Babam ve kardeşim
Kapımızı çalıyorlar, babam açınca, adını soruyorlar.Babam "Selim Çürükkaya" cevabını verince, dipçiklerle yere yıkıyorlar.Vura vura aydınlık bir yere çekiyorlarOperasyondan sorumlu kişi, babama sorular sorunca gerçek anlaşılıyor, serbest bırakıyorlar.
Selim Çürükkaya / Dünyamızın en eski tarihçisi Heredot:
“Savaş zamanında babalar oğullarını,
barış zamanıda ise oğullar babalarını toprağa verirler” der.
Benim babam savaş zamanında iki oğlunu toprağa verdi.
İkiside okumuş yetişmiş insanlardı.
Babamın çektiği acıları, yaşadığı dramları ancak bir romanla anlatabilirim.
Belki de en büyük talihsizliği benimle aynı ismi taşımasındandı.
Onun adı da Selim Çürükkaya idi.
12 Eylül öncesi arandığım için köyü terk etmiştim.
Bingöl’ de bir olay oluyor, Bingöl polisi benden kuşkulanıyor.
Gece yarısı bizim köyü abluka altına alarak evimize baskın düzenliyorlar.
Kapımızı çalıyorlar, babam açınca, adını soruyorlar.
Babam “Selim Çürükkaya” cevabını verince, dipçiklerle yere yıkıyorlar.
Vura vura aydınlık bir yere çekiyorlar
Operasyondan sorumlu kişi, babama sorular sorunca gerçek anlaşılıyor, serbest bırakıyorlar.
12 Eylül geldikten sonra babam için tehlike devam ediyor.
Her ne kadar ben tutuklanmışsam da, ismim arananlar listesindedir daha
Bir gün babam köyden Bingöl’ e arabayla giderken, yolda arama yapılıyor, subayın elinde bir liste ve kimlik kontrolü yapıyor.
Benim babamın kimliğine bakınca, heyecandan bağırıyor “yakalayın bu teröristi” diyor.
Ve babamın bileklerine hemen kelepçeyi vuruyorlar
Hakaret ve küfür eşliğinde araçtan indiriyorlar.
Türkçe bilmez ki babam, nasıl anlatacak derdini?
Selim Çürükkaya iken nasıl anlatacak Selim Çürükkaya olmadığını?
Dini bütün bir adam dı babam.
Daha küçük bir çocukken babasını yitirmiş, yetim olarak büyümüştü.
Gençken anama aşık olmuş, fakat anamı başkasıyla evlendirmişler
Ve derlerki babam öylesine seviyormuş ki anamı
Gelinin bindiği atın yularını kendisi çekip götürmüş
Kimbilir belki de babamın beduasındandır, anamın evlendiği adam bir yıl sonra ölmüş
Ve babam anamı kaçırarak evlenmiş.
Okuma yazması olmayan bir adamdı.
Siirt’ e askerliğini yaparken beş veya altı kelime türkçe öğrenmişti.
Kimsenin hakkını yemez, haksızlılarıda sevmezdi.
Ben 1978 tarihinde evi de köyü de şehiri de terk ettim.
Babam köyde altı oğluyla kaldı.
Kıtkanat geçindi, ama çocuklarını okuttu.
Okuyan cocukları bir bir ortalıktan kayboldu
Son çocuğu ilk okulu bitirdikten sonra:
“Sen artık okumayacaksın, okuma çoban ol, diğerlerini okutum beni terk edip dağa çıktılar” dedi.
Hatta derlerki bir Türk subayı askerleriyle bizim eve gitmiş
Babam onu kapıda karşılamış
Subay babama “sen neden bütün oğullarını dağa yolladın?” diye sormuş.
Babam yanındakilere zazaca olarak “ün hau vun se?” (bu ne diyor?) demiş.
Babama tercüme etmişler.
Cevabını hemen vermiş:
“Deyin ki bu subaya, ben çocukları sizin okullara verdim, siz onlara ne yaptınız, ne anlattınız veya ne öğrettinizse bir daha eve gelmediler, ben çocukları dağa göndermedim, siz gönderdiniz!”
Subay: “O zaman gel televizyondan çağrı yap, dağdan insinler” demiş
Babam hiç düşünmeden: “ben dağa göndermedim ki; inin diye çağrı yapayım!”
Bütün bunları anlatmamın nedeni ne biliyor musunuz?
Babamın dördüncü oğlu Hasan’ ın ölüm yıl dönümünden dolayıdır.
Asıl onu anlatmak istiyorum size.
Ben 1978 de köyü terk ettiğimde Hasan orta okula gidiyordu.
Darbe oldu, tutukluyken zindanda ziyaretime gelirdi.
Diyarbakır Ziya Gökalp lisesinde öğrenciydi.
Görüş kabininde, saçlarım sıfır numara tıraşlı, bir deri bir kemiktim.
Aramızda demir bir elek vardı
Oradan birbirimize bakardık
Ve sadece bakardık, konuşamazdık!
Gözleri dolardı çocuğun, mahçupça önüne bakardı
Derslerin nasıl dediğimde “iyi” demekle yetinirdi
Ve çekip giderdi çaresiz!
Karelere bölünmüş o görüntüsü, hafızamda hala taze olarak durur.
Liseyi bitirice Adana Ticari İlimler Akademisini kazandı
Bende Diyarbakır cehenneminden sağ kurtulunca, Ceyhan’ a sürüldüm.
Kendisi akademiyi bitirmiş, iki yıl yedek subay olarak askerliğini yapmış, Adana’da iş bulmuş, çalışıyordu.
Ceyhan cezaevinde ziyaretime geldiğinde kocaman bir adam olmuştu.
Kendisini yetiştirmiş, olgun ve efendi bir gençti
Diyarbakır’ da bize yapılanları öğrenmek istiyordu.
Ona anlatamazdım, zaten iki cilt bir kitap olarak yazmıştım
Cezaevinde kitabı avukatıma vererek dışarı çıkardım
Ardından Hasan’ a “git avukattan al” dedim.
Kitabı dışarıda okuyan ilk kişi belki de Hasan’dı
Okuduktan sonra kitabı Avrupa ya postaladı
Ve “12 Eylül karanlığında diyarbakır şafağı” olarak yayınlandı
Bir ara bir kaç günlüğüne köyümüze gitmişti.
Köyümüzün yaşlı adamı ve şakacısı Xalit Amca vefat etmişti
Köylülerin, defn ederken yaptığı şakaları bana yazmış, mektup olarak yollamıştı.
Daha sonra öğrendiğime göre bu mektubu yazdığı sırada polis bizim evi basıyor, arama yapıyor, Hasan’ ın elindeki mektubu alıp okuyunca Hasan’ ı tokatlıyor.
Annemin bana anlattığı kadarıyla bu Hasan’ ın çok zoruna gidiyor
Ve o tokadın ardından Hasan gece gündüz düşünüyormuş!
Adana’ ya geri dönünce örgüt çalışmalarında yer aldı
Kısa bir süre sonra deşifre oldu
Gece yarısı polis kaldığı evi bastı
Ama Hasan evde değildi, kaçmayı başardı
İllegal yollardan İstanbul’a, oradan bir gece karanlığında Meriç kıyısına ulaştı:
Suyu geçerek karşı tarafa ulaştı
Atina’ da bir ay kadar kaldı, oradan Bekaa’ya gitti
Ben 1991 yılının ilkbaharında Bartın cezaevinden tahliye olup Bingöl’ e gittiğimde O, Bingöl dağlarında Gerilla komutanıydı.
Görüşemedim kendisiyle
Aynen onun gittiği yola bende koyuldum.
İstanbul, Meriç nehri, Atina, Şam ve Bekaa….
Bekaa daki arşivde onun raporlarını okumuştum, örgüt içindeki uygulamalardan hayli rahatsız olduğu belliydi, ama işin püf noktasını henüz kavrayamamıştı.
1991 Kasım ayında Bekaa’dayken ölüm haberini aldım.
Yönetim binalarının arka tarafındaki taşların üzerine çıktım, yalınız başıma oturdum, M 16 silahımı kucağıma aldım, hüngür hüngür ağlamaya başladım.
Oysa uzun bir süreden beri hiç ağlamamıştım.
İki gün sonra bir gazete annemle röportaj yapmış, Öcalan annemin bir sözünü bana karşı kullanarak: “Oku bak annen ne diyor, sen neredeyse benimle demokrasi konusunu tartışmaya açacaktın” dedi.
Hasan’ ın cenazesinin bulunduğunu ve bizim köye defn edildiğini orada gazetelerden öğrendim.
Aradan yılllar geçtikten sonra konuyla ilgili belgeleri ele geçirdim:
Onları aşağıda yayınlıyorum:
Hasan Çürükkaya Kimdir?
1964 Yılında Musyan nahiyesine bağlı Tuunst köyünde dünyaya geldi. İlk ve ortaokulu Bingöl’ e bağlı yeniköyde okudu. Daha sonra Diyarbakır Zıya Gökalp lisesinden mezun oldu. Aynı yıl Adana Ticari İlimler Akdemisine kaydını yaptırdı. Dört yıl sonra bu akademiden mezun olunca askerliğini yedek subay olarak yaptı.
Şarık Apo isminde Bingöl’ lü bir sanatçı Hasan Çürükkaya hakında zazaca bir lawık besteledi, dinlemek isteyenler aşağıdaki linki tıklayabilir:
http://www.youtube.com/watch?v=ZjEhynPgpLM
PKK davasından Diyarbakır cezaevinde tutuklu olan ağabeysinin durumundan dolayı askerlikte sürekli göz hapsinde tutuldu. Terhis olunca Adana’ ya yerleşti.-1988-90yılları arasında buradaki Kürt kitlesi içinde sömürgeciliğe karşı örgütsel çalışmalar yaptı. Deşifre olunca illegal yollardan Yunanistan’ oradan Şam ‘ a geçti. 1990 yılında Bingöl dağlarına ulaştı. Gerilla komutanı olarak altı ay kadar buralarda mevziden mevziye koştu. Ve 09. Kasım 1991 gecesi yaşamını yitirdi Ondan sonrasını belgeler şöyle anlattı:
T.C
GENÇ C. SAVCILIĞI
SAYI
———————————–
HAZIRLIK: NO: 1391/302
GÖREVSIZLIK KARARI: NO: 1991/14
GÖREVSİZLİK KARARI
DEVLEt GÜVENLİK MAHKEMESİ
CUMHURIYET BASSAVCILIĞINA
DİYARBAKIR
09. 11.199l Günü gecesi saat 21.30 sıralarında Yeniçevreköyü içerisinde bir grup PKK. terör örgütü mensubu ile güvenlik kuvvetleri arasında meydana gelen silahlı çatışmada PKK Terör örgütü mensubu Selim oğlu Tayyibe den olma I964 doğumlu Bingöl ili merkez Yeniköy köyü nüfusuna kayıtlı olan Hasan ÇÜRÜKKAYA ölü olarak ele geçirildi. İlişik hazırlık evrakının tetkikinden anlaşılmış isede; Devlet Güvenlik Mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkındaki 2845 S.L. nun 9/A-1 maddesi uyarınca işlenen suç, Devletin şahsiyetine karşı işlenmiş suçlar kapsamına girdiği, bu kabil suçlarda soruşturma yetkisi Devlet güvenlik mahkemesi Cumhuriyet savcılığına ait olması nedeniyle, Başsavcılığımızın madde itibariyle GÖREVSIZLİĞİNE, gereğinin tekdir ve ifası için evrakın Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 2845 sayılı kanunun 11. maddesi uyarınca karar verildi. 20.11.1991 Gereği ricasıyla
DGM. C.Sav. Fevzi beye Ali ŞANVER
DGM.C.Başsavcısı
TUTANAKTIR :
07 KASIM 1991 günü Saat 16.45 sıralarında GENÇ İlçe J.K.lığına Bağlı GÖZERTEPE «J.Karakoluna yönelik olarak meydana gelen ve bir erin ağır yaralanmasıyla neticelenen Silah¬lı saldırı olayından sonra olayı yapan PKK Mensuplarının Yakalanması için planlanan Operasyon esnasında BİNGÖL -GENÇ-SERVİ Bucağı YENİÇEVRE Köyünde Pusu görevi ile görevlendirilen (1) iç güvenlik timinin elemanları 09 KASIM 1991 günü Saat 21.30 sıralarına YENİÇEVRE Köyü içersinde (14-74) Koordinatlarında sayılan ve kimlikleri belirlenemeyen bir grup PKK örgüt elamanıyla temas kurmuştur.
Yapılan silahlı müsademe neticesinde açık kimliği belirlenemeyen 25-30 yaşlarında yaklaşık 65 Kg ağırlığında 1.70 Cm. Boylarında kahverengi gözlü buğday tenli siyah saçlı, üzerinde Rengi atmış kot mont, altında haki yeşil peşmerge gömleği onun altında açık renk eşofman ve koyu renk gömlek bulunan altında saman rengi şalvar bulunan bir PKK örgüt üyesi ölü olarak ele geçirilmiştir.
PKK örgüt üyesinin Kaleşnikof marka (DK 2638 gaz borusu üzerinde) silahı, 2 adet .Şarjörü ile birlikte ele geçirilmiştir. Silah ve teçhizat üzerinde yapılan incelemede silahın namlusundan (mermi yatağı yakınlarından)mermi yarası aldığı namlunun delindiği, dipçiğin yine mermi yarasıyla delindiği, bir adet Şarjörün mermi isabet etmesi neticesinde deforme olduğu görülmüştür. PKK örgüt üyesi üzerinde ele geçirilen (1) adet palaska, (3) adet deri Şarjör kütüklüğünün sağlam olduğu tesbit edilmiştir.
Olay operasyona iştirak eden Timlerin Birlik merkezi ile olay anında irtibat kuramaması nedeniyle 10 KASIM 1991 günü Saat 05.30 sıralarında GENÇ ilçe J.K.lığına bildirilmiş ve derhal olay yerine intikal edilmiştir.
Olay yerinde yapılan incelemede yukarıda belirtilen hususların haricinde bir emareye rastlanılamamış, yalnızca PKK örgüt üyelerinin kaçış istikametleri olabilecek yerlere yakın Karakollarca tıkama görevi verilmiştir, ayrıca (1)Komando timi iz takibine çıkarılmışsa da müsbet bir sonuç elde edilememiştir.
Operasyona iştirak eden Jandarma timince olay esnasında 345 adet 7.62 MM. G-3 P Tüfeğine ait fişek, 250 adet 7.62 mm.4.l izli mayonlu fişek, 2 adet savunma el bombası, 2 adet 3M-22 Tüfek bombası, (dört) adet 150.000 Mumluk aydınlatma mühimatı sarf edilmiştir. Yapılan tüm aramalara rağmen 302 adet 7.62 mm.G-3 P.Tüfeğine ait boş kovan bulunamamıştır.
İş bu tutanak olay sonrasında GENÇ ilçe J.K.lığında tarafımızdan tanzimen hazır bulunanlarca imza altına alınmaştır.10 KASIM 1991
Adil BOĞAKAPTAN
fJ.Binbaşı îlçe J: Komutani.
Haydar KÜREKCI J.Asb. Kd..ÜCVS
İd.İşl.İkm.Ast. Hakan Dinç J.Kom.Cvs.
Selçuk KILIÇ J”. As t s b. Ç vs Tim komutanı
KARAKOÇ
Astsb.Çvş Tim komutanı
Ersel Demir J. Tim komutanı
ADLİ MUAYENE OTOPSİ TUTANAĞI
9.11.1991 günü gecesi saat 21.30 sularında Bingöl ili Genç ilçesi
(YENİÇEVRE) içerisinde bir gurup PKK terör örgütü mensubu ile Güvenlik Güçleri arasında meydana gelen silahlı çatışma sırasında kimliği belirlenemeyen PKK terör örgütü mensubunun ölü olarak ele geçirildiğinin ve te¬röriste ait cesedin Genç Sağlık ocağında bulunduğunun telefonla bildiril¬mesi üzerine Cumhuriyet savcısı Ersan Yılmaz ; refakatinde Zabit Katibi Bahri Demir, otopsi Yrd. Ahmet İnceboy ile birlikte Genç Sağlık ocağına gelindi. Bilirkişi Dr. Ahmet Hilal ile Ömer Faruk Güzelimdağ’ın Genç Sağlık ocağında hazır bulunduğu görüldü. Teröriste ait cesedin Genç sağlık ocağında alt katta sedye üzerinde bulunduğu görüldü. Teröriste ait cesedin kimliğinin belirlenmesi için ilçe J. Komutanlı¬ğından yapılan araştırmada henüz tesbit edilemediği belirlendi.TANIK Havlar KEREKÇİ, Süleyman oğlu Nermin den olma 1962 doğumlu Genç ilçe J.Komutanlığın da görevli J.Asb.Çvş olarak görev yapıyor. Usulen: yemini yaptırıldı soruldu:
9.11.1991 Gecesi saat 21.30 sularında Bingöl ili Genç ilçesi YENİÇEVRE KÖYÜ’ ne gitmek isteyen bir purup PKK terör örgütü mensubu ile Güvenlik güçleri arasında meydana gelen silahlı çatışmada bana göstermiş olduğunuz bir terörist ölü olarak ele geçirildi, gerek ilçe J.Komutanlığı, muhtarlardan ve köy halkından yaptığımız istihbarat çalışmalar¬ında henüz ölü olarak ele geçirilen teröristin açık kimliğini tespit edemedik .
Bu konuda çalışmalar devam etmektedir dedi.
Cesedin resimleri çektirildi. Genç ilçesinde epatelog bulunmadığından ölü muayene ve otopsi işle¬minin iki doktor ile yapılmasına karar verildi.
Cesedin üzerinden mavi renkli kot montkemer, haki renkli peşmermerge elbisesi, beyaz renkli alt ve üst eşortman, siyah renkli gömlek, siyah renkli: kilot, lacivert, renkli çorap, bir çift mekap marka spor ayakkabı tesbit edildi.
Montkemerde, Peşmerge elbisesinde ve üst eşortmanda yer yer kan izleri görüldü. Cesedin tahminen 25-30 yaşlarında,70 kilo ağırlığında,1.75 metre boyunda, siyah saçlı, siyah bıyıklı, bir günlük sakal traşlı, kahverengi gözlü, sünnetli, buğday tenli bir erkek cesedi olduğu görüldü.
Cesedin yapılan harici muayenesinde: BAŞIN MUAYENESİNDE : Kafatası kemiklerinin elle muayenesinde sağlıklı olduğu görüldü. Alında 3 cm.lik-cilt cilt altı kesişi muhtemelen düşmeye bağlı olduğu tesbit edildi.
Boyunda supmandu bulan bölgeden giren kurşunun m 2×1 cm çapında giriş deliği oluşturarak çene kemiğini ve ön kesici dişler ve yumuşak damarı parçalayararak ağız boşluğundan çıktığı tespit edildi.
Hiyoit kemiğinin sağlam olduğu belirlendi, ağızda yer yer kanla dolu olduğu tespit edildi. Başta bunun haricinde herhangi bir patolojik bulguya rastlanmadı.
GÖVDENİN MUAYENESİNDE : Sağ lumbo sakral bölgeden giren 2 cm. Çapın¬da kurşun giriş deliği tespit edildi. Göğüste sternum 1/3 üst kısmında 4×4 cm. Boyutlarında çıkış deliği tespit edildi. Lumbo sakralden giren kur¬şunun abdomen ve toraks içindeki hayati organları parçalayarak sternumun 1/3 üst kısmından sternurnumu parçalayarak çıktığı tespit edildi. Gövdede sternum üzerindeki kurşun çıkış deliği bölgesinde büyük oranda yer yer kan izleri tespit edildi. Gövdede başkaca herhangi bir patolojik buluntuya rastlanmadı .
EKSTREVİTELERİM MUAYENESINDE:
Ektremitelerin bütün oldugu görüldü, herhangi bir patolojik bulguya raslanmadı.Ölü sertliğinin oluştuğu, ölü morluğunun ise cesedin yatış pozisyonuna göre sırtta ve bel kısmında olduğu gözlendi.
Ceset üzerinde başkaca herhangi bir darp cebir şiddet ke¬sici delici, ateşli silah yarasına, boğma ve boğulma izine, fiili livata bulgusuna rastlanmadı. Ceset üzerinde tespit edilen kurşun giriş deliklerinin yakın atış sonucu oluştuğu belirlendi.Kesin ölüm nedeninin belli edilmesi için bilirkişi Dr.lar huzura alındı. Açık kimliklerinin tespitine geçildi.
BILIRKIŞI DR. Ahmet HİLAL, Osman oğlu Melahat’tan olma 1966 doğumlu Genç Sağlık ocağında doktor olarak görev yapar. Bilirkişiliğe engel hali yok, usulen yemini yaptırıldı soruldu
Bilirkişi Dr. Birlikte mütealaa vereceklerini beyan ettiler. Bilirkişi Dr. Yeminleri tahtında: Ceset üzerinde harici muayene sonucunda saptanan bulgulara bizlerde aynen katılıyoruz. Kesin ölüm nedeni ateşli silah yarasına bağlı hayat organ ve damarların parçalanmasına bağlı hemolojik şok sonucu meydana gelmiştir. Ölüm nedeni kesin ve belli olduğundan ayrıca ceset üzerinde klasik otopsi yapılmasına gerek yoktur dediler.
Ölüm nedeni kesin ve belli olduğundan ceset üzerinde klasik otopsi yapılmasına gerek görülmedi. Cesedin kimliği tespit edilmediğinden, ceset Tanık Haydar KÜREKÇİ`ye teslim edildi. Daireye dönülmek üzere iş bu tutanak birlikte imza altına alındı. 10.11.1991
saat 11.30 Bilirkişi Dr. Ahmet HİLAL, Dr. Ö.Faruk GÜZELİMDAĞ
Otopsi Yrd.
Ahmet Unceboy
CESET TEŞHİS VE TESLiM TUTANAĞI
9.11.1991 Günü gecesi saat 21.30 sularında Genç ilçesi Yeniçevre köyü içerisinde Güvenlik kuvvetleriyle teröristler arasında meydana gelen silahlı çatışmada ölen teröriste ait cesedi tanıdığını söyleyen (Maktulun babası) Selim Çürükkaya Başsavcılığımıza Başvurması üzerine cesedin teşhis ve teslimini yap¬mak üzere C. Savcısı Ersan Yılmaz refakatinde Z. Katibi Bahri Demir hizmetli Ahmeet İnceboy ile birlikte cesedin gömülü olduğu Kupar belediye mezarlığına emniyet amirliğine ait araç ile gelindi.
Hazır olan tanık Haydar KÜREKÇİ huzura alındı.
TANIK HAYDAR KÜREKÇİ, Süleyman oğlu Nermin’den olma 1962 doğumlu Genç ilçesi ilçe J.Komutanlığında J.Asb.Olarak görev yapar. Usulen yemini yaptırıldı, soruldu:
9.11.1991 Günü gecesi saat 21.30 sularında genç ilçesi Yeniçevre küyünde güvenlik kuvvetleriyle teröristler arasında meydana gelen silahlı çatışmada ölü olarak ele geçen terörist gösterdiğim mezara benim nezare¬tim altında gömüldü dedi, cesedin gömülü olduğu mezarı gösterdi.
KİMLİK TANIĞI: Selim ÇÜRÜKKAYA , Şerif oğlu Zeynep’ten olma 1930 doğumlu, Palu Bingöl Yeniköy nüfusuna kayıtlı olup, halen aynı köyde oturur. Usulen yemini yaptırıldı, soruldu: Bana göstermiş olduğunuz cesede ait fotoğraflar Oğlum Hasan ÇÜRÜKKAYA´ya aittir. Baba adı Selim, anne adı Tayyibe 1964 doğumlu olup Bingöl mer¬kez yeniköy köyü nüfusuna kayıtlı idi, bir sene kadar önce çalışmak için Adana iline gitmişti. Bir daha kendisinden haber alamamıştım dedi.
Fotoğaflardan teşhis ettim ve tanıdım dedi. Usulüne uygun olarak yakınlarına mezar açtırıldı, Ceset mezardan çıkarılarak düz bir yere yatırıldı, kimlik tanığı Selim Çürükkaya`ya eski kimliği tahtında yemini hatırlatılarak soruldu. Mezardan çıkarılan ve bana göstermiş olduğunuz ceset oğlum Hasan ÇÜRÜKKAYA ‘ya aittir, cesedi teşhis ettim ve tanıdım dedi. Ceset kimlik tanığı Selim ÇÜRÜKAYA`ya defin ruhsatı ile birlikte teslim edildi. Daireye dönülmek üzere iş bu tutanak birlikte imza altına alındı.15.11.1991
C.Savcısı 28233
Cesedi teşhis eden ve teslim alan Selim ÇÜRÜKKAYA
Hizmetli Ahmet İNCEBOY
TANIK Haydar KÜREKÇİ
Foto : Hasan Çürükkaya