Makalelerim

Son sözü O türküyü söyle

Selim Çürükkaya / 1982 Mayıs ayıydı, Diyarbakır zindanındaydım.
Daha doğrusu, zindanın içinde bir zindandaydım.
Biz buraya hücre bölümü, bizi tutsak edenler 35. Koğuş derdi.
Hücre bölümünün içinde de hücreler vardı.

 Demirden ve betondan kırk kafesti.
Biz bir isyanın sonucunda yenik düşmüştük.
Ve bu ölüm kafeslerine konulmuştuk.
Yenilgimiz fizikiydi, onu asla kabullenmemiştik.

Baskı vardı üzerimizde, zulüm vardı
Ölüm kol gezerdi, cezaevi suskundu.
Ve biz hazırlığındaydık, yeni bir isyanın..
21 Mart gecesi balyozu kalkmıştı zaten Kawa’nın
Ve Mayıs ayında suskunduk biz.

Hatırlamıyorum şu an, soğuk muydu, sıcak mıydı havalar!
Günlerin nasıl geçtiğini, gecelerin nasıl geldiğini bilmiyorum.
Hayat normal akışına devam ediyor muydu?

Yani nehirler şarkılarını söyleyip akıyorlar mıydı?
Kelebekler dans edip uçuyor muydu?
Sevişiyorlar mıydı kadınlarla erkekler?
Yeni doğan çocuklar ilk çığlıklarını atıyor muydu?
Bir kez yıkanan akan suda ikinci kez yıkanmıyor muydu yine?
İşliyor muydu diyalektik, ondan da emin değildik!

Zira bizde durmuştu yaşam!
Betondu her taraf ve demir!
Zulümdü her şey  ölüm ve emir
Etki çoktu, tepki yoktu.
Su bir türlü kaynama derecesine ulaşmıyordu.
Karanlıktan sonra aydınlık gelmiyordu
Ve her kışın sonu bahar olmuyordu.

İşte o sabah, yani 20 Mayıs sabahı.
İsmail hakkı Oruç’ un marş söyleyen sesi sustu.
Yüzümüzü geriye, duvara çevirdiler bir emir ile.
Ve ayak sesleri geldi kulaklarımıza
Demir kapıların kilitleri açıldı
Yeni getirilen tutuklular, hücrelere kapatıldı.
Bir fısıltı başladı, dilden dile dolaşmaya
Dört kişi ateş olup karışmıştı havaya
Ferhat’tı adı birinin, Eşref, Mahmut, Necmi idi diğerlerinin.
Ve biz tanırdık bu insanları
Aynı sofralarda oturmuştuk, aynı bombaların zehirli gazlarını yutmuştuk.
Makalelerimiz yan yana ayın dergilerde yayınlanmıştı.

Demek ki isyan ettiler?
Çektiler pimini zindan denilen atom bombasının
Yaşamı geri getirdiler o beton ve demir mezarlığa
Su, kaynama noktasına erişti dediler
Evrim aşaması tamam diye müjdelediler
Ve hepimizi tetiklediler
Bizi mezarlarımızda yeniden dirilttiler

Artık zulüm, zalim, cop, kalas
Ölüm, ceza, kural, emir
Hücre açlık ve demir hükümlerini yitirdiler.
Ve Ferhat’ laştı zindan
Ferhat’laştı dağ ile zozan
Türkülerle ölmeyi ve türkülerle yaşamayı öğreti bize
” We strane beje” dedi giderken.

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu