Selim Çürükkaya / Bir arkadaşım var, hala bütün kötülükler kapitalizmden geliyor, sosyalizm ise cennettir diyordu.
Bunun üzerine tartışmaya başladık. “1970lerin başında yaptığımız bu propagandaları tekrar yapmamıza gerek yok” dediğimde, arkadaşım ısrarcıydı. “Albert Einstein da sosyalizmi savunuyordu, ben niye savunmayım?” demeye getirdi.
Ona göre Einsten’in ne zaman sosyalizmi savunduğu hiç önemli değilmiş gibiydi. O’na “Einstein bugün sağ olsaydı, Rusya’da sosyalizmin yıkıntısının enkazını görseydi, Doğu Avrupa’da olan bitenleri öğrenseydi, gidip Küba’yı dolaşsaydı, Kuzey Kore serserisinin insancıkları ne hale soktuğunu gözleriyle izleseydi acaba hala sosyalizmi savunur muydu?
Veya Einstein o kadar sosyalizmi seviyor / inanıyor idiyse, atom hakkındaki bilgisi ile neden Sosyalizmin babası Stalin’e değil de, kapitalizmin merkezi Amerika’ya gidip sığındı?” dedim.
Arkadaşım için bunların hiçbir önemi yoktu.
O inanmıştı!
O na dedim ki: “Benle sen Kuzey Kore’ye, Rusya’ya gitmedik. Almanya’ya geldik, iltica ettik. Bak kapitalizmi de eleştiriyoruz. Kuzey Kore’ye veya Stalin döneminde Allah göstermesin, Rusya’ya gitseydik, bırak eleştirmeyi, “işçiler çalışıyor, yöneticiler yiyiyor” deseydin ve ben de seni yoldaşlara ispiyonlasaydım, ikimiz de tutuklanır, Sibirya’ya yollanırdık. O cümleyi sarf ettiğinde, seni öldürmediğim için ben tren istasyonunda ağır varilleri trenlerden indirme cezasına çarptırılırdım.
Sen ise keskin bir bıçakla kesilir, kör bir testere ile etlerin parçalanır ve bu et parçaların kutup ayıları için karların üzerine bırakılırdı.
Bu tartışmalara girmeden önce, senden ricam; 1- Kitabın adı, 1984, yazarı George Orwel.[1]
2- Gün ortasında karanlık, yazarı Arthur Kostler.[2]
3- Arbat çocukları, yazarı Anatoli Ribakow.[3]
4- Dr. Jivago, yazarı Dr. Boris Pastarnak.[4]
5- Gulag takım adaları, yazarı Aleksender SolJenistin.[5]
Bunları oku. Ve inanki sen ayılara yem edilmeseydin, ben de 10 yıl tren istasyonunda varil indirme cezasını bitirseydim, sonra geri dönebilseydik.
SEN FAŞİST BİR PARTİ KURMAK İSTERDİN, BEN DE SENİN PARTİNE ÜYE OLMAK İSTERDİM AMA ÜYE OLMAKTAN KORKARDIM. AMA SOSYALİZM YIKILDIĞI GÜN DOĞU ALMANLAR GİBİ ÇOĞUMUZ NAZİ OLURDUK!
Bu sözlerime karşı arkadaşım,“senin sosyalizm dediğin o rejimler sosyalist değil küçük burjuva rejimlerdi,”diye yazdı.
Siyasal İslamcılara karşı, hangi islam ülkelerinde demokrasi, adalet, insanlık, eşitlik vardır dediğimiz de aldığımız yanıt, “onlar gerçek islam değil, münafıktırlar.”
Önerdiğim yazarlar için arkadaşımın tek yanıtı:
“George Orwell bir burjuva”
George Orwel bir burjuva deyip kitabını okumayı engelleyenler ile Selim bir xayındîr deyip kitabını okumayın lafı, ne kadar birbirine benziyor? Oysa eğer biz de bir beyin varsa ve beynimizin işlevlerinden biri de yanlış ile doğruyu, eğri ile düzü birbirinden ayırmaksa, o burjuvadır okuma, bu sosyalisttir oku lafları, “inanmışların” sözleridir.
Düşünenler böylesi lafları kullanmazlar.
Yine arkadaşım yazışmalarımız sırasında şöyle bir cümle de kullandı:
“Herkes kendi sınıfının dediklerine inanır.”
Ben de şu yanıtı verdim: “Herkes kendi sınıfının dediklerine, herkes kendi partisinin dediklerine, herkes kendi tarikatının dediklerine, herkes kendi aşiretinin dediklerine inanırsa, o zaman bizim birey olarak düşünmemize gerek yoktur. Sınıfımıza, partimize aşiretimize inanalım. Bunların söylediklerini tekrarlayalım.
Ve biz bilimsel düşünüyoruz diyerek kendimizi avutalım.”
[1] https://www.turkedebiyati.org/yazarlar/george_orwell.html
[2] https://www.iletisim.com.tr/images/UserFiles/Documents/Gallery/gun-ortasinda.pdf
[3] https://kupdf.net/download/anatoli-ribakov-arbat-ccedil-ocuklar-305_5afbe0e4e2b6f50011874920_pdf
[4] https://www.mevzuedebiyat.com/3692-2/
[5] https://www.kitapindir.in/2019/11/gulag-takim-adalari-aleksandr-soljenitsin-3-cilt-pdf-indir.html
