Makalelerim

Ergenekonun akibetini izlerken

Ergenekon Operasyonları dalga dalga devam etti ve kitabımda anlattığım örgütün resmi, Puzle taşları olduğu gibi göründü. Ergenekon Örgütünün iki stratejisti Yalçın Küçük ve Doğu Perinçek tutuklananların arasına girince, dava ile olan ilgim daha da arttı.

Selim Çürükkaya / Dün, gün boyunca Türkiye televizyonlarını izledim.
Ergenekon davasında mahkeme kararını verdi.
Haberciler olanları dakika dakika bize aktardı.
Çok yakından takip ettiğim bir davaydı. Öylesine yakın takip ediyordum ki; ilk iddianamesini dokuz ciltlik bir kitap olarak bastırdım, bana ilginç gelen bölümlerin hepsini okudum, daha ilginç olanların altını çizdim ve bir kitap kadar notlar çıkardım.

 Bu dava henüz başlamadan, Ergenekon Örgütüne karşı operasyonların düğmesine basılmadan, 2007 Mart Ayında İstanbul “DOZ “yayınlarında  Ergenekon’ un romanı olan,“Sırlar çözülürken” adlı kitabım yayınlandı. Bu kitap yayınlandıktan dört ay sonra, 27 Haziran 2007 günü, İstanbul da polisin yaptığı bir operasyonda bir evin çatısında 27 adet el bombası ele geçti ve bu bombaların altında Ergenekon örgütü çıktı.

Ergenekon Operasyonları dalga dalga devam etti ve kitabımda anlattığım örgütün resmi, Puzle taşları olduğu gibi göründü. Ergenekon Örgütünün iki stratejisti Yalçın Küçük ve Doğu Perinçek (****) tutuklananların arasına girince, dava ile olan ilgim daha da arttı.

Hiç kuşkusuz bu dava, Türkiye de demokrasiye doğru giden yolun, önemli bir kilometre taşıydı. Cumhuriyetin Kuruluşundan 1950 Yılına kadar Türkiye’ yi idare eden askerlerdir. CHP dönemi bir askeri diktatörlük rejimiydi.1950 ile 1960 yıllarında Demokrat Parti bu rejimden ayrılmak istemiş, ama askerler darbe yaparak ipleri tekrar ele geçirmiştir. 

 Generaller  AKP iktidarı dönemine kadar sopayı sivillerin başından eksik etmemişti. Kontrgerilladan söz eden başbakan Ecevit te suikast düzenleyerek, Başbaka Turgut Özal’a suikasta yaptırarak susturmuşlardı.
 

AKP iktidarından önce kimseler Türkiye’ de  suç işlemiş bir çavuşu dahi tutuklayamazdı. Generaller siyasetçileri gazetecileri şamar oğlanları gibi kullanırlardı. Sol kökenli gazetecileri şöyle bir inceleyin, hepsi 1960 lardan beri darbe şakşakçılarıdır. Ve 1923 1950 Yılları arasındaki CHP nin faşist  iktidarına toz kondurtmazlar.

AKP bu işe son verdi. Yani Generallerin siyaset üzerindeki hegemonyasına son verdi.“Yiğidi öldür ama hakkını yeme” derler ya, AKP bu konuda tam da böyledir. Ülkeyi sopa ile yöneten halkın oyu ile meclise gelenleri tehdit eden, tehdide boyun eğmeyenleri zorla iktidardan uzaklaştıran Generalleri, AKP iktidarı tutuklattı. Onları yargıladı, “siz darbecisiniz” dedi ve mevcut anayasaya göre darbeye teşebbüs etmek suçtur maddesine dayanarak ömür boyu hapis cezasına çarptırdı.

Bu Türkiye’ de hiç olmamış bir şeydi. Genelkurmay başkanlığını yapmış bir zat, terör örgütü kurmak ve yönetmekle yargılandı ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Peki bu doğrumuydu? Yani Genelkurmay başkanı bir terör örgütünün başımıydı? Mahkeme bu soruya “evet “demiş ve buna uygun olarak cezasını da vermiştir. Ama askerin gübresi ile beslenen CHP li yöneticiler, Ordunun tarlasında yetişmiş bazı solcular ve yine ordunun bahçesinde büyümüş bazı sermayedarlar bu duruma itiraz ediyorlar.

Cezalandırılan Generalleri “yurtsever”olarak değerlendiriyorlar, AKP nin ülkeye diktatörlük getirdiğini ve bu askerlerin demokrasi kahramanları olduklarını söylüyorlar!  

Çok şükür ki ; artık Türkiye nüfusunun büyük çoğunluğu Generallerin Türkiye deki demokrasinin canına okuduğunu öğrenmiş durumdadır. Çünkü generallerin son sözü söylediği bir ülkede demokrasi olmadığını biliyorlar.

AKP hükümetinin bu davada eksik hatalı  tarafları vardır , onları da eleştirmeden geçemeyeceğim. AKP Ergenekon’un üzerine yeterince gidemedi. Ergenekon, şu anda tutuklu olanlardan ibaret bir yapı değildir.  Ve yakalanıp cezalandırılanlar, teşkilatın yüzde onu bile olamaz.

Ergenekon davasında tutuklu olanlara isnat edilen suçlar yetersizdir, suçlarının büyük kısmı gizlenmiştir. Örneğin Jitem in kurucusu Arif Doğan Ve General Veli Küçük sadece hükümete karşı darbe girişiminden dolayı suçlanmışlardır. Bu iki Şahıs, JİTEM denilen gizli bir teşkilatın kurucusu değil mi? JİTEM binlerce sivil Kürd ü kaçırıp katletmedi mi?

Bu teşkilat Türk Genelkurmay Başkanlığının ilgisi ve bilgisi dahilinde kurulmuştur, mahkeme bunu soruşturdu mu? Bu teşkilatın kurulmasına hangi Generaller önayak olmuş? Hangi başbakanlar bu teşkilatlara emir vermiş? Hangi bölge valileri bu teşkilatı kullanmış? Kaç kişi bu teşkilatta görev yapmış? Bu teşkilat kaç tane köy yakmış, kaç tane sivil Kürt katletmiş? Ne kadar orman yakmıştır? Mahkeme bu soruların hiç birisini soramamıştır.
Neden?

“Çünkü yapılanlar vatan için yapılmıştır.”

Olaya böyle bakıldığı için, darbe yapma gerekçesi ile yargılanan General haliyle  kendini kahraman pozisyonunda görüyor. 

Türkiye de Adalet olsaydı  Generalin yakasına yapışırdı:

 Gel buraya! Sen on yedi bin sivil insanı neden öldürdün? Bu adamlar silah alıp devlete karşı savaşmıyorlardı. İtirazları eleştirileri vardı, kaldı ki suç bile işleselerdi senin görevin onları öldürmek değil, yakalayıp adalete teslim etmekti. Neden yakalamadın ve mahkemeye çıkartmadan kendin öldürdün?”Derdi.

Yine eğer Türkiye’ de adalet olmuş olsaydı; Ergenekoncu Generallerin yakasına yapışır,:“Ormanları neden yaktınız, binlerce köyü neden boşalttınız?  Köylülere neden bok yedirdiniz?” diye hesap sorardı. 

Yine eğer Türkiye de adil  mahkemeler olmuş olsaydı, Ege ordu komutanına, İmralı cezaevi düzeninden sorumlu olan Generale ve albay Hasan Atialla Uğur’a  “İmralı’ da ki Öcalan’ a neden savaş talimatları verdirtip on yıl savaşı sürdürdünüz ve binlerce kişinin ölümüne neden oldunuz?” derdi, kamera kayıtlarını ve avukat görüşmelerini gözlerine sokardı.. Ama adalet olmadığı ve AKP de yapılanları ülke menfaatine olduğuna inandığı için bu sorular sorulmamıştır. Bir suç örgütü olanve kırk yıldan beri büyük suçlar işleyen Ergenekon darbe yapmak istemek gibi dar bir kalıpla ele alınmış yargılama böyle noktalanmıştır.

Türkiye gibi bir yerde bu da çok  önemlidir  80 ne yakın General in tutuklanması, dünya çapında büyük bir olaydır. AKP ye karşı kinin nefretin yükselmesinin altında bu gerçek yatmaktadır.  Generaller  doksan yıllık iktidarlarını kayıp etmiştir. Ve yeniden saltanatlarına kavuşmak için canla başla çalışıyorlar. Bundan dolayı AKP ye karşı bulabildikleri her türlü malzemeyi kullanıyorlar. AKP liler  bunların üzerine demokrasi silahıyla değil, başka silahlarla gidince tökezliyorlar.

(****) Konu ile illi makaleleri okumak için tıkla

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu