Makalelerim

PEN Kongresi 4

Selim Çürükkaya / 1992 yılında Rio de Janeiro da yapılan PEN Kongresi, o tarihlerde Kürt PEN’in kurucusu ve Başkanı Hüseyin Erdem’in çabaları sonucu “Xêce û Siyamend” adını taşıyan Kürt filminin gösterimiyle başladı….. Düşünebiliyor musunuz? Dünyanın en az yüz ülkesinden gelen 300’e yakın ünlü yazar, yeryüzünde yasaklanmış tek dilin ve kültürün öyküsünü bir filmde izliyor! Filmi izleyenler bilirler, yaşlı bir dede bir grup Kürt çocuğu ardına takıyor, karanlık bir mağaraya götürüyor. Bu yeraltı mağarasında ünlü Kürt destanı “Xecê ile Sîyamend'”i anlatıyor. Destan bitince yaşlı dede önde, çocuklar ardından onu takip ederek mağaradan çıkıyorlar ve silah sesleri geliyor…
Çocukların gözleri korku dolu, bakıyorlar… Ve korkmadan Türk askerlerine karşı koyanlarıda görüyorlar!

 

Bir çocuk, taşın üzerine fırlıyor „Ez Sîyabendim” diye Kürtçe bağırıyor. Bu filmi Dünyanın en büyük dil ve kültür ustalarının toplandığı bir salonda, onlarla birlikte izlemenin gururu bir başkaydı.
Birgün sonra filmin bölümleri Brezilya televizyonlarının kanallarında gösterilince, yasaklanmış Kürt kültürü ve dili yalnız PEN Kongresinde değil, bütün Brezilya’nın konuştuğu bir haber haline geldi.

Bir de “Xecê ile Sîyamed'”in aşkı!
Xecê’nin aşkı için kendisini uçurumdan atıp ölmesi, Rio’daki günlük aşkları utandırdı.

Bu satırları Kürt PEN’in geçmişini anlatmak için yazdım.
Birde bugünkü Kürt PEN’in durumuna bakalım.
Bugünkü durumunu anlamamız için o günden bu güne kadar olan gelişmeleri kısaca özetlemem gerekmektedir.
Bilindiği gibi Kürt PEN’in kurucusu Hüseyin Erdem dir.
Hüseyin, yedi dili anadili gibi bilen, kibar, becerikli, çalışkan bir Kürt entellektüelidir.
Kendisi Kürt PEN’nin başkanıyken, Kürt PEN üyesi olan benim başıma bir iş geldi.
Açıkçasını yazayım, Abdullah Öcalan ve Suriye istihbaratı birlikte beni öldürmek istiyordu.
Kanıt olarak ben Lübnanda ki Kızılhaç binasına girmeye çalışırken, Öcalan’ın adamları ve Suriye istihbaratından üç kişi beni kaçırmak istedi.
Ben Kızılhaç binasından içeri girip asansör ile üst kata çıkınca, Kızılhaç binası Suriye muhabaratı tarafından kuşatıldı.
Böyle bir durumla karşı karşıya gelince, Kızılhaç binasından Kürt PEN’in Başkanı Hüseyin Erdem’e telefon açtım, durumu kendisine bildirdim.
Hüseyin benim karşıkarşıya bulunduğum durumu Londra’da ki PEN merkezine bildiriyor ve ben Suriye muhabaratının pençesinden kurtuluyorum.

 

Daha sonra bu durumu Apo’nun ayetleri adlı kitabımda açıkça yazıyorum.
Vay sen misin, kendi yazarının hayatını Suriye istihbaratının elinden kurtaran!
Biz sana dünyayı zindan etmez miyiz?
Bir daha tarafsız ve adil davranmaman, Kürt Kültürünün yasak olduğunu dünyaya haykırmaman için PEN’i elinden almaz mıyız dercesine, ne kadar naylon ve uyduruk adam varsa Kürt PEN’in kongresine yolladılar ve ele geçirdiler.

Peki ele geçiripte ne yaptılar?
İçini boşalttılar, prestijini sıfıra indirdiler, yazar ve entellektüelleri kovdular.
Ondan sonra kendileri de çekip gittiler!

Geriye tercümanlar, gafiller, suya sabuna dokunmayanlar ve korkaklar kaldı!
İşte Kürt PEN’in durumu şu anda budur. 
Ve Berlin Komgresine de Güney Kürdistanlı ve Suriye Kürtlerinden iki tercüman gelmişti.
Bu belirlememe karşı bazıları itiraz seslerini yükseltebilirler.

Eğer ileri sürdüklerim doğru değilse, eğer Kürt PEN gerçekten kişilik sahibiyse O zaman şu anda hayatı tehlikede olan Kürt yazarı Dursun Ali Küçük’e sahip çıksın.
Dursun Ali Küçük bir Kürt yazarıdır uzak bir ülkede tutukludur
Ağır hastadır, hayatı tehlikededir.
Onun durumunu PEN merkezine bildirmeniz için size sözlü olarak başvuruldu.
Dört aydan beri sesiniz çıkmıyor!
Berlindeki PEN kongresinde dilekçe ile size başvurdum.
Hala sessizsiniz!
Sizin göreviniz Kürt yazarlarına sahip çıkmak değil de nedir?
Dursun Ali Küçük’e sahip çıkmamanız için kulağınız çekildi, değil mi?

Bu konuyu da geçiyorum ve bütün Kürt yazarlarına buradan seslenmek istiyorum.
PEN Dünyanın en saygın örgütlerinden biridir ki, büyük devlet adamları onun karşısında ayağa kalkıyor.
Lütfen toparlanın, gelin, KÜRT PEN’e üye olun ve bu uluslararası Kürt kuruma saygınlık kazandırın.
Berlinde ki PEN kongresine gitmeden önce Kürt Ozanı Şivan Perwer’i dinlediğimde Kürtlerin bütün acıları, göçleri, katliamları, sürgünleri, özlemleri, direnişleri gözlerimin önünde canlandı.

Bir gün sonra bir otelin lobisinde Şivan ile sohbet ederken PEN Kongresinin açılışı, yasaklanmış, Kürt müziğinin en büyük mimarının konseriyle açılsa ne harika olur diye düşündüm.
Düşündüklerimi Şivan’la paylaştım.
“Memnuniyetle gelirim” deyince,
Ben inşallah Hüseyin Erdem gelmiştir diye umutla otele gittim.
Ama Hüseyin’i bulamadım, yakalandığı hastalıkla uğraştığını duyunca üzüldüm.
Ve bir fırsatını bulunca PEN Kongresini organize eden bir yetkiliye sorunu açtım.

„Bizim program tamamen dolu. Ayrıca konser için bütçede para yok” deyince, ben yasaklanmış bir müziğin piri, parasız olarak vicdanlara ve gönüllere seslenmek istiyor, dediğimde sevindi.
„Keşke daha önce bu öneri gelseydi ama kongre başladı bile, bu imkansız” dedi.
Kek Şivan kusura bakma, umudumuz başka bir bahara kaldı.
Eğer Hüseyin Erdem iyileşirse ve sende gelirsen, gelecek yıl mayıs ayında Singapurda yasaklanmış dilinle, dünyanın en büyük dil ustalarına söyleyebilirsin türkülerini.

 

 

 

 

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu