Makalelerim

Yenildim Diye

Zulüme baş kaldırdığım gün, benimle alay eden siz değil miydiniz? Yenilmediğimi gördüğünüzde, bana secde etmediniz mi? Neden o zaman günahlarımı kutsadınız? Neden sorularınızı o zaman sormadınız? Neden o an yakama yapışmadınız? Ödlekliğiniz buna engeldi, değil mi?

Selim Çürükkaya/ Yenildim, bundan dolayı bu soruları soruyorsunuz bana:
“Kaç kişi öldürdünüz?
Hangi suçları işlediniz?
Kimin hakkını yediniz?

Kime, nerede, nasıl işkence yaptınız?
Hangi kadına tecavüz ettiniz?
Gelin hesap verin bakalım!
Kardeşin ne yaptı, onu anlat?
Eşinin yaptıklarını söyle !
Amcan oğlununkileri tek tek sırala!”

Sorularınız bitmez, tükenmez  biliyorum.

Ama yine biliyorum ki, bütün bu sorularınızı, yenildiğim için soruyorsunuz!
Eğer yenilmeseydim, tek sorunuz olmayacaktı bana!
Sadece ve sadece karşımda eğilirdiniz.
Eğer zaferi kazansaydım; bütün günahlarımı kutsar, suçlarımı meziyet sayardınız.

Hatta  yedi sülaleden bana akraba olan  kadınları azize, erkekleri evliya ilan ederdiniz!

Ve o zaman benim  kadar insan öldürmediğiniz için kendinizi alçaltır,
benim kadar kadınlarla ve erkeklerle yatmadığınız için kendinizi basit, sıradan insanlar olarak görürdünüz.
Cinayetlerimi kutsardınız o zaman, tecavüzlerim için bile aşk romanları yazdırırdınız!
Ama ben yenildim, bundan dolayı sorularınızı çarpıyorsunuz suratıma!
Bundan dolayıdır tehditlerinizi savuruyorsunuz!
Ve arkası gelmez sorularınızın biliyorum:
“Neden yanlışlara karşı çıkmadın?
Neden cesaretli olmadın?
Neden felaketi önceden haber vermedin?”

Sizi yermiyorum ve haksız da görmüyorum!
Ama eğer müsaade ediyorsanız, bir kaç sözde ben söylemek istiyorum.
Ben çırılçıplak yüreğimle zulüm ordularına karşı direnirken, siz nerdeydiniz?
Ben ortadoğuda Firavunlara baş kaldırırken, neden yanımda değildiniz?
Boyun eğmemek için açlıktan dolayı kendimi yiyerek yaşarken, siz ne yapıyordunuz?
Hangi  meydanda kendinizi  nasıl pazarlıyordunuz?
Hangi meyhane köşesinde şarabınızı yudumluyordunuz?
Hangi mahallede veya hangi sokaklarda zalimleri alkışlıyordunuz?

Zulüme baş kaldırdığım gün, benimle alay eden siz değil miydiniz?
Yenilmediğimi gördüğünüzde, bana secde etmediniz mi?
Neden o zaman günahlarımı kutsadınız?
Neden sorularınızı o zaman sormadınız?
Neden o an yakama yapışmadınız?
Ödlekliğiniz buna engeldi, değil mi?

Sorularınıza muhatap olmamam için sizin gibi mi olmalıydım?
Evimde oturmalıydım.
Zalime boyun eğmeli, kanlı çizmesini yalamalıydım.
İsyan etmek isteyeni gammazlamalıydım.
Karnımı  doyurmaya çalışmalıydım.
Kendime bir arsa almalı veya bir pizza dükkanı açmalıydım.
Birazda para biriktirmeliydim.
Ülke kurtarmaya asla soyunmamalıydım.

Biliyorum, böyle yapsaydım,
Kimse katil demezdi bana!
Niye savaştın niye savaşmadın sorularına hiç muhatap olmazdım.
Keyfime bakar, hayvan gibi yaşar, ağzıma geleni söylerdim.

Ne suya girer ne boğulurum, ne ateşe yaklaşır ne yanarım.
Ne kavgaya girer ne yara alırım. Ne isyan eder ne yenilirim.
Kazananın ayağını öperim, yenileni ayağımla ezerim.
Böyle bir yaratık olduğunu  bilirim.

Ama ne edersen et, beni kendi aşağılık yerine çekemezsin!
Boyun eğmem ben, isyan ederim, bin kez yenilir bir daha baş kaldırırım.

Sen cinayet işleyemezsin, ben binlerce cinayet işlerim!
Sen günah işlemekten korkarsın, ben ise günah işlemekten zevk alırım.
Sen binlerce tabuyla bağlanmışsın!
Ben iplerimi yere bağlayan bütün kazıkları söküp atmışım.
Sen ne baş kaldırının doyumsuz tadını, ne de yenilgilerin kahrolası acılarını tadmışsın!
Ben böyleyim, sen de öylesin.
Yenik halime bakıp soru sorarsın.
Sana cevap vermeyeceğim, çünkü senin durumun benimkinden berbat!

Ben hiç olmazsa baş kaldırdım ve yenildim.
Yenilgimi onaylamadım, kabullenmedim ve utanç duydum!
Ya sen?
Ne isyanların, ne baş kaldırıların, ne zaferlerin , ne yenilgilerin sahibisin!
Ne suçların, ne de günahların vardır!
Adın hiç bir yerde yazılı değildir.
Bir kaç çocuk bırakma dışında, insanlığa, olumlu veya olumsuz bir katkın bile olmayacaktır!
Ve buna rağmen durmazsın.
Utanmadan sorarsın sorularını:
„Hi hi hi gel bakim buraya! Kaç adam öldürdün açıkla!” dersin.
Sen bundan dolayı hiç adam olmazsın, öldüğünde mezar taşında bile adın olmayacak!

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu