Kitap Yorumları

Aş mektupları

Kırk yıllık yaşamımın en özgür anıydı.Beni köleleştiren bütün zincirleri kırmıştım.Duvarlarını delmiştim hapishanelerimin.Hiç bir güç tutamamıştı beniNe amansız fırtınalar, kar ve boranNe Sahranın kızgın kumları

Selim Çürükkaya /    “Ben bir pusum
Her şeyi örten, ancak hiç bir zaman bir araya getirmeyen bir pus.
Ben yağmur suyu haline dönmeyen bir pusum.
Ben bir pusum ve pus benim yalnızlığım ve tek başıma oluşumdur.
Ve bunların içinde benim açlığım ve sussuzluğumdur.”(Cıbran)

 Kırk yıllık yaşamımın en özgür anıydı.
Beni köleleştiren bütün zincirleri kırmıştım.
Duvarlarını delmiştim hapishanelerimin.
Hiç bir güç tutamamıştı beni
Ne amansız fırtınalar, kar ve boran
Ne Sahranın kızgın kumları
Yıldızları avuçlamıştım saçlarımla
Okyanus dalgalarının tepelerinde dansa tutulmuştum
Yeller savurmuştu beni “Hasrun” mıntıkasına
Dört bin yaşındaki Sedir ağacıyla tanışmıştım
İçini dökmüştü bana
Göz yaşlarımla ulu kökünün yanından ayrılmıştım
Misafir olmuştum Halil Cibran’ a

Bir mabedi andıran evine girmiştim
İçime  ferahlatıcı  bir serinlik çökmüştü
Sessizliğin sesini dinlemiştim

Dolanırken gözlerim duvarlardaki tablolarda
Karanlıktı yarısı kadının yüzü
Diğer yarısında şafak atmıştı
Geçerken uzun koridoru
Kulaklarım ayak seslerimi dinlemişti
Ve Halil Cibran’ ın hayali:
“Eyvah o ulusa ki dört parçaya bölünmüş
Her parçası kendini bir ulus sanıyor”
Diye bana bağırmıştı.

Mezarı da evinin içindeydi
O bölüme girince ruhuna dua okumamıştım
Aklımda kalmış sözlerini kulaklarıma fısıldamıştım
Terk ettiğimde mabedini
Kapsındaki çiçekler ağlamıştı
El sallamıştı bana meşe ağaçları
Kayalar sanki secdeye durmuştu

Yukarıdaki satırları Cibran’ ın kitabını okuyunca yazdım.
Adı “Aşk mektupları”
Kaktüs yayınlarından çıkmış
Mısırlı kadın yazar Mey Ziyâde’ ye yazılmış
Bir mektubunda şöyle demiş

Bana ‘siz bir sanatçı ve şairsiniz
Ve bir şair ve bir sanatçı olmaktan dolayı memnun olmalısınız’
diyorsunuz.
Ama ben, ne bir sanatçı ne de bir şairim.
Mey, günlerimi ve gecelerimi resim çizmek ve yazı yazmakla geçirdim.
Ama ben (yani benliğim) ne günlerimde nede gecelerimde bulunmakta.
Ben bir pusum Mey;
Her şeyi örten, ancak hiç bir zaman bir araya getirmeyen bir pus.
Ben yağmur suyu haline dönmeyen bir pusum.
Ben bir pusum ve pus benim yalnızlığım ve tek başıma oluşumdur.
Ve bunların içinde benim açlığım ve sussuzluğumdur.
Ancak benim talihsizliğim bu pusun bulutların içinde dolaşan bir pusla tanışmaya ve
‘Sen yalnız değilsin, bende buradayım ve senin kim olduğunu biliyorum’
Sözlerini işitmeye ihtiyaç duyan gerçeğimin ta kendisi oluşudur.”

Söyleyin bana dostum, bu dünyada bana;
Ben de bir pusum,
Oh pus, hadi gel dağlara ve vadilere varalım.
Hadi gel ağaçların üzerinde dolaşalım
Gel birlikte yaradılışının gönlünün ve mabedinin içlerine girelim.
Ve bu uzak, keşfedilmemiş diyarlarda dolaşalım” diyebilecek biri var mı?”

Cibran’ ın yaşadığı köy, Hasrun kasabasına yakın bir dağda
Lübnan’ ın bu mıntıkasında Maruniler ve Keldaniler yaşar hala
Cibran, kendi dağlarını ve denizini şöyle fısıldar kulaklarımıza:

Yaz aylarını, ormanla sahil arasında rüya misali sessiz ve sakin bir evde geçirdim.
Ne zaman Ben’i ( kendimi) ormanda kaybettiysem yeniden- bulmak için denizde
Ve ne zaman Ben’ i (kendimi) dalgaların arasında kaybettimse ağaçların gölgelerinde buldum.
Bu ülkenin ormanları, diğer bütün ülkelerin ormanlarından farklı
Yeşil sık ve gür
Tarih öncesi zamanlara, başlangıca uzanıyorlar.
Başlangıçta söz vardı.
Ve söz Tanrı ile idi.
Mısır kıyısında işittiğiniz kanatlı sesler, bizimde burada işittiğimiz sesler.
Bizim denizimiz sizin deniziniz.
Ve sizin kalbinizi hayatla dolduran aynı kötü ve korkunç nağmeler.
Bizimde kalbimizi hayatla dolduran ayni kötü ve korkunç nağmelerdir.”

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu