Belgeler

PKK’nın bölünmesini iyice tartmak lazım

Teke Tek

7 Ekim 1997

Fatih ALTAYLI

Kürt sorununda çok önemli bir dönemece gelindiği anlaşılıyor…

Ayrılıkçı Kürtler, PKK’nın son 5 yılda iflas eden ve şimdilerde tükenme noktasına gelen hareketiyle ilgili yeni bir manevra alanı kazanmaya çalışıyorlar…

Başında Kesire Yıldırım’ın (Öcalan) bulunduğu Avrupa’da Apo’ya karşı açılan büro ve PKK’nın bölünmesi olarak keyifle algılanan olay, aslında pek o kadar keyif verici değil. Çünkü, Kürt hareketinin yeni bir safhaya geçme çabalarını bu hareket başlatıyor…

PKK’nın uyuşturucu bağlantıları, aşırı şiddet yanlısı tavrı son dönemde Batı ülkelerinin PKK’ya bakışında son derece etkili oldu.

PKK bir bağımsızlık hareketi değil, uyuşturucu işiyle uğraşan bir terör örgütü sınıfına sokuldu.

Bu Kürt ayrılıkçıları son derece rahatsız eden bir durumdu.

Batı’nın hoşgörüsü olmadan yaşamak ve gelişmek mümkün değildi. Çözüm, görüntüde daha temiz, teröre değil, siyasete yönelen yeni bir hareket oluşturmaktı.

Selim Çürükkaya’nın PKK’dan ayrılmasından beri Kürt hareketi içinde filizlenen bu fikir, şimdilerde artık tek çıkış yolu gibi görünüyor.

Batılı entelektüellerin romantizm kokan ‘‘özgürlük’’ kavramlarını sömürmenin yeni yolu bu…

Bunun arkasında kimi ‘‘dost’’ ülkelerin istihbarat örgütlerini aramak da çok yanlış olmasa gerek.

Yanı başımızdaki Filistin Kurtuluş Örgütü’nün gelişimine bakınca, oluşturulmaya çalışılan yeni hareketin gelecekte Türkiye açısından ne denli önemli olacağı da ortada…

Filistin kurtuluş mücadelesi içinde radikal, sertlik yanlısı kanatlardan arınıp, daha diplomatik bir sürece yönelen Arafat’ın, ülkesini bugün taşıdığı nokta ortada…

Sözde barışçı bir Kürt oluşumunun, benzer bir sürece yönelmemesi için, siyasi ve diplomatik önlemler şimdiden hesaplanmalı…

PKK’nın bölünüyor olması sevinilecek değil, üzerinde uzun uzun düşünülecek bir haberdir…

Siyaseti bırakacakmış gibi çalış…

Mesut Yılmaz’ın muhalefet günlerinde Meclis kulisinde yaptığımız bir sohbette Mesut Bey, iktidarı eleştirirken, yapılması gerekenleri sıralıyordu…

Söylediği her şey, yüzde yüze yakın oranda doğruydu.

Orada bulunan milletvekillerinden biri ‘‘Mesut Bey, bunları yaparsak bir daha hayat boyu seçim kazanamayız’’ gibisinden bir laf etmişti, yanlış hatırlamıyorsam…

Ben ise ‘‘Mesut Bey, dört yıl sonra politikayı bırakacakmış gibi doğru bildiğinizi yapın. Böyle yaparsanız dört yıl sonra siz gitmek isteseniz bile bu halk sizi bırakmaz. Ebedi başbakan olursunuz’’ demiştim…

Türk halkı geri zekâlı değil.

Artık neyin iyi neyin doğru olduğunun ayırdını çok iyi yapıyor. Yılların acı tecrübeleri, halka bunu öğretti.

O meşhur acı reçetelere razı. Yeter ki, uzun vadeli olduğunu bilsin, yeter ki, arkasındaki niyetin halisane olduğunu sezsin…

Çünkü, bugüne kadar iki doz acı ilaç içti, iki doz zehirlendi… Ne içilen ilaç fayda etti, ne zehir öldürdü de kurtuldu.

Mesut Yılmaz’ın dünkü gazetelerde yer alan açıklamaları, Başbakan’ın bu yola girmek üzere olduğu izlenimini uyandırdı bende…

Bari diyorum, şu bir zamanlar listesinin en başına koyduğu işlerle başlasa…

Hiç unutmuyoum, özelleştirmeden bahsederken ‘‘Önce bankalar, sonra 1. kanal hariç TRT’’ diyordu…

Hadi Mesut Bey…

Bakalım yapabilecek misin?

Azeri oylar da Atatürk’e..

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu