerinin yurttaşları olan Bask, Katalan, İskoçyalı, Lapon, Güney Tirollu, ya da Walonlara tanınan, ya da bizzat kendisinin Kıbrıs Türkleri için talep ettiği haklara eş değer haklar garantilenmelidir.

Bundan 4 gün önce bir arkadaşımla birlikte yukarıdaki satırları okuduktan ve bu taleplerin altına imza atan çoğu tanıdık Kürd’ün imzasını gördükten sonra, arkadaşım: „Burada hiçbir siyasi telep yok” deyince biraz duraksadım, arkadaşıma baktım: „Çok önemli siyasal telepler var, baksana Türkiyenin Kıbrısdaki Türkler için istediği hakları Türkiye´deki Kürd’ler için istiyorlar” dedim.  Arkadaşım bir an duraksadı ve „o zaman bunun altına imza atılır”dedi.

 

Bana göre metin çok ustaca, başka bir deyimle profesyonelce hazırlanmıştı. Kullanılan bazı deyimler haricinde kusursuzdu; bir halkın kocaman ulusal talepleri ancak bu kadar kısa, öz ve topluca izah edilebilirdi. Ama ya metnin altına atılan imzalar?

Bir sürü oyuncak insanın imzası vardı! Ve bu oyuncak insanların çoğu uzaktan kumandayla çalışırdı; kendi iradeleri yoktu.

Niye diyeceksiniz?

Bakınız; Türkiye Cumhuriyeti Kıbrıslı Türkler için neler istiyor? Ya tam olarak eşit haklara dayalı federasyon, ya bağımsızlık! Bask, Katalan, İskoçyalı, Lapon, Güney Tirolu, ya da Walonlara tanınan haklar da federasyonun farklı biçimleri. Türkiye´den Kürtler için böyle hakları istemek, ihanetle eş değer olduğunu herkes bilir. Ne gariptirki  “ihanet” damgasını artık Türkiye Cumhuriyeti vurmuyor; damgayı bazı “Kürtlerin” eline vermiş o­nlara vurdurtuyor.

Açık konuşursak Abduldevlet’i dinleyen kişilerin, böyle bir metnin altına imza atmaları bizi şaşırtmıştır. Bu kişiler, tavırlarında ısrarlı olurlarsa, ya İmralı tarafından hain olarak damgalanacaklar, ya da bu kişiler, metnin altından imzalarını çekecekleri gibi, damga memuru görevini alarak metnin altındaki imzalarına sahip çıkan arkadaşlarını damgalayacaklardır. Çünkü kendi iradeleri yoktur; Genel kurmayın kumandası olarak kullanılan zatın kumandaları durumunda olduklarından bu akibetten kurtulamayacaklardır.

Hürriyet Gazetesi’nin baş yazarı Oktay Ekşi bu günkü makalesinde o­nlara yolu gösteriyor; “Hangi gazetelere ilan verdiniz, Kürtlerin taleplerini duyurdunuzsa aynı gazetelere ilan verip taleplerinizden vazgeçeceksiniz” anlamına gelecek sözler sarf ediyor. Bunlarda irade olduğunu bilse, Ekşi böyle konuşur muydu? Bir tane mert adam kalkıp Ekşi‘ye: Ulan limon  kafalı adam; “Senin 150 bin Türk için istediğin hakları, biz yirmi milyon Kürt için isteyince neden sana batıyor?” diyemedi.

 Rumlar Kıbrıs’taki Türklere, sizin Kürtlere yaptığınızdan daha kötü muamele mi yaptı? Rumlar kaç tane Türk öldürdü? Kaç tane Türk’ü sürgün etti? Kaç Türk köyünü yaktı? Tükler’in varlığını inkar mı etti? Türkçe konuşmalarını mı yasakladı? Bu sorulara yanıt ver Ekşi adam!

Ama senin devletinin benim halkıma, senin çok sevdiğin cumhuriyet döneminde yaptıklarını kısaca rakamlarla izah edeyim:

1938 tarihinde yalnız Dersimde 70 bin kişi, 1925′ te Palu, Bingöl Genç’ te  15 bin Kürt,  1930 Ağrıda, Zîlan’da 30 bin insan katledildi.

Diğer yerlerde katledilenleri saymıyorum; bunların sayısı bile Kıbrıs’ta yaşayan bütün Türklerin sayısı kadardır. Sen ayrı devlet kurmak istedi diye yüz elli bin Kürd’ü katledersin, ama başka bir yerde yüz elli bin Türk için ayrı devlet kurarsın. Bu sahtekârlık değil mi? Kıbrıs’ta iki Türk köyünde yapılan katliamı bahane yaparak bir ülkeyi ikiye bölersin; 1988 ile 2000 yılları arasında 2700 Kürt köyünün yok edilmesinin suçunu bile Kürtlere yığmaya çalışırsın!

Yüz Türk’ün öldürülmesini bahane ederek Kıbrıs’ta ayrı devlet kurmayı savunursun. Son 30 yılda  devletin 100 bine yakın Kürt öldürdü, beş milyonunu sürgüne yolladı, bunları görmez, Kürtlerin bin kez bağımsız devlet kurma hakkının olduğunu inkar edersin!

Defol oradan! Gölge etme!

Aslında Ekşi adam generallere sesleniyor. Kumandanın    o­nların elinde olduğunu biliyor; o­nlar aracılığıyla oyuncak adamları harekete geçirmeye çalışıyor.

Daha önce „anadille eğitim” kampanyasında aynı şey yapılmıştı. Binlerce öğrenci dilekçelerle, ilgili kurumlara başvurarak „biz anadilimizle eğitim görmek istiyoruz” isteminde bulunmuştu. Bu Ekşi adam yine kudurmuş, yazılar yazmıştı. Generaller kumandaya basmış, Abduldevlet „Bu dilekçe sorunu devletle çatışma yaratıyor, dilekçeler geri alınsın” deyince. Verilen dilekçeler bu kez Kürtçe’nin seçmeli ders olmasını istiyoruz biçimine dönüştürülerek verilmiş, devlet de bu dilekçeleri resmiyete koyarak, kendisinin vermek istediği seçmeli dil dersini Kürtlerin istemi haline getirmişti.

Anadille eğitim kampanyası yürütüldüğü günlerde, birçok Kürt Aydın’ı da bu kampanyaya destek vermiş ama o tarihlerde yazdığım bir makalede „Tansu Çiller’in bankasını soymak, kutsal bir haktır ama Çiller’in polisinin başında olduğu bir şebekeyle bankayı soymaya kalkmak ise ahmaklıktır” demiştim.

Bana öyle geliyor ki Kürt taleplerinin altına imza atan çoğu oyuncak adam imzasını çekeceği gibi, gerekli her yere başvurarak Kürtlerin otonomi, bağımsızlık, özerklik, federasyon istemediklerini, Kürtlerin sorununun Kıbrıslı Türklerin, Baskların, İskoçların, Lapon ve Katalanların sorunu gibi olmadığını söyleyecek, tükürdüklerini yalayacak, ulusal haklar istemediklerini bizzat kendileri açıklayacaklardır.

Bu kampanyanın en önemli yararı, oyuncak adamlarla adam olanları birbirinden ayıracak olmasıdır. Kürt halkı üzerinde oynanan oyun konusunda çoğu insanın gözlerinin gerçekleri görmesini sağlayacaktır.

Kampanyanın fikir babalarını kutluyorum ve o­nları oyunu bozmaya davet ediyorum!

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu