PARTİ ÖNDERLİĞİNİN NİSAN ’91 TELSİZ KONUŞMALARI

D. Zer: … panik içerisindeler, TC’nin hu­dutları kapatma durumu var… fakat çok sa­yıda göç etmiş. Yani şehirlerde tek insan kalmış değil, tümüyle boşalmış durumda.

P.Ö.: Bu kadar olaydan sonra birdenbire nasıl gelişti? Provokasyon muydu?

D. Zer: Şimdi halkın karşısında şunu söyle­mişlerdi, “Arkamızda Amerika, tüm dünya dev­letleri var.” Halk da buna inandı.. Halk buna güvenerek hareket etmişti. Bir de bulunduk­ları durumlarını da, şuna göre büyütmüş olabileceklerini tahmin ediyoruz; “Bu kadar devlet desteklediğine göre, muhtemelen böyle bir şey var.” Halk arasında böyle tahmin edi­liyordu.

Bir de bunların fazla bir gücü de yoktur. Direnme durumu da yoktur. Halkı örgütleme, seferber etme durumları da görülmedi. Bunu görünce, bir de devletlerin desteğini karşı­sında görünce, tümüyle yanılgıya düştü. Halk bunun üzerine terk etti.

P. Ö.: Şimdi, zaten bu konuda, bizim tavrı­mız belliydi. Daha önceki politikamızı, dirayetle sürdürmek gerekiyor. Sanırım politi­kamızın gelişmesi için, daha elverişli bir ortamın oluşmasına yol açacaktır. Bunların egemen olması daha tehlikeli olacaktı. Nite­kim “bir hafta içinde bile dayattıkları, TC’ninkinden daha aşağı değildi. Bizim için, bir kayıp olarak düşünmeyeceğiz. Bilakis, ortamın daha elverişli olma gibi bir durumu var. Fakat uygulamayı iyi bilmek gerekiyor. Biraz usun vadeli düşünmek gerekiyor. Artık olan olmuştur. Kurtarılması gereken şeyler kurtarılır. Özellikle, halkın umutlarını kurtarmak gerekiyor. Fakat dağlarda, mutlaka direniş öğeleri kalabilmeli. Yani bu konuda, tamamen, boşaltma durumu biraz sakıncalıdır. Direnişin fazla güçlü olması ve sürdürülmesi aslında özellikle KDP önderliğini boşa çı­karma açısından çok önemlidir. Diğer alanla­ra da bu temelde haber yollandı. Sanırım belli ölçüde güç tutulur. Bu konuyu böyle belirtebiliriz. Bu son Zaxo’daki boşaltma, su yolunu etkiler mi? Veya su yolu şu an açık mı? Son gruplar var, onların iletilme­si açısından bizim için önemlidir.

D. Zer: Şimdi yol kapalıdır. O konuda, ace­le etmemek gerekir. Bazen işleyebilir, fazla sorun değil ama şu anda kapalıdır.

Diğer konuda biz direnmeyi geliştirmeye çalışacağız. Bizim de, bu yönde çalışmaları­mız var. Fakat bu ne kadar tutar, ne kadar gelişebilir, artık bunu zaman gösterecektir. Bu konuda fazla bir şey belirtemiyoruz,

P. Ö.: O dağlık alan uygundur. Özellikle o kırk yıllık ihanet önderliğinin aşılması açısından, o dağlarda grupları mutlaka bulundurmak gerekir. Biraz daha uzun soluklu yaklaşılırsa, bu taktik yürür. Fazla ağırlık iyi değildir. Sanırım küçük birimler, biraz daha iş yapabilir. Bazı arkadaşlar burada hazırlanıyorlar, belgelerini hazırladılar. Sanırım yakında onları göndeririz. Son grup size ulaştı mı? İçlerinde doktor, hemşireler vardı.

D. Zer: Hayır, o bahsettiğiniz doktor ve hemşireler bize gelmedi. Bize şimdiye kadar oradan tek bir grup geldi. Kalabalık bir gruptu. Onun dışında herhangi bir grup gel­miş değil.

P. Ö.: Şimdi, o gönderilen raporlar bize ulaştı. Şe..gil dönmüş, fakat bundan iki gün önce sanırım bir grubu getireceklerdi. Vaatleri öyleymiş. Biraz dikkat edersiniz. Biz bundan sonra, diğer grupları hazırlama­ya çalışıyoruz.

D. Zer: Oldu, yalnız onlar muhtemelen gel­memiş olabilirler. Çünkü o zaman çatışmalar vardı.

P. Ö.: Gelseler de, orda bekliyorlardır. Şimdi bu son TC’nin saldırısı nasıl geçti, bu konuda kısa bilgi verin.

D. Zer: TC’nin saldırısı ayın 29’undaydı. Amaçları sabah erkenden, şafak vaktinde bizim birliklerimize vurmak, bizi bitirmekti. Fakat başarılı olamadılar. Gerek bilgileri almamız, gerekse zamanında hareket etmemizden dolayı umduklarını bulamadılar. Sadece bir grubumuz ağır yaralar almış. Edindiği­miz bilgilere göre, iki kişi muhtemelen bun­ların eline düşmüş. Birinden haber yok, yani bu arkadaş yakalanmış ve Fı..’in grubundan da yeni bir arkadaş yakalanmış. Onları yaka­layıp işkence ettikten sonra bu yoldaşları suya atmışlar.

P. Ö.: Yani şimdi iki tane şehit mi var?

D. Zer: Kesin olan bu iki şehit var. Onla­rın cenazelerini aldık gömdük. Arkadaşların bazıları ellerinden ve gözlerinden yaralanmış, iki kişi de kayıptır, herhalde şehit düşmüş olabilirler.

P. Ö.: Çukurca’da bir şey olmuş olabilir mi?

D. Zer: Saldırılar olmuş, yalnız sonuç ala­mamışlar.

P. Ö.: Sanırım Çukurca’da fazla kayıp ol­maz.

D. Zer: Kayıp olacağını sanmıyorum, olsa bile bir-iki kişi olabilir. O da fazla sorun değil.

P. Ö.: Şimdi bu konuda, zaten dikkat eder­seniz, biz şunu söyledik; o gerilla düzeni çok önemliydi. Zaten daha önceki konuşmada, o fark ediliyordu. Bundan sonra, koşullar biraz zor da olsa, artık uygun grupların bü­yüklük ebatlarını, çapını biraz iyi düşüne­rek tamamen gerilla düzenini oturtun. Varo­lan gücümüz, ister eğitimli, ister eğitimsiz olsun, uygun bileşimler altında tamamen ge­rilla düzenine oturtulmalıdır. Uygun hare­ketlilik, uygun haberleşme ve düşmanı belli ölçüde izleyerek, yaşamaya kesin ağırlık versinler. Darbe yenilmesine, işte o yerle­şik durum biraz yol açabilir. Bazı grupla­rın durumu budur. Bundan dolayı, darbe ye­nilmiş olabilir. Bu önemlidir. Velhasıl, o eski hatalar, sorumlu kişilerden kaynakla­nıyorsa veya bu tip hareket tarzında hareket edenler oldu mu, derhal değiştirmek gereki­yor. Sanırım fazla sıkıntı olmaz. O araziyi kullanırsanız, bu aşamadan sonra fazla so­run çıkmaz. Sürekli hareketlilik şarttır. Biraz bu otlar da çıktı, öyle açlıktan öle­cek durum da yok. En zor dönem atlatılmıştır. Biraz daha fedakarlıkla bu ay bir ge­çirilirse, bu durumlar aşılır. Bunları söy­leyebilirim.

Dediğim gibi, bizim hazırlıklarımız ola­cak. Bu yakınlarda ulaşırlar. Bazı güçlü grupları oluştururuz. O gruplar geldikten, sonra, eğitimle birlikte tamamen hepsi ha­reket düzenine açık hale gelebilir. Bunları böyle belirtebilirim.

Şimdi diğer konularda söyleyebileceğiniz başka bir şey var mı?

D. Zer: …

P. Ö.: Şimdi, aslında bunun için, daha önce durulmuştu. Muhtemelen böyle saldırılarının kokusunu aldınız mı, bu çok küçük grupları araziye mükemmel yerleştirin. Böyle bir sal­dırı halinde, binlerce kayıp verdirilebilir. O arazide böyle saldırılar, çok pahalıya ödettirilebilir. Bunun üzerinde biraz kafa yorulmalı. Sorumlu arkadaşların, özel­likle grupların ebadını, çapını iyi düzen­leyerek çok uygun bir şekilde araziyi kullanması gerekir. Birkaç nokta, beş-on nokta değil, arazinin çok yaygın ve çok hareketli kullanılması, TC’yi işlemez duruma getirir. Yani Güney’i değil, Kuzey’i de bunlara kapatır. Bunun üzerine büyük kafa patlatın. So­nucu böyle alabilirsiniz,

D. Zer: .. …

P. Ö.: Şimdi yalnız o alçağın durumuyla ilgili cezaevinden çıkan arkadaşlar, rapor geliştiriyorlar. Tartışmalar biraz gelişti. Ortaya çıkan durum şudur; bu adamın ailesi işte daha önceki örneklerde görülen ailelere benzer bir ailedir. Ailenin tamamen TC tarafından hazırlanma durumu ortaya çıkabilir. Fakat kendisi ve durumu, 80’lerden itibaren gelmiş geçmiş, böyle tam bir önder kesilmiş. Yani bizim Önderliği, çok rahatlıkla aşmayı, çok yağcılıkla birlikte çok komplocu bir tarzda gözüne kestirmiş. Çünkü o Dicle ola­yı onu ele verdi. Burada, “Biz onun yönlen­dirmesi altında komploya gidecektik” diyor. Böyle bir ifadesi var. Abartmalı da olsa, bir gerçek. Çok ikiyüzlüce ve o bize yazdı­ğı raporlar da gerçek değil. Arkadaşların da, cezaevindeki durumlarını yeniden değer­lendirdiklerinde -bu bazı yeni arkadaşlar da cezaevinden geldi, bir de bazılarının daha önceki itirafları, değerlendirmeleri var- kesin yan, bu adamın 80’lerden beri TC ve bu Turgut Özal’la beraber büyük bir tasfiye­ye götürmek istedikleri, tamamen anlaştık­ları veya tamamen bu temelde hazırlandıkla­rı biçimindedir. Basite alınmaması gerekti­ği söyleniyor. Sanırım Baran da kullanılmış, buradayken etkisi altına girmiş gibi bir kanı var. Baran’dan istenilecek şey; bütün iliş­kileri bununla nasıl geliştiği, nasıl etkilen­diği, nasıl hayata geçirdiği tarzında bize bir rapor geliştirebilir. Tabii, daha önceki kendi pratiği konularında da bize biraz bilgi verebilir. Fakat onun etkilemesi bü­yük onun üzerinde, yani yönlendirmesi al­tındadır. Gelir gelmez buradaki çabası, bü­tünüyle Önderlik olayını tasfiye etme ve tasfiyeci dönemleri egemen kılma oluyor. Bu, güçlü bir ihtimal olarak beliriyor. Ar­kadaşların görüşü, bu yöndedir. Biz çok ya­kında hazırlanacak raporu göndereceğiz. Bilemem, bu konuda başka bir şey söylüyor musunuz? Ayrıyeten sizin için şunu söyleyeyim; bu hazırlık komitesini de önemli oranda inisiyatifi altına almaya çalıştığı anlaşılıyor. Kongre’yi inisiyatifi altına almaya ça­lıştığı biliniyor. Bu sürece ilişkin siz­lerden veya oradaki arkadaşlardan, mümkünse bir rapor geliştirilebilir. Müthiş bir et­kileme gücü var. Yani bu konuda çok uzman, sanıldığından daha fazla güçlü bir yetenek sergiliyor. Çok korkunç bir ikilik oynuyor. Yani aslında bunun örneği yok. O diğer örnekler vardı ama bu onları fazla fazla aşı­yor. Barangil, bu temelde eğer kendini çok ciddi gözden geçirirse, onun durumunu yeni­den değerlendiririz. Fakat etkisi altına girmiştir. Metin alçağının o komplo olayın­da, onun katkısı düşünülebilir. Aslında ilk günde başlamış, öyle Cizre’ye gittikten sonra değil. Cizre’deki çok sonraki bir du­rum. Daha önce bazı bilgiler var. Bu çok hızlı çalışıyor ve Kongrede de kesin sonuç almak istiyor. Bunlara, “Siz on günde halle­derseniz” diyor, kendiside Kongre’yi halledecekmiş. Yani böyle söylentiler var. Aslın­da biraz dikkate alınması gerekiyor. Bir de o, dolaylı etkisi altına girenleri kazanmaya çalışın. Yalnız bilinçlensinler, yani çok dolaylı etkiliyor. Onu özenle belirtmek is­tiyorum. Baran’ı bile Fe..’a karşı çıkarır­ken, bunun etkisi belirleyicidir. Yine Ce.. arkadaşı mahkum etmeye çalışırken, Partiyi halletmeyi istiyor. Fe..gileri hedeflettirirken Doğu’yu halletmek istiyor. Aslında adam, büyük düşünüyor ve dolaylı da olsa uygulattırıyor. Bunlar, biraz netliğe kavuşu­yor. Yine sizin üzerinizde de oyunları varda. Tabii, aslında onun biraz da fırsatı bulsaydı, ya imha,ya da değişik bir biçimde tasfi­yeye hızla girecek. Biraz daha son durumunu değerlendirirseniz, size yönelik yaklaşımı da çok planlıdır ve önemlidir. Çeşitli yöntemlerle bunu sağlamak istiyor. Bunlar, bi­raz netlik kazanıyor. Mesela o duygularıyla etkilemek istiyor, müthiş bir duygusal yön­temi varmış. Ayrıyeten bu da bize geliyor. Sanırım bu konuda fazla güçlükle karşılaş­mazsınız. Yalnız çok dikkatli olursunuz. Sultan denilen alçağa da dikkat edin, o, kuryesidir. Onu da entegre etmek gerekebi­lir. Artık bu konularda, fazla yöntem hatasına düşeceğinizi sanmıyorum.

Genelde gelişmeler olumlu gidiyor. İstan­bul, Newroz’da büyük bir atılım gösterdi. Geçen yılki serhıldandan, daha büyük bir atılım yaşanıyor. Bu, burjuva basınına da yansıyor. Milyonlar, parti ve Önderlik adıy­la ayağa kalkmışlar. Bu olay, en üst bir etki yaratıyor, yeni bir gelişmedir. Geçen senekinden daha derin devam ediyor. Bütün alanlarda, serhıldan biraz gerillayı aşıyor. Gerilla faaliyeti içinde olan arkadaşlar, biraz buna dikkat etmeliler.

Şehir grubu demiştiniz; o Türkiye şehir grubunu biz buradan hallediyoruz. Becerikli olan bazılarını gönderebilirsiniz. Fırsat bulursanız, sanırım fazla zorluk olmaz. Eğer bundan sonrasını iyi değerlendirirseniz, bence kritik durum anlatılmıştır. Başarı işine yönelebilirsiniz. Bunları belirtebilirim.

Bir de o Zagros’ta, fırtınaya yakalanan, üç arkadaş şehit düşmüş. Öyle duyduk. Bir de oranın sorumsuzluğudur. Eskiden beri o tip sorumsuzlukları vardır. Arazi, iklim koşullarını dikkate almayan bir çıkışları oluyor. Biz, gerçi uyardık ama yine de gerek o suyu geçiş, gerekse karı geçiş olayında, biraz daha bu sorumluları uyarmak gerekebi­lir. Bunları kısaca belirtiyorum.

Durumlar, burada genelde iyidir. Ciddi bir şey yok. TC, Suriye’yi biraz etkilemek istedi. Herhalde gelişmeler de normaldir. Aslında fazla böyle aleyhimizde sorun olabilecek -Avrupa’da da- bir durum yoktur. Özal’ın, yeni yaklaşımları olabilir. Bugünlerde Doğugiller gelecek. Sanırım o Güneri Civaoğlu gelmeye çalışacaktır, bir şeyler anlaşılabilir. Daha sonra değerlendiririz. Daha başka bir şey söylüyor musunuz?

D. Zer: Söyleyecek bir şey yoktur.

P. Ö.: Oldu, tüm arkadaşlara selam söyler­siniz. Özellikle yeni gelenlere, atılım dolayısıyla, bir mesaj ulaştırmak istiyordum. Gelen arkadaşları, yine göndermeye çalışacağız. Tekrardan üstün başarı dileklerimiz­le birlikte selamlarımızı söylersiniz. Siz de zaman buldunuz mu, bizi ararsınız. Biz de açık tutarız. İyi günler, başarılar.

D. Zer: Saygılar Başkanım.

D.:……

P. Ö.: O Türk saldırısından, haber var mı? Kayıplarla durumundan yeni bir bilgi alındı mı?

D:…..

P. Ö.: Pek iyianlayamadık. Şimdi bu yeni gelenlerin içinden yeni katılımlar yok mu? Aslında biraz da araç gereç bol olmalı.

D…: Katılan bazı gruplar vardır.

P. Ö.: Yani bu arada epey katılım olur. Sa­nırım bu konularda, biraz daha yaratıcı oluruz. Yine araç gereç çok olur. Sanmıyorum bu kadar az olsun.

Bir de bu yol durumu nasıl? Açılmaz mı? Bu konuda, herhangi bir şey var mı? Yine bu kayıpların durumu hakkında yeni bir şey var mı?

D…: Kayıpların durumu hakkında yeni bir şey yok. Eski bilgiler olduğu gibidir……

P. Ö.: Çukurca’dan haber var mı?

D…: Yeni bir haber yok.

P. Ö.: Yol hakkında bir şey var mı? O ta­raftan yol açılabilir mi?

D…: …

P. Ö.: Mümkünse, o yolu bilenler biraz uğ­raş versin. Yolun o taraftan açılması gere­kiyor. Bir grup daha gönderecektik, Irak askerleri yolu tutmuşlar. Arkadaşlar geleme­diler. Üzerinde durulmalı. Açılış için bu­rayla temas edilebilir. Oldu, arkadaş ge­lirse selam söylersiniz. Şimdi buradayız. “O Orta Bölge’ye giden gruplar, sağlam ulaşmışlar” dersiniz. Durumların iyi olduğu söyleniyor.

Yine araç-gereç alımından sakınmayın, pa­ra ile de olabilir. Yani bu konuda biraz da­ha bütün güçleriyle sonuç almaya çalışsın­lar, diyorum. En önemlisi de, dediğim gibi, yeni durumu bekliyoruz. Biz yine de uzanmaya, ulaşmaya çalışırız. Selamlarımızı söylersi­niz. Size de iyi günler, başarılar.

D…: … bunu yapmaya çalışıyoruz.

P. Ö.: Yüklenin, yüklenin. Başarırsınız, gelişmeler devam edecek. Gelişmeler, bunalan sonra rayına oturur. Gerilla tarzını, Güney­liler arasında da geliştirmek zor değil. Biz daha önce bu konuları konuşmuştuk. Durumlar, bizim açımızdan daha elverişli. Bundan sonra lehimize daha hızlı gelişmeler olur. Gerilla düzeni, tam tutturulmalı diyoruz. Hepiniz, bunda sonuna kadar yaratıcı olmalısınız. Eğer ararlarsa, bugünlerde buralardayız; aramaya çalışsınlar. Herhangi bir şey oldu mu, para falan sorunu olmamalı. Biz para gönderebiliriz, para sorunu yoktur. Ne kadar alına biliniyorsa alınır. Zorluklar aşılır, gıda falan sorunları da aşılır. Çalışmalara yüklenin. Selamlarımızı söylersiniz; tekrar iyi günler, başarılar.

D…: İyi günler Başkanım.

P. Ö.: Merhaba, şimdi kısaca durumu özetle­yin.

D…: Şimdi kısaca durum şöyle; halk yı­ğınla gidiyor. Hala aldatıldıklarını anlamış değiller. Halk içinde soğuktan epey ölü var. Çocuklar, ihtiyarlar, kadınlar var. Diyeceğim budur. Ancak halkta birtakım du­yarsızlık var. Yani katılma durumu yok, di­renme durumu yok. Yani bizim çabalarımıza rağmen böyle bir eğilim gelişti. Malzemeyi epey aldık, bir kısmını bırakmak zorunda kaldık.

O diğer üç arkadaşın durumu belli oldu; üç arkadaş şehittir. Biri Diyarbakırlı, bir arkadaş da Uludereli…..

P. Ö.: Şimdi Celalgil nerdedir, karargah­ları nerdedir?

D…: Celal en son … tarafındaydı.

P. Ö.: Şimdi oraya biraz daha kapsamlı yak­laşmak gerekir. Tabii ki, KDP’nin ihaneti kesin. Ve daha şimdiden kitleler arasına ge­niş bir propagandayla yönelmek gerekeceği açıktır. Bunlar, bir halkın soykırımında, adeta en önemli rolü oynuyorlar. Yani bugün, açıklığa kavuşmalıydı, halk arasında özel­likle geliştirilmesi gereken budur. Çapulcu gibi gittiler. Tabii ki işin içinde provokasyon da var. Sanırım, hem rejim, hem de KDP’nin provokatif yaklaşımları çok açık. Halkın, gerçekten gelişecek bir direnmesi olacaktı. Ve bence bu temellerde ikisi bunu provoke ediyorlar. Kaldı ki, Türkiye’yle rejimin ilişkileri vardı. Yani halkın olası, -özellikle de bizim etkimiz altında- geliş­mesi olacaktı. Aslında bunu, Özal gitmeden önce görüştü, ondan sonra Bush’la anlaştı­lar. Yani böyle çok üstten ve alttan da KDP provokasyona böyle kışkırtıcılık yaptı. Ta­lan, yağma biçiminde geliştirdi. Sonuçta bu durum ortaya çıktı. Kapsamlı bir değerlendirmeye ihtiyaç vardır. Mümkünse siz bu konu da bir bildiri geliştirin. Tabii, halk şaş­kın, provokasyona gelmiştir. Provokasyona gelindiği için halkın güven duymayacağı, do­layısıyla direnmeye katılmayacağı açık. Ya­pılması gereken, bir broşür, bildiri veya açıklama yapılır, yazılır. Ve bunlar yavaş yavaş işlenir. Geniş ajitasyona yönelen bir faaliyeti başlatmalısınız. Milyonların kaderlerine, o kadar etkisiz kalması düşünülemez. Dolayısıyla, içine girilen durumu kapsamlı bir değerlendirmeye tabi tutun. Ve hemen bazı yazıları kaleme alın. Ardından propaganda geliştirebilirsiniz. Milyonlarca insan, di­renmeğiz kalamaz; mümkün değil. Yani mutla­ka bir şeyler gelişecektir. Fakat, dediğim gibi, provokasyon yüzünden kitle tedirgin, herkes ürkek, güvensiz. Bunun aşılmasını, biraz bilmeliyiz. Böyle durumları, biz çok yaşamışız; bu durumları bilmeliyiz. KDP he­def, alınmalı. Bu diğer örgütlere, biraz daha esnek yaklaşabilmeliyiz. Fakat KDP’nin iha­neti köklüdür, soykırımın temel nedenlerin­den birisidir. Bunu biraz daha oradaki koşul­lara bakarak, yavaş yavaş değerlendirmeye çalışın. Yani altından çıkılmayacak bir du­rum değil. Bana göre o kitleler orada kala­caklar; yani uluslararası kampanya başlamış durumdadır. Bu uluslararası kampanyayı, biz, tamamen önderliğimize almalıyız sanırım. Ku­zey Kürdistan’daki yerlerde de yardım kam­panyaları gelişecek. Bu kampanyaların hepsi sorumluluğumuz altında gelişecek. Yani ton­larca yiyecek gelecek, kamyonlar gelecek. Mardin, Siirt, Batman bu konuda harekete geçirilebilir. Bunun için özellikle yardım toplamayı, komitelere bağlamalıyız. Ve bu, tamamen bizim inisiyatifimiz altında olmalı. Mümkünse bazı güçleri bu temelde komiteleştirip, yardım alalım. Zaten yardım, tamamen bizim taraftarlarımızdan geliyor, tamamen, kontrol altına alalım. Ve halka ulaştıralım. Bunu ulaştırdığımızda, zaten sağlık ekiple­ri de gelir; hepsini kontrol altına alalım. Sağlıktır, maddi şeylerdir, siyasi faaliyet­tir; adeta böyle bir hamleyi başlatalım. Ke­sinlikle bu, halkın büyük bir kesimini dev­rimci siyasete bağlar. Ve bu önemlidir. Çok tarihi bir fırsattır. Ben bunu çok kolay bir husus olarak görmüyorum. Açlık, halkı devri­me kaldırır. Eğer doğru devrimci çözüm dayatılırsa, devrime kaldırır. Yoksa, elbette ki karşı devrimi güçlendirir. Bunlar, karşı dev­rimi güçlendirmek isteyecekler. KDP, bunun temel güçlerinden birisidir. İşin içinde TC vardır, fakat inisiyatifi biz çevirebiliriz, Kitlelerin içerisindeyiz. Bu konuda öyle de­netim durumu yok, halk kontrolsüzdür. Kontrol pimide elde olmazsa, bunları yerle bir ede­bilirler. Kısaca belirteceğimiz hususlar bunlardır. Siz bunları, kapsamlı bir değerlen­dirmeye tabi tutabilirsiniz ve güçlerinizi buna göre belirleyebilirsiniz.

Her türden çalışma yürütebilecek kadro vardır. Muazzam bir taraftar kitlesi vardır, ulaşabilmeyi başaracaksınız. Biz de elimiz­den geldiği kadar buradan ulaşmaya çalışırız. Özellikle Mardin’i yardım komiteleri biçi­minde komiteleştirelim. Siirt, yine öyledir. Zaten Botan’da bunlar yapılabilir. Olayı, bu yönüyle düşünmek gerekiyor. Yani biraz dar filan değil; uluslararası yardım da ge­lişir. Çok sayıda insan, oraya yardım aktaracak. O kitleye de kalır. Çünkü Türkiye içeriye fazla alamaz; şehirlere gitmemeleri de uygundur. Yani dağda öyle kalmaları, çok çok bir-iki ay kritiktir. Onların hepsi devrimci potansiyeldir. Şimdi bu bir hedeftir ve bu hedefin üzerine şaşmaksızın yürüyebiliriz. Bizim hazırladığımız örgüt programı var. O temelde gideceğiz, olaya biraz böyle yaklaşıyoruz. Aslında araç gereç de iyidir. Muazzam araç gereç imkanlarımız vardır, hep­sini toparlayacaksınız. Bunlar, çok önemli­dir. Bu konuda herhangi bir darlığa, inisiyatif yoksunluğuna düşmemek gerekir. Kesinlik­le devrimci durumun olgunlaşmasıdır. Bu ko­nuda, bilemiyorum farklı bir şey söylenebilir mi?

D…: Şimdi farklı… yani bu gelen karşı görüşün üzerine olacak, bu konuda güç oturtulacak. Tamamen kendi denetimine almaya ça­lışıyor. Kitleler huduttun tam üzerindedir. Bu durumda, üzerine gitmek biraz zor.

P. Ö.: Şimdi, uzun süre öyle kalamazsınız. Yine de etkilemenin değişik yolları mutlaka ortaya çıkar. Beş yüz bin kişiyi kontrolü al­tına alamaz. Aslında bu bir oyundur. Bunla­rın üzerlerine kendi ajanlarını. -KDP başta olmak üzere- egemen kılacaklar. Belki reji­min de biraz yaptığı bu. Yani Kürt halkını böyle gerici mengene altına almak istiyor­lar. Şimdi bunun, çeşitli aşılma yolları olur. Belki şimdi biraz zordur ama sanırım bu çözülür. TC yapmak isteyebilir. Fakat devrimcilerin, biraz çalışmayı bilmeleri ge­rekiyor. Bu konuda, biraz daha derin, biraz daha kapsamlı, biraz daha fırsatçı olmalısı­nız. Özellikle potansiyelimizi değerlendirmeniz gerekiyor. Bir de yasal alanı kullanma­lıyız. Bunların içine, deşifre olmayan kişi­leri sızdırmalıyız. O önemli. Bu tarzda bir çalışmayı, biraz geliştirmek gerekiyor. Za­ten, silahlı güçler giremez, mümkün de değil. Kaldı ki, diğer yandan, bizim inisiyatifimiz altında gelişecek bu kampanyalarla, mutlaka o kitleyi etkileme yolu var. Zor değil. Araç gereç çok çıkar; onu sınırsız bir biçim­de alın.

Katılımlar olur. Belki katılımlar bu aşa­mada biraz zor ama gelişir. Biraz arkadaşlar kendilerini bu işe verirlerse -özellikle eğitilen öğeler- yeni perspektiflerle hare­ket düzenine geçsinler. O eski eğitim anlayışını, hareket anlayışını bıraksınlar. Bu, fırtınalı, olağanüstü bir dönemdir. Onun ha­reket tarzına ulaşsınlar.

Evet, bu konuda söylenecek başka bir şey var mı?

D…: Hayır, bu konuda başka söyleyecek bir şey yoktur. Yalnız Yusuf’un durumu hakkında bilgi almış değiliz.

P. Ö.: Herhangi bir kayıp olabilir mi?

D…: Belki. Şu an bilemiyoruz, yani ondan da haber almış değiliz.

P. Ö.: Para konusunda herhangi bir sıkıntı olmamalı. Bizde para sorunu yok, gittikçe bu imkanı kullanacağız. Araç gereç, eğer bu kadar ucuz elden çıkarılıyorsa, elinizdekini eritebilirsiniz.

D…: Şimdi bu konuda fazla bir sıkıntımız yok. Bizde var, şimdilik gerekmez.

P. Ö.: Hatta mümkünse KDP öğelerinin yerle­rinden kapma biçiminde bir yönelime girilebilir. Yani bu konuda fazla böyle yumuşak olunmamalı. Bu teslimiyet olayına, biraz da­ha aktif yönelinebilir. Ben fazla TC’nin tedbirlerini bilemiyorum ama bu kitleyi, öy­le ucuzca ellerine vermemeliyiz. Yine bu araç gereçleri, ucuzca ellerine vermemeliyiz. Sızma biçiminde, vurma kaçma biçiminde delinebilir. KDP’ye karşı onların dayattıkla­rına karşı sesler yükseltilmeli. Yürüyece­ğiz, buna gücümüz var. Yani boşa çıkaracağız. Yalnız, Celalgille, sosyalistlerle ve diğer küçük gruplarla ilişkiler, dostluk esprisi temelinde kurulmalıdır. Düşündüğümüz konfe­rans vardır, o konferans hazırlıkları da geliştirilebilir. Sonuç alınacaktır. Ben o kadar umutsuz değilim. Bilakis, bu gelişme­lerin, uzun vadede devrim için önemli fırsat yaratacağı kanısındayım.

Tabii olay, provokasyondur. Mesela o Doktor Kemal denilen alçak provokatördür. Ve kesinlikle de provokasyon emperyalizmle bağlantılıdır. Yani bu, normal bir gelişme değildir. Aslında çok sağlıklı bir yöne doğru gidiyordu. Celalgilin görüşünü almak önemlidir; sanırım Celal rejimle görüşmeye otu­rabilir. Onun uygun görebileceği duruma, bi­raz olumlu yaklaşmaya çalışacağız. Son durumunu, Fa. gelirse size biraz anlatır. O anlatım çerçevesinde, tavırlarınızı biraz ge­liştirirsiniz. Ve hatta görüşlerinizi bildirebilirsiniz. Mümkünse bir ittifak esprisi aranabilir. Yani buna biraz daha dikkat edin. KDP’yle karıştırmayın; o diğer grupla­rın durumları biraz farklı gelişebilir.

Dediğim gibi, işler olumlu yönde önümüzde­ki kısa bir süre içinde gelişebilir. Yani o alanlar bir kez denetime alınabilir. Böy­lece alan özellikle çalışmaya uygun hale getirilecektir. Siz örgüt gücünü buna göre, yeniden tertip edin. Özellikle eğitim görmüş öğelerin, olağanüstü duruma, koşullara cevap verecek bir duruma gelmeli ve özellikle o geçmiş yetmezlikleri de yıkarak, böyle bir pratiğe yönelmeye başlasınlar. Gelişmeler kesin olacaktır. Yani öyle duracağa benzemiyor. Milyonların öyle durması mümkün değil­dir. Mutlaka devrimde gelişme olacak. Fakat KDP, karşı devrimi geliştirecek üst düzeyde bir çetecilik geliştirebilir. Bunu unutma­yın. Evet başka?

D…:

P. Ö.: Arkadaşları almakta zorluk mu var? Oralarda kalabalık varsa, aslında daha yeni alana çekilebilir.

D…: Kalabalıktır.

P. Ö.: Eritmeye çalışın. Mümkünse orada tut­mayın, orayı kontrol altına alabilirler. Bu, diğer Doğu’ya doğru alınabilir. Oralar daha geniş imkan verebilir. Yine bilemem, o Orta Bölge’ye Garzan’a biraz kaydırılabilir. Size yeni haber geldi mi?

D….: Hayır. Yeni haber gelmedi.

P. Ö.: Şiyargilden alınan habere göre iki grup gitmiş. Biri Ah…’in grubu. Orta Bölge’ye ulaşmışlar ve sanırım yoldalar. Herhalde daha Kuzey’e gitme durumları varmış. Böyle bir bilgi aldık. Yani o zaman iki grup gitmiş. Haberiniz var mı?

D…: Evet, o iki grubu, biz buradan gön­derdik.

P. Ö.: Yine gidecek mi? Başka grup hazırla­nıyor mu?

D…: Şimdi grup var ama götürecek kurye yok.

P. Ö.: Sanıyorum geliyorlar. Yani biz de buradan Xe..gili göndereceğiz. Herhalde birleştirmek gerekecek, hazırlık biraz ona göre olmalıdır. Durumları biraz olumluymuş. Katılımları var; onlarda da gelişme var. Eğer Şiyargille sağlıklı çalışırlarsa, sa­nırım onlar da epey işi rahatlatabilirler. Yani o iki alan, epey iş görebilir. Garzan açılabilir. Eğer bazı bilgiler geldiyse, biraz gücü o tarafta da yerli yerine oturt­mak gerekir. Biraz böyle olur. Yine Doğu’ya doğru olabilir. Bir de yanınıza çekebilir­siniz, kalabilirler de. Biraz bilgilenmele­rini sağlamak gerekiyor. Bu güçleri, geçen yılki duruma düşürmeyelim, Geçen seneki Bestler olsun, Pervari olsun, böyle durum­lara yol açılmasın. Darbe yenilebilir, ye­nilirse o tarzda yenilir.

D…: Bu konuda, zaten onların durumunu dikkate alarak yöneliyoruz.

P. Ö. : Şimdi Do..’gillerde -kalıntısı ola­bilir- bu eski ana birlik biçimi hareket olabilir. O hareket tarzı üzerinde çok dur­duk. Eğer bazıları ısrarla bunu sürdürüyor­sa, fırsat vermeyin. Birlikler on-on beş ki­şilik çok hareketli birlikler olmalı. Siz, bu konuda denetimi güçlendirin. Sanırım ba­zıları eski anlayışları, alışkanlıkları da­yatabilir. Buna mümkün olduğu ölçüde fırsat vermemelisiniz.

Başka herhangi bir haber var mı?

D…: Evet, başka …..

P. Ö.: Yalnız biz o alçağın durumunu biraz daha soruşturuyoruz. Her geçen gün tahribatın derecesi büyüyor. Oradaki durumu nasıl seyrediyor? Adam, büyük bir tasfiye olayı içinde, çok müthiş çalışan, birisi. Bilemem, bu konuda biraz acımasız olmayı bilmek ge­rekiyor. Mümkünse ilk elden bazı bilgiler çıkarabilirsiniz. Kesin hesap istiyorum. Baran da dahil. Böyle içine girdikleri durum benim açımdan affedilmezdir. Yani buna kim bulaşmış, nasıl bulaşmış, sonuna kadar hesap soracağım. Yani bazılarını, dürüstlüğü oranında affedebilirim. Ama bunu politika ola­rak benimseyen, buna alet olanların artık derecesine göre bir yaklaşım geliştirilecek­tir. Bu konuda herhangi bir zayıflık veya fırsat verme olmamalı. Çünkü bu alçaklar, Güney yapısını biraz etkilemişler. Onları çalıştırmak gerekiyor. Aslında biraz da ger­çek devrimci militanlık içinde tutmak gere­kiyor. Çünkü epey baştan çıkarılmışlardır. Onların o bir türlü çizgiye girmemelerinde, bu tip anlayışların önemli etkisi vardır. Barangil de kendini doğru sunmasını bilme­lidir. İçine girdiği durumu, doğru ortaya koyabilmelidir. Aksi halde ilişki içine alınmayacaktır. Tutarlı bir rapor yazmasını isteyeceğiz. Yaptıkları, devrimcilik değil. Son derece köklü bir tutum içerisindedirler. Bu konuların üzerine kapsamlı gidiyorum. Bu­nu biraz bilmeli, gerekirse bu konularda çevreye, ilgili arkadaşlara açıklama yapıl­malıdır.

D… : Oldu.

P. Ö.: Belki şimdi mevsim biraz zor ama, ben oradan gelişme bekliyorum. Yani o kadar gücün, önemli bir gelişmeye ulaşabileceği kanaatindeyim.

Olağanüstü dönemin, olağanüstü çalışma tarzı, yaratıcılık ister. Benim gördüğüm, o Kongre süresince belli bir hantallık vardı. Dönemin, alanın emrettiklerine henüz ulaşamama vardı. Bu konuda biraz derinleşmeyi sağlayabilmelisiniz. Elinizdeki güç, olanak­lar az değil. Kesinlikle büyük bir devrimi kurtarabilir. Yani bütün, devrimsel gelişme­lere, o güç epey cevap verebilir. Bu önemli­dir, bunun altını çiziyorum. Herhangi ciddi bir engel olamaz. KDP, birkaç çapulcudur ve­ya bunun dışında fiziki engeller aşılmıştır. O da ciddi engel sayılmaz. Bundan sonra her şey lehte gelişir. Bilemiyorum, aslında bu konuda gelişme bekliyorum. Biraz o yapıyı da ayaklandırın. O yapıyı, dar, hareketsiz, inisiyatifsiz, verimsiz birimler içerisinde kimse tutmasın. Yapının harekete geçirilişi, görevlere bağlanışı sonuç alabilir. Sanırım bu konularda, ciddi bir sorununuz olmaz.

Şimdi çok tarihi bir dönemin içindeyiz. Mesele, iklimin elverişsizliği, halkın mev­cut durumu değildir. Şu anda yaşanan, tam devrim durumlarıdır. Yine mevsim bütünü de etkiler; bilemem yani, olsa olsa arkadaşla­rın dağınıklığını engelleyebilir. Ben başka ciddi bir objektif engel göremiyorum. Özel­likle bütün yapı bunu bilmelidir. Yeni öğele­rin sorumluluğunu eğitilmiş yapıya verin. En azından her biri on-on beş tane yeniyi çok kısa bir süre içinde eğitebilmeli. Yani eği­tilmiş bir yapıyı, bir arada tutmanın anlamı yoktur. Eğitilmemiş, biraz yürütebilecekleri bir durum varsa onları emrine verin. Ve mutlaka başarı isteyin. Başaracaklardır. Bunun dışında bir yönetime fırsat tanımayın. Özel­likle o geçmiş pratiğin üzerine yatılmasına fırsat vermeyin. Bu konuda derhal görev de­ğişikliğini, bilhassa sık yürütün. Burası önemlidir. Yani öyle güç göndermek filan ba­sit bir mesele değil. Yeni güç eğitmek zor bir iştir. Sıradan bir eğitimi basit görmemelisiniz. Eğitimin, zorlukların bize nasıl yıkıldığını, nasıl zorlandığımızı biliyor­sunuz. Bu gücü kullanmıyorlar. Kullanmadık­ları gibi de çar çur ediyorlar. Bunu kabul edemiyorum. Onun için herkes biraz doğru yaklaşmalıdır. Gerillaya, doğru yaklaşırlar­sa, müthiş sonuç alınabilir. Ben bunun ça­bası içindeyim. Sizler, bu konuda biraz ta­limatların ruhuna uygun düzenlemeleri gerçekleştirin. Daha çok böyle yapıyı ayağa kaldırma işini, yapıyı biraz daha koşullara, -ki 24 saat içinde değişiklikler meydana geliyor- bu değişikliklere cevap verecek bir tarzda düzenlemenizi kesin yapın. Yine çevrenizi, çok iyi konuşturun; çevre çalışsın. Bireysel değil, çevreyi bütünüyle dalga dalga harekete geçirmeye çalışın. Aslında sonuç biraz böyle alınacaktır. Kabiliyetli öğeleri yanınıza alın, görevlendirin. Çok yeni gelen­lere takviye edin. Bunları kısaca belirtmek istiyorum. Daha önce bilinen hususlardır.

Yalnız yol kapalı, mümkünse oradan biraz yolu açmaya çalışın. Biz de zorlayacağız. Belki kısa bir yol açmaya çalışırız. Bilemi­yorum, yolun durumu için bir şey söylenebilir mi?

D…:….

P. Ö.: Oldu, biz de dururuz. Belki biraz sıkışıklığınız olur ama bu aşılır. Bütün arkadaşlarca bilinen şeylerdir. Yani biz, zor­lukları aşmasını bilen bir hareketiz. Bazı­ları yeni, tecrübesiz olabilir. Sizin zorla­yıcı, biraz sürükleyici olmanız, çekirdek yapının da sürükleyiciliği önemlidir. Dönem farklılığına yöneltici davranışı yaparsanız, hızlı, olumlu gelişmeler olur. Ben umutsuz değilim. Bu olay çok büyük gelişmelere yol açabilir. Yalnız fırsatları iyi değerlendirin, müthiş değerlendirin. Araç toplayın; yani ben, beş binden aşağı olmamalı diyorum.

Biz yükleneceğiz; sorun değil. Ciddi bir engel olacağını sanmıyorum. Tekrar başarı dileklerimizi söylersiniz. Yine ararsınız, biz burayı açık tutarız. Başarılar, selamlar.

D…: Oldu, baş üstüne Başkanım.

PARTİ ÖNDERLİĞİ

NİSAN ‘91

PARTİ ÖNDERLİĞİ’NİN NİSAN ‘91 TELSİZ KONUŞMALARI

P. Ö.: Merhaba, şimdi son gelişmeleri bize aktarın sizi dinleyelim.

D….: Anlayamadım.

P. Ö.: Merhaba dedim, sizi dinliyorum.

D…: Benle birlikte önce Zaxo’ya uğradık, daha sonra Amedya derken Duhok’a kadar gittik. Fakat edindiğimiz ilk izlenimler özel­likle ayaklanma yaşanan bölgede gelişmeler güncel değil. Esasen biraz da kendiliğinden; Saddam’ın tutumuna karşı duran bir halkın tepkisi durumunda gelişmiştir. Fakat bu ara­da özellikle başta …….. olmak üzere ken­dileri -dediğim gibi- böyle yani gelişmele­ri düzenin oturtma yönünde …………….. fakat halka dayanan, halkla bütünleşen bir çabanın dışında gelişen bir olaydı. Özellik­le daha önce Saddam’la ………………..belirtebilirdi. Hatta halka karşı büyük is­yan, geniş olan olanaklarla ……………… ve………….. dayanan bir örgütlen­me ………… Halkın buna karşı kendi de­neyiminde bulduğu büyük bir destek olayı da vardı. Ayrıca halk özgürlük temelinde bir örgütlenme durumundan da büyük ölçüde uzak­tı. Zaxo’dan sonra, önce Amedya’ya gittiğimizde kitlenin Kürdistani Cephe’ye karşı duyduğu büyük bir tepki vardı. Hatta Talabani konuştuğu zaman aleyhte tezahürat geliştirmeye kadar çeşitli durumlar ortaya çıktı. Halkın burada ………………….

Halkın kaçışıyla karşılaştık. Bu, baştan be­ri halkın Cephe’ye karşı herhangi bir güven duymadığının göstergesiydi. Eskiden kalan güvensizlik burada da kendisini büyük ölçü­de gösterdi. Yani varolan Cephe’nin gerçek­ten harekete önderlik edemeyeceği, yine ‘75 ve diğer kaçışlarda olduğu gibi mücadeleyi satacakları inancı halkın içinde yaygındı. Alabildiğine bir sessizlik ve …………..En son Duhok’a gittiğimizde Duhok halkının yaklaşık üçte ikisi kenti terk etmiş durum­daydı. Yine Duhok’taki ……. Saddam’la ilişki içerisine girmiş olan kesimlerle bu­rada çeşitli görüşmelerin olduğu kısa bir…….. konuşmada yaptıkları hatta ………..müsteşarları artık …………. önem verme­di, yani en son akşama doğru……. başladı. Yani yoğun bir saldırı, durumu gelişti……… devam etti. Sabaha doğru da geniş bir alanları, insanları olmasına rağmen ……… üzere direnenlerin adamları, olduğu gibi silahları da bırakarak bu kenti terk ettiler. Yine bu akşam…………. madem ki, siz terk ediyorsunuz, silahları terk ediyorsunuz o halde terk ettiğiniz silahları bize bırakın. Yani doçkaları, diğer silahları bize bırakın. Biz bunla………………bunu da şey yapmışlar. Şu ………. olmak üzere ………. kabul etmek… adamlarının oynadığı rol ya da bunun burada dayattığı, ajan faaliyetiydi. Savaştan beri direnme yerine teslimiyetçi bir tutum birleşti, hat­ta bizi bölgeye sokmamak için de eski ………….. Saddam’ın ajanı olduğunu, ondan sonra……………………… bir grup halkın karşısında yoğun bir propagandayı yine kendileri geliştirdiler. Bu süre içeri­sinde ……….. geceleri ………. “Öyle ise Saddam gelecek, kimyasal silahlar kulla­nacak. Hemen kentin terk edilmesi gerektiği” biçiminde propagandalar da kitle içerisinde korkuyu yayıyorlar. Ve bu, bundan sonraki dönemde de oldukça yoğun bir propaganda sü­rüyor. Oradaki başta vali olmak üzere -Saddam’ın adamı oluyor- onların önderliği biçi­minde daha önceki süreçlerde zaten halka…. ……… girmiş……….. uşak bir durum­dadır. Yani ihanet burada ispat ediliyor. Ve sonuçta da bir bütün olarak………….silahların bize teslim edilmemesi doğrultusunda bazı haberler içerisine giriyor. Şu anda öz olarak belirteceğim bunlar. Bir di­ğer grup Duhok’tayken muallim, yani beraber geldiğim muallim, top atışlarından beri …………………. daha sonra tamamıyla Tür­kiye’ye geçtiği yönünde bazı haberler de al­dık. Fakat ne ölçüde doğru olduğunu şu anda bilmiyorum.

P. Ö.: Oldu. Şimdi olduğunuz yerde durum nasıl? Halkla orda temas kurma imkanı var mıdır? Özellikle gelişmeler hızlanacak. Bu konuda neler belirtilebilir?

D…: Halkta da büyük ölçüde huzursuzluk vardır. Bir defa cephenin ……………..diğer adamlarının önderliğine karşı duyduk­ları büyük bir öfke söz konusudur………Fakat bizim özellikle alana geç girişimiz bu konudaki çalışmaların yeterli düzeyde gelişememesi, bizle kitle arasındaki bağı da istenilen düzeyde kurulamamasına sebep olmuştur. Yani buradaki kitle büyük ölçüde bizi tanımıyor. Yani bir hareket olduğumuzu biliyor, Kuzey Kürdistan’da mücadele yürüttüğümüzü de biliyorlar fakat özlü bir tarzda bizleri tanımaları söz konusu değil. Bir diğer konu; şu anda kentler boşalmış durumda­dır. Başta Zaxo olmak üzere Duhok, Amedya, hatta Kerkük sınırına kadar tüm çevre boşalmış durumda. Kalanlar ise daha önce TC’nin istihbaratçı olan kesimlerdir. Şu anda onla kalmıştır. Diğer kalan büyük kesim kentleri boşaltmışlar………….. büyük bir boşaltma, büyük bir halksızlaştırma durumu söz konusudur. Başta İran olmak üzere sınırlara…..

P. Ö.: Başka herhangi bir gelişmeye ilişkin bir gözleminiz var mı?

D…: Bir daha tekrarlar mısınız?

P. Ö.: Arkadaşlarla ilişkiye geçtiniz mi? Herhangi bir izlenim var mı dedim?

D…: Şu anda arkadaşlarla birlikteyim zaten. Duhok’ta muallimi kaçışından sonra arkadaşlarla birlikte gördüm. Yine arkadaş­larla birlikteyim, fakat genel gelişmeler bilindiği gibi bir defa halkın yaşadığı bu umutsuzluğu büyük ölçüde kırmak gerekir.

P. Ö.: Evet, yani şimdi dün de, beyaz saç­lıyla konuştuk. Bu durum geçicidir. Bu yığınlaşma kesinlikle her geçen gün artan ölçüde devrimci bir durum, ortam yaratacaktır. Ha­zırlıklarınızı bu umutsuzluk durumuna göre değil, hızla gelişecek ve özellikle yoksul halktaki -yani o ajan kesim dışındaki- dev­rim arayışlarına göre ayarlayacaksınız. Kesinlikle bu konuda biraz uzun zaman da alsa devrime yöneleceklerdir. Yoksul kesimlerin devrime ilgisi gelişecektir. Hazırlıklarını­zı buna göre geliştireceksiniz. Güney, bu konuda çok uygundur. Yani o coğrafyasının bu duruma gelmesi lehimizedir aslında. Yani yoksul kesime dayalı olarak geliştireceğimiz hareket kesinlikle gelişme gösterecektir. Coğrafya uygundur sanırım, rejim fazla Kuzey’e yönelemez, kırsal alanı fazla hedefleyemez. Bu haliyle, yakın dönem içinde cephe gerisi alarak çok iyi kullanacaksınız. Bunun yanında sanırım araç gereç yönüyle de epey gelişmeniz gerekiyor. Gerekirse elinizdeki parayı eritin. Yani araç gereç alımı için eritin. Bu konuda ihmalkarlık varsa, biraz üzerine gidin. Ve yine çalışmalarda zayıflık varsa, -buradaki tempoyu biliyorsunuz- biraz onun üzerine yoğunlaşın. Yani belli ölçüde görülen noksanlıkların giderilmesinde aktif rol oynayın. Şimdi bu konuda ayrıyeten biraz konuşuruz. Zaten arkadaşlarla beraber oradasınız. Sanıyorum karargahta görev üstleneceksiniz, artık yapabileceğimiz bütün çalış­malara en aktif bir biçimde katılacaksınız. Gerek araç gereç yönüyle olsun, gerek ilerideki hazırlıklar açısından olsun durumlar epey olgun. Bu konuda bir şey belirtebilir misiniz?

D…: Şu anda araç-gereç yönünden belli bir mesafe kaydetmiş durumdayız. Yani bütün arkadaşlar bu faaliyete yönelmiş durumdalar. Özellikle araç gereç toplama yönündeki çaba­larını büyük ölçüde yoğunlaştırıyorlar. Şu anda teslimiyetçi güçlerden elde ettiğimiz başta büyük silahlar olmak üzere birçok si­lah elimize geçmiş durumda. Daha fazla yüklenen kesimden……… alma durumumuz ol­du. Bunun dışında yine parayla da alıyoruz. Bunun dışında, halk gelip giderken sınır bölgelerinde bıraktıkları arabalarında si­lahlarını da büyük ölçüde bırakmışlardır. Onları da topluyoruz. İç bölgede, yani şu, anda bulunduğumuz bölgede yüksek miktarda silahları depolamış bulunuyoruz. Yine bu sü­re içerisinde iki ayrı takım grubumuzu ülke­ye yollayacağız. Fakat Gabar takımı ……..yoğun ……. dolayı şu anda o bölgeye geçe­medi. Uludere’ye takım gönderdik, kısa bir zaman içerisinde onların da geçme durumu söz konusudur. Eğitim faaliyetlerine gelince; çalışmaların büyük bölümü araç gereç topla­ma işine ayırdığımız için, şu anda yoğun diyebileceğimiz tempolu bir eğitim durumumuz söz konusu değil. Fakat bu konuda birkaç gün içerisinde araç gereç işibüyük ölçüde ta­mamlanırsa, eğitim faaliyetini yoğunlaştıra­cağız,

P. Ö.: Yoğunlaştırın tabii, bu kampanyayı, yani bu araç gereç kampanyasını hızlandırın. Sanıldığından daha fasla sonuç alacaksınız. Güç geçici olarak, buna ağırlık verebilir. Dediğim gibi, para sorunu da kesinlikle me­sele olmamalı. Yani her türlü yöntemle araç gereç temin etmeliyiz, çok uygun bir biçim­de depolamalıyız, yapıyı sonuna kadar silahlandırmalıyız. Bu ilerisi için çok gerekli olacak, yani çok önemli bir fırsattır; onu da size söyleyeyim. Bu konudaki hazırlıklar ve alımlar çok ileri düzeyde olmalı. En çok sıkışık bir ay kalmıştır, biz bu süreci tersine çevireceğiz. Aslında uluslararası gelişmeler çok olumludur. Yardım kampanyala­rı gelişiyor, onu da özenle belirteyim. Mümkünse bu kampanyaları İstanbul’dan orala­ra kadar biz örgütleyeceğiz. Zaten ağırlıklı olarak taraftarlar içerisindedir. Fakat giderek bunu inisiyatifimiz altına almalıyız, bir de sanırım yarın yiyecek yukardan atıla­cak. Bütün bunlardan siz de payınızı alırsı­nız. Yani birkaç yıllık ihtiyaçlar depolana­bilir; gıda erzak elde etmenin yolu açılmış­tır. Yani farkındasınız, yol açılmıştır kesinlikle. Bizim kanallarımızdan ulaşabile­cekler belki vermeyecekler ama uygun yöntem­lerle, özellikle sivil adamlarımızın vası­tasıyla önümüzdeki birkaç gün içerisinde sa­nırım ihtiyacınızı önemli oranda gidereceksiniz. Böylece erzak ihtiyacı da giderilir. Sanıyorum biraz da depolarsınız. Bu konuda sivil örgütleme geliştirilebilir, ortam uygundur. Yani ayrı bir kanaldan olmalı, Cizre bu konuda görev üstlenebilir. Mardin’e haber veririz. Yani kısaca bu erzak sorunu halledilir. Depolama olayına doğru yaklaşı­lırsa, bu da kökünden halledilir; ki daha sonra kapsamlı eğitim süreçleri başlar. Der­mek istediğim, yapıyı bütünüyle en verimli bir biçimde çalışmalara göre ayarlayın. Şim­dilik bunları belirteyim.

Grup gönderecektik fakat yol biraz kapalı Mümkünse o taraftan yolun açılmasına çalışılabilir. Küçük bir grup uğraşsın, çok sa­yıda uğraşmaya gerek yok. Biz de tekrar bu­radan uğraşacağız, kanalı açmaya çalışacağız. Şimdilik bunları söyleyeyim. Çukurca’yla ilişkiler oldu mu?

D…: ………. adamlarının durumunu or­taya koymuştum. Sabahtan beri bize yönelik anti-propaganda temelinde kesin faaliyetler içerisine girmişlerdi………döneminde bile silahların bize teslim edilmemesi, hatta evlere bile alınmaması yönünde propaganda geliştirmişlerdir. Şimdi, daha önceki dönem içerisinde, bu alanda belli bir saldırı durumu söz konusu olmuştur. Dört şehit ve … arkadaşın yaralı olarak yakalanması olayın­da da, Melle’nin adamlarının belirli bir rol oynadıkları yönü de bazı kanılarımız var. Bu konuda ileriki süreçlerde de çok kötü bir rol oynayacaklarını düşünüyoruz.

P. Ö.:Fakat eğer uygun düzenleniş olursa, onlar başarılı olamaz. Sanırım kesinlikle eskisi kadar etkili olamazlar. Halktan des­tek bulamazlar, koruculuk görevini yapacak­lar. Koruculara karşı da biz savaşırız. Sa­nırım onların öyle fazla savaşacak adamları da yok. Yani Türkiye’deki korucular kadar savaşamazlar. Fakat biz de propagandaya ağırlık vermeliyiz artık. Sonuna kadar bunların teşhir ve tecritti yapılmalıdır. Gerekirse bunlarla açık bir çatışmayı göze almalıyız. Yani bizim o Güney’e yönelik politikamız da sürdürülebilir. Biz daha önce bu politika­yı belirlemiştik. Gerekirse tekrar kanallar yoluyla siyasi mücadeleyi yoğunlaştırmalı­yız. Yani onlarla yeni bir cephe açmaya ge­rek yok, siyasi mücadeleyi yoğunlaştıraca­ğız. Burada arkadaşlar hazırlanıyorlar. Si­yasi mücadele yöntemiyle KDP’yi teşhir ede­rek sanırım toparlanmaya çalışılacaktır. O konuyu biliyorsunuzdur, bunu tekrarlamaya gerek yok. Melle’nin adamlarının da bu konu­da eskisi kadar başarılı olacaklarını sanmı­yorum. Bitmişlerdir, yani koruculuk da fazla geliştirecekleri bir şey değildir. Komplo­lardan, onların entrikalarından kendinizi koruyun. Biraz da uyanık olun. Gerilla düzenine tam oturtursanız, onlar sanıldığı kadar TC’yle birlikte rol oynayamaz.

D…: Zaten siyasal hareket olarak, büyük ölçüde zayıftırlar. Halk kendilerinden nef­ret ediyor. Bu konuda uygun bir propaganda geliştirebiliriz. TC büyük ölçüde bu alana yönelik faaliyetlerinde bunlarla çalışacak­lardır. Hatta sınırda bile huduttu kesme du­rumları vardır.

P. Ö.: Acımasız olmalıyız. Onların bu yöne­limlerine karşı acımasız olmalıyız. Şunu çok iyi bilin ki, savaşamazlar. Bunlar bir top atışıyla bu kadar kaçıyorlar. Yani böyle canlarını ortaya koyarak savaşamazlar. Onla­rın yöntemi bütünüyle komplodur. Eğer çok iyi bir gerilla savaşını yürütürsek, adım bile atamazlar ve TC onları ortaya attığında, önlerine kattığında, pişman olurlar. Bu iyi bilinmeli, yani savaşacak bir şey değildir. Propaganda, etkili bir yönelim, özellikle onların etkili oldukları yerlere birkaç dar­be bile bunları kaçırtır. Bunu hiçbir zaman unutmamalıyız.

Bir de Çukurca’dan haber var mı diye sor­muştum. Bu tarafı açmak için bir keşif grubu uğraşmalı dedik bir de. Ayrıca yardım kampanyaları bizim kanalımızdan geçecek. Genel­de bu işbirlikçileri teşhir etmek de zor de­ğildir. Bütün yardım kanallarını da biraz biz ele geçireceğiz. Yani en az TC kadar, biz de bu kitle üzerinde etkili olacağız. Bunu biraz iyi planlamak gerekiyor ve ayrı bir örgüt olarak geliştirilmeli. Kısaca bun­ları belirteyim, bunun yanında bu hususlara ilişkin söylenecek fazla bir şey var mı?

D…: Çukurca’dan henüz herhangi bir haber alamadık. Oradaki durumu biz de merak ediyo­ruz. Saddam halka saldırı yaptığı gün, hem alana, hem de Çukurca‘ya saldırılar düzen­lenmişti. Sanırım kitle içerisinde haberler varmış fakat elimize net bir haber henüzÇukurca’dan geçmiş değil.

P. Ö.: Tahminen kayıp olabilir mi?

D…: Kesin bilmiyorum.

P. Ö.: Başka herhangi belirteceğiniz bir şey var mı?

D…: …

P. Ö.: Bu konuda zindandaki arkadaşlar bir rapor geliştiriyorlar. Hepsi bir araya gel­di, ilginç durumlar ortaya çıkıyor. Yani si­zin bildiğinizden biraz daha detaylı bilgi­ler geliştiriyorlar. Ana hususları biliyor­sunuz fakat biraz daha detaylandırılıyor. Bunun yanında, bu alçak buraya gelir gelmez, yani ilk adımını atar atmaz çalışmış. Bu bayanlar üzerinde çalışmış, bu konuda yeni ra­porlar ortaya çıkıyor. Kesinlikle dürüst de­ğil. İlk günden beri ikiyüzlü bir pratik içine girmiş durumdadır. Bazı raporlar vardı; yani belki özü değiştirmez ama dürüst olma­dığını ispat eden, baştan beri bize karşı. Ve bütün ihtimaller bunun uzlaşmaya yattığını gösteriyor. Muhtemelen 81’den beri uzlaşma­ya yatmış olabilir. Bunu siz de biraz bile­bilirsiniz. Tedbir olarak soruşturmayı baş­latabilirsiniz. Sanırım gerçekçisiniz. Bu konuda fazla zorlanmazsınız. Yanınıza birkaç yardımcı alın, tedbirlerinizi biraz iyi ge­liştirin. En uygun yöntemlerle üzerine gidin Bu arada bizi zaman zaman bilgilendirirsi­niz. Sanırım bazı sonuçlara doğru gitme gücündesiniz. Zaman zaman bize bilgi verirseniz, biz de yardımcı oluruz. Bu konuda baş­ka bir şey söylenebilir mi?

D…: Zaten üzerinde duracağımız iki nokta vardır; birinci nokta özellikle yurtdışına çıkma durumudur. Bir diğeri Güney’deki du­rumu ve ondan sonra Kongre’ye kadarki olayıdır……… fakat bu iki nokta üzerinde özellikle yükleneceğiz. Bu konuda açık, dürüst ve saygılı olmasını isteyeceğiz…….

P. Ö.: Kendisi gerçekten cambaz. Duygusal yönde etkilemeyi çok kötü kullanıyor. Bu yöntemleri sürdürmek isteyecektir. Özellik­le aldatma işine, duygulara hitap ederek ve lafazanlık, demagojiyi çok iyi kullanarak, zindanda yaptığı gibi şimdi de o tutumu sürdürmek isteyecektir. Buna fırsat vermeyin. Dürüst olmalıdır. Yani iyi bir samimi iti­raf, objektif-sübjektif bütün bağlantılarını dürüstçe bir itirafla ortaya koyarsa, duru­munu değişik değerlendiririz. Yani bir çıkış yolu bulmaya çalışırız. Aksi halde üzerine acımasız gidilecektir. Tedbirleri alın, sap­tırmayı dayatırsa kesinlikle affedilecek bir durum değildir. Samimi bir itiraf belki durumunu değişik ele almaya imkan verebilir. Yoksa eski yöntemlerini sürdürdü mü acıma­sız olun. Tedbirlerle birlikte -dediğim gi­bi- bilgilenmemiz de olsun. Sanırım konu an­laşılıyor.

D…: Evet, arkadaşların geliştirdiği ra­por da elimize geçerse, bu konuda daha aydınlatıcı olabilir.

P. Ö.: Bu rapor biraz gecikebilir. Fakat sonuçlarını bu yolla da olsa aktarmaya çalışacağız. Lakin o Güney’den bulaşanları biraz kazanın. Biz burada o durumları sonuçlandırdık. Yani özeleştiriyle, yaşama, devrimcileşme şansı verdik. Sanırım orda da o etkilemek istediklerinden samimi bir özeleştiri alabilirsiniz. Özellikle bazılarıyla toplantılar, konuşmalar yapmıştır. Onlardan bilgi alın, bu konuda sizi doğru bilgilendirsinler. Yararlı olabilir. Bu Güney’den etkilenenler var, onları ürkütmeyin. Yani yeniden yapıyla bütünleştirin. Buna da bira dikkat edin. Sanırım sonuç alabileceksiniz.

D…: Bu konuda Sarı Baran’a karşı belli bir tutum geliştirme durumunda, bu süre içerisinde bir toplantı yaptık. Özellikle diğer kişi hakkında, kendisinden kapsamlı bir rapor isteyeceğiz. Onun durumu biraz farklı bir biçimde. Bu süre içerisinde gelişmiştir. Yani direkt daha farklı bir bağlantıdan çok …… temelinde yoğunlaşmıştır.

P. Ö.: Evet onun durumu değişiktir. Deği­şik bir uç noktasıdır. Burada da o sonuca varmıştık. Ondan ilişkileri belirten bir rapor alırsınız. Aslında kullanılmak iste­nilmiştir. Partileşemediği için kullanılmak istenmiştir. İlişkilerini bütünüyle açabi­lir. Buradaki yaşantısını, ilişkilerini, partileşememe durumlarını bu raporunda işleyebilir. Samimi, tutarlı yaklaşırsa, onun durumunu yeniden değerlendiririz. Vermesi gereken bilgiler olabilir. Yani samimi yaklaşsın, bilgi versin, dürüst davransın. Dü­rüst davranırsa, özlü bir partileşme isteğini belirtirse, olumlu karşılık verme ihtimali vardır. Raporlarına bakarak değerlendireceğiz. Bunun yanında ikinci elden öğeler olabilir. Onlara da böyle bu çerçevede yak­laşabilirsiniz. Yani burada yaklaştıklarımıza benzer, hatta biraz daha durumlarına bakarak, ılımlı bir yaklaşım gösterilebilir.

Yalnızşunu belirteyim; bu adam öyle Ciz­re’ye gittiğinde, orda yürüttüğü faaliyetlerle ortaya çıkmış bir durum değil. İlk bu­raya gelir gelmez yapı üzerinde aynı çalış­maları sürdürmüştür. Zindandaki arkadaşların verdiği bilgiler, şu noktaya getiriyor. Ger­çekten zindanın öncülüğünü 82’lerden itiba­ren çok bilinçli bir biçimde ele geçirmiş oluyor. O bölünmeler çok bilinçlidir. Bu tasfiye politikasında da çok bilinçlidir. Yani bu konudaki veriler gittikçe daha ağır basıyor. Bunları biliyorsunuz, bu konuları fazla açmayalım. Sanırım bu konuda ilerde konuşuruz, bazı sorular olursa bize izah edersiniz. Bunun yanında diğer çalışmalara biraz aktif olarak katılın. Uygulamada doğrulara hakimsiniz. Aslında biraz merkezi faaliyetlere güçlü katılın. Yapının şekil­lenmesi, işbölümüne tabi tutulması, görev­lere koşturulmasında biraz daha aktif üzeri­ne gidin. Oldukça katkınız olabilir. Biraz daha atılgan olun.

Bunları belirtebiliriz. İyi günler, se­lamlar başarılar.

D…: Selamlar, saygılar Başkanım.

P. Ö. : Merhaba, şimdi sizi dinliyoruz. Bize iletmek istediğiniz bilgileri iletin.

D…: Merhaba, saygılar Başkanım. Henüz araç gereç işlerine devam ediyoruz. Bu konu­da aldığımız bazı mesafeler var, Saddam’ın güçleri sadece bir noktada yoğunlaşmaktadır. Bazı kasabalarda güçlerini çekmiş değil. ……. ayrıca bulunduğumuz alanlarda da izle­rine çok rastlamak mümkün değil. Arkadaş şu anda burada değil………Biz de bulunduğu­muz alanda o yönlü faaliyetlerimizi yoğun bir tarzda sürdürmekteyiz.

P. Ö.: Şimdi biraz anlayamadım. “Araç gereç yönünde belli mesafeler aldık” dediniz. Bu konuda daha ayrıntılı bir şey söylemek mümkün mü?

D…: Şu ana kadar yaklaşık üç kamyon mal­zeme çıkarmış durumdayız…..kesiminde özellikle patlayıcılar, her türlü bomba malzemeleri, doçkalar ele geçirdik. Bunların sayısı yaklaşık şu anda altı civarındadır. Diğer taraftan aldığımız haberlere göre çok sayıda doçka ve patlayıcılar elde etmiş durumdayız. Bir tona yakın TNT, çok sayıda kleş, onun dışında diğer silahlar -Carnas, BKC- dahil olmak üzere çok sayıda malzeme ele geçirdik. Bunları uygun bir şekilde depolamaya çalışıyoruz. Yine bununla birlikte roketlerde de yoğun bir artış söz konusudur. 82 mm’lik havan toplarından tutalım, diğer roketlere kadar çok sayıda silah temin etmiş durumdayız. En çok sıkıntı çektiğimiz konu, bunların depolanıp yerleştirilmesi sorunudur. Bu konuda belli ölçülerde sıkıntı olu­yor ama sorun değil.

P. Ö.: Bu son eylemlere, kayıplara ilişkin herhangi bir şey var mı? Radyonun söylediği bazı haberler var.

D…: O konuda henüz elimize geçmiş her­hangi bir bilgi söz konusu değildir.

P. Ö.: Kayıplarımız o son saldırıda dört kişi miydi? O kesinleşti mi?

D…: Daha önceki bölgelerde, özellikle ….. alamadık. Bunun dışında da yani bulunduğumuz bölgede herhangi bir kaybımız söz konusu değil.

P. Ö.: Bu son uçaklarla atılan gıdalardan biraz alabildiniz mi?

D…: Yiyecek konusunda öyle ciddi bir sıkıntımız yok. Özellikle halkın şehirleri terk edip, gidişlerinde bıraktıkları bazı erzaklar vardı. Bu erzakları büyük ölçüde taşıdık. Çeşitli bölgelerde de depolamış bulunuyoruz. Uzun süre bize yetecek kadar bir erzak depolama işlerin büyük ölçüde tamamla­dık. Yani o yönlü ciddi sayılabilecek bir sıkıntımız şu anda söz konusu değildir. Ar­kadaşların belli bir kesimi erzak işleriyle uğraşırken, büyük bir bölümü ise daha çok araç gereç işlerine ağırlık veriyor. Erzak yönüyle sorunumuzu da belli ölçülerde şu an­da çözümlemiş durumdayız. Yani uzun süre bi­ze yetecek kadar erzakımız vardır.

P. Ö.: Şimdi beyaz saçlı arkadaş nerede di­yorsunuz;?

D…: Beyaz saçlı, şu anda burada değil. Fakat çok yakınımızda. Yarın veya öbür gün gelebilir.

P. Ö.: Oldu. Bu arada yeni gelenler oldu mu?

D…: Şu anda yeni gelenler yok. Özellikle …… diyorduk. Yani öyle saldırı olan bölgeden bekliyorduk. Buradan bekliyorduk ve buradan da şu anda henüz gelen kimse yok.

P. Ö.: Eğitim adayları gelmedi diyorsunuz.

D…: Yeni eğitim adayları henüz buraya gelmemiştir.

P. Ö.: Yeni eylem haberleri duymadınız mı?

D…: Hayır.

P. Ö.: Şemdinli’de 9 asker, 10 korucu öldürülmüş, o kadar da yaralı var. Böyle bir haber söyleniyor, sanırım eylemler var. Eylem haftasıydı zaten. Sanırım eylemler var ama duyulmuyor. Bugün de “Uludere’de biri ölü ele geçti” diyordu. Bilmiyorum, ne kadar doğru olabilir?

D…: Sadece bir ara Cizre merkezinde özel timin otosunun tarandığı ve ….. özel tim görevlisinin cezalandırıldığı yönünde bir haber almıştık. Onun dışında şu anda herhangi bir haber almış değiliz.

P. Ö.: Oldu. Şimdi yol durumu nasıl? Yol için biraz uğraşmalıyız, yol için küçük bir grup ilgilenmeli.

D…: Yol durumuyla ilgili şu anda eli­mizde yeterince bir tespit söz konusu değil. Fakat özellikle sınır bölgelerinde yoğun tedbirler var.

P. Ö.: Oldu. Burada durumlar normal gidi­yor. Ciddi bir anormallik yok. Genelde gidişat fena değildir. Bu gazeteciler geliyor. Doğu Perinçek, o Güneri Civaoğlu geldi. Sanıyorum bizi biraz daha kavramaya, daha öz­gürlükçü bir ortamın geliştirilmesinde bir diyalog kapısı aralanmaya çalışılıyor. Öyle durumlar var. Fakat somut bir şey yok. Yani öyle cezaevine ilişkin de sanırım bizi tecil dışı bırakmalarının nedeni şimdi daha iyi anlaşılıyor. Eğer o unsurun da geliştirmeye çalıştığı durum gerçekleşseymiş, yani bu gerillayı biraz geliştirmesek veya kendilerine göre biraz uzak dursaymışız, af filan olacakmış. Burası çok ilginçtir; yani bize ka­dar bu gazeteciler vasıtasıyla yansıtılan bu. Eğer gerilla zayıflarsa veya şiddet yönü azaltılırsa, af olacakmış. Şimdi bu konuda belirti görmedikleri için, PKK’yi af dışı bırakma gibi bir yönelim içerisine giriyor­lar. Ki bizim adamın da uğrunda mücadele et­tiği durum, düşmanla uzlaştığı bir de bu yö­nüyle kanıtlanıyor. Bu görüşmelerden bizim çıkardığımız bir sonuç budur. Yani PKK çiz­gisini yumuşatırsa, -bunu çok açık söylüyorlardı- işte onun yapmak istediği gibi, yasal, siyasi faaliyeti benimserse af filan olabilir. İşte onun öngördüğü reformist ça­lışma tarzına göz yumulabilir. Aslında bu çıktı ve kuvvetli bir ihtimaldir. Bunu uzun süredir yürütmek istemişler. Kısaca bunu be­lirtebilirim. Bilemem bu konuda çabanızı gi­derek daha geliştirebilirsiniz. Yani doğru itirafları, bu konuda kendi eğiliminin iti­rafını yapacaktır. Bu konuda taviz filan yok. Bunu özenle belirtiyorum. Bize göre en ciddi sorun, TC’ye alet olma durumudur. Bu son ge­lişmeler artık bunu ispatlıyor. Mesela gaze­telerde söylenen diğer bir şey de şudur; “Bu af PKK Önderliği’ni zayıf düşürmek içindir.” Fakat zayıf düşüremedikleri için de af düşünülüyor. Yani son derece çelişkili bir durum var. Eğer o çizgi PKK’de biraz mesafe alırsa, af olacak. Yani bırakılacak. Tıpkı onun durumu gibi. Yok eğer Önderlik çizgisi doğru yürürse, af olmayacak. Sanıyo­rum bununla her şey netleşiyor. Bu basına da yansımıştır. Bunları kısaca belirtebilirim.

Bu konuda anlattıklarıma ilave olarak söyle­yebileceğiniz bir şey var mı?

D…: Hayır Başkanım.

P. Ö.: Yani kendisi bu süreci kesin itiraf edecektir. Bunun lamı cimi yok. Öyle aldatma sahtekarlığına girişirse, sökülür. İtirafını yapacaktır, ailece itirafını yapacaktır. Bu­nun başka izah tarzı yoktur. Bu konuda ıs­rarla söylüyorum. Çok oynamış, sanıldığın­dan fazla oynamışlar. Ailece çok oynamışlar. Her gün bize raporlar geliyor. Bilinenin çok üstünde oynama durumuna girmiş. Bu konuda, bütün bunlardan itiraf istiyoruz. Bu konu önemlidir. Fazla gücünüzü vermeyin veya si­zi uğraştırmasın. Ama yine de denetim altın­da bulundurulmalı. Bu biraz sıra dışı olu­yor. Yani böyle bazı raporlar var. Mesela kendi başına bir sürü gizli ilişkiye girmiş, özellikle bir sürü bayan unsurla gizli iliş­ki sürdürmüş. Bunun raporları var; çok sahtekarca, çok alçakça. Bir tarikat kurmuş, “Yoldaşlık değil, kardeşlik esas alınır” gi­bi bir düşüncesi var. O Sa..’ylegiriştiği ilişki var. “Kardeşim” diye bir rumuz var­dır. Bu bir tarikat oluyor şimdi. Zaten o raporunda da bu yazılıyor. “Biz yoldaş de­ğil, kardeşiz” demiş. El.. var, El.. arkada­şa ilişkin birtakım düşürme durumları var. Kardeşlik örgütü, yani o yazısında yazdığı gibi bir tarikat örgütlemişler. Yani bu ta­rikatın varlığı kesin. Aslında onun yazısın­da “Biz de bir tarikat kurduk” diyor. Şimdi bu ne tarikatıdır, bunu tamamen anlamamız gerekiyor. Bu tür gelişmeler var. Kısaca si­ze belirtelim. İlerde arkadaşlar raporu bitirirlerse sonuçlarını size aktarırlar. Baş­ka söyleyeceğiniz bir şey var mı?

D…: Hayır Başkanım. Özellikle o konu üzerinde, sizin de belirttiğiniz çerçeve doğrultusunda, oldukça yükleneceğiz.

P. Ö.: O diğer unsuru da alın. Sipan deni­len unsuru da sorgularsınız. Yani bağlantı­lı. Dediğim gibi, o tarikat önemli. Yani parti içerisinde tarikat örgütlemesi çok önemli. Onu unutmayın ve bu konuda da epey mesafe almış. En önemli bir öğe budur. Yol­daşlık yerine sahte bir tarikat getirme du­rumları filan var. Parti yerine artık kar­deşlik örgütü diyorlar. Ne kardeşlik örgütüyse… Bu biraz kesinleşiyor, yani bu da bir ipucu. Burada kesiyorum. Arkadaşlara selam söylersiniz. Yine yanınızdakilere bu haberleri böyle iletebilirsiniz. Gelişmeler olumludur. Bu uluslararası alanda da geliş­meler olumludur. Bu göç olayından da biz kazançlı çıkacağız. Kesinlikle Mesut onlar kaybeder. Oldukça büyük güç kazanacağız. Arkadaşların hazırlıkları bitmiştir. Güneyli arkadaşların program, kuruluş bildirisi bitmiştir. Ulaştırmaya çalışacağız, gerekirse Doğu üzerinden sonuç alınabilecek bir çalışmadır. Aslında tam onun önemli bir aşaması içindeyiz. Sanırım orda şeyler vardır. Konferans için hazırlıklar yapılabilir. Yani Güney konferansı düşünülüyor. Onun için biraz hazırlıklar yapabilirsiniz. Bunu Doğu’da da yapabiliriz, yani Xaxurke’de yapılan tekrarlanabilir. Öy­le bir düşünce var. İlerde bu konu biraz da­ha somutlaşır. Belgeler tamamlanmıştır.

Şimdilik bunlar söylenebilir. Dediğim gi­bi, araç gereç işine yüklenin. Yani sonuna kadar ağırlık verilebilir. Yine o kitle­den devrim çıkar. Yani belki şimdi çok zor­lanıyorlar ama onlar devrime yönelecekler­idir, klasik önderliği terk edeceklerdir. Bu konuda çalışmalarınızı, çok planlı götürün. Bu konuda muazzam çalışın. Yine söylediğim o yardım kampanyası var, ona sızmaya çalı­şın. Önemli oranda taraftarlarımız gelişti­riyor, sızmaya çalışmalıyız. Yani sivil, silahlı olmayan bir çalışmayla, kesinlikle kanallarımız açık tutulmalı. O yardım sadece devletin inisiyatifine bırakılmamalıdır. De­ğişik bir örgütlenmeyi, mümkünse geliştirmelisiniz. Yakında tekrar ararsınız sanıyorum. Şimdilik belirteceklerim bunlardır.

D…: Oldu Başkanım. Arkadaşlardan alaca­ğımız bilgileri aktarmaya çalışacağız.

P. Ö.: Oldu, selam söylersiniz. Size de selamlar, sevgiler.

D…: İyi akşamlar, selamlar saygılar Başkanım.

PARTİ ÖNDERLİĞİ

NİSAN 1991

PARTİ ÖNDERLİĞİNİN MAYIS ‘91 TELSİZ KONUŞMALARI

P. Ö.: Derya Sıpi şimdi siz konuşun, herhalde dinlerler; o zaman aramaya çalışırız.

D. Sıpi: Şimdi, Cudi’den yeni bir savaşçı grubu geldi; 17 kişidir. Genellikle Mardin, Batman, Kulp, Silvan o yörelerdendir. Gelen bilgiler hem Cudi’den, Gabar’dan biraz var. Ben kısaca onları aktarayım. Cudi bir eylem yapmış, ama tarihini belirtmemiş. Bu ay içerisinde oluyor. Şırnak yoluyla Derxure arasını kesmişler, yolda bir pusu kurmuşlar. Pusuda bir askeri cemseyi tahrip ediyorlar. 9 asker ölü, bir çete ölü ve bir çete de yaralı. Onun dışında Bestler’in bir eylem yaptığını yine Cudi bildiriyor. Bestler’den şimdiye kadar bize herhangi bir bilgi gel­medi. Cudi’deki arkadaşların belirttiğine göre, Uludere-Şırnak yolu üzerinde pusu ku­rulmuş; bu, bir hafta içerisinde oluyor. O pusuda iki cemseyi tahrip ediyorlar. Cemseyi tahrip ettikten sonra, geri çekilme sırasın­da, daha sonradan bir panzer geliyor. Uzaktan tarama yapıyor ve bunun sonucunda iki arkadaşın şehit düştüğünü öğrendik, diyor. Ne kadar doğru olduğunu-olmadığını da bile­miyoruz, diyor. O var. Zaten, bu son radyonun verdiği eylemi biz bildirmiştik. O ey­lem Cudi’nin eylemidir. Destek karakolu olu­yor, orda silah da almışlardı; kaç silah al­mışlar bilemiyorum. Çünkü telsizden öyle anlaşılıyor. Cudi üzeri bize gelen bilgiye göre, Orta Eyaletin raporları gelmiş. Fakat daha kendilerine ulaşmamış. Sanıyorum size gönderilen raporlardır. Arkadaşlar, “Biz buradan da gönderebiliriz. İstiyorsanız ora­ya gönderelim, oradan gönderin” diyorlar. Onun için şimdilik göndermemişler.

Yine Mardin’den, Ne..’dan birkaç yazı var. Bunların birisi, o alçak üzerine yazılan ve gazeteye gönderdiği yazı. Onun bir kopyasını göndermiş. Bir de eyaletin çıkar­dığı bir talimat var. Onu göndermiş. Eyalet çalışmaları hakkında genel bir bilgi gönder­miş. Ben kendilerine yazacağım; zaten Öm.. onlar da on kişilik karargah için gitti. O grupta epey iyi arkadaşlar var. Dicle, Diyarbakır, Çınar, Derik, Viranşehir’den var, Çınar’dan iki arkadaş var. Bunlar biraz gelişkin arkadaşlardır. Biraz pratik tecrübeleri yok, artık onu da pratikte kazanabi­lirler.

Zaten Kurtalan’a da on kişilik bir grup gönderdik. Şehir merkezine bir arkadaş gönderdik. Şehir merkezine giden o arkadaş da yönetebilir, sanırım oradan sonuç çıkarabilir.

Onun dışında Gabar’dan gelen raporlarda bazı eylemler var. Gabar’da, Sereave’de ya­pılan yeni bir karakol varmış; o karakolun malzemesini ve bir traktörünü yakmışlar. Karakolu tamamen imha etmişler. Yine, pet­rol boru hattına mayın döşemişler. Bu mayı­na çarpan bir askeri araç tahrip olmuş. Mışare’de bir karakolu vurmuşlar, sonucunu bilmiyorlar. …. köyü çetelerinden birini vurmuşlar, silahını da almışlar. Bu, ope­rasyon sırasında olmuş. Yine bu operasyonda Reşine’de çetelerle çatışmalar olmuş. Bir çete mayına basmış ölmüş. Yine … köyü çe­telerinden biri çatışmada öldürülmüş, biri yaralanmıştır. Bu da operasyon sırasında oluyor. Zıvan’lı Hacı Ali, Muhammedi Hasan’dır. İleri gelen çete reislerinden biriydi. … köyü silah bırakmış. Bu eylemlerin ta­rihlerini belirtmemişler. Yalnız bir eylem daha planlamışlardı. Bazı dizi eylemler ya­pacaklarını belirtiyorlardı. Onun dışında bilgi yok.

Şimdi diğer hususları kısaca belirtmek istiyorum; arkadaşlar gelirse, bize Kongre kararlarından getirirlerse iyi olur, elimizde hiç kalmadı. Şu anda bulma imkanımız olmadığı için, gelen savaşçı adaylarının eğitimi için bize gereklidir. Bir de “Arkadaşlar gel­diğinde haberimiz olursa kendilerini karşı­larız” diyorlardı. O Ş.’yi biz cephe statü­süne aldık. Şimdi serbest, biraz olumlu gö­rünüyor.

O belirttiğim dostlarımız vardı. Biri İ. Sino’dur, biri Xa.., biri de Ebu Sadık’tır. Onların üçü de oraya gelmek istiyor. Bu temelde yarın değil öbür gün gelebilirler. Arkadaşlar, “Araba yoluyla getirecekler, onun için karşı tarafta arkadaşlar hazır olursa iyi olur” diyorlar. Bunlar dosttur, daha kesin karar vermemişler. Bizimle de, o diğer ikisiyle de ilişkileri var. Durumla­rı böyle. Yalnız önemlidir; İs.. ve Xa. Şexo eğer kazanılırsa, aşiretlerinin önemli bir kesimi bizimle beraber tavır almış olacak. Bu İs., Celal Zaxo’ya geldiğinde önünde dur­muş. Hem İs. hem Xa. ikisi de eski müsteşar­dır. Durumları olumlu göründü. Bir de konferans için arkadaşla konuştum. “Celal’le görüşmek gerekiyor” diyor. Ben doğru görme­dim. Kendisinin gitmesinin doğru olmayacağını, başka arkadaşın gitmesinin gerektiği­ni söyledim. Yani Celal’in konuşacağı şey­ler az çok belli. Rejimin yanında fazla şe­yi yok. Talabani iktidarı kontrolden çıkıyor. Celal’e kala kala TC kalıyor, Celal TC’ye yatacak. Söyleyeceği şeyler de muhtemelen. O askerlerin durumu olabilir. Yine alanın Güney’ine yönelik bizim çalışmaları­mız olabilir. Bu tür şeyler söyledik. Onun için bence arkadaşın gitmesi doğru değil. Gitse de yararlı olacağı fazla belli değil. Yaralı askerler için, “bırakacağız” demişlerse bu biraz ciddidir, ciddi bir durum­dur. Bunu öyle ele almak gerekiyor. Bizim açımızdan, bu kadar TC’ye söz verecek gücü nerden görüyor. Belli ki bir bağları var. Bir de KDP’nin yanında 20 tane Suriyeli var o Brusk’un adamları oluyor, iki tane T-KDP’nin adamları var. Türkiye’den de bazı ajanlar yanlarına gelmiş, güya onların vasıta­sıyla bize ulaşacaklarmış. Bizden bazı adamlar vuracakmış, böyle bilgiler aldık. Bun­lar, TC’nin adamları oluyor. Onların vası­tasıyla bize ulaşmaya çalışıyorlar. KDP’nin kendi içinde yaptığı propaganda şu; “PKK bizi nerede görse vuracak” böyle bir pro­paganda yapıyor. Bu, şunu gösteriyor; belli ki, tabanını bu tarzda şartlandırmak ve ilerde bir çatışma durumuna bu tarzda hazırlamak istiyor. Yine, yaptıkları diğer bir propaganda ise, “Provokatörlerin PKK’yi ikiye böldüğü, önemli bir bölünmeyi yarattığı ve gerilla bize teslim olursa, biz TC’den onlar için özerkliği de alırız” biçi­mindedir. Böyle haberler yapıyorlarmış, söylüyorlarmış. Fakat kendi içinde öyle fazla tutarlı bir durumları yok. Oldukça bataklığa batmışlar. Bunlar son bilgiler oluyor.

Şimdi, bir kişi vardı, bizim arkadaş onunla ilgilendi. O, Se.’in durumu da zaten bildiğimiz tarzda çıkıyor. Yani o bayanla tamamen ilişkiliymişler, ortaya çıktı. Yine o alanda toplanan paraların, o bitkince ya­şamın içerisinde çarçur edildiği ortaya çıktı. Yani durum, öyle kabul edilecek bir durum değil. Bizim aktarmak istediklerimiz bunlardır.

Bir de on kişilik bir grup hazır. Bu, Duhok ve Zaxo’dan oluyor, oraya göndermek için rehberlerin gelmesini bekliyoruz.

P. Ö.: Şimdi zaten, biz o Celal için aynı şeyi söylemiştik. Kendini böyle bu kadar önemli görmesini pek anlayamadık. Yani bu yaklaşımı uşakça, işbirlikçice bir yaklaşımdır. Reddetmek en doğrusudur da niye böyle davranıyor onu anlayamadık. Bu tip yaklaşımı iyi değil, bunda siyasi yaklaşım yapılamaz. Bu biçimiyle kelime az herhalde. Bilemiyorum, böyle şeyler var. Biraz çark etse de partiyi bağlamaz, bir mıntıkayı bağlayabilir. Biz onu da, ona söyleriz. Yani bizi fazla bağlamaz, bu yaklaşımı reddediyorum. Zaten lanetlemişiz, konuşmalarda çok sert bir biçimde üzerine gitmişiz. Tavır bu; gidip neyi konuşabilir bilmiyorum? Yani o asker masker için de tabii ki kabul edilmez. Ayrıyeten Kuzey’den falan, meselesi de değil, bizim öyle bir sorunumuz yok. Biz, Kürdistan düşmanlarından kendimizi korumasını biliriz. Aslında bu kadardı. Kürdistan’dayız, düşmanlarından kendimizi korumasını biliriz, ted­birlerini almışız o kadar. Pazarlık yapıla­cak herhangi bir şey yok. Bizimle birlik is­teyen, Kürdistan’ın düşmanlarına karşı bir­lik için gelebilir. Bunun dışında, bizim tartışacağımız fazla bir şey yok. Tavır buy­du. Bunu yazılı da iletebilirsiniz. Ayrıye­ten gizli hareket ederiz. Bir de bu gizlilik olayı önemli. Yani bunlar nasıl hareket edi­yor, bilemiyorum. Daha önce de bunu söyle­dik, “Biz Kürdistanlıyız, onun düşmanla­rıyla mücadele ediyoruz” bu kadar. Zaten, ilişki yürütülmesi fazla bilinmiyor; gerek dostlarla, gerek bu tip kişilerle. Bunları kendi sahamıza çekip değerlendiriyorduk. Şimdi gidip bunların, sahasında Mehmet Hoca gibi yapmak, tabii ki sakıncalıdır. Ayrıye­ten gizli ve nasıl vuracağınızı belli etme­mek gerekiyor. Aslında bunlar, öyle üzerimi­ze gelecek, savaşacak adamlar filan değil. Biz gücümüzü kullanmadık, kullanamadık. Gü­cümüzün iyi kullanılamaması, verimli kullanılamaması, bu sıkıntıları yaratıyor. Yoksa bunların beş paralık etmeyeceği açık. Her­hangi bir özleri falan da yok. KDP öyle fazla güç değil aslında, bir avuç çapulcu­dur. Ama bizimkiler güçlerini iyi kullana­madılar. Kısaca duruma ilişkin bunları söyleyebilirim.

Malum bizim görüşlerdir. Bilemiyorum, onun gerekçesi neyse, konuşsaydık, biraz da­ha belli olurdu. Ayrıyeten pazarlığa da ge­rek yok. “Kuzey’de misiniz, değil misiniz?” tartışmalarına gerek yok. Kendileri yapar; yani tek taraflı görüşmelere yatıyor. Her­halde bize dayanarak etmedi. Biz onun muhatabı değiliz. Bizim adımıza, bizden onay alarak, TC’ye gitmedi. Bizim için TC, düşman­dır. Bu aşamada, bunlarla yapacağımız fazla bir şey yok. Ama herhalde bazı sözler vermiş, bazı sözler almıştır. Bunu tahmin ediyoruz. TC adına bunu iletmek isteyebilir. Bilemeyiz bunu da başka bir kişi vasıtasıyla, bilgilenme açısından öğrenebilirlerdi. Yani ancak bir istihbarat olabilir. Bunu böyle, bir kez daha belirtebiliriz.

Ondan sonra en önemlisi; bunların durumu boşa çıkar da, bizim neyi nasıl koyacağımız önemlidir. Yani bunların bu özerkliği de, bilmem Türkiye ile ilişkileri de beş para etmez ama bizim neleri, ne kadar köklü ger­çekleştireceğimiz önemlidir. Ve bunun için de burada habire, her gün üzerinde duruyoruz. Artık bu adam olamama tavırlarına sinirleni­yoruz, çok müsamahasız oluyoruz. Mesela o Çukurca’daki tiplere öfkeliyiz. Bu tutumlara bunlara karşı çok ters yaklaşmak gerekir, di­ye düşünüyoruz. Yani bunların, böyle bir tu­tuma cesaret etmesini bile, biz çok alçakça buluyoruz. Değil böyle uygulamaları yaşama­ları, cesaret etmeleri bile bizi çok öfke­lendiriyor. Felç etmek gerekir diye düşünü­yoruz. Şimdiye kadar bunu sağlayamamanız, aslında büyük eksikliktir. Yani bu, eskiden beri yanlış uygulanan, fazla otoriter, dira­yetli olmayan bir yaklaşımdır. Olgunlukla birlikte, otorite zayıf sanıyorum. Kocaman birlikleri böyle kullanma var. Geçen sene hatta ‘90’lardan beri çok kötü kullanıldı bir eğitim noksanlığı, başına buyrukluk olabilir. Yoksa bunlar, nereden böyle cesaret alıyor­lar? Tabii ki, denetim zayıf. Bu da kademe­lerin durumuna bağlı oluyor. Şimdi bizim ya­pacağımız, bu tip durumların üzerine bir kez daha, hem talimat düzeyinde, hem de son değişikliklerle birlikte yürümek olacaktır. Bir de felç etmek diyorum; yani bunlara öyle sı­radan bir eleştiri yapmak filan, değil de, böyle çok örnek bazı cezalandırmalar yapmak gerekir. Mesela E.B.’nin, o Hû.’nin tekrar görevlendirmesi çok gereksizce. Yani bu ka­dar suç işlemiş, bu kadar aşağılık bir adamı -sanıyorum böyle bir sürü adam var- halen birimlerin başında tutmayı anlayamadım. Ve Bo.’nı bile fazla ciddi bulamıyorum. Yani kendisini, o hareket tarzını, üslubunu de­ğiştirmedikçe, PKK’de yer edinebileceğini sanmıyorum. Bunların emrine, birlik verilme­sini de fazla anlamlı bulmuyorum. Aslında geliştiremiyorlar, yeteneklerini harekete geçirmiyorlar. Kendilerini yormuyorlar. Aslın­da sırtımızda ağırlık yapıyorlar. Öyle başa­rılı bir çalışma planı yok. O diğer öğeler­ de öyle. Velhasıl böyle ağalar türüyor. O Fa.’tir, bilmem kimdir; yani bunlar nedir? Bunlar ancak bir savaşçı durumunda olabilirlerdi. Tabii ki güçlü kadro, komutan olmayınca, meydan bunlara kalıyor. Daha iyisini yapan ortaya çıkarılmayınca, meydan bunlara kalı­yor. Bu da örgüt çalışmasının zayıflığını gösterir, tabii işi daha da ukalalığa var­dıranları biz de çok hak ettiği bir biçimde hallederiz. Yani böyle davrananları biz de rezil ediyoruz. İşi daha da çığırından çıka­ranların, layık oldukları, tutumları, biz de zaman zaman gösteriyoruz. Yani bizim de yöntemlerimiz, otoritemiz var demek istiyorum. Bizimle uğraşmanın basit olmadığını, aslın­da biz çok kere göstermişiz.

KDP’nin o söylemleri hikaye, öyle fazla para etmez, Brusk onlar bir atımlıktır. Keş­ke gelebilseler de insan onları yakalayabilse. Bu konularda, biraz daha böyle amansız yüklenmeyi sürdüreceğiz. Bazı arkadaşların çalışma tarzı, laçka, fazla güçlü değil. Ve hata ettiler; yani böyle fazla onurlu bir çalışma yürütmediler. Kendini vermediler. Yine bazıları eskisi gibi yaptı, Eb.. de aylardır ne yapıyor? O alanlarda dişe doku­nur fazla bir şey yapılamadığı açık. O Si.. diyorsunuz, o alçak habire bu kadar unsur kaçırtıyor. Yani daha bunu başımızda mı tu­tacağız? Bu kadar sabote çabasından sonra, daha doymadı mı? Kendilerini ne sanıyorlar? Kıyamet kadar çalışacağız, bu alçak da sürekli bunları dağıtacak. Öylelerini felç et­mek gerekiyor.

Aslında dediğim gibi, bu, bir tedbir ve biraz da örgüt çalışmasını sağlam yürütmeye bağlıydı, komuta düzeyini biraz sağlam yetiştirmeye bağlıydı. Bunun sağlam gelişmeyişi, bunları biraz bu duruma getiriyor. Biz, burada biraz buna yüklendik. Bakalım, herhalde yakında gelirler. Konuşuyoruz, çok sayıda adam gelecek. Yeni düzenlemeler için yeterlidir. Evet, yani dediğim gibi, bu tip hususları artık tahammülün sınırına getiri­yorlar. Bizim bu adamlar böyle yapmayacaktı, bizi tahammülün son sınırına getirip bırak­tılar. Üzerlerine gideceğiz. Altlarına edecekler. Yapmamalıydılar, görevleriyle böyle oynamamalıydılar. Bunlar delikanlı mıdır, köylü müdür, nedir, artık fazla anlayamadık. Bunu şimdiye kadar bir tutum olarak geliştirmeyeceklerdi. Bazı kararlara, uygulama­lara yöneleceğiz. Artık, suç yargıyı kesin devreye sokacağız. Tabii ki bunu, ustaca yapmak gerekiyor. Yani bunu yaparken, daha fazla firelere de yol açmamak gerekiyor. Bu işler ustaca yapılır. Emniyet, tedbir, denetim meselesidir. Bunlar söylenebilir.

Şimdi o raporlar eğer o hudutlarda kont­rol ediliyorlarsa, bazen iyi olmuyor. O hu­dutlar tehlikeli, Cudi’nin direkt kendisine bağlı adamlar sakıncalıdır. Kanal daha uy­gundur, size ulaştırılsa daha emniyetli gelebilir. Sanıyorum böyle daha uygun olabi­lir. Çünkü birkaç defa denediler, çatışma çıkıyor. Çok güvenilir olmadıkça uygun değil.

Mardin’e biz de grup hazırlıyoruz. Onlar yine Batman’daki Şener-Mener durumundan bahsediyorlar. Onların bir şey yapacaklarını sanmıyorum. Buraya geldiği de söyleniyor. Üçünün de burada olduğu söyleniyor. Böyle bir söylenti de var; ne kadar doğru bilemiyoruz. Aslında yerlerini biraz tespit et­seydi kolaydı. Kimisi Türkiye’de diyor, kimisi bilmem İstanbul’da diyor; burada olduğu söyleniyor. Böyle fazla sağlıklı olmayan bilgiler… Fakat öyle bir şey yapacaklarını tahmin etmiyorum. Yani bir olay olarak, ba­sit bir provokatör olarak, belki sağdan-soldan laf edebilirler ama öyle pek adanı örgütleyecekleri düşünülemez. Fakat buraya bir pusula ulaştırmışlar; o Dicle’nin -o alçak- her gün Muhabarat’la yatan ve kalkan bir bacıları vardı. O kanaldan buraya bir pusula ulaştı, Sa..’ye yollamış, tabii bize gösterdi. O kanaldan, biz onu çekmeye çalı­şacağız. Sanıyorum onun öyle bir önerisi oldu. Yani o kanaldan, temas kurma önerisi oldu. Durum kısaca böyle.

Dediğim gibi yakında aktarmaya çalışırız, O söylediğiniz grup da gelebilir. O dostla­rı artık gönderdik, biraz ağırladık. Bir hafta içinde sanırım gelebilirler; Halit, Şaban onlar. Bu diğerleri de her taraf dosttur. Fakat yanlarında iyi birisi olsay­dı, daha iyi tanıdık köylere gelseydi, ge­lirlerdi. Yani önemli değil, her tarafta dost var; gelip görebilirler. Yine de arka­daşlar her zaman orda var. Evet bunları belirtiyorum.

Bu eyaletler var, durumları üzerine du­ruyoruz. Arkadaşlar, planlarını hazırlamış­lar. Artık onları orda yetkinleştirmek ve biraz da takviyelerle yola çıkarmak gereke­cek. Bunu sonra değerlendiririz. Evet, bun­ları söylüyorum. Başka ne söylenebilir?

D. Sıpi: Şimdi ben Serhad’la konuştum; o, “Malzeme meseleleri, Kleşler hariç. O kadar kleşimiz yok, fakat diğer depolar bir ihti­malle doludur” diyordu. Daha önce o depo­ları yapanlardan biri Serhad tarafına gön­derilmiş, bu sefer oradan düşmana teslim ol­muş. “Depoları göstermiş olabilir” diyordu. Muhtemelen malzeme ele geçmesi doğru. Onu diyordu. Yine Şemdinli’de bir eylem olduğu haberini aldık. Ne kadar doğrudur, bilemiyoruz. Bunu söylüyordu, başka da bir şey be­lirtmiyordu. Şimdi o Çelikhan’ın durumunu da sorduk. Yani “Gelecek mi, gelmeyecek mi?” diye. “Kesin değil” diyordu. “Çelikhan çok oynayan biridir” diyordu. Yani birçok yerle ilişkisi olan biridir. Zaten bunların hepsi öyledir. Ortada belirsizlik olduğu için, herhangi bir gücün denetimi olmadığı için, gelecek, hangi yönde şekillenecek bu belli olmadığı için, birçok güçle birden ilişkilerini yürütüyorlar. Zaten hemen bir tarafa yaslanmaz. Onu beklemek de doğru değil. Bu belirsizlik, aslında bizim için iyi bir ortam. Ben, arkadaşla bunu konuştum. Aslında en iyi sonuç alınabilecek bir ortam. Ya­ni hemen kendi tutumunu beklemekten ziyade bu durumu görmek, buna göre taktik geliş­tirmek, sonuç almak lazım. Kendisiyle bun­ları konuştum.

Şimdi, o alçaklar KDP’nin yanındadır. Yalnız sağa-sola gidip, geliyorlar. Ben o Brusk’un adamlarına, söylerken şunun için söyledim; KDP onlar vasıtasıyla, hem onla­rın yazılarını Suriye’ye gönderiyor, hem de o vasıtayla muhtemelen Suriye’ye gelip gidebilirler. Belki üçü değil de, o Ahmet’in gitmesi mümkündür. Çünkü bir ara GAP’a ka­dar geldiğini duyduk. Muhtemelen o dönem, ya geçmiştir ya da o bağlantıları kurmak için hareket etmiştir. Yani KDP ilişkisi de, kesinlikle o ilişkidir. Ondan sonra, sanı­yorum orda da adamları var. Onlar vasıtasıy­la ilişki kuruyor. TC ilişkisi, tamamen KDP ve MİT’in ilişkisi. O açık. Batman’dan gelen bir arkadaş da, Mehmet Şener’in Batman’da, polis arabasında görüldüğünü söyledi. Onu da bilemiyoruz. Fakat KDP’nin merkezinde kaldıkları gerçek. Çünkü biz bir arkadaş göndermiştik. Kaçma süsü verip, gerekenleri söyledik. O tekrar geldi, onun verdiği bil­giler de o yönlü. Yani KDP’nin merkezinde kalıyorlar ve KDP onları koruyor. Onların yanında, yine dün o Brusk’un iki adamı var­mış. Sürekli onlarla birlikte, hem de koru­malarını yapıyorlarmış.

P. Ö.: Tamam, yani o istihbarat adamıdır. Bu Brusk, aslında buranın pis bir istihba­rat adamıdır ve çok iğrenç ilişkilidir. Yani tamamen KDP’nin içinde. Türk MİT’iyle bura­nın istihbaratı aslında içice ve bu aşağılık da tam bir MİT ilişkisiyle çalışan bir adam. Çepeçevre MİT ağı içindedir. Aslında bu konuda, kendisi de planlıdır. Öyle boş değil. Bu diğerlerinin onu sarması değil, kendisi­nin böyle çok ikili-üçlü oynaması var. As­lında, istihbarat için iyi hazırlanmış biri­si. Tipik bir istihbaratçı gibi çalışıyor, yaşıyor. Kendisi, seçme bir polis aslında. Yani onun buradaki ilişkilerini inceliyoruz, tamamen bir polis kişiliği ve aslında boş da değil. İstihbaratla nasıl çalışacağını en iyi bilen bir tip. Büyük ölçüde, dediğim gibi, bunu, TC’nin en önemli bir kişisi olarak, en iyi yetiştirilmiş bir elemanı olarak yapıyor. KDP, bunların karargahı du­rumundadır. Yani ABD adına, artık herkes adına bir ajan karargahı durumundadır. Her­kes, kullanmaya çalışıyor. Bu tip de artık oranın bir koludur. Bu konuda, herhalde en güzide bir elemanı olarak çalışıyor. Durum bu.

Sanırım halk, bildirilerini burada oku­yunca, gerçekleri daha iyi anlıyor. Yani bizim izahımızdan daha iyi aydınlanma olu­yor, halk daha iyi sonuca varıyor. Fakat tabii ki, KDP tümüyle bir aygıt. Yani git­tiği yerin, devlet ajan aygıtıdır. Bu çok somut, böyle bunun dışında herhangi bir konumundan bahsetmek mümkün değil. Eğer or­da deşifre edilirse, orda da durum öyledir. Şimdi, Saddam’ın ajanlığına oynayacaklar, oranın ajan yapısıyla birleşecekler. Diğer­leri de sanırım bunu fazla kimse kurcala­maz. Yani oldukça şebeke niteliğinde bir şey olduğu için, buna göre yönelmeyi bilmek gerekiyor. Bir sınıf tabanından ziyade, hep bir şebeke olarak görmek gerekiyor. Aslında o biraz değerlendirilemiyor. Şimdilik bun­ları belirtebiliriz.

Ülke içindeki Deryalarla fazla görüşeme­dik. Biraz sonra, herhalde ilerde onlarla ilgilenmek gerekecek. Yapı ulaşırsa, daha köklü yönelme imkanı var. Güz hamlesinin sanırım bütün koşulları hazırlanmıştır. Ya­ni demek istediğim; işlerin çok daha iyi gidebileceği koşullar varken, komuta olayının kendi rolünü oynayamaması, aslında bu boş, anlamsız kayıpları bize verdirmeye devam ediyor. Bir türlü böyle düzelmedi. Dediğim gibi, baştan itibaren artık biraz bunları adam etmeyi, özel uğraş haline ge­tirmek gerekiyor. Ağırlık basan çalışma, bunları eğitmek, uyarmak, günlük olarak de­netimi çok yoğunlaştırmak olmalıdır. Gelen güçleri, biraz denetim olayında kullanmak gerekiyor. Denetimi de, tabii ki doğru gö­türmek gerekiyor. Biz, bazı hususları değerlendirmelerde vurguladık. Aslında eğer uygulanabilse, sonuçları epey olumlu olabi­lir. Eğer denetim olayı iyi işletilse, öyle kendi başına okuyacak fazla adam yok. Örgütle fazla uğraşacak, eskisi gibi davranacak adam çıkmaz.

Şimdi biz konuşmaya çalışırız. Çıktı, çıktı; çıkmadıysa görüşümüzü bir kez daha böyle belirtebilirim. Yani görüşümüz budur, bellidir. Sanırım bunu, aktarmaya çalışır­sınız. Biz konuşursak, biz söyleriz. Kaldı ki, dün de konuşmuştum. Oldu, sonra tekrar ararız. Haydi selamlar, başarılar.

D. Sıpi: Oldu Başkanım.

P. Ö.: Derya Reş, siz bizi dinlediniz mi? Başka ilaveten söyleyeceğiniz nedir?

D. Reş: Bu Serhad’dan bir not gelmiş, zaten kendileri fazla iş yapamaz durumda. Mahir arkadaş ilk yerde, tek bir kurşunla vuruldu; dikkat çekici bir durum. Kendileri bir not göndermişlerdi; ayrıyeten fazla bir açıklık sağlamamışlar, iyice zorlandıkları­nı belirtiyorlar, Gabar’dan böyle bir not gelmişti. Kısa bazı bilgiler yazılmıştı. Diğer tarafta, Başkale’de çetelerin toplu silah bıraktıkları söyleniyor. Ki bu hare­katta, ağırlıklı olarak Başkale içindeki çe­teleri zorlamışlardı. Bu zorlama ve çatış­manın etkisiyle, Başkale’de toplu silah bırakma durumları var.

Yine Şemdinli’de gösteri olduğunu belir­tiyorlar. Açık bilgi almamışlar. Diğer ta­rafta 20-25 savaşçı adayı gelmiş, o tarafta toplanmış. Bir başka haber de buydu. Düşman güçleriyse, sınıra yakın, yani 5 km’lik alana çekilmişler; o vadiyi boşaltmışlar. O kaybolan iki arkadaş bulundu. Saklanmış vasiyette bulundular. Yani böylelikle kayıp üç arkadaş kaldı. Hatta, üçünün daha bulun­ma durumu var. Bu daha netleşmemiş. Düşman zaten yukarılara, vadi dışına çıkmıştır. Oradaki durum böyledir.

Bu İran’ın adamının bir tanesi dün akşam geldi. Kendileri, bizi beklediğini belirti­yor. Özellikle görüşmek istediğini belirti­yor. Zaten bizim açımızdan, Celal’in söyle­diği sorun değildir. Yalnız biraz şu aşamada o birkaç öğe önemlidir. Daha çok, bizim bu­ralarda serbest hareket etme olanağımızı belirttim. Şimdi bunlarda aşağı yukarı önemli, bunlar zorlanıyor. Bizimle onlar arasın­da, Celal aracılığıyla zorlanma durumu var. Bu açıdan biraz onların da bir dayatması oluyor. Yani kendi durumlarını biraz daha rahatlatmak istiyorlar. Sorun bu noktada; bizim de zorlandığımız burası oluyor. Yani şimdilik kesin tavır alamıyorlar. Tavır al­dırtmak, biraz güç oluyor, esas sorun budur. Celal’in de konuşacakları, açık ortadadır. Yani o verdiği sözler vardı, YNK’dir. Birçok sahte şeyler söyleyecek. Bizim açımız­dan fazla bir anlamı yok. Şimdi bu durum söz konusu, yani tabanını biraz böyle ya­şatmak istiyor. Kendileri gelmiyor. Biz biraz onları zorlayarak, tabanı içerisinde propaganda geliştirdik. TC’yle geliştirdik­leri o ilişkileri belirtmiştik. Türkiye halkı çıkarlarına olmadığını, Kuzey’deki devrimi göz ardı ettiğini, PKK’yi göz ardı ettiğini buna rağmen ilişkiler geliştirdiği biçiminde bir propaganda geliştirmiştik. Bu etkili olmuştu. Bu açıdan, işte şimdi Celal de aslında buna karşılıkta bulunuyor. “Biz gel, diyoruz. Onlar kendileri gelmiyor” ifadesini yaratmak istiyor. Bu yönlü şeyler olabilir. Yine devlete verdiği sözler olabilir. Kendisinin oynamak istediği şeyler olabilir. O açıdan, Kuzey’le bir görüşme belki kabul etmeyebilir. Yani özellikle şunda ısrar ediyor; “Bizim açıdan önemli olan bu çelişkilerdir” diyor. Şu aşamada yerleş­memizde önemli alanları var. Bu açıdan önem veriyoruz, ki arkadaşlar Süleymaniye’de komiteleşmeye kadar gitmişler. Yine her yerde o büyük merkezlerde afişleme yapmışlardı. Burada küçük bir birim vardı. Bunları da düzenleyip aktarmak için, bunlar orda hazır Bizim belirteceğimiz şimdilik bunlardır. O diğer taraflarda arkadaşlar tarafından o diğerlerinden istediğimiz bazı şeylerle bir­likte, -ileriye dönük planlarımız vardı. Bu tür şeyler görülmüştür. Özellikle bağlantı kurmak istiyorlar. Çeşitli bağlantılar da­ha da geliştirilmiş değildir.

P. Ö.: Şimdi Ah…gil, Celalgille ilişki mi kurmuş?

D. Reş: O güçlerle, bulundukları yere ilişkin kolaylık sağlarız deniliyor.

P. Ö.: Şimdi bu Celal ilişkileri, fazla ciddi değil. Bizim adımıza onlar gitsin, arabuluculuk yapsın, dersin. Bilemiyorum yani çıkma durumumuz yok, çalışmalarımız dağınıktır, ayrılma zor. Böyle bahanelerle bence biraz ertelenebilir. Bir de yazılı mektup yollanabilir. Böyle yazılı bir bi­çimde, bir kişi veya bölge adına yazılı olarak sunulur. Yani görüşmeler, yazılı bir kanal üzerinden de yürütülebilir. Bizzat yüz yüze zor değil. Eskiden Ah… gidiyordu. Ah..’in durumu uygunsa, Ah.. gidebilir. “Temsilci Ah..’tir denilir, “Ben değilim” yani varsa öyle bir durum, özel temsilci Ce..’dir diyelim, örneğin kendi adına da “Ben bölge sorumlusuyum, düzenliyoruz, burada birlik için çalıştık. Fazla razı değil­seniz, biz burada ilişkileri sınırlandırı­rız” denilir. Yani bir de oyalayıcı taktik kullanılabilir. Hemen görüşmek biraz uy­gun değil. Bu aşamanın siyasi tavrımıza, pek denk gelmiyor. Fakat oyalamacı birta­kım yöntemlerle uzatılabilir. Dediğim gi­bi, yazılı olabilir; “Bir mektupla taleplerinizi bildirebilirseniz iyi olur. Birliklerin başından ayrılamam, ülkeye yöneliyo­ruz. Zaten gidiyoruz, gideceğiz” denilir. “Benim burada fazla durma durumum yok” deni­lir. Zaten gerekirse Batı’ya doğru gidiyor­sunuz, önümüzdeki günlerde bu da var. “Mek­tup iletirseniz, mektubunuzu merkeze götü­rürüm, sizin önerilerinizi merkezde tartışırız” dersiniz. Bence, siz böyle bir mek­tup yazın. “Siz de bizim merkeze hitap eden bir mektup yazın, ben burada tek yetkili fi­lan değilim. Merkez vardır, istemlerinizi merkezimizde tartışırız. Dostane selam, dostane ilişkiler arıyoruz;. Mücadelenizde başarılar dileriz” denilir. “Düşmanın oyun­larına dikkat etmek gerekir” dersiniz. Yani böyle, son derece esnek bir politik üslupla bir mektup yazarsınız. Mektubu veren, biz­den de birisi olabilir; o dostlardan da bi­risi olabilir. Mektubun içeriğini okuyabilirler de. Kendisi de merkeze bir mektupyazsın. “Merkezimiz değerlendirir” denilir. Dediğim gibi, böyle pratik olarak karar du­rumum çok zor denilebilir. “Arkadaşlar ölü-yaralımız çok, bununla uğraşıyoruz. Bir de beni çağırmışlar, merkezi toplantı var” denilir. Yani “Merkez yetkilidir, bu konuda ben fazla yetkili değilim” dersiniz. Bu ko­nu böyle halledilebilir. Bir de sizin bu güvenlik anlayışınız yeterli mi? Yani bir deponun bu kadar kişi tarafından bilin­memesi gerektiği çok açık. Ve çatışma başladığında, bu depoların boşaltılması gerektiği çok açıktı. Yani bilemiyorum halen bu tip güven anlayışları nerden geliyor? Tabii iyi değil, yani bunlar, önceden aşılabilecek durumlardı. Bir de -dediğim gibi- bu tip kişilerin gözleri önünde yapmamalı. Ta­bii ki, bu eski tip depo anlayışıdır. Eski anlayışlar, fazla doğru değil. Yani kamp pratiği böyle fazla ciddi, gerçekçi bir güvenlik-emniyet anlayışına dayanmadı sanı­yorum. Artık gereken dersler çıkarılır. Bi­lemeyiz, herhalde Ser…gil, Yu….gil gitti­ler. Mahirgili elbette anlamak gerekecek­tir. Öyle tek bir kurşunla nasıl oluyor, onu bileceğiz. Tabii, bu durumda Azizgillerin durumu, yani son şehit sayısı herhal­de bu durumda kesinleşmiş olur. Üç arkadaş daha bulunursa şehit durumu kesinleşmiş olur. Bir de bu kadar, yüz roketatarınız var mı? Bu kadar roketatarın olduğunu siz bize anlatmadınız. Bilemiyorum, bu malzeme bu kadarsa anlatmadınız. Yani bir de çok aldınız da doğru dürüst aktaramadınız mı? Evet.

D. Reş: Şimdi, roketatarla kleş sayısı yalandır. Yalnız o doçka şeyleri olabilir. Bir de roketler vardı. O roketler yarı top­lanmış roketlerdi. Yani Saddam’ın geride bı­raktığı, bizim de topladığımız roketlerdi. O diğerlerine ihtimal vermiyoruz. Yani ol­maması gerekiyor. Zaten arkadaşlar, bana teslim etmek istiyorlar.

P. Ö.: Evet, diğer konular hakkında bize bir şey söyleyebilir misiniz? Yani bu mektup sistemi nasıl?

D. Reş: Önerilerimizi bu yolla yapmaya ça­lışırız.

P. Ö.: Hatta bence uygunsa, “Sorumlumuz -mesela- Cu.. arkadaştır” diye söylenebilir. “Benim fazla yetkim yok” diye de belirtilebilir. Böyle merkeze havale etmek, “Tek başıma yetkili değilim” ve bir de “Gerçekten darmadağınık olmuşuz. İşleri düzenlemek gerekiyor. Biz, birlik kurmaya, dayanışma kurmaya geldik. Siz gittiniz, TC’yle üzerimize geldiniz. Partimiz bunu doğru görmü­yor, yani olumsuz görüyor” dersiniz. Böyle bir eleştiride bulunulur. Bir de tabii ki, hazırlıklarınızı ilerisi için, daha önce düşünülen şekilde yaparsınız. Bunlar belirtilebilir, sanırım uygun olur. Yani biraz politik davranılıyor. Yine dikkatler oranın üzerinde olabilir. Bence bu komplo şeyinde oraya ağırlık verebilirler. Yani bunların yöntemleri, bu konuda sinsidir, KDP öyle sinsidir. Dediğim gibi, burada emniyet olayı her zamankinden daha önemli. Evet, başka belirteceğiniz bir husus var mı?

D. Reş: Doğrusu başka belirtebileceğimiz herhangi bir şey yok.

P. Ö.: Yeni bir gelişme oldu mu görüşürüz, günlük olarak görüşüyoruz. Siz hızla bir mektup kaleme alın. Onun sonuçları, sanıyo­rum iki günde gelebilir. Diğer yerlerle de irtibatınızı geliştirin. Dediğim gibi, Batı ile, oraya yüklenmek gerekebilir. Sanıyorum oraya, rolünü oynatmak gerekiyor. Yani alan sıkışıklığının fazla olacağını sanmıyorum. Doğu da açıktır. Doğu’da da iş yapılabilir. Yani kritik malzeme filan olursa, oradaki imkanlarla kullanılırsa, sanırım daha yararlı olabilir. Yani fazla sorun değil. Hareketliyiz, gizliyiz; nerede-nasıl olduğumuzu bunlar bilmezler. Yani daha çok içe yönelik tedbirleri, iyi geliştirmek gerekiyor. Bunlar bize muhtaçtır, bunların politika yapması bize bağlıdır. Onun için, durumları politik olarak iyi idare edelim. Yarın tekrar görüşürüz. Selamlar, başarılar.

D. Reş: Selamlar, saygılar Başkanım.

PARTİ ÖNDERLİĞİ

MAYIS 1991

PARTİ ÖNDERLİĞİNİN DERYA ZER İLE YAPTIĞI TELSİZ KONUŞMASI

D. Zer: Uludere kesiminde 2-3 gün önce ar­kadaşlar bir eylem yapmışlar. O eylemde 6 asker ölü, 7 asker de yaralı. Onun dışında Cudi, Gabar, Bestler kesiminde yoğun operasyonlar Var. Şu ana kadar kesin bir bilgi almamakla birlikte fazla bir kayıp yok. Yalnız oralara aşırı güç yığmışlar, operasyon yapıyorlar. Bazı milisler yakalanmış. Yakalanan milisler teslim olan iki kişinin ver­diği bilgiler sonucu oluyor. Onun dışında fazla bir bilgi almış değiliz. Yalnız şu ana kadar kayıplar yok. Bundan sonra olabilir mi, bilemiyoruz.

Bil…giller gittiler, İht….giller de Ha.. onlarla birlikte gittiler. Yerlerine ulaştılar. Diğer Bil…’in grubu da zaten ye­rinde. Son gelen arkadaşlardan -Küçük Başurlulardan- 5 kişi daha …’gilin oraya gönderdik. Onların sayısı şu anda 13 civarında, oluyor.

Alihan Tatar onların görüşme isteği var­dı. Teslim olmak istiyorlar. Biz de kendi­lerine mektup yazdık. Sanıyorum onlardan da olumlu sonuç alınacak. Yine Uludere’deki bazı çetelerle öyle görüşmeler oldu. Onlar­dan da olumlu sonuç alınacağına, umuyoruz. Jirkilerin durumunu daha öğrenemedik, Jirkilerin toptan silah bıraktığı haberi geldi. Fakat bunu daha kesinleştiremedik. Yalnız bir kesim bırakmıştı bir müddet önce, o doğru. Ama tümden bırakıp bırakmadıklarını bilemiyoruz. Az… arkadaş halen yanımızda, onu tekrar göndereceğiz. Dürüsttür, Bat…. da iş yapabilir. Zaten gönderilecekler de var. Gönderileceklerin bir kısmı cezaevindençıkan arkadaşlar oluyor. Bir kesimi de öğren­ci gençlikten. Son gelişmeler bunlardır.

P. Ö.: Şimdi, Ha..giller nereye gidiyor? Ha.., İht…giller Güney’de mi hareket edecekler?

D. Zer: Evet, onlar bu belirttiğim dağda olacak.

P. Ö.: Nasıl? Yani bu geniş alan üzerinde mi hareket edecekler? Şehre mi gidecekler? Sanmıyorum, şehir değil herhalde.

D. Zer: Hayır şehir değil. O belirttiğimiz dağ silsilesinde hareket edecekler.

P. Ö.: Şimdi bu Bo…gil nerede?

D. Zer: Bo.. bizim yakınımızda kalıyor.

P. Ö.: Peki verimli midir? Arkadaşlar eski tutumlarını sürdürdüğünü söylüyorlar.

D. Zer: O biraz gerçek değil. Kişiliğinden kaynaklanan bazı yetmezlikleri var ama, diğer arkadaşlardan daha verimli. O gerçek. O bilgiler doğru değil. Biraz kişiliğinden kaynaklanan liberal tutumlar var. Fazla mü­dahale etmiyor. Biraz da sanıyorum konumun­dan ötürü müdahale etmiyor. Biz bu konuları kendisiyle konuştuk.

P. Ö.: Şimdi, o gelenlerin, Kuzey’e gidecek grubun durumu hazırlandı mı? Veya hepsi gel­miş miydi?

D. Zer: Kuzey grubu, hangi grup onu anlaya­madım?

P. Ö.: Bunlar daha çok o Serhad için. Kuzey’den o Malazgirtli bir arkadaş vardı, yine Yu..gil vardı. Onların sorumluluğu altında bir grubun, yani Doğu’ya doğru gi­den, Kuzey’de çalışma durumu uygun, olanlardan ne kadar gönderilecekse, onlar katılabilirdi. Zaten eğer Doğu’ya gönderilmesi gereken ne kadar varsa da gönderilebilir. Su konuda orası uygun. Fakat Kuzey için de ayrıyetten güçlendirici bir grubun gönderil­mesi, takviye edilmesi gerekir. Bunları vur­gulamak istedim.

D. Zer: Şimdi Yu..gil daha gelmiş değil. Haber de yok. Yalnız biz Doğu’ya bir grup aktardık. Yani İht…gil, Ya…gil giderken … arkadaşla beraber gitti. O Güneyli arkadaşlardan 30 kişilik bir grup, yine Karslılar, Vanlılar vardı. Dana önce bir grup aktarmıştık, Güneylilerden 30 kişi bir de Karslı bir-iki arkadaş vardı. Onları Serhad ve Orta için Doğu’ya göndermiştik.

P. Ö.: Şimdi, o zaman onlar sanıyorum bugün çıkıyorlar. Büyük ihtimalle bu akşam çıkma­ları gerekiyor. Geldiklerinde, bir grup da onlarla beraber gönderilebilir. Yeni gelenlerle birlikte küçük çaplı veya büyük çaplı da olabilir. Özellikle Doğu’daki kam­pın durumu herhalde olumlu. Yani ne kadar güç çekerse çekebilir gibime geliyor. Fazla­lıklar, orda fazla aktif olmayacak öğeler gönderilebilir. Yu..gil de geldiğinde, benzer bir grupla, yayın falan da biraz ve­rilerek hızla yola çıkarılabilir.

D. Zer: Şimdi Doğu için buradan fazla gönde­receğimiz güç kalmadı. İlerde grup alabilir­sek, belki bir eğitim grubu gönderebiliriz. Tüm Kuzeylileri gönderdik. Güneylilerden de o kadar bir grup gitti, yeterlidir. Fazla Güneyli de daha göndermeyiz. Yani kısaca Doğu’ya aktaracağımız güç şu anda yok. Eğer eğitim amaçlı alırsak belki grup gönderebi­liriz. Yalnız bu Zaxo’da bazı taraftarları­mız var. Bu İran tarafına gitmişlerdi, dön­düler. Onların verdiği bilgi var. Onu ilet­meyi uygun bulduk. Ancak ne kadar doğrudur bilemiyoruz. Kendilerinin belirttiğine göre “İran’daki arkadaşların çalışmaları olumsuzdur. Oldukça keyfi tutumları var. Çalışma­ları halka güven vermiyor” diyorlar. Ancak Ser., onlar gittikten sonra mıdır, ondan önce midir, onu bilemiyorum.

P. Ö.: Öncesidir, o öncesidir de, A…gili mi kastediyor, Ah…gili mi kastediyor? Muhtemelen o A..’dır. Fakat sanmıyorum. Bir de onlar fazla bilmezler, tanımazlar. Bundan sonra herhalde biraz çalışmayı hızlandırır­lar Sanıyorum onların toplantısı şimdi olu­yor. Yine gidebilir, Yu.. Çukurca’dan biraz adam alabilir, sanırım onda varlardır. Ben­ce onun durumu uygundur. Küçük bir grup da olsa -ki gelenler olur, Çukurca’da olanlar vardır. Son gelenlerin içinde de sanırım enazından 5-10 kişi olabilir- bu temelde gidebilir. Onun durumu öyle, evet. ,

D. Zer: Ah.. sanıyorum Doğu’da değil, Güney’de daha iç kesimlerde, Yekiti’nin yanında.Yekiti orada bir makara yapmışlar, çünkü bazı taraftarlardan öyle bilgiler aldık.

P. Ö.: Bu, hangi Ah..?

D. Zer: Ah..’in kendisi de sanıyorum ordaymış, çünkü bize öyle söylendi. Bize söyleyen Güneyli değildir. Uludereli bir milisimizdir. Öyle yanlış bilgi vereceğini sanmıyorum. Muhtemelen bu durum Ser… arkadaştan önce­dir.

P. Ö.: Peki, Ah… derken, bu Barangil mi­dir? Yekiti’nin yanında mı oluyorlar?

D. Zer: Hayır bizim Ah.. Doğu’daki Ah.. onlar Yekiti’nin oradadır. Orda makar açmış­lar, öyle bilgiler aldık. Şimdi o diğerleri zaten iletmiştik. Oralardaymış, onu bulduk, İht…gil onun üzerinde duracaktı, bilemiyo­rum ne kadar sonuç alabildiler.

P. Ö.: Şimdi tamam, Yekiti’yle gidebilir­ler. Eğer onlar orada gözükmüşse tabii ki, yüklenebilir. Bu konuda yavaş yavaş biz etraflarına sızabiliriz. Bu tip şeylerde KDP’nin yapacağı fazla bir şey yok. Yeter ki, yerleri belirlensin. Her bakımdan onları sı­kıştırma, onları daraltma durumundayız. Daraltma için şimdi durumlar uygundur. Hele bir de onların bahanesiyle bu çok daha rahat yürütülebilir. İht.., B..gili mi kastedi­yorsunuz?

D. Zer: Bizim İht.., Güney-Batılı İht.. ar­kadaş, Ha..’la beraber.

P. Ö.: Yani B..’den son zamanlarda haber almadınız mı?

D. Zer: Onlardan haber aldık, ordalar. Es­kiden gönderdiğimiz, 70 civarında bir eği­tim grubu vardı. Onlar geldi. Orada durumlar iyidir. Fazla bir olumsuzluk yoktur.

P. Ö.: Yani KDP’ye yönelik tavrımız belli­dir. Sanıyorum giderek sıkıştırılma duru­mundalar. Siyasi alanda özellikle daraltı­lacaklar. Pratikte de yaptıklarını ödetmek uygundur. Hele öyle bir fırsat yakalandı mı rahatlıkla üzerlerine gidilebilir. Yani yer tespiti oldu mu tam bir baskın tipinde yönelme mümkündür. Hatta üzerimize çekerek, böyle bir yönelimin içerisine girilmesinin bir mahsuru yok. Zaten siyasi faaliyet de geliştiriliyor. Gün geçtikçe onlar da geliş­tiriyor, biz de geliştireceğiz. Bu konuda fırsatlar iyi değerlendirilmelidir. KDP’den hayır beklenmez. Bu adamların gücünün de fazla gelişeceğini sanmıyorum.

Güney’e ilişkin olarak son durum ise; Tür­kiye’yle rejimin tekrar araları gelişebilir. Ecevit’in arabuluculuğu sanırım sonuç alabi­lir. Bu konuda yeni bir gelişmeyi göze almak gerekiyor. Uzun vadeli de, kısa vadeli de bazı gelişmeler beklenebilir. Bu işbirlikçiler yine halkın üzerinde kumar oynuyorlar. Özellikle Zaxo esas alınmak üzere, bu tehli­keye karşı bildiriler, kampanyalar düzenlenebilir. Zaten gösterilen olduğuna göre, bunu daha da planlı bir hale getirmek gerekiyor. Söyleyeyim size, ikisi hesap kuracak ve bence bu günlerde bunu hızlandıracaklar. Bu işbirlikçilerden de fazla hayır gelmeye­ceğini biliyorlar. Bunu halka iyi yansıtmak gerekiyor. Yani iki rejim birleşerek oldukça daraltabilirler. Onları zor bir sürece soka­bilirler, bunu önlemenin yolu özgürlük çizgisinde eylemlerini, mitinglerini geliştir­sinler. Şimdi bu arkadaşların toplantıları biter bitmez, geniş bir siyasi kampanya baş­latmak gerekiyor. Aslında her iki taraftan da bu tehlikedir. 88’lerde, 75’lerde daha da kötü durumlar hazırlayabilirler. Önder­likleri sorumsuzdur, o önderliklerinden ha­yır gelmez. Bunu zaten kavramışlar, biraz daha iyi kavratmak mümkündür. Yani öyle oto­nomi falan da hikayedir. Bunlar aldatıyor­lar. Sahte önderlik bir kez daha daha kötü bir durumu yaratmaması için özellikle birleş­mek ve direnmekten başka seçenek yok. Bu şim­di daha iyi anlatılabilir. Bu konuda top­lantılar, bildiriler hazırlayın. Zaten bu son gelen gruplar içinde biraz propagandacı­lar var. 5-10 tane iyi propagandacı var. Onların hepsi kampa ve şehre yerleştirilebilir. Siyasi gösterileri biraz geliştirmek gerekiyor. Yani hamleyi geliştirmek gereki­yor. Yine toplantı sonrası sanırım onların da bir çalışma planı olur, eylem planı olur. Güney, bence önem kazanıyor. Özgürlük teme­linde mitingler, özgürlük çizgisiyle halkı biraz aydınlatmak gerekiyor. Bence herkes oturdu, geldiler, yerleştiler. Bundan sonra siyasi faaliyete açılabilirler. Bir de tehli­ke var; hızla her iki taraf tedbir alacak. Bunu halka iyi kavratmak gerekiyor. Bu ted­birlerle beraber otonomi de hikayedir. Bunu iyi bilmeleri gerekir. İntikam alır, rejim intikam alır. Bu konuda aptallık yapmasın­lar. Şimdi bu konuda yapılacak işler var. O diğer sahte işbirlikçiler bir şey yapmaz. Onlar paralarını alır, Londra’ya giderler. Halkı sırtüstü bırakırlar. Tabii bir milyon halk da, Avrupa’ya gidemez. Ellerinde çok kötü duruma düşer. Şimdi bu gelişmeler böyledir. Bunun da yolu halkın, bizim bir veya iki yıldan beri yapmak istediğimiz doğru bir direnme hattı içine, yavaş yavaş çekmekten geçiyor. Siyasi faaliyeti öne çıkarmak gere­kebilir. Bu konular önemlidir, güçlerimiz var. Biraz arkadaşlar çalışıyorlar. Fakat bir türlü yaratıcı olamıyorlar. Sonuç alma­yı biraz bilmeleri gerekiyor. Objektif ko­şullar belki uygun olmayabilir. Belki henüz halkın açlık derdi, güvenlik sorunu vardır. Ama bunlar yavaş yavaş aşılmıştır. Siyasi faaliyet için dönem uygundur. Yine gerilla için de bazı fırsatlar var. İşin ortasında biz varız. Bu konularda durum değerlendir­meleri, tartışmalar, toplantılar büyük önem taşıyor. Parti, bu toplantılarından sonra, o isim altında da daha rahat götürülebilir. Güçlerimizin düzenlenmesi bu konuda, önemli­dir. Tabii ki, buraya her şeyimizi koyamayız. Fakat yine de çok önemli bir alan olarak ge­reklerinin yerine getirilmesi önemlidir. Evet, bunları belirtiyorum.

D. Zer: Şimdi iki rejimin işbirliği yapma durumu çok açık. Halkla, TC uzlaşıyor, iliş­kiler gelişiyor. Sanıyorum Ecevit bunu sağ­ladı. Yine ortaklaşa yönelecekler. O da şim­diden kendisini gösteriyor.

Şimdi özellikle Zaxo’da 300 civarında Şırnaklı var. Bizim Kuzey’deki D. arkadaşın akraba çevreleri oluyor. D.. arkadaşı oradan çektik, içe yerleştirdik. O çevre şimdi tü­müyle bizimle hareket ediyor. Hatta Gabar’da Şo.. diye bir arkadaş var, gerçi aynı çevre­nin insanı oluyor, fakat o arkadaş D..’dan daha öncelikli geliyor. Onu da çağırdık. O gelirse onu da yerleştireceğiz. Yerleştirir­sek, sanırım o 300 aile tümüyle saflarımızda hareket eder. Şimdiye kadar onların çevresi KDP’yle hareket eden bir çevreydi. Şimdiyse kopuyor. Yani böyle önemli bir çevremiz var. Daha da gelişecek.

Yalnız, o Güneyli arkadaşlar fazla verim vermiyor, başarılı olamıyor. Sanıyorum tec­rübeleri de yok. Özellikle o Ar.. arkadaş, fazla verimli değil. Zaten problemli biri. Bu nedenle biz onu, şehirden ziyade Ha..gillerin yanına göndermeyi uygun gördük. Oraya gitti. Diğer arkadaşlar çalışıyor. Fakat tecrübesizler, fazla sonuç alamıyorlar. Sık sık görüşerek, tartışarak, biraz perspektif vermeye çalışıyoruz. Sanırım özellikle KDP’den dolayı biraz ürkek davranıyorlar. Biraz o durumu kendilerine izah etmeye, ürkekliği kırmaya çalışıyoruz. KDP’nin fazla gücü yok. Zaten etkinliği de yok. Daha çok Amerikan etkinliği var. Yani halk KDP’nin etkisinde falan değil. Daha çok ABD’nin etkisindedir. Bu da zamanla aşılabilir. Yani öyle uzun süreceğini sanmıyorum. ABD, öyle biraz yer­leşmek için, biraz işbirlikçileri oluştur­mak için, genelde kitleye erzak falan veri­yor. Bunu sürekli yapma durumu var. Ancak esas çelişkiler bundan sonra gelişecek. Yani bugüne kadar Güney’de bizim mücadelemizin gelişmesi pek yoktu. Her bakımdan gelişme olacaktır. Bu, fark ediliyor. Yüklenmeye ça­lışıyoruz. Esas Kuzey’dir ama, tabii Güney de önemlidir. Yine gerek Bi..gil gerek Ha..gil, biraz ön çalışmalar yapıyorlar. Bununla birlikte, o kesimlerde epey malze­mede var. O malzemeleri de depoluyorlar. Hem Kuzey’e aktaracağız, hem de ilerisi için Güney’de gerekebilir. O yönlü çalışmalar da var. Şimdi o oluşturulan ….’in gücüyle il­gili, arkadaşla konuştuk. “Gerekirse göze alınabilir, ondan çekinmeyin, yönelin” dedik. Aslında önemlidir. Kısaca bunları belirte­biliriz.

P. Ö.: Ben, Güney derken şunu kastediyo­rum; buradan gelen bazı tecrübeliler var. Sanırım o son grupla gelebilirler. Bunlar propagandacıdır. O Ha..’in kardeşidir, K…dir, benzerleridir, böyle 5-10 kişi var. Demek istediğim geniş bir siyasi propagandacılar grubudur. Biraz oranın durumu öyle­dir.

Bir de bu Zaxo’yu biraz üs gibi kullanmak gerekiyor. Aslında Zaxo şimdi denetimsizdir. Zaxo ortada kalmış bir şehirdir. Yani kim yüklenirse o kaldırabilir. Biraz girişken olmak gerekiyor. Zaxo’yu pilot bölge gibi değerlendirebiliriz. KDP’nin fazla gücü ol­maz. Dolayısıyla bu yerli örgüt ihtiyacı da bence giderilmiş oluyor. Bu konuda zorluklar arkadaşları ürkütmemelidir. Biraz ısrarlı, takipçi olurlarsa, sonuç alabilirler. Yani Zaxo uzun vadede, biraz bu Beyrut gibi rol oynayacak. Durumu böyledir. Kolay kolay de­netim altına girmez. Girmemesi için de biz öncü rol oynayabilmeliyiz. Durum budur. Zaxo ve çevresi de önemlidir. Hemen bu konuda şunu belirteyim; Zaxo çevresi derken, Silopi’ye doğru olan hat üzerinde çeşitli biçim­lerde etkili olabilmeliyiz. Bu konuda M. Xa. .. buraya geldi. Konuştum fakat, ben onda biraz KDP anlayışı gördüm. Biraz paralı ça­lışmak isteyen birisine benziyor. Hatta eğer KDP’nin etkisi ağır basarsa, işbirliğine tekrar yönelebilir. İşte o bahsettiğiniz Şırnaklılar etkili olabilir. Şimdi bunların bazı maddi sorunları karşılanabilir. Bu adamı geldiğinde görün. Biraz yardım yapıla­bilir. Sanırım bunlar biraz paraya düşkün. Geçici de olsa, biraz böyle tatmin etmek gerekiyor. O Şırnaklılar olayında, maddi çıkarları da göz önüne getirilmelidir. Bir yandan sağlam öğeler yerleştirilir ama, bu tip işbirliğine yatkın tipleri de göz önüne getirmek gerekir. Onları da çeşitli maddi imkanlarla insan kendisine bağlayabilir. Bence bu tavizler politikası da biraz göz önüne getirilmelidir. Bu Zaxo’daki diğer aşiretler için de gerekebilir. “Biz besleriz, bakarız” gibi çeşitli güvencelerle kendimize bağlamamız gerekir. Bundan sonra sıkışırlar­sa bu tarafa, bu kesime de alabiliriz. Her taraftan bağlantılarımız vardır, Avrupa’dan bağlantılarımız vardır. Onlar için güvence­ler gerekebilir. Onlar için güvenlik önemli­dir. Bu konularda çeşitli yöntemlerle onlara ulaşılabilir. Maddiyat da bu konuda temin edilebilir. Kaldı ki, kendileri de fazla sıkıntı çekmez. Tabii ki, araç gereçleri de alınabilir. En azından “İlerde savunma için” denilir. O üçgene biraz daha planlı yaklaşmalıyız. Orayı pilot bölge seçerek yönelmeliyiz. Her türlü yöntemi göz önüne getir­meliyiz. Çok çeşitli yöntemlerle, arkadaşla­rın biraz daha yaratıcı çalışmaları gereki­yor. Güçleri daha iyi kullanmaları gerekir. Çok sayıda insanı yerleştirme önemlidir. Uzun vade için yerleştirilebilir. Ve hemen birdenbire PKK adına olmayabilir. Hatta bir parti adını almayabilirler. Böyle bir-iki yıl, sıradan yurtsever gibi propagandacı adamlar yerleştirmeliyiz. Biraz da bu yöntem sonuç alır. Hemen böyle çok aktif, parti gücü, parti gerillası ürkütür. Belki döneme uygun da olmayabilir, çünkü ABD’nin durumu var. Fakat propagandacılar uzun vadeli yerleştirilebilir. Dediğim gibi çeşitli ihtiyaçlarının güvencesi verilebilir, kaldı ki, her tarafta ağır basan, bizim otoritemizdir. Onlar Kuzey’le bağlantılıdırlar. Bü­tün bunlar göz önüne getirildiğinde, sanı­yorum orayı merkez yapmak zor olmayacak. Kısaca bu konu böyle. Sanırım fazla bir şey belirtmeye de gerek yok.

D. Zer: Yok Başkanım, bu konuda bilgiler yeterlidir.

P. Ö.: Şimdi bir de bu raporlarda o bazı kişilerin durumundan bahsetmişsiniz. Pı.. herhalde yanınıza gelmiştir. O raporları okudum. Şimdi o belli ki, geleneksel ağalık anlayışı içinde hareket etmek istiyor. Belki eğitimle biraz dönüşebilir. Bir onun durumu var. Onun son durumu nedir? İkincisi, o Hu. çok alçak bir adam, onun cezalandırılması gerekir. Affedilecek birisi değil. D. çok büyük suçlar işlemişti. Eskinden de işlemiş, şimdi de işlemiş. O silahları KDP’ye teslim etmesi, o arkadaşların imhasına yol açması ve bunun gibi bir sürü suçu var. Bilemem onu ne yaptınız? Yine bu konuda D..’dan en son ne zaman rapor aldınız? Si..gil ne yapıyor? Sanırım yine o Haruna’daki komplo sorumsuz bir davranıştır. Ad.. mi ona yol aç­mış? Sert eleştiriler gerekiyor. Yine Pı..ın Ha. hakkında söyledikleri bence ciddi değil, fazla ciddi olacağını sanmıyorum. Ayak kaydırma gibi gözükebilir. Bilemem, bu­na benzer başka gelişmeler var mı?

D. Zer: Pı..ın yanımızda olduğu doğru. Kendisine son bir şans verildi. Şimdi olumlu­dur. Sanıyorum o durumu aşacak. Fazlasıyla aktif bir durumda olacağını sanmıyorum. Ge­riliğinden kaynaklanıyor, o eski anlayış­lardan kaynaklanıyor. Onları şimdi aşıyor. Daha alt düzeylerde görevlendirmeler verildi. Durumu böyle. Hü..nün durumu ağırdır. Zaten tüm görevlerden alınmış, durumunu oradaki arkadaşlara da bildirmiştik. Tam habe­ri alamadık. D..’dan daha rapor gelmedi, Biz onlardan da bilgi almış değiliz. Si..’lar dan da herhangi bir bilgi almadık. Yalnız Se..’i zaten onların olduğu yere gönderdik. Sanırım bugünlerde ulaşırlar, Si..gil ora­ya ulaştıktan sonra bize rapor gönderecekler. Ayrıca bu dördüncü bölgede Karakocanlı Or. var. Onun durumu var, 4. Bölgedeki arkadaş­larla konuştuk. Bu Or..’ı bize gönderecekler. Or..’ın durumu bir Hogir durumudur. Yani ol­dukça tehlikeli anlayışlar taşıyan biri. Onu buraya alacağız. Fakat isterse o bölgede de fazla bir sorumluluk almasın diyorum. Bu Haruna komplosu muhtemelen Ad.. onlardan kaynaklanıyor. İç operasyonlardan dolayı oradan da tam net bilgi almış değiliz. Hü..‘nün durumu belirtilen tarzdadır. Bizim de ağır­lıkta o konuda hem Pı..’dan durumu biraz öğ­renmek istedik. Görebildiğim kadarıyla, faz­la gerçekçi değil. Me.. onlardan da bu yönlü bilgiler istedik. Daha bize ulaşmış değil. Fazla önemli olacağını da sanmıyorum.

P. Ö.: Şimdi belki Hü., ve Me..’nin bazı noksanlıkları da olsa, sanırım onlar çalışır. Kaldı ki olumlu bir rol oynuyorlar. Yani onun birimi bazı eylemler geliştirdi. Pı…ın durumu ise, aslında adam düşürmenin bir yöntemi oluyor. Ha… için sanırım biraz o ağır basıyor. Mühim değil, o kadar da ciddi­ye alınacak bir şey değil. Öyle bilgi falan meselesi de değil. Ortamı bulandırma olabi­lir. Bu açıdan dikkat edilir. Fakat o Hü..e karşı acımasız olmak gerekir. Bu tiplerin ağzını, gözünü çok sürtmek gerekir. Ceza­landırılması bile bizim açımızdan sakınca teşkil etmez. Ağır suçları vardır. Ona görev verilme şurada kalsın, bu tiplerin üzerinde çok acımasız durulabilir. Aslında bu tip­ler var, bunlar bir kesimdir. Bu Güneyliler içinden çıkabilir. Aslında objektif olarak yaptığı KDP’ye ajanlıktır. Yani KDP’nin ob­jektif ajanlığı gibi bir durumdur. Hesap sormayı biraz acımasız yapmak gerekir. Fazla kendisini tanımadığım için bir şey demiyorum. Fakat eğer bu yaptıkları doğruysa kesinlikle cezalandırılırsa üzülmeyiz. Eğer kalacaksa, bir savaşçı gibi kalabilir. Yine de bunu o alanda tutmak lazım. Yetkili bir arkadaşın sorumluluğu altında en ufacık böyle bir olumsuzluğa girildi mi, ezilmesi temelinde görevlendirilebilir. Bir de o Güney’de tutmamak gerekir. Onun Kuzey’e gönderilmesi gerekebilir. Bu tip başka öğeleri de, varsa bu durumda değerlendirmek gerekiyor. O Fa., onlar için “Fazla verimli değil” diyorlar. Sanmıyorum, Fa.. iyi bir arkadaştı. Eğer fazla bir eksiklikleri varsa uyarılabilir. Ab. yine uyarılabilir. Kişilik özelliklerinden kaynaklanan yetmezliklere giren ar­kadaşlara, yetmezliklerinin aşılması için yardımcı olunabilir. Fakat bir ağalık ve onu bir siyaset haline getirirlerse, kesin üzerine gitmeyi bilmek gerekiyor. Bunlar epey zarar veriyorlar. Bunları özellikle o tip kritik sahalarda görevlendirmemek gerekiyor. Bunları birimlerin başında, eğitim sorumlusu veya araç gereç sorumlusu yapmamak gerekiyor. Denetim altında bunları pratik içine sevk etmek gerekiyor. Bu konuda biraz daha dikkatli hareket edilebilir. Bunu kısaca belirtiyorum. Bilemem başka bu tip sorunlar var mı?

D. Zer: ….

P. Ö.: Bu son şeyler iyi anlaşılmıyor.

D. Zer: Düşmanın onu o kadar öne çıkarması, yine onun buna çark etmesi, düşmanın ona her türlü ortamı sunması bilinçlidir. Yani düşmanın hazırladığı bir ortamdır. Ayrıca bu M. Şener durumuyla birlikte ele almak ge­rekir. Yani ondan ayrı değil. Hatta bazı yönleriyle ondan daha ileri durumu var. Şim­di diğer hususlar zaten belirtildi. …. on­lar gitti. Fakat sanıyorum daha ulaşmadılar. Bugünlerde ulaşabilirler. Ulaştığında bizi arayacak. Bizlerden habersiz hiçbir şeye girmeyecekler. Bizimle sürekli irtibat için­de olacaklar. Kısaca bunları belirtebilirim.

P. Ö.: Tamam. Şimdi hayli ilginç bir durum­dur. Yani normal değil. Şener’den on kat daha alçak. Resmen bir hafta içerisinde direkt bize karşı müthiş Önderliğe karşı savaş açıyor. “Tek başıma da kalsam savaşırım” filan diyor. Şimdi bir de adeta, sanki biz çok ilkel bir Kürt’üz. -aynı o geçmişte Fatma’nın yaptığı gibi- beni hediyelerle, bilmem bazı sahte tavırlarla, kontrol altına almayı dü­şünüyor. Aynen şunu da söylüyor, “Artık yorulmuştur. Arkadaş, bu işleri artık bize bırakmalı.” Yani böyle laflar bile edebiliyor. Çok rahat, gözü kara bir biçimde böyle bir tavır içine girebiliyor. “Bizim de çözümlemelerimiz vardır, bizim de görüşlerimiz vardır” diye aleyhte sözler söylüyor. Tabii sonra durumu fark edince ürküp geri çekiliyor. Fa­kat kendini önemli oranda ele verdi. “Zindan önderliği” adı altında çıkıyor. Apayrı bir önderlik, hatta biz, onlara bağlı olması gereken taktik bir önderlik durumundayız. Yani bizi bile taktik bir önderlik durumun­da değerlendiriyorlar. Buna kendilerini inandırmışlar. Ve bu da 82’lerden beri gelişmiş. Şimdi bu iş aslında sanıldığından daha faz­la bir yaşam biçimi olarak, bir önderlik tarzı olarak geliştirilmiş. Ve o legal faaliyetlerimize müthiş dalmış, inanmış, legal faaliyetleri halletmiş, hepsini kendine bağlamış. İşte Şener de Botan’da her şeyi halletmiş. Sanırım o ayrılmadan önce gidenler ona öyle rapor vermişler. Ve böylelikle beni de böyle burada -işte aynen o geçmişteki durum gibi- yedeğe alınması gereken birisi gibi gördü. Böyle çok gafil bir durumu yaşadı. Fakat anlaşıldı. Dediğim gibi yüzük adeta bunun devamıdır. Yani o, arda tamamlamış, diğeri de legal faaliyetlerde tamamlamış ve artık önderlik kesinleşmiş. Bu gözle buraya geliyor. Tabii burada kaçtığını duyunca yıkıldı. İki gün ağladı. Yani ağlamak değil de, böyle kendini yere attı. “Parti sorumludur bundan” diye suçlamaya kalkıştı. Böyle acayip durumlar yaşandı. Fazla yapacağı bir şey yok. Şener, Doğu Perinçek ve bazı kanallara çok acele telefon açıyor ve “Sa..’yı görün ülkenden ayrılmasın” demiş. Böyle sağa sola haber gönderiyor. Fakat fazla bir şey yok. Ka. ya, S. Çü..’ya bu durumları anlattık. Batmanlılardan belki bazı kişileri etkilemiş olabilir. Fazla isim veremem ama, C. Yüce belki etkilenmiş olabilir. Şimdi bunlar, Mazlum-Kemal-Hayrigilleri kullanmak istiyorlar. Fakat gerçekten onlara karşıtlık temelinde oluşturulmuşlar. Arkadaşlar imha edildiklerinde meydan bunlara açılıyor. Ve gerçekten bunların direnişçilik miraslarıyla alakaları yok. Mesela bir defa, “Şehir önemli” diyor, “Şehir” diyor, başka bir şey demiyor. Gerillaymış, silahlı mücadeleymiş, binlerce şehitmiş hiç anlamak istemiyor. Böyle acayip bir durum. Diğerinde de vardı. Fakat bu daha üstün olabilir, aslında bu onu bağlayabilir. Zaten birbirleriyle aynıdırlar, ölümüne bağ­lılar birbirine. “Duygularım” diyor, “Nasıl bu hale getirilir” diyor. Bize bunu açıkça söylüyor. Fakat çok zavallılar. Dediğim gibi çok açık bir gafleti yaşıyorlar. Anlamaya çalışacağız. Kısaca durum budur. Bu konuda fazla öyle zarar verecek durumları yok. Di­ğer cezaevindekilerin buraya alınması çok isabetli oldu. Fu..giller herhalde Atina’ya geçmişlerdir, 10-15’e yakın arkadaş geçti. Sanırım alacağız. Arkadaşların durumu sağlık­lıdır. Bunları hain ilan ettirmeleri -Siverek Direnişi- tesadüfi değildir. Yani öyle tek bir arkadaş, tek bir aileyi sağlam bırak­mıyor. Mesela Dersim’de o Hay.. Amcagiller için “Bunlar süper haindir” diyor. Yani ken­di ailesi dışında hiçbir aileyi, Avrupa’da da kabul etmiyor. Buna benzer acayip bir sürü olay var. O İstanbul’da mafya çevreleri var. İki günde bir onlara gidip misafir oluyor, -o Behçet onlar var herhalde- yani böyle acayip durumlar ortaya çıkıyor. Tabii kendini yitirmiş. Yine de bakalım, kavramaya-kazanmaya çalışacağız. Kısaca durum böyledir. Anla­şılması açısından belirtiyorum.

Şimdi bundan sonra, birkaç gün sonra tek­rar aranabilir. Dediğim gibi grup ulaşabi­lir. Grup ulaştıktan sonra grubun durumu bir kez daha değerlendirilir. Bazılarını işbölü­müne tabi tutmak gerekiyor. Yine yayınlardan bahsetmiştiniz. Kasetler, belgeler gönderilmemişse o kuryeler sorumlu olabilir. Eğer onlar sorumluysa, gerekirse oraya da çekilebilir. Ve biraz ders verilebilir. Gecik­me onlardan kaynaklanabilir. Fakat o araç gereçler çok önemliydi. Geldiğinde yeterince değerlendirirsiniz. Bu konuyu biraz araştı­rın. Acaba yolda kim, ne yapıyor? Eğer en­gelleme varsa biraz tutulabilir. O Şer.. onlar olabilir. O büyük Ha.. iyidir. O küçük Ha.. olumsuz olabilir. Gerekirse o küçük Ha. Şer.i biraz orda tutabilirsiniz. Yedek olarak da kalınabilir. Bunları kısaca belir­teyim. Başka belirtilecek bir şey var mı?

D. Zer: ……. Özellikle o M. Xa..’in ak­rabalarının olduğu yerden gelen bir Ka.. var. Kendisi Akademi de görmüş. Ancak tam bir ağa. Bunlar, yolda zaten bu gelen gruptan çoğunu da etkilemiş. Bela oldular. Onlardan birisi de sorumlulardan biridir. Yani belli ki böy­le güçler var. Bunlar hem ağır tahribatlar yaratıyor, hem de ucuz yaşantıyı örgütlüyorlar. Halkın sırtından, partinin sırtından, tamamen kişisel yaşamlarını örgütlüyorlar. Tam bir engellemeleri var. Yani arkadaşların zamanında yapmasını engelliyorlar, gelen malzemeleri ortalıkta kaybediyorlar. Yani buraya gönderilen malzemeler bunların elin­de kayboluyor. Bunları bulmak gerekiyor. “Savaştır olur” diyorlar ama, iş kendilerine gelince çok öfkeleniyorlar. Böyle ilginç bir durumları var.

Yalnız burada Edip Solmaz arkadaşın ölüm nedenini araştırmak gerekecek. O dönemde bu Ahmet alçağı orda. Fakat bilmiyorum ne zaman ordadır? Bu Ahmet’in, M. Şener’in bir yerlerle ilişkileri vardır. Gariplikler ola­bilir. Edip arkadaşın ölüm olayının üzerin­de durmak gerekiyor.

P. Ö.: Şimdi zaten bu kuryeleri çeşitlen­dirmek gerekecek. Yani yedek kurye grupları­nı hazırlamak gerekiyor. Ben sanmıyorum, ama eğer böyle bilinçli saptırma varsa, araştıracağız. Zayıf bir ihtimal de olsa, düşünülebilir. Öyle bilinçli engellemeler olabilir. Fakat yedek kuryeler hazırlanıyor. Zaten bunlar yedek kurye devreye girsin istemiyorlar. Bu konuda sanırım önümüzdeki dönemde yeni bir kurye grubu hazırlayacağız.

Birkaçını -dediğim gibi- yedek olarak yanı­nızda tutabilirsiniz. Biraz anlamaya çalışılır. O taraftan da siz M. Xa..’ten de ayrı bir kurye grubunuz olsun. Yani suya kadar bir kurye grubunu, sizler de geliştirebilir­siniz. Bir de aldığınız eşyaları not edin. Oraya gelen arkadaşlar eşyaları biliyor. Hepsinin gelip-gelmediğini anlayalım. O önemlidir. Bundan sonra aktarılan değerlerin dökümü yapılabilir.

Biz yönetimi de biraz yeniledik. Şimdiye kadar biraz zayıf bırakmıştık, ama şimdi biraz güçlendirdik. Sanırım bundan sonra daha iyi yürüyebilir. Öyle ciddi karşı dura­bilecek kimse yok. Fakat daha önce ardına kadar komploya bulaşmış kişilikler vardı. Hatta bize karşı -zehirlemedir, intiharvari çıkışlar gibi- azmettirme durumu vardı. Zaten orda öyle bir grup oluşmuş. Fakat şimdi bunlar elimizde, hepsini etkisizleştirdik. Yani zavallıdırlar. Ancak yine de, her iki taraftan dikkat etmek gerekir. En önemlisi de iyi bağlı kurye gruplarını her iki ta­raftan oluşturmak gerekiyor. Şimdi birkaç gün sonra uygun olursa, tekrar konuşmaya ça­lışırız. Yine konuşulması gereken bazıları varsa, -Pı.., benzerleri- konuşulabilir. Sanırım biraz ilgiye ihtiyacı var. İlgi gös­terebilirsiniz. Yine bu arada Eb..gil gelir­se konuşulabilir. Genelde durumlar iyidir.

Sanıyorum Pazarcık’ta 10 kişi şehit düş­müş. Bunlar adaylar oluyor. Onları götüren kişilerin ihmalkarlığıdır. O Orta Bölge’deki bazı kayıplar, adaylar olabilir. Yine Kuzey­den Hay.., Ma., ve Har.‘giller geçiş yaptı­lar. Zaten dün bir eylem de yapmışlar. Sanı­rım orası, bundan sonra hızlanır. Şemdinli tarafında eylemler var. Orda da bazı çetele silah bırakıyor. Belli bir yumuşama vardır. Genelde de sanırım eylemlilik yaşanıyor, sü­rüyor. Kayıplar fazla ciddi değil. Yalnız bundan sonra biraz başarı sarhoşluğuna kapılırlarsa, darbe yiyebilirler. Hatta TC şim­diye kadarkine gözetleme gibi de yaklaşabi­lir. Yani alanı biraz boş bırakabilir. San­mıyorum, ama bir ihtimaldir. Boş bırakıp aniden saldırıya geçebilir. O da biraz taktik yapıyor. Mümkünse, en azından ulaşabileceği saha için yüklensinler. Uygun taktiklerle yüklenme için, dönem çok uygundur. Bu üç ay­lık atılım dönemi büyük bir iş yapabilir. Baskınlarla, çok çeşitli yöntemlerle, TC oldukça geriletilebilir. Genel bir saldırı koşulu artık oluşuyor. Bence son bilgilere bakarak, genel bir saldırı koşulunu daha da hızlandırabiliriz. Bunun üzerinde durabilir­siniz. Yeni bir hamle dönemine girerken, grup­lar teşkil ediliyor. Zaten sanıldığından da­ha fazla TC zorlanmış olabilir. Asker yürü­müyor, asker savaşamıyor. Bunların hepsi dik­kate alınarak, taktikler kısa süreli gözden geçirilerek, daha yetkinleştirilebilir. Bunlar bildiğiniz hususlardır.

Biz tekrar yeni bir devre üzerinde duruyo­ruz. Sanırım ilerde biraz daha gönderebili­riz. Fakat kadro sayınız, ihtiyacınız için yeterlidir. Bundan sonra gelecek olanlar faz­lalık olabilir. Oradaki gücünüz katbekat fazladır. Bir de gelenleri orda eğitebilir­siniz. Sağa-sola göndermeye de gerek olmaya­bilir. Orası siyasi, askeri inşa alanıdır. Çok sayıda gücü o sahaya yayabilirsiniz, her iki tarafa yayabilirsiniz. Yine güçlerini çok noktaya yaysınlar. Halen o eksiklik var. Bir bölgede birkaç noktaya bağlı kalma yanlıştır. Araziyi derinliğine olduğu kadar, ge­nişliğine tutmayı da, mümkün olduğu ölçüler­de talimatlarda yansıtabilirsiniz. Çok nok­tayı tutmak, bütün araziyi pusulamak önemli­dir. Bunlar -dediğim gibi- taktiktir, üzerin­de yoğunca durabilirsiniz. Şimdilik bunları söylemekle yetiniyorum. Tekrar görüşürüz. Bir de bataryanızı güçlendirin, oldu mu?

Arkadaşlara selam söylersiniz. Görüşmek isteyen olursa, önümüzdeki günlerde görüşme­ye çalışırız. Tekrar hepinize selamlar ve başarılar.

D. Zer: Oldu Başkanım.

2 HAZİRAN 1991

PARTİ ÖNDERLİĞİNİN 2 HAZİRAN 1991 TARİHİNDE YAPTIĞI TELSİZ KONUŞMASI

D….: … “Akşam, Mehmet Selim Akman’ın şehit olduğu haberi radyoda verildiğinde, ben onların yanındaydım” diyor. Bunu söylediğinde Le.., “Sen nasıl oraya gittin? -ya­ni açlık grevinde- gerekirse sen söyle” de­miş, diyor. Ve bu durumu cezaevindeki arkadaşlara, Me.. onlara iletiyor. Durum anlaşı­lınca, M. Şener Me..’yle ilişkileri kesiyor ve tecrit ediyor. O durum böyle.

Bir de o Yunanistan’daki bacısı için şunu söylüyor; bu, cezaevinin bazı posterlerini ona vermiş. Hemen iki gün sonra po­lis evini basmış. Cihaz ve bazı şeylere el koymuşlar. “Hayret ettim” diyor. Evi sadece o biliyormuş. Bu Ha. ile Sa..’nin ilişkile­rini yine Ahmet’in bozduğunu söylüyor. Bu konuda da bilgisi böyle.

Bunların dışında Me..’nin hala iddialı bir eğilimi yok. Reformistler Özgürlükler Hareketi diye bir hareket geliştirmek ve Me..’yi bunun başına getirmek istiyorlar. Me.. bu güneydeki güçlere, ABD’ye biraz güveniyormuş, onu belirtiyordu. Bir de, “reformistler peşini bırakmıyor” diyor……

Kendisi de “yakında geleceğiz” diyordu. Ya­ni sizin oraya gelecek, muhtemelen Me..’yi de getirecek. Biz, “gelin” dedik. Belirtece­ğim bilgiler bunlardır.

P. Ö.: Şimdi o ailenin, tamamen tasfiyeci bir rol oynadığını bilgiler doğruluyor. Sağdan soldan hemen herkesin buna benzer bilgileri ailenin bir bütün olarak oldukça örgütlü olduğunu gösteriyor. Sanırım doğrudur.

Me… onları bekleyeceğiz. Zaten biz de konuşmuştuk. Gelir bu durumları konuşuruz. Sa.. da buradadır, sanıyorum onu da anlamaya çalışırız. Eğer dürüstse, düzelir. Dürüst değilse zaten o da belli olacaktır. Şimdi o dışında kısaca son gelişmeleri özetleyin.

D…..: Yine Sa..ye ilişkin bazı şeyler belirteyim. Bu, …. olayında yakalanıp çıkan Da… isminde bir arakadaş var. Şimdilik yanımızdadır. O İstanbul’da Sa.. yi gördüğünde Sa.. ona “Gidiyorsun, M. Şener’e selam söyle. Ben kendisine bir şey ulaştırmak istiyorum. Nasıl ulaştıracağımı bilmiyorum” diyor.

Diğer gelişmeler kısaca şu; IV. Bölge’den bilgilere göre Güneyli Hozan arkadaş şehit düşmüş. Bir de Kuzeyli bir arkadaş kayıp, onu bulamamışlar. IV. Bölge’de eylem­ler var, fakat …. kendi alanına yeni git­miş. Bölge açılıyor, yani kısaca geliştiri­yoruz. Olumlu gelişmeler var. M. arkadaşa yönelik eleştiriler var. Özellikle yapının üzerinde fazla etkili olamıyor. Birçok olum­suz gelişmeler içine giriyor, birçok ek­sikliği var………………………….

Biz yine Ah…’in Silopi’den aldığı mal­zemelerini geriye doğru çekiyoruz. Hatta Ku­zey Irak’tan da biraz gücünü çekme ihtima­li var. “Zamanında durumu tespit edecek eleştiriler yoktu” diyor. Bazı yanılgılar olmakla birlikte, durumlarına biraz olumlu yaklaşıyorlar. Haruna yönetimini bütünüyle değiştirmiş.

O arkadaşların şahadeti Ad..’in sorum­suzluğundan kaynaklanıyor. Zaten diğer ta­rafa geçmişler, kendi alanlarını terk etmişler. Ve o alandaki olumsuzluklardan taviz veriliyor, zaten kendisini de görevden al­mışlar.

M. A.’nın kayıp olduğu söyleniyordu. Bize gelen bilgilere göre M. A. kayıp de­ğil , Diyarbakır’dadırlar………………

Aktarabildiğimiz bilgiler bunlardır.

P. Ö.: Ses iyi anlaşılmıyor. Bazı şeyleri yarım anlayabildik, önemli noktaları tek tek söyleyebilirsiniz. Biraz da sesini yük­seltebilirsin. Şimdi, IV. Bölge’de bir-iki durum var, diyorsun. Birinin olumsuzluğun­dan bahsettin; onun ismi neydi? O özeleşti­riler kimindir? Bu konularda önemli husus­ları kısa ve sesli anlatın.

D….: M.. arkadaş, Do..’la birlikte olan M. arkadaş. Ona yönelik bir-iki eleştiri var. Olumsuzluklara karşı sorumsuzluğu var, yine o köylü özelliklerini dayatıyor. Köylü özelliklerini öne çıkarıyor. Arkadaşlara fazla itibar etmiyor. Bu yönlü eleştiriler var. Bugün arkadaşlarla konuştum. Bazı du­rumlarını eleştirdik…………………

P. Ö.: O Do.. için bir şeyler söylediniz.

D…: Zaten bize Do.. arkadaşımız bazı yanılgılı yaklaşımlar olsa bile esasta özeleştirilerine olumlu yaklaşacağız.

P. Ö.: Oldu. Orta Bölge’nin grubu daha git­memiş mi?

D…: Hayır, daha gitmemiş. Orta Bölge’den kurye gelmemiş, onun için gitmemişler.

P. Ö.: Onun gitmemesi büyük bir sorumsuz­luk. Kendisi onu biliyor. Bu kadar gücü orada tutmasının anlamı yoktur. Sert bir biçimde eleştirilmesi gerekiyor.

D….: Şimdi, sanıyorum o arkadaştan kay­naklanmıyor. Onlar muhtemelen şimdiye kadar hareket etmiştir. Do..‘in bahsettiği, daha önce Orta Bölge’ye gidecekler vardı. Onlar bekliyormuş. Sanıyorum Xe.. için söylemiyor bunu.

P. Ö.: Xe..gil gitmiş midir?

D…: Şimdi Nu.. Xe..’la görüşmemiş. Ci.. onların oraya geldiği için onlar da geldi. Onun için görüşemedik.

P. Ö.: Yani tahminen Xe..gil gitti diyorsunuz.

D…: Tabii, konuşmuştuk. Aslında uygunsa birlikte gidecekler, uygun değilse kendile­ri gideceklerdi.

P. Ö.: Yaklaşık bir ay oldu. Sanıyorum yer­lerine ulaşmış olmaları gerekiyordu. Onu biraz anlamamız gerekiyor.

D…: Yerlerine ulaştıklarını sanmıyorum. Ya da muhtemelen yolda olabilirler. Bir de Garzan düşmana sert çıktıktan sonra, onlara takviye olarak gönderdiklerimiz daha alınmamış, onlar daha ilişki kurmamışlar.

P. Ö.: O takviye grubu 30 kişi miydi? Hiç güç ulaşmamış mı?

D…: Evet, yerine hiç ulaşmamış, toptan gelmeleri gerekiyordu. Fakat gelmemişler. Xe.. onlar kendi ilişkilerini kullanarak o takviye güçlerine ulaşmaya çalışıyorlar.

P. Ö.: Şehitler dediniz, o şehitler kimdi?

D…: IV.Bölge’de Hozan diye bir arkadaş. Güneyliydi, bizimle gelmişti.

P. Ö.: Oldu, eylemler var, diyordunuz değil mi?

D…: Evet, hemen hemen her yerde eylemler var; nitelikli eylemler de gelişiyor.

P. Ö.: Oldu, peki şimdi bu Güney’deki son durum nedir? Öyle hayli ciddi değişiklik var mı?

D…: Şimdi son durum şudur; ABD sınır gü­venlik karargahını İncirlik’i aktarıyordu. Yine Güney’de de buna benzer bir çekilme var. Yani güçlerini biraz azaltıyorlar. ABD’nin durumu bu. Bir haber de Mesut Barzani’ye su­ikast düzenlendiği, ama başarısız olduğudur. Mesut’un “ABD sonuçta bize özerkliği verme­yecekti” dediği söyleniyor. Bugün öğrenildi, fakat ne kadar doğru olduğu bilinmiyor. Muh­temelen biraz doğru olabilir.

KDP yumuşamış görünüyor. Saldırgan tutum­larını biraz bırakmışlar. Bizim çalışmalarımız fena değildir.

P. Ö.: Şimdi bunu, zaten kimse yaşatmaz. Ya­ni yaptığı ihanetler öyle kolay kolay hak edilecek ihanetler değildi, cezalandırılacağı açıktır. Bunu bilmek lazım. Bunu, ne rejim affeder, ne aşiretler, ne de halk. Biraz da durumlarına bakmak gerekiyor.

Şimdi bütün olarak şunu söyleyeyim; mev­cut durumu değerlendirdiğimizde, büyük bir hamle yapmanın bütün koşulları hazırlanmış durumdadır. Bizim burada biraz yoğunlaşarak vardığımız sonuçlara göre, dönem her bakım­dan büyük bir gelişmeye uygun. Gücümüz, gü­cümüzün dağılımı, araç gereç, objektif durum yani halkın durumu, korucuların durumu, TC’nin yıpranmışlığı, rejimin şu andaki anlatım durumu, ordunun durumu, yani bütün bunlar göz önüne getirildiğinde ülke çapında, Botan Behdinan’da büyük bir hamle için her şey hazırdır. Bu konuda, komuta düzeyinin sorumlu tutulması bence önem taşıyor. Bir komuta dü­zeyinin teşkili, talimatlara uygun mutlaka savaşı geliştirmeleri gerekiyor. Bunun önün­de direnenlerin ise, mesela bahsettiğiniz Ma.. veya bazı tipler mi var, görevlerine işlerlik kazandırmıyorlarsa, görevlerinin adamı değillerse, artık yapabilecekleri iş­ler içinde tutmak gereklidir. Geçmişte bence bu tipler, aslında savaşı geliştirmediler. Böylelerinin varlığı biliniyor. Mevcut gücü­nüz biraz tecrübesiz de olsa -ki bu tecrübesizlik hızla gideriliyor- komutaya yeterli­dir. Yapı bütünüyle savaş istiyor; yani günün 24 saati savaş ister, yapının büyük ke­simi böyledir. Şimdi sizin yapmanız gereken, bu komutayla oynayan kişileri acımasız bir biçimde halletmek. Savaşın geliştirilmesini engelleyen, geleneksel ağalık, tutuculuk, kendini düşünme, önyargılarıyla şahsi hare­ket etme tutumlarına fırsat tanımamak büyük önem taşıyor. Bunun üzerine yüklenmeyi bil­mek gerekiyor. Savaşı geliştirecek tüm im­kanlar dururken, habire bunu işletmemek ol­maz. Bu konuda özellikle önemli bölgeleri, rolünün gerisine düşürmeye fırsat tanımamak gerekiyor. Bunun için gerekirse oradaki olgun sayıda arkadaşlarla toplantılarınızı yapabi­lirsiniz, danışabilirsiniz. Biz bütün yapı­dan, sorumlulardan şunu istiyoruz; gerek Botan, gerek Behdinan için somut, biraz günü­müze cevap veren bir plan. Yani altı aylık bir süre var diyelim veya önümüzdeki süreyi biraz göz önüne getirelim; nereyi düşürece­ğiz, ne kadar ilerleyeceğiz, bu konuda başa­rı için kim söz veriyor veya bunu yürütmede kim iddialı olabilir, kim sonuna kadar sa­vaşacak? Biraz bunu dile getiren, son gelişmeler ışığında bir emir, bir talimat gibi bir düzenlemeyi dayatabilmelisiniz. Varım diyen, savaşı geliştiririm diyen kendini hızla vermeli. Açıkça, alanların kurtarılmasından bahsediyoruz. Aslında TC’nin ilerlemesi, hele hele geriletmesi söz konusu değil. Ken­di varolan konumunu bile sürdüremez. Bütün koşullar bunu gösteriyor. Bunu yürütebilecek bir kadroyu, bir çalışma tarzını, son tali­matların da ışığında, mutlaka genel kılmak gerekiyor. Bunun dışında, kimsenin de artık eski tip yaklaşımlarına fırsat vermeyin. Ma…’dur, şudur, budur sert bir biçimde üzerine gidilir, “Yapamıyorsan çekil” denilir. Buna benzer -belki o da çalışır, bilemiyorum- halen kendini dayatan adamlar vardır. “Kabul etmiyoruz” denilir. Yeni takviye ya­parsınız, savaşı geliştirecek öğeler vardır. Onları biraz talimatlarla aydınlatırsınız. Bu işler yürür, mesele bence, komuta kademe­si tıkatılıyor veya orası bir türlü rolünü iyi oynamadan bu savaş geliştirilemiyor. Yoksa büyük bir gelişme çok açık. Alanlar düşürülebilir, yani burası yarı kurtarıl­mış bir bölgeye dönüştürülebilir. Buna, Behdinan da dahildir. Onu da size söyleye­yim. Orasını da en azından30-40 km genişliğinde katabiliriz. Bu diğerlerine de vere­ceğimiz talimat biraz böyledir. Bunun için, gücü büyütmekten çekinmeyin. Güç büyütmede, biraz daha değişik yaklaşalım. Çok sayıda eğitici, çok sayıda yürütücü bu işe sefer­ber olmalıdır. Bence, örneğin bir Çukurca veya benzer yörelerden çok sayıda savaşçı alınır. Aslında her aileden, kabileden adam almayı bilmek gerekir. Ne kadar geri de ol­salar, bu çok gerekli. Biraz öyle açılmış­tır. Yeni savaşçı alma, Botan’da biraz durdu gibime geliyor. Bu doğru değildir. Bir de ailelerden, kabilelerden adam almak demek, son dayattıkları politikanın boşa çıkarılma­sı demektir. Onun için, güç almayı hızlandır­sınlar, bu konuda duraklama aşılmalıdır. Gönderdiğimize, bazı imkan-olanaklara daya­nıp kendini yormama, gücü geliştirmeme tutum­larını da kabul etmemek gerekir. Ne kadar geri de olsalar, güç büyütmeye devam edin. Bu, milis düzeyinde olur, gerilla düzeyinde olur. Yine diğer bölgelerden de güç alabi­lirsiniz. Alanda büyük bir boşluk var. Bence bir hedef çizin; mesela 5000 kişi. Böyle bir hedefin gerçekleşme şansı olabilir. Önü­nüzdeki altı ay içinde bunu biraz istiyoruz. Aşağı-yukarı bu civarda bir gerilla, bir o kadar milis düzeni ve bir de denetim gerçek­leşmeli. Bunlara, verdiğim talimatı verin.

Bunu biraz geliştirmelisiniz. Biz de burada bu temelde yoğunlaşıyoruz. Çünkü son gelişmeler değişiktir. Bu son iki ayda önemli değişiklikler meydana geldi. Bunu, kısmi bir planlama geliştirmişti, biraz dardı ve olum­suzluklar temelinde hazırlanmıştı. Son gelişmeler ise bunu katbekat aşıyor. Bunu dik­kate alarak yönelin. Bunlar üzerinde oradaki bazı arkadaşlarla tartışabilirsiniz. Mümkün­se diğerleri yanınıza gelebilir. Bu konudaki düşüncelerinizi, bizim de bu konuşmalarımızı dikkate alarak, Xe..gile, Do..gile iletebilirsiniz, Garzan’a iletebilirsiniz. Gar­zan’ın da açılma şansı yüksektir. Biz, Doğu­ya da iletmeye çalışacağız. Böylece olumlu koşulları değerlendirerek, çalışmalarının başarısını ikiye-üçe katlayabilirler. Bunun üzerine biraz yüklenmek gerekiyor. Varolan gelişmeler kendiliğinden de olur ama bunu çok, çok yetersiz görmemiz gerekiyor. Hem eylem açısından, hem de sayısal açıdan hede­fin büyük olması lazım. Alanların, arazinin artık biraz denetime alınma durumu, buna uy­gun yerleşim düzeni, grupların çok yönlü dağıtımı –derinliğine, genişliğine- sağlanma­lıdır. Bunun için mümkünse, bir toplantılar sistemi geliştirebilirsiniz. Toplantılarınız belki önümüzdeki dönemde olabilir fakat bi­raz da acele edin. Çünkü koşullar her zaman lehte olmaz. Sanırım sizin de yaptığınız bi­raz budur, arkadaşların biraz farkına vardıkları durum budur. Bunun için, biz bura­dan biraz daha eğitim adayı yollayabiliriz. Yani güç büyütmeden bahsediyorum, o önemli­dir. O alanı, denetim altında tutmak isti­yoruz. Bunun için sayı kabarma, erzak so­rununuz olmayacak. Mardin’den getirilebilir. Biraz yol açıldı mı, Zaxo’ya yüzlerce kamyon getirilir. Onlar sorun değil, örgütleyebilirsiniz. Biraz böyle büyük planlar gerekiyor. Dediğim gibi, buradan birkaç aday daha yollayabiliriz. Bence eğitimciler, biraz da yürütücüler üzerinde sağlam durursa, dörtte üçü sağlam savaşır. Bu konuda Mardin’den gelenler var. Aslında Diyarbakır oralar da açılır. Bu büyütme işine, alan dü­şürme işine devam edin, diyorum. Kısaca bun­ları belirtiyorum, sizlerin de üzerinde dur­duğu hususlardır. Biz bu konuya, ilerde da­ha kapsamlı değineceğiz. Devre sonuna doğru plan haline de getirebiliriz. Fakat ana hat­larıyla siz de orada bunu somutlaştırabilirsiniz; biraz da acil olarak. Bu konuda baş­ka söylenecek bir şey var mı?

D…: Söylenen şeyler bizim de bilincimizdedir. Onlara ek olarak; bu Haruna yöneti­mi tümden değiştirildi. Haruna’daki kayıp­lar, büyük oranda Ad…in tutumundan, sorumsuzluğundan kaynaklanıyor. Zaten…..ile birlikte suyun öbür tarafına geçmiş, kendi alanını da terk etmişti. O değiştirildi, onu belirtmek istiyorum. Bir de çetelerdeki çözülme olumlu. Bir kısım çete teslim oluyor. Kendilerinde de sanıyorum o yönlü gelişmeler var. TC, çeteciliğin Jirkiler’de de çözüldü­ğünü görünce, çeteler için bir broşür hazır­lamış. Yakında bu broşürü dağıtacağını çete­lere söylemiş.

P. Ö.: Doğrudur, mesela bu Haruna bölgesin­den bir mektup var. O Ad..’in sorumsuzluğun­dan kaynaklanıyor, büyük bir suçlu. Aynen Hü.. gibi, Mesela mektupta kıyamet koparıyor; ‘‘Bu arkadaşlar korucuların üstüne nasıl böy­le gönderilir?” diyor. Yani halkın bile çok büyük bir acısı söz konusu. Şimdi bu tip adamlar çok sorumsuz. Bence kulaklarından tutup, kafalarını duvara vurmak gerekiyor. Siz bu konuda, gerekirse bizim adımıza, bu birimlere sert bir talimat yollayabilirsiniz. “Hayvan gibi, it gibi hesap soracağız.” de­nilir. Şimdi bunlar, biraz da ağalık tasla­mak istiyor. Bunları yerle bir edeceğiz. Bun­ların öyle ağalık yapacak güçleri de yok. Bunlar bazı basit köylü tipleridir, onların önünü almak gerekir. Hareketin büyük itibarı büyük prestiji var; onun üzerine oturmak is­tiyorlar. Açgözlü köylü tiplerine benziyor bunlar, Pı..’ta da, Ma..’ta da görülen, belki biraz budur. Sert bir biçimde, son olarak uyarırsınız. Aksi halde, “Mahkum ederiz” denilir. Artık uygun bir biçimde cezalandıra­cağız. Üsluba da dikkat edersiniz. Sorumlu arkadaşlara da bunu böyle hissettirirsiniz. Affetmeyeceğiz; Hü. gibi tipleri cezalandırırsanız, bizim için uygundur. Yani bazı kelleler gidebilir. Bu konuda fazla endişeye kapılmaya gerek yok. Bir de grup grup ar­kadaşların, bile bile tasfiyesine yol açan, görevine bu kadar ters yaklaşanları affetme­yeceğiz. Hata ayrı, yetmezlik ayrı. Ama bir de, bile bile bu durumlara yanaşmak suçtur. Ve cezalandırılması gerekir. Son bir talimatnameyi de geliştirebilirsiniz; çözümler devam edecek.

Gerdiler olsun, o çözülmeyen bazı çeteler olsun, iki şey yapılır; af yasası biraz daha anlatılır, bir de gücümüz, her türlü donanı­mımız var. Tehlikeli köyler veya tehlikeli odaklara roketatarlarla saldırılabilir. İbretlik olması için, evleri yerle bir edilebi­lir. Özellikle çözülmeyen, teslim olmayan­lar varsa, roketle girilebilir. Şimdi bu konuda, gerekirse gücü büyütür, yerle bir ederiz; ev-aile başlarına yıkılır. Önce açık­lama yapılır, “Çıkın, teslim olun” denir. Direnmeye devam ederlerse vururuz. Bu, tam bir savaş usulü yapılır. Çözülmeyen son odakları da bence, büyük bir güçle ezmeye ça­lışın. O roketler, bu işler için mükemmel­dir, iş yapabilir. Gerdi’ler başta olmak üzere, sanırım çözülme işini, bu önümüzdeki aylarda tamamlarız. Aslında bir fırsattır, önümüzdeki altı ayda bence bu çözülme işi tamamlanabilir. Mardin’de hemen hemen kal­madı, çok az kaldı. Orta Bölge’de çözülme işi büyük bir süratle devam ediyor. Orda bunu sonuçlandırmaya çalışın. Bize dost olmayan çevreleri bir yandan dost etmeye çalışırken, bir yandan da ürkütmeye çalışın. Böyle ikili bir tavırla yanaşılabilir, sonuç alınır. O kanıdayım özellikle Van’da çözülmeler sonuca doğru gider. Bitlis de herhalde rahat çözülür; o konuda fazla sorun yok. Bu konuda Xe..gil de durumlarına dikkat etmelidirler. Somut duruma uygun bir talimatı, bizim söylediklerimizle birlikte yollayın. Onun daha önceki raporlarını okumuştum; yanılgılardan sıyrılsın ve çizgiyi doğru uygulasın. Do. da, herkese daha önce söylediğimiz gibi, ye­ni dönemi biraz kavrayarak, özümseyerek ro­lünü tam konuştursun. Bir de yanında çok sa­yıda arkadaş var, o arkadaşlar bir bütün olarak komutayı yürütebilirler. Bu son dediklerimi dikkate alan bir talimatı gelişti­rebilirsiniz. Dediğim gibi, adımıza da ola­bilir. Giden arkadaşlar, sanırım değerlendi­rirler. Arkadaş mutlaka uzmanlaşmasını isti­yor dersiniz. Bu tip sorunlara yönelik tali­matları geliştirin. Gelişmeler, oldukça sü­ratli olacaktır. Bu temelde toplantılar ya­parsınız. Mümkünse bu konuda yaptığınız hazırlıkları, raporlarla iletin. Belki biz so­mut olarak fazla bilmiyoruz ama tartışmaların sonucu hazırladığınız ek planlama mı olur veya hızlandırılmış bir çalışma mı olur, bunu bize sanırım iletirsiniz. Toplan­tılarınız biraz gelişir, onun sonuçları en azından yazın ortalarına doğru -yeni bir hamleden bahsediyorum- büyük sürat kazana­caktır. Onu bize önceden bildirebilirsiniz. Böyle bir hazırlığınız olmalı, gücün dağılı­mı mükemmel yapılabilir. Biz de burada yeni birkaç yüz kişi yollayabiliriz. Diğer bölge, Mardin’e de söyleyebilirim. Yani biraz fazla güç akıtmak istiyoruz. Artık orayı askeri gücümüzle tam denetim altına almaya çalışı­yoruz yani. Gerekirse dağları tamamen tuta­rak, TC’yi, hatta Irak saldırırsa, onları da sokmamak ve böylece kurtarılmış bölge konu­munu geliştirebileceğimiz kadar geliştirmek önemlidir. Onun koşulları vardır; bunlar yüklenmeyi emrediyor. Bunun üzerinde ilerde daha da fazla durmaya çalışırız. İyi günler, başarılar.

D…: Saygılar Başkanım.

PARTİ ÖNDERLİĞİ

02/ 06/ 1991

PARTİ ÖNDERLİĞİNİN 2 HAZİRAN 1991 TARİHİNDE YAPTIĞI TELSİZ KONUŞMASI

P. Ö.: Ne var, ne yok? Son durumlar nasıl?

D. Sıpi: İyi günler, Başkanım.

P. Ö.: Evet siz dinliyorum. Yeni grup 3-4 gün önce çıktı. Haberi aldınız mı?

D. Sıpi: 68 kişi olarak yeni çıktılar. O grup yetişti. Başka da ileteceğimiz; L. Za.. ile Avustralyalı gazeteci gelmiş. Birazdan gidip, kendilerini göreceğiz. Niye geldikle­rini bilemiyorum ama, o Ahmet …. ile de bağlantılı olabilir, ihtimaldir.

P. Ö.: Kim o, Za.. kimdir?

D. Sıpi: L. Za..

P. Ö.: Tamam… Şimdi, ben onunla telefonda konuştum. Onu belki etkilemek isterler. Ama sanmıyorum. Çünkü M. Za.. cezaevindeyken şöy­le bir bilgi veriyor; “Ben, partiye en er­kenden dost olmak istedim. Fakat Şener denen adam beni uzaklaştırdı” diyor. Şimdi bu un­sur bize yaklaşmak isteyen çok sayıda kişiyi özel olarak uzaklaştırmaya çalışmış. Ka..’ların Diyarbakır’dan gitmesinden sonra, yöne­tim biraz ona kalıyor. Dolayısıyla, onun öy­le bir davranışı var. L. belki bunu bilebi­lir. L.’nın bize oldukça dost yaklaşımı söz konusu. Fakat tam iyi bilmiyorum, bunun geç­mişte şehit düşen Ferhat’la biraz daha iliş­kisi olabilir. Yani bir ihtimal kullanmak isteyebilirler. O göz önüne getirilmekle birlikte, gerçekler biraz kavratılabilir. Sanırım bize de dost olmak isteyebilir. Yal­nız yine de dikkat edilmesi gerekir. Onların L.’ya ve M..’ye yönelik girişimleri de olabi­lir. Bunu biraz aydınlatmak gerekir. L..’in durumu iyi kavranmaya değer. Dost da olabilir. Duyarlı yaklaşılabilir, iyi karşı­lanmaya çalışılır. Ve oradan da Avrupa’ya yollanabilir. Kendisi, bizi gelip görmek istiyordu. Hatta eğer oradan buraya gelebilirse, buradan gönderilebilir. Değerlendi­rilmeye çalışılır. Gazetecilere dikkatli ve olumlu yaklaşabilirsiniz. Biraz ılımlı, es­nek yaklaşın. Bizim o geliştirdiğimiz röpor­tajlara benzer bir yaklaşım içinde olun. Bu İngilizlerin tavrı, Avrupa’nın tavrı sanırım biraz esnekleşiyor. Öyle keskin yaklaşma yerine, onların durumları göz önüne getiri­lerek yaklaşım gösterilebilir. Biraz  fotoğraf çekebilirler. Özellikle o kanalla Av­rupa’ya ve ajanslara yollanabilir. Sakınca­sı yok. Dediğim gibi bu konu böyle. Sanıyorum çok sayıda Türkiye basını gelmek isti­yordu. Mesela bu Tempo dergisinden birisi gelmek istiyordu. Eğer siz basınla ilişkile­ri geliştirmek istiyorsanız, bence bu konuda bir kişiyi görevlendirebilirsiniz. Eğer Diyarbakır üzerinde veya Cizre’de bir temsil­cilik bulundurulursa, özel kanallarla onlar oraya çekip geniş bir propagandaya yol açılabilir. Çünkü oradaki hareketin gelişim dü­zeyi yansıtılmak istenilmiyor. Örtbas etmek istiyorlar. Bunu göz önüne getirerek bence bir kişi görevlendirmeye değer. Türkiye basınını dolaşıp gayri resmi sözcü gibi hareket edebilir. O kişi vasıtasıyla aktarılabilir. Bazı sabit noktalar seçilebilir. Zaxo kaynaklı olabilir, Cizre kaynaklı olabilir. Bunu biraz sağlama alabilirsiniz. Basın-irtibat için oldukça yararlı olacaktır. Çünkü gözler biraz da oraya dikilmiştir, bize di­kilmiştir. İrtibat ve kanallarınızı sağlam tutmada büyük yarar var. Bu konu böyle.

Gelen grubun oldukça nitelikli olması gerekiyor. Sanırım epey gelişkin arkadaşlar var. Konuşursunuz, tek tek durumlarını değerlendirmeye tabi tutun. Tahmin ediyorum içlerinde çürük olan çok azdır. Gerisi eğer biraz deneyle, oradaki tecrübeyle güçlendirilirse hepsi görev alabilir. Kapasiteleri­nin altında görevlendirmemek gerekir. Eğer biraz tecrübe kazandırılırsa çok önemli ge­lişmeleri yaşayabilirler. Buradan almış ol­duklarını hızla belki biraz çarpıklık olabilir, biraz gerçekleri bilmemeden, orayı kavraya­mamadan ötürü belki yanılgılı da olabilir­ler. Fakat bu biraz ustaca kavratılırsa, epey ihtiyacı giderebilirler. Oldukça güçlü olanları vardır. Bu arada Di. zaten yanınız­da, tercüme için belki yararlı olabilir. Onu hem bu işler için değerlendirmek hem de ben­ce eğitimdir, çalışmalardır, hatta eğer ya­pabilirse birim sorumlulukları gibi bir şey verilebilir. O bayanlar da sanırım iyidir. O gelen bayanların içinde güçlü olanları olabilir. Biraz yardımcı olmak gerekebilir. Fakat herhalde iyi çalışırlar. O Sal. var­dı, bilemem burada biraz eleştirdik, bazılarını düzeltmeye tabi tuttuk. Fakat iyidir­ler. Önlerine konulacak görevlerin üzerine gidebilirler. Yine diğerleri de -gerek Gü­neyliler, gerek buradan gönderdiklerimiz- birçok görevi başarabilirler. Burada önemli olan, sıradan bir savaşçı gibi kullanılmamalarıdır. Özellikle yeni gelen köylü kökenli­ler, en azından manga düzeyinde, sorumlu yardımcılıklarını yapabilirler. Bir de bu konuda ülkeden gelen aydınları geri köylü özelliklerinin yönetimine vermemek gereki­yor. O konuda zorlama var. Sanıyorum bu geç­mişte çok istismar edilmiş. Yani işi kavrayamayacak olanlara üniversite öğrencisi tes­lim edilmiş. Bu gerçekten önemli bir istismar konusudur. Ve geçmişte biraz bilinçli yapılmıştı. Artık bu yönlü hatalara düşülmez. Bu tip sorumsuzluklar yapılmaz. O kaçışlar, oldukça da zarar vermişler, biraz da bu ters yaklaşımdan kaynaklanıyor. Özellikle o küçük Ö. döneminde daha fazla yaygınlaştırılmış. Bunlara biraz daha dikkat etmek gerekiyor. Yani kapasitenin oldukça duyarlı bir biçimde kullanılması gerekiyor. Çünkü yönetim gücü çok önemlidir. Burada bazıları­nı belli bir kapasiteye getirirken çok çok zorlanılıyor. Her birisi üzerine aylarca duruluyor. Onun için o kapasite yetersiz de olsa, kullanmaya büyük özen göstermek gere­kiyor. Bunları söyleyebilirim.

Yine -dediğim gibi- Yu..giller gidebi­lirler. Hızla donatın. Kısa da olsa gelişme­leri izah edebilirsiniz. Yalnız oraya biraz para yollayabilirsiniz. Yüz bin civarında yollayabilirsiniz. Sanırım onların araç gereç alımında maddiyat söz konusu olabilir. Ama bana göre Kuzey’e göndermek açısından -mümkünse- o Çukurca’dakileri oraya aktar­mak gerekir. O yol iyi açılırsa epey gönderilebilir ve gönderilmelidir de. Yine sa­nırım erzak depolamak istiyorlar. Böyle bir şey var. Eğer gönderirseniz ilerde biz zaten göndeririz. Ve Çukurca-Şemdinli bağlantısını 24 saat, en azından 25 saatte ulaşacak kadar yakın süre içinde geliştirmeleri gerekiyor. Yani irtibatsızlığın uzun sürmemesi gereki­yor. Hem Güney’den, hem Kuzey’den tamamen irtibatlı olmaları vurgulanır. Buna imkanla­rı var. Oramar artık tümüyle denetime alını­yor. Bunun için de bağlantılar sık sık ge­lişmeli, aktarmalar, araç gereç olsun, güç alıp-verme olsun, bence daha süratli gerçek­leştirilmeli ve biraz da giderek o Şemdinli’yi çözebilirler. Oramar’ı güçlendirmek gere­kir. Fa..gil pasif kalabilir. O Güneyliler fazla işletilmiyor. O Ab.., Fa., aktifleştirecek bazı arkadaşları değerlendirebilirsiniz. Zaten gelenlerden bazıları orayı biliyor. Sorumlulukları biraz daha geliştirmek gere­kiyor. Oramar’dan olsun, Güney’den olsun, Doğu’dan olsun, giderek korucuları çözmek ve TC’yi işlemez duruma getirmek mümkündür. Bunun önü açılmıştır. B.‘gillerle birlikte buna yönelik bazı perspektifler sunabilir­siniz. Bu gücü Doğu’ya yönelik olarak da bi­raz böyle değerlendirmek gerekir. Fakat yü­rütsünler. Oranın genel imkanları oldukça gelişmiştir, kullanmaları gerekiyor. Doğu’yu da söyledik ama, yine de özel olarak yüklen­meyi bilmeleri gerekiyor. Çünkü o sahanın açık tutulması büyük gelişmelere yol açar. Bu açıdan da gerekirse ilk içinde bulunduk­ları deney alanı, tümüyle denetim altına alabilirler. O gücü biraz da böyle kullanma­lara gerekiyor. Öyle basit, dar bir yere tıkmamaları gerekir. Sabit bazı noktalarda aylarca tutmamak gerekir. Yeni güç orayı çözecek güçtür. Bilemem bu konudaki gelişme­ler nedir? Ben kendilerine gerekli uyarıla­rı yapmıştım. Bu konuda Doğu üzerinden ge­rekli şeyleri söyledik ama yetmeyebilir. Oradan da kısaca bu durumları hatırlatabilirsi­niz. Oradaki diğer bölgelerle irtibatlı, koordineyi, eşgüdümlü ve dengeli yayılmayı sağ­layabilirsiniz. Bu konuda verimli bir işbö­lümü, güç aktarmayı sağlayabilirsiniz. Diğerleri de Zaxo’da görev alabilir, kamplar­da görev alabilir. Bir propagandacı olarak, bir örgütçü olarak görev alabilir. PKK adıy­la veya diğer örgütün adıyla olabilir. Şimdi o güç özellikle kullanılmaya değer güçtür. Güney’de özellikle iki koldan çalışmayı sağlamada o güç az değil. Doğu’da da sanırımbenzer gelişmeler sağlanacak. Eğer Batı’dan da biz bunu iyi planlı hızlandırırsanız, bu diğer Güneyli örgütlerin yapamadığını yapa­biliriz. Yani hem siyasi gösterileri geliştirmek artık zor değil, hem de gerillasını da biz oluşturabiliriz. Orayı iyi bilenleri komutası altında gerilla düzenine kavuştur­mak çok önemli. Gerillaya da bence bizim öncülük etmemiz gerekiyor. Siyasi gösteriler kadar, gerillaya da öncülük edersek gelişir Güney’de zaten Celalgil işbirliğine şimdi daha yatkınlar çünkü Türkiye’yle Irak’ın ittifakı onları kesinlikle bize karşı olumlu tavra iter. Bu konuda bazı görüşmeleri da­ha da hızlandırmak, işbirliğini geliştirmek mümkündür. Doğu’dan da -dediğim gibi- fır­sat çıkarsa değerlendirirsiniz. Onlardan güç alabiliriz, ellerinde imkan vardır. Si­lah, araç gereç almalıyız. Yine bu arada sanırım araç gereç yönünden, gerek satın alma, gerekse yine el koyma gelişebilir. ABD de giderken, bu birçok malzemeye el koyma durumları doğabilir. Biraz fırsatçı olmak, fırsatları iyi değerlendirmek gerekiyor. Kı­saca bunları belirtebiliriz. Bilemiyorum, başka tür gelişme var mı? Özellikle Gabar, oralardan yeni haberler geliyor mu?

D. Sıpi: Şimdi gazetecilerle, basınla bizin yoğun ilişkilerimiz var. Mesela 2000’e Doğru geliyor, Zaman geldi, Dev-Yol geldi. Yani o konuda bir sıkıntımız yok. Gazeteciler gelip bize ulaşabiliyor. Zaxo’ya geldiklerinde ra­hatlıkla bize ulaşabiliyorlar. O biraz düzenlenmiş sayılır. Onu öyle belirtebilirim. Biz de onun üzerinde duruyoruz, epey röportajlar yapılıyor. Bunlara dikkat ediliyor.

02 Haziran 1991

PARTİ ÖNDERLİĞİNİN 05 HAZİRAN 1991 TARİHİNDE YAPTIĞI TELSİZ KONUŞMASI

D. Zer: ………. görüştüğünü söylüyor. Yeni düzenlemeler yapmışlar. Fakat Xe..gille daha görüşemediğini söylüyor. Halbuki Xe..gille çoktan görüşmeleri gerekiyordu. Bilemiyorum niye görüşmemişler? Bazı yazılar göndermişler, onları daha okumadık. Muhteme­len bazı bilgiler olabilir.

Şimdi onun dışında, yirmi kişilik bir grup da sizlere gönderdik. Bunlar daha çok Urfa, Siverek, Güney-Batı içindir. Üniversi­teli, gelişebilecek arkadaşlardır. Yeni hu­suslar bunlar.

Yalnız, bize ameliyat için pens gerekiyor. Eğer pens getirirlerse, önemli ölçüde, ameliyat işlerini çözümleriz. Bundan sonra ge­lecekler mutlaka getirmeliler. Me. arkadaş yanımdadır. Birkaç güne kadar ayrılabilir. Şimdilik bunlardır.

P. Ö.: Şimdi sanırım Xe..gilin şimdiye ka­dar bekliyor olmaması lazım. Onun süratle ulaşması gerekiyordu. Ancak onların ve bazı birimlerin eski çalışma tarzı, kayıplara yol açar. Do..gil biraz o raporlardan anla­dığım kadarıyla, o yaptığınız eleştirileri biraz sert mi buluyor? Artık yazılarına ba­karsınız. Bizim de o son perspektiflerden yararlanarak, onlarla bağlantılı sağlatarak, durumu biraz daha iyi kavratmak, uygulanma meselelerinde biraz daha yaratıcı olmayı -yani genel gelişmelerin temposunu tutturma­yı- bunun eleştirisel yapılmasının doğru kavranılmasını belirtmek gerekir. Bizim de bu konuda geliştirdiğimiz eleştirilerin ve­ya çözümlemelerin son boyutunu bilmeyebilir. Zaten gönderirsiniz. Onlara atıfta buluna­rak, alanın rolünü nasıl oynaması gerektiği, eğitime, örgütlenmeye, yönetime nasıl yakla­şım gösterilmesi konusunda perspektifler su­nabilirsiniz. Ve bölgede büyük bir atılım geliştirmeleri zor değil. Yeni gelen grup iyi değerlendirilirse, artık yükü epey hafifleyebilir. Çok sayıda güç vardır, oldukça yetkili bir güçtür. Biraz yeni durumunu göz önüne getirerek, son ‘91 yılına dayalı ge­lişmeleri, çözümleme ve perspektifleri dik­katle değerlendirmesi, uygulamaya geçirilme­si istenilebilir. Bu konuda özveriyi çok iyi yapabilmelidir. Ona ilişkin olarak bun­lar söylenebilir. Yalnız o diğer birimle­rin, raporlarının içeriği üzerine, herhalde bir-iki gün sonra konuşulur. Okuduktan sonra özünü aktarabilirsiniz. Ama şimdiden -Haruna’dır, benzeri mıntıkalardır- o mıntıkala­rın durumu biraz daha iyi yakınen görmeli. Yönetim itibarıyla takviye edilebilir. Bu yeni gelen arkadaşlardan takviye edebilir­ler. Tabii yetki tanınmalıdır. Bunlar savaş­çıya dönüştürülmemeli. Geçmişte böyle vahim hatalar vardı. Rahatlıkla yardımcılık yapabilecek, görev üstlenebilecek arkadaşlar, kesinlikle etkisizleştiriliyor. Bir daha bu yapılmayacak. Israrla vurgulanır, “Gücünden yararlanın” denilir. Zor olabilirler ama karşılıklı yardımcı olarak birbirinizi güçlendireceksiniz. O mıntıkalar, bu temelde yönetim itibarıyla güçlendirilir. Ve böyle bazı çok çarpık durumlara giriyorlar. Örne­ğin o altı arkadaşın şahadeti son derece çarpık bir anlayışın sonucudur, ilişki anla­yışının sonucudur. Bunları asla düşünmemesi gerektiği, sorumlularının sert bir biçimde cezalandırılacağı vurgulanabilir. Bu tip şeylere iznimiz yoktur. Buna dikkat çekilebilir. Eğitim görevlerini biraz yürütebi­lirler. Yani dönemin artık biraz farklı ol­duğu ve birçok gelişmeyi her alanın kendisi -örgütlenmedir, eğitimdir, yine yayılmayı, genişlemeyi- sağlayabilmelidir. Yine o alan üzerinden, sanırım o Çatak’ı biraz hızlandırmak gerekiyor. Garzan Bölgesi oluşmuşsa, IV. Bölge durumu biraz zayıf kalıyor. Eğer IV. Bölge olacaksa, biraz alanı daha iyi oturtmak gerekebilir. Oranın yönetimini güç­lendirmek gerekiyor. IV. Bölge Garzan’a mı katılabilir veya III. Bölgeye mi katılabilir? Eğer IV. Bölge olacaksa biraz daha alanın geniş tutulması mı gerekebilir? Van’a doğru mu daha sağlıklı çalışabilir? Belki böyle sorunlar olabilir. Veya yönetimi güçlendir­mek gerekebilir. Tabii ki o Or..gil benzer­leri alınır. Hatta Si.. gibileri eğer çalış­mıyorlarsa, geleneksel tavırlarını sürdürüyorlarsa; çok güçlü arkadaşlar vardır, bun­larla yönetim güçlendirilir. Şimdi bu tip değerlendirmeler vardır. En iyisi siz okuyun daha sonra üzerinde bir kez daha görüşülebilir. Bunlar söylenebilir.

Bunun dışında -dediğim gibi- o özellikle halen eskiyi yaşatmak isteyen o Hüs… gibilerine acımamak gerekir. Bunlara karşı acımasızlık yerindedir. Ağalık oturtmak isteyenlere bu fırsat verilmeyebilir. Birkaç uyarıdan sonra, hak edilen neyse o yapılır. Yani kesinlikle bunların keyfine bırakmamak gerekiyor. Bunlar önemlidir.

Sanırım bütün yazılar size ulaşmıştır. O eğitim için oldukça iyi notlardır. Onların kıymetini bilin. Kasetler olsun, yazılar ol­sun, eğitimde oldukça sizlere yararlı olabilir. Mümkünse çoğaltabilirsiniz. O çoğaltma malzemesini, bence bundan sonra edinebilir­siniz. Mümkünse bir fotokopiniz olabilir, artık olanakları zorlayarak sağlayabilirsi­niz. Yine kasetler iyi bir propaganda eğitim aracıdır. Değerlendirmek zor değil sanıyorum.

Genele yönelik görevlendirmeyi de genel hatlarıyla bazılarına söyledim ama yetersiz olabilir. Tek tek konuşarak, biraz tartışa­rak görevlendirmeyi yapın. Rasgele hemen savaşçı birimlerine ayırma biçiminde olmama­lıdır. Kapasitenin kullanılabilmesi çok önemlidir. Çünkü bu aşamada, kadro meselesi, zannedildiğinden daha fazla gelişmeleri belirliyor, kayıpları önlüyor, kazanımları ge­liştiriyor. Oldukça kıymetini bilmek gereki­yor. Sıradan bir gelişmeyi bile basite alma­mak gerekiyor. Kadro eğitimi zordur. Bu in­sanları o haliyle oraya kadar getirmenin bi­le büyük zorlukları olduğunu bilmek gerekir. Arkadaşlar bilsin veya yeni öğelerimiz bunu biraz bilsinler. Bazıları anlamıyorlar. O Pı.. benzerleri öğeler, halen örgüt gerçeği­ni anlamamışlar. Israrla anlatmak gerekiyor.

D. Zer: Şimdi aslında IV. Bölge o biçimiyle rolünü oynayabilir. Bugüne kadar oynamıyorduysa, o benzer kişilerin yaklaşımlarından kaynaklanıyordu. Zaten ben Or..’ı yanıma çağırdım. Onun durumunu ele alacağız……….Re..gilleri, Can..’ı gönderdi. O…’la üç arkadaşı oraya gönderdik. Şimdi o bölge yö­netim olarak güçlendi. Onun fazla bir soru­nu kalmadı. Sanıyorum bundan sonra rolünü oynar. Yine de bakarız, eğer bir şey olursa bölgeyi genişletme veya daraltma durumuna gidebiliriz. O fazla sorun değil. Şimdi özellikle bu çetecilik konusunda, bütün böl­gelere ve eyaletlere de yaklaşımı koyduk. Yani her ne kadar teslim olsalar da bunla­ra güvenilemeyeceği, ihtiyatlı davranılması gerektiği, bunlardan istenilmesi gereken şeyleri belirleyip bunları tüm eyaletlere illettik. Aslında o A.gilin, Ser…gilin kaybı bilinen tutumlarından kaynaklanıyor. Hemen güvendiler. Kendilerini teslim etmeden kaynaklanıyor. Biz bunu dikkate alarak tüm eyaletlere ve bölgelere bu konuda talimat verdik. Sanıyorum bundan sonra arkadaşlar o tür hatalara düşmezler. Onun dışında tüm eyaletlerin, özellikle yönetimlerin düzenlen­mesinde, yani geçmişte o iyi yük taşıyan, yürüyen, biraz askeri yönü güçlü olanların yönetimlere getirilmesini şiddetle eleştir­dik. Yönetimlerin dengeli düzenlenmesi, si­yasal, askeri yönden güçlü olanların yöneti­me birlikte getirilmesi, bunların dengeli oluşturulması, birliklerin eski-yeni, tecrübeli-tecrübesizlerden oluşturulması gerekti­ğini söyledik. Bu biçimde hem yönetimde, hem de birlik düzenlemelerinin dengeli oluş­turulmasına itina gösterilmesini istedik. Geçmişte özellikle köylü öğelerin eline aydın ve siyasal yönden güçlü olanların verilmesi, onları sınırladığı gibi, bir ton da zarara yol açıyor. Zaten doğru da değil. Yani bunu aşmaya çalışıyoruz. Ve önemli ölçüde de bazı adımlar atılıyor. Pı.. arkadaş olumlu­dur, sorunları kavramaya çalışıyor. Zaten sürekli tartışıyoruz. Yanımızdadır, eğitme­ye çalışıyoruz. Önemli ölçüde durumunu kav­rıyor. Tabii ilerde, biraz daha olumlu bir tutum içine girebilir. Eğer müsaitse akşama gelip konuşabilir. Gerçi ben akşam olmam, yeni gelen arkadaşları daha görmedim. Onla­rın yanına gideceğim. Me.. arkadaş da buradadır. Görüşülmek istenirse, o arkadaşla da görüşülebilir. Kısaca söyleyeceğim bunlar. Yeni gelen gücün hangi zorluklarla geldiği, hangi çabaların sonucu ortaya getirildiğinin bilincindeyiz. Yani o arkadaşları öyle atıl bırakma durumu söz konusu olmaz. Özellikle …… atıl kalmaması, önemli görevlere ge­tirilmesine özen gösteriliyor. Ön plana çı­karıyoruz.

P. Ö.: Oldu. Sanıyorum görüşürsünüz. O ra­porları da okursunuz. Ondan sonra, yarın veya öbür gün tekrar görüşürüz. Biraz bilgilendirirsiniz. O III. Bölge’yi geliştirmek önemli, onun üzerine biraz konuşulabilir. Di­ğer sorunlar, bence rahatlıkla aşılabilir. Yalnız hamleci olmaları gerekiyor. Yeni gi­den yapı bu aşamada yüklenebilir. Bu her iki taraf, Güney, Kuzey oradan denetim altına alabilirsiniz. Şu anda mevcut güç dengesi, orada bağımsızlığı zorluyor. Onu biraz görmek gerekiyor. Ancak biraz çalışmalarda dar kalınıyor. Gerek Güney halkı, gerekse Kuzey halkı artık o alanda bir bağımsızlık nüvesini fışkırtabilirler. Siz bunun üzerine bence çok iyi durabilirsiniz. Birçok alan­dan güç gelsin. Güney’den de yavaş yavaş güç gelecektir. Bir bağımsızlık olayı geli­şebilir. Aslında çelişki derindir, Irak’ın içinde bulunduğu durum derindir. Biraz uzun vadeli durmak gerekir. Planlar günü kurtarmayı değil, hem uzun vadeyi, hem de kısa va­deyi birlikte göz önüne getirerek yapılmalı. Böyle bir çalışmayla sonuç alınabilir. Gü­cümüzü buna göre çok iyi kullanmak önem taşıyor. Güç Kuzey’den gelebilir, Güney’den de gelebilir. Doğu hattı zaten çalışıyor. İnşa rolünü, her arkadaşa biraz vermek gerekiyor. Ve biraz da düşürmeyi, koparmayı bilmek ge­rekiyor. Bunlar bilinen şeylerdir. Demek is­tediğim, gelen değerlendirmeler, yerli öğeler, araç gereçler sizi oldukça iddialı kılar. Diğerlerinin fazla gücü yoktur. Kadrosu fi­lan da yoktur. 10 yıl da uğraşsalar kadro yetiştiremezler, kadro da kimdeyse o başa­rır. Bizim de kadrolaşma şansımız, şimdi çok yüksek. Bunu iyi değerlendirmek gerekiyor. Eğitimle daha da iyi geliştirebilirsiniz. Zaten savaş deneyimini günlük olarak yaşı­yorsunuz. Onun için oldukça önemli bir aşa­mada, büyük bir gelişme fırsatı içindesiniz. Kullanırsınız. Sorunlara esnek yaklaşılır, özellikle bazı kişisel sorunlar çıkarsa, ar­tık onları rahatlıkla aşmak sorun değildir. Daha geniş ufuklar, daha geniş gelişme perspektifleri çizilebilir. Bazıları ülkeden gelmiştir, buradan gelmişlerdir. Tıkanabilirler, zorlanabilirler; -fazla liberalizm tanı­yalım demiyorum ama- biraz daha esnek, biraz daha aşamalı aşamalı geliştirmeye tabi tut­mak gerekiyor. Bunların da farkındasınız. Böylece başarılabilir. Biz onun için -dediğim gibi- bir-iki gün sonra tekrar konuşu­ruz. Eğer Me.. konuşmak istiyorsa, verin. Sizlere de başarılar.

D. Zer: Teşekkür ederim. Yalnız Me. aşağı­dadır, birkaç dakika sürebilir, çağırayım.

P. Ö.: O zaman eğer arkadaşla irtibat kurulursa, konuşulabilir veya kendisi konuş­mak istiyorsa, konuşabilir. Benim için pek önemli değil. Bence pek gerekli de olmaya­bilir. Eğer bir görüşme durumu filan olursa, Pı.. benzeri bazılarına moral, güç vermek gerekebilir. İleride olabilir, sanırım acelesi yok. İleride hazırlarsanız, görüşebiliriz. Böylesi daha uygundur.

D. Zer: Oldu Başkanım.

P. Ö.: Peki, haydi başarılar.

D. Zer: Selamlar, saygılar Başkanım.

PARTİ ÖNDERLİĞİ

05 Haziran 1991

PARTİ ÖNDERLİĞİNİN DERYA SIPİ İLE YAPTIĞI TELSİZ KONUŞMASI

P. Ö.: Merhaba, sizi dinleyelim. Ne var, ne yok?

D. Sıpı: ….. Bir düşman aracı mayına bas­mış, içindekiler imha olmuş. İkinci arabaya da pusu kurulmuş, 20 askerin öldürüldüğü söyleniyor. Ses geliyor mu?

P. Ö.: Evet, evet geliyor, konuşun.

D. Sıpi: Beytüşşebap’ta da halkın verdiği bilgiye göre, çatışma olmuş ve epey asker vurulmuş ve bir de helikopter düşürülmüş. Bu, halkın söylediği bir şey. Ne kadar doğru, bilemiyoruz. Bir de Şırnak’taki Tatarlardan …. silah bırakmış, bırakmayan yalnız Ali­han Tatar’la birkaç yakın akrabasıdır. Si­lahlarını bırakan Tatarlar, onların da bırakması için bu arkadaşlarıyla uğraştıklarına dair bize haber gönderdiler. Bu ABD subay­larından biri, muhtemelen istihbarat olabilir, Mesut’un bir adamına şunu söylüyor; Yekiti’nin adamı ona tercümanlık yapıyor, muhtemelen Mesut’un bu adamını da kazanmış, “Bizimle görüşmek istediğini söylemiş” di­yor. Merkezden biriyle ………………..velhasıl bu kabul edilmedi. Yine …ile … önce görüştükleri, yeniden görüşmek istemiş­ler. Zaten daha önce görüşme olmamıştı. Yu.. arkadaş gitmişti, görüşememişti. Yeniden acilen görüşmek istemişler…..Yekiti’nin önemli bir çevresi bizden yana tavır koydu. Bizimle birlikte hareket ediyor.

P. Ö.: Şimdi bu Yekiti’nin neresi dediniz? Yekiti’nin neresi?

D. Şıpi: Duhok.

P. Ö.: Bizimle mi hareket ediyor, diyorsun?

D. Sıpi: Evet o …… biriydi. Daha önce de ilişkimiz vardı zaten. Çevresiyle birlik­te, bizimle tavır koydu. Arkadaşlar gidip orada bir toplantı yapacaklar.

P. Ö.: Başka, bu son düzenlemeleri tamamla­dınız mı?

D. Sıpi: Şimdi son düzenlemeleri tamamla­dık. Yalnız …… yoğun operasyonlardan, çatışmalardan dolayı halen bazı arkadaşlar yerlerine ulaşmamış. İki gün önce öyle bir haber göndermişlerdi.

P. Ö.: Peki, X..gillerin grubu olsun, Ga..a gidecekler olsun muhtemelen ulaştılar mı?

D. Sıpi: O konuda bilgi almış değiliz. Yani bize bilgi gelmiş değil. Çünkü yoğun çatışma ve operasyonlar olduğu için bilemiyorum. Bu konuda haber de gelmiş değil. Demin ilettiğim haberleri Rı..gil getirmiş.

P. Ö.: Hangi Rı.. bu?

D. Sıpi: Sizin oradan gelen Rı.. kendisi Uludereli.

P. Ö.: Bu Beyro çetelerinin durumu nasıl?

D. Sıpi: Anlayamadım.

P. Ö.: Beyroların durumu nasıl, dedim.

D. Sıpi: Şimdi onlarda zaten bir gevşeme var. Yani artık operasyonlara falan çıkmıyorlar. Halka baskı uygulamıyorlar. Durumla­rı böyledir.

P. Ö.: Çukurca’dan bir haber geldi mi?

D. Sıpi: Hayır. Onlardan yeni bir haber al­madık. Bu 2000’e Doğru dergisi Mehmet Şener olayını yayınlamış. Bilmiyorum, haberiniz oldu mu?

P. Ö.: Ne var içinde? İçerik nedir, kısaca?

D. Sıpi: Şunu vermiş; … “Diriliş, PKK’nin diriliş kanadını kurduk.” demişler. O Ahmet soysuzu polit büronun sekreteri, Baran askeri konsey başkanı, Faik Uzun da genel durumun sorumlusu. Yani onay göstermişler. M. Şener “Aslında PKK’yi demokratik etmek istiyorduk” demiş. “Fakat onu …. başaramadık, o ortamı bulamadık. En son kaçmak zorunda kaldık. Ben isteseydim arkadaşlarım beni ……. kesin……………… bizi ……………….Bundan şiddetle karşıyız.” Bu tip şeyler söylemiş.

P. Ö.: Neye karşıyız, ne karşıyız?

D. Sıpi: Anlayamadım.

P. Ö.: Ne anlatılıyor? Yani bunların duru­mundan, “PKK’yi demokratikleştirecektik” derken ne demek istiyorlar? Siz bizzat o … kendiniz anlatınız. Yani kapsamı, özü itiba­riyle nedir?

D. Sıpi: Şimdi kapsamı itibariyle dediği şu: Diyor ki, “Biz Akademi’deyken aslında o tutuklayamadı. Bunların tutuklanması da sizinle bağlantılı değil. Bilmem biri şehit düştü. Biz birçok şeyi değiştirmek istedik. Özgür ortamı yaratmak istedik, tartışmak istedik. Fakat bunun imkanını bulamadık… Partiye …….. O ortamı bulamadığım için mecburen kaçmak zorunda kaldım.”

P. Ö.: Neyse, oldu, oldu. Şimdi bu KDP’den Mesut onlardan yeni bir ses yok mu?

D. Sıpi: ……………………………Kendine göre bunların durumunu çarpıtarak, bunların da KDP’nin ……. geliştireceği şeylere biraz dikkat çekiyor…………..Biraz şeyi oluyor.

P. Ö.: Yani 2000’e Doğru’nun yorumu nasıl, diyorsun?

D. Sıpi: Yorumu biraz bu unsurların …..KDP ile birlikte bize karşı bir komplo geliştirebileceği imajını yaratıyor. Yani biraz bu yönlü.

P. Ö.: Şimdi biz gerçi Avrupa’daki arkadaşlara da “2000’e Doğru’ya açıklama yapın” de­dik. Arkadaşlar da herhalde açıklama yapar­lar. Fakat oradan da, madem böyle olmuşsa, siz, geniş açıklamalı bir bildiriyi daha önce değerlendirildiği gibi, özlü bir bildiri ile açıklayabilirsiniz.

D. Sıpi: Anlayamadık. Biz konuşmanın sonu­nu anlayamadık.

P. Ö.: Biz, “2000’e Doğru’ya yayınlayabi­liriz” dedik. Avrupa’dan arkadaşlar da durumlarını biraz belki açıklar, işleyebilir­ler. Fakat orada da bir bildiriyle özlü ola­rak durumları anlatılabilir, demek istiyorum. Biraz oradaki özellikle arkadaşların haberdar olması açısından, durumlarını anlamaları açısından bir bildiriyle özlü olarak açıklanabilir, diyorum.

D. Sıpi: Biz zaten o konuda toplantılar yaptık. Her yerde toplantılar yapılıyor. On­ların durumları için artık bildiriye gerek kalmadı tabii.

P. Ö.: 2000’e Doğru’ya o alandan bildiri yolladıkları için, içyüzlerini, bütün o aşa­ğılık durumlarını ortaya koyan değerlendirmeler, yapı adına veya oradaki savaş yönetimi adına yayınlanabilirse sanırım faydalı olabilir. Fırsat düşerse veya 2000’e Doğru bürolarına yollanma imkanı varsa olabilir.

D. Sıpi: Oldu.

P. Ö.: Şimdi siz daha Zag..’tan haber alma­dınız, telsiz bağlantısı kurulamıyor sanırım.

D. Sıpi: Hayır oradan bağlantı kurmadık. Yani ………. Güney’den gelenleri………Fakat oradan aldı. Bağlantı kurmak için çalı­şacaklardı fakat……… Çukurca’dan muh­temelen gelebilir. Özellikle ……………

P. Ö.: Oldu. Son katılım var mı? Son gelen­ler var mı? Son gelenler bu bir hafta için­de ne kadar oldu? Bir gruptan bahsetmiştiniz

D. Sıpi: Anlaşılmadı, ses anlaşılmıyor.

P. Ö.: “Gelen var mıdır” dedim. Son günler­de yeni katılım var mı, yeni gelenler var mı?

D. Sıpi: Birkaç gündür muhtemelen var. Fa­kat, bu son durumlardan dolayı arkadaşlardan bilgi almış değiliz. Şimdi giden arka­daşlar da ……. arkadaşları göremediği için bu konudaki bilgileri bize ulaştıramadılar. Yalnız……. geldi……………..başka katılımlar da sanıyorum var.

P. Ö.: Sanıyorum yol açıktır. Yani böyle zaman zaman sıkışılırsa da bu ara sanırım gelmeler olabilir. Yani Cu.. üzerinden ol­sun, Ga.. üzerinden olsun yollar açık tutul­maya çalışılır. Yollar açık tutulursa sanı­rım gelen olur. Çünkü biraz mevsim gereği çoğu gelme durumunda. Buna biraz dikkat edi­lir.

D. Sıpi: Şimdi yoğun operasyon olduğu için söylüyorum………. arkadaşlara çok büyük yük olur. Sanıyorum operasyondan aksıyor.

P. Ö.: Acele edilmeyebilir. Yani böyle durumlarda korunmaya dikkat edilmelidir. Ama öyle fazla engelleyici olacaklarını san­mam. Bütün çabalara rağmen, öyle ciddi sonuç aldıkları söylenemez. Sanmıyorum, bu darbe­ler tek tüktür. Sanmıyorum öyle bir ciddi grup darbesi yok. Başka alandan, Dersim ora­lardan falan dolaylı da olsa haber aldınız mı?

D. Sıpi: Hayır daha onlardan haber alama­dık.

P. Ö.: Yu..’tan da haber alamadınız değil mi?

D. Sıpi: Hayır alamadık.

P. Ö.: Şimdi bizim daha önce söyledikleri­mize ek olarak, bu düzeltme hareketini sonuçlandırma ve komuta kademesini tamamlama biçiminde veya güçlü bir komutaya ulaşma bi­çiminde özellikle de Botan-Behdinan’da kur­tarılmış bölge amaçlayan bir planlamayı geliştiriyoruz. Görevlendirmelerden tutalım, üslendirmelere kadar, örgüt düzeltmeyi ta­mamlayan, komutayı oturtan bir çalışmaya buradaki son devremizle birlikte ek olarak ge­liştirmek istiyoruz. Sizler de oradan, özel­likle düzeltmeyi tamamlama, komutayı oturtma temelinde, kendi çapınızda oradaki eğitimle birlikte -tabii ki pratik faaliyet de var- onu geliştirebilirsiniz. Ve oradaki sorumlu kademedeki arkadaşlar fırsat düştükçe eği­timle birlikte, yan bir çalışma olarak geliştirebilirler. Yani güz hamlesine doğru düzeltmeyi ve güçlü bir komutaya oturtmayı amaçlıyoruz. Buradaki grubu da bu temelde hazırlıyoruz. Muhtemelen düzeltmeler ve ye­niden görevlendirmeler geliştirilebilir. Bu devrede özellikle, birimini çalıştırmama veya işlerini fazla geliştirememe biçiminde yetmezlikleri aşmayı hedefleyen -başta o bölge, o alanlar- olmak üzere düzeltmeyi, yetkince oturtmayı amaçlıyoruz. Sizin orada­ki devrelerle birlikte kademeli yürüyebilir. Tabii eğitimle birlikte geliştiriliyor. Yani ek bir planlama mı diyeyim veya biraz daha ayrıntılı, somut anlaşılması gereken alanın, zamanın, somut bir eylem planına ağırlık ve­riyoruz. Biraz daha somut, biraz daha hedefi belli, biraz daha alanlarda ne yapacağı bel­li ve bu devreyle birlikte bunu böyle göze­ten bir çalışma tarzını derinleştireceğiz. Sanırım orası da, orayla tamamlanır. Veya oraya taşırıldığında biraz tamamlanabilir. Ve bu güz hamlesinde ciddi bir komutaya yol açabilir. İşlerliğe, yürütmeye yol açabilir. Kısaca bunları belirtebilirim.

…’dan bize telefon geldi. Durumlarının iyi olduğu ve toplantılarının sonuç aşaması­na geldiğini söylüyorlar. …… biçimlerde tamamlanır. Sanırım bir grubu gönderecekler. Buraya doğru gelebilir.

Biraz daha sayısal olarak hem de niteliksel olarak komuta tarzlarını geliştirebilir­ler. Yani o eski grup yaklaşımları biraz ye­tersiz. Biraz grupları büyütme olayıyla yol alabilirler. Büyütmenin şansı var. Fırsat bulurlarsa büyük birimlerle vurabilirler. Dağılma-toplanma ilkesine epey işlerlik kazandırılabilir. Biraz daha komuta birey­selleştirilmekten kurtarılabilir. Birimle­rin sayısı da arttırılabilir. Bu konuları biraz aranızda sık sık tartışın demek istiyorum. Güney için de olmalı. Bu Bi.., Bo.. on­lar eğer kendilerini geliştirmek istiyorlar­sa biraz doğru versinler. Hiç olmazsa mevcut tempoya bundan sonra uysunlar. Layık olmaya çalışsınlar. Bizini açımızdan önemlidir. Bir de o eski arkadaşlar yeni birimlere sorum­lu olarak atanmalılar. Yani gelişkin arka­daşların aynı birimlerde tutulmamasına özen gösterilir. Birimlerin yarı yarıya eğitim birimleri gibi hareket edilmesini de gözet­mek gerekiyor. Bunlara biraz daha dikkat edilir. Arkadaşlara tekrar selamlarımızı söylersiniz. Durumlar -dediğim gibi- genelde iyi gidiyor. C..giller ulaşmış sayılır. Bu kayıplar da, eski tarz yaşamdan kaynaklanan kayıplardır. Düz ovada, bir noktadan bir yıldır ayrılmamışlardır. O tip kayıplardır. Artık gerçekten ısrarla eskiyi yaşamak iste­yen bazı gruplar var. Kaçınılmaz olarak K… bunlar tasfiye olacak. Artık orada da yüklenileceği kadar yüklenmek gerekiyor. Eski yaşamda ısrardır, bunun başka izahı yoktur. Kesinlikle de çok sorumsuz bir dav­ranıştır. Kayıpların ondan olduğu ortaya çıkıyor. Orası için de gerekirse bu konuda yeni talimatlar çıkarılabilir. Eski yaşam tarzı, eski hareket tarzı tamamen aşılmalı­dır, yani yoksa kayıplar oluyor. Kayıplar oluyor ve bundan kaynaklanıyor. Fakat oraya da sanırım mücadeleyi sürdürecek güçlü bir ekip gitti. Yani kesintiye uğramaz. Diğer yerler için de öyledir. Bütün eyaletler ça­lışır. Bunu biraz dikkate almak gerekir. Çünkü TC’nin bu durumunda Botan’ın yükü ol­dukça hafifleyebilir. Ve bu arada biraz da­ha büyümeye, daha etkili darbeler vurmaya götürebilir. Bilinen şeylerdir; sık sık tartışırsınız. Selam söylersiniz. Bu söyle­nenleri uygun talimatlar halinde yayınlaya­bilirsiniz. Bir şey olursa tekrar burayı ararsınız. Selam ve başarı dileklerimle.

D. Sıpi: Oldu Başkanım.

11 HAZİRAN 1991

PARTİ ÖNDERLİĞİNİN 13 TEMMUZ 1991 TARİHİNDE YAPTIĞI TELSİZ KONUŞMASI

D….: Fe.. arkadaştan bir haber aldık. Şaklava’da -Erbil’e yakın bir yer- bir bir­lik arkadaş vardı. Yekiti’nin güçleriyle, KDP’nin güçleri ortaklaşa bu birliğimizin üzerine gidiyorlar. Arkadaşların kendileri­ni tanıtmalarına rağmen, arkadaşlara hücum ediyorlar. Çıkan çatışmada iki arkadaş -biri Bitlisli, diğeri Diyarbakırlı- şehit düşü­yor. Şo.. arkadaş -kendisi birliğin başın­daydı. Akademi’den gelen bir arkadaş- ya­ralanıyor, yarası ağır. KDP’nin adamları “Ne geziyorsunuz buralarda? Buralarda dolaş­mayacaksınız, dolaşırsanız böyle vururuz” diyor. Yekiti de “Kusura bakmayın, biz müca­hit sandık. Gidin” diyor. Şehit olan iki arkadaşı alıp gidiyorlar. Şaklava’da cenaze töreni yapılıyor. Cenazeye halk da katılı­yor. Diğer yaralı arkadaşı da hastaneye gö­türüyorlar. Yekiti bu olaya karışan adamla­rı hakkında soruşturma açmış. Fe.. arkadaşın söyledikleri bunlar. Ancak biz olayı daha da araştırmalarını söyledik. “Doğru değil” dedik. Yani bu, bilinçli bir olay. Orada mücahit falan yok. Kendileri de bunu bili­yor. Tutum geliştireceğiz. Eğer samimilerse adamlarını bize teslim etsinler. Kısaca bu olay hakkında söyleyeceğimiz bunlar.

P. Ö.: Şimdi bunlar, gerçek dışı yaklaşım­lardır. Bu tip yaklaşımlarla arkadaşlar bir yere ulaşamazlar. Gayet tabii, oyuna da ge­tirirler, vururlar da. Bu, Mehmet Hoca’nın taktiğine benziyor. Biz çok uyardık. Bu bi­çimde sonuç alınamayacağını, çalışmaların bu biçimde yürüyemeyeceğini biz çok söyle­dik, ikide bir de böyle şey istemiyoruz. “Bilmem silahımızı aldılar, bilmem adamımı­zı vurdular” gibi şeyler istemiyorum. Yıl­lardır hep bu hikayeler anlatılıyor. Bu bir zavallılık pratiğidir. Böyle çalışma olmaz. Çalışmayı bilmiyorlar. Böyle ikide bir bizi KDP karşısında bu duruma düşürmesinler. Ta­bii KDP vurur. Bu arkadaşlar gerçeklerle na­sıl oynuyor? Hemen hemen bütün gruplar, böy­le serseri serseri dolaşıyor. Ciddi bir amaç hedef yok, dolaşıp duruyor. Elbette ki böyle yaşatmazlar, vururlar. Ya böyle hareket et­mesinler ya da amaçlı-planlı hareket etsin­ler. Artık böyle haberlerden ben nefret ediyorum. “Bilmem bizi vurdular.” Seni vururlar da, bilmem ne de yaparlar. Böyle hare­ket edersen, elbette ki her şeyi yaparlar. Bu­nun mazereti olmaz, hesap da sorulmaz. “Ne geziyorsun?” diyecekler sana. Bir ittifak yok, bir şey yok. Yanlış bir hareket tarzı­dır. Biz hesabı kimden soruyoruz? Hem geri­ci, işbirlikçi ilan edeceğiz, hem de “Gelin, bize hesap verin” diyeceğiz. Bunlar gerçek dışı yaklaşımlardır. Arkadaşlar ciddi yanıl­gılarla yaşıyorlar. Önlerine ciddi hedefler koymuyorlar. Doğru hareket etmiyorlar. Biz bu konularda eskiden çok konuştuk. Tekrar bunları hatırlatmanın bir anlamı yok. O grup oralarda ne geziyor? Oraları onların merkezi. Elbette affetmezler. Gönderen kim­dir? Bundan o sorumludur. Aslında böyle bir hareket tarzını uygun görenler sorumlu tu­tulmalıdır. Nefret ediyorum. Bu tip olayla­rı kabul de etmiyorum, ikide bir bize böyle haber de gönderilmemesi gerekir. Diğer grup­lar da öyledir. Çoğu grupların avare asi pratikleri var, öyle fazla ciddi bir iş peşinde koştuklarını sanmıyorum. Böyle anlamsız dolaşmalar bence isabetli değil. Ne propaganda birliği böyle olur, ne de silahlı birlikler böyle olur. Böyle çarpıklıkla, varsa, düzeltmek gerekir. Yapılabilecek doğru şeyler neyse onu yapmak gerekir. Bu tip yaklaşımlar tuhafıma gidiyor. Yıllardan beri hep böyle bir hareket tarzı var. Bunlar doğru olmayan yaklaşım tarzlarıdır. Bu arkadaşlar KDP karşısında sürekli bize zarar verdiriyor. Oldukça gerçek dışı bir yaklaşım söz konusudur. Gerçekten bunlara karşı çok hesapsız hareket ediliyor. Ne kadar insan vurdular? Ve bunu her tarafta yaptılar. 7-8 yıldır hep böyle yaşanıyor. Neden? Yani buna çok mu muhtacız? Çok mu imkansızlıklarımız var? Hayır. Ama ortada bir serseri hareket tarzı var. Arkadaşlar bu konuda biraz kendine gelmelidir. Bu tip şeyler hoşuma gitmi­yor. Doğu’dan Batı’ya, Zaxo’ya kadar bu tip hareket tarzı hoşuma gitmiyor. Pek militanca bir hareket tarzı değil. Bunlar eskiden defalarca ortaya koyduğumuz, söylediğimiz hususlardır. Belli ki arkadaşlar kendilerini konuşturuyor. Kendi öznelleri, kendi niyetleriyle hareket ediyorlar. Çoğu kez böyle hareket ettiler ve bu yüzden çok kayıp ya­şadık. Evet, bu konuda başka ne söyleyebiliriz?

D….: Bir de Me.. onlar gelecekti. Sanı­yorum kırdakiler engellemiş. Nedeniyse, “Resmi bir haber gelmemiş, resmi bir haber gelmeden sizi gönderemeyiz” demişler. Bize öyle bir bilgi geldi. Me.. hazırlanmış, tam geleceği sırada engellemişler. Biz yeniden “gelsinler” diye haber gönderdik. Kendilerini bekliyoruz. Sanıyorum bu son eylemlerden ötürü gelemediler. Diğerleri üsse gelecekler. Bir de o Güneyli Sinan birisiyle beraber kaçtı. Daha önce Duhok’taydı. Orada kendisi­ni yere atmıştı. Muhtemelen KDP’nin yanına gitmiş. Onun bu durumu var.

Ona benzer bazılarını buraya aldık. Du­rumlarını izah etmelerini istedik. Pratik karşısında tıkayıcı oluyorlar. Gerçekten geliştirmiyorlar, taktiği uygulamıyorlar. Adeta keyfi tutumlar sergiliyorlar. Bu tip öğeleri çekmeye çalınıyoruz. Yani önlerini açmaya çalışıyoruz. Önleri açıldıkça, geliş­me sağlanıyor. Bir de Güneyli sekiz arkadaş var. Onları göndermek istiyoruz. Bunların dördü Doğu’dan geldi. Aslında toplam 15 ki­şiydi fakat yedisi yolda kaçtı. Dördü bura­lardaydı. Bu, Güney-Batı için arkadaşlar var. Çoğunluğu üniversiteli. Katılanlardan biri Be. arkadaşın da akrabası oluyor. Bu, Me, Y. var. Mardin’den, Nusaybin’den, Malat­ya’dan, Adıyaman’dan katılanlar var. Bunla­rı gönderelim diyoruz. Sanırım 20 kişi ci­varında olur.

Katılım olumlu, daha da gelişiyor. Bir kısmını Xaxurke’ye doğru aktardık. Bir kıs­mını daha çıkaracağız. Diğerlerini de Eb..’in oraya göndereceğiz. Tabii bir kısmını da yanımıza alacağız. Önemli ölçüde yeni bırak­mayacağız.

P. Ö.: Gelebilirler. Biz onu daha önce de söyledik. Her iki grup da gelebilir. Bu tip adamlara şüphesiz sert bir uyarı gere­kecek. Başka bir şey varsa ağzına gözüne in­dirilir. Bunların bu tutumlarından artık nefret ediyoruz. Son derece akıllarını baş­larına getiren yöntemlerle yönelirsiniz. Fakat diğerleri gibi kaçışlara fazla yer vermemek gerekiyor. O sahanın biraz da ‘82 dönemine benzer bir biçimde kullanılmaması gerekir. Onun için, biraz tedbir gerekli­dir. Sanıyorum tedbir geliştirmede zayıf kalıyorsunuz. Bunlara yönelirken, ihtiyatı tedbiri elden bırakmamak gerekiyor. Bile­miyorum, o eskiden de biraz öyleydi. Hala aklı başına gelmemişse daha sert bir uygu­lamaya alınabilir. Veya bunları daha değişik bir tarzda nasıl kullanmak gerektiğini iyi düşünmek gerekiyor. Biraz daha böyle gelişmelerin kaynağından çıkartmak gere­kir. Kendisini yere atan veya bela tipleri orada fazla tutmanın da bir faydası yok. Bunların bu yaklaşımına biraz daha çözümle­yici yaklaşmak gerekiyor. İçeriye de çekmek uygun olabilir. Yani otoriter bir durumda bunları tutmak, çok ileri gittiler mi canı­na okumak biraz daha uygun olabilir. Artık kendimizi bunlarla bu kadar uğraştıramayız. Bu konuda başka tipler var mı? Diğer tipler nasıldır? Yani daha önce adı geçen, bazı birimlerin önünü tıkayan tipler. Bu konular­da tedbirleriniz yeterli oldu mu?

D….: Şimdi, Mışari’nin yönetimi tümden alındı. O Se..’dir, Be..’dir onlar orada kendilerini yaşamışlar. Hem de ahlaksızca bir şekilde. Bir sürü parayı yemişler. Onlar zaten tutuklandı, soruşturmaya alındı. Cudi’den Mu.. alındı. Diğerlerine de en son uya­rıyı gönderdik. “Bu, sondur” dedik. Zaten orada esas olarak Akademi’den gelen arkadaş­ları görevlendirdik. Zaten belirttiğimiz arkadaşların hepsi yakında gelecek. Onlarla köklü bir çözüme gideceğiz. Yani o konuda böylesi tipleri, kesinlikle birliklerin yö­netiminde tutmayacağız. Siyasi olarak yöneliriz, bunlar kesinlikle gelişir. Biraz bun­ları açmak gerekiyor. Biraz daha görevlerini daraltmak, hatta gerekirse sıradan bir sa­vaşçı durumunda tutmak gerekir. İçerde kal­dıkları müddetçe kesinlikle savaşı geliştir­miyorlar. Tamamen tıkatıyorlar. Tüm eleşti­rilere, uyarılara rağmen, bu tutumlarını sürdürenler oluyor. Bunları birliklerin ba­şından, yönetiminden alıyoruz. Tek çözüm yöntemi bu. Yani tüm uyarılara rağmen -hatta Akademi’ye de geldiler- kişiliklerini konuş­turuyorlar. O Ma..giller, ötekiler, hepsi­nin durumu bu. Yeni arkadaşlara biraz fır­sat tanıyoruz. Onları öne çıkartıyoruz. Sa­nıyorum, en doğrusu da bu olacak.

P. Ö.: Disiplini iyi uygulayan bir arkada­şın yanına verilmeleri, göz açtırmadan yürütülmeleri gerekir. Disiplinle, çalışmalar­la oynadılar mı, gözünün üstüne indirmeleri gerekiyor. Yani birimiyle oynamayacak bir önderlik altında bunları böyle çalıştırmak uygun olabilir. Kesinlikle zarar vermeleri­ne fırsat tanınmamalı. Elbette ki o yetki­leri de ellerinden alınır. Bunlara yetki verdin mi, ağalığı konuşturuyorlar. Yetki, imkan, fırsat tanıdın mı, adeta gözükara -Kör Cemal olayıdır, o kültürün sonuçları­dır- kendilerini yitiriyorlar. Onun için, bunları sıradan savaşçılık düzeyinde tutmak doğrudur. Fakat otoriter olunsun, bunların yürütülmesi bilinsin. Bunlar gerçekten yönetim olayına, birimleri yürütme kademesine layık değiller. Bunu çok ters anlıyorlar, bu açığa çıkmış durumdadır. Tecrübesiz de olsalar bu konuda devrimci pozisyonu, yak­laşımı olan arkadaşlar gerçekten çoktur.

Böyle bir denklem içerisinde, bunların statüsünü kolay kolay savaşçılıktan çıkartmamak gerekiyor. Fakat gözleri yetkiye, ola­nağa, paraya alıştı. Bunlar eskiden bir çorbaya kırk takla atarlardı. Birdenbire bu kadar geniş imkan gördüler mi, gözleri dönüyor. Kör Cemal olayı bu konuda hayli öğreticiydi. Yetki verdikçe, ilgi gösterdikçe sırtına biniyorlar. Zaten hemen hemen o bu tün alçakça unsurların durumu bu. Emrine insan verdin mi, hele biraz da para, kadın gibi şeyleri gördüler mi, bunların içine girmeyecekleri alçaklık yok. Bu açıdan, acımasız olmak gerekiyor. Disiplini, sınıf terbiyesini, parti terbiyesini amansız kılmak gerekiyor. Bu konuların üzerinde durulmuştu. Fakat sanıyorum yeterince uygulanamadı. Gözlerinin üzerine indirmek, yıldırmak lazım. Savaş alanıdır, kurallarla biraz çeliştiler mi, yıldırmak lazım. Biraz amansız olun, durumları net koyun. Yapmak istedikleri durumu net koyun, “Bununla çelişme ölümdür” denir. Bence bu, biraz önemlidir. Artık bu konuda disiplini konuşturmak gerekiyor. Her gün şehit veriyoruz. Bunların bazıları gitmiş, bizim için o kadar önemli değil. Ağır suçu olanların savaş kurallarına göre yargılanması uygundur. Biz bunu daha önce söyledik. Bilemiyorum, bu konuda o Güneylilerden bahsettiniz. KDP sanıyorum teslim olanlardan 6-7 kişiyi Suriye’ye vermiş. Bunlar burada da başımıza bela olur. Birçok şeyi açarlar tahmin ediyorum. Birçok itiraflarda bulunuyorlar. Bu tiplere de fazla fırsat tanımayacağız, biraz dengesiz geliyorlar. Ama yine de bu tip şeylere fazla fırsat, prim verme­mek gerekiyor. “Gözünü çıkarmak lazım” denilir. Aslında bunları karşıya alıp, ne mal olduklarını, ne yaptıklarını iyi göstermek lazım. Yani hanyayı-konyayı bunlara göstermek gerekiyor. Diğer tiplerden biraz liberal, gafil, yanıl­gı içinde olan varsa, onlara düzelme şansı verilebilirdi. Bence bazıları köklü yanıl­gılar içinde olabilirler. Onlara biraz daha değişik yaklaşmak gerekir. Özellikle o alça­ğın etkilediği unsurlar hala olabilir. Bun­lar hala yanılgı içinde olabilirler. Onları daha değişik halletmek gerekir. O etkilenen­lerin son durumu nedir? Biraz gelişme göste­riyorlar mı?

D….: Onlar gelişme gösterdiler, adım at­tılar. Zaten yazdıkları raporlar da var. Onları göndereceğiz. Aslında bizim bildik­lerimizden daha fazlasını yapmışlar. Mesela o Ahmet denilen alçak daha Kamışlı’dayken sizin fotoğraflarınıza tükürüyor. Onların önünde yırtıp atıyor, bu tip şeyler yapıyor. Şiyar’ın durumu var, Şiyar daha oradan gelir­ken, Kamışlı’da Ahmet bunlarla konuşuyor. “Önderliği Kongre’de bitireceğiz, Kongre’yi alacağız. Bana güvenin” gibi şeyler diyor. Tahmin ediyorduk, biraz daha sonuç çıkara­cağız. Zaten hepsi bunları yazdı. … onlar şimdi iyidir. Epey şeyler yazdılar, yazıla­rını göndereceğiz. Yani o tür öğelerle ilgi­lendik, onları açtık. Adım attılar, o tür fazla sorunları yok. Yalnız o cezaevi örgüt­leri, aslında PKK’nin örgütü olmaktan ziyade tamamen onların örgütü oluyor. Biraz öyle bir sonuç çıkıyor. Sanıyorum tarihimizde ilk kez bu denli örgütlü bir tasfiye ile karşı karşıya gelmişizdir. Ondan öncekiler böyle örgütlü değildi, bu bayağı örgütlü. Az da olsalar, dar bir ekip de olsa epey tahribat yapmış. Özellikle Güney’de epey tahribat yapmış. Sanıyorum o kaçanların bir nedeni de bu. Onların yaptığı tahribatlar sonucu kaçıyorlar. Çukurca’da öyle şeyler var. O Baran alçağına bağlanmışlar. Kaçış­lar biraz ondan. Tıpkı o 84’teki gibi. Na­sıl ki, o Semir olayından, sonra dikiş tutturamadılar, kaçmaya başladılarsa, aslında bu da biraz onun gibi bir şey oluyor. Yani durumlar biraz böyle.

P. Ö.: Tabii ki o, bu çok somut. Biz bura­ya aldık, biraz üzerinde duruyoruz. Yani aslında şöyle bir olay; PKK nasıl ki fiili­yatta gerçekleşen bir olaysa, bu da bilinç­lidir. Yani TC’nin çok bilinçli bir hareke­tidir. Aslında şöyle bir olay; öyle sicilli basit sızma biçiminde bir ajanlık değil, biz nasıl fiiliyatta PKK’yi bir yaşam tarzı olarak şekillendirdiysek; bunlar da aynı taktikle bir oluşum gerçekleştirmişler. Bu­nun mimarı, hiç şüphesiz bazılarıdır, çok az sayıdadır. Fakat ortaya çıkış tarzı aynen PKK olayı gibidir. Biz nasıl yeni insanı fiiliyatta şekillendirip bir TC alternatifi çıkartıyorsak, onlar da benzer bir şeyi da­yatmışlar. Ki bu eskiden de söyleniliyordu. Semir’in yaklaşımı o zaman şöyleydi; “PKK’yi çıktığı tarzda boğmak gerekir veya nasıl oluşmuşsa, benzer bir oluşumu PKK’ye de dayatmak gerekir.” Bu ilke işletilmiş ve biraz da uygulanmış durumdadır. Çoğu da bilinçsiz alet olmuş. Şener’in durumu çok somut; as­lında benim taktiği uygulamış. Benim PKK’yi oluşturma taktiğimi, son derece ustaca ters yüz ederek uygulamış. Ve gerçekten dahi, ya­ni bu konuda olağanüstü bir kişilik edinmiş. Öğretmişler artık. Bu konuda epey arkadaş geldi. Bunun durumunu epey ortaya koyuyor­lar. Bu çok açık ki düşmanla irtibatlı bir unsur. Bizi Ka.. onlar biraz yanıltıyor. Bize bilgileri doğru vermediler. Artık on­lar da ne kadar yanıltılmış, onu anlamaya çalışıyoruz. Adam çok sistemli ve çok büyük çalışmış. Bizi bitirmede de hayli kendine güvenliymiş. Onun buradaki tavırlarına baktıkça, şimdi daha iyi anlam veriyorum. O Hamza arkadaşa oynanan komplo olayı da sanı­rım çok açıktır, Hamza arkadaşa yapılan komplo bence bir hafta daha devam etseydi, bize yansıtılacaktı. Yine o Güney’deki ça­lışmaları tam bir komplodur. Adam, bu konuda da gözükara, öyle sıradan., basit biri değil. Sizi bile orada -eğer burası kontrol etmese, hareketin durumu, gücü olmasa- aslında boğuntuya getirecek. Adam, “Kongre’yi aldım” diyor. Tabii ki, bunları konuşmuş. Üzerimize son derece hakim geliyor. Benbu konuda Şiyar’la konuştum. Sanırım durumu anlamış durumdadır. Öyle fazla oynanacak bir durumda değil. Biz, “Merkeze bir rapor yaz” dedik. Herhalde raporunu yazar. Sanı­rım bu konuda pek olumsuz hareket edemeye­cek. Doğru tutumu yaşamak zorunda, başka seçeneği yok. Hay..gillerle de, E..giller­le de konuştum. Durumları o kadar kötü de­ğil. Yürüyecekler, öyle tahmin ediyorum. Fakat Kongre süreci biraz zayıf geçmiş. O süreç biraz güçlendirilmeli. Güneyliler üzerinde epey çalışmış. Bu konuda ağırlığı­nı koymuş. Fakat yeterince yaklaşım gösterilememesi, arkadaşların onun girişimlerini fark edememeleri biraz bu olumsuzluklara yol açmış. Yalnız o değil, bazı öğeler daha var. Önderlik olayını saptırmada, tasfiye etmede hayli cüretkar çalışmışlar. Yapı bu konuda zayıf, diğer çalışanlar hayli zayıf. Son derece aldatılmaya müsait bir durum arz ediyorlar. Bunların hepsi düzeltiliyor, geliş­tiriliyor. Tabii ki, bu şeyler de biraz oraya dayanır. Bu kaçışlardır, inanç kaybıdır, bunların onunla bağlantısı var. Eğer biraz daha gerçekten her türlü yöntemle sonuç alacaklar. “Bir ay kaldı, bir ay sonra neler olacak?” diyorlardı. Bunlar oldukça kendi­lerini inandırmışlar. Ve şimdi, tahribatla­rı giderilmek durumunda, içeriye de el attı. Zindanı şimdi gözden geçiriyoruz. Onların 84’ten beri geliştirdikleri örgütlenmelerin lağvettik. Meşru kabul etmedik. Zaten Fu..giller de buraya geliyor. Onlar gelince, sanırım gerçekler biraz daha iyi ortaya çıka­cak. Devrimcileri hain ilan etmişler, hain­leri ise bir nolu PKK’li. Gerçek bu. Ceza­evi bu konuda tasfiyeyi oldukça yaşamış, tanınmaz bir hale gelmiş. Ve diğer tasfiye çabaları da böyle. Yani Semir olayı nasıl ki 83’ü neredeyse dörtte üç götürüyorduysa, bununki de biraz böyle. Bunlar üzerinde oldukça yaman durmayı gerektiriyor. Gerek eğitim çabalarıyla, gerekse yavaş yavaş kazanmayla diğer tedbirlerle sonuç almayı bilmek gere­kiyor. Kısaca bu konuda durumlar böyledir. Fakat -dediğim gibi- bir kişi olarak değer­lendirmemek gerekiyor. Bu bir anlayıştır ve hep bilinçli öğeler değerlendirmek yerine, bunu bir yaşam tarzı, her türlü zayıflıkla­rı örgütleyen, onları besleyen bir anlayış olarak görmek gerekiyor. Karşımızda görünüşte PKK’li ama, özünde PKK’nin canına okuyan bir oluşumun, çok usta bir biçiminin varlı­ğı söz konusu. Bunu, biraz daha iyi açacağız.

Arkadaşları buraya aldık, 40-50 kişi ge­tirdik. Sanıyorum şimdi onlara konferans gibi bir şey yaptıracağız. Sonuçlarını ilerde iletiriz. Cezaevindekiler sanırım geli­şir. Belki biraz sarsıntı geçirirler ama, birkaç kişinin dışında tek bir kişinin bile fire vereceğini sanmıyorum. Fakat -dediğim gibi- sandığımızdan daha fazla başkalaşma, farklı bir şekillenme var.  Ka…da dahil.. Sa..gil bu konuda Ka..’yi sorumlu tutuyor, eleştiriyormuş. “Ferdi hareket etti, bize danışmadı” demiş. Son grupla bize öyle bir mesaj göndermiş. Ka..’un da bu konuda sorum­lu tutulmasını söylüyor. Ka..’nün bu konu­da mektupları yar. Epey sıkılıyor, büzülü­yor, eziliyor; bu konudaki hatasını kavra­mış. Ama tabii ki çok geç. Sanırım bu konu­da düzelme gelişir. Fazla sapacakları bir şey kalmadı. Aslında bizim yüklenmemizin ne kadar anlamlı olduğu şimdi daha iyi açı­ğa çıkıyor. Yılbaşından beri bizim talimat­larımla, çözümlemelerimiz vardı. “Bir endi­şe vardı ama biz bu kadar bilmiyorduk” di­yorlardı. Şimdi anlamı daha iyi anlaşılıyor. Eğer adam altı ay daha kalsa yarı yarıya götürebilirdi. Hastalık, gerçekten çok teh­likeli ve çok kokuşmuş bir hal alırdı. Ora­da, sözümona bu kadar baktığımız insanları, bir komplocu durumuna getirebiliyorlar. Sa­nırım bunları biraz daha eğitime almak ge­rekiyor. Bundan, sonra tehlikeli olacağını sanmıyorum. Yani bunun da sonuna böyle ge­lindi. Orada da hayata geçirmeyi bilmek gerekiyor. Bu konu böyle.

Me.. onları, arkadaşlar biraz bize daya­narak popüler kılmak istemiyorlar. Herhalde onun için durdurmuşlar. Fakat gelebilir.

Biraz para gönderdiler, göndermelerini biz söyledik. Van üzerinden gelebilir. Du­rumlar böyle.

Eğitim durumunuz nasıl? Uludere’de koruculuk yeniden geliştiriliyor, deniliyor. Daha önce de sıkça vurguladık. Gücün durumu nedir? Çok etkili sonuçlar almayı bilmek gerekiyor. Şemdinli’den oraya kadar ciddi eksiklikler görüyoruz veya yönelimlerde zayıflıklar görüyoruz. Ülke, boydan boya aya­ğa kalkarken, orayı oldukça ilerletmek gerekiyor. Uludere gibi bir yerde koruculuk canlandırılmamalı. Mesela Hilal köyü ortadan kaldırılıyormuş. Buna fırsat verilmemesi ge­rektiği, halkça çok isteniliyor. Sanırım bu­nun gibi gelişmeler varmış. Yüklenmek gerekiyor. Hatta ağır silahlarla önemli hedefle­re yönelinebilir. Bu konuda arkadaşlar ne yapıyor? Biz gerçi Fe..gile de “yüklenin” dedik. Sonuç alınacak bir dönemin içine gir­mişiz. Düşmanın gücü epey dağıtılmış. Aslında düşman, oldukça sersemlemiştir. Özellikle kendinizi güçlendirmek için bu konuda ek yaklaşımlar, ek planlar, ek hamleler gereki­yor. Bu konuda eksiklik mi var veya görevle­rin üzerine fazla yürümeme mi var? Bilemiyo­rum, görevliler kimlerdir? Güç mü eksik? Hazırlık düzeyi mi eksik? Bu konuya biraz yüklenmeyi bilmek gerekiyor. Evet, bunları böyle belirteyim.

D….: Şimdi, belirttiğiniz husus doğru. Sorun, yönetimin bazı kesimlerinden kaynaklanıyor. Yönetimde, orta kademe dediğimiz kademe kendisini vermiyor. Bir de yetmezlik­lerinden dolayı kendini vermeyenler var. Bundan kaynaklanıyor. Bu konuda bazı kadrolara ihtiyacımız var. Eğer bunu biraz giderebilseydik, az çok sonuç alacağımızı tahmin ediyorum. Düşmanın yıprandığı bir gerçek. Halkın durumu, katılımı muazzam. Çetecilik, öyle fazla direngen değil. Sorun, görevleri yerine getirmeme sorunudur. Sorun bundan kaynaklanıyor. O da bazı kadroların durumun­dan ortaya çıkıyor. Yani, yetmez kadro dedi­ğimizi tipten kaynaklanıyor.

İsterseniz, bazı alanların durumunu söy­lemek istiyorum. Mesela Mardin’in durumu var; pek olumlu değil. Bugüne kadar, Mardin’den bize bir kelime bilgi ulaşmış değil. Hem de bizim bütün çabalarımıza rağmen… Israrla bilgi vermeme var. Israrla kapalı tutma var. Ne oluyor ne bitiyor? Fazla belli değil. Mesela …dan birkaç dost geldi, “Biraz kendisini dayatan, konuşturan, kendi­sini örgüt yerine geçiren, kendisine sevda­lı, kendini başarılı gören, herkesi başarı­sız gören bir arkadaş” diye bahsediyorlar. Sanırım biraz gerçekleri dile getiriyor. Diğer alanlardan haberleri yok. özellikle Ne..’un bulunduğu bölgenin durumu pek olum­lu değil.

……. Gönderdikleri bilgiler, sanıyorum objektif bilgiler değil. Mesela Kerboran’la bir … oldu. Gelen bireysel bazı raporlar vardı. Tek bir eylem yok. Kerboran’da şimdi­ye kadar tek bir eylem yok. Yani bazı bilgi­ler geliyor ama, gerçek … onun için ayrıca şunu söyleyeyim, istememize rağmen bir bilgi alamıyoruz, ilişki kuramıyoruz, işler yapıl­mıyor. “Ya gelinip müdahale yapılsın ya da bize yetki tanınsın. Başka bir yolu yok” di­yor. Sanıyorum bunlar biraz doğru. Yani Kerboran’dan gelen raporlardan da biraz o çıkı­yor. Mesela bir Kurtalan’da çok olumlu ge­lişmeler varken, Mardin’e bağlı çalışırken, oradaki arkadaşlara en ufak bir bilgi verme yok, en ufak bir ihtiyaçlarını karşılama yok. Arkadaşlar kendi hallerinde çalışıyor. Buna rağmen, Kurtalan’da çetecilik denilen bir şey kalmamış, çökertilmiş. Bazı olumlu gelişme­ler de var ama, en ufak çalışmaları denetle­me, onlara perspektif sunma, onların bazı ihtiyaçlarını giderme yok. Biz biraz arka­daşlara uzandık, ihtiyaçlarını gidermeye ça­lıştık. Kadro ihtiyaçları var. Epey geniş bir alanda çalışıyorlar. Onlara kadro gön­derme sorununu da ele aldık. Yani Mardin’e gönderdiğimiz bir sürü arkadaş var. O arka­daşlar ne yaptı, o da fazla belli değil. Mardin’in durumu bu. Ben kesinlikle endişe duyuyorum, oradan doğru bilgiler sunulmuyor. Sanırım yanlış bilgiler sunuluyor. Ne., onların fazla bir bağlantısı yok. Ne olup bit­tiğini de bilmiyorlar. Tamamen kendilerini yaşayan bir durumları var.

Bir grup arkadaş Garzan’ı gezdi, düşman hazırlıksızmış, çetecilik de öyle diyorlar. Yani fazla bir engel değildirler. Halkın du­rumu olumlu. Buna rağmen yaptıkları tek ey­lem, alana ilk girdiklerinde yaptıkları ey­lemdir. Bu eylem de halkı epey olumlu etki­lemiş. Bundan sonra bu eylemin üzerine ya­tılmış! Her şey olumlu ama, olumlu olmayan kendi durumları. O kadar da güç var; bizden yedek güçler istiyorlar. Bizim gönderdiğimiz yedek güçleri çoktan almaları gerekirken almadıklarından dolayı öyle kalmıştır, 4. Bölge ile o güçleri ulaştırmaya çalıştık. O güçler gitti ama, yolda bazı kayıplar verdi. Bu, ta­mamen oradaki arkadaşlardan kaynaklanıyor. Tüm şeylerin olumlu olmasına rağmen, yüklen­meme durumları var. Bundan düşmanın muazzam yararlanması var. Düşmanın eksikliklerini görüp hızla durumunu toparlaması ve hazırlık­larını yapması var. Halbuki inisiyatif bizdeydi. Yani eğer yüklenilseydi çok iyi so­nuçlar alınacaktı. Bu konuda yüklenmeme var, Bu arkadaşların durumu da böyle. “Biz bu du­rumları da eleştirdik. Kesinlikle yüklenilmesini söyledik. Eğer yüklenilirse, en iyi sonuç alınabilecek bir alan olduğunu söyle­dik. Eğer bu tarzda yönelinmezse, düşman burayı da Botan’a dönüştürecektir. Hazırlık­larını yapacak, gücünü yığacak, her tarafı tutacak, kitleyle bağlarımızı koparacak… Bu tehlikeyi görmemek mümkün, değil. Bunlara takviye güçler de gitti, her şeyleri karşılan­dı. Her türlü silah da gitti. Yani M-16’dan tutalım BKC’ye kadar, B-7’den tutalım Carnasa, gece dürbününe kadar her türlü silah gitti. Geriye eylem kalıyor. Eğer çalışılır­sa, sanırım, bir ayaklanma bölgesi olacak. Ama halkın o olumlu yaklaşımına bakarak, biraz ucuzca bir yaşam sürüyorlar. Şimdi Botan Eyaletinde Uludere önemli, Uludere düşmanın en çok yüklendiği bir yer. Düşman tamamen kapatmış, köylerde arazinin hemen tümünde yoğun bir güç konumlandırmış. Bu ala­nı en az on bin civarında askerle tutuyor. Adeta adım attırmıyor, yani böyle bir şey var. Şimdi bunun nedeni şu; KDP ile Güney güçlerini ….. birleştirmek istiyorlar. Bu­nun için kapatıyorlar. Zaten bizim öyle faz­la yeni bir gelişme durumumuz yok ……….

Bu çeteciliğin biraz çözülmesinden ötürü sırf propaganda amaçlı verdiler, öyle fazla bir şey değil……….. Hilal’de vurulanlar bizim dostlarımızdır. Bu, kontrgerillanın işidir. Kontrgerilla bu eylemi yaparak, kit­leye gözdağı vermek istedi. Kitleyi bizden uzaklaştırmak istiyor, ürkütmek istiyor. Di­ğer yandan onları çeteleştirmek istiyor. Biz onlarla konuştuk, yani düşmanın ne yapmak istediği konusunda aydınlattık ve bunun na­sıl önlenmesi gerektiğini, kendileriyle konuştuk. Sanıyorum o çerçevede Hilal’dekilerle …… Onlarla o tarzda bazı şeyler ger­çekleştirmeye çalışıyoruz. Yani Uludere’nin sessizliği bundan kaynaklanıyor. Yoksa üze­rinde durulmadığından değil. Düşmanın en çok önem verdiği yerlerden biri oluyor. Bizim bu sahada olduğumuzu biliyor; bundan dolayı yükleniyor, kapatmaya, irtibatları kesmeye çalışıyor. Bir de Zaxo vasıtasıyla KDP’yle birleştirmek istiyor. Böyle bir çalışmaları var. Biz de bunun farkındayız, bozmaya çalışıyoruz. Biraz daha köklü yönelmek istiyo­ruz. Onu da arkadaşlarla konuştuk. Sanıyorum önümüzdeki günlerde biraz daha fazla yöneleceğiz. Şimdi eski tarzda sonuç almak bi­raz zor olur.

III. Bölge’de durumlar biraz olumlulaştı. Özellikle o son baskınlar, zaten planlama gereğiydi. Uzun süre eleştirilerle, öneri­lerle, değişikliklerle biraz buna ulaşabil­di. Aslında daha da devam ettirmeleri gere­kirdi. Yani bu şekilde bırakmamaları gere­kirdi. O eylemlerden, sonra yine hızda kesil­me görüldü. Peş peşe eylemler gerekirdi. Bu da durumları kavrayamamalarından, değerlendirememelerinden, fırsatları değerlendirememelerinden kaynaklanıyor.

IV. Bölgede de yine buna benzer bir durum var. O da yine özellikle kaba tarz yaklaşım­dan kaynaklanıyor. Biz bunu da eleştirdik. Eleştiriler sonucu bazı eylemler oldu. Tama­men bu eleştirilerin sonucudur………….Sorun biraz alan yöneticilerinden kaynakla­nıyordu. Yönetimlerinde biraz açık vardı. Eleştirilerle bunları biraz harekete geçir­dik. Alanda, Önderliğin birçok talimatının bazı yerlerde tutulması, ulaştırılmaması var; hatta kaybedilmesi var. Sırf kendilerinin durumunu savunmak için, “Bize gelmedi, ulaşmadı, gelişmeleri değerlendiremedik” di­yorlar. Bu nedenle ……. Bunları aydınlat­maya çalışıyoruz.

P. Ö.: Şimdi tamam, Mardin bize biraz rapor gönderiyor. Adnan da oradaydı. Onların durumu da biraz olumsuz. Epey hesaplılar, özellikle kendilerine göre bir düzey tutturmak isti­yorlar. O Kongre kararlarına karşı, biraz böyle hesaplı -hani kendileri biraz eleştirilmişti, Şiyargillerden de biraz kuşkulan­mışlar- böyle bir beklenti, hesap içine girmişler. Adnan-Ne.. ilişkisi bilinen şeydir. Bize bazı raporlar gönderiyorlar, yani şu anda irtibat biraz var. Biz onun konumunu değiştiririz. Sanırım oranın IV. Bölgesini değiştireceğiz. Biraz güç geldi. O gönderilenler de biraz yerlerine ulaştı. Öyle ciddi tahripkar bir tutum içinde olacaklarını san­mıyorum. Fakat bilinen zaafları da var. Er.. de öyle. Ag.. kendini dayatıyor, fakat yine de gelişmeleri ayakta tutabilir en azından. Biz o konuda da birtakım talimatlar verdik. Yani o Mardin biraz böyle. Sizin oraya da herhalde bir bilgilendirme yapmışlar. Ama buraya daha çok raporlarını gönderiyorlar. Herhalde biraz iyi çalışırlar sanıyorum. Şiyargil de fazla olumsuz olmayacak, dedi­ğim gibidir. Yani o, bundan sonra biraz aklını başına almak zorundadır, başka seçeneği yok. O diğerleri için de öyledir.

Şimdi bu yönetim olayıyla oynayanlar, -evet, orda da öyledir- gelişmelerin başını tutan, son derece geri öğelerdir. Birçok bölgenin durumu böyledir. O IV. Bölge de öy­le tabii. Xe.. çok dar, onun o darlığından güçlü gelişmeler beklenemez ve o tip dağı­tıcıdır. Fazla çekici, ön açıcı, şevklendirici bir durumu yok. Aslında o, bir yedek gibi tutulabilirdi. Birimlerin başını ağ­rıtacak, iyileştirecek durumu yok. Artık o yönetim gücü eksikliği var. Yönetim gücünü göstermek gerekir. IV. Bölge, eğer gelişti­rilmek isteniyorsa, orada duruma iyi hakim olan bir yönetim gerekiyor. Bu son gelenlerden biraz takviye yapmak gerekir, dedik, Xe.. tek başına açılım yapamaz, ciddi yöne­tim sorunlarına yol açar. Tipi de çekici, toparlayıcı değil. Bunları göz önüne geti­rerek bir düzenleme yapmak tabii ki önemli­dir.

O Cudi’de şehit düşenler, herhalde Cihat, Hayrı’dır. Neden kaynaklanıyor acaba, alanlara mı ulaşamıyorlar? Köye mi takılıyorlar? Orayı da biraz güçlendirmek gerekiyor. Sanı­yorum biraz zayıftır. O Cudi’yi biraz güç­lendirmekte yarar var. Bu son günlerde Ciz­re ile konuştuk. O Ji..gille konuştuk. Sa­nırım biraz deşifre olmuş, Sa.. çıktı zaten, o da belki çıkabilir. Onun yerine Cizre’yeoranın koşullarına uygun birkaç arkadaş gönderilebilir. Aslında Cizre epey barındırabiliyor, koruyabiliyor. Eğer biraz çalış­masını bilen olsaydı, orası da gelişmeye ol­dukça uygun. Yani imkan var. Sanırım bütün o bölgelerin yönetim sorunlarını sık sık gözden geçirmek gerekiyor. Gelişmeler biraz da bu sorunların çözümüne bağlı.

O Uludere-Zaxo elbette ki bir NATO takti­ğidir. Silopi’ye de güç oturtarak, orayı devrime kapatmak istiyorlar. Aslında bizim o saha üzerinden kapıyı açık tutmamıza bir tedbirdir. Uludere-Zaxo-Silopi üçgenini ka­patma çabaları çok açıktır. KDP’nin de bun­da önemli bir rol oynayacağı açıktır. Biz bunu bildiğimiz için, “Oraya biraz yüklenelim. Burayla oranın bağlantısını çok açık tutalım” dedik. O açıdan, şüphesiz gücünüzü çok doğru değerlendirmek ve etkili darbeler vurmayı bilmek zorundasınız. Aksi halde, Zaxo’ya, Uludere’ye tam otururlarsa, keser­ler ve boğuntuya getirirler. Bunun için, “Biz buradan, siz oradan yüklenelim” dedik. Bana göre, Bi.., Bo.. onların gücü boş alan­da dolaşıyor. Ba.. buraya geldi, fazla verim­lilik arz etmiyor. Daha verimli çalışmaları gerekiyor. Gerek kırsal alanda, gerekse şe­hirde daha verimli çalışmaları lazım. Birim­leri biraz daha alanda tutmak gerekiyor. Bir de KDP’ye karşı gerçekten çatışmayı göze almak gerekiyor. Başka türlü fazla gelişme sağlayamazlar. Sık sık gözden geçirilmesi gerekir. Uludere’yi de öyle… Yani çok et­kili yöntemlerle düşmanı tahrip etmek gere­kir. Aksi halde daraltırlar, size söyleye­yim. Daha sonra oradaki konumlanmanızı tas­fiye edecekler. Bu taktik eskiden Şemdinli için vardı. Şimdi orasının önemi biraz ikin­ci planda kalınca, sizin orası önemli olu­yor. Orayı denetime almaya çalışacaklar. Bunun önüne geçmek için yanınızda varolan gücü iyi çalıştırın. KDP el aman dilesin. Aslında Silopi, Uludere, Zaxo bizim sahamızdır. Egemen olması gereken güç biziz. Çok da güç var. Bu konuda imkan-olanaklar da genişliyor. Biraz vuruş tarzını gözden geçirmelisiniz. Aksi halde tehlike var, onu söyleyeyim.

Şimdi bu Ma..gil Şemdinli’ye giderken normal sivil arabalarla gitmişler, KDP’nin denetiminde olan yollardan geçmişler. Bu, yanlış bir tarzdır. Fark ederlerse yollarda imha ederler. Askeri yol esas alınmalıdır. Onların denetimine girecek güçlerde, bu ka­yıplar sık sık veriliyor. Arkadaşlarımız bunu nasıl yapıyorlar, bilemiyorum? Anlamlı bulamadık. Sanırım Fe…gilin bu ayın sonun­da gelmesi gerekiyor. Biz gelebileceğini söyledik. Fakat geliş-gidişler olayında çok dikkatli olmak gerektiği açıktır. Yani bu Güney’deki hareket tarzını hala doğru değer­lendiremiyorlar. Uyarıyorum, darbe yerler, Mehmet Hoca gibi olurlar. Uyarmıştım ama, -dedim ya- arkadaşlar kendini konuşturuyor. Bir de mümkünse üslenme, konumlanma alanını­zı biraz daha Doğu’ya götüremez misiniz? Eb…gillerin orası biraz daha uygun olur gi­bime geliyor. Uzun süre kaldığınız yer yine kullanılabilir. Ama bence biraz yer değiş­tirmek daha yararlı olabilir. O Temmuz dev­resi için düşündüğümüz lojistiği oraya da kayarak biraz hazırlık yapabilirsiniz. Ora­yı da biraz güçlü tutarsınız da, yani çeşit­li üslenmelerinizi de güçlü tutarsınız. Ama bence orayı da biraz kullanmak isabetli ola­bilir. Çukurca gücü, orada biraz çok iş ya­pabilir. O Oramar’a da girilebilirdi. Orada da sanırım yönetim sorunları vardır. O Fa.. onlar orada yapamazlar. Oramar’a çok yırtıcı arkadaşlar sokmak gerekiyor. Hakka­ri’ye, hatta Başkale’ye kadar olan alana birçok güç sürmeleri gerekir. Aslında orası çözülmüş durumdadır. Bence güç sürsünler. O silahlarla, uygun yaklaşımlarla orayı ta­mamen kontrol altına almak mümkündür. Belki sizin oradan zordur ama orası da daha kolay olabilir. Bu konuda da bence, ciddi bir gözden geçirme ve yeni bir yönetimle yüklenme önem taşıyabilir. Yakında görüşürseniz, bu­nu iyice gözden geçirmeyi bileceksiniz. Biz, Şemdinli’ye de aynı uyarıyı yaptık. Dört koldan yönelip önümüzdeki aylarda o alanı düşürebilirler. Oranın konumu biraz uygun ama yüklenmelerinde yetersizlik var. Yoksa sonuçlar alınıyor, çözülmeler devam ediyor. Gelişmeler oluyor ancak sonuç alıcı darbe indiremiyorlar. Yaratılan gelişmele­rin üzerine yatıyorlar. Arkadaşların bu hastalığı var. Yani biraz gelişmenin önü açıl­dı mı, duruyorlar. Tabii bunu affetmemek ge­rekiyor. Çünkü bu, gerçekten kendi içinde her türlü olumsuzluğa neden oluyor. Varolan sorunlar, bu tür sorunlardır. Sanırım yakın­da bunları değerlendiriyorsunuz. Eğer öyle bir çalışma olursa, o sahaya yönelik olabi­lir. Sanırım biraz daha ortalama bir bölge­dir. Yani bu konuda oranın imkanları geniş. Siz gücünüzü biraz daha iyi oturtun. Yani KDP tehlikesini de bertaraf edecek bir şekil­de oturtun. Garzan o taraflara -yol açılmış ise- Orta Bölge’ye, hatta Dersim’e Şiyar bir-iki kişiden bahsediyordu. “Kanal açılır­sa göndereceğiz” diyordu. Sürekli araç gereç gönderin. Eğer lojistik olayı halledi­lirse oradaki gelişmelere epey katkı suna­bilir. Özellikle Kuzey’e iyi bir kanal açı­lırsa hayli yararlı olabilir. Biz Orta Böl­ge ‘ye de o …’daki Ma..’u yolladık. Onla­rın da kayıpları, temelde o bilinen kural dışılıklarından kaynaklanıyor. Bizim insanlarımız, birçok kuralla oynuyor. Ve sonra felç oluyorlar. Bu hastalıkları önlemek için, gerçekten çok uğraş verildi. Biz de yüklendik bunlara, şimdilik durumlar böyle­dir.

Farkındasınız, oradaki birçok öğemiz bu konuda sorumluluk almalı. Bence sorumluluk alacak düzeyde çok yetkin arkadaşlar vardı. Hepsini sorumluluk altına sokun. Biraz perspektif verin ve sorumlulukların içine itin. Sonra da görevde hepsinden başarı isteyin. Güç az değil, o kadro adayları da az değil. Yanınıza çok sayıda aday geliyor. Onların içinden habire eğitip, ayıklayın. Bu işler biraz böyle aşılır,

Bir de şimdi yanınızda eğitilecek ne kadar öğe var? Yani daha önce gelenler ile son gelenlerin tümü, yani gücünüz ne kadar?

D….: Şimdi ben öncelikle bazı hususları daha belirtmek istiyorum. Özellikle bu Silopi’de şehit düşen arkadaşlar, tamamen kendi hatalarının bir sonucu olarak şehit düştüler. Ben telsizden operasyonun tümünü baştan sonuna kadar izledim. Eylemden sonra çıktıkla­rı yer şehre çok yakın bir yer. Yarım saat daha yürüseler, yani biraz kendilerini yorsalar çok iyi bir yere yetişecekler. Ama git­miyorlar; köyde kalıyorlar, vadide kalıyorlar. Köyün durumu da çok elverişsiz bir yer­de. Zaten çatışmada dört kişi teslim oldu. O zamana kadar düşman diğer arkadaşları iyi bilmiyordu. Teslim olanların verdiği bilgi­ler üzerine o altı arkadaşı kıstırdılar. Al­tı arkadaş iyi direndi, özellikle BKC’nin üzerinde olan arkadaş. Zaten o en son şehit düştü. Ancak yine de düşman oradan çok ucuz bir sonuç aldı. Aslında o sonuç kesinlikle alınmazdı. O Cudi’deki arkadaşlarda varolan anlayıştan kaynaklanıyor; düşmanı küçümseme, en ufak darbede başarı sarhoşluğuna kapılma, vb. anlayışlar.

Köyün yakınında çok uzun bir süre kaldı­lar. Düşman, bundan dolayı sonuç aldı. Yani biz burada arkadaşlarla gördük. Böyle bir hareket tarzını kabul etmek mümkün değil. O köy de deşifre olmuş, yani arkadaşlar gi­dip geliyor. Şimdi arkadaşlar bu tür olay­lardan çıkardıkları derslerle bir-iki ay ba­kıyorsun uygun davranıyorlar. Ondan sonra bakıyorsun yine aynı durum. Yani bu, kadro­ların zayıflığından kaynaklanıyor. Yoksa …’dan dolayı değil. Şimdi bu Çukurca’da olsun, I. Bölge’de olsun yönetim sorunları var. Oradaki gelişmelerin istenilen düzeyde olmamasının nedeni de biraz bu. Özellikle o Çukurca’daki Ad.. o tam bilinçli. Aynen o Baran’ın tavrını sürdüren birisi. Sanıyo­rum onun adamıdır. Ben o konuda arkadaşları uyarmıştım. “Bu adama dikkat edin” demiştim. “Yönetim kademelerine vermeyin, geri çekin” demiştim. Tutmuşlar, yönetimin başına ver­mişler. Gittiği alanda gelişme yok. Hatta birliği çürütme, iç sorunlarıyla uğraştırma var. Ve en son sanıyorum çekmişler. Yani o tip öğeler de var. Özellikle Çukurca’da o Ad. denen unsurun durumu tamamen Baran’ın pratiğinin aynısı. Gelecek arkadaşlardan bazıları mümkünse I. Bölge’yle Çukurca’ya ve­rilsin. Çünkü oraların yönetim sorunu var. Şimdi bu Güney hedefleri açısından, belirti­len sorunlardan ötürü Çukurca’nın denetlenmesi biraz zordur. Çünkü biraz uzak düşüyor. Yani buradan birçok sorun ancak çözülür. Çukurca’dan çözmek biraz zor. Yani burada ya­kınında olmamıza rağmen, bu kadar üzerinde durmamıza rağmen ancak biraz sonuç alabili­yoruz. Bu bölgeden ayrılırsak, yani oralarda olmasaydık. Bu gelişmelerin de olabileceği­ni sanmıyorum. Önemli olduğu bir gerçek, fa­kat burada olmadan da birçok şeyi geliştirmek mümkün değil. Dolayısıyla sanıyorum fazla bir şey yapılamaz, pratik açıdan oraya git­mek doğru olmuyor. Şimdi o belirtilen tarih­te biz, buluşmak istedik. Fakat Fe.. arka­daş bu tarihi erken gördü. O tarihten bir ay sonra görüşeceğiz. “Diğer arkadaşlar ye­tişemez, gelemez, mümkünse bir ay sonra” de­di. Bu doğru değil, bir ay çoktur. Günlük gelişmeler oluyor. Bu kadar gelişmelerin içerisinde, bir ay toplantıyı ertelemek birçok şeyi kaybetmek anlamına gelir. Ben ken­disine de belirttim. Diğerleri gelemiyorsa kendisinin gelmesini söyledim. Kendisi siz­den de bu duruma ilişkin onay almak istiyor­du. Gelmeyi uygun görmüyordu. Ben ısrar et­tim. Şimdi bilemiyorum, mutlaka gelmesi ge­rekir, bu kadar gelişme var; değerlendiril­mesi gereken, sonuca ulaştırılması gereken birçok şey yar. Mutlaka bunları görüşmemiz gerekiyor. Yoksa en önemli günler geçiyor ki, bazı adımları atmada gecikmiş oluruz,

P. Ö.: Evet. Şimdi tamam, herhalde gelir. O özellikle dediğim biçimde, Ma..gil de biraz doğru hareket ederlerse yol durumu açık. Eskisi kadar fazla riskli değil. Öyle bir toplantıya hazırlık gerekir. Bilemiyorum, diğerleri ulaşabilecek mi? Özellikle Botan’dan katılması gerekenlerin tümü ulaşsaydı, çok iyi olurdu. Eğer eyalet çapında çok kök­lü durumlara değerlendirme, önemli yönetim değişikliklerine yol açma, bunun imkanlarını hazırlamaya yol açacaksa, faydalı olabilir. Hem perspektif-talimat düzeyinde, hem de yönetim değişikliği gibi birçok şeyi değiş­tirme konusunda yararlı olabilir. Aslında bu telsizi kullanarak da tedbirler gelişti­rilebilir. Fakat bu alana mümkün değil. Fazla riskli olmayacaksa, geçen yıllardaki gibi başıboşluğa yol açmayacaksa, birimlerin yönetim boşluğuna yol açmayacaksa, ancak bu şekilde olur. O Ad.. gibileri görevden alınır, onların yerini değiştirin. Artık onla­ra fırsat tanınmaz. Yalnız öyle kendini ko­nuşturan, imkanlarla oynayanların durumunu değerlendirin. Alın, başka alanlara gönde­rin. Kendini kanıtlasın, yani kendisi kazanmasını bilsin. Bunları biz sırtımızda besleyemeyiz. Yeter artık, böyle ucuz besleme ol­maz! Görevden alalım, hem de söke söke alalım. Yani biz sırtımızda ağa geliştirmeyeceğiz. Bu çok açık. Aslında bu konuda role uygun bir düzen oturtmak gerekir. Fırsat eldedir, yapı biraz buna uygun hale geti­rildi. Sonuç almada biraz gecikme var. Yapıya bu konuda hakim olmada veya yapıya oturtmada gecikme var. Bu konuda eski bi­raz kendini daha fazla konuşturur; fazla meydan, yermemek gerekiyor. Sanırım bu ko­nuyu konuşuruz. Diğerleri ile Xaxurke ile biz de konuşabiliriz. Onların da düşünce­sini alarak, herhalde olumlu sonuçlanır. Orada daha uygunsa, kalınabilir. Yalnız insan, yolları da iyi tutmalı, askeri yolları açık tutmalı. Yani bir yer daralırsa diğerine gidilir. Bence üç yerde de üslenme çok güçlü kılınmalıdır. Orası da, orta da, daha doğusu da bu konuda açık hale getirilmeli. Çünkü koşullar gereği değer­lendirmek gerekir. Hatta içerisi de… Mesela iyi yollar açmış olsaydınız, bir III. Bölge alanına oturulabilirdi. Bir Gabar olayı üzerinde durulsaydı, Garzan dahil büyük gelişmelere yol açılabilirdi. Bu bile denenebilir. Sanırım orası biraz uygundur. Eğer biraz daha inisiyatif kazanmışlarsa, yönetimi biraz oraya taşırmak yararlı olabilir. Oraya dayanarak, Garzan, Mardin daha iyi yönlendirilebilir. Aslında gelecek bilgilere göre, bunu da biraz göz önüne getirebiliriz. Veya merkezi olarak biraz daha oraya oturabiliriz. En azından bazı arkadaşları orada merkezileştirebiliriz ve sanıyorum uygundur. Üç eya­letin birleştiği yerdir. Bu üç eyaletin birleştiği yere, en az birkaç merkezi öğe­yi oturtmalıyız. Sanırım son bilgilerin ışığında bu konuda bir yaklaşımınız, bir görüşünüz ortaya çıkar. Orayı merkezi açıdan güçlendirmek önemlidir. Kısaca bunlar söylenebilir. Bilemiyorum, başka söylene­cek hususlar var mı?

D….: Başka söylenecek bir şey yok. Biz, KDP işbirlikçiliğine karşı biraz kitle şid­detini geliştireceğiz. Ben, arkadaşlarla da konuştum. Arkadaşlarda biraz ürkeklik var; özellikle de Güneyli kadrolarda. Zaxo, Duhok gibi yerlerde çalışanlarda bu ürkeklik var. En ufak bir şeyde geri çekiliyorlar. Hatta yanımıza kadar geliyorlar. Çatışma açısından çekindiğimiz falan yok. Zaten onların nasıl gerilediği de belli. Yani ancak biraz güç görürlerse, darbe yerlerse, yerlerine otururlar. Başka türlü yöntemler geçersizdir ve doğru değildir. Fakat biraz kitle var. Ben arkadaşlarla konuştum, özellikle yerlerini kitleyle basıp dağıtmak gerekir. Biraz kitle şiddeti uygulanmalı. Onların anlayacağı dil, biraz bu olacak, önümüzdeki günlerde bu tip şeyler gelişebilir. Biz bunu geliştirebili­riz. Bir de şu var; o güneyin, sanırım 14 Temmuz’da toplantıları var, o zaman olabilir.

P. Ö.: Burayı anlayamadım. Ne dediniz?

D….: Güneydeki B…’nın uğraştığı şey. Onlar ayın 14’ün de belki bir şeyler yapabi­lirler.

P. Ö.: Hazırlık yapın. Depo gibi yerleri varsa, onlar nasıl bazı şeylerimizi çalıp çırptılarsa, biz de girip o depolarından ba­zı şeylerini alabiliriz. Anladıkları dil bu oluyor. Eğer Güneyliler ürküyorsa, -diğer arkadaşlar- bu konuda daha güçlü üzerlerine yürüyebilecekler var. Yalnız bizi fazla zorla­maya yol açmamalı. Gerekirse gücünüzü sağlıklı yerlerde toparlayın. Biraz gerilla uygu­lanmalı. O kent olaylarında dikkat etmek gerekir. Kitleyle beraber yapmak uygun olmaya­bilir. Kullanılmalı ama, esasta gerilla tarzıyla sonuç almak gerekiyor. O depoları soyulabilir. Böyle mevzileri varsa, çok us­taca sızabilirsiniz. Eğer kitle de kaldırılabilirse, biraz kaldırılır, fakat bu tep­ki biçiminde bir yaklaşım olmamalı. Bunu belirtirken, “İlla yüklenin, şöyle yapın’’ di­ye bir dayatma yok. Fırsat buldunuz mu, tavrınızı iyi dile getiren, iyi hesap soran bir şeyler yapın. “Onlar bize yaptı, biz de ya­palım” şeklinde dar hesaplar yerine, bilinen taktiklerimizi hayata geçirme biçiminde olmalıdır. Aksi halde bütün bunlardan bir so­nuç çıkmaz. Benim söylediğim, telaşla, acele ile yönelmek değildir. Hemen hızlı bazı de­ğişiklikler yapma değildir. Çizgiyi daha derli toplu, taktiği biraz daha derli toplu oturtmadır. Hakimiyeti, gücü, olanağı, biraz daha iyi konuşturmadır, pekiştirmedir. Bütün yapı, bütün birimler için, herkesi biraz kendine getirmedir, görevlerine doğru çağır­madır. Herkesten beklenilenlerin yerine ge­tirilmesidir. Hiçbirinin bundan başka da se­çeneği yok. Yani yaşamak istiyorlarsa hepsi buna mecburdur. Bu sadece benim, bizim, se­nin sorunu değil, herkesin yaşama sorunudur. Hayatta kalma, kazanma sorunudur. Onun için hiç kimse itiraz edemez. Selamlar, başarılar…

D…: Saygılar Başkanım.

13 Temmuz 1991

PARTİ ÖNDERLİĞİNİN 13 TEMMUZ 1991 TARİHİNDE YAPTIĞI TELSİZ KONUŞMASI

….

D…: Haberimiz yoktur. Bizim bilgimiz dı­şında hareket edilmiştir. Biz bu olaya katılanları, kendi payımıza mahkeme edeceğiz. Arkadaş “Siyasi bir olaydır” diyor. Velhasıl öyle kapanıyor. Cenaze töreninde arkadaşlar bir konuşma yapıyor. Arkadaşlar şimdi bize doğru geliyorlar. Olayın, gelişimi kısaca böyledir. O diğer iki alçak hakkında belli bir bilgi var. Kendileri bizim o alanda ça­lışan Güneyli arkadaşla görüşmek istemişler. Arkadaşlar yerlerini tespit etmeye ça­lışıyorlar. Yani bu yakınımızda bulunuyorlar. Özellikle o sakallısını görmüşler, bu­ralardadır. Bir de o diğer, hapishaneden çıkanın kardeşini görmüşler. Daha Önce grup­tan kaçan birisi var. Muhtemelen onlarla ilişkilidir. Kendileri beş kişidir. Yerleri tespit edilmiş durumdadır. Esas olarak aktaracağımız önemli bilgiler bunlardır.

Bu ayın 9’unda arkadaşlar Şemdinli’nin Derik köyünde bir karakol saldırısı yapmış­lar, sabah da pusu kurmuşlar. Pusuda çatış­ma olmuş. Ancak bize ayrıntılı, haber ulaşma­mıştır. Gelişmeler böyle. Biz Çi.. arkadaş­la birlikte bir grup hazırlıyoruz. Onları göndereceğiz. O araçtan birisini de IV. Bölge’ye ulaştırmak istiyoruz.

P. Ö.: Şimdi, Erbil’le, Şaklava’ya kadar böyle grup göndermek gerçekçi değil. Adamlar daha da fazla ezerler. Adamlar yine iyi davranmışlar. Hareket tarzının bu biçimde fazla yaşamayacağı açık. Sorumsuz bir görevlendirmedir. Yani fazla anlamlı, sonuç alı­cı bir şey olmadığı açık. Onların merkezi­dir, böyle hareket edilmez. Ya dostane gidilir, ya da tam düşman, bilinerek gidilir. Böyle dost-düşman ayrımı fazla belli olma­dan grup göndermenin ne kadar sakıncalı ol­duğu açıktır. Mehmet Hoca’nın durumuna ben­ziyor. Bu tip yaklaşımları aşmak gerekir. Bir daha göstermemek gerekiyor. Fırsat bu­lurlarsa daha da vururlar. Kendini iyi giz­leyen, üzerine geldiler mi, iyi koruyabilen bir birimle hareket edilir. Ya da dostane gidilir, öyle kalınır. Şimdi bu konuda ya­nılgılar var. Eskiden beri bu temelde birçok kayıplar verildi. Hemen hemen o bütün kayıpların böyle bir zihniyetten, yaklaşım­dan kaynaklandığını biliyoruz. Doğruyu oturtmak gerekiyor. Ben diğer arkadaşlarla da konuştum. Güney’deki faaliyetlerde bu yakla­şım hataları 82’den beri vardır. Aşılmadık­ça bu tip darbeler yenilir. Doğruyu oturt­mak gerekir. Yoksa bu tip anlamsız darbeler yenilir. Yaklaşım hatasından kaynaklanıyor. Küçümseme, dost mudur düşman mıdır bunu kav­rayamama, tabii ki adamı götürür. Birçok kaybın nedeni bu yaklaşımın kendisidir. Bu konuda kısaca söyleyeceğim budur.

Şimdi o diğerini de iyi ise darbe vurulabilir. Fakat basite almamak gerekir. İyi bir güçle yönelinmelidir.

Bunun yanında, o bahsettiğiniz Şemdinli olayına, çok köklü yönelinmesini, sonuç alınmasını söyledik. Arkadaşla da konuştuk. Oramar’daki Ad.. yetersiz olabilir, belki iyi çalışmayabilir. Biz onlarla da konuştuk, “Artık dört koldan sonuç alıcı darbelerle yürümek gerekiyor” dedik. Bu konuda güç var, imkan-olanak geniş, yüklenmeyi doğru bilmek gerekiyor. O IV. Bölge, Çatak oralar birleştirilebilirdi. Orayla, oraları birleştir­mek, giderek çemberleri daraltmak ve etkili darbelerle oraları tamamen etki altına, ha­kimiyet altına almak gerekir- Aslında ülke­nin her tarafında gelişmeler var. Orada da, bir Hakkari gibi yerlerdeki düşmanın birçok gücü yerle bir edilebilirdi. O elimizdeki güçle imkan-fırsatı değerlendirememe, gücü çalıştıramama durumu var. Bunların üzerinde çok duruldu.

Bir de sizin o bahsettiğiniz Çi..gilleri nereye gönderiyorsunuz? Ayrıyeten o Ba..gil gitmiş mi gitmemiş mi? Bu konuda bilgiler var mı? Bir de herhalde o düşünülen çalışma için gidiş durumlarınız vardı, uygundur? De­netimli, emniyetli, askeri yolla gidilebilir. Bunun hazırlıkları uygun olabilir.. Evet bunları söylüyorum.

D…: Bu en uzak bölgeye haberleşme araç­larından birisini göndereceğiz. Onun için grup hazırladık. Yola çıkaracağız. Zaten arkadaş dönüp, alıp gidecekler. O araçlardan birisini oraya göndereceğiz. Onu kastediyor­duk. Şemdinli’de arkadaşlar, şimdi yükleni­yor. Yalnız denilen kapsamda bir yönelim için güce ihtiyaç var. Mevcut güçle de eylem ya­pabiliriz ancak biraz daha güç olursa, daha büyük sonuçlar almak mümkündür.

P. Ö.: Bu hangi bölgedir? Serhad mıdır?

D…: Evet, Serhad’tır. Oranın IV. Bölgesi. Orası için gönderiyoruz. Yusuf arkadaş dönüp gidecek, grubu buradan aktaracağız. Askeri yolla gidişimiz epeyce uzun olacak. Eğer ar­kadaşın bulunduğu yer olursa, çok zaman alır, bir ayı aşkın bir süreyi alır. Burada belli boşluklar doğabilir. Bu noktada bilemiyorum, daha yakın olsa iyi olurdu.

P. Ö.: Konuşulabilir, şimdiden karar verilmeyebilir. Gerekirse görev bölümü bu aygıtla yapılır. Eğer toplantı düzenine ge­çilirse, bu aygıtla görev verilebilir. Fazla boşluk vermemek gerekiyor. Oranın ka­rargah düzenini düzenlemek gerekir. Şimdi, eğitim adayları gelir, biz gönderiyoruz. Gönderdiklerimiz içinde iyileri geliyor. Ne kadar adam lazımsa, arkadaşlardan istersi­niz. Alanına ne kadar güç gerekiyorsa, araç gereç, para her şey var. Şimdi işletmesini, yetiştirmesini bileceksiniz. İstenildiği kadar güç gelebilir. Zaten geliyor da… Bu tamamen sizin kullanmayı bilmenizdir, kullanmaya güç getirebilmenizdir. Bunun baş­ka bir izahı olamaz. Gitme işinizi biraz da­ha konuşun, tartışın. Biz buradayız, tekrar konuşuruz. Birimler biraz boş kalacaksa, boşluk doğacaksa, orada bulunmakta yarar var. Hatta insan bu araçla da toplantılara katkısını sunabilir. İletişim olayı biraz güçlü olduğu için, gitme işi daha sonraya da bırakılabilir. Güz sonuna bırakılabilir. Fakat gidilebilir de. Bu konuyu henüz kesinleştirmeyelim. Durumlara bakalım, iler­de bu hususlar araştırılabilir. Bir de Yu­suf ve Ba.. arkadaş geçmiş mi?

D…: Onların üç gün önce geçmiş olmaları gerekirdi. Bize iletilmediğine göre geçmişlerdir.

P. Ö.: Başka ne tür haberler var?

D…: Arkadaşlar, o büyük merkezlerde ça­lışmalarını oturtuyor. A. arkadaşların çalışmaları oluyor. O büyük merkezlerde belli bir yer edindiler. Bu biçimiyle, eğer orta­mı kızıştırmazsak, belli bir oturmayı sağla­yabiliriz. Zaten onlar da bundan rahatsız­dır. Bunun için bizi yıldırmak istiyorlar. Bu yönlü çabaları var. Ancak aşiret durumla­rı bizim aleyhimize olabilir.

P. Ö.: Ama bazı eylemler gelişebilir. Bazı darbeler onlara vurulmak istenebilir. Buna göre tedbirinizi alın. Arkadaşlar, uzun süre pasif kalmamalı, her an çatışmalar olabilir. Düzenlemenizi biraz buna göre yaparsınız. Çalışmaları, her türlü gelişmeye göre kap­samlı kılmak gerekiyor.

D…: Oldu. Şimdi, o arkadaşın kastettiği, ayın ortasında düşünülen eylem onlara yöne­lik değildir. Esas rejim güçlerine yönelik­ti. Kendileriyle biz daha önce bağlantı kur­muştuk. Bu konuda duyarlıyız.

P. Ö.: Hayır, rejim güçlerine yönelme faz­la anlamlı değil. Bence TC’yle birleşip bi­zim üzerimize gelmek isteyen güçler, çok da­ha önemlidir. Biz, biraz onlarla uğraşaca­ğız. Onların kalıntılarını, artıklarını, üzerimize gelen komplocularını hedefleyece­ğiz biraz. Yine de, aceleyle bir iş yapalım demiyorum. Yani bir tepki olarak değil, ideolojik-siyasi hattımızı bilinen araçlarla oturtma biçiminde bunu ele alıyoruz.

Eğitim gücü geliyor. Onu arkadaştan is­tersiniz. Biz de buradan sizin oraya en az kırk kişi gönderiyoruz. Bizim gönderdikleri­mizden yollayabilirler. Yine ülkeden gelenler vardır. Sanırım yetmiş kişi göndermiş­lerdi. Onlar size ulaştı mı?

D…: Hala bize ulaşmadı.

P. Ö.: Size ulaşır. Bu konuda ciddi bir ihtiyaç söz konusu değil sanıyorum. Kadroları bilemiyorum, oradaki eğitici arkadaşların güçlü olması gerekiyor. Artık biraz çizgiyi oturtsunlar, doğru çalışsınlar. Bu işlerle oynanmaz. Artık bu çocuklukları terk edelim. İşte Mahirgillerin yaklaşımları… Böyle son derece toyca hareket ediliyor. Adeta tehlikeyi dikkate almayan, kendini oldukça koyuveren, bir neyi gazlanmış olarak yola çıkıyorlar. Böyle doğru değil; “Kırk defa ölçün biçin, öyle hareket edin” dedim. Her an her şey olabilir. Oradaki yönetim, sorumlu arkadaşlar, olgunluk denilen sınavı başarıyla halletsinler. Herhalde oradakilerin durumu iyidir. Yönetim olsun, eğitim olsun sanırım şimdi biraz daha rayına oturmuştur

D…: Bu konuda arkadaşlar çalışıyorlar. Yoğun uğraşlarımız var. … ile Ad..’de ses yok. Neredeyse halk tarafından bile varlıkları hissedilmiyor. Yani gücü biraz çü­rütme söz konusudur.

P. Ö.: Onu derhal görevden alın. Onu Cu..gilin oraya III. Bölge’yegönderin. Onu içeriye almak, artık o bölgelerde tutmamak ge­rekiyor. Hatta Fa..gilleri de eğer zayıf­larsa, yönetimlerini değiştirin. Diğer arkadaşa da söyledik. Aslında Oramar çok geli­şirdi. Onlar orayı çürütüyor. O Herki’lerin durumundan çok büyük sonuçlar alınabilirdi. Derhal buna el atılmalı, yönetim gücü oluşturulup, oturtulmalıdır. Bu konuda sonuç alan arkadaşlara yetki tanınmalıdır, iyi bilen, tanıyan, arkadaşlar vardır, çalışmalara hakim olurlar. Eldeki gücü biraz iyi değer­lendirirseniz, I. Bölge halledilir. I. Bölge en sağlam, en gelişkin hale dönüştürülebilir. Elinizdeki güç, araç gereç kesin sonuç alır. Bu konuda günü gününe harekete geçir­meyi, yönetim gücü olmayı, hedef belirleme­yi, taktik oluşturmayı bilmek gerekiyor. So­nuç alınacak bir döneme girilmiştir. Dört taraftan yüklenilebilir.

D… : Şimdi Az.. arkadaşın durumu iyidir. Bence Ad. arkadaş görevden alınıp da Az. arkadaşa bağlanırsa, daha güçlü sonuçlar alabilirler. Şimdi yükleniyor, durumu olum­ludur.

P. Ö.: Az. mi diyorsunuz? Eğer başarılıy­sa, bence yetkisini oraya da taşırabilir. Az.’in tecrübesi de var, orayı biliyor. Ona biraz daha güçlü kadrolar verilerek, bu yaklaşımlarımıza, son değerlendirmelerimi­zin önemini hatırlatırsınız. Bu konuda, “Arkadaşın da talimatı vardır” denilir. Yükle­nilir, biraz onu dengeleyecek arkadaşlarla birlikte sonuç alabilir. Sanırım böyle daha uygundur. Dediklerim anlaşıldı mı? Az..’e ilişkin konuşuyoruz. Siz, “Az. biraz başa­rılıdır” dediniz, değil mi?

D…: Evet. Az..’e biraz daha güç verilebilir. Orada savaşı geliştirme yeteneğindedir.

P. Ö.: Oldu, tamam. Biraz güç verirsiniz, biraz da kapsamlı bir değerlendirmeye tabi tutun. Talimatların “bu nitelikte olduğunu söylersiniz. Eb.’lerin oradaki güçten takvi­ye edersiniz. Yüklenirsiniz, Ad..’ı oradan çekersiniz. Evet, başka söylenecek bir şey var mı?

D…: Bizim başka belirteceğimiz bir şey yoktur.

P. Ö.: İlerde konuşuruz. Bugünlerde bura­lardayız, önemli hususlarda konuşmalar yapılabilir. Oradaki tüm arkadaşlara selamlarımızı söylersiniz. Özellikle Ha.., Na.., Az.’gillere….Arkadaşa “Sen yüklen, büyük tecrüben vardır” denilir. “O tecrübeni ko­nuştur, büyük başarılara dönüştür” dersiniz. Diğerleri de biraz atak, girişken hareket etsinler. Na.. biraz daha olgun hareket et­sin. Birçok öyle arkadaş vardır. Selamları­mızı ve başarı dileklerimizi belirtirsiniz. Zaman zaman gerekli görürseniz, bazıları da konuşabilir. Onlarla da konuşuruz.  Oldu mu? Tekrar başarılar ve selamlar.

D…: Saygılar Başkanım.

PARTİ ÖNDERLİĞİ

13 TEMMUZ 1991

PARTİ ÖNDERLİĞİNİN 13 TEMMUZ 1991 TARİHİNDE YAPTIĞI TELSİZ KONUŞMASI

P. Ö.: Geçen konuşmuştum, o hususları bi­raz daha açabilirim. Bu arada siz gelişme­leri kısaca özetleyin. Sürekli konuşun. Te­lefon gibi değildir, kesilmesi gerektiği zaman biz keseriz. Sizi dinliyorum şimdi.

D….: ….Şimdi bu Güney’de ayaklanmayı yapan halkla, çetelerdir. Ordunun silahları­nı bırakıp çekildiklerini gördüklerinde ayaklanıp tüm eşyalara el koyuyorlar. Büyük bir yağma var. Durum budur. Diğer örgütler, bu ayaklanmada olmamalarına rağmen, şimdi gelişmeler üzerine oturmaya çalışıyorlar. Şimdi cephenin bize karşı tutumu var. Cephe­nin tutumu, özellikle Zaxo’da oluştu. Diğer yerlerde fazla bir olumsuzluğu yok. Yalnız bizlerin Zaxo’da kalmamamız için KDP’nin da­ha çok olumsuzluğu var. KDP, kesinlikle bazı komplolar peşinde dolaşıyor. Kısaca bunların durumu budur. Bizim etrafımızda daha çok ay­dın kesim toplanıyor. … Ayrıca bazı asker­ler vardı. Onların bazı çevreleri yanımızda var. Onların ordu çalışmaları var. Bu açı­dan önemli bir güç sağlayabiliyoruz. Orada makar var. Arkadaşlar çalışma sürdürüyorlar, Mu.. ile Ci..gilin akrabalarına uzanacaklardı, sanıyorum şu anda ilişki kurmuşlar­dır. Kısaca durumlar burada budur. Yalnız bizim çalışabilmemiz için parti gerekiyor. Direkt bizim çalışmamız sorun yaratıyor. Sanırım o konuda sonuç almak da zor olacak. Şimdiden gelişmeler şunu söylüyor, artık sorunlar bundan sonra başlayacak. Muhtemelen Yekiti, KDP arasında da bazı sorunlar çıkabilir. Durum onu gösteriyor. Bu aşamada biz daha çok siyasal-örgütsel faaliyet yürütebi­liriz. En doğrusu bu olabilir. Kısaca buraya ilişkin söyleyeceklerimiz bunlardır.

P. Ö.: Şimdi, bu Celal’le biz görüştük. Ce­lal Türkiye’ye gittiğinde “Zaten KDP, 30 yılık Türkiye’nin dostudur, ondan hiç rahatsız değiliz. Ama Celal’den rahatsızız” demişler. Biz burada da, “KDP’den olumsuzluk beklenebilir, bu, çatışmaya kadar da gidebilir” dedik. “Cephe dikkatli olsun” dedik. O, “Es­kisi gibi yapamaz, cephede biz varız, ayrıyeten halk var, halkın durumu vardır, peşmergeler buna kolay kolay girmezler” dedi. Ama yine de beklenebilir. Özellikle Türkiye’nin emirlerini yerine getirme ihtimali var. Eğer bunların güçleri yeterse, birlikte is­ter Botan, ister Behdinan’da eski taktikle­rini, eski olumsuzluklarını yürütecekler. Bunu şimdiden böyle görmek gerekiyor. Bu, bir sınıf savaşıdır aslında; sınıf savaşında onlar Türkiye’den yardım alabileceklerdir. Tabii ki biz de Güney’de, özellikle Soran’da Celal ve diğer grupları -işte o Zahmetkeşlerdir, Sosyalist Partidir ve diğer yeni ortaya çıkan gruplardır- bahsettiğimiz halktır, ay­dınlardır; bunları hızla uygun bir dayanışma içinde tutup, bunlara karşı hazırlıklı ola­cağız. Şimdiden görülebilecek bir gerçektir. Biz konuştuk bunları, sanırım Celalgilin gelmesi gerekiyor, Zaxo üzerinden. Biz onla­rın yanına Fa.. arkadaşı vermiştik. Bizi bi­raz temsilen orda bulunacak ve sizlerle irtibat kuracaktı. Ve daha çok cephe içinden, biraz daha sol, ileri kesimleri almaya çalı­şacağız. Artık biraz siyasi yolla onları ka­zanmaya çalışacağız, onlarla birlikte, hatta onların bazı imkanlarından yararlanmaya ça­lışacağız. Radyo sözü vermişlerdi, “Eğitim kampı olabilir” demişlerdi, kendi güçlü ol­dukları alanlarda bunu geliştirebiliriz. Fa..gil vasıtasıyla bunu geliştirebilirsiniz. Gerekirse bir temsilci de siz verebilir­siniz, “KDP’nin olumsuzluklarına birlikte karşı çıkalım” dersiniz, konuşulan çerçeve­de. Bir yönüyle böyledir ama en önemlisi de özgücümüze güvenerek çalışmalısınız

Aslında zayıflardır. Onların “bizim üzeri­mize gelebilecek durumları yok. Her şey, bizim güçlerimizi, halkı doğru örgütlememize bağlıdır. Fakat PKK adıyla yapmak tabii ki doğru değil. Buradaki arkadaşlarla bir parti ilan edelim. Hatta ismini de “Kürdistan Özgürlük Partisi” yani, “Partiya Azadiya Kürdistan” koyabiliriz. Bir program ve kuruluş bildirgesiyle ilanı gerçekleştirelim diyo­ruz. Bu arkadaşları biz yakında, bir-iki hafta içinde göndeririz. Geldiklerinde bir ku­rucular toplantısı yapılır, yapılır yapılmaz ilanı yapılır sanırım. İlanla birlikte o parti adı altında faaliyeti geliştirebili­riz. Yani daha çok Güney’e yönelik bir par­ti oluyor bu. Biz de içinde yer alırız. Yani bizim Güneyli arkadaşlardan, Kuzeyli arka­daşlardan olur. İyi bir temsil kabiliyeti olan bir merkezi oluşturarak bu faaliyeti yönlendirmek istiyoruz. Açık ki bunlar ge­rekecek, asıl bundan sonra mücadele başlayacak. Hem sınıfsal, hem de ulusal mücadele gelişecektir. Önceden biz bunu söyledik; “Saddamın zayıflaması kesinlikle mücadeleyi geliştirecektir” dedik. “Mücadele sınıfsal düzeyde, ulusal düzeyde radikalleşecektir” belirlemesini yaptık. Bunu dikkate alarak bir programla işe girişmek gerekiyor. Peşi sıra taktik geliştirilebilir, diyorum. Di­ğer yandan sanırım Saddam belirli bir süre kalacak aslında, Celalgil sanırım karşı ta­rafla uzlaşma havasına girebilir, bu bir ih­timaldir. Ve göz önüne getirilmelidir. Bu olursa bizim için daha iyi olur. Yani tama­men mevcut Saddam yanlılarıyla açık düşman­lık yerine bir uzlaşma havası görüldüğünde -özellikle Celal kanalı üzerinden- ona denk bir politika içine girilebilir. Bir ihti­maldir, hazırlıklı olunmalı diyorum. Belki bu şimdi gözükmeyebilir, ilerde görülebilir diyorum. Böyle belirtiler var. Kısaca o cep­he için bunları belirtebiliriz.

A..gil sanırım o Mergasor tarafına gittiler, biz onlarla görüştük. Fakat Çukurca üzerinden arkadaşlar da mutlaka o bağlantıyı sağlayabilmeli. Yani taktik şu olmalı; yerleşilebilecek kritik, stratejik tüm nokta­lara gruplar yerleşebilmelidir. Özellikle kırsal alan kesinlikle denetim altına alın­maya çalışılmalıdır. Bu konuda kesinlikle KDP’nin dostluk görünümüne güvenilemez. Ne kadar gücü -özellikle gerilla tarzında- kır­sal alana yerleştirirsek uygundur. Güneyli güçleri uygun tarzda gerillaya çekebilmek, gerilla tarzına uygun dağlık alanlara -halkla birlikte tabii- uygun yerleştirmek gere­kiyor. Bu çok önemlidir. Onun için de bu ta İran’dan oraya kadar bağlantıları güçlü kılmak gerekiyor. Koordinasyon oldukça ge­lişmek durumunda.

Zaxo durumunu da bir halk komitesiyle -direkt PKK değil, bizim desteklediğimiz bir komite- işe başlamalısınız. Parti var diyo­rum yani, hemen bu ilan edilecek zaten. Dolayısıyla biz halkın arkasında yer alacağız. Bu tip taktikleri önemle geliştirmek gerekir Bu arada, araç gereç yönünden paraya bakma­yın. Ucuza alabileceğiniz her şeyi alın. Yine ucuz alınabilecek, el konulabilecek ne varsa el koyun, alın. Bu konuda çok süratli davranılmalı. Yine oraya gelen, güçler vardır. Özellikle pratik içinde eğitilmelidirler. Eğitimleri pratikle birlikte geliştirilmeli, çalışmaya sevk edilmeli. Geri falan demeden, biraz bilinci olanların müfrezesi biçiminde uygun alanlara yerleştirilmeliler. Çok sayı­da insanı göndereceğiz. Aslında sanırım yaza kadar binleri bulabilir. Buradan böyle bir imkanımız vardır, zorlayacağız. Erzak gele­bilecektir, bu durum fazla sorun teşkil etmez. Otlar çıkmıştır, yani öyle ciddi bir açlık sorunuyla karşı karşıya kalacağınızı sanmıyorum. Onun için gerek Kuzey’den, ge­rekse Güney’den gelecek gücü, pratik içinde eğitimi esas alan, kısa, 15 günlük eğitim dersleri olarak, en azından savaşabilecek düzeyde bir eğitimi çok yaygın gerçekleştir­mek durumundayız. Şimdi Güney’e ilişkin kı­saca bunları söylüyorum. İlave edeceğiniz bir şey var mı?

D….: İlave edeceğim husus parti kurmakla ilgilidir. Bu konuda gecikmemek gerekir. Özellikle o Güneyli arkadaşların biran önce gelmesinde yarar var. Burada bir toplantıyla onu gerçekleştirmek mümkün. Bizim çevreleri­miz var, epey aydın çevrelerimiz var. Epey asker var, onların çevreleri var. Bu yönlü çalışmalarımız var. Eğer arkadaşlar, hazırlıklarla birlikte gelirlerse, onu biz geliştirebili­riz. Biz zaten bu aşamada siyasal çalışma­lara ağırlık vereceğiz. Yine gelişmelerle birlikte muhtemelen bunların arasında sorun­lar başlayacak. Hatta Duhok’ta başladı. Mesut’un adamları, Celal’in birçok adamının silahlarını almışlar. Yekiti bundan rahat­sızlık duymuş, bunu açıkça ifade etmişlerdir Şimdi bunların, KDP’nin tutumu şu; Behdinan kısmını olduğu gibi denetimlerinde tutmak istiyor. Yine bu ağa takımlarına dayalı bir kesimi yanına çekerek ve yine bir kesimi korkutarak, ürküterek bu alanı denetimlerine almayı başarmaya çalışıyorlar, sınırlamaya çalışıyorlar. Bu durum ilerde bazı sorunlara yol açacaktır. Halkın da bunu yaşaması bizim lehimizde gelişmelere yol açacaktır. Bu konu da biz fazla acele etmeyeceğiz. Kısaca bu konuda belirteceğim budur.

Halkın belirli bir kesimi köylerine yer­leşti. 10-15 günde birçok kesimin dönme gibi bir durumu, eğilim var. Yalnız KDP’nin bize yönelik komplo durumları gelişebilir. Zaten Zaxo’da bunları görmek mümkündür. Hatta be­nim konuştuğum yörede provokatif davranışla­rı oldu. Fakat biz bunlara meydan vermedik. Mümkün olduğu kadar böyle bir ortama girme­meye çalışacağız. Arkadaşları bu konuda uyardık. Şu anda “makara” var. Fakat cephe adına geldiler, “kaldırın” dediler. Biz ar­kadaşlarla konuştuk. Bu fazla önemli değil. “Biz bu durum içinde de çalışabiliriz” dedik. Fakat Duhok’ta “makara” var.

Duhok’taki arkadaşlara bazı materyal ulaş­tırdık. Diğer yerlere ulaştırılmasını, bazı kadroların da ulaştırılmasını söyledik. Cep­he’nin tutumu da “Zaxo hariç diğer yerlerde makara dahil her şeyi yapabilirsiniz” şeklindeydi. Fakat hudut kesimlerinden bazı KDP’lilerin adamları var, Zaxo için söylediklerini bizim için de söylediler.

P. Ö.: Şimdi bu konuda gücümüzü sert darbe­ler indirmeye ayarlayabilmeliyiz, bu konuda tavla yok. “Bu Irak halkının gücüdür” diyeceğiz. Şimdi hemen, öncelikle bir komiteyle işe başlayabilirler. Yani devrim komitesiyle işe başlasınlar. “Biz Iraklıyız, PKK’li değiliz” desinler. Ve biz bunları destekleyeceğiz. Çatışma olduğunda, tam bir sınıf sa­vaşıdır, buna göre mevzilenelim. Öyle mevzi bırakmak olmaz. Gerilla tarzıyla olmalı, ma­kara tarzını biraz aşmak gerekiyor. Zaxo’da bir halk konseyi olabilir, halk komitesi olabilir. Ayrı bir alternatif geliştirilebilir. Bunun yanında biz de tedbirlerimizi alalım. Özellikle hudutta gerilla düzenine geçelim. Bu konuda görüşmelere, tehditlere fazla bel bağlamadan, gerilla esaslarına gö­re bir düzenlemeyi bütün yönleriyle yaşaya­lım. Biz, güçleri yığacağız. O bahsettiğiniz güçler de gerilla düzenine göre bir yaşan­tıya geçmeliler. KDP’ye taviz verdiniz mi, o, Türk ordusunu bile oraya sokar. Bu açıdan amansız bir mücadeleye hazırlanılmalıdır. Gerekirse haberle, bildiriyle uyarılır; çatışacağız, yöneleceğiz, bunun başka çaresi yok. Cephe’nin diğer güçlerini arabulucu kılabiliriz. Ve “Irak halkıdır, biz deği­liz” denilir. Yaklaşımın özü budur…

D….: ….

P. Ö.: Son bölümü anlayamadım. KDP’ye ilişkin şunu söyledim; tamamen güçlerimiz, gerek içerde gerek hudutta olsun gerilla düzenini almalı. Bunların tehditleri ciddiye alınır ve gerilla tarzında ona uygun bir araya ge­linir. Tedbirler bu yönlü alınır. Zaxo’yu bırakamayız. Onlar Zaxo’yu burasıyla ilişki­yi kesmek için almak istiyorlar. Zaxo üze­rinde çatışma yürütülecektir. Fakat diyorum ki; bir halk komitesiyle orada tutunmak, yoğunlaşmayı sağlamak gerekiyor. Ayrıyeten hudutta doğru olan yerlere de gerillayı yerleş­tirmemiz gerekiyor. Yani burasıyla oranın denetimini biz yapacağız. Bu konuda çatışma gerekiyorsa, göze alınacak ve bağlantıyı onlara bırakmayacağız. Bu önemlidir. Zaxo bırakılmamalıdır. Halk, bunlara karşı yeni­den düzenlenmeli. Partileşme olsun, komiteleşme olsun daha şimdiden yürütebiliriz. Bu konuda, basit taktik yetmezliklere düşme­ye gerek yok. Hudut boylarında da tam geril­laya uygun bir oturma sağlanmalıdır. Bütün arkadaşlar, tam bir gerillayı esas almalı­dırlar. Bunlar, zor olmadan bizi ve halkı sağlam bırakmazlar. Onun için tüm gücümüzle yükleneceğiz. Uzlaşma olsa da belli bir anlaşma temelinde, belirli bir çerçevede olma­lı. Halkla bunların uzlaşması olmalı. Halk üzerinde bunların egemenliği sınırlandırıl­malı. Yaklaşımın özü budur. Diğer kısımları anlayamadım, o zaman konuşuyordunuz.

D…..: Bunların, Yekiti’nin bazı adamlarını silahlandırma durumu oldu. KDP’nin, özellikle Behdinan’da denetimi kurma çalışmala­rı var. Dolayısıyla gerici kesimleri yanlarına çekmeye çalışıyorlar. Bir kesimini kor­kutarak, tehditle; bir kesimini de bazı olanaklar sunarak, bunu sağlamaya çalışıyorlar. Bunların yaratmak istediği provokasyon orta­mına gelmeyeceğiz. Daha çok halk içinde ça­lışmalarımızı yoğunlaştıracağız. Bizim söy­leyeceğimiz bu. Fakat onlar da bizim geliştirdiğimizi görünce, hemen bunun önünü almaya, kapatmaya, irtibatı kesmeye çalışıyorlar. Durumları budur.

Diğer bir yandan bu metropoller için, bi­zim hazırladığımız bazı arkadaşlar var. Uygunsa oraya gönderelim, eğer değilse biz buradan gönderelim metropollere. Bir de çok sa­yıda kitaplar, bantlar gerekiyor.

Bu Şiyar arkadaşın durumu, beni biraz en­dişelendiriyor. Göndermenizin pek yararı olmadı. Biraz buradaki durumunu, pratiğini ele alarak daha sonra konuyu ele almak gerekiyor. Diğer arkadaşın durumu da öyle.

Siirt merkezinde şehit düşen bayan arka­daş Zozan arkadaştır. Gerçek ismi Şükran’dır, kendisi Mardinli. Yine Çukurca’da fır­tınaya yakalanarak şehit düşen bir arkadaş var. Kendisi …’dır. Son olarak, düzenleme­leri gözden geçirdiğimizi belirtebilirim.

P. Ö.: İçeriye girmede sanırım acele etme­mek gerekir. Bu Güney’deki durum, daha önem­li olabilir. Artık duruma göre tavır alınır. Yalnız ikinci olarak belirtmek istediğimiz husus Şener’in durumuna ilişkindir. Bu, % 99 ihtimalle içerde TC’yle kapsamlı bir uzlaşmaya girmiştir. Yani bu, “Reformist PKK” denilen program üzerine anlaşma neredeyse kesin. Sanırım işin içinde TKP’nin de olduğu kesin. Zaten burada yüzlerce gizli telefon görüşmesi yapmış. Soruşturmada biz onu or­taya çıkardık. Bu iki tane eski TKP Kürdistan temsilcisinin biri Ömer Ağın, diğerini de kendisi biliyor. Bunlar Batmanlı. Yani TKP’nin, Haydar Kutlu’nun, Turgut Özal’la yaptığı çalışmaları, -yani mevcut 12 Eylül rejimiyle- PKK için de PKK adına bu yapıyor. PKK’yi TKP’nin çizgisine çekmenin uzlaşmasına oturmuş. Bu, % 99,9 gibi bir şey. “Aslında korkuyorum” diyordu bana sık sık. Korkusu budur. Yani PKK’yi satmış bu alçak. Ve arka­sında TKP var, devlet var, Avrupa emperya­lizmi var. Ailesinin durumu, bu temelde ör­gütlüdür. Soruşturmalar, bu konuda hemen he­men durumu kesinleştiriyor. Bu, cezaevi üzerinde kesin bir tasfiyecilik kurmuş. Bu, Hayri, Kemal ölüm orucuna girdiğinde 45. günde katılıyor. Aslında tam bir sızmadır. Bunu söyleyen Zülfü Yıldız adında bir arkadaştır. Son sözü olarak, vasiyet olarak bırakıyor. “Bu ajandır, parti bunu affetmemelidir” gibi bir değerlendirmesi var. M. gibi cezaevin­den çıkan diğer arkadaşlar da benzeri bilgi­leri verdiler. Fa..’ların bu konuda bir ra­poru var, eğer oraya ulaşırsa anlatır. Kap­samlı bilgiler ortaya çıktı. Yani tamamen çok planlı, Fatma’yı bile aşan bir tasfiyecilik içinde olmuş. Onun bile ilerisinde, çok ustaca bir planla PKK’yi tasfiye etmeye hazırlanıyor. Aslında Şahin açıktan cephe alırken, bu, içte bir sızma gibi görevlendi­rilmişti. Yalnız idam almama durumu var, o ve Batmanlıların. O Batmanlıların Avrupa’ya gönderilmesi, o İsveç’teki olay… Şimdi bü­tün bunlar, hep örgütlü, planlı oluyor. Bu da dediğim gibi, idam etmeme, Özal’ın açığa vurduğu reformlar temelinde oluyor. O temel­de, böyle bir örgüt geliştirilmiş. Sa..’nın durumunu kesin çözemedik. Belki de kullanmak istediler. Bunun yanında, dışarıya çıkan öğeler bu yaklaşımda olabilir. Fakat en önem­lisi de gittiği yeri çok kısa bir sürede düşürebiliyor. Güney’deki faaliyetleri sanıl­dığından daha fazla kapsamlı. Sanırım beni kendi anlayışına çekmeye, açık bulursa benimle anlaşmaya-uzlaşmaya çalışacaktı. İçerde Ka..’yu kullanmaya çalışıyor. Yine o, Fu.. Ça..’ları, Mu.. K..’leri aslında bu, karşı karşıya getiriyor. Çok tehlikeli bir bölme. Tamamen kendisinin bir marifetidir. Ondan önce ‘84 Ocağında Rı.. A..’ların açık ifade­leri vardır. “Bütün partiyi teslimiyete ya­tırıyor” diyor. Bunun üzerine bir yıl kendi­ni yere atıyor. Yine, “Barikat kurun” diyor, arkadaşları imhaya çekiyor. İmhayla sonuç­landırmadı mı, “Teslim olun” diyor. ‘84 Oca­ğında partiyi ya imha, ya da teslim olma gi­bi bu yaklaşımı var ve bundan sonra ikiye bölüyor. Ve bunun, dışarıya çıkarken de TKP’lilerle kalması da TKP ile yürüttüğü tasfiyeciliği, PKK’yle tamamlamaktı. Zaten buradaki l yıllık faaliyetin de, kampta baş­tan itibaren amansız bir faaliyet yürütmüş. Biliyorsunuz, sizin o Mu..’ya da, sizlere kadar da el atma durumu var. Bana da el at­mak istiyor. Yani biraz açık bulsa, TC’nin planlarını bana onaylatacak. Benden çekindi­ği için sizlere, başka arkadaşlara ulaşmaya çalışıyor. Plan var kafasında, TC’yle anlaş­tığı plan. Bunun çabası, örgütlenmesi için­dedir. “Korkuyorum, korkuyorum konuşamıyorum” diyordu ikide bir. Yerine oturması da budur. Yine orada, “Gerilla önemini kaybet­miştir” diyor. Fırsat bulsa aslında tasfiye edecek, bize de dayatıyor. Bu M. Ali Birand’la görüşme yaptım; BBC aslında onu saptırdı, doğru vermediler, Milliyet doğru vermiyor. Fakat açık yani, Özal’ın bir şeyidir bu. Zindandakilere dayatmış, bize kadar dayat­mak istiyor. Öyle basit değil, 10 yıllık çabaları var; Dilaver, Avukat olayıdır, Fat­ma olayıdır. Yani hepsi bir noktadır, bunların hepsi bir örgüttür. MİT’tir aslında. Es­kiden imha, işkence yoluyla yürütüyorlardı. Şimdi bu reform moda olmuş, reformlar yoluy­la bize kadar, partiye kadar geliyorlar. Ba­na kadar, bize kadar, partiye kadar geliyor­lar. Artık partiyle görüşmeye kadar bile ge­lebiliyorlar. Ama burada önemli, olan; bu adam anlaşmış, teslim etmiş. Yani en üst dü­zeyde buna imza atmış birisidir. Cezaevi adına dışarı çıkarken imza atıyor. Aslında bunlar ‘88’de çıkıyor, Avrupa’dakiler -o Avukat- orada yapıyor. Cezaevinde herhalde bu yapıyor. Buraya gelir gelmez, Baran’la iliş­kiye geçmesi var, Metin’le de ilişkiye geç­mişlerdir. Aslında onun cezalandırılmasına karşılar, onu yönetim içinde tutacaklardı. Sanırım Metin olayından sonra, sıra bize ge­lecekti. Yani o haftayı direkt ben yönetmeseydim, herhalde işi bunlar tamamlamaya ça­lışacaklardı. Bununla birlikte Baran’ın soruşturması da biraz geliştirilmelidir. Muh­temelen bir uç noktası olarak arkadaşların vardığı sonuç budur. “O Şeyhmus’un devamıdır, Kör Cemal’ın devamıdır” deniliyor. Asıl on­lardan yana bir eğilim içindedir. Hogır’ın tavrından yana bir tutum içindedir. Yani ‘‘onlarla uzlaşmıştır” deniliyor. O, bu temel çerçevede kendi raporlarını geliştirecektir. Partiye yatmamıştır, parti taktiğine, parti kişiliğine, parti yaşamına yatmamıştır. Sap­tırmasın, çünkü biz birçok şeyin farkında­yız. Doğruyu açacaktır; belki kişiliği böy­ledir, belki reformist bir tipti, belki PKK’lileşmedi ama, içine girdiği pratik PKK pra­tiği değildir. Onun da durumu böyle gelişi­yor.

Şimdi bu Hogır denilen unsur da -aslında bir provokatördür- öyle sadece kişiliksiz filan değil. Bir son bilgi de şu; bu Çukurca’da iki ay çocukları yanında tutuyor, sık sık o çocuklara sapıkça yaklaşıyor. 20 tane böyle sapık ilişki ortaya çıkmış. Xaxurke’de arkadaşlar bildirdiler, bir tanesini cezalandıracaklar. Onun adına hareket etmiş, her­halde biri Kahraman’dı, bir de Başkaleli Kemal var. Yani etrafında böyle çok sapık bir şey oluşturmuş. O çocukları ısrarla yanın da tutmasının da nedeni budur. Bu temelde gerekirse soruşturmayı derinleştirirsiniz. Belki buna bulaşanlar filan vardır. Bu, TC’dir, çok amansız bir taktik oluyor. Son ge­lişmeler kısaca bu olaya ilişkin böyledir. Biraz tedbirlerinizi geliştirebilirsiniz.

O Sipan denen unsura da fazla aman tanı­mayın. Bunu, o Ömergile bu temelde yakla­şın. Yani eğer farkında değillerse böyle yaklaşın. Sanırım farkında olabilirler. Yine Hogır’ın pratiği çok tehlikeli, öyle bilin­diği gibi değil. Bar..gil uzlaşmıştır, Öm..giller uzlaşmışlardır. Artık bunu nasıl çözerler, bilemiyoruz. Bu adamınki de -dediğim gibi- en üst düzeyden bir anlaşmadır. Şimdi­lik ortaya çıkan durum budur. Bu konuda biz de burada kapsamlı raporlar hazırlamışız, on­ları iletebiliriz. Özellikle cezaevini ay­dınlatacağız. Arkadaşlar objektif olarak di­renişçi olmakla birlikte, aslında 82’den be­ri politikayı “O” yürütüyor. Arkadaşların örgütsel yönden gelişmemeleri, rol oynayama­maları bunun bastırmacılığı yüzündendir. Kendisi içerde -dışarıda ailesi vasıtasıyla- Şahin-Yıldırım’ın yapamadığını yapmıştır. Bu çok önemli bir tasfiye olayı oluyor. Şim­di bütün bunları itiraf edecektir. Ona iti­raftan başka bir fırsat tanınamaz. Bunun dı­şında herhangi bir lafazanlığa meydan verilmeyecektir. Baran da, diğer bulaşanlar da, dürüst olacaklardır. Bunların üzerine aman­sız gidilecektir. Yani öyle insaflı davranılmayacak, açık itirafı yapacaklar. Fiziki ola­rak imha edilmeseler bile, anlayış olarak mutlaka ortaya çıkacaklardır. Şi. da bulaş­tırılmak isteyebilirler. Zaten bu konuda bilgiler var. Şi. bize karşı dürüst davranmamış. Hatta Fer, “Bunlar, Do. ile Mer.’ı da aldata­bilir, onları çekmek isteyebilir” diyor. Ama onu sanmıyorum. Fakat Şi.’ı etkilemişler, an­cak ne kadar onlara inanmış, onu bilemiyoruz.

Tabii pratiğe bakarsak karar veririz. Zaten birçok tedbir alıyoruz. Yani onun fazla yapacağı bir şey yok. Fakat pratikte onun duru­munu gözlemek, en doğrusu oluyor. Bu konuda kısaca bunları söylüyorum. Söyleyeceğiniz baş­ka bir şey var mı?

D….: Ma..’le, Ba. da geldi, buradalar, yakınımızdalar. Eğer Ma., arkadaşla konuşmak isteniyorsa hemen çağırayım.

P. Ö.: Şimdi Ba. ve Ma. zaten orada görev­lidir. Ma.. eğer onun hakkında bir-iki şey söyleyebilecekse gelsin, biraz konuşabiliriz. Durumu, anlattığım gibidir, ilave bir şey söylemek istemiyorum. Fakat diğer arkadaşların uzlaşmacı konumları filan var. Bize bu konu­da daha doyurucu bilgiler ve ayrıyeten pra­tikte de Eb.’den tutalım, diğer hepsinin, hatta sizin durumlarınız ulaştırılmalı. Sa­nırım o hazırlık komitesi süresi boyunca, inisiyatifi tümüyle üzerine almıştır. Raporlarda onun etkileri var, bunlar biraz gözden geçirilmeli ve bu konuda özellikle yetmez­likler açığa çıkartılmalıdır. Mühim olan da merkezi düzeyde bundan sonrasına doğru yüklenilmeli. Aslında merkezi düzeyi eleştirmemin şimdi ne kadar isabetli olduğu ortaya çıkıyor. Gerçekten, bu tesir altına almış durumda oluyor. Müdahale edilmeseydi, sonuca doğru gitmeye gerçekten dört nalla koşacak­tılar. Bu konuda hepiniz durumlarınızı biraz gözden geçirin. Yani Ma., Eb., sizler ve di­ğer bütün arkadaşlar. Gerçekten bir tasfiyeciliği çok ustaca yürütebiliyor. Kısaca etkisi var demek istiyorum. Basittir, öyle faz­la bir kişi yanında yok ama, etkileme yönünden çok önemli. Bu cezaevi de tümüyle buna çekmiş. Dağ gibi direnen cezaevine, kendisi içerde ailesi dışarıda gerçekten iş yaptırma­mış. Tek bir örgütleme ilişkisi olmadığını biliyorsunuz. Ancak geri çekildikten sonra cezaevini biraz örgütlemeye açtık. Bunları dikkate alarak çalışmalarınızı biraz daha derinleştiriyorsunuz. Bunu belirtmek istiyo­rum.

D…..: ……

P. Ö.: Sanırım siz Güney’e yönelik çalışa­caksınız, işbölümünü kapsamlı yapmaya çalışırsınız. Diğer konuları -dediğim gibi- konuştum, tekrarlamayacağım. Zaten size açarlar. Ba..gil gerçekleri görecektir, burada içine girdiği ona destektir. Arkadaşla konuştum, etkileme altındadır. Artık bilinçli mi­dir, bilinçsiz midir; o biraz açığa çıkacaktır. Bu Şener denilenin durumunu özce belir­teyim; bu, TC’nin bu aşamada bize kadar ge­tirdiği “Reformist PKK” denilen uzlaşmayı yapmış ve çıkmıştır. 82’den beri Şahinler imha temelinde, bu ise reform temelinde uzlaşmıştır ve çıkmıştır. Burada yürütmek iste­miştir. Bu bir sene boyunca bunu oraya şa­şırmak istedi. Kongre’yle tavır bu temelde geliştirildi. O, her türlü hain eğilimle iç içedir. Bunun ilişkisi kesin TC’yledir. Benden korkmasının, -ikide bir “korkuyorum” diyordu- nedeni şu; eğer güven duysa TC’yle anlaşmasını bize anlatacak. Aslında bunu ora­da şimdi anlatacak, yani bunu itiraf edecek­tir, % 99 -dediğim gibi- TC’yle ilişkiye gir­miştir, bunu açıklayacak. Diğer oradakilerle iyi geçinmeye çalıştı. Aslında her türlü tasfiyeciliğe sonuna kadar açık. Burada “Kellesi kopmalı” diyor, orada kendi himayesine alı­yor. Çok tehlikeli, çok ikiyüzlü birisi, sanıldığından daha fazla oynamış. Yani diyebilirim ki, o Fatma’dan sonra en büyük provokasyonu yapıyor. Arkadaş bu konuyu sizinle konuşur, üzerinde duracaksınız.

İkincisi Güney meselesini anlattım, o yön­lü görev üstleneceksiniz. Yani hudutta geril­la düzenine geçilecek. Yani orası KDP’ye bırakılmaz, TC güçlerine boyun eğilmeyecek. Halk içinde de bağımsız bir parti kuruluyor ve halk komiteleri kurulacak. Onlara karşı tavır aldırtacağız. Halkın arasında olacağız. Bunları konuştuk, açarsınız.

Bunun yanında siz, çizgiyi uygulamakta bi­raz daha aktif olun. Geçmişte çizgiyi uygulayamadınız, şimdi biraz daha aktif ve yoğun örgütsel faaliyet içinde olun. Yönlendirme faaliyeti içinde olun. Artık orada binlerle uğraşıyorsunuz, bu nedenle yeteneklerinizi alabildiğine ayaklandırın. Halk olsun, parti güçlerinin örgütlenmesi olsun, karar ve yü­rütmeyi alabildiğine amansız kılın. Bu konu­da dönemler olağanüstüdür. Yeterli olabilmek için, her şey ortaya konulmalıdır. İlaveten söyleyeceğiniz bir şey var mı?

D….: Yok Başkanım. Arkadaşla konuşup gerekli olan şeyleri yerine getireceğiz.

P. Ö.: Oldu. Tekrar arkadaşa verin. Tüm gücünüzle yüklenin, durumlar çok iyi. Binlerce kişi gelecek, geliyor. Çeki düzen verin, eğitim, örgütlenmeyle amansız uğraşın. Diğerle­rine de bu temelde selamlarımı iletin. Uğrasınlar, selamlar, başarılar.

D….: Saygılar Başkanım. Arkadaşa veriyorum.

X.: Dinliyorum Başkanım.

P. Ö.: Ma.. yeni gelmiş, bize fazla bilgi iletecek durumu yok. Sanıyorum sizin o içeri­ye girmeniz biraz erken olabilir herhalde. Mümkünse siz kuryelerle son durumu öğrenin. Bilgilendirme yapabilirsiniz. Güney’e ilişkin, gerekirse son duruma ilişkin açıklama yapabilirsiniz onlara.

Sanırını o Sarı Sinan’la konuşulmuştu, onun hakkında biraz bilgi alınabilir. Tedbir alınabilir. Yine o etkilediği birkaç bayan vardı. Onlar belki aldatılmıştır, kullanıl­mışlar aslında; mektubu size yolladık. Sanırım kazanılabilirler. Öyle tamamen harcama değil de, kazanma ve doğru anlayışlar teme­linde eğitilerek kazanılabilirler. Fakat Sarı Sinan’ın durumu ortada. Yani bu adam el attığı her unsuru düşürmeye çalışmış. Bil­meniz gereken durum budur. Bu Hogır’la iliş­kisi ne bilemiyorum ama, çok sınır tanımaz bir işe girişmişlerdir. Aslında Hogır’ın şahsında TC’nin intikam alışı gibi bir durum var. Olay kapsamlı. Bu diğerleri buna alet olurken zaaflı olabilirler, partiye karşı kinli olabilirler. Bu önemlidir aslında. Ba.. da 79’dan beri Şe…’larla birlikte bu sürecin içindedir. Doğru yaklaşmalıdır yani. Belki hain değildir ama, parti çizgisine gir­memiştir aslında. Partiye karşı doğru davranmamıştır. Dürüst davranmalıdır. Bu konuda kesinlikle taviz yoktur. Doğru çizgiye girer ise şans veririz. Girmezse sonuna kadar üze­rine gideriz. Diğeri de -dediğim gibi- iti­raf edecektir. Yani anlaşma % 99 kesindir. Benden korktuğu için bana açmadı. Daha sonra size açmak istiyordu, sizden de korktu ve beni etkilemeye çalıştı. Şantajla beni etki­lemeye çalıştı, sanırım sizi de. O, Na..gilin oluşturduğu grup var, o da onun marife­tidir. O zehirleme lafları falan kullanılmış. Yani fırsat bulsa en olumsuz imhayı dayatır. Fakat olmadı mı, boyun eğer, uzlaşmaya çalı­şır. Kısaca durum için bunları söyleyebili­yorum. Sanırım zayıf bir ihtimalle, kişilik itibariyle de düşük olabilir. Fakat sanmıyo­rum. Bu % 1 olabilir. Sanırım konu anlaşıldı.

D….: Bu konuda fazla bir sorun yok. Biz farkındayız yani. Bilemiyorum, o Salih falan Doğu’da olması gerekiyor. Doğu’daki arkadaş­lar ancak yapabilir. Bizim ulaşmamız zor.

P. Ö.: Hangi Salih? Kimden bahsediyorsunuz? Salih yok burada. Görevli olan Na.. ‘dır. Bunun dışında diğer arkadaşlardır. Fazla problem yok. Onlar belli bir yargılama yapmışlardır. Baranın kendine bağlı bir örgütlenme­si var. O, Ka..’dır, Ma..’dur, soruşturmaya alınanlardır. Bunun dışında bazı halktan, kadrolardan örgütlemiş fakat o kadar güçlü değil. Durumu böyle Doğu’nun.

D….: Hayır ben o Doğu açısından söylemi­yorum. O, bazı etkilediği kişiler, o, Salih onlar Doğu’dadır.

P. Ö.: Hangi Salih’tir bu, anlayamadım.

D…..: O Kamışlı’daki.

P. Ö.: Yok. Onlar o kadar önemli değil. Üzerinde oyun oynamaya çalışıyorlar. Siz müm­künse bir açıklama yapabilirsiniz. Yani bel­ki bunun durumunu anlamak isteyebilirler. “Düşmanla girilen bir anlaşma içindedir. Gü­ney’de de bazı etkilemelere girmek istemiş­tir” biçiminde gerekirse bir bildiri, bir açıklamayı kadrolara yapabilirsiniz. Yazılı olarak yapabilirsiniz sanırım. Bu tip öğeler vardır, Lo. ‘dır, benzerleridir. Açıklama faydalı olabilir, biraz da cesaret verin, eğitici yaklaşın ve halledilebilir. Hogır’ın kullanmak istediği birkaç tip vardı. Onlar da etkisizleştirilmişti. Bunun dışında ciddi bir sorun yok.

D….: Burada da yok, yani öyle fazla bir sorun yok.

P. Ö.: Yani bunlar Kongre’yi gerektiğinde alacaklar. Aslında siz orda olmazsanız, Fe.. orada olmasa, Kongre’yi tamamen alacaklar. Burada, “İki ay içinde göreceksiniz, bomba nasıl patlayacak” demişler. Kesin söz budur. Ve bu söz söylenmiştir. Bu temelde Ba…’la ittifakı vardır. Bilinçli-bilinçsiz alet olmuş olabilir. Fakat Ahmet’in durumunda ke­sin bu vardır. Yani bizden korkmasa bizimle uzlaşacak. “Ben anlaştım, siz de anlaşın” diyecek. Şimdi korkuyor, bakıyor biz buna kapalıyız -aslında bu, Dilaver’de de görüldü- şimdi bunu görünce, ölümü göze alamayınca alçakça şantaja başvurdu. O bilinen oyunlara girişti. Ağlamaya, sızlamaya, “korkuyorum” demeye başlamıştı. Zaten burada sizle konuş­muştum. O, birçok durum ortaya çıkmıştı. Aslında son Kongre‘ye oynuyor. Tüm gücünü bunun için harcıyor. Aslında başarısız olaca­ğı açıktır. Özcesi budur. Bazı arkadaşlara bu konuda sözlü-yazılı anlatabilirsiniz. Bel­ki bazıları etkilenmiş olabilir veya bu konu­da Güney’den, Kuzey’den durumlara karşı dik­katli olursunuz. Halledilmiştir.

D….: Başkanım o konuda sorun çıkmaz. Ma.. arkadaşı şehirlere göndereceğiz.

P. Ö.: Hangi şehirlere?

D….: Duhok’a kadar gider sanıyorum.

P. Ö.: Yalnız emniyet grubu tam olsun. Komplo gelişebilir. Siz gitmeyin, orada kalın. Eğitim ve düzenlemeyle uğraşmaya devam edin. Çünkü yüzlerce arkadaş yakında gelecek. Bu arkadaşlar gelinceye kadar, hem Kuzey’i, hem de Guney’i talimatlarla, takviyelerle idare edin. Eb.. Çukurca üzerinden Kuzey-Güney durumunu yürütsünler. Xaxurke zaten yürüyor. Sizin işiniz ise orada kalıp, Kuzey’i-Güney’i yürütmektir. Gelecek olanların eğitimleriyle ilgilenmedir. On beş günlük, onlarca noktada eğitim kampları düzenlemeleri yapılır. Bazı­ları için daha fazla olabilir. Sanırım şimdi böylesi daha uygundur.

D….: Bence Ma., arkadaş gitmelidir, Baş­kanım.

P. Ö.: Oldu, gidebilir. Ancak tedbirli gitsin.

D….: Bunun dışında söyleyeceğimiz her­hangi bir şey yok.

P. Ö.: Maddiyata ihtiyaç var mı? Silah için gönderebiliriz.

D….: Şimdilik gerek yok. Gerekirse biz alırız.

P. Ö.: Ayrıyeten silahları bütün gücünüzle toplamaya çalışın.

D….: Toplamaya çalışıyoruz.

P. Ö.: Oldu. Tüm arkadaşlara selam iletirsiniz. ­Buraya gazeteciler geldi. Sanırım bir yumuşama var. Yani bunların, “Federasyona kadar gidebiliriz” diye dolaylı yoldan hissettirmek istedikleri bazı durumlar vardı. M. Ali Birand geldi. Son gelişmeler de kısaca böyle.

D….: …

P. Ö.: Şimdi şehre gerek yok, şehre biz buradan göndermişiz, Ma., onlar çalışıyor. Faaliyet güçlüdür. Gerek yoktur. Siz onları, biraz daha derin eğitime tabi tutabilirsiniz. Mümkünse oranın faaliyetlerine kanalize ede­bilirsiniz. Bu arada Cizre, Van, Siirt‘tir, hatta Batman’dır, oralar için biraz değerlendirilebilir. Fakat Türkiye için gerek yoktur. Çok kabiliyetli olanlar varsa, gön­derebilirsiniz. Fakat bazı bayanlar sanırım zorlanabilirler. Özellikle daha önce söyle­diğim Fa.,  yine o türkücü arkadaş Tü.. onla­rın gitmesi uygun değil. Kendilerini koruyamazlar. Bunun yanında becerikli, örgütçü olanlardan bazılarını gönderebilirsiniz. Bu arada, Akademi’ye de gelişmeye oldukça aday, yetkin, çok ısrarlı olanlar varsa, küçük bir grup, hatırlarını kırmamak, siyasi yön­den biraz geliştirmek açısından gönderebilirsiniz. Selamlar başarılar.

13 TEMMUZ 1991

PARTİ ÖNDERLİĞİNİN HAFTANİN KARARGAHI’YLA YAPTIĞI TELSİZ KONUŞMASI

D. Sıpi: Olayları kısaca belirtmek istiyo­ruz. TC’yle KDP’nin birlikte bize yönelik bir saldırı yapacağı haberini aldık. Bu sal­dır buradan Xakurke’ye kadar olan alanı kapsayacakmış. KDP, TC’ye güya; “Hudutları tu­tun, biz bunları çıkaracağız” demiş. Böyle bir haber aldık. Bu haber büyük ihtimalle doğru olabilir. Çünkü müttefik kuvvetleri oradan çıkıyor. Bugün ağırlıklı olarak X… alanındaki köylerde halk toplandı, güya ABD kuvvetlerinin gitmesini engellemeye çalıştı­lar. Hatta miting … yaptılar. Fakat KDP, halkı engellemeye çalıştı. Bu durum var, bu­nun dışında oraya gelmek isteyen ve buralı olan 17 arkadaş var. Bunlar gelmeye hazır, cevap bekliyoruz. Şimdilik 17 kişidir, gide­rek daha da artabilir. Bazı eylemler var. 9 Temmuz’da arkadaşlar Uludere’nin X. kara­kolunu vurdu. Askerlerden 4 ölü, 5 yaralı var. Yine Cizre’de 5 özel tim vurulmuş, bun­ların içerisinde Berivan arkadaşı şehit eden bir polis de var. Diyarbakır’da Ülke mu­habirlerinin tümü yaralı. Ülke muhabirleri ile 8 tane gazeteci gelmişti. Yine diğer televizyon muhabirlerinden 3 kişi gelmişti. Bunlar burada bizimle röportaj yaptılar. On­ların belirttiğine göre Diyarbakır’daki serhıldanda Ülke muhabirlerinin hepsi yaralıdır. Ölü sayısını bilinenin dışında kendileri de bilmiyorlar. Çünkü onlar da daha fazla bilgi sahibi değiller. Bir de Şırnak, Silopi, Cizre baskınında İdil de basılmış, aynı ta­rihlerde. Silopi’deki baskında askerlerin kaldığı bir yatakhane basılıyor, çok sayıda asker ölmüş. Bunlar kesin. Belirteceğimiz son durumlar kısaca bunlardır.

P. Ö.: Şimdi bu KDP meselesi artık bir ya­raya döndü. Çok şey söyledik, bunlar değerlendirilebilir. Yani bunların TC’yle ortaklığı -zaten ortaklık eskiden beri var da- önce gizli kapaklıydı, şimdi bu biraz daha açık hale gelecek. Hani korucular nasıl Botan’da üzerimize geliyor, KDP’de koruculaşacak ve biraz daha kalabalık sayıda ve bi­raz daha yeni Hamidiye Alayları tipinde di­yelim, yani biraz daha gelişmiş olarak üze­rimize gelebilirler. Fark budur, yoksa anla­yış olarak, uygulama olarak eskiden de du­rumları buydu. Şimdi de bu olacak. Bu durum­da kesin olarak yapmamız gereken gerillayla karşılık vermek. Bunun için de özellikle habire söylediğimiz gibi öncelikle o arkadaşların taşıdıkları yanılgıyı aşmaları ge­rekiyor. Özellikle o güçleri nasıl vurmaları gerektiğini bilmeleri gerekiyor. Bir yandan teşhir, yani propaganda faaliyeti, çeşitli yollarla teşhir, diğer yandan etkili darbe­ler düşünülebilir. Açıkça üzerimize gelir­ler mi bilemiyorum. Ayrıca güçleri nedir, geliş tarzları nasıl olabilir, mesela 29 Mart benzeri midir? Daha değişik bir biçim­de olabilir mi, bu konuda sizin de keşifle­rinizi geliştirmeniz gerekebilir. Bu konuda yapının kendi durum ayarlaması gerekir. Xaxurke’den Zaxo’ya kadar aynı şey düşünülebilir. Bunun yanında onların cephesinin içindeki çelişkilerden yararlanılabilir.

Yalnız bence bunlar elinden geleni yapıyor­lar, daha fazla zarar verebilirler mi? diye düşünüyoruz. Fırsat bulurlarsa yapabilirler, açıklarımızı yakalarlarsa zarar verirler. Fakat TC’yle çok açık bir işbirliği içinde uzun süreli bir çatışmayı göze alamazlar. Aslında bütün bunlar biliniyor. Mesele -de­diğim gibi- arkadaşların doğru mücadele taktiklerini tutturmalarına bağlı. Meseleyi PKK, KDP meselesi olarak da anlamamak gere­kir; halkla bunların çatışması biçiminde, yani Kürt halkıyla bu işbirlikçi grubun ça­tışması olarak değerlendirmek gerekiyor. Ya­ni bunu Irak parçasındaki Kürt halkının bir çatışması olarak değerlendirmek gerekiyor. Bir avuç hain işbirlikçiyle yurtsever Kürt halkının çatışması. Bu işbirlikçi grubun bütün siyasi ittifaklarının, siyasi ilişki­lerinin bu temelde geliştiğini açığa vurmak gerekiyor. Şimdi bütün bunlar, aslında bili­nen hususlardır. Tabii ki en önemlisi, yine -dediğim gibi- gerillayı gizli hareket tarzını oturtmaları, bütün birimlerin bu hareket tarzını gevşetmeden yürütmeleri gerekir. Kı­saca bunlar belirtilebilir. Bunlarla, eskiden Siverek’te olduğu açık çatışma düzenleri olmaması gerekir. Arazi çok geniştir ve ge­rillaya elverişlidir. Bu güçlerin, yürüte­ceğimiz gerilla savaşına fazla dayanamayacaklarını biliyoruz. Geriye kalan biraz taktik ustalıktır. Bu da üzerinde çokça durduğumuz şeylerdir. Bir de bunlarla daha fazla vakti­mizi öldürmeyelim. Fazla oyalanmayalım. Çün­kü TC bunları daha üst düzeyde bir kontra gücü olarak kullanmak istiyor. Dediğim gibi, bunlarla fazla oyalanmamak, fakat etkili bir biçimde özellikle siyasi ve askeri yolları çok iyi değerlendirerek yürümek, darbe vurmak gerekir. Fakat yinede her an değişik­likler olabilir. Çünkü bunların gerçek gücü­nü, gerçek imkan ve olanaklarını, TC’yle birlikte planlarını iyi bilemiyoruz. Bunu arkadaşlar günlük olarak bilmeli ve ona göre hareket etmelidir. Mesela o son kayıp­ların nedeni; 70 kişilik bir grubun çok açık hareket etmesi, üzerlerine gitmesi veya dost düşman ayrımını bile yapmadan hareket etmesidir. Kayıpların asıl nedenle­ri bunlardır. Bu anlayışlar çok zarar vere­bilir, geçmişte de zarar verdi. Sanıyorum bunun üzerine duruluyordur, çünkü bunlar taktiği oturtma meselesidir. Bu konuda ge­rekiyorsa uyarma, aydınlatma devam etmeli­dir. Önemli bölgeler vardır. Özellikle o bölgeler üzerinde durulmalıdır. Kısaca bun­lar belirtilebilir. Xaxurke ile bunlar üzerinde konuşulur, yine Çukurca ile konuşulabilir. Gücümüz var ve bu güç onları uzun vadede boşa çıkartabilir. Yani bu imkan fazlasıyla var. Güney halkı da bunları ka­bul etmez artık. Biraz üzerine doğru gitsek, teşhir-tecrit etsek, nihayetinde bunlar bir güruhtur. Ve diğer korucu şeflerinden daha fazla başarılı olacaklarını sanmıyorum. Bu doğru mücadele etmeye bağlıdır. Bu konuda şimdilik bunlar söylenebilir. Evet.

D. Sıpi: Bir de Yu…gillerin görüştükleriyle irtibat kuruldu. Onlar ayın 24’ünde gelecekler.

P. Ö.: Buraya mı gelecekler? Şimdi eğer buraya geleceklerse, bilemiyoruz yani, kimdirler, gerçek midirler? Şimdi bu konudaki tutumumuz ana hatlarıyla şudur; biz şu anda bu tip özerklik tipi oluşumları ikinci plan­da görüyoruz, hatırlatayım. Bizim için mese­le, gerçekten daha önceki görüşmelerimizin gerekçesi olduğu gibi Amerikan ve işbirlikçilerine karşı tutarlı bir anti-emperyalist mücadeledir. Dolayısıyla bunların Mesut gi­bi bazı gerici odaklarla Kürt halkının aley­hine girişecekleri uzlaşmaları tehlikeli buluyoruz. Eğer ABD ve onun işbirlikçilerine karşı mücadele istemi varsa, biz bunda varız; yoksa bunların Kurt halkının demokrasi, özgürlük taleplerine olumlu yaklaşmaları sordur. Döneme göre öne sürdüğümüz bu amaç­larımız önemlidir. Bunun biricik doğru yol olduğuna inanıyoruz. Bu konuda örneğin biz bu özerklik talepli oluşumları temelde pek olumlu bulmuyoruz. Bunlar, halkımızın da talepleri değildir; Amerika’nın dayatmalarıdır, Türkiye’nin dayatmalarıdır. Bu konuda onları çekmeye çalışınız, kendilerinin bu tutumlarını da eleştiriyoruz ve karşı çıkı­yoruz. Bizim tavrımız mücadele tavrıdır. Ve tabii ki Kürt halkının da mücadele etmesi gerekir. Onun için özgürlüğü önemlidir, üzerine gitme, korkutma, yıldırma kesinlikle kabul görmez. Kürt halkını yanlarına çekmek istiyorlarsa, özgürlük tanımaları gerekir; özgürlük mücadelelerine bizzat yardımcı olmaları gerekir. Feodal gericilerle anlaşarak uzlaşarak bu olmaz. Çerçeve budur. Aslında biz mücadele birliğinden yanayız. Yine Tür­kiye’de bu İnönü-Ecevit gibileriyle de itti­fak yapmak doğru olmaz, bunların da diğerle­rinden öyle pek farkı yoktur. Yani Kürt halkının aleyhine ister Kürt gericileriyle, ister Türk şovenleriyle girilecek ittifak­lar uzun ömürlü olmaz. Ve yarar da sağlamaz. Emperyalizm de mevcut durumu böyle bırakmaz, onları sonuna kadar teslim almaya çalışacak­tır. Direnmek isteniliyorsa, bizim çizdi­ğimiz bu çerçeve önemlidir ve bu çerçevede ittifaka varız. Yaklaşım budur. Bunu öz ola­rak böyle belirtebilirim. Sizler de yaklaşı­mımızı bu temelde belirtebilirsiniz. Müca­dele uzun vadelidir, eğer bu konuda tutarlı iseler mücadelelerini bu biçimiyle sürdür­mek ve dayanışma içine girilecekse, bu kanıtlanmalıdır. Ben de kısaca bunu söylüyorum. Yine de gelirlerse değerlendirmeye çalışa­cağım. Bu konularda biraz oyun yapabilirler. Bizi biraz böyle bir koz olarak kullanmak isteyebilirler, bu durumlara da meydan ver­memek gerekiyor. Evet.

D. Sıpi: Şimdi aslında yaklaşımları biraz anlaşılıyor; bir yandan değer veriyorlar, bir yandan da aslında yararlanmak istiyor­lar. O anlaşılıyor. Güya meseleyi oraya ge­lip görüşmek istiyorlar. Bu istemlerinin nedeni de güya en üst düzeyde sonuç almak, yani kesin bir sonuca bağlamak istiyorlar­mış. Öyle bir yaklaşımları da var. Artık ne kadar samimiler bilemiyorum. Muhtemelen üst düzeyden biri görüşmeye gelecek. Çünkü öyle bir izlenim verdiler, artık öyle mi olur veya başka bir durum mu olur bilemiyo­rum. Kendileri öyle yansıtmışlardı. Yaklaşı­mı biliyoruz, konulan çerçevededir. Biz de zaten konulan çerçevenin dışına fazla çık­mıyoruz.

P. Ö.: Evet oldu. Şimdi, bu son Şirvan’da­ki kayıplar ne olabilir acaba? Orada daha önce de bazı kayıplar olmuştu, bu hangi grup olabilir?

D. Sıpi: Bu grup -kesin bilmiyorum ama- giden takviye güçlerden olabilir. Zaten o takviye güçler IV. Bölgenin çabalarıyla çık­mıştı. Muhtemelen bu gruplardır. Yani ben bilgi olarak da bunu biliyorum. Yerelin ken­di grupları, yani önceden orada olan grupların olması zayıf bir ihtimaldir.

P. Ö.: Öyle anlaşılıyor ki, bu fazla ara­zi bilgisi olmayanların hareketi. Bu aşama­da bu hareket tarzı çok tehlikeli. Geçen gün de radyo Cizre’de iki kişiden bahsetti. O iki kişi kim olabilir acaba?

D. Sıpi: Bilemiyorum, muhtemelen bu eyle­min tepkisi olabilir. Yani gelen bireyler vardı, onlar gitmişti sanırım. Özel tim on­lardan ikisini vurmuş. Cizre içinde yapılan eylemde öldürülen polislerden biri de Binevş’in katiliymiş, muhtemelen o eylem son­rası olabilir.

P. Ö.: Bu daha önce de, yani on-on beş gün önce, Şırnak’ta iki kişiden bahsettiler, bi­ri Antepli bir doktormuş, Antep tarafından gelen öyle bir doktor var mıydı?

D. Sıpi: Anlayamadım.

P. Ö.: Şırnak’ta bir doktorla, bir milisin şehit düştüğü söyleniyor. Doktor Cesur diye bir isim söylendi. Antepli öyle bir doktor var mıydı?

D. Sıpi: Şimdi o doğru. Olay Şırnak’ın Meres köyünde oldu. Doktor Cesur’la bir milis şehit edildi. Milis aynı zamanda bir savaş­çı arkadaşın babasıdır. Saflardan kaçan Silopili birisi vardı, o özel timle birlikte köye, savaşçı arkadaşın evine gidiyor, onla­ra, “Biz Gabar’dan geldik, bir grup getirmi­şiz, bazı ihtiyaçları var. Köyün yakınında bekliyorlar, gelin yanlarına gidelim” diyor. Doktor Cesur ve o milisle birlikte gidiyor­lar ve özel tim bunları yakalayıp kurşuna diziyor. Radyo ise “Çatışmada iki terörist ölü ele geçti” diye yayın yaptı. Daha önce de bunu iletmiştik.

P. Ö.: Yeni adaylar bugünlerde gelmediler mi daha?

D. Sıpi: Birkaç gün önce küçük bir grup geldi.

P. Ö.: Peki bu Çukurca’dan, Hakkari’den da­ha fazla katılım olamıyor mu?

D. Sıpi: Gelenler sekiz kişiydi. Bunlar merkezden, Hakkari merkezden gelenlerdi. Bi­ri zaten o Sa.’nin kardeşidir, biri X.’in yeğenidir. Gelenler genellikle aydın kesim oluyor. Yani lise, ortaokul okumuş sekiz ki­şi. Eğer biraz çaba sarf edilirse daha da çı­kan olabilir, daha fazla çıkmalar gelişebi­lir.

P. Ö.: Özellikle o yörenin aşiret ve kabi­lelerinden katılmalar gelişebilir. O önemli, çok geri de olsalar, bazı tavizler karşılı­ğında da olsa, buna biraz fırsat tanınmalı­dır. Yani adaylar çoktur diye, almamazlık edilmelidir. Bir de sanırım gruplar yola çıkmış, herhalde daha size ulaşmadılar. Sa­nırım bugünlerde ulaşırlar. Onların bir kıs­mı Xaxurki’ye gidebilir. Orada eğitim imkanı var. Sizin orası ağırsa, Çukurca’yı da güç­lü bir eğitim alanına dönüştürün. Yani ora­daki eğitim bürosu da birçok yeni eğitim adayı alabilir. Kendi yanınızda da olabilir. Bu eğitim faaliyetini hem nicelik, hem de niteliksel olarak biraz daha yoğunlaştırabilirsiniz. Sanırım mevsim de bu konuda epey uygun. Bu konuda ciddi bir sıkıntının da doğacağını sanmam. Eğer iyi bir iş bölümü geliştirilirse, sıkıntı doğmaz. Sanırım bu nedenle gelişleri erteliyorlar. Onlara geliş olayını ertelememelerini söylenebilir. Bu aşamada gelişler uygundur. Ulaşılabilecek bütün birimlere, bu haber yollanabilir. “Van’dan, Batman’dan, Diyarbakır’dan, Mar­din’den, gelecekler gelsin” denilir. Gelen­lerin içinden bazıları boş çıksa da, bu o kadar mühim değildir. Bence yeni aday alma hızlandırılmalıdır ve bu giderek daha da hız­landırılır. Bu edinilen birçok tecrübeler verilir ve sıkı denetlenirse, birçok kişi eğitimden geçirilmiş olur. Eğitim kadrosu var ve üzerlerinde durulursa, iyi denetlenilirse kaldırabilirler. Bu yıl bu işi yürütebilecek epey adam var. Buna biraz dikkat gösterilmelidir.

Bir de şu helikopterler meselesi var. Herhalde etkili darbeler vuruyorlarmış. Bu son kayıplar da sanırım bu helikopterlerden kaynaklandı. Bunlar Kobra tipi helikopterler oluyor. Bu helikopterler, eski türden araçlar değil, bu açıdan arkadaşların, eski hareket tarzlarına aldanmamaları gerekir. Yani bu helikopterin durumuna göre bir tavır alınma­lıdır, örneğin gizlilik gibi.. Aslında bu önemlidir. ABD’nin bazı helikopter birlikle­ri oraya geliyor ve bence bize karşı kullanacaklar. O anlaşılıyor, çünkü gelen tüm birlikler, o tip helikopter birliği ile ge­liyor. Büyük oranda zorlanan TC’yi, sanırım bu helikopter birlikleri vasıtasıyla rahat­latacaklar. Bu duruma biraz dikkat çeken, uyaran, eski hareket tarzlarını biraz daha değiştiren bir talimat yollanabilir. Böyle bir talimat ve diğer yönden güçleri büyütme faaliyeti, uzun vadeli olarak verilen kayıplar rahatlıkla telafi edebilir. Bu son ka­yıplar, -Şirwan’dakiler de dahil- değişti­rilmeyen eski hareket tarzındandır. Bu konuda son uyarılar yapılabilir. Bunları söylüyo­ruz, bunun yanında başka ciddi sorunlarınız var mı? Bazı arkadaşların durumu nasıl? Biz burada, biraz zindandan çıkanlara yükleniyo­ruz. Çıkanlardan Fu. buraya geldi. Zaten ayağa kalkmış yürüyebiliyor. Yine Ze. Yıl. geldi. Zindandan çıkanların büyük bir kısmını almış sayılırız. Tabii bu, bizi epey uğraştırıyor. Özellikle Sa. epey diretiyor. Fakat onu da anlayış düzeyinde ikna edebile­cek çok şey var. Zindanda ‘84’ten sonra bir başkalaşımı yaşamışlar. Bu farklılaşma ‘84, ‘85’ten sonra çok açık ve geliştirdikleri önderlik, gerçekten alternatif ve karşıt bir önderliktir. Çoğu da buna, bilmeden alet ol­muş. Aslında Güney’deki hikaye de budur, o diğer alçağın yaptığı da budur. Yani ayrı bir PKK oluşturma. Semir’in bir ara adım at­tığı ama başaramadığı ile bu, aynı şeydir. Aslında daha içerdeyken bu tip planları var­dı. Daha planlı, daha örgütlü bir biçimde, o deneyimi de alarak, bu yönlü planlarını ce­zaevinde biraz daha ilerletmişler. Şahin, Yıldırım yapamamıştı ama bu yapmış. Bu bi­raz da ilerletmiş. 84-85’lerde silahlı sa­vaşımı yeniden geliştirdiğimiz zaman, o “Şe­hirlere ağırlık verme” bilmem, “Artık kır­larda bir şey yapılamaz” türünden fikirler geliştiriyor. Aslında hepsi bunun bir parça­sı olarak kendini ortaya çıkarıyor ve bu bi­linçli de olabilir. Sel..‘in de o zaman yap­mak istediği şey buydu ve Sel.. o zaman Bat­man üzerinden bununla görüşüyordu. Bu yönlü bazı görüşmeleri vardı. Aslında benzer bir olaydır. Ve bu olay günümüze doğru hızlana­rak geliyor. Legal faaliyeti tamamen öne çıkarma, şehir faaliyeti, bilmem bu konuda bir yaşam tarzı oluşturma. Bunlar oldukça iler­letilmiş. Şimdi bunun üzerinde büyük bir yo­ğunlukla duruyoruz. Arkadaşların büyük bir kısmı, hatta firesiz hepsi bize bağlı. Ka..’un da haberi var. Fakat yeniden durumu değerlendirme, gözden geçirme ve onları çizgiye çekme, partiye çekme biraz zaman alacaktır. Bu durum, Güneydekiler için de biraz geçerlidir. Yani o kaçıştır, o soysuzlaşmadır, o laçkalaştırmadır hepsi bununla ilgili. Yani aslında temel biraz böyle atılmış. İnançsız­lık geçen yıllardan beri hızlandırılmış ve ‘85’te burada da böyle bir çaba vardı. Bütün bunların aslında belli bir ilişki içinde yü­rüdüğü ve giderek böyle bir tasfiyenin yürü­tülmek istenildiği anlaşılıyor. Şimdilik du­rum böyle, yani buradaki çalışmaların önemli bir yönünü, cezaevinden çıkanları da bu ko­nuda parti hattına çekmektir. Güney biraz halledildi sayılır, ama tabii bazı öğeler hala var. Bazı alçakça faaliyetler yürüten öğeler hala var. Mesela o Med.. denilen Abd..ın kızı var, aslında o çok önemli bir öğe. Aslında ‘85’ten beri çok gizlice çalışmalar ve Şener hala önderdir. Yani böyle bir örgüt­lülükleri var ve sorun öyle basit değil. Ba­zı çalışmaları olmuş, fırsat bulsalar bu fa­aliyetlerini daha da sürdürecekler. Güneyli öğeleri biraz da bu temelde görmek gerekiyor. Artık biraz eğitimle, biraz pratikle militanlaşmayı sağlamak gerekiyor. Kısaca bunlar söylenebilir. Bunlar ciddi bir şey olmasa da bu anlayış fırsat bulursa her an kendini örgütlemeye ve işte, KDP’ye dayanarak, TC’ye dayanarak, bilmem şu veya bu güce dayanarak sonuç almak isteyebilir. Bunlar biraz önemli.

Diğer bir şey; bu Hümeyniciler; galiba “Cizre ve Şırnak’ta bize kötü davranılıyor” diyorlar. Şimdi bu yörelerde bunların bazı adamları varsa bence bunları vurmasınlar. Yani mümkün olduğu ölçüde dostluk yapsınlar. Bu aşamada bunları karşımıza almak taktik açıdan doğru değil. Mardin’de, Şırnak’ta, Batman’da bunlar vardırlar sanıyorum. Gerek­siz adamlar da olsalar, dost geçinsinler, bunlarla çatışmaya girmesinler. İdil’de o iki tanesini vurmuşlardı, İran’da bunu epey mesele yapmışlar, epey sorun çıkarmışlar. Yani bu tür şeyler İran’ın daha olumlu yak­laşımlarını gölgeliyor. Buna biraz dikkat edilebilir.

Serhıldanlar meselesine gelince; haber vermiştik, Serhıldanlar artarak gelişebilir. Orada da örgütleyebilirsiniz. Yani bütün bu konularda fazla merkezi yetkimizi kullanma­ya gerek yok. Bu, gerektiği zaman kullanılır. Fe..’gillerin gelmesi için de acele etmeyelim, çünkü bu boşluklar doğabilir. Bence elden geldiğince diyaloglar sürdürülür. Çok önemli olmadıkça da alanları önderliklerden yoksun bırakmamak gerekiyor, güçlü tutmak gerekiyor. Buna Garzan da dahil, Mardin III. Bölge ile Garzan’ın birleştiği alana bir takviye düşünülebilir. D…gilin orasını, Garzan’ı da etkileyecek tarzda oturtulmalıdır. Biz de burada bu konuda biraz hazırlık yapacağız. Ama orda da böyle bir boşluk var. 4. Bölge de dahil, iki şubesi de merkezi olan bir oluşum düşünülebilir. Ve bu çerçevede çizgiyi oturtacak güçlü bir kadro ile takviye edilebilir. Çünkü sanırım oradan müdahalelerle bile boşluğu sınırlı giderebiliyorsunuz. Bu söylediğimiz tarz üzerinde durulabilir. Kısaca belirteceklerim bunlar. Evet.

D. Sıpi: Bunlar doğrudur, olumlu olabilir. Yalnız bu ABD’nin TC’ye sunduğu destek önem­li. Yani sorun sadece helikopter sorunu de­ğildir. Yani bunlar orada güvenliklerini sağ­lamak için o çerçeveleri birleştirecekler. Sanırım önümüzdeki günler en büyük yoğunlaş­ma orda olacak. Yani TC onlara mutlaka güvenliğini sağlattırmak isteyecek ve bu işbir­likçi güçler de ona o güvenceyi verecektir. Onlara onun için yükleneceklerdir…………Yani önümüzdeki dönemde, Ci..’ların, D.‘ların olduğu o alanlara epeyce yüklenecekler, çünkü Ci..’ların olduğu yeri tutmadan orda güvenliklerini sağlamaları çok zor. Başlan­gıçta sanıyorum ABD’de TC’ye yardım edecek, o helikopter güçlerini bize karşı kullanacaklardır. Bu da elbette ki bizim açımızdan ye­ni bir düzenlemeyi gerekli kılıyor. Bu düzenleme olmadan olmaz, bunu biz de fark ediyoruz Yani teknik fazla önemli değildir. Onlara karşı önlem geliştirilebilir. Önemli olan bizi o alandan söküp atmaya çalışacakları­dır. Çünkü orayı kendileri için bir dayanak noktası haline getirmek istiyorlar, bu açı­dan önemli bir konu.

P. Ö.: Evet, yani o üçgeni, KDP’nin de ya­kın desteğiyle; KDP, TC, ABD’nin yakın desteği ve işbirliğiyle düşürmek istiyorlar. Açık ki o alan, ciddi bir devrimci alandır. Orayı böyle bir pasifikasyona tabi tutacak­lar. Yakın devrimci mücadelelere fırsat ta­nımak istemeyecekler. Tabii bazı düzenleme­ler olabilir. Yani öyle zarar verebilecek açık hareket tarzı yerine çok gizli, çok ha­reketli yani özellikle onların o tekniğini boşa çıkartabilecek bir taktik içinde olunmalıdır. Bu dönemlidir. Gerekmedikçe de bir­çok alanda yaptığımıza benzer çalışmalara, buraya dayatmamalıyız, mevcut gelişmeleri kesin bırakmak da doğru değil tabii. Yani daha çok öyle niteliği yükseltilmiş bir çalışma düşünülebilir. Öyle ucuz eylem anlayışıyla oraya yaklaşılmaz. Fakat kesin­likle alan üzerinde bizim sürekli denetimi­miz de önemlidir yani o üçgeni bu aşamada iyi değerlendireceğiz. Özellikle kitle çalış­ması önemlidir. O kitle içine silahsız ve oldukça çalışabilenleri koyabilmeliyiz. Siyasi faaliyet biraz önem taşıyabilir ve çok kaliteli bazı birimlerin oralarda çalışması önem kazanabilir. Aslında bunu biraz daha içeriye kaydırmamız gerekiyordu. Eğer IV. Böl­ge biraz rolünü iyi oynayabilseydi, o araları birleştirebilseydik merkezi biraz oralara kaydırmak isabetli olabilirdi. Sanırım orası TC’yi çok zorlayabilir, bu konuda bir boş­luk var, bunu da belirttim. Şimdi kısaca bunları söyleyebilirim. Başka, arkadaşların iletmek istedikleri herhangi bir şey var mı?

D. Sıpi: Hayır başka bir şey yok. Bu katı­lımlar devam ediyor……………………herhalde anlaşılmadı, yani yerelde katılım­lar var. Uludere’den, Şırnak’tan, Çukurca’dan katılımlar gelişiyor. Belki bunlar ye­terli değil, azdır ama böyle katılımlar var. Bizim birimlere, bizim alanlara özellikle ve ısrarla savaşın güçlendirilmesi açısın­dan olsun, düşmanın birçok oyunlarının boşa çıkarılması açısından olsun, bölgenin savunması açısından olsun, yerel kadro çıkarma, yerel savaşçı çıkarmanın her bakımdan önemli olduğunu söyledik, çıkarılabilir de ya da tarafsız hale getirilir. Yani bunlar birtakım teknik sorunlardır. Arkadaşların bu yön­lü biraz çabaları var ama geçmişte yapılan tahribatlardan ötürü şu anda askerlik yasa­sını uygulamak doğru olmuyor, daha çok gönüllülük esasıyla çıkarılmaya çalışılıyor, bu da azsayıda adayın çıkmasına yol açıyor. Ancak giderek bunun fazlalaşacağını bekliyo­ruz. Yani o …….. katılımların olduğunu belirtmek istiyorum. Başka da ileteceğimiz fazla bir şey yok. Yalnız bu CNN televizyo­nundan 3 kişi gelmişti; sordukları şeyler daha çok müttefiklere karşı tavır, bilmem KDP türü şeylere karşı tavır, bilmem niye silahlı mücadele, silahsız olmaz mı, niye illa bağımsızlık daha farklı şekilde olmaz mı? Bu tip sorular sordular. Daha çok eğili­mi belirlemeye çalışıyorlar, geleceği kes­tirmek istiyorlar. Daha çok bilgi toplamaya çalışıyorlar, sorularından bunlar anlaşılıyordu. Kendilerinin belirttiklerine göre on güne kadar Almanya’dan da geleceklermiş. Şu anda sanıyorum bir de Yeşillerden bir mil­letvekilinin geleceğini söylüyorlardı.

P. Ö.: Şimdi onlara şöyle yaklaşılmalı, “Siyasi mücadeleyi, siyasi örgütlenmeyi TC, sizin TC yasaklamıştır. Bu konuda görüşmeden kaçınan, siyasi yollarla meselelerin hallinden kaçınan TC‘dır. Biz sonuna kadar açığız, yeter ki çözüm için ortam olsun. Hatta bu konuda eğer siz, ABD veya müttefikler, şun­lar bunlar eğer Kürt halkının haklarından yanaysalar, mesela Irak’ın Kürtlere dayattığı imhayı, sürgünü Türkiye de dayatıyor, neden görmezden geliniyor?” denilir. Bu işlenebilir, “Türkiye’ye de bu temelde biraz baskı uygulamalısınız, eğer insan haklarına, bil­mem halkların özgürlüğüne biraz saygınız varsa; ABD’nin saygısı varsa, Almanya’nın saygısı varsa arabulucu olarak ortaya girin, halkımıza dayatılan bu baskıları, tasfiyeyi, binlerce köy boşaltmalarını engelleyin” denilir. Evet bunlar söylenebilir. Görüşmek üzere başarılar diliyor selam ve sevgileri­mizi iletiyoruz.

13 Temmuz 1991

PARTİ ÖNDERLİĞİNİN 15 TEMMUZ 1991 TARİHİNDE YAPTIĞI TELSİZ KONUŞMASI

P. Ö.: Derya Sor merhaba, ses anlaşılıyor mu?

D. Sor: Anlaşılıyor Başkanım.

P. Ö.: Ne var, ne yok? Son durumları öğre­nelim önce.

D. Sor: …….. bunun için oradaki araç­lar, yani telsizlerden birisi gerekiyor. Bi­ze oradaki telsizin aynısı gerekiyor. Ayrıyeten Cu. arkadaşın yanında bulunan ekip……. Çi.. arkadaşların, araçlarla buraya aktarılması gerekiyor. En önemlisi de emni­yet gücü gerekiyor. Yani biraz tecrübeli em­niyet gücü lazım. Ve ne zaman çalıştıracağı­mız ise artık vereceğiniz talimata bağlıdır.

P. Ö.: Ah..gilin oradan ne haberler geli­yor?

D. Sor: Ah. arkadaşlardan herhangi bir ha­ber yoktur. Yeni bir haber alamadık.

P. Ö.: Ba..gil gitmiş mi? O bir de Doğube­yazıt’ta biraz araç gereç yakalanmış, adam yakalanmış. Onların gerçeği nedir?

D. Sor: O araçlar, Seyfi arkadaşın şahadeti üzerine gelişen olaylardır. Muhtemelen yaralı yakalanan, o iki aracı ele vermiştir. Esas mesele oradan kaynaklanıyor.

P. Ö.: Grup gitmiş mi?

D. Sor: Grup ayın 11’inde daha aktarılma­mıştı. Sınıra giden arkadaş dönmemişti. Aktarmak için sınıra giden arkadaşın dönüşünü bekliyorlardı. Hemen aktarılmadı.

P. Ö.: Zaten bu yeni eğitim grubu oraya geldi herhalde.

D. Sor: Evet, grup bize sağlıklı bir biçim­de ulaştı.

P. Ö.: Sayınız ikiyi buldu mu? İki mi, iki buçuk mu?

D. Sor: Yok, sayımız toplam bir buçuktur.

P. Ö.: Eğitim adayları mı oluyor?

D. Sor: Tümüyle onlardır. Yani deneyimli hiçbir arkadaş yoktur. Sadece birkaç tane eğitimle ilgilenen arkadaş deneyimlidir.

P. Ö.: Şimdi o zaman, on kişilik tecrübeli -hem eğitime, hem de emniyete yardımcı olabilecek- arkadaş Haftanin’den istenebilir. Biz de söyleriz. Ayrıca kırk kişilik yeni bir eğitim grubu istenilebilir. Yine o aleti çalıştıracak arkadaşlar da istenile­bilir. Siz gerek araç için, gerekse emni­yet için ve gerekse de oranın kaldırabilece­ği kadar öğe istersiniz. En az kırk kişi ka­dar olabilir. Herhalde yollar uygundur. Bi­lemem, o yolları, yani askeri yolları şimdi daha iyi geliştirmek zor olmasa gerek diye düşünüyoruz.

D. Sor: Evet yollar çalışıyor. Fazla bir sorun yoktur. Ancak on kişi az olur. Düşman tahammül etmeyecektir. Böyle bir temelde kabul etmeyecektir. Bizim buna göre tedbir almamız gerekiyor.

P. Ö.: Neyse, ihtiyaç kadar temin edilir. O kadar adamın ne kadarı Güney’e, ne kadarı Kuzey’e yollandı?

D. Sor: Şimdi, buradaki arkadaşların bir kısmı bayan arkadaşlardı. Ayrıyeten bu gümrük işine epeyce arkadaş ayırmak durumunda kaldık. Yani hem tehlikelidir, hem de çok geniş bir alan üzerinde hareket ediyorlar. Yaklaşık elli civarında arkadaşı o işle uğraşmaları için ayırdık. Çok nokta oluştur­mak zorunda kaldık. Başka türlü kontrol al­tına almamız, yürütmemiz güç olur. Esas ola­rak ihtiyaç bundan kaynaklandı. Bırakılan yapı da çoğu sorunlu olanlardır. İçinde çok azı sağlıklı bir yapıdadır. Yani burada daha çok kışın aktarılan, sorunlu yapı vardı. Bu sorunlu yapıyla bu gümrük işlerini yürütüyoruz. Ayrıyeten lojistik işlerini temin etmek için, yine bir grup arkadaşı ayırmak duru­munda kaldık. Güney’e-Kuzey’e güç takviye edildi. Şimdi bundan dolayı güç yetersizli­ği var.

P. Ö.: Peki, aslında biraz daha yeni güç çıkarılabilirdi. O Van oradan epey zemin var­dı. Demek ki fazla çabalamıyorlar. Kanallar tıkalı olmasaydı, epey yeni adam gelebilir­di. Neyse, sorun değil. Be..gilin orasında da epey insan var. Yani biraz oradan da alı­nabilir. Bu tür sorunlar öyle halledileme­yecek sorunlar değildir; güç çok.

D. Sor: Biz konuşuruz arkadaşlarla. O boş­luğu doldurmak için Be.. arkadaş onları da yola çıkardık. Kendileri Ah..gilin oraya gittiler. Artık kısa bir sürede geçmeleri gerekiyor.

P. Ö.: Oldu. Başka herhangi eylem haberleri gelmiyor mu?

D. Sor: Bundan iki gün önce Şemdinli’nin …. köyünde yoğun çatışmaların olduğunu duyduk. Ancak bunlarla bağlantı kurmuş değiliz. Yani sonuçlarını almış değiliz. Artık nasıl geçmiş bilemiyoruz.

P. Ö. : Yine de o Az..gilin, Ad..gilin o­rasını işletmek gerekecek. Be..gillerle ge­reken değerlendirmeler yapılır ve egemenliği pekiştirmek işine ağırlık verilir. Biz onu da arkadaşlarla konuştuk. Orda güç vardır. Yani gerekirse o gücü Oramar dolayına çeke­rek nüfusu geliştirmek, giderek egemenliği, otoriteyi oturtmak gerekir. Biz orayı biraz sessiz görüyoruz. O sessizlik de doğru değil. Çok rahat edebilecek bir imkan doğmuştur; neden çalışamıyorlar? Bunu bir turlu anlaya­mıyoruz. Onun için oraya acil değişiklikler gerekir ve yapılmalıdır. Sizin orayı birlik­te koordineli bir biçimde yürütmeniz gereki­yor. Konuşulabilir, yani bu biraz koordine edilebilir. Kuryeler de gidiyor, konuşma da oluyor. Madem oranın sorunlarını biraz biliyorsunuz, onun için yüklenmeyi de bilme­niz gerekiyor. Oldukça yüklenmelisiniz.

D. Sor: Oldu, gerekeni yaparız.

P. Ö.: Şimdi, İran KDP’sine de, “Birbirimi­ze zarar vermeyelim. Ne siz bize, ne de biz size zarar verelim. Dostça geçinelim” deni­lir. Dolaylı yoldan adam gönderilebilir. Birbirinizin çalışmalarına engel olmamak gerekli. Yoksa her iki taraf da zarar görür. Tabii böyle uygun bir yöntemle iletilir. Ama eğer TC’nin emirlerini yerine getirirlerse de dikkatli olmak gerekir. Bu konuda duyarlı, gerçekçi, öyle oyuna gelmeyecek bir biçimde bunlar halledilebilir. Ama ısrarla TC dayatmasıysa, gereken tedbirler alınır. Bunlar da önceden bilinen şeylerdir.

Şimdi eğitimi de bizzat kendiniz yönetme­lisiniz. Kendiniz de bizzat bazı önemli dersleri vermelisiniz. Gidişattan emin ol­duktan sonra yardımcılara terk edilebilir. Yani yardımcılar eğitimi iyi yürütebilecek­lerse, iyi sonuç alabileceklerse terk edile­bilir. Yani eğitimin ikinci ellere terk edilmemesi gerekir. Hem siyasi, hem de askeri yönden tam gelişecekleri bir çerçevenin oluşturulması ve bu çerçevenin denetimi de gerekir. Bunu bizzat yapmak gerekiyor. Böyle geçmişteki gibi uyduruk sorunlarla uğraşılmamalı. Tam parti kişiliği yakalanabilmeli. Savaşçı kişilik tam egemen kılınmalı ve mi­litanlaşma orada da kesin oturtulabilmelidir. Oranın fırsatı, imkanı geniştir. Bu ko­nuda böyle anormalliklere yer verilmemeli. Bunlar biliniyor.

Sanırım her iki taraftan da gelmeler ar­tar. Onun için hazırlıkları daha geniş yapabilirsiniz. Oranın mevcudu güze doğru daha da artar. Hatta birkaç kat artabilir. Dolayısıyla hazırlıklarınızı bunu karşılayacak nitelikte geliştirmelisiniz. Yani hazırlığı­nız her bakımdan olmalı. Malzemedir, eğitim malzemesidir, kitabından tut bilmem diğer tüm eşyalara kadar, böyle bir hazırlık ya­pılmalı. Bunlar söylenebilir.

Ayrıca İh… arkadaş gitti mi, yoksa hala orda mı?

D. Sor: İh.. çoktan gitti. Aynı gün ayrıldı, öte taraftadır.

P. Ö.: Oldu. Şimdilik bizim belirteceğimiz başka bir şey yoktur. İlerde oraya bazı iyi arkadaşlar gönderebiliriz. Fakat şimdilik oranın imkan-olanaklarını en iyi bir biçim­de değerlendirebilirsiniz. Biraz daha yara­tıcı yaklaşılabilir, biraz daha böyle so­nuç alıcı çalışma, biraz daha günü, zamanı çok iyi değerlendirme olanağı vardır. Onun için o askeri kanallar, irtibatlar çok önemlidir. Bence o kanalla irtibatlar çok çeşitli biçimlerde, 24 saat işleyecek bir tarzda tutulmalı. Tabii irtibat, kanal çok çeşitli şekilde çalıştırılmalı. Özel kurye­den tutalım, vatandaşlardan yararlanmaya ka­dar her yol denenmelidir. Bu çok önemlidir. Bunlar bu arada rahatlıkla yapılabilir. Her iki KDP’den gelecek tehlikeleri biraz da istihbarat-irtibatın iyi olması bertaraf edebilir. İstihbarat-irtibat iyi oturtulursa, bu yapılabilir. Zaten hep bu yüzden kaybet­tiniz, çok anlamsız kayıplar verdiniz. Yani bütün bunlar irtibatın ve onların eğiliminin zamanında iyi kestirilememeğinden kaynakla­nıyor. İyi niyetin, irtibatsızlığın bir ürü­nü oluyor. Yapılar, gruplar bu konuda çok irtibatsız, çok yanlış veya gerçeği bilme­den hareket ediyorlar. Bu konuda bu tip du­rumlara düşmemek gerekir.

İrtibat karşı tarafın ne olduğu, amacı, bütün bunların bilinmesidir. Böylesi bir ir­tibata dayanan bir hareket tarzının mutlaka oturtulması gerektiği biliniyor. Yani düşma­nın eğilim ve amacına göre emniyet, güç, otorite ve buna göre hareket. Anlaşıldı mı? Sonra tekrar görüşürüz. Başka belirtilecek herhangi bir şey var mı?

D. Sor: ….. arkadaşlar çalışmalarını sür­dürüyorlar. Ayrıca kadro ihtiyaçları oluyor, Özellikle bu Güney’den, Arapça bilenler ola­bilir. Bu konuda belli bir zorlanmanın çekileceği görülüyor. Şimdiki gücümüzü seferber etmişiz. Şimdilik daha çok şehir kesimlerin­de bu ihtiyaç doğuyor. Açılım sağlanmış ama daha da gerekebilir. Bizim belirteceğimiz budur. Şimdilik durum böyledir.

P. Ö.: Yayın mı diyorsunuz?

D. Sor: Yok, kadro arkadaşlara ihtiyaç var­dır. Ayrıca yayına da ihtiyaç vardır.

P. Ö.: Hangi dili bilen; Kürtçe mi, Arapça mı?

D. Sor: Arapça bilenlere ihtiyaç vardır. Elimizdeki arkadaşları gönderdik. Yalnız yapıyı harekete geçirmişiz, daha fazla ihti­yaç doğabilir. Propaganda, ajitasyon, örgüt­leme faaliyetleri yürütmek için dil sorunun­dan dolayı Arapça bilmek önemli oluyor.

P. Ö.: Şimdi tamam, Haftanin’den istersi­niz. Biz oraya yüzlerce gönderdik. Ne kadar lazımsa, istenebilir. Biraz eğiterek yollarsınız. Biz katbekat bu ihtiyacı kar­şılayacak kadar yolladık. Yayın da yolladık, ihtiyaç kadar isteyeceksiniz, biz de söyle­riz. Tekrar arkadaşlara selam söylersiniz. Bundan sonraki seferlerde bazı arkadaşlarla da konuşulabilir, hazırlarsınız. Selamlar başarılar…

D. Sor: Selamlar saygılar Başkanım.

PARTİ ÖNDERLİĞİ

15 TEMMUZ 1991

PARTİ ÖNDERLİĞİNİN 26 TEMMUZ 1991 TARİHİNDE YAPTIĞI TELSİZ KONUŞMASI

D. Sor: Son dönemde, arkadaşlar geldi, biz onlarla görüştük. Pinyaniş takımı, Kuzey İran takımı, Herki takımı geldiler. Diğer takımlarla son dönemde ilişki kurmadık. Daha önce verilen bilgiler var. Pinyaniş takımın­da sekiz arkadaş bulunuyor. O alanın faali­yetleri normal bir seviyede. Arkadaşların olumlu yönde bazı çalışmaları vardır. O alanda mayın ve suikast eylemlerinin dışında iki eylemleri var. Alandaki kitlelerin yak­laşımı olumludur. Diğer taraftan Oramar kö­yünde, grup ilk giderken, Hakkari kesiminde üslenmeye çalışmıştı. O alanda genelde ba­harda da kar vardır. Kardan ötürü geçiş yapamamışlardı. Bir-bir buçuk ay kadar orada çalışmalarını sürdürmüşler. Bu alanda genel­likle cephe ve Yekiti’yi etkisiz kılma teme­linde çalışmalar yapmışlar ve bazı gelişme­ler sağlamışlar. Karlar biraz eridikten son­ra, grup kendi alanı olan Cudi alanına geç­miş. Üslendikleri alan dar bir vadi ve yay­ladan oluşuyor. Burada kalabilme imkanı zor­laşıyor. Grup oraya giderken gecikmeler ya­şamış. Alana girer girmez de çatışma durumu yaşamışlar. O çatışmada düşmanın bir heli­kopteri düşürülmüş, iki arkadaş şehit düş­müş, bir arkadaş da yaralı olarak düşmanın eline geçmiş. Düşürülen helikopterde bir binbaşı, bir üst teğmen, bir astsubay ölmüş. Ölen asker sayısı bilinmiyor. Grup çatışma­dan sonra geri çekilmiş, geri çekilmeyi tekrar giriş yaptıkları hat üzerinden yapmış­lar. O alanda pek hazırlıkları yokmuş. Daha sonra yeniden sınıra geldiklerinde, tekrar geri dönmüşler. Alanlarına kadar gelmiş fa­kat alana girmemişler. Yani Cudi, Oramar kampında kendi alanlarının dışında biraz faaliyet yürütmüşler. Kısmen Hakkari kesim­leri, kısmen de Merinik kesimlerinde belli bir çalışma yapılmış. Esas girmesi gereken alana girmemişler. Her iki tarafta da çevre alanlar, -Şemdinli’nin belli bir kesimi oluyor- Herki aşireti oluyor. Bu aşiret içerisinde belli çalışmaları olmuş. O alan da bir bütün olarak çeteydi. Çetelerde önemli oran da bir çözülme var. Hemen hemen her köye girmişler. Belli ilişkiler sağlamışlar ve çetelerin bize karşı savaşmaları ortadan kaldırılmış. Fakat bu çeteler hala ihbarcı­lık ve benzeri durumlarını sürdürüyorlar. Şemdinli’nin içine kadar ilerlemişler. Halihazırda o alanlarda belli ilişkiler kurul­muştur. Alanda çetecilik, faaliyetlerin önünde bir engel olmaktan çıkmıştır. Fakat alanın eylemliliğe ihtiyacı vardır. Arkadaşlar bu yönde yeterince eylemlilik durumuna girmemişlerdir. Daha çok mayınlama biçimin­de eylem geliştirmişler. Mayınlara çarpıp ölen asker sayısı toplam 11’dir. Bu grubumuz Xaxurke tarafında çalışan Şemdinli gru­bu ile zaman zaman, yakın noktalara kadar gelmişler, fakat birbirleriyle buluşamamış­lardır.

Diğer taraftan, son dönemde Fe.. arkadaşın gelişiyle birlikte, gelişkin arkadaşlar­dan on beş kişilik bir muhafız birliği oluş­turuldu. Bu arkadaşlar, her iki alana giriş yaptı. Orada bir karakol eylemi yaptılar. Bu eylemde ölen asker sayısı bilinmemekte­dir. Bu muhafız birliğimiz aldığımız bilgi­lere göre, oradan Oramar üzeri geçtiler ve o alanda çalışma yürütüyorlar. İçlerinde Oramarlı bir arkadaş yok. Alanın faaliyetle­ri hakkındaki durum budur. İlerde Cudi, Hak­kari üzerinden sınıra gelecekler, bir durum değerlendirmesi yapacaklar. O grup, bu biçimde çalışıyor. Telsizde dinlediğimiz kadarıyla karakol eyleminden sonra bir çatış­ma durumları daha olmuştu. Sadece bir manev­ra yapmışlardı, herhangi bir kayıpları yok­tu.

Merinik takımının ilk girişinde birinin kaçması üzerine takım çatışmaya girmişti. Sınırı geçerken askerlerle iç içe geçmişler. Askerle bir arkadaş boğuşuyor. Daha sonra diğer arkadaşlar müdahale ediyor. Takımda bulunan ve çevreyi tanıyan bir arkadaş şehit oluyor. Bu arkadaş Uludere’yi biraz daha iyi tanıyordu ve manga komutanı yardımcısıydı. Bir arkadaş da yaralanıyor. Yaralı arkadaşı oradan alıp götürüyorlar. Sonra bir noktada bırakıyorlar. Beş-altı güne kadar arkadaşa bir müdahale olmayınca, arkadaş kendisi yola iniyor orada da düşmanın eline geçmiş. Daha sonra biz durumu yine telsizle izledik. Durum böyle olunca Hü..’i ve iki arkadaşı bu­radan takviye biçiminde gönderdik. O zamana kadar Hü. uygulamadaydı. Bazı raporlar ver­mişti. Kısmen de olsa durumlarını belirtiyordu. Fakat bir süre daha uygulamanın devam etmesi gerekiyordu. Ancak bu durum ortaya çıkınca, uygulamayı kaldırdık. Grubun dağılmayla yüz yüze gelme durumu vardı. Grubun tekrar toparlanması gerekiyordu. Bu açıdan, biz onu o alana gönderdik. Henüz kesin bir bilgi almış değiliz. Kendileri Hakkari’nin batı kesiminde çalışıyorlar.

Son dönemde Z.’nin hakkında bilemiyoruz, ama on kişilik bir grupla Çukurca üzerinde çalışıyor. Küçük bir grup, daha çok şehir faaliyetleriyle sınıra yakın köyler üzerin­de çalışıyorlar. O grubun da üç-dört tane eylemi vardır. Ayrıca mayınlama, suikast vb. eylemleri vardır. Düşmana belli oranda ka­yıplar verdirmişlerdir. Çukurca merkezinden dokuz arkadaş almışlardı. Bu arkadaşlardan dördü sınırda tekrar kaçtılar. Beş tanesi şimdi eğitimdedirler.

Bazı gelmek isteyenler vardır.

Daha sonra iki arkadaşı Hakkari merkezine gönderdik. Bu arkadaşlar alanlarına yetiştiler ve çalışıyorlar. Alanın geniş bir kitle potansiyeli var. Şimdiye kadar örgüt yaratılmamış. Burada bir açılma durumu olabile­cektir.

Bazı arkadaşlar geldi. Üç-dört arkadaş da aradan geldi, katılım yaptılar. Ayrıca bu mıntıkadan gönüllü ve silahlı olarak ka­tılanlar var. Sayıları az da olsa, daha ön­ce ilişki kurmadığımız köylerden geldikleri için bizim açımızdan önem teşkil ediyorlar.

Ayrıca eğitim devresi vardı. Bu alandaki eğitim devresi tamamlandı. O arkadaşlardan altı-yedi tanesi daha çok Orta Bölge, Serhad, Bingöl o alanlara önerileri vardı, zaten o alanlardan gelmişlerdi. Bunları Xaxurke üzerinden o alanlara gönderdik. Bulundu­ğumuz alan için de bazılarını tuttuk. Bu ar­kadaşları Güney faaliyetlerine, sınır alanlarındaki diğer gruplara takviye etmek için bıraktık. En az 13-14 arkadaş orada kaldı. Geri kalan 25 civarında arkadaşı da kendi­mizle birlikte bu alana getirdik. Son geli­şimizde Güney’de gerilla faaliyetlerini yü­rütmek için 15 kişilik bir grup örgütledik. Bu arkadaşlar da çalışmalara başladılar. Bu arkadaşların önlerinde engel teşkil edebile­cek herhangi bir durum yok.

KDP biraz çökmüş durumdadır. Kendi içle­rinde tehlikeli yönelim-eğilimi olsa da, mevcut durumda kitlenin bize sempatisinden dolayı herhangi bir şey yapacak durumda değildirler. Yekiti ile durumlar iyidir. Güney’deki gruplarla da yakın ilişkilerimiz var.

Güney’deki bir grup arkadaşla görüştük. Bir grup arkadaş da içeri geçmişti. Bunla­rın da bir-iki eylemi vardı. Ancak bu eylemlerdeki düşmanın ölü sayısını bilmiyorlar. Bu iki gruptan biri geri cephe faaliyetleri­ni yürütüyor. Daha çok gümrük işleriyle, lo­jistik işleriyle uğraşıyor. Diğer grup içer­dedir. Ha.. arkadaş onlar gelmemizden iki gün önce Kaşuri kesimine geçtiler. Daha çok eylem üzerinde duruyorlardı. Durumlar biraz böyledir.

Daha önceden bize zarar vermiş kesimler var. Bunların bazı görüşme istemleri vardır. Yaklaşımlarında bir tedirginlik var. Yani bir sonuca ulaşmış değiliz. Ancak biz de kendilerine güven vermeye çalışıyoruz. Bazı davranışları geriye çekilme durumlarının olabileceği imajını veriyor. Çukurca kesimin­de daha çok ajanlaşmış kesimden oluşmuş bir tim vardı. Bunlar silahlarını bıraktı. Affe­dilmelerini istiyorlar. Geçmişte … üzerin­de bize karşı güçleri vardı. Bunlar tümden silahlarını bıraktılar. Fakat düşman yönelirse ne olur, bunun kesin sonuçlarını bile­miyoruz. Bazı köyler silahlarını indirdiler. Düşmanın köylüleri zorlamaları sonucu tekrar silah almak zorunda kaldılar. Sonuç olarak biz de hazırlandık, en az bir mıntıkada silahsızlandırmaya gideceğiz. Böylesi bir du­rumda silah indirmeler olabilecektir. Köylü­ler kendi başlarına silah indirmede zorlanı­yorlar. Biz de bu konuda belli bir perspek­tif vermiş durumdayız. Köylülere “Bekleyin, bizim haberimizle silah bırakın” gibi yak­laşımlarımız oldu.

Düşmanın şimdiye kadar fazla bir hareket­liliği olmadı. Sınırda konumlanmış durumdadırlar, fakat bilindiği gibi son dönemlerde bu alanda da -yani Cudi alanında- düşmanın yoğun bir hazırlığı var. Güçlerimizi buna göre düzenledik, tedbirlerimizi aldık. Fakat ortaya bir durum, düşman genel olarak boş sahaları işgal etmeye yöneleceğidir. Bu ope­rasyonu da aşan bir durumdur.

Alanda bazı kaçışlar oldu. Daha çok yeni unsurlardır. Baran unsurunun tasfiyesinin durumu var, onlar kaçtılar. Bir de Akademi’den gelen Ahmet var. Hem aile sorunu vardı, hem de KDP’yle geçmişten ilişkileri vardı. KDP’nin bazı adamlarıyla ilişkileri oldu ve silahını alıp kaçtı. Yine bazı zayıf unsur­lar vardı, onlar kaçtı.

Onun dışında geçmişte bu alanda bazı ce­zalandırmalara gidilmiştir. Hatta parti tarafından bilinmeyen durumlar olmuş. Cezalan­dırılanların sahipleri gelip çocuklarının durumunu soruyorlar. Bu durumlarda yeterli cevap veremiyoruz. “Bu konuda bazı sonuçlara ulaşabilirsek, size ancak o zaman durumu bildiririz” diyoruz. Düşman da bir yandan bunları kullanıyor. Bir de Baran’ın KDP’ye ve düşmana verdiği bilgiler var. Daha çok ….. onların şehit olma durumu ….. düşman da bunları değerlendiriyor. Bu değerlendirmeler sonucunda yönelecekleri sanılıyor. Du­rum özet olarak biraz budur.

Bir arkadaş var. Uzun süredir pratik içe­risindedir. Bu alanda görevlendirirsek, herhalde verimli olur.

P. Ö.: Oldu. Biz de arkadaşlarla kapsamlı konuşmuştuk. Zaten değerlendirmeler de ulaş­tı sanıyorum. Son gelişmeler ve bölgelerin durumuna ilişkin de arkadaşlarla konuştuk. Zaten tartışıyorsunuz. Her alanda olduğu gi­bi Çukurca’da da yeni düzenlemeye ihtiyaç duyulacak. Yeni düzenleme gerekiyor. Gerek düşmanın yeni saldırı hazırlığı, gerekse bizim ülke genelinde olsun, eyaletlerde olsun kazandığımız tecrübe, deneyim, gelişme duru­munun ortaya çıkması, yeni bir düzenlemeyi gerektiriyor. Biz bu yeni düzenlemeleri önümüzdeki Ağustos ortalarından itibaren yoğun­ca ele alacağız. Daha sonra toplantılar da geliştirilir. Biz de burada bu türden top­lantılar geliştireceğiz. Böylece yeni düzen­lemeyi güçle birlikte hayata geçirebiliriz. Yani sonbahar atılımıyla yeni düzenlemeler iç içe geçebilir. Bu yeni düzenlemeler üzeri­ne iyice yoğunlaşılır, deneyimler ortaya ko­nur. O pratiklerin eleştirisi yapılır ve güçlü sonuçlara ulaşılır.

Sanırım epey gerçek ortaya çıkmıştır. Düşmanın durumudur, kendi durumumuzdur, fırsatlardır, olanak ve zorluklardır; şimdi bü­tün bunlar daha iyi anlaşılabilir durumdadır. Onun için önümüzdeki bu 20 gün -en çok bir ay- içinde yeni düzenlemeyi yaygınca tartışma, güçlerin zayıf taraflarını giderme çareleri üzerine yoğunlaşılmalıdır.

Düşman, sözü edilen alanları, elbette ki, kapatmak isteyebilir, işgal de edebilir. Bu Talabani-Kozakçıoğlu görüşmesi var. Bu konu­yu tartışmış olabilirler. Yine çekiç güçle de irtibatlı olarak orayı devrime kapatmayı düşünebilirler. Fakat bu, büyük tepkilere yol açar. Yani o alanlara girmeleri, onları daha da zor duruma sokabilir ve böyle bir durumda fazla başarılı olacaklarını da san­mam. Girseler bile durum daha da genişleşir. Sözünü ettiğimiz yeni düzenlemelerle, biz alanı biraz da kurtarılmış bölge esprisiyle değerlendireceğiz. Yani Zagros’lardan hudutta kadar olan alanı, yerleşik ve hareketli sa­vaşı içice geliştirip, araziyi derinliğine ve genişliğine kullanarak, huduttun iki tara­fına da oldukça çok grup serpiştirmek, pusu­lama ve hareketliliği içice geliştirecek bir savunma durumu içinde tutmak gerekiyor. Yani orayı biraz daha değişik ele alan bir mode­lin oluşturulması gerekiyor. Bunun üzerine yoğunlaşacaksınız. Gücünüzü bu temelde yeni­den düzenlemelere tabi tutarak orayı da, Gü­ney’i de, ilişkiyi de tutacaksınız. Yani bir nevi temel üs alanı olarak değerlendirecek­siniz. Bunun imkan ve olanaklarını oldukça değerlendirecek durumdasınız. Öyle gezginci, eskiden olduğu gibi düşman geldi mi, birçok şeyi bırakan değil de, oldukça orayı tutabi­len, düşmanın girişini pahalıya ödetecek bir tarz gerekecektir. Böyle bir düzenleme, buna imkan verir diye düşünüyoruz. Olanaklar, araç gereçler biliniyor. Çok sayıda sa­vaşçı da geliyor. Bunları iyi değerlendir­mek gerekir. Güç açısından fazla zorluk çı­kacağını sanmıyorum. Bütün bu konularda yeniden düzenleme yapacağız.

Çukurca da bu konuda önemli rol oynaya­cak. Oralara girilir, Hakkari’ye kadar açılır. Hem grup sayısını arttırarak, hem de daha hareketli bir savaşı dayatarak, birlik­lerin, yeniden nitelik ve nicelikçe düzenlen­mesi önemlidir. Buna ağırlık verilmesi, so­nuç alınması önemlidir. Birlikte önemli so­nuçlar alınabilir ve o bölge düşürülebilir. Biraz dikkatlice durulursa, güç iyi ayarlanırsa, daha fazla gelişme olur.

Şimdi o çocuklarını soran, köylüler için bir bildiri kaleme alınır ve hepsine açıkla­ma gönderilir. “Yapılan haksız cezalandırma­lar bir kontrgerilla faaliyetidir. Diyarba­kır’da Vedat Aydın nasıl öldürüldü, Uludere’de Belediye Başkanı nasıl öldürüldü, Cizre’­de nasıl her gün yurtsever insanlarımız öldürülüyorsa, kontrgerillanın bazı adamları içimizde de olabilir ve bunlar savaşçıları, Kürt halkını partiden koparmak için bu tür şeyler yapıyorlar. Parti bunları tespit et­miştir. Parti bunlara karşı savaş açtı, bun­ların üzerine yürüyor. İste bunun için parti, Diyarbakır’da yüz binleri yürüttü. Bunlar PKK’nin değil, kontrgerillanın faaliyetleri­dir. Tüm bunlar, PKK kılığında yapılmış ola­bilir. Tanıdığınız isimler varsa, parti bun­lara idam cezası verir” dersiniz. Bu aile­leri çağırıp, bu açıklamaları yapacaksınız ve bir de “Parti hepsini şehit olarak değer­lendiriyor” dersiniz. Belirtilen çerçevede bir bildiri de kaleme alın, Hakkari çevresi­ne dağıtın. Çocukları haksız yere öldürülen aileleri tek tek çağırıp konuşun. “Düşmandır yapar, tarihte birçok örneği vardır, parti Kongrede ‘Haksız yere öldürülenler şehidimizdir’ biçiminde karar da aldı. Düşmandır; geçmişte yaptı, daha da yapabilirler. Nite­kim her gün, her tarafta yapıyorlar. Birbirimizi iyi tanıyalım, oyunlarına gelmeyelim. Bağlarımız sürsün. Parti kimdir, parti adı­na hareket eden sahtekarlar kimdir? Bunlar, ancak sağlam ilişkilerle anlaşılır” dersi­niz. Bu aileleri böyle kazanabilirsiniz. Buna, biraz yaratıcı yaklaşım gerekiyor. Bunun başka seçeneği de yoktur. Bu temelde halletmeye çalışırsınız. Zor değil, sonuç da alınır. Birçok tarafta da sonuç alınıyor.

Diğer aşiretlerin sorunu var. Sanırım silah bırakmayıp düşmanlık yapanlar azdır. Bazılarına yönelinebilir. Özellikle bu KDP’nin iflah olmaz ajan tipleri vardır; yer gösterenler. Onları ezmek lazım. Ayrıca bir toplu silah bıraktırma eylemi gelişti­rilmelidir. Biraz ikna ederek, biraz baskı uygulayarak silahlarını biz de alabiliriz. Sanırım silahları biz alsak daha iyi olur. Fazla direnmesinler, gidip basalım ve ala­lım. Bir yöntem olarak düşünülebilir. Devlete teslim etmekten daha kolay olabilir. Tabii, yöntemleri çeşitlendirmek lazım.

Ad..gil gelebilir, ayrıca böyle yıpranmış, tıkanmış, biraz açılacak, katkı sağlayacak bazı öğeler varsa, gelebilirler. Başka öğeler var mı, mesela bazı iyi eğitim adayları? Varsa, gelebilirler. Yine o yerel öğelerden varsa, gelebilirler. Burada biraz daha gelişme olanakları var. Biz zaten bir ay sonra oraları biraz takviye edeceğiz, biraz daha güçlendireceğiz. Kısaca bazı adaylar gelebilir. İyi gördükleriniz, gelişebilecekler gelebilirler.

Zaten siz oradasınız, arkadaşlarla tar­tışıyorsunuz. Xaxurke’yle de irtibatlarınız var. Bağlantılar hızlı olmalı, hatta istediğinizde 24 saat içinde irtibat kurabilme­lisiniz. Şimdi bunun imkanlara, vardır. Yine irtibat, bağlantı kuryeleri iyi çalışabilir.

Bir de sanırım o KDP’nin sızmaları var. “Tekin arkadaşın şahadetinde o rehber bizi tuzağa soktu” deniliyor. O arkadaşın değerlendirmesi öyle. O sahte rehberler, düşmana yol göstermeler, uzaktan adam vurmalar vs. Orası yeni komploların gelişebileceği bir bölgedir. Buna dikkat etmek gerekiyor. Sız­malar olabilir, yani sizleri de hedefleye­bilirler. Bu konuda planları da olabilir. O açıdan o yerel öğelere fazla güven duyma­mak, onları yakında tutmamak gerekir. Yer­lerinizi, hatta hareket tarzınızı fazla bil­memeleri de yararlı olabilir. Bunlara dikkat edin.

TC, Talabani ile bazı gelişmeler belir­leyebilir. Yine çekiç gücü de biraz yayabi­lirler; ancak abartmamak lazım. Çünkü TC yıpranmıştır, saldırsa bile uygun düzenle­melerle karşılık verilirse darbe yerler. Sanırım durumu kurtarmaya çalışıyorlar. Ya­ni daha çok, açılımlarımızın, atılımlarımı­zın önünü kesmeye çalışıyorlar, daha fazla geri adın attıracaklarını sanmam. Bu konuda yanılmamak gerekir; ne şantaja, ne de gafle­te fırsat tanımamak gerekir. Günlük olarak bu gelişmeleri değerlendirebilirsiniz. Za­ten diğer şeyleri arkadaşlarla konuşmuştuk. Ülke çapındaki gelişmeler biliniyor. Bütün bölgeler az çok güce kavuşmuş durumdadır. Sanırım bütün bölgelere güç gitti. Dersim de dahil, 100’er kadro, savaşçı ile faali­yetlerini yürütüyorlar. Bu önemlidir. Güney-Batı da öyle, çok zor da olsa takviye bir güç oraya da ulaştırdık. Yani bölgeler dev­rimi temsil edecek bir güce kavuşmuş durumdadır. Bu açıdan, hem kitlede, hem de ge­rillada gelişmeler hızlanmıştır. Bu, tabii ki yükünüzü hafifletir, işinizi kolaylaştı­rır. Bütün bunları dikkate alın, yani geçmişle kıyaslanmayacak gelişmeler, açılımlar vardır.

Burada zindan direnişinden çıkan arkadaş­larla o Şener’e ilişkin konuştuk. Sanırım sanıldığından daha fazla tahribat var. Bu konuda değerlendirmeleri iletiriz. Yani bunlar, sanıyorum o, ‘86-88’de yapılmak is­tenen Uzlaşan PKK”yi cezaevi de esas alı­narak, IV. Kongre sürecine taşırılmış. Biraz da Sa..’yi anlamaya çalışıyoruz. Halen ken­disi burada. Olumlu yönde halletmeye çalışa­cağız. Fakat oldukça da cezaevinde dönüşüme uğratılmış. Yani özel savaş, biraz etkili olabilmiş. Düzeltmeye çalışıyoruz. Bir,“Zindan Direniş Konferansı” geliştireceğiz. Herhalde sonuçları olumlu olur. Ve cezaevi üzerinde de etkili olur. Militan duruma ge­tirilebilir. Bunlar söylenebilir.

Başka bilgilenmeler, oradaki son geliş­meleri değerlendirebilirsiniz. O sizin bîr kardeşiniz vardı. Kendisi Avrupa’ya gitmiş, eşi buraya geldi, yanınızdadır. Birkaç ta­nesi de faaliyetteymiş sanıyorum. H. Bi.. onlar da geldi, yanımızdadır. Zindandan epey arkadaş geldi. 4-0-50 kişi buradadır. Faydalı olacaklarını sanıyorum. Kısaca bun­ları belirtebilirim. Bilemem, başka belirte­cekleriniz veya diğer arkadaşların söyleye­cekleri var mı?

D…: Şimdi, söylediklerinizi anladık. O gelmesi gereken Karslı bir başka arkadaş vardı. Uzun süreden beri Çukurca’dadır. Orada faaliyet yürütüyor. Yine bir arkadaş da ileri olabilir. Gerçekten yararı olabi­lir. Çünkü oradaki çalışmalar, bu arkadaşa da yarar. Daha çok eğitime ihtiyacı olan bir arkadaştır. Bir diğer yandan, arkadaşla kurye, irtibat durumları oluyor. Bazı ihti­yaçlarımızı karşılama açısından oluyor. O arkadaşların faaliyet raporlarını aldık, bu­raya getirdik. Değerlendirmeleri vardı, on­ları inceledik. Daha önce sanıyorum, o göç döneminde KDP’nin bazı silahları yanımızdaydı. Halk, Kuzey’e kaçtığı dönemde, diğer örgütler de, “Onlara verdiğimiz silahları almışsınız. Onları geri iade etme şartıyla gelebiliriz. Yoksa bizde silah yoktur” di­yorlardı. Şu ana kadar herhangi bir yaklaşımları olmadı.

Bizim o alanda daha çok yönetim düzeyin­de sorunlarımız var. Biz daha önce de arka­daşlara belirtmiştik. Mevcut arkadaşlar ger­çekten yetersizdir. Mevcut olanlara da, Güney’den gelen arkadaşlar yükleniyorlar. Yani onların zayıflıklarını kullanıyorlar daha çok. Yani bazı arkadaşlar en azından pratikte iş yapabilecek düzeyde. Fakat onla­rı da………….. Yine geçmiş yaşam, ilişki tardından kaynaklanan çeşitli olumsuzlukları vardı. Gerçi bu tutumlarla mücadele içindeyiz. Bölgede halen çeşitli yanlış pratikler olduğu dönemde, Konferansı gerçek­leştirmek, bölge toplantısını yapmak, parti yaşamına çekmek büyük önem taşıyor. Bu ko­nuda söyleyeceklerimizkısaca bunlardır. Daha sonra, arkadaşlarla görüşüp konuştuktan sonra, düşüncelerimizi iletmeye çalışırız.

P. Ö.: Oldu. Bölge Konferansı düşünülebilir. Hatta yer de uygun. Önümüzdeki dönemde düşünülen toplantı, oraya alınabilir. Ya­ni orayı yönetim açısından güçlendirmek gerekiyor. Güçlendirilebilir. Biraz katkı sunularak, en geç güze kadar güçlendirile­cektir. Bu arada kendini dayatmalara fırsat verilmemeli. Onlara biraz sert yaklaşılmalıdır. Fırsat tanımayacağız, bunu bilmelidir­ler. Onunla, önümüzdeki günlerde konuşulabilir. Bazı sonuçlara varırsanız, bir kez daha konuşabiliriz. Oradaki arkadaşlara da söylenecek fazla bir şey yok. Grupları hazırlarsak, kurye var, ne zaman isterlerse gönderebiliriz. Genelde gelişmeler böyledir. Oradaki diğer arkadaşlara da selam söyler­siniz. Bu söylenen hususları, birlikte tar­tışabilirsiniz. O eskiden kendini yere atanlara, kendilerini yenilemek isterlerse, güç verilebilir. Birkaç bayan vardı, onlar birazı kendilerine gelebilirler. Doğru anlayış­lar vardır, doğru anlayışlar temelinde ken­dilerini gözden geçirebilirler.

Bu temelde çalışmalarınızda başarılar diliyor, selamlarımı sunuyorum.

D…: Selamlar saygılar Başkanım.

…..

D…: (…….) Şemdinli’de genel olarak durum iyidir, diyebiliriz. Halkın durumu epey olumludur. Çetecilik çözülmeye doğru gidiyor. Yine Şemdinli’de özellikle o işbir­likçi kesimlerde tavır değişiyor. Bazıları­nın daha olumlu tavır takınmaları söz konusu oldu. Özellikle Garzan-Gercüş eşrafından Herki’lerde durum epey olumludur. Fakat Bat­man’da fazla varlık gösteremediler. Son ola­rak Se. arkadaş buraya geldi. Garzan mın­tıkasına doğru geçecek. Oradaki takımı yeni­den düzenleyip, Yüksekova’ya yeniden müdaha­le etme durumu olacak. Ve sanırım epey so­nuç alacağız. Epey olumlu bir potansiyel, olumlu bir zemin var. Savaşı derinliğine ve genişliğine geliştirme olanağı var. Epey gelişme sağlayabileceğimiz bir alan durumun­dadır. Fakat müdahale olması açısından bi­raz zaman gerekli……….

P. Ö.: Biraz anladım. Ses bozukluğu var. Yüksekova’dan bahsettiniz, “Potansiyel olumlu” diyordunuz. Bundan başka söyleyebilece­ğimiz bir şey var mı?

D…: Başkanım, ayrıca Başkale’ye yeniden bir grup gönderme durumumuz olabilir. Gele­cek dönem Başkale’ye de bir zemin hazırlamak temelinde durumlar bayağı olumludur. Ayrıca Kuzey alanına bir müdahale yapmak gerekir. Orada bazı arkadaşlar var. Özellik­le o arkadaşlara bir müdahale yapma gereği vardır. Mahir arkadaşın şahadeti dolayısıy­la bir boşluk var. Yeniden müdahale etmek gerekecek. Özellikle Mahir arkadaşın yerini doldurabilecek yönetim düzeyinde bir arka­daş gereklidir.

P. Ö.: Şimdi biz oraya ilişkin, arkadaş­larla konuştuk. Oraya yaklaşımda özellikle denetimin sağlandığı bir alan gözüyle bak­mak gerekir. Ülke genelindeki gelişmelere bakıldığında, o üçgeni tamamen denetim altı­na alan sağlam bir planlamaya hükmetmek gerekir. İmkan-olanaklar buna elveriyor. Şüp­hesiz Yüksekova ve Başkale’ye de yayılmak gerekir. Çukurca güçleriyle bir koordine geliştirilerek, artık o alanın denetimi sağlanmalıdır, diyoruz. Geliştirilecek yeni plan, perspektif, artık bunu mümkün kılmalı. Yani mevcut gelişmeleri, fazla abartmamalı ama bazı gelişmeler o alanda daha fazlası­nın olabileceğini açıkça gösteriyor. Düşman güçleri epey parçalanmıştır, Güney’in olum­suz etkisi sınırlandırılmıştır. Yine tecrü­be, deneyim kazanılmıştır. Araç gereç de hayli gelişkindir. Araziyi derinliğine ve genişliğine parçalara ayırmak gerekiyor. Denetim altına almayı bilmek lazım. Uygun sayıda birimle, sorumlu bir biçimde, tama­men denetim altına almayı sağlayan bir planlama üzerinde durulmalı diyoruz. Yani o sahanın tümünü parçalara ayırıp, ne kadar birim gerekiyorsa, okadar birim oluşturmak; birimlerin teşkilini, bileşimini alanın du­rumuna göre belirlemek ve böylece önümüzdeki zamanın üzerine zaptedici, yani önemli oranda denetim altına alıcı tarzda gitmek, biraz daha somut bir planlama yapmak şart. Orada bunun imkanlarının oldukça gelişkin olduğu söylenebilir. Yine taktiklerde ha­reketlilik, önemli noktaları tutma, pusula­ma, hatta sabit bazı yerleri tutma, düşmanı çekerken çok darbe vurabilme, yani taktikte yaratıcılık, geniş pusulamalarla birlikte saldırılar geliştirmek; yani böylesine zen­gin bir taktiğe ulaşmak gerekiyor. Bunun için de çok sayıda güç geldi. O diğer güçler de -yeni de olsalar- hepsi görevlendirile­rek çalıştırılabilir. Bu konuda Güney’e fazla güç yığmamak gerekiyor. Orayı denetim altına almamız daha önemli. Yani taktiği, böyle daha iyi oturtan bir planlama gerekir. Bunu tartışıyorsunuz. Sınırlı gelişmelerle yetinmemek gerekir. Denetimimiz oldukça ge­lişkin olmalı. Denetim, artık orada tamamen hakimiyet dediğimiz olayı sağlayabilmeli. O geçen yıllardaki çürümedir, avare asi çe­telerdir; artık bunlar tamamen aşılmalıdır. Daha verimli bir çalışma tarzı bütün birim­ler tarafından tutturulmalıdır. Bunlar, bi­zim yeni döneme yaklaşım perspektiflerimizdir. Diğer alanlara da, bu temelde yaklaşı­yoruz. Gücünüz, nicelik ve nitelik olarak az değil. Uygun bir yürütme tarzıyla, döne­me denk gelen, eski zaafları, eksiklikleri, yanlışlıkları aşan bir yüklenmeyle sonuçların çok gelişkin olması gerekiyor. Bunu mümkün kılan değerlendirmeleri orada yapıyorsunuz. Dediğim gibi, atıl güç kalmamalı. Yine sayılar, bileşimler alanların durumuna uygun olmalı. Bu durumda dağılma, toparlan­ma ilkesi önem kazanabilir. Bu göz önünde bulundurulmalı. Geçiş pusulamaları artık önemlidir. Biz pusu atmalıyız. Çete odakla­rının veya devletin hareketini, iyi pusulamayla, yeraltını da işleterek tamamen işlemez duruma getirmeliyiz. Bu pusulama yönte­mi, yalnız bu hareketli grupları değil, dev­letin, ordunun hareket kabiliyetini de işle­mez hale getirir. Bu konularda gelişmeleri sağlayan taktikleri gündemleştirmek gerekir.Oranın verimi daha da yükseltilebilir. Kısaca epey yatırım yapıldı. Hazırlıkları­nız epey ilerledi, kış zorlukları, bahar zorlukları aşıldı. Deney-tecrübe kazanıldı; o zaman yüklenilebilir. Önümüzdeki ayları tamamen fethetme ayları biçimine dönüştüre­biliriz. Aslında, iyi örgütlenirse, kayıp­lar da yok denecek kadar az olur. Katılım­lara dikkat edilmeli, köylülerden mutlaka aday almalısınız. Yüksekova’dan katılımlar güçlü olabilir. O potansiyeli yakalarsanız, Başkale o taraftan da alınabilir. İlerleneceği kadar Kuzey’e ilerlenmelidir. Mevcut güçler daha fazla hareketlilik, verimlilik temposuna ulaşmalılar. O Gürpınar oralara kadar da inilebiliyor zaten. Bu alanlar, gelişmelerin boyutlanabileceği yer­lerdir. Bütün bu alanlara, Doğu’dan Iran üzerinden ya da Çukurca üzerinden belli bir koordine ile, iyi bir irtibatla yayılmalısınız. Bunun, sonuçlarının büyük olması ge­rekiyor. Yani çetecilik kalmamalı. Ya affe­dilmeli, ya da zorla sonuç alınmalıdır. Çok direnen varsa, teslim olmamakta direnen var­sa, o ağır silahlarla evlerini başlarına yı­kabilirsiniz. Yani artık barınamayacak du­ruma gelmeliler. Gerisini de af mekanizması­nı işleterek, tam denetim altına almalısı­nız. Bu konuda önümüzdeki aylar hayati önemdedir. Sizin için kısaca bunlar söylenebilir.

Diğer arkadaşları biraz Kars’a, Serhad’a düşünüyoruz. Piro iyi olursa, belki olabi­lir. Yusuf hazırlanıyor. Arkadaşları bura­dan acele olarak oraya hemen ulaştıramayız. Aslında orada güçlü arkadaşlar vardır. Rol­lerini oynarlarsa, sanıyorum epey güç var. Onlara biraz yüklenmek gerekiyor. Oraya biz birkaç kişi daha yollamıştık. Aslında iyi kadrolardı. Son talimatlarla birlikte, on­lar gönderilecekti. Gelebilirler yani, sı­nırlı da olsa gelişme kat edebilirler. Bir kişinin gitmesi fazla engel olmamalıydı. Mahir’in görevini rahatlıkla yapabilecek kadrolar var. Dürüst olsalar, kendilerini verseler, çoğu Mahir’in görevini yapabilir. Biraz tembellik var. Bu konuları, daha önce arkadaşlarla konuşmuştuk. Herhalde gidecek grupla birlikte biraz güçlenebilirler, i­lerde yine düşünürüz, buradan, gönderebiliriz. Fakat bu, epey geç olabilir. Kısaca diğer durumları halletmeye çalışıyoruz. Za­ten ülke genelinde ilerlemeler var. Sizlerin de bu gelişmeleri sağlayacak kapasiteyi tutturmanız önemlidir. Eski darlıklar, il­kelikler vardı. Bunları aşmak gerekir. Ol­gun, otoriteyi, esnekliği iyi götürebilen, eski kişisel özelliklerinden sıyrılmış, tam bir komutayı temsil etmek gerekiyor. Uzun süre komutada olgunluk, esneklik, otorite içice olmadıkından ötürü ne kadar zarar gör­düğümüz biliniyor. Bu kadar deney-tecrübeden sonra, artık bu komuta düzeyine ulaşmalısı­nız. O değerlendirmeler sunulmuştur. Onlarla, mümkünse onların ruhuna uygun büyümeyi sağlamalısınız. Komuta kadrosu, tecrübeli kadro biraz olgun olmalı. O çok safça, çok hatalı durumlara gitmemelisiniz. Kışın yaşadığınız o zayıflıklar, zaaflar, hatta o olumsuzluklar vardı. Çok tertibatlı, dene­timli, emniyetli bir şekilde çalışırsanız, bu tür şeyler imkansız hale gelir. Orada, gerçekten büyümenin imkanları var. Kamp or­tamı da çok ürün verebilir. Orada dönüşüm mümkündür. Burada olmayan şeyler, orada var­dır. Özgür ülke topraklarında yapılacak eğitimle, insanlar çok ilerleyebilir. Bunları da sağlama almak gerekiyor. Yani eğitim­le savaş birimleri hepsi iç içedir. Ortak bir komuta altında yürüyorlar. Parça parça değil, hepsi bir dişli gibi birbirine bağ­lıdır, koordinelidir. Bu konular üzerinde de duruyorsunuz. Sanırım önümüzdeki dönem, büyük, önemli başarılara ulaşacağımız bir dönem oluyor. Sizlerden bunu bekliyoruz. Olumlu yönde gelişmelere hükmedin. Çalışma tarzında eski sekterlikler fazla olmamalı. Olgunluk, dirayet, hükmetme oldukça gelişkin olmalı. Kürdistan insanını yönetme tar­zına ulaşabilmelisiniz. Yani kendi tarzını­zı, Kürdistan insanını yürütecek tarzda mut­laka dönüştürmelisiniz. Buna büyük önem ver­meliyiz. Kısaca bunları söyleyelim.

Sanırını daha bir süre oralardasınız. Bi­lemem, belki görüşme imkanım olmaz. Diğer tüm savaşçılara selamlarımızı söyleyebilir­siniz. Bu temelde hepsine başarı dilekleri­mizi, döneme oldukça hükmeden, tecrübeli, oldukça büyük bir hamle ile gelişmelerin üzerine gitmelerini, kendilerini çok koruma­larını, döneme mutlaka yeterince cevap ver­melerini, şansı çok iyi kullanmalarını, bir­lik yönünde çok çaba sarf etmelerini, sorun çıkarmamalarını, hareket döneminin mutlak birlik ruhunu göstermelerini, çok canlı bir yoldaşlık ilişkisinin talep edildiğini be­lirtmelisiniz. Selam ve sevgilerimizi sun­malısınız. Sizlere de bu temelde selamları­mı sunuyorum. Sizlerin söyleyeceği son bir şey var mı?

D…: Yeni gelen arkadaşlar buradadır. O arkadaşlara veriyorum.

P. Ö.: Na.. arkadaş dinledi mi?

D…: Evet dinledi. Az.. arkadaşa veriyo­rum.

P. Ö.: Merhaba Az.. nasılsın? Ne var, ne yok? Son gelişmelere ilişkin sizi dinleye­lim.

Az..: Sağ olun Başkanım. Önce gelişmeleri anlatayım. Ben daha çok düşmanın durumu üzerinde durmak istiyorum. Düşman, son dönemlerde alanda son derece hareketsiz bir biçimde, bir savunma pozisyonunu yaşıyor. Bi­raz da güçlerimiz, geliştirdiği eylemler ve pusularla, düşmanı önemli oranda hareketsiz bırakmış. Yani mevcut durumda, inisiyatif bizim elimizde. Fakat bunlarla yetinmemek gerekiyor. Aslında bir atılım yapmak gerekiyor. Yani taktikte bir açılım yapmak gere­kir. Özellikle alan kitlesini kazanmak için, bu gerekli. Geçmişin tahribatları halen ya­şanıyor. Fakat hemen hemen tüm köylere gi­rip çıkıyoruz. En olumsuz köy, bize karşı çarpışmak yerine silahlarını havaya sıkmak­la yetiniyor. Yalnız bunları önümüzdeki sü­reçte önemli oranda aşacağımıza inanıyoruz. Alan için şunu düşünüyorum; daha takviyeli, daha güçlü bir biçimde yönelmek gerekiyor.

P. Ö.: Demin Na..gille konuştuklarımızı, söylediklerimizi sanırım siz de dinlediniz. Doğrudur, mevcut gelişmelerle yetinmek, ta­mamen bir dar görüşlülüktür. Düşmanın geneldeki durumu da belirtilen biçimdedir. Ya­ni oldukça yıpranmış, sinir dengesini yitirmiştir aslında. Bütün alanlarda, en güçlü olduğu yerlerde bile, hareket edemez durumdadır. Öyle anlaşılıyor. “Saldırılar yapa­cağız, bilmem ne yapacağız” diyor ama sanı­rım bu şantajdır. Fazla ciddiye almamak ge­rekiyor. Saldırırsa bile, öyle güçlü operasyonlar olamaz. Dolayısıyla düşmanın durumu­nu gerçekçi değerlendirmek büyük önem taşır. Tüm göstergeler aslında düşmanın kendini savunmasından öteye, kendi gücünü kaybetmek­ten öteye gidemeyeceğini gösteriyor. Yani mevcut gelişmelerimizin üzerine büyük bir saldırıyla gelemez. Gelse de tarafımızdan uygun tedbirler alınırsa, çok pahalıya öder. Mevcut tecrübemiz, araç gereç durumumuz, düzenleyebileceği olası bir saldırısını, ona çok pahalıya ödetebilir; tabii ciddi tak­tik hatalar yapılmazsa. Şimdi o çetelerin de tamamen halledilmesi gerekir. Af müesse­sesi doğru işletilerek, kendilerinin ikili olamayacak bir duruma getirilmeleri gereki­yor. Israrla direnen odaklar varsa, ağır silahlarla evleri başlarına yıkılabilir. İflah olmayanlara, düşmana temel dayanak olanlara gözdağı verilebilir. Bu, hatalı değildir. Ama diğer yandan da af müessesesi işletilebilir. Alanın tümünün düşürülmesi, büyük önem taşıyor. Aslında o üçgen düşebi­lir. Mevcut sayısal gücümüz, tecrübemiz ke­sin bir ilerleme sağlayabilir. Sayı daha da artar. Arkadaşlara söyleriz, sanırım Çukur­ca üzerinden gelirler. Gelişler daha da artabilir. Yeni olsun, tecrübeli olsun, o kadar da önemli değil. Önemli olan, iyi kullanabilmek, iyi savaştırmaktır. Biraz araziyi parselleyeceksiniz. Yani parça parça kısımlara ayırıp, bütünüyle uygun komutan­lıklara kavuşturacaksınız. Yani her komu­tanlığın coğrafyası, biraz belli olmalı. Sorumluluk alanları, görevleri biraz belli olmalıdır. İrtibat çok güçlü olmalıdır. Bi­raz araziye böyle bakmak gerekiyor. Yaygın pusu sistemini, göz ardı etmemek gerekiyor. Eski tip gruplar yetmez. Etkili noktaları pusu grupları biçiminde tutmalıyız. Hem çe­te artıkları, hem de ordu birlikleri için atılacak pusuları, onları zorlayacak bir tarzda geliştirmeliyiz. Aslında arazi pusulanırsa, daha da adım atamayacak duruma gelirler. Bu pusu taktiğinin iyi kullanılmadığı kanısındayım.

Bunun yanında, diğer yöntemler, taktikler de devreye konulabilir. Bazı nokta­larda daha fazla kalıcı üslenilebilir. Hareketlilik olabilir. Öyle bazı taktikle­re fazla takılmamak, çok yönlü olmak gere­kir. Alanları tanıdığınız için, aslında taktiğe hükmetmek zor değil. Grupları böl­me-parçalama, yani dağılma-toparlanma ilke­sine biraz işlerlik kazandırılması gerekir. Onunla epey iş yapılabilir. Araç gereç durumu, buna epey uygundur. Bu konuda, hala tatmin olmuş değilim. Dağılıp toparlanma, pusu gibi hareketlilik, sabitlik hususları­nın yeterince işletilmediğine inanıyorum. Halkın ekonomik yaşamı denetim altına alın­malı. Bütün bunlarda eksiklikler var. Gi­dermeleri gerekiyor. Biz, o hudut kısmını, boydan boya denetim altına almaya çalışaca­ğız. Artık bu güç meselesi değil, biraz irade, yönetim meselesidir. Diğerlerine de bunu söylüyoruz. Aslında bu, güçlü bir komuta meselesidir. Zorlamak gerekir. Hala doğru dürüst bir gerillanın yapılmadığını bilmeniz gerekir. Doğru dürüst bir gerilla taktiği, hayata geçirilmiş değil. Geçiri­lirse, burada bizim iktidarımız söz konusudur. Gücümüzü kullanmıyoruz. Yapımız, fe­dai bir yapıdır. Her türlü fedakarlığa ge­len bir yapıdır. Doğru işletilse, oralara hükmeder. Bunları biliyorsunuz. Geçmişte çokça değinilen hususlardır. Geniş tecrübe­lerinize dayanarak, böyle bir gelişmeyi önümüzdeki döneme sığdırın. Bir de güç ala­bilmelisiniz. Özellikle o köylerden güç katabilmeliyiz. Bazı insanları, denetim altı­na alabilmeliyiz. Milis olur, cephe gerisi olur, katabilmeyi sağlamalıyız. Yani Yüksekova’dan Başkale’ye kadar, Gürpınar’a ka­dar denetleyebilmeliyiz. Oramar’a zaten gi­rilmesi gerekiyordu. Biz bu konuda Çukurca’ya uyarı yaptık. Biraz daha yüklenilecek. Koordineli olarak buraları tamamen çekmek gerekiyor. Bunların hepsi biliniyor. Orada­ki yapıyla tartışırsınız.

O Güney merkezini de doğru değerlendi­rin. Bana göre Güney’e fazla açılmamak gerekir. Yani o Erbil’e, Şaklava’ya kadar si­lahlı olarak gitmenin anlamı yok. Yani Güney’de 30-40 km’lik bir şeridi tutmalıyız. Daha Güney’e siyasi faaliyet temelinde gidilmeli. Arkadaşların şahadeti, bence böyle bir yanılgıdan kaynaklanıyor. Oralara si­lahlı gruplar biçiminde, hem de izinsiz git­mek tehlikelidir. Bir daha olmamalı. Güney için gerilla bölgesi, arazi olarak da grupların bileşimi biçiminde biraz belirlenmeli. Bunun üzerinde biraz özenle durulmalı. Doğu kısmı da biraz iyi kullanılması gerekiyordu. Oranın hassasiyeti zaten biliniyor. Yine de işlek tutmakta yarar vardır. Bu son geliş­meleri aranızda tartışın. Değerlendirmele­ri bir kez daha gözden geçirirsiniz.

Kişi olarak, o eski durumlara düşmeyin. Gerçekten ne kişi olarak, ne de parti ola­rak, hak etmediğimiz o durumlar asla yaşan­mamalı. Aslında son tahlilde, özel savaşın ‘88-’89-’90 tahribatıdır. O yaşamı zehir ediyordu. Kendinizi oldukça seviyeli tutun, örnek bir yaşamı sergileyin. Bunun dışında yaşam yolu yok; bu da olmazsa yaşam olmaz. Bir de o eski şeylere hiçbir savaşçı düşme­meli. Ahlaklılık, yoldaşlık, sevgi, saygı tam olmalı. Kariyerizm olmamalı, herkes birbirini güçlendirmeli. Kariyerizm olacaksa, daha fazla iş yapma, daha fazla ön açma bi­çiminde olmalıdır. O eski hastalıkları, bi­rimlerin içinde ve birimler arasında yaşat­mamanız gerekiyor. Bu konuda da geniş tec­rübeler vardır. Bunu yaparsak, biraz tarih affeder ve biz de yaşamın yolunu buluruz. Sizlere bu temelde selamlarımı belirtebili­rim. Yine o birlikteki tüm arkadaşlara se­lamlarımızı ve konuşmaları iletirsiniz. Ken­dilerini oldukça korumalarını, yetkinleş­tirmeye büyük önem vermeleri gerektiğini bildirin. Zorunluluklar yıldırmasın, geriletmesin. Bir tarih yazılıyor; büyük insan­lar, böyle dönemlerde zorluklarla savaşarak büyürler. Hepinizden beklenen, böyle bir büyümedir. Sizlere de bu temelde selam ve başarı dileklerimi sunuyorum.

D…: Güneyli arkadaşlar da buradadır. Güney’de Süleymaniye’ye kadar ilişkiler kurulmuş, çeşitli çevreler edinilmiş. Bu son zamanlarda şehir birimlerini daha da takvi­ye edeceğiz. …….. Bunun yanında bizim bulunduğumuz alanda, çevremizdeki aşiretlerle ilişkiler olumlu yönde gelişme kaydedi­yor. Aşiret ileri gelenleriyle Yekiti için­de biraz bağımsız hareket eden, yurtsever özellikleri olan önemli bir gücü oranında bize olumlu yaklaşan bir komutanları var­dı. Biz sizler adına davet etmek istiyoruz. Gelebilselerdi, çok iyi olurdu. Kendileriy­le yakında görüşürken, bu yönlü bir şey de belirteceğiz.

A.. arkadaş onlar da buradadır.

P. Ö.: Merhaba, nasılsınız? Durumu biliyor­sunuz. Arkadaşlar da zaten söyledi. Arkadaşların söyledikleri dışında bir şey söyle­yebilir misin? Ne var, ne yok?

A..: Durum şimdi biraz iyidir, eksiklik­ler biraz aşıldı. Arkadaşlar çalışıyorlar, yardımlaşıyorlar. Siyasi-örgütsel alanda yanlışlıklar, yetmezlikler vardı. Önemli oranda açıldı ve aşıldı. Durum şimdi normal­dir.

P. Ö.: Tahmin ediyorum ki, bundan sonra Güney çalışmaları için güçlü adımlar atabilirsiniz. Arkadaşlar üzerinde duruluyor, güçlenirler. Ancak yaşam konusunda hala aşiretsel ilişkiyi yaşıyorlar ve çok dardır­lar. Bu konular üzerinde siz de durun. En büyük tehlike nedir? Eski yaşam aşılamazsa, yeni önderlikler çıkamaz ve bu büyük bir tehlikedir. En büyük eksiklik kişiliklerindedir. İyidirler, dürüsttürler fakat çok dardırlar. Siz de orada kişilik sorunları üzerinde durun. Size gönderdiğimiz kitapla­rı iyi dağıtın. Bu, biraz ilerleme yaratır. PAK’ın etkisinin güçlü olduğunu sanıyorum. Tüm arkadaşları ideolojik ve siyasi olarak etkiliyor. Yalnız siz de orada bazı arkadaşlar yetiştirin. Gerilla meselesi için söy­lemiştim; kendi kendimizi koruyamayacağımız yerlere silahlı gidilmesin. Şehir içlerinde siyasi gruplar, siyasi çalışmalar yapsın. Bunları söyledim ve bunlara dikkat etmezse­niz, darbe yersiniz. Siyasi ve askeri çalış­maları, biraz birbirinden ayırmak gerekir. Gerilla alanlarında ikisi beraber olabilir ama şehirlerde dikkat etmek gerekir. Yanlış adım atmayın ve komplolara gelmeyin. Kendi­nizi de koruyun, onlar size yönelecekler. Güney çalışmalarını ilerde daha da güçlen­direceğiz. Zaxo yöresindeki faaliyetler de güçleniyor ve halkla bütünleşmeler sağlanı­yor. Yani ilerleyecektir. Orada da arkadaşları güçlendirelim. Ayrıca bir de karargah oluşturun. Burada yönetim, bilinçli olmalı, önderlik ilerletilmelidir. Bunu ihmal etme­yin. Küçük sorunlar, ailevi sorunlar abar­tılmasın, insanlarda biraz sabır gelişti­rilsin. Hemen ailenin yanına gidilmesin. Siz de Başur’da çalışan arkadaşlara selamı­mızı iletirsiniz. Ke..gildir, diğerleridir, halktır; selamlarımızı iletin. Buraya gön­dermek istediğiniz arkadaş varsa, göndere­bilirsiniz.

Size de selamlar başarılar.

A..: Selamlar, saygılar Başkanım.

PARTİ ÖNDERLİĞİ

26 TEMMUZ 1991

PARTİ ÖNDERLİĞİNİN TEMMUZ ‘91 TELSİZ KONUŞMASI

P. Ö.: Muazzam bir olaydır, başlı başına sa­vaşı iki-üç kat büyütebilir. Bir Mardin, bir Diyarbakır şoförleri hepsi dosttur.. Aslında nakliyat elimizde, biraz örgütlesek ele geçirebiliriz. Güney oldukça gıdaya muhtaçtır. Güneydoğu bu konuda gıda deposudur. Ticarete dönüştürürsek büyük bir olaydır. Hakeza hay­vancılık için de böyledir. Ekonomik örgüt ü­zerinde ayrı bir merkez gibi, ekonomik örgü­tü biraz geliştirmek gerekiyor. Orada onun örgütsel çalışmaları, hatta merkezi planlaması yapılabilir. O konuda epey insan da var. Aslında biz de yardımcı olabiliriz. Bu eko­nomik örgütün geliştirilmesini çok çok önem­li görüyoruz. Savaşın ekonomik örgütlenmesindir. Çok ciddi bir eksikliktir. Giderilmesi halinde çalışmalara muazzam güç verebile­cektir. Biraz daha değerlendirin. Gerekirse ayrı bir kol örgütlemesi yapın. Bu milisler biraz kaydırılabilir veya o birçok ticaretle uğraşanlar vardır. Kendimize bağlayarak kesin sonuç elde edebiliriz ve bu hızla ge­lişecektir. Çünkü Güney’le Kuzey arasında muazzam bir ticaret potansiyeli vardır. Bu potansiyelin harekete geçirilmesi, ulusal birliğe, savaşa, maddiyata büyük bir katkı sunabilecektir. Özenle durmak gerekiyor. Sa­nırım o alan bunun için uygunudur. Çünkü o şehirler var. Yani yeni gelen göçmenler var, Amerika’sı, Türkiye’si besleyemez, dünya onları besleyemez. Kürdistan onları besleyecek. Bu besleme ise örgüt gerektirir. Biz bunu devlete veremeyiz.Mümkün değil. En önemli bir görev olarak önümüzde duruyor. Kaldı ki, finansman cephesi de zor değil, finansmanı sağlayabiliriz. Bizim dostlarımız üretime de sahiptir. Yani üretim bizdedir. Biraz nakliyatı ve üretimi ele geçirmek gerekecek. Sanıyorum bu da zor değildir. Bunun için özel uğraş, özel örgütlenme, hatta kişileri çağırıp bunlar biraz vurgulanabilir. Daha sonra lazım oldukça doğuya gönderebilirsi­niz. Biz buradan ilerde göndeririz.

Yine ucuz araç gereç buldunuz mu alın. Fakat bu yerde fazla kalmamalı. Depolarda çok sayıda da biriktirmeyin, bu da çok sakıncalı. Mümkünse ne kadar güç varsa, onlarla taşınır duruma getirmek hedeflenmelidir. Mermi, roket kalabilir fakat araçlar oldukça işler durumda olabilmelidir. Buna dikkat edilir. Gerekirse Doğu’ya gönderirsiniz, içeri­ye gönderirsiniz. Bu biraz daha önemli bir yaklaşım. Diğerlerinin yerinin tespitinden bahsediyorsunuz veya eğer yerleri görülürse en azından para ve araç gereç isteyebiliriz. Bunlar yanımızdadır. Parayı kaçırmışlardır, “Parayı vereceksiniz” biçiminde bir uyarı yapılabilir. Araç gereç istemi devam etti­rilir. “vereceksiniz” biçiminde yaklaşılır. Onlar güçsüzdür, eğer uygun -ki uzun vade de bir direnmeleri yok, giderek biraz daha durumları dikkate alınır- bir yaklaşım gös­terilirse teslim olmaya kadar götürebilir. Biraz da uzlaşma açık tutulursa sanırım da­ha iyi sonuçlar alınabilir. Fakat asla onların koynuna, işte onlara söz vermeye eski 82’ler gibi -biraz Bo..’ın konuşma­sında onu gördüm- o tip yöntemler doğru de­ğil ve biz üstün durumdayız. Bu tip söz ver­meler, bu tip kuyrukçuluk durumları kabul edilmemeli ve onların da böyle bir gücü fa­lan yok. Kısaca bunları böyle belirtiyorum. Söyleyebileceğiniz bir şey var mı?

D…..:…….

P. Ö.: Sanırım dediklerim anlaşıldı. Eğer dediklerim anlaşılmışsa yeterlidir. Gönderdiğimiz o telsizlerden bahsediyorsunuz. İler­de birkaç tane gönderelim.

D…..: Evet, söyledikleriniz anlaşıldı. Ge­lenler olursa bu telsizlerden bir-iki tane gönderilirse iyi olur.

P. Ö.: Oldu. Selam söylersiniz. Bu konuşmaları yazıya dökerek de o Ma..gillere, Be…gillere yollayabilirsiniz. Biz kapsamlı bir planlamayla -belki biraz gerekebilir- 15 Ağustos’a doğru bazı güçlü grupları hazırlı­yoruz. Yani önemli bir katkı grubu olabilir, ona göre hazırlanıyoruz. Sanırım fazla ihti­yaç da yoktur.

Bu temelde sizler de büyük bir çalışmaya yüklenin, hepsine bu temelde bütün birimlere sık sık böyle talimatlar yollayabilirsiniz. Bizim bu konuşmalara dayanarak talimatlara dönüştürerek büyük başarı dileklerimizi be­lirtebilirsiniz. Tekrar hepinize selamları­mızla birlikte başarı dileklerimizi sunuyo­ruz.

D…..: Oldu Başkanım.

….

P. Ö.: Fazla anlaşılmıyor, özet olarak, ta­ne tane ve tekrarlayarak bir-iki hususu söyleyebilirsiniz.

D…..: Şimdi aldığımız bir habere göre ….. şehit düşmüş.

P. Ö.: Kim?

D…..: Yusuf arkadaş, Yusuf arkadaş.

P. Ö.: Yusuf mu dedin?

D……: …..

P. Ö.: Başka?

D…..: …..

P. Ö.: Kim, kim birlikte?

D…..: KAWA’cılar …..

P. Ö.: KAWA’cılar, peki yeri belliyse onlar değerlendirilebilir, üzerine gidilebilir. Ağır bir güçle, imkanla değerlendirilerek bu konuda iyi bir şey planlanabilir.

D….: Üzerinde duruluyor…

P. Ö.: Yani özellikle çeşitli imkanlar var, acele edilsin de demiyorum, ama açık ki, onların iyi niyetli olmadığı biliniyor. Bunlar Avrupa’da da eskidir. Ki birdenbire sanki bir güç bunları ortaya çıkarmış gibidir. O Beş Parçacılar var ya, zaten bunların biraz dev niteliği odur. Bu KAWA’cılar devletin birdenbire ön plana çıkardığı bir durum olu­yor. Pek öyle fırsat tanıyacağımız bir güç değildir. Tam o 75’teki duruma benziyor. Biraz o Alaattin’in durumuna benziyor. Yeni­den öyle bir durumları filan var. Bütün bun­lar göz önüne getirilerek yüklenilebilir. Yani gücün büyüklüğü dikkate alınarak ezici darbeler indirilebilir. Bunları fazla an­latmaya gerek yok. Fırsata bağlıdır.

D…..: …..

P. Ö.: Başka, böyle önemli haber var mı?

D…..: …… silahlı mücadeleyi savunuyor.

P. Ö.: Anlayamadım burayı, kim? Bu, Zaxo’da kim?

D…..: Otonomiye karşı silahlı mücadeleyi savunuyor…

P. Ö.: Şimdi yararlanabilirsiniz, fakat onun çevreleri falan olabilir. O bizi eskiden de tanıyor. Fakat ABD’yle, İsrail’le tehlikeli ilişkileri olabilir. Yani öyle bir niteliği de vardır. Kesinlikle buna dikkat etmek gerekir. Kullanılmaya çalışılabilir fakat işin bu yönüne de kesin dikkat etmek gerekir.

D…..: …..

P. Ö.: “Güneylilerden bazılarını oraya gönderelim” diyorsunuz. Eğer bazı gençleri buraya almak ailelerini bağlıyorsa, bunu kastetmek istiyorsanız gönderebilirsiniz. Bizim buna da imkanlarımız var. Yanımızda eğitebiliriz. Hatta Avrupa’ya gönderebiliriz, “Bunları etkilemek açısından olabilir” görüşündeyseniz, değerlendirebilirsiniz, gelebilirler.

D…..: Evet belirtilenler doğrudur. Güney­lileri gönderiyoruz.

P. Ö.: Oldu, gelebilirler. Bu arada buna hız verebiliriz. İstenildiği kadar gönderilebilir. Avrupa’da da yardımcı olabiliriz. Avrupa’ya da biraz gönderebiliriz yani. Özellikle bağlamak açısından yararlıdır. Bazı hediyeler verebilirsiniz. Yani bazı yön­temleri değerlendirelim.

Yani arkadaşları görevsiz bırakma yerine, eğitilmiş gücü, dost çevrelere, aşiret-kabile çevrelere yerleştirin. Siyasi faaliyet için de siyasi kadroyu ayırın. Bu önemlidir, bunları biliyorsunuz. Faaliyetler yoğunlaştırılmalıdır. En önemlisi de şimdi gerçek­ten Güney çok önemli rol oynayacak aşamaya geliyor. Çok sayıda birim, çok sayıda kişi görevlendirin. Bir de zaman çok sınırlı, bu birkaç ay çok önemlidir. KDP, henüz kendini örgütleyemiyor. Zor fakat bizim bunu mutlaka değerlendirmemiz gerekiyor. Bunlar çok haya­ti aylardır, altın değerinde zaman süreci vardır. Bütünüyle yüklenilmeli. Basın-yayın örgütleme, siyasi faaliyet ve gerilla gücü­müzü en verimli bir biçimde değerlendirmelisiniz. İyi anlaşılamadığı açısından ilerde tekrar konuşulabilir. Başka söyleyeceği­niz bir şey var mı?

D…..: …..

P. Ö.: Şimdi o konuda, bu iki tanesi öldü­rülmüş, iki tane ceset bulunmuş. BBC adına bir kadın da kayıpmış. Bu kadının nerede olduğu bize soruluyor. “Alan denetiminizde, bu konuda bilginiz var mı, yok mu?” denili­yor. Eğer böyle bir bilgi varsa, o gazeteciler aracılığıyla, yine o öldürülenlerin, Türk askerleri tarafından öldürüldüğünü iyi anlatabilirsiniz. Bunu kanıtlarsanız çok iyi olur. Bu, Türkiye’yi zor duruma düşürür. Yine o gazeteci hakkında sağlıklı bilgi ve­rirseniz iyi olur. Bir de röportaj yapabi­lirsiniz, onlarla ilişkileri doğru bir bi­çimde ileri götürebilirsiniz, yararı olabilir. Bu konuda biz Japonlarla da görüştük. Siz de bu konuda diğer basına ağırlık verebilirsiniz, fakat biraz esnek yaklaşın. Bu tür röportajlarda esnek olduğumuzu, biraz politik yöntemi iyi kullanmamız gerektiğini biliyorsunuz, uygularsınız. Fakat yine de dikkat edin, bütün bunlar bilgi alıyorlardır. Bizi tanımaya, kavramaya çalışıyorlardır. Artık en uygunu neyse öyle davranırsı­nız. Diğer bütün güçlere rağmen aslında dik­katler üzerimizde olduğu için, gizlilikle birlikte politik yaklaşımı da elden bırakmı­yorsunuz. Evet, başka?

D…..: Önemli olan bunlardır.

P. Ö.: Oldu. Ses iyi çıktığında yine görüş­meye çalışırız. İşin özü budur, bu belirttiklerimiz önemlidir. Taktik yönetim grup­ların üzerinde, gittikçe 24 saat çalışabilmelidir. Taktik yönetim fazla zaman aralığı­na yer vermeden oturtulabilmelidir. Buna çok dikkat ediyorsunuz. Biraz da çevrenizi çalıştırın, birçok kişiyi ortak çalışmaya katın. Bir askeri konsey havasında çalışın. Bir genelkurmay esprisiyle çalışın. Giderek bu durum önem kazanıyor. Ve böyle bir şeyin koşulları da vardır. Çok sayıda görevli, kurye, irtibat, istihbarat, hareket kısmı, planlama kısmı vs. yani bir genelkurmay ha­vasına kesinlikle ulaşmayı hedefleyin. Ek­siklik neyse gideriniz, yoğunlaşın.

Bu temelde tekrar hepinize selamlar ve başarılar diliyorum.

D…..: Selamlar saygılar Başkanım.

PARTİ ÖNDERLİĞİ

TEMMUZ 1991

PARTİ ÖNDERLİĞİNİN 29 TEMMUZ 1991 TARİHİNDE YAPTIĞI TELSİZ KONUŞMASI

P. Ö.: Merhaba, raporlarınızı okuduk. Bi­raz üzerinde duracağız. Son durumlar nedir? Vereceğiniz bilgiler var mı?

D. Sıpi: Si.. arkadaş Beytüşşebap’ta, faz­la bir şey yok. 16 Haziran’da Diyarbakır’da eylem olmuş. 8 asker ölü, biri teğmendir. 18 asker de yaralı. Eylemden sadece bir ta­ne kleş alınmış. Başka bir şey yok.

Jirki’ler biraz gevşemiş. Görüşmek iste­mişler fakat olmamış. Haber göndermişler, “Biz size karışmayalım, siz de bize karış­mayın” demişler. Böyle bir şey anlatıyordu.

Do.. arkadaştan legal yoldan bir grup geldi. Belirttiğine göre, Garzan’da katı­lımlar iki katına çıkmış. Katılmak isteyen­ler çokmuş. Kendilerinin cephane, giyim, paraya ihtiyaçları varmış. Avrupa’dan kendilerine biraz yetişmiş ama yetmemiş. Yine istemişler ama kendilerine henüz ulaşmamış.

…. arkadaş malzeme alabileceğini ama pahalı olduğunu söylüyordu. “İsteniyorsa alabilirim” diyordu. Onun dışında kendile­rine verilmeği gereken paranın bize geldi­ğini, bunun bize ulaşıp ulaşmadığını, ulaşmışsa kendilerine haber göndermemizi isti­yor. Bilemiyorum, bu hangi paradır? Daha önce gönderilen iki yüz bin midir, başka bir para mıdır, onu bilemiyorum. Garzan’ın Av­rupa’yla ilişkileri kopmuş. İlişkiye geçme­ye çalışıyorlarmış. Ayrıca Muş’ta bir ça­lışma olanağı var. “İsterlerse, oraya da el atabiliriz” diyor. Fakat kadro gelmesi gerekir. Gidip isteyeceğini söylüyor. “İste­nirse, Muş’a kadar giderim” diyor…..ile ilişki kurmuşlar. Bu bir ay içinde ilişkiye geçeceklerini söylüyorlar. Avrupa’dan gön­derilen bol miktarda yayın gelmiş, ulaşmış, diyor. Her alanda birliklerin oturtulduğunu yazıyor. Yine …’da Güneyli birinin şehit düştüğüne dair haber alınmış, 18 kişinin içinden. Diğerleri daha belli değil. O da belli değil, yalnızca böyle bir haber almış. Ayrıca Hizan baskınında Dr. Kendal’ın şehit düştüğünü öğrenmiş. Zaten arkadaşlar da bu yönlü bilgi göndermiş, herhalde doğru.

Kitlenin katılımının iyi olduğunu belir­tiyor. Yine son dönemlerde, askerlerle bir­likte Kayseri’den hava indirme tugayının getirildiğini, yoğun olarak alana yığdıkla­rını, operasyona çıktıklarını belirtiyor.

Eylemler var; 8 Mayıs’ta pusu kurulmuş. Mutki’de bir ….. yakılmış, bir jandarma karakolu taranmış. Sonucu bilinmiyor. Bir çetenin evi yakılmış, iki silahı alınmış, Tatvan’da bayram günü emniyet binası roket­lerle vurulmuş. Sonucu bilinmiyor. Yine Hizan’a baskın yapılmış. O baskında 30 kişi­nin öldüğünü, çok sayıda yaralı olduğunu söylüyor. Tatvan’da kepenk kapatma eylemi­nin olduğunu söylüyor. Diyarbakır’daki olayları protesto için yapılmış. Yine Silvan’da bir çetenin cezalandırıldığını söylüyor. Daha değişik eylemlerin olduğunu ama kesin sonucun tespit edilemediğini söylüyor.

Uludere’ye ilişkin bazı bilgiler var. O Uludere’de 12 kişinin şehit düştüğü grup, Uludere grubu değil, Bestler grubu. Güney’den gelen Se.. arkadaşın grubu oluyor. Bu grup, 29 kişilik bir grup. 8 arkadaş eski, diğerleri hep yeni. Uludere’den erzak almak için gelmişler. İhbar olmuş, çatışma oluyor. Çatışmada grup dağılıyor. Grup dağılınca üçe bölünmüş. 11 kişi ayrı düşmüş, daha on­larla bağlantı kuramamışlar. Se.. kendisi altı arkadaşla birlikte -kendisi ve yanında bir arkadaş da yaralı- sağlam dönmüşler. Arkadaşlar görmüş kendilerini. Yine Uludere’de üç gün önce Uludere merkezi vuruldu. Hü­kümet binasını, polis noktalarını vurmuş­lar. Sonucu daha belli değil, fakat gazete­cileri falan sokmamışlar. Yine aynı gün Uludere’den …’ı top ateşine tuttular. Bun­lar var.

Bir de Güney-Batı için grup gönderiyoruz. Büyük Başur’dan da bazı arkadaşlar var. … onlar geldi, onlarla görüştük. Onların bi­risi daha önce de gelmişti. Kendileri bize biraz malzeme, seyyar hastane gibi şeyler temin edecekler. Yine para aktaracaklar.

Ayrıca Ülke’den bir muhabir arkadaş gel­mişti, Diyarbakır bürosunun temsilcisi. Güneş’in bir temsilcisi gelmişti; onlarla görüştük. Bir de BBC görüşmek istiyormuş. Ayrıca Yekiti bir film çekiyormuş. Alman ka­meraman bizde de çekim yapmak istiyormuş. Öyle bir haber gönderdiler. Bizim aktarmak istediklerimiz bunlardır.

P. Ö.: Bu son nokta, Yekiti ne dedi?

D. Sıpi: Yekiti, Kürt hareketi üzerine bir belgesel film hazırlıyor. Çekim yapmışlar. Bizde de çekim yapmak istemişler. Eğer ka­bul edersek, kameramanlarını gönderecekler. Öyle bir bilgi gönderdiler. Biz de, “Gelsin görüşelim” dedik.

P. Ö.: Bu Se.. hangisidir? O bizim buradan gönderdiğimiz Se.. mi?

D. Sıpi: Bu, Uludereli arkadaştır.

P. Ö.: Bayanlar kimdir? Sekizi eski mi de­deniz?

D. Sıpi: Hayır, grup 29 kişi, 8’i eski ar­kadaş oluyor. Diğerleri hep yeni arkadaş. Bunlar erzak almaya geliyor, ihbar sonucu düşman üzerlerine gidiyor. Se.. yaralanı­yor, yaralandıktan sonra grup paniğe düşü­yor, üçe bölünüyor.

P. Ö.: Neyse, yani isimleri belli değil. Bunların Güneyli mi, Kuzeyli mi oldukları herhalde belli değil.

D. Sıpi: Hayır daha belli değil.

P. Ö.: Şimdi, o raporlar biraz eski olmak­la birlikte, okudum. Dikkat çekilen, o bi­linen, tartışılan hususlardır. Yani III. Bölge’nin durumu. Zaten sonuçları ortaya çıktı. Yine uzun süre iyi işletilemediğinden dola­yı belli oldu. Cudi’deki durum, Şirvan’daki beklemeler, kuryelerin iyi çalıştırılamama­sı, biraz kayıp verdirdi. Orayı düzenlemek gerekecek. Belki düzenlemeyi, buradan arka­daşlar geldikten sonraya, toplantı sonrası­na bırakmak gerekecek. Köklü bir düzenleme gerekir. Gerekirse, onları ikinci plana bı­rakmak, ekarte etmek değil de, inisiyatifi giderek oturtabilecek arkadaşlara bırakılabilir. Hemen almak biçiminde değil de, yavaş yavaş, tecritti, fakat güçlü bir biçim­de yapmak gerekir. Onu değerlendiririz, ra­porlara dayalı olarak biz de burada tartışı­rız. Gerçekten Cudi’ye biraz daha acil müda­hale edilebilir. Ci..gil, Mu..gil; onla­ra bırakılmayabilirdi aslında. Çok basit­leşmişler. Tıpkı Mışare’deki gibi, bunlara hemen müdahale etmek gerekiyordu. Aslında böyle arkadaşlar vardı. Biraz siyasi haki­miyeti iyi olan arkadaşlar, duruma hakim kıldırılabilirdi. Dinlememeleri halinde sert bir biçimde, biraz taktik verdirilerek durumlar ayarlanabilirdi. Biraz daha güç­lü bir arkadaş olsaydı, o durumları önleye­bilirdi. Belki oralara biraz daha güçlü ar­kadaşlar vermek gerekirdi. Aslında o gönde­rilenlerin içinde, güçlü arkadaşlar vardı. Bu mahalli, köyleri-karıları, orda olanları oraya vermeye gerek yok ki. Öyle karı derdi, bilmem yeme-içme derdi olanları, insan yüz göz olan köylere vermezdi ki. O işin bir sonucu, Yusuf arkadaşların şehit düşmesidir aslında. Yusuf’un kendisinin de hatası var. Koruma olmadan böyle hareket etmesi, çok büyük bir hata. Kendisini tamamen, bir mili­sin inisiyatifine terk etmesi, komutayı tam anlamadığını gösterir. Sığınağa bir milisin dediğine dayanarak girmesi, ölümdür. Bu, ar­kadaşları hala komutaya hakim olmadığını gösterir. Güveniyorlar, gidip sığınağa gi­riyorlar; elbette gerçekler düşündükleri gibi değil. Bunlar biraz tertiple sonuç alınabilecek şeylerdir aslında. Hareket tar­zı, doğru yürünmemesi, güç bulundurmaması, yanlıştır. Önceden bunları bilmesi gerekir­di. Öyle söylenebilir.

Bir de Ag..’in yazdıkları biraz abartma­lıdır sanıyorum. Ag..’ın kendisi de eski sınıf eğilimini konuşturuyor. Hataları giderme değil, sınıf eğiliminin peşindedir. Mardin çapında, ona bir yetki verilemez. Biraz iş yapabilir. Bölgelerden III. Bölge’ye gitmesini söylemiştim. Orayı biraz hare­ketlendirebilirdi, disiplin-denetimi orada sürdürebilirdi. Onu kesin oraya oturtmak istiyorlar, biraz hedeflemesi ondandır. Sı­nıf eğilimleri biraz güçlü. O yazdığı iliş­kiler de, danışıklı dövüştür. Ciddiye al­mamak lazım. II. Bölge ile geliştirdiği iliş­kiler, sınıf hakimiyet ilişkileridir biraz. Yansıttığı gibi değil. Yazdıklarında doğru­lar da var ama fazla gerçekçi değil. Biraz dediğim gibi, sınıf anlayışını egemen kılmak istiyor. Ona öyle bir yetki tanınamaz. Zaten biz burada IV. Bölge’yi güçlendireceğiz, bir grup göndermiştik, önümüzdeki ayda da herhalde orayı tamamlarız.

Yeni bir merkezi şeye gerek yok. Daha zi­yade bu arkadaşlar, burada hazırladıklarımız, biraz yardım edebilirler. O güçleri var. Zaten Öm..gil de gitse, öyledir. Bölgeler için güç yeterlidir. Ag..’in durumunu onu biraz dikkate almak gerekir. Bir de sert mektup yazılmış, biz telefonda konuştuk. Biraz sakıncası var. Belli bir durum olsa bile sert yaklaşmak onları -Adnan gibileri­ni- tedbirli olmaya, hesapçı yaklaşmaya iter. Dolayısıyla ihtiyatsızlık var. Ben de durumlarını biliyorum fakat şimdiye kadar doğru dürüst tek bir sert söz bile söylemi­yorum. Çünkü, adam tahripkar durumlara ge­çebilir. Biraz bu durumları bilerek, -aslın­da çok öfkeli olmakla birlikte- biraz ihti­yatlı olma gereği açıktır. Aksi halde, daha tahripkar, daha hesaplı tutumlara yönelebi­lirler. Biraz daha esnek ve kuşatmacı bir anlayışla yaklaşıyoruz. Bir de o Ag..’i bi­raz buraya bağlamak gerekiyor. O biraz da kendi başına özerk kalmak istiyor. Burayla orası arasında, adeta ortada kalmak istiyor. Ona o fırsatı tanımamak gerekiyor. Burayla ora arasında bilgi akışı sürecek. Eğer ih­tiyaç varsa, böyle yapılabilir. Biraz on­ların, Ne..’un durumunu bilerek, daha fazla hakim ol, daha fazla güçlen, daha fazla ge­lişme sağla. Sanırım o kadar olumsuz değil. Öyle talimin ediyorum tabii. Bu konu böyle. Zaten Orta Bölge toplantı yapmış. Öyle bir telefon açmışlar Avrupa’ya. On bir kişilik yönetim, beş kişilik yürütme seçmişler. Her­halde Xe..’gil oraya ulaşmıştır. Biraz Ze….’ye yüklenmişler, fakat yönetim içinde yer vermişler. Biraz toparlarlar, öyle tah­min ediyorum. Herhalde biraz üzerine git­mişler, bu ara fazla kayıp sesi gelmiyor. O Garzan’da biraz o tip hareket tarzı var sanıyorum. Bu kayıpların sebebi odur. Küçük grupları Siirt’e, Şirvan’a, Hizan oralara göndermişler. Herhalde biraz önlenir. O Kendal da öyle inisiyatif tanınacak biri değil­di. Biraz sakar, dizginsiz hareket eden biriydi aslında. Ona böyle bir bölge vermek doğru değildi, aslında mümkün olsaydı önleyecektim. Onu bir başka yere tabi tutmak açısından gerekiyordu. Artık oldu diyelim.

Şimdi yazdığınız raporları da okudum. İlginç bazı hususlar biraz dikkat çekiyor, özellikle hasta kişilikler meselesi. O Şe.’in son durumu nedir bilemiyorum. Şimdi bu cezaevindekilerin durumu gerçekten şöyle­dir; biliyorsunuz, öyle sübjektif ajanlık değil de, gerçekten biz PKK’yi fiili bir olay olarak nasıl oluşturduysak, bu taktik tam tersine çevrilmiş. Fiili bir olay ola­rak cezaevi kitlesi şimdi bu duruma getirilmiş. Durum bu. Yarı yarıya bu kontra takti­ğini geliştirmişler. Aslında o yaşam tarzın­da, çok bilinçlice rehabilite edilmişler. Çok usta bir biçimde parti kişiliğinden uzaklaştırılmışlar. Gerçekten, psikoloji çok kullanılmış sanıyorum. Bu açlık, baskı; Pavlov’un köpeklere öğretme metodu vardır; öy­le yöntemlerle, sanırım bu insanlar ajan haline getirilmiş. Çok önceden ben bunu fark etmiştim. Yani çok dikkatli olmak gerekecek. En önemlisi yaşam anlayışları çok tehlikeli, çok lümpen. Bu getirdikleri ya­şam, yeme-içmeden tut, her türlü ilişkiye kadar, en belirgin mahalle soysuzlarının ilişkileri gibidir. Bunlar, hem de en yüce ilişki, özgür ilişki diye benimsetilmiş. Bu Sa..’nin durumuna ilişkin genişçe değerlen­dirme yaptık. Bizi adeta provoke etti; üç yüz sayfa üzerine konuştuk. Zor bela laf anlayacak duruma getiriyorum. Öyle basit kişilikler değil. Bu alçak, gerçekten çok sistemli çalışmış. Mesela bu bayanlarla çok oynamış. Arkadaşlar, “Halep’te iki not ya­kaladık” dediler……vardı, Avrupa’dan gelen; ona “Seni Sa..nin yerine koyduk” de­miş. Yani görüşleri belalı, yine köpekçe. Adeta, “Ben Mazlum’un talebesiyim” diyormuş, Yanındakiler de, “O Mazlum’un öğrencisi, biz de bunun öğrencisiyiz” deyip tapıyorlarmış. Durumları çok ilginç. Bu da aynı şeyi söylemiş; “Tapıyorum ona, aşık oldum” falan demiş. Bunların hepsi bu duruma geti­rilmiş. Böyle büyük bir olay. Yalnız bunda değil, o çıkanların hemen hemen hepsinin böyle bir yaşama anlayışları var. Çoğu avukat ayağıyla falan, çekilmişler içerdeyken. Herhalde çoğunu özel savaş gönderiyor. Mek­tuplaşma, aşk mektupları, bağlama ve şimdi her birisi böyle bu ilişkiler ağı içinde kuşatılmış. Karşılarındakiler gerçekten dev­letin yaptığı şeylerdir. Var mesela, öyle beş-on örgütlü ilişki. Bağlanmışlar, öldürsen kopartamazsın. Aslında böyle bir durum yaşanıyor. Zaten bunu biliyorsunuz. Yine de, “Kesin ajandır” demek yerine, objektif olay olarak, fiili bir durum olarak bakmak gerekiyor. Biz bunun üzerine böyle gidiyoruz. Bu konuda Ha.. ile Mu..’nın durumuna dikkat çekmek istiyorum. Aslında onların da durum­ları farklı değil. Bunu belirtelim ve hatta tedbir alınması gerektiğini de söyleyelim. Bu, buradayken onları da kullanmış. Özellik­le Mu..’ya çok hesapları, yatırımları var. Mu..’nın psikolojisini iyi biliyor. O kulla­nılmış ve sanırım ilişkisi de var. Mu. bu konuda, bence buradayken fazla açık davranmadı. Onun o çelişkisi, sıkıntısı da oradan ge­liyor. Yani onu oldukça kullanmış; ortaya bu çıkıyor. Ha.. da biraz basit bir insan. Son derece değişik bir tiptir. Öyle fazla güçlü bir ahlaki yönü olacağını sanmıyorum.

O kamp yönetimine bunları almışsınız. Bence bunlar uygun değil. Kaldı ki, bu ceza­evi pratiği nedeniyle kendi durumlarını gör­meleri gerekiyor. Kendi durumlarını görmede, daha da derinleşirler. Biz bunları burada özel bir konferans çalışmasına aldık. Net­leşmeden, partiye yeni bir katılım gerçek­leştirmeden, bunları görevlendirmek sakınca­lıdır. Kendilerine çok sevdalılar. Kendile­rini objektif olarak partinin yerine koyma durumları var. Dolayısıyla sınır tanıma, doğru bir partileşme, doğru temsil denilen olayı yaşayamıyorlar. Kişilikleri biraz böy­le olmuş. Bunun yanımda, dediğim gibi, kon­ferans önemli bir aşama olabilir. Bu aşama­ya kadar bunları öyle yönetici konumunda tutmak doğru değil. Aslında bunların bu eği­limini kırmak gerekiyor. Orada, bu arkadaş­ları daha çok kendi durumlarını görecek bir konuma getirmek lazım. İlerde bunları kur­tarmak böyle mümkündür. Yani mesele, sadece üslup meselesi değil. Biraz kendilerini, ce­zaevi gerçeğini görmeleri gerekiyor. Gerçek­ten, parti ile doğru bir bütünleşmeyi sağla­maları gerekiyor. Buna ihtiyaçları var. Eğer bunu düzeltmezlerse, ilerde hastalıkla­rı daha da derinleşir. Yani bu tehlike var. Bunu, özellikle belirteyim. Dolayısıyla kamp eğitimi gibi görevlerden ziyade, müm­künse teknik bazı görevler verilebilir. Yani bunları, kadrolarla fazla ilişkilere almamak gerekiyor. Daha çok yazı yazma, lo­jistik, bu gibi işleri yapabilirler. Parti yönetimi, kadro yönetimi görevlere almamak gerekir. Eğer yararlı olabilecekse, emeği anlamak için, yani örgütlü emeği anlamak için, bir emekçi gibi çalıştırmak uygun olabilir. Yani PKK’de değerler nasıl yaratı­lıyor? PKK’de emek nedir? Devrimci emek, başarılı emek nedir? Bu süreci onlara kav­ratacak pratikler gerekebilir. Biraz böyle yaklaşmak gerekir.

O Şe.. denilen unsur, son derece çeliş­kili. Bilemiyorum, siz ne diyorsunuz? O da bu işin uç noktalarından birisi. Yani her türlü çılgınlığa açık bir tip. Bilemiyorum, nasıl düşünüyorsunuz? O yazdığı yazıda, us­tura gibi yazıyor. Fakat pratiği de o kadar vahşi, dayatıcı. Biraz üzerinde durun, onun durumunu değerlendirmeye çalışırız.

O Be.., Ser..’in durumları basit duygusal durumsa, görevlerine çok kötü yaklaşmıyorlarsa, henüz dürüst, parti değerlerini koruyacak durumdalarsa, insan şans tanıya­bilir. Fakat sadece basit duygusal ilişkiyi, parti görevlerinin önüne koyuyorlarsa, bununla sabote ediyorlarsa, üzerlerine acıma­sız gidip o kişiliği yıkmak gerekir. Eğer pratik işleri için önleyeceklerse, bizim için önemli olanın bu olduğunu, bunu mutlaka istediğimizi ve bu temelde onlara bir çıkış yaptırabileceğimizi söylemek gerekiyor. Çözümü biraz böyle geliştirebilirsiniz sanı­yorum.

Bir de Zaxo’dakilerin durumu var; Bo.. ilişkileri bana göre biraz liberal ve tüccar mantığıyla yürütmüştür. O liberalizm, laç­kalık, onunla ilişkideki tüm kadrolarda orta­ya çıkıyor. Liberal, ağavari, çıkara dayalı kişilikler ortaya çıkıyor. Bunun özeleştiri­sini vermişti; bu konuda tutarlı davranma­lıydı. İlişkilerdeki eski laçkalık, kişiye bağlılık, arkadaşlarla ilgilenmeme sürüyor. Eğer böyleyse onu böyle bir görevde tutmak doğru değil. Özeleştirilerin gereklerini karşılamadığı için, böyle değerlendirilir demek istiyorum. Bizim açımızdan fazla ger­çekçi olmaz. Doğru çalışması gerekir. En azından başka arkadaşların gelişmesini açık tutmak gerekiyor. Zaxo’daki eksiklikler onun tutumundan kaynaklanabilir. Eskiden be­ri o ilişki tarzını tutturmuş. Bunu biraz iyi görmek gerekiyor. Bu söylenebilir.

Şimdi o Güney’deki çalışmaları diğerleri ile de konuştum. Henüz gerçekten doğru hareket etmiyorlar. Siyasi faaliyet öyle yapılmaz, Şaklava’ya öyle gidilmezdi. Hatta Duhok’a silahlı gidilmez. Siyasi çalışmayla dağ ayrıdır. O kayıplar onunla ilintilidir. Bir daha böyle bir şeye müsaade etmemek ge­rekiyor. Yani 30 km’lik bir alan gerilla bölgesi olarak kullanılabilir. Diğer alan­larda ise siyasi çalışmalara ağırlık veri­lir. Bu tedbiri söylemiştik.

Zaten bazı küçük görevlendirmeleri her­halde yapıyorsunuz. Ciddi olarak bölgelere müdahale, herhalde gelecek ayın sonlarında, yani güz atılımına kalıyor sanıyorum. Bu arada durumu korumak, fazla kayıplara yol açmamak için kritik bölgelere müdahale edilebilir. Fakat söylenenlerin ciddiyetini veya bir atılım yapmanın bütün sorumluluğunu duymak gerekiyor. Mücadeleyi daha ileri­ye götürecek imkanlar vardır. Bu imkanları­mızı kişilerin keyfine kurban etmemek gere­kiyor. Bu konuda serinkanlı ve tedbirli ol­mak gerekir. Sanıyorum sorunlara ağırlık ve­rince, biraz kızarak yaklaşılıyor. Evet, öfkelenmekte haklıyız da, tedbirleri de o den­li soğukkanlı, çok ustaca, tahriklere kapılmadan almak gerekiyor. Bu konuları biz de burada epey derinleştiriyoruz. Yani büyük bir çözüm gücüne ulaşmaya, burada da çalı­şıyoruz. Kısaca bunları belirtebilirim. Baş­ka cevap istediğiniz hususlar var mı?

D. Sıpi: Anlaşıldı Başkanım. Şimdi Şe..’nın durumu biraz daha netlik kazanıyor. Sanıyorum iki aya yakın ilişkileri kesilmiş. Fakat bu o zaman fazla açığa çıkarılamamış. Fakat böyle bir durumu var. Şimdi zaten parti ile fazla bir ilişkisi yoktu. Kişilik olarak da öyle fazla gelişmiş değildi. Sa­nıyorum düşman bunlarla oynamış. Öyle anlaşılıyor. Düşman ne kadar kabul ettirmiş, onu bilmiyoruz. Pratiği tamamen tahripkar bir pratik ve her gittiği yerde ilişkileri tümüyle dağıtan, laçkalaştıran, her şeyin üstüne çıkan, her şeyi tıkatan, işlemez bir konuma sokan bir pratiği var. Düşman bağlan­tısı sanırım önemli. En son üzerine gittik. Bu sefer tam tersi bir durum takındı. Önce söylediklerinin tümünün doğru olmadığını söyledi. Bunu ….. kişiliğine bağlıyor. Es­ki kişiliği aşmamış, şimdiye kadar. Bakalım artık.

Bu Mu..’nın …… aslında konuşmuştuk. Mu……. yani Fu.. K.’ın üzerine…..Kendisine belirttim. Tabii şimdi biraz fark ediyor. Halep pratiğindeki olumsuzluklarını, Ahmet döneminde…… yapması, korumaya ça­lışması; bunlar aslında son derece bilinç­lice olabilir. Yani bunun kişiliği de buna müsait. Geçmiş yakalanması, cezaevindeki durumu, üzerinde plan kurmaya müsait bir ki­şilik. Bunu iyi fark etti, üzerinde durmuş. Diğerleriyle de konuştuk. Fazla yüklenilmemesini belirttik. Tabii ki eğer kendilerini dinleyemezlerse, kendi durumlarını iyi bi­lince çıkaramazlarsa, partide yerlerinin olamayacağının ve merkezde oldukları için partiyle yürüyemeyeceklerinin farkındayız. Kendilerinden rapor da istedik; verecekler. Raporu hemen acele yazın, demedik. “Derin­leşin, okuyun, özellikle çözümlemeleri, parti değerlendirmelerini okuyun, cezaevi durumunu dikkate alın. Bu konuda rapor geliştireceksiniz” dedik. Şimdi Ha.’nın duru­mu belirtilen tarzdadır. Fakat onunla da konuştuk. Yani onun durumuyla …… birlikte ele aldık.

Diğer bir durum Bo..’nın durumu. Bo… birçok şeyi laçkalaştırıyor fakat pratikte başarılı oluyor. Yani kilit çalışmalarda başarılı oluyor. Biraz da yeteneği diğer ar­kadaştan fazladır. Yani belki örgüt ağırlı­ğını gösteremiyor ama pratikte de iş yapan biraz o oldu. (……..)

Eğer arkadaşlar da buna biraz dikkat ederse, sanıyorum güz atılımında bazı olumlu sonuçlar alabileceğiz. Düşüncemiz böyle. Kapsamlı bir saldırı geliştirmek istiyoruz……. karakolları kaldırmak istiyoruz.

Bir de gelecek arkadaşlar muhakkak bot getirmeli. Çünkü suyun kenarına bıraktıkla­rı botu köylüler almış.

Garzan’ın durumu Amed’den farklı. (….) Daha kalabalık güçlerle hareket ediyordu. Onu şiddetle eleştirmiştik zaten. Bunun, Botan’da sergilenen pratiğin bir benzeri olduğunu kendilerine iletmiştik. Hatta inisiyatif eldeyken bunun kullanılmaması, düşma­na toparlanma imkanını sağladı. Ve çok cid­di bir hataydı. Bütün güçlerin eyleme sokulması gerekiyordu. Ucuz bir yaşam tarzın­da günleri geçirmemek gerekirdi. (……..)

P. Ö.: Evet anlaşıldı. Yani bunlar, sanı­rım Botan’daki hareket tarzını aynen orda sürdürüyorlar. Yani onun biraz sübjektif olduğu açık. Onun Ha.. hakkında ikide bir aynı şeyi getirmesi doğru değil. Olsa bile, Ha. kolay kolay kaybetmez, korumacı özelli­ği var. Onun durumunda abartmalı bir durum görüyorum. Biraz da inisiyatifi sağlamak is­tiyor. Ha..’yi bunlar Ana Karargaha çağır­dılar. Bu doğru değil. Daha çok ağırlığını hissediyor herhalde. Yoksa onun kişiliğine tutardı eleştirilerden kaynaklanmıyor onun endişesi sanıyorum. M.’nin küçük burjuva dayatması var. Biraz kendisini dışa vurma­mış ama eskiden beri gözlemlenen bir durum­dur.

Biz oraya takviye için bazı arkadaşlar göndereceğiz. O zaman orası daha da güçlenir. Bu durumu biraz fark etmek gerekiyor. Ha.. bütün sekterliğine rağmen çizgiye biraz daha hakimdir gibime geliyor.

Şirvan’daki durum o hareket tarzındandır. Biraz böyle hafiften oynama, liberal olma var. O özelliğini fark etmek zor değil. Böy­le belirtilebilir kısaca.

Biz diğerleri ile de konuştuk zaten. Bu Talabani ukalalık yapıyor. O biliyor; ken­disini satılığa çıkarmış, onun eski sanatıdır. Fazla önemli değil. Fakat yine de faz­la dalaşmadan, ustaca, taktik bir öğe ola­rak ne kadar kullanabilirsek, o kadar kul­lanmaya çalışacağız. Öyle fazla bir itibarı falan yok. O, Türkiye’ye kendini satmak is­tiyor. Zaten millet lanet getiriyor. PKK’nin de itibarını görünce; Özal’la onu kır­maya çalıştılar. Fakat Özal güvenmedi, gö­rüşmeden gitmesi onu gösteriyor. Değerleri ucuz pazarlamak istiyor. Fakat güvenmiyor­lar, öyle birikimi, ciddi bir etkinliği ol­madığını fark ettiler herhalde. Aslında onun öfkesi bundandır. Sanırım başaramadı. Mese­la buradan oraya gelirken, buradaki Başkan’a, ben de Irak’a geçseymişim iyi olur gibi şeyler söylüyor. Hani biraz da o zaman ger­ginlik filan vardı. O bir oyundu aslında. Yani bizi oraya çekip kontrol altında bulundurmak istiyor. Tabii Esad, “Kalabilir, faz­la sıkıntımız yok” demiş. Yani PKK üzerinde onun niyetleri var aslında. Boşa çıkınca biraz tepkisel davrandı. Boşa çıkaracağı sanırım. Fakat yine de taktik bir şey olarak kullanmaya çalışacağız.

Arkadaşların doğru hareket tarzı önemli­dir. Güney’e, Şaklava’ya öyle gidilmez tabii, o çok aptalca bir gidiştir. O şekilde oraya silahlı adam gönderilmez. Bir politik temsilcilik gönderilebilir. Onların durumunu gerçekçi kavramak lazım. Gerilla, dedi­ğim biçimde oturtulabilir. Yani o gücümü­zü 30 km civarında araziye serpiştirirsek, biraz orada ağırlık noktası olabiliriz. Şim­dilik bunlardır. Dediğim gibi o çok problem dayatanların üzerine gidilebilir. Yani eriteceğiz. Ya adam edeceğiz, ya da öyle şey­lere müsaade yok. Bu oldukça iyi anlaşıl­malı. Kerte kerte müdahale edilebilir. Za­ten o türlü müdahaleleri her zaman yapmalı­sınız. Sürekli yedekleri hazır tutun. Bile­mem, …… da gitmek istiyor, “Daraldım, biraz kendimi denemek istiyorum” diyor. As­lında o atak bir tiptir. İyi, siyasi dene­timi altına alabilecek biri varsa, Cudi’ye belki gönderilebilir. Belki Do..’nın oraya da gönderilebilir. Mektubunda öyle bir talebi vardı. Bunun gibi insanlar var.

O Ha. gibilerinin aklı başına gelecek, demekten anlayacak bir tiple, o pratik bi­rimler içinde yer verilebilir. En azından bir siyasi sorumluluk verilebilir. Yani o yanınızdakileri böyle değerlendirebilirsi­niz. O Şe..’a da “Doğru özgürlük anlayışı temelinde sizi ayağa kaldırırız. Biz size fırsat tanırız, kadının özgürlüğüne yüksek değer biçtiğimiz için, size her türlü des­teği sağlarız” dersiniz. Böyle bir esnek yaklaşım sanırım doğrudur. Onu araştırmak lazım. Kötüsü biz olalım.

Bunun yanında o Güney’de yanlış çalışmaya müsaade etmemek lazım. Yani kent ment sorunu iyi değil. Biraz bu tip problemli öğeleri ayaklarının üzerine dikeceksiniz. Bunlarla ilgilenmeyi daha çok siz yapın. Başkaları öyle fazla ilgilenmesin, direkt siz ilgilenmeye çalışın. Bo..’a bırakmayın, o biraz tutarsızdır. Bunlarla ilgilenmeyi siz kendiniz yapmalısınız, esnek yaklaşarak tabii. Şimdilik bunlar belirtilebilir.

Buradaki sayımız kabardı, giderek yoğun­laşıyoruz. Kadro iyidir, yani bütün ülkeye yetecek kadar yedek var. Herhalde şimdiye kadarki bütün dönemlerden daha olgun çıkacaklar. Böyle bütün ülkeyi tatmin edecek kadar bîr güçtür. Ciddi bir gerilemenin doğacağını sanmıyorum. TC’nin bu son terörü, o yaklaşımın iflasıdır. O alçakla, Talabani-Barzani, TKP’yle geriletmeyi başaramadılar. Onun iflasından sonra bu teröre yöneldiler. Bu onun iflasıdır. Böyle birdenbire terö­rist kesilmesi, onun düşündüğü politikanın boşa çıkmasındandır. Bu terörist politika­ları 6 ay devam eder. Fakat 92’de durumlar tamamen değişiyor, geliştireceğimiz hazır­lıklar sökecek yani. Eğer çok ciddi hareket edilirse, ‘92 daha önce düşündüğümüz gibi­dir. Bunların politikalarını yerle bir ede­bilir. Son gelişmelerden bu çıkıyor. Tabii ki bu, mevzilerin çok mükemmel kullanılması­na, noksanlıkların giderilmesine bağlıdır. Arkadaşlar bunun bilincindedir. Bunun bilin­ciyle, hepsi çek sorumlu hareket etsin. Ba­zen çok çocukça hareket ediyorlar; kaybe­derler. Bütün bunları sıkı sıkıya eğitin, kulaklarına okuyun. Böyle çocukça, düşkünce durumlara girmesinler. Siyasi mücadele bunu istiyor. Biraz siyasi kişiliği dayatın. Bu konuda çabalarınızı yoğunlaştırın. Siyasi kadro eğitimi, kadro yönetimine biraz önem verin. Zaafı, eksikliği görün. Daha yaratı­cı olmaya çalışın. İmkanlarınız vardır. Po­litik olmayan, basit köylü tutumlarıyla yaklaşmasınlar. Biraz politik seviyeyi yükselt­meye özen göstermek gerekiyor. Söyleyecekle­rim kısaca bunlardır. Başka söyleyeceğiniz var mı?

D. Sıpi: Anlaşıldı. Si. onları da malze­melerle birlikte yola çıkarttık, gönderdik. Si..’la da konuştuk, tekrar kendi alanına dönecek.

P. Ö.: Oldu, selam söylersiniz. Pı..’a da, Si…’a da “Kişiliğine biraz dikkat et, düşünme. Az çok belli bir çaban vardır, bu çabalara saygılı ol” denilir. Yine “Bu çabala­rın üzerine ağalık yapmaya gerek yok, say­gılı olun hepiniz. Yoldaşız, hepimiz başa­rabiliriz. Yapacağınız işler var, onlar da­ha iyidir, şeref daha iyidir. Basit kişilik güdülerinizi konuşturmaya gerek yok” diye­bilirsiniz. Bunların üzerine biraz da böyle gitmek gerekiyor. Böyle biraz ağalık yapı­yorlar. Botan’dakilerin önemli bir özelliği­dir. “Bu ağalığı bırakın. Bu ağalık olmaz, mümkün değil” denilir. Sanırım onların bu temelde eğitime ihtiyaçları var. Biraz o ağalık tutumunu bırakıp siyasileşebilirlerse, bunlar daha başarılı olabilirler. Tekrar selam söylersiniz. Özellikle bu konu­larda söz vermişlerdi. Botanlı arkadaşlar laf anlar sanıyorum. Xe..’ın da değindiği gibi kesinlikle sıkı denetime ihtiyaçları vardır. Sorun, biraz sıkı denetimdir. Öyle partiye karşı koymak değildir. Sorun, sık sık denetlemedir, kişi aktarmadır. İlerde bu konuları buralarda genişçe değerlendirme­ye çalışacağız. Kişiliklere yaklaşırken çok daha fazla esnek olalım. Yani o diğer tiple­re de böyle dar değil de, biraz olumsuzluk­ları giderici, varsa olumlu özellikleri on­ları açığa çıkartıcı yaklaşılmalı. Bizim bu­rada yardığımız sonuç, biraz budur. Başka türlü dayatırsak olmuyor. Dediğim gibi, de­netim gittikçe sıklaştırılmalı. Biz de burada yapıyoruz ve sonuç oldukça olumlu olur. Denetimle, özellikle çizginin yoğunca işlen­mesiyle, kesinlikle ilerleme sağlanır. Sanı­rım bunun bilincindesiniz. Görüşürüz, tekrar bütün arkadaşlara selamlar başarılar.

D. Sıpi: Selamlar saygılar Başkanım.

PARTİ ÖNDERLİĞİ

29 TEMMUZ 1991

PARTİ ÖNDERLİĞİNİN TEMMUZ ‘91 TELSİZ KONUŞMALARI

 D. Sıpi: Bugün bu alanda, huduttun hemen ön tarafına 10’a yakın bomba attılar. Keşif uçakları falan dolaşıyordu. Huduttu geçen asker, yine hudutta çekildi. Dün o top atış­ları yaptıkları yerde, arkadaşlar vardı. Arkadaşlardan yaralanan yok. Ormanlarda yanma var, hala yanıyor.

O gönderdiğimiz yazının ulaşması gerekiyordu. Biz onlarla birlikte gönderdik. Yine Kara Ömer’in ailesi için yazılan bir mektup vardı. Me.. arkadaş yazmıştı.

P. Ö.: Bilemiyorum, gelmedi de sorun değil. Bu Çukurca’dan yeni haber almadınız mı?

D. Sıpi: Çukurca’dan arkadaşlar gelmiş. İki kişi Zaxo’ya erzak için gelmişler. Kendilerine bir kamyon erzak aldık, göndereceğiz. Onların belirttiklerine göre, o tarafta bir şey yokmuş. Buna benzer top atışları falan yapmışlar. Eylemlerden de bir şey söylemedi­ler, iletmediler. Ben kendilerini görmedim. Zaxo’daki arkadaşların yanına gelmişler.

P. Ö.: Başka, o gazeteciler geri döndü mü?

D. Sıpi: Gazeteciler dönmedi, zaten dün yine iki tanesi buraya geldi. Sabah’ın, Milliyet’in ve Hürriyet’in birer muhabiri -Di­yarbakır muhabirleri oluyor- gelmişti. Yine ………… kardeşi vardı, onlarla birlik­teydi. Onlar da Xaxurke’ye gitmek istediler…….

P. Ö.: Neyse, o Garzan, Şiyargillerin ad­reslerine mektup yazdınız mı?

D. Sıpi: ………

P. Ö.: Gabar’da yeterince malzeme var, di­yorsunuz. Varsa, o en önemli işlerinden bi­risi de odur. Mutlaka ulaştırmaları gerekir. Ağır davranıyorlar, aslında zor da değildi. Çok sayıda gönderilebilirdi. Belli ki ih­malkarlıkları var. Onlara çok gerekli, onla­rın eylem gücü biraz da ona bağlıdır. Çok gönderebilirlerdi. Bir yol bulundu, gönder­sin. Ne kadar varsa, biz kendilerine ulaş­tırıyoruz.

D. Sıpi: Şimdi malzeme çok, zaten biz epey malzeme aldık. Yani ……… Carnas aldık……… Yine BKC’ler aldık, kleş zaten binin üzerindedir. Epey mermi aldık. Yani malzeme sorunu yok. Biz Do..’a da “Bu eski­leri gönderin, biz size de ulaştırırız” de­miştik. Kendilerine bildirmiştik.

P. Ö.: Oldu. Bu kuryeler herhalde geri dö­ner. Zaten basına yansıdığı kadarıyla, TC’nin de öyle pek ciddi bir saldırı durumu yok. Fakat halen o Şemdinli’ye yönelmek is­tiyorlar. O arkadaşların bazı açıklarını görürlerse, biraz darbe vurabilirler. Bun­lar hep keşif yakıyorlar. Sanırım bunlar keşif hareketleridir. Arkadaşlar deneme-sınama yapıp düşmanı yoklayabilirler. Biraz da onları şaşırtan taktiklere ihtiyaç var. Bilemem o yaratıcılığı gösterebilirler mi? Sabit hareket ederlerse, onların kontrolüne girerlerse darbe yiyebilirler. Fakat onları şaşırtma taktiğiyle kendileri daha fazla darbe vurabilirler. Yine de -dediğim gibi- Çukurca’da durumlar yeniden gözden geçirilseydi bunlar fazla ilerlemeyeceklerdi.

Bu Güney’dekilerin son durumu önemli. Fazla cesaret edeceklerini sanmam da, bizim yaklaşımımız şu; “Eğer zorlama olursa bin­lerce kişiyi biz de sevk ederiz” denilir. “Zaxo’ya, oraya binlerce insanı sevk ederiz” şeklinde tehditlerle ileri sürülebilir. Ve bu gücümüz de var. Yani “Bin kişiyi si­lahlandırırız, basarız” denilir. Eğer onlar böyle bir olumsuzluğa başvurursa, “Bizim de gücümüz var” denilir. Bu konuda ayaklarını denk atmaları yönünde uyarılar yapılabilir. Biraz üzerimize gelmeleri, şiddete başvurmaları halinde “Büyük saldırılar yapa­rız, TC’yi bırakır, sizi tasfiye ederiz” denilir. Böyle tehditler de yerindedir, yani yapabiliriz. Özellikle üzerimize gelme gibi bir niyetleri sezilirse, “TC’yi, bütün şeyi bırakıp sizinle çarpışırız, baş edemezsiniz” denilir.

D. Sıpi: Şimdilik öyle bir saldırı durumu yaşanmıyor. Ama dost da davranmıyorlar. Me­sut’un bazı çabaları var. Yani yönelebilir­ler. Fakat kendi açılarından sonucu kestiremiyorlar sanıyorum. Onun dışında son gelen bilgiler var. Ne kadar doğrudur bilemiyorum,  güya mesajda peşmergeyi ……………….güya özerklik sınırlarını belirlemek için, peşmergeyi …… gönderiyorlarmış. Fakat söylentiler var. Mesela doğru dürüst bilemiyorum fakat şu bir gerçek, oradaki görüşmeleri tıkanmış durumda. Saddam, biraz da bunu kapatmaya çalışıyor. Halkta, Saddam’in tavrı olur mu, olmaz mı diye bir bekleyiş var. Bu örgütlerin de durumu şu; yani hem halktan ………………………… bir yandan TC’nin bunları satın almaya çalışma­sı bağlanmış durumda. Fakat bir de şöyle bir ihtimal önemini koruyor; KDP Yekiti ‘yle, Yekiti de TC’yle ile ilişki içindedir. KDP, TC’yle herhalde uzlaşacak, biraz onu gösteriyor… Zaten Zaxo onlar için önemli. On­lar da Zaxo’ya ağırlık veriyor. Sanıyorum ağalarla toplantı yapıyorlar, Cizre, onlar için önemlidir. Adamlar gelip gidiyor. Resmi geliyorlar, gayrı resmi geliyorlar; bu tür şeyler var. O Jirki’nin ağası Süleyman ağa vardı. Onu tutmuşlardır elbette……….Şimdi halkın durumu genelde olumludur …..aşiret yapısının biraz daha olgun olduğu bir alan. Onun için Zaxo’dan sonuç almak, biraz daha uzun vadeli bir çalışmayla müm­kün. Bazı şeyleri, biraz geniş değerlendir­mek gerekiyor …………………………Celal onların meselesinden dolayı, açıkça tehdit ediliyorlar. Onlar da bizi tehdit etti, biz de onları tehdit ettik. Yani mese­le uyarılara kadar gitti. Şimdilik öyle du­ruyor.

P. Ö.: Zaten Türkiye’nin politikası şu; Irak Dışişleri Bakanı’na “Bunlara özerkliği de vermeyin” demişler. Şu anda özerkliği de kapatmaya çalışıyorlar. Ve kesinlikle kıs­kaçtalar, istedikleri özerkliği alamayacak­lar. Saddam’a güven veriyorlar, adeta “Sen bunları ez, istediğin gibi yapabilirsin” diyorlar. Çıkmazın asıl nedeni budur. Türki­ye biraz Amerika’dan ayrı olarak Kürtlerin karşısında rejimle anlaşıyor aslında. Bu önemli bir gelişmedir. Dolayısıyla bunların Türkiye ile ilişkileri çok aşağılık bir şey­dir. Türkiye yüz vermez bunlara, aynen o ‘75, ‘88, ‘90’daki gibi bir kez daha ihanet­lerini, halka kötüye ödetecekler.

Aslında bunları önlemenin yolu belli. Ya­pılması gereken, oldukça doğru temellerde bu gerçekleri anlatarak insanları biraz doğ­ru bir çizgiye çekebilmektir. Ajitasyon, propaganda iş yapar. Uzun vadesi de olur, kısa vadesi de olur. Bir de o alana gerilla açısından yığınak yapmak lazım. O çok belir­leyicidir. Yani bütün bu düşüncelerin hayat bulabilmesi için, biz orayı böyle eğitip gönderen bir biçimde değil de, giderek herkesin göz diktiği, halkın da artık bir kurtuluş alanı olarak gördüğü alanlar haline getirme­liyiz. Programı bu temelde geliştirmek, kur­tuluş isteyenlerin karargahı durumuna getir­mek gerekiyor. Uzun vadeli, kısa vadeli, bu­na göre tedbirler çok önemlidir. Halk şunu bilsin; artık bu kurtuluş alanlarında kade­rimizi çizebiliriz. Dolayısıyla Güney’den, Kuzey’den sürekli insan çekilmeli. Şemdinli’deki bazı arkadaşlar yetersiz davranıyor. Halbuki, giderek böyle bir şey çok önemlidir. Onların o taktiği yerine, böyle bir taktik epey iş yapar, bunu sürekli propaganda ile işlemek gerekiyor. Aksi halde, kendilerini bekleyen devrimci bir felakettir. Ve herhal­de felaketten sonra ellerinde bir şey kalmaz. Onlar çeker, gider Londra’ya yerleşirler. Olan halka olur. Daha olumlu bir konumu elde etmemizin yolu, bu fırsatı değerlendirmektir Yani gelişmelerin yönü bu. Giderek sabırla yürütmek gerekiyor. Alan uygundur. Ben yine de söyleyeyim; bu alanı elde etmenin zeminleri, olanaklar öyle basite alınacak şeyler değil. Kıymetinin iyi bilinememesi -yani stratejik değeri- aslında çok şeyi değişti­riyor. Öyle anlaşılıyor ki, arkadaşlar fazla anlam yükleyememişler. Son bir yıldan beri geliştirilecek yığınaklar, uygun düzenlemey­le birçok şeyin kaderi değiştirilebilirdi. Buna kesinlikle ağırlık vereceğiz demek istiyorum. Güney, Kuzey’in de kurtuluşunda çok önemli bir yerdir. Herkes biraz bunu bi­lerek hareket etmeli, kalıcı kalabilmeyi sağlayabilmeli. Halka bunun aşılanması çok önemlidir. Kısaca demek istediğim, hayata geçirme işini özenle yürütmek, yeraltı sistemini ve gerillayı biraz geliştirmek gere­kiyor. Birçok arkadaş, hala eskiyi aşamamış. O bahsettiğiniz basit yaşam peşinde olanlar varsa, başlarını ezmek gerekir. Bunlar sert cezalarla cezalandırılmalı. Bilemem, o Yakup dediğiniz tutulursa, hemen kurşuna dizmek gerekir bunları. Kurtuluş alanının yasaları­nı bütünüyle oturtmak çok büyük önem taşır. Bilinen şeylerdir, giderek yoğunlaştırmak gerekir. Evet başka söylenecek herhangi bir şey var mı?

D. Sıpi: …………………………….

P. Ö.: Tabii, tabii öyledir. Merkezileşme­nin öyle sağlanacağı açık. Onun için oralar­da gerekirse, karargah düzeni değiştirilebilir. Asıl ağırlık noktalarını, biraz yeni­den gözden geçirerek halletmek gerekir. Ora­ya yüklenilebilir, yığınak yapılmalı. Dedi­ğim gibi, arazi kapsamlı kullanılabilir. Şu anda, en önemli şey odur. Geçici gözüyle bakmamak gerekiyor. Ve büyük bir inançla, büyük bir kararlılıkla üzerinde durmak gerekiyor. Aslında uygulama zayıflıkları var. Eğer o alanlar iyi tutulsaydı, kolay kolay sökülecek alanlar değildir. Benim arkadaşlarda gördüğüm, stratejik anlamını, zamanın al­tın değerindeki kıymetini bilememedir. Bu zorluklar var. Son tahlilde, büyük bir yöne­tim gücü olarak yüklenmeyi iyi bilmek gerekiyor. Bunların bilincindesiniz giderek yük­lenin. Bu tip taktikleri hızla gerçekleştirmeye çalışalım. Yürüyebilir, yani halkta çizgi tutacaktır. Bu çok açık. Altı ay biraz daha sağlam çalışılırsa önemli gelişmelerin doğacağı açıktır.

Buradan da güç gelir. Yani ağırlık verece­ğiz. Gücün gelişiminden çekinmeyelim. Birkaç bin otursun, sorun değil, o birkaç bin kişi yaşamı orada örgütlesinler. Kesinlikle böyle olacak, eski tür sahte yaşama müsaade etmeyeceğiz. O köy düzenlerine, yeni köy kuruluşlarına fırsat vermeyeceğiz. Tamamen savaş ekonomisini egemen kılacağız. O sahte yaşa­ma düşkünlüğü törpüleyeceğiz. Savaş düzeni çok önemli. Her iki tarafta da, yani Çukur­ca hattında da, o sahte paraya, düşmandan aldıkları paraya, çıkara, ticarete dayanan yaşamı altüst edeceğiz. Ben, o arkadaşlar­dan böyle plan istiyordum. Be..giller yara­tıcı değil; aslında savaş ekonomisini daya­tacaktık. Savaş ekonomisi çerçevesinde de kalan kalır, diğerleri de gider. Diğer yerlere gitsinler veya cephe gerisine çekilsin­ler. Bunlarda verim, fazla gelişme yok. Ama çok önemlidir. Üzerinde duruyoruz.

Durumlar burada da iyidir. Şuanda genelde ilgi yüksek. Sanıyorum gelişmeler daha da hızlanacak. Yine de çok dikkatli olma gere­ği açıktır. Bütün arkadaşlar, güvenlik de­nilen olaya bütünüyle yüklensin. Bu güvenlik denilen olayı basite almamak gerekir. Güvenlikten yoksun veya fazla denetimli ol­mayan çalışmaları giderek mahkum etmek lazım. Bir de savaşçıların moralini ölçün, hatta gerçek kişiliklerini anlayın. Çünkü komplo­cular çıkabilir. Bunlar da olumlu dönemler­de çok zarar veriyor. Her an mümkündür. Ko­muta olayındaki emniyet düzeni, oldukça ge­liştirilmeli. Tabii uygun yöntemlerle.

Oldu. Peki, haydi selamlar, iyi akşamlar.

D. Sıpi: Oldu, saygılarımla Başkanım.

PARTİ ÖNDERLİĞİ

TEMMUZ 1991

PARTİ ÖNDERLİĞİNİN AĞUSTOS ‘91 TELSİZ KONUŞMALARI

D. Sıpi: Pek bilemiyoruz ne oldu? Düne ka­dar çatışmalarda kayıp falan yoktu. Arkadaşların dediğine göre, Doste, Ave, Xaxurke, Geliye Reş sürekli bombalanıyor. Hudut kesi­minde, üçgen kesiminde ….. olduğu yerde kara çatışmaları var. “Kobra helikopterlerini kullanıyorlar, bomba atışları var,” diyordu. Çatışmanın kesin bir sonucunu almış değiliz. Helikopterin düşürüldüğünü söylüyordu. Sanı­rım, bir önceki gün düşmüş. Bu Gola Gameşa var, üst kesime yakın bir yer oluyor. “Orada da TC askerleri durdu” diyordu. Verdiği bilgi oydu. Bugün de sürekli bağlantı kuracak­tık. Fakat tüm aramalarıma rağmen, herhangi bir haber alamadık.

P. Ö.: Peki bu Çukurca, orada herhangi bir şey var mı?

D. Sıpi: Olup olmadığını bilmiyoruz. Yalnız aldığımız yeni bilgilere göre, Uludere kesi­minde de böyle bir şeye hazırlık var. Yoğun, asker yığıyorlar. Çeteleri görmüşler, çete­leri de almak istiyorlar. “Bu tarafa da ya­pacağız” diyorlarmış. Hatta telsiz konuşmalarından da bu çıkıyor. Zaten bazı timler aktarıyorlar. Büyük bir olasılıkla, bu tara­fa da yapacaklar. Bu anlaşılıyor; bu tarafa yapacaklarına göre, oraya da yapma ihtimal­leri yüksek. Yani bu çıkıyor ortaya.

P. Ö.: Bunlar beklenen şeylerdir. Güney iyi kullanılabilir, yani birliklerin seri hareketi ve iyi kullanılması sonuç alabilir. Daha önceki değinmeler, aslında bunu içeri­yordu. Yani böyle bir durumun gelişebilece­ği göz önüne getirilerek, aslında içeriyi de güçlü kullanabilirdi. Şu anda içerdeki bi­rimler, çok iş yapabilir. Aslında bütün gücü­nü hudutta doğru yöneltmişken, içeri çok iş yapabilirdi. Gerçekten birçok hedefi vura­bilir ve büyük sonuçlar alabilirdi. Öyle sa­nıyorum ki, içerdeki birlikler, mevcut kavrayamadılar veya kendilerini buna göre hare­kete henüz geçiremediler. Özellikle III. Bölge iyi iş yapabilirdi, bu 1V. Bölge iş yapa­bilirdi. Onlar biraz gevşek hareket ediyor­lar. Yani durumu ucuz kurtarma peşindeler. Meydana gelen değişiklikleri görerek yönelme tutumu, zaten eskiden beri yok. Aslında bu açıdan ağırlığını vermek isterler. Yani bi­zim bu genel kampları biraz dağıtmak isti­yorlar. O kamp yerleşme düzenini, iyice ölçtüler biçtiler, sanırım yerlerini tespit et­tiler, -istihbaratları geniştir- şimdi vurma­ya çalışıyorlar. Bence ufak gruplar halinde, yer altı sistemi gelişkin, böyle gizli, seri hareket edebilirler ve Güney kullanılabilir. Yani Metina Dağı’na kadar çekilebilir­diler. Güney çok daha geniş kullanılabilir. Yani bu elverişlidir. Onları, daha da Güneye çekip boğmak mümkündür. Düzenli bir biçimde Güney kullanılırsa, epey boğulurlar ve kriz­leri derinleşir. Onun için Güney’e çekilme­yi, çekerek vurma taktiğine ağırlık verilebilir. Ve uluslararası alanda da epey zor duruma düşürülebilir. Bilemiyorum, eğer temas kurarsanız, onlar da Güney’e 30 km daha fazla inebilirler ve üzerlerine çekebilirler. Böylelikle onları içeriye çekip, uzun vadeli kılmak, onları daha fazla Güney­de tutmak, aslında epey yıpranmalarına yol açar. Bence cepheyi genişletmek önemlidir. Çukurca Metina’ya rahat çekilebilir. Yine orası da çekilebilir. Böyle bir şey oldu mu, düzenli, çok yıpratıcı bir temelde, onların cephesini genişletmek, onları epey boğuntuya getirebilir. Bir de şaşırtıcı davranılırsa, sanırım Güney onlara pahalıya ödettirilebilir. Hem siyasi, hem de askeri olarak yıpranabilirler. Bence Şemdinli de hem Doğu’ya, hem de Güney’e çekilebilir. Böyle düzenleme­leri, herhalde düşünüyorlardır. Bu mevzi sa­vaşından oldukça kaçınmaları yerinde olabi­lir. Saldırırsa, böyle yapılabilir. Sanı­rım fırsat imkanları iyidir. Yine gizlenme, yani böyle sabit mevzilerin korunmasına, herhalde girmiyorlardır. Tehlikeli bir durum oldu mu, daha da geriye çekilmeleri olabi­lirdi. Sanırım bunun imkanları, epey mevcut. İçeri de bu durumda daha fazla iş yapabilir. Yani onlar geri çekilirken, onlar da arkadan iş yapabilir. Önceden bunun koordine edilme­si gerekiyordu, bunun bilinciyle hareket etmeleri gerekiyordu. Aslında dediğimi, III. Bölge bir türlü rolünü kavrayamadı. O diğer­leri de ilkel anlayıştan kendilerini bir türlü kurtaramadılar. Kısaca bunlar belirtilebilir. Bilmiyorum, herhalde içerden baş­ka yeni haber yok. O İdil’deki kayıp yok­tur, herhalde büyük bir darbe daha yemiş oluyorlar. Arkadaşların kaybı yok, söyledi­ği haber doğru değil.

Herhalde Cudi oralardan herhangi yeni bir kurye gelmedi,

D. Sıpi: Şimdi aslında belirttiğimiz hususu, biz daha önceden tüm alanlara yazmıştık. Ya­ni düşmanın Güney’e yüklenmesinin nedeni, içerdeki birimlerin rollerini oynayamamasın­dan dolayıdır, demiştik. Halbuki içerdeki birimler rollerini iyi oynarsa, düşman Güney’e yönelemez. Yöneliyorsa, bundan dolayı­dır. Yüklenmek gerekir, her gün bir kolunu kanadını kırmak gerekiyor. Aslında bunu çok önceden kendilerine iletmiştik. Yani iletme­diğimiz bir husus değil, görmediğimiz bir husus da değil. İkincisi, şimdi bunların öy­le kısa süreli operasyon yapıp, geri çekil­me durumları söz konusu olmayacak. Bunlar, sanırım kalıcı gelecekler. Anladığım kadarıy­la 5 km kadar bir tampon bölge oluşturmak istiyorlar. Bu şunu gösteriyor, bunlar uzun süreli kalacaklar. Şimdi önemli olan herhan­gi bir alanı savunmaya girmeden, mutlak tak­tik üstünlüğü sağlam kılmaktır…..muhtemelen kamp saldırılarını geliştirecekler. Artık Kürdistan’ı, halkı kaybetti. Bundan, sonra yapacakları şey, Kürdistan’a ve halka daha çok zarar vermektir. Yani şu mantıkla hareket ediyorlar; “Madem bize yar olmadı, size de olmasın” bu mantıkla hareket ediyor­lar. Bu açıdan, aslında düşman, inisiyatifi yitirmiş durumda. İnisiyatifi tekrar ele geçirmek için, yoğun baskı, katliamlara giri­şecektir. Bununla sindirmeye, bununla sonuç almaya çalışacaktır. Bu açıdan, kayıp durum­larını yaşamamak önemli oluyor. Eğer bu fır­sat verilmezse, aslında gidişatı artık bir baş aşağıdır. Bu ortaya çıkıyor ve bu bir gerçek. Bu açıdan, savunma tavrına girmeyece­ğiz. Daha çok vur-kaç taktiğiyle ve gerekti­ğinde daha da Güney’lere çekilme taktiğini izleyeceğiz. Biz zaten Doğu’ya da bunu söy­lemiştik. Madem “bu kadar güçle, her türlü silahıyla geliyor, savunma tavrına girmek doğru değil. Onun için, vur-kaç taktiği izlenilmeli, güçler buna göre düzenlenmelidir. Sanıyorum onlar bunu pek kavrayamamışlar. Bence kişilerde şu var; “Adam sadece biraz saldırır, ondan sonra geri çekilir.” Fakat TC’nin dünkü açıklamalarından sonra biraz anlamışlar sanırım. Onun için kendisi de “Bu durum karşısında yeni bir düzenlemeye gireceğiz, tedbirleri alacağız” diyordu. Fa­kat bugün aramaları gerekirken, aramadılar.

Bunun dışında belirteceğim bazı bilgiler var. Celal’in bir adamı dün Diyarbakır’a gitmiş. Zaten kendisi de Türkiye’ye gidiyor. Bir adamı da Diyarbakır’a buradan gitmiş. Sanıyorum bu son durumları konuşacaklar. Ce­lal, kendileriyle biraz daha ilişki geliştirecek; o anlaşılıyor. Çünkü KDP’yle arasın­daki sorunlar, biraz Özal’la fazla ilişkiye girmesi sonucunu doğuruyor. Sanıyorum Celal, KDP’nin Saddam’la anlaşması durumunda güçle­nir. Onun için Türkiye cephesini kullanmaya çalışacak. Hatta aldığımız bazı bilgiler var….. Bu Ala-Rızgari adı altında Cizre taraflarında gezdikleri söyleniyor. Halka bol bol para dağıttıkları, bol bol para tek­lifleri yapıldığı söyleniyor……………Yani bu şunu gösteriyor; Celal TC’yle iliş­kileri geliştirecek. Başka bir şansı kalmı­yor.

Onun dışında, Şırnak’tan gelen bilgilere göre, herhalde bir eylem olmuş. Gabar’da da eylem vardı. Fakat kesin sonuç bilinmiyor. Şırnak, Silopi, Cizre, İdil’de halkın dükkanlarını kapattıkları söyleniyor. Bu devam ediyor. Uludere’de ayın 1’inde arkadaşlar bir konvoyu vurdu; 4 asker ölü, 3 asker ya­ralı…… O bir grup gelecekti, daha gel­medi. Altı Güneyli hasta arkadaş var. Bir de ayağı yanan Kuzeyli bir arkadaş var. On­ları gönderecektik. Bir de Me. arkadaş, Kara Ömer’inailesine bir mektup yazdı; onu da göndereceğiz. Kısaca iletmek istedikleri­miz bunlardır.

P. Ö.: Evet, bence dünkü arkadaşın da söy­lediği o. Mesela Güney’de de savaşı geliştirmek isteyenler çıkar. Sanırım, rejim de buna kapalı olmaz, epey çelişkiler var aralarında. Hem rejimle KDP-Yekiti arasında, hem de Yekiti’yle KDP arasında çelişkiler var. Yine birçok grup, işte o Ali Şaban gi­bileri var. Güney cephesi, bence daha iyi tutulabilir. Mesela 5 km değil de 20 km Güney’de tutulabilir. Bunun bir sakıncası yok. Sabit hat diye bir şeyden bahsetmeye gerek yok. “5” i tutuyorsa, “10”a çekilebilir, bunun hazırlıkları yapılabilir. Yani sabit hatlar değil, değişken hatlar kullanılabilir. Kendileri tampon bölgeyi güçlü yaşatsalar, bunu yapabiliriz.

Olabilir, Celal gibilerini çekerek, bun­lara öyle hatları kullandırmak isteyebilir­ler. Bir emperyalist hat veya işbirlikçile­rin bir hattını tutturmak isteyebilirler. Ama sanmıyorum, bunu yapacak çok az güç bu­labilirler. Tampon bölgeyi bunlar oluştursa da, biz Güney’i daha çok kullanırız. Yani Güney, toptan bizim desteğimiz, arka cephe­miz olur. Aslında şimdi bunun imkanları daha fazla artıyor. Bu, uzun vadeli de gelişecek­tir. Zaten halk bizi destekler; rejim de fazla üzerimize gelmeyecek. KDP anlaşsa da, fazla gelemezler. İran da gelmez, Güney’i daha fazla kullanma imkanı doğuyor. Hatta Güney’i, Batı’yı, Doğu’yu da kullanma imkanı doğuyor. Onun için sabit yerlere takılmasın­lar. Onlar da ne kadar geri çekilmeyi uygun görüyorlarsa çekilebilirler. TC’yi Güneye çektiğimiz kadar çekelim; o iyi bir taktik. Doğru, Ala-Rızgari olsun, Tevger olsun onları kanatları altına alarak, parayla sa­tın almak istiyorlar. Burada da bir bildiri yazmışlar, “15 Ağustos çok kanlı geçecek, bilmem çok şey görecekler” şeklinde. Sanki hükümetin sözcülüğünü yapar gibi bir durumları var. Hükümetin kanadı altında, sanırım bunları böyle satın almak isteyebilirler. Bunları cezalandırmak gerekir. Yani para falan dağıtıyorlarsa, vurup ellerinden al­mak gerekir. Artık her yerde bunlara hain gözüyle bakmak gerekir.

Şimdi, siz yine ararsınız. Bu konuda ir­tibatlarınız sürer. Genel çerçeve budur. Birlikler oldukça hareketli ve dediğim gibi, emniyeti esas alan bir tarzda hareket etme­li. Öyle alan tutmaya fazla gerek yok. Çok rahatsız etme, yani bir sinir savaşını ge­liştirme mümkündür. Bu şekilde hareket edi­lir; gelişmeler yoğundur. Ülke bütünüyle denetimlerinden çıkmış sayılır. Eğer güçler iyi kullanılırsa, tamamen büyük bir boşluk var. Bu büyük boşlukta çok şey yapabilirler­di. Eğer gruplar yaratıcı olsaydı, siyasi denetimi ele geçirip, işbirlikçi çevreyi ta­mamen tasfiye edebilirlerdi. Yani o asker­lerden başka hiçbir güç, bu dönemde kalmaya­bilirdi. Aslında diğer birimler, diğer eya­letler, bunu biraz fark etse, tamamen siyasi hakimiyeti kurabilirlerdi. Bunun çok elve­rişli durumu vardı, özellikle diğer eyaletler çok sonuç alabilirlerdi. Artık biraz onların yaratıcılığına bağlıdır. Biz de yükleniyoruz, ilişkiler diğer eyaletlerle sanı­rım biraz daha geliştirilir. Bu konuda uyaracağız. Bu aşamada korunmak, daha fazla güç kaybetmemek çok daha önemlidir.

Selam söylersiniz, haydi başarılar.

D. Sıpi: Saygılar Başkanım.

….

P. Ö.: Fazla bir şey yok. Bize Ad..giller ulaştı. Çukurca’nın eskiyi yaşadığı söyle­niyor, bunu biraz kendisi de söyledi. Fa..’in kaypak kaldığı, fazla ilgi göstermediği, o gönderdiğimiz kadroların da Xaxurke’ye gönderildikleri belirtiliyor. Sanırını biraz oraya gidilmesi gerekiyordu. Artık bundan sonra ne yapılabilir, bilmem de, biraz doğruluk payı olabilir. Elde bir şey var mı veya yeni bir müdahale imkanı var mı, bilemiyo­rum. Bunlar daha önce söylenmişti.

O bahsettiğiniz dünkü olay, denetimle önlenir. Yani bunların yüzde yüz partiye bağlılığını test edin. Bunların, birbirleri­ne böyle alçakça bağlılığı yerine, partiye, değerlere bağlılığını test edin; deneme-sınamadan geçirin. Fazla güven vermeyen, birbirlerini aldatıp kaçan, -85’teki duruma biraz benziyor- ilkel bireysel tutkular pe­şinde koşanları derhal tecritte alın. Silah vermeyin ve hatta köylerine geri yollayın. Yüksek soylu duygularla partiye, Parti Ön­derliğine bağlı değillerse, birbirlerini alıp kaçabilecek insanlarsa, böyle basit insanları fazla tutmayın. Bu tip bir test-denemeden geçirin. Baktınız böyle yüce tut­kuları, yüce bağlılıkları yok; geldikleri yere gönderirsiniz. Silah verip bunları ara­mızda onurlandırmayalım. Bu tip basit köylü veya bu tip basit kişilikleri böyle fazla yüceltip, bela etmeyelim. Biraz buna dikkat etmek gerekiyor. Bu tipleri biraz test edin, varsa böyleleri, fazla yüz göz olmamak, araç gereç vermemek, bir de öne çıkarmamak gerekir. Bu konulara biraz dikkat etmek gereke­bilir. Bunlar bilinen şeylerdir.

Yeni grup var mıydı? Güneylilerden en son kaç kişi kaldı? Bize üç kişi ulaştı, başka var mı? Evet, bunları belirtiyorum.

D…: Bir grup olarak kalmamaları için, gönderiyoruz. Buna dikkat ediyoruz………Daha önce üç tane geldi. Bugün iki tane daha geldi. Belli ki, kendisinin fazla üzerinde durmama durumu var. Ne eski yaşam ilişkile­rinin değişmesi var, ne de yapı üzerinde durması var. Biraz onu gösteriyor.

Şimdi biz, gönderdiğimiz arkadaşları, bi­raz fazla da göndermiştik. Xaxurke’ye aktarmışlar. Şu anda yanımızda müdahale edebile­cek arkadaş yok, gönderemeyiz. Ancak buradan gelirse gönderebiliriz.

Bir de Güneyliler sanki fazla başarılı olmuyor. Oradan gelecek arkadaşlar biraz bu­nun üzerinde durursa, Güney çalışmaları açı­sından iyi olur. Bir de bu Güneylilerden bazıları var. Burada bizim işimize yaramaya­cak kişilerdir. Genelde hastalıkları olan­lar var. Gerçekten burada uzun sürede bize yarayacak durumları da yok. Bizce bunların gönderilmesi uygundur.

P. Ö.: Olabilir, çok problemli, çok hasta tiplerle biraz uygun bir biçimde konuşun. “Gidin, orda birer dost gibi kalın” denilir. Yani böyle karşı çıkma temelinde, gelip düşmanlık yapacak bir biçimde olmasın. Biraz ıslah edin, biraz gerçekleri kavratın; öyle gelsinler. Bir de olumsuz bahsetmesinler, yani burada karşı propaganda ocakları haline gelmesinler. Bunu sağladıktan sonra, yani iyi bir dost haline getirildikten sonra, kö­tü örnek olmayacak bir biçimde gelsinler. “Görevimizi yaptık, geri döndük. Serhıldanlar için gelmiştik, serhıldana katıldık, geri döndük” derler.

PARTİ ÖNDERLİĞİ

AĞUSTOS ‘91

PARTİ ÖNDERLİĞİNİN AĞUSTOS ‘91 TELSİZ KONUŞMALARI

P. Ö.: Merhaba ne var, ne yok?

D. Sıpi: Teşekkür ederiz, iyi günler. Bazı hususlar var; kısaca ileteyim. Bir grubu çıkardık, yoldalar. Kırk kişidir………….Ayrıca Doğu’ya elli kişilik Kuzey’den bir eğitim grubunu gönderiyoruz. Çukurca’dan arkadaşlar geldi, fazla herhangi bir olum­suzluk yok. Durumlar olumludur. Dün Cudi’de bir mayın patladı, bir asker yaralandı. Onu, Amerikan helikopteriyle götürdüler. İki gün önce Uludere’de arkadaşlar eylem yapmış, Fakat daha sonuçları bize gelmiş değil. Yine Uludere’de, bir köyde 35 çete TC’ye silah­larını bıraktı.

Gelen arkadaşlardan, bir doktor arkadaş var. Grup gelecek deyip, evine yiyecek giyecek doldurmuşlar. Daha sonra o yakalanmış. Bunu yapan da İ..’la Ya..’dir. Şeyh Mevlüt Maksut’taki kişiler oluyor…………….

P. Ö.: Son noktayı anlayamadık.

D. Sıpi: Şimdi gelenler içinde bir doktor arkadaş vardı. Onun evine İ..’la Ya.. kırk elli ton civarında yiyecek ve giyecek koy­muşlar. Daha sonra da bu yiyecek giyecekler yakalanmış. Ardından bu arkadaşlar, “Git devlete teslim ol” demişler. Bu da kaçmış, tabii durumu size aktarmak istemiş. Fakat bu İ.’la Ya.. engellemiş. Bu durumun size iletilmesini istemiş.

P. Ö.: Yani bu gizli mi olmuş?

D. Sıpi: Bir evi var arkadaşın; erzaktır, gi­yecektir, güya lojistik şeyleridir, kendi­sine haber verilmeden konuluyor. Daha sonra da öyle bir durum oluyor. Bu sefer de ikisi sorumluluktan kaçmak için, “git teslim ol” demişler. Bu da kabul etmemiş. Zaten buraya geldi. Çocukları falan var.

P. Ö.: Erzak, giyecek yiyecek o kadar önemli değil; bakarız.

Şimdi Doğu’ya yeterince aday gönderebi­lirsiniz. Yer var, zaten biz dün konuşmuş­tuk. Yalnız üçlü bir emniyet grubundan bah­sediliyor, yine bu yayın için o Ak…gilin durumundan bahsediyordu. Onu konuşmuşunuzdur. Aslında orayı güçlendirecek tecrübeli bir grup gönderilebilir. “Güney için dil bilenlerden biraz lazım” diyordu. Dil bilen, propaganda kabiliyeti olanlar var. Onlardan gönderilebilir. En son gönderdiklerimizin içinde vardı. Daha öncekiler de vardır. İhtiyaca uygun bir dağılım, bu aşamada zor değil. Bu düzenlemeleri Doğu’yla birlikte yapabilirsiniz. Sanıyorum iletişim vardır. En iyi bir biçimde yapılabilir. Fakat ta­bii ki anlamsız olmamalı. Orası, biraz güç kaldırabilir. Yayın için de öyledir, yani Ak..gillerin durumu artık neye elveriyorsa, neyi gerçekleştirebilecekse, ona göre işbir­liği yaparsınız. Şimdi o gelenler kaç kişi dediniz?

D. Sıpi: … kişi, bunların on biri eğitim görmüş; diğerleri görmemiştir. Biz de olumlu olanları Doğu’ya aktarıyoruz.

P. Ö.: Hayır, sizin buraya gönderdikleri­niz ne kadar?

D. Sıpi: Bizim, oraya gönderdiklerimiz 40 kişidir. Bunun beşi Büyük Başur’dan, diğerleri Güney-Batı içindir; Malatya, Adıyaman, oralar için.

P. Ö.: Oldu anlaşıldı. Kuzey’den herhangi bir yeni haber almadınız mı? Bu son Bitlis’teki çatışma ne olabilir? Tahminen herhangi bir bilgi yok mu?

D. Sıpi:……

P. Ö.: Oldu, bilgi var mı, diye sordum? Bu konuda herhangi bir bilgi yok sanıyorum. Yalnız öyle anlaşılıyor ki, gün boyu süren çatışmalar var orada. Bu gün boyu süren çatışmalar, eskiyi hatırlatıyor. Büyük grup­larla, geniş çatışmalara giriyorlar. Bu, bir ara Botan’da yapılana benzer çatışmalardır. Aslında bunlar taktik dişiliktir. İletişim imkanı olsaydı, bunu biz de bildirecektik. Eski bir alışkanlık. Geniş birliklerin ciddi eğitimi, dağılımı, üslenmesi, hareketliliği sağlanmadan, sanırım biraz böyle çatışmalara girmişler.

O daha önce bahsettiğiniz, biraz gelişme­nin üzerine oturmadan kaynaklanıyor. İlerde bir talimat geliştirirseniz, bunun taktik dişiliği vurgulanabilir. Sanırım son zamanlarda şanslarını biraz iyi değerlendirememe, biraz ucuz karşılama, rahat karşılama gibi bir durum var. Bu kayıplar, bundan kaynakla­nabilir. Raporları gelseydi, bu konularda daha ayrıntılı bilgi alabilirdik. Buna ben­zer yaklaşımlar eleştirilmeye değer.

Bir de bu roketler, boşuna kullanılıyor. Sanırım hepsi isabetli değerlendirilemiyor. Yani bir verimsizlik, araç gereçleri doğru değerlendirememe durumu var. Bunların üzerinde biraz daha yoğunlaşılabilir. Düşmanı küçümseme, araç gereci verimli kullanmama, eski tarz hareket tarzını sürdürme; bu tip şeyler son eylemlerde ortaya çıkmış oluyor. Bunlar hakkında sürekli üzerinde durulmalı ve gereken talimatlara ulaşılmalı. Bunlar söylenebilir.

Diğer hususları biz daha önce söyledik. Çukurca’nın Oramar’a yüklenmesini, Şemdinli-Oramar, o çemberin daraltılmasını daha önce söylemiştik. Doğu’dakilere de söyledik; bu konuda iyi bir işbirliğiyle, giderek o çem­beri daraltma, oraları yetkince ele alma sü­recek. Bu biliniyor, üzerinde durduğunuz hu­suslardır. Kısaca bunlar söylenebilir.

D. Sıpi: Belirttiğiniz hususlar tamamen doğrudur. Özellikle Garzan’daki grup, tama­men belirtilen biçimiyledir. Zaten onların raporlarını size iletiriz. Onları eleştir­dik. Tarzları eski hareket tarzlarıdır. Bun­lar tamamen ortaya çıkan şeyler…………. Halkın durumu iyidir. Çetecilik fazla en­gel değil. Biraz olumlu bir ortamı bulunca, hemen rahat bir yaşam sürdürmeye çalışmış­lar. Bunları eleştirdik. Zaten bir de tali­mat gönderdik. Kesinlikle halkın düzeyini aşan birliklerin olmaması gerektiğini, yine olumlu yerlerin dışında diğer alanlara da atılım gerektiğini, eylemsizlik durumunu aş­maları gerektiğini, çalışma tarzını kesin­likle değiştirmeleri gerektiğini, hareket tarzını değiştirmeleri gerektiğini ilettik. Yani talimatlar gönderdik, bu konuda sert eleştiriler yaptık. Özellikle bizimle bağlantıları uzun süre kesik tutmalarını, gönderdiğimiz güçleri orda öyle tutmalarını, terk etmelerini, duyarsız davranmalarını; yi­ne alana girmelerine, alan olumlu olmasına rağmen, düşmana tekrar toparlanma fırsatı tanımalarını, inisiyatifi doğru değerlendirememelerini eleştiren-çözen talimatı ilettik. Kendilerine zaten endişelerimi de belirttim. Yani eğer bu tarzda devam ederse, kesinlikle bir darbe yenileceğini, bir Botan benzeri durumların ortaya çıkabileceğini, düşmanın hazırlıklarını tamamlayacağını, kitle iliş­kilerini kesmeye çalışacaklarını belirttim. Bütün bu endişeleri, hatalarını açık açık belirttim, eleştirdim.

Diğer hususlar, zaten belirttiğimiz tarz­da üzerinde durulan hususlardır. Eğer onları yoldaşlarla çözersek, daha da kapsamlı ola­cak. Bazı muhtemel değişiklikler, bazı durumlar kesin sonuçlara ulaştırılacak. Bazı bölgelerin durumu yeniden ele alınacak, bazı bölgelere sanıyorum yeni gruplar atanacak. Bunlar bildiğimiz, üzerinde durduğumuz hususlardır.

P. Ö.: Tamam, böyle uç verenleri sert bir biçimde uyarmak ve buna fazla müsaade edile­meyeceğini kesin bildirmek gerekiyor. Birim­ler üzerinde bu tip hareket tarzında ısrar edenlere, gerekenin yapılacağı konusunda en ufacık bir kuşkularının olmaması gerektiği vurgulanır. Birimlerle, imkan-olanaklarla bu aşamada böyle oynamak, artık suçtur, de­nilir. Neye mal olursa olsun, suç durumuna gereken hesabı sorarız. Birimlerin sorumlu­ları, yönetimleri her düzeyde kesin bunu bilmeli. Gelişme ortamı, imkan var. Yani ürün alınabilir. Bunun üzerine kendini sa­ğa yatırmak, kendini yormadan, yapıyı çalıştırmadan yaşatmak, gerçekten ağır bir biçim­de cezalandırılacaktır. Ölçülerimiz vardır, bütün birimlere sık sık uyarılarla-talimatlarla hissettirilebilir. Bunun üzerinde büyük önemle duruyoruz. Bizim şu anda baş so­runumuz, bu birim yönetimlerinin ortaya ser­dikleri tablodur. Parti büyük imkan sağlı­yor, halk büyük gelişme sağlıyor, büyük ça­balar söz konusudur. Aslında bunlar orta yer­de bizi de, halkı da idare etmeye çalışıyor­lar. Biz bunu ezeceğiz; buna bu aşamadan sonra fazla yaşam hakkı tanımayacağız. Bu anlayışlar, bu tip yönetimleri neye mal olursa olsun yerle bir edeceğiz. Eğilim, bi­zim de burada üzerinde yoğunlaştığımız şey budur. Kesinlikle işin can damarı burasıdır; bunu herkesin de bilmesi gerekir. Sağa-sola, şuna buna yüklenerek kimsenin kendini örtbas edemeyeceğini herkesin çok iyi bilmesi ge­rekir. Ne bunalım teorileri, ne şunun bunun suçlaması, hiçbir yöneticiyi bu tip konum­lardan kurtaramaz; bu durumlardan affettiremez. Bunun üzerinde yoğunca duruyoruz. Ve can alıcı sorun olarak bunu görüyoruz. Bu temelde özellikle bir bütün olarak yönetim­leri de oldukça gözden geçirmek gerekir. Biz de burada buna paralel bir faaliyet yürütü­yoruz. Ağustos sonrasında, gerekirse mutlaka geniş yönetim değişikliklerine de gidilebilir. Veya takviye edilebilir. Özellikle takviye edilebilir. Yoğunlaşmayı biraz bu­na veriyoruz.

Diyarbakır olaylarında taktik tutmuştur. Biz onu biraz yönlendirdik. Geniş etkileri devam ediyor. Legal faaliyetlere, reformizme verilen görev tamamen başarısızlığa uğradı ve büyük bir kazanca dönüştürdük. Yani çaba­lar biraz sonuç vermişe benziyor. Sanırım iyi kullanılırsa, daha da sonuç, alabilece­ğiz. Bu taktik biraz tutacağa benziyor.

Güç almaya devam edilmelidir. Sanırım im­kanlar genişliyor. Araç gereç toplamaya devam edebilirisiniz. Mümkünse Kuzey’e gönderin, Dersim’e en ufacık bir kanal açılırsa, özel­likle malzeme gönderin. Erzak gönderilebilirdi. Hatta mümkünse, bunun ürerine çalışma yapabilecek kişiler varsa, görevlendirilebilir. Bu biraz önemlidir. Kısaca bunları belirtiyorum. Sanıyorum fazla anlaşılmadık yer kalmadı.

D. Sıpi: Anlaşıldı, bunları biz tutuyoruz. Çünkü Başur’dan yeni bir grup daha çıkacak. Sanıyorum bir o kadar da onlarla birlikte gönderebiliriz. Başur’dan ne kadar çıkarabilirsek, göndereceğiz. Bu, gelecek çalışmalar açısından da epey önemli olacak. Güney’de gelişmeler olumludur. Sanıyorum bundan sonra halk daha çok bize eğilim gösterecek. Durum biraz onu gösteriyor.

Malzeme konusunda fazla bir sıkıntımız yok. Biz tüm alanlara, gerçekten önemli mal­zemeler ulaştırdık. Para da ulaştırdık, mal­zeme de ulaştırdık. Sorun, bunların doğru değerlendirilmesidir. Aslında arkadaşların elinde düşmandan daha fazla malzeme var. Mal­zeme konusunda, kesinlikle en ufak bir ek­siklik yok. Donanım çok güçlüdür. Sorun yük­lenme sorunudur. Bu da ….. biraz onu aşma­ya çalışıyoruz. Eğer orda da arkadaşlar ileride düşünüldüğü gibi gelirlerse, sanıyorum değişik takviyelerle önemli sonuçlar alabiliriz. Amacımız o.

Halkımız olumludur. Biz zaten Doğu’ya yi­ne 50 kişilik bir grup gönderiyoruz. Gönderdiklerimiz herhalde ulaşmış. Daha da aktarabileceğiz. Yine bir kısmını Eb..gilin oraya aktaracağız. Zaten oradakiler eğitimle­rini tamamlamışlar. Onları dağıtıp, yerlerine yeni bir grup göndereceğiz. Bir de daha sonra yanımıza alacağız. Hemen hemen gelen­lerin bir çoğu Güney çalışmaları içindir. Ge­lenler, fazla elverişli değil. Buranın koşul­larını kavrayamıyorlar. Orası gibi ele alıyorlar, ki oradaki çalışmalar da fazla olumlu değil.

Bir de bize Türkçe materyal geldi. Bu ge­len grup epey materyal getirdi. Yalnız Arapça’dır. Onları, Güney için ayırıyoruz. Zaten Doğu’ya da, Çukurca’ya da aktardık. Yalnız daha önce gelen video bantların -gerçekten bilinçli mi yapılıyor bilemiyorum- bir kısmı boştu. Bir kısmı beş-on dakikalık dolu, geri­si boş veya gereksiz filmlerle dolu. Bir de bize neyin lazım olduğunu bilmiyorlar. Biraz rasgele gönderiyorlar. Mesela bunun dışında materyal gelmedi. Türkçe materyal sadece iki adet geldi. Başka da gelmedi. Serxwebun, yayınlar, yeni çözümlemeler sadece birkaç tane geldi. Şubat çözümlemelerinden birkaç tane gelmiş. Bize materyal, çözümleme gelmiyor, ulaşmıyor. Bilemiyoruz, oradan gönderiliyor da ulaşmıyor mu, yoksa gönderilmiyor mu ? Bilinçli bir engelleme de olabilir.

P. Ö.: Peki oldu, göndermeye devam edilir. Serxwebun’lar herhalde biraz az geldi. Fakat önümüzdeki dönemde biraz daha fazla gönderi­lir.

Şimdi o eğitim adaylarıyla bizzat ilgile­nip tek tek görüşmelisiniz, ikincil düzeyde arkadaşlara bırakmamak lazım. Gerek başlan­gıç, gerekse sonuçlandırmada bizzat tek tek ilgilenmeyi bilmelisiniz. Aslında çok önemli. Diyebilirim ki, hala en hassas konu eğitimdir. İhtiyaca, koşullara göre ne kadar yeterli olup-olmadığını, bizzat gözden geçirmeli­siniz, emin olmalısınız. Ondan sonra bazı deney-tecrübelere sokabilirsiniz. Yine emin olmadıkça hemen pratiğe sevk etmemek, deney-tecrübe kazandırmak önemlidir. Bu açıdan he­men pratiğe havale etmek yerine, biraz oralarda deney-tecrübe kazandırmak çok önemli­dir. Özellikle gelişmeye yatkın komutan adayları olabileceklere, özel bir kıymet gerekiyor. Onları biraz gözlemek ve giderek yetkinleşmeleri için, göz-kulak olmak gerekiyor. Buna şiddetle ihtiyaç var ve orası uygundur. Demek istediğim, özellikle tecrübeli arkadaşlar vakitlerinin önemli bir kıs­mını bu yeni adaylara verebilirler. Acele etmemek gerekir. Sanırım bunlar, kuruluş-inşa faaliyetleri için, kendilerini biraz can­dan katacak özelliklere ulaşıncaya kadar, bun­dan emin oluncaya kadar, çabanızı sürekli kılmalısınız.

Bölgeler açısından, belki biraz Mardin’e yardım edebilirsiniz. Karacadağ’a, orayı bi­len birkaç kişi varsa, gönderebilirsiniz. Eğer gerillaya hakim, savaşçı kabiliyetleri yüksek, oranın koşullarına dayanabilecek ba­zı küçük gruplar gönderilebilir. Kısaca bunları belirtebiliriz.

Önümüzdeki günlerde belki bu toplantı me­seleleri olabilir. Konuşmak durumunda olanlar varsa, konuşabilirler. Demek istediğim, giderek gündeme hakim olmak, koşullara hakim olmak çok önemlidir. O sürece girilmiştir. Şu çok açık ki, -herkes tarafından anlaşıl­malı- bu işin alt yapısı oluşturuldu, mesele verim alma dönemidir. Yani temel atıldı ve verim alınabilecek bütün kriterler oluştu. Ve bunda da yönetim işleyişi, büyük rol oynar. Yani tam verim alabileceğimiz bir dönem­dir. Bundan öncekiler bir hazırlıksa, şimdikiler verim alma dönemidir. Ve bu da yöneti­ciye çok iş yükler. Daha ustalıklı çalışmaya ihtiyaç gösterir. Bu konuda hamlık yapılma­malıdır. Bütünüyle yönetim olayına yüklenmek ve herkesten tam bir profesyonel iş istemek gerekiyor. Bu noktada ciddi sorunlar var. Yoksa devrimin gelişmesinin bütün koşulları mev­cuttur. Hem de ileri düzeyde mevcuttur. Bunun­la hiç kimsenin oynamasına izin vermemek ge­rekiyor. Eski tip yaşam alışkanlıklarına, -örneklerini gördüğümüz gibi- hiç kimsenin cesaret bile etmemesi gerekiyor. Yönetim olayında en çok bunun üzerinde yoğunlaşmalısınız ve biraz da kolektif, çok sayıda kişinin katıldığı bir yönetim gücü haline gelme­leri gerekiyor.

Kısaca şimdilik bunları belirtebilirim. Eğer bundan sonra başka konuşmak isteyenler olursa, değerlendiririz. Buna imkanımız var­dır, Selam söylersiniz, tekrar selamlar başarılar…

D.Sıpî: Saygılar Başkanım.

…..

P. Ö.: Ah.’ten ne haber? Ba…gil gitmiş mi?

D…..:…..

P. Ö.: Yeni gelenler yok yani.

D……:……

P. Ö.: Yeni gelen adaylar olmuş mu?

D…: Şehirden çıkarılanları geri gönder­mişler. Yani şehirden gelen arkadaşları gerillaya aktarmışlar. Başka bir haber yoktur Başkanım.

P. Ö.: Serhad’tan herhangi bir eylem haberi yok mu?

D…: Yok, henüz herhangi bir eylem haberi alamadık.

P. Ö.: Oraya adaylar gelecek, sanıyoruz gereken ihtiyaçları oradan gönderiyorlar. Ora­sı epey alabilir diye tahmin ediyoruz. Bu konuda biz orayla konuşmuştuk, herhalde haberleştiniz.

D…: Evet haberleştik. Yetersizlikleri belirttik.

P. Ö.: Be..gil ne yapıyor? Be…gilden ha­ber aldınız mı?

D…..:Be…gil de güçlü………………Zaten o grubu getiren arkadaşlar gelmişler­dir. Kendisi, halkın durumunun olumlu olduğunu belirtiyordu. Ayrıyeten yeni haberler bize iletilmemiştir, daha önceki haberlerdir. Durumlarının olumlu olduğu belirtiliyordu.

P. Ö.: Az…gillerden haber yok mu? Az..gillerin pratiğini biraz daha atak ve güçlendirmeye yönelme nasıl olur?

D…: Az..’in güçleri çok daha güçlü bir eylemlilik yaratabilir. Yani kendisinin ça­baları o yönüyledir. Az..gilin bir başka çalışması da vardı. Ancak bunun daha kesin bir sonucu alınmadı. Bu ara yakında dönebi­lirler. Sanırım dört gün sonra yanımızda olurlar.

P. Ö.: Şimdi, zaten gelirlerse, siz daha derinleştirilmiş bir planlama yapacaksınız. Güç vardır. Güç istenildiğinde birleştirile bilinir. O, o kadar sorun değil. Artık bu aşiret gericiliğini parçalamak gerekir. Gelirlerse görüşürüz. Na..gil de geldiğinde o zaman görüşürüz. Mevcut imkan-olanakları, en iyi bir biçimde orayı tasfiye etmede kullanmak gerekecek. Yinebu Oramar, görevini kesin görmek zorunda. Yani Oramar öyle bıra­kılmaz. Orada kim varsa, alaşağı edilmesi ge­rekir. İşleri geliştirmeyen, eylemleri geliş­tirmeyen alaşağı edilecek. Hatta yargılanma­sı gerekir. Bunu bileceksiniz. Göreviyle oynayan, yersiz kayıplara yol açan mahkemeye çıkarılır. Durum budur; yönetim düzeyinde bunları gerçekleştireceğiz. İmkan-olanakları uygun bir biçimde değerlendiremeyen, yersiz kayıplara yol açanı yargılayacağız. Bu konu­da talimatlar uygulanacak, durum bu. Sanıyorum bazı birimler rolünü oynamamayı marifet bilmişler. Bu suçtur. Artık bu aşamadan son­ra gelirlerse görüşürüz. Başka herhangi bir şey var mı?

D…: Biz şu anda yeni grubu hazırlıyoruz, bunları da yola çıkaracağız. Ayrıyeten Duhok kamplarından arkadaşlarla dün yine konuştuk. Genelin görevlerinin gerçekleştirilmesi konusunda yeniden planlama koyduk. Bu arkadaş­lar gidecekler.

P. Ö.: Yu.. mu gidiyor, kaç kişidirler?

D… : Çukurca’dan sekiz kişi geliyor, Yu…gili de alıp gidecekler. Yani Yu..’un Duhok’a dönmesi, grubu biraz ilerlettikten sonra. Dönüp, geri alıp gitmesi gerekiyor.

P. Ö.: Yani Yu..gil gidiyor. Şimdi, o gide­cek, gerekirse bütün Kars tarafına biraz hükmetmesi gerekir. Biraz böyle, eyalet yar­dımcılığı gibi bir görev de yapabilir. Yani yalnız bir bölgenin değil, gücü oranında diğer bölgeleri de çalıştırma yetkisi tanınabilir, biraz inisiyatif verilebilir. Mahir’in boşluğunu mutlaka doldurması iste­nilir. Mahir’e verilen plan dahilinde hare­ket edecek. O ormanlara girilecek, ormandaki üslenme sağlanacak. Sağlam bir üslenmeye da­yanmadan, ucuz hareket tarzı yanlış olur. Böyle gelişkin bir planı -Mahir’le konuşulduğu gibi- oturtmaya çalışacaktır. Bilemiyorum yanınıza mı gelecek? Oradan direkt mi gide­cekler?

D….: Oradan direkt gidecekler, yanımıza gelme olanakları yoktur….

P. Ö.: Bu ara, “atanmıştır” diye bizim adı­mıza yazarsınız. Eyalet Komitesine de yazarsınız. Eyalet Komitesi üyesidir ve yine böl­ge sorumlusudur. Ve bu ara diğerlerine de son gelişmeler biraz verilir. Geneldeki hız­lanmanın orda da gündemleştirilmesi gerekti­ği bildirilir ve doğru bir hata çekilir. Son yayınlar ulaştırılır. Giden arkadaşların bu konuda iyi eğitilmesi gerekiyor, güçlü eği­tilmesi gerektiğini sanıyorum. Bilemem, o bazı Malazgirtli arkadaşlar, Cem. onlar vardı. Onlar herhalde biraz kalıyor,

D…: Onları da gönderiyoruz.

P. Ö.: O zaman onların da yetkin bir biçim­de gönderilmesi gerekir. Yani rollerini en iyi bir biçimde oynayacak durumda olmaları lazım. Orası biraz daha iyi olabilir. Güç çıkarmada olsun, son gelişmeleri hızlandır­mada olsun, rollerini oynayabilirler. Yete­rince talimatlarla gitsinler, o son değer­lendirmeleri de götürsünler. Selam söyler­siniz onlara. Çok dikkatli olmaları gerekir. Bir de gelişmelerin üzerine yatmasınlar. Biraz gelişme sağlanıyor, üzerine yatıyorlar. Kesinlikle gelişmelerin üzerine yatılmaya­cak.

Ha..gillerden de giderek tempoyu hızlan­dırmaları istenebilir. Sınırlı bir geliş­menin üzerine yatmak, doğru bir şey değildir.

Bu son değerlendirmeleri, bunun yanında gelişen bazı eksiklikleri, gelişmeleri değerlendiren ve gerekenlerin yapılması için bir talimat geliştirebilirsiniz. Zaten çözümlemeler var, onların da bir kısmı ulaştırı­lır. Bunlar söylenebilir. Sanıyorum gidebilirler artık. Başka bir şey var mı?

D…: Biz bunları belirtebiliriz.

P. Ö.: Az..giller gelirse tekrar konuşu­ruz. Haydi, tekrar selamlar başarılar.

D…: Saygılar Başkanım.

PARTİ ÖNDERLİĞİ

AĞUSTOS ‘91

PARTİ ÖNDERLİĞİNİN AĞUSTOS 1991 TARİHİNDE YAPTIĞI TELSİZ KONUŞMASI

D. Sıpi: Cumhuriyet gazetesinin bir muhabiri, Ajans Franz Press’in Türkiye temsilcisi gelmiş­ti. Onlarla konuştuk. Daha çok bizim ne yapmak istediğimizi, yine ilkel güçlere karşı tavrımı­zı öğrenmek istiyorlardı. Yine Güney’deki devri­min üzerimizdeki etkilerini öğrenmek istiyorlar­dı. Anlaşılan amaçları buydu.

Bu Duhok’tan 10-15 genç hazır, onları gön­dermek istiyoruz. Bir de o dost vardı, Sa…., onun babası ameliyat olmak için oraya geliyor­du, arkadaşlar onunla ilgilenirse iyi olur. Kı­saca bunlardır. Sanıyorum akümüzde zayıf, biraz da bozuk. Ses nasıl geliyor bilemiyorum.

P. Ö.: Ses iyi geliyor. Ben o raporların önem­li kısımlarını okudum. Yalnız o sizin diğer kampların raporları yok; o bir eksiklik. Özel­likle yönetim raporları, hatta o Güney’deki çalışanların fazla raporları yok. Onları ilerde ulaştırabilirler. Yani biraz o ara faaliyetlerde çalışanların da raporları gerekebilir, durum­larını biraz daha iyi anlamak açısından. Öyle bir şey dikkatimi çekti.

Bazı yazıları okuduk, o Do….’ındır, Ha…’nındır, Me…..’ındır, yine daha alt düzeydekilerin raporlarıdır. Tabii yani halen yoğunlaşan gerçeğimizin farkında değiller, biraz o çıkıyor ortaya. Bizim buradaki yoğunlaşmamızın çok gerisindeler. Bu biraz dikkati çekiyor. Her bakımdan bir yoğunlaşmanın büyük önem taşıdığı orta­da. Özellikle o mıntıkalardaki yönetimlerin yoğunlaşması daha da zayıf oluyor. Bu arkadaşlar gerçekten bizi hayli uğraştırdılar. Burada onla­ra epey öfkeyle yönelmek istiyoruz. Ellerindeki bazı fırsat ve olanakları değerlendirmede çok uzak ve sorumsuz bir yaşam sergilemişler biraz, o ortaya çıkıyor. Ve ne hakla, hangi cesaretle böyle yaşadıklarını anlamak istiyoruz. Veya böyle bir yaşamın affedilmezliğini bilmeleri gerekiyor bunların. Bunu nasıl anlatmak gereki­yor, bilemiyorum. “Biz böyle sorumsuzca yaşama­yı affedemeyiz” demek gerekiyor. Biz artık bu­nu burada kesinleştirmek istiyoruz. Bu iş ya doğru yapılır, tam yapılır, ya da bu arkadaşlar bu tutumu terk edecekler. Başka türlü bizi uğraş­tırmamaları gerekiyor. Şimdi daha çok böyle yo­ğunlaşıyoruz. Aslında kendini yormamadır, sorum­suzluktur, ciddiyetsizliktir. Yoksa yapılmaya­cak işler değildir. Hangi cesaretle, neye güve­nerek, bugüne kadar bu tutumu sürdürüyorlar? Çok kesin olmak, kesin konuşmak gerekiyor. Bir kader de değildir, o yaşadıkları, dayattıkları, gelişememe, yaratamama, ilerletememe bir kader değildir. Ama öyle anlaşılıyor ki; bazılarının hoşuna gidiyor. Bu yaklaşım tarzı imkan-olanaklarımızı, stratejik-taktik anlamda oluşan değer­lerin farkında değil bu baylar. Şimdi bu, öfke­lendiriyor. Bunu mutlaka aşmak istiyoruz. Biz buradaki planlamayı, esas olarak bunu aşmak te­melinde geliştirmek istiyoruz. O bazı suçlular da var tabii; özellikle onların sorgularını de­rinliğine ve ibretlik geliştirmek, ders çıkar­mak temelinde geliştirmek gerekiyor. Burunların­dan biraz çıkarmak gerekiyor. Şimdi yani herke­sin yaptığı böyle suç, yargı da kalmamalı veya birçok siyasi gelişmeyi bir tarafa itip, kendi keyiflerince yaşamanın, en büyük alçaklık oldu­ğunu bilmeleri gerekiyor. Bunu böyle iyi bile­cekler. Bu işlerle böyle oynanmayacağını iliklerine kadar duymaları gerekiyor. Biraz böyle du­rumlar gördüm raporlarda. Tabii ki Xe..in da raporunu okuduk. Bazı değerlendirmeler doğru olmakla birlikte, artık yürütme gücü biraz önem taşıyor. Belli ki, bu konularda o Do.. olsun, diğerleri olsun, biraz yoğunlaşmanın uzağındalar. Aslında şunu da geliştirmiş bunlar; o kon­gre sonuçları üzerine, kendilerine göre yorum yapma, kendilerini ayarlama, “Hakkım yenildi, hakkım şuydu, buydu” gibisinden. Sanırım değer­lendirmeler yapmışlar, sanırım o süreçteki bazı böyle bozucu şeylerden etkilenerek bunu geliş­tirmişler. Daha önce de belirttiğim gibi, bir­birlerinin ayağını Kaydırtma gibi tavırlar da görüyorum. Özellikle Me..nın, Do..nın sözümona Ha., meselesi konusundaki tutumları bana biraz ayak kaydırma gibi geliyor. Bu biraz feodal kur­nazlık yöntemidir. Varsa böyle şeyler, bunlar devrimci yaklaşımlar temelinde aşılır. Böyle bu tip tutumlarla ne görevler başarılır, ne de işler ilerletebilir, sanıyorum böyle bir şey var. Yani ideolojik, siyasi, örgütsel yaklaşımlarla sonuç alma yerine, birbirlerini yıpratma, bir zaafı varsa, yanlış bir durumu varsa o te­melde onu bitirme gibi bir anlayış sürüyor, ba­zı öğelerde. İkide bir bu bahaneye sığınarak, -köylü anlayışı tabii ki- buna dayanarak kendi­ni görev dışı tutma veya birçok kişiye kendine göre yaklaşım içinde bulunma var. Tabii ki bunlar bizim yöntemlerimiz değildir. Biraz o Botan’daki feodalizmin de etkisiyle, sorunlara böyle yaklaşanların az olmadığı anlaşılıyor. Bu doğru bir yöntem değil, çözüm yöntemi bu değildir. Duygusal yöntemler, köylü kurnazlığı yöntemleri oluyor. Bunlara bu biçimde fırsat tanınamaz sanıyorum. PKK’nin temsil durumu, PKK’deki her türlü durumlardan kurtulmanın yolu-yöntemi belirlenmiştir. Bunu dikkate almaları gerekiyor. Bunlar biraz dikkat çekici dediğim gibi. Tabii ki, bunları bireysel çabalarla hemen halletmek zor. Kapsamlı toplantılar biraz gerekebilir. O düşünülen toplantıda bunlar üzerinde epeyce durmak gerekir. Birçok değişiklikle, takviyeyle birlikte sanırım hamleyi güçlendireceğiz. Yani hamle için, aslında büyük fırsat var. Burada zorlansak da, oldukça çözüm gücü ve beraberinde takviye gücü de olacak sanıyorum. Bunu ilerlet­meye çalışıyoruz. Ve oldukça da önemli görüyoruz ve gerekli de. Biraz savaşı geliştirmenin, sonuç almanın yolu buradan geçer. Bunun yanında dürüst davranmaları gerekiyor. O liberal, kendini yere atan, özellikle “Yaptığımız yanımızda kalır” bi­çimindeki köylü kurnazlıkları artık son bulmalı veya artık kimsenin bunu kabul etmemesi gereki­yor. Kendini yere atmaların da fazla iflah getiremeyeceğini herkesin bilmesi gerekiyor. Özel­likle o Güneylilerin bu tutumlarına da bir son verilir. Onları da uygun yöntemlerle biz ateşin içine atar ve kendilerine getiririz aslında. Her birisinin kulağından tutup, bir birlik içeri­sinde eritiriz, yok ederiz. Onlara fazla kendi­lerini yere atma şansı verdirilemez. Bunlar bi­raz önemli sanıyorum. Yine o diğer, suçluların durumu vardı; o Ş.’dir, diğerleridir. O bayan­lar da dikkatimi çeken şeyleri epey istismar etmişler. Yani bunlar bu işte dürüst değiller. Bunu söylerken, gerçekten bizim yüceltme çabala­rımızı böyle boşa çıkartmaları, kişiliklerindeki oldukça kölece ve geri bir bağlılığı, çok düşkünce bir durumu gösteriyor. Bunlar en azın­dan sembolik de olsa, bir yargılama ile artık af isteyebilirler. Sözümona sanki haklı pozisyonları varmış, sanki biz yanlış yaklaşmışız, değil. Yani bunların özgürlükten de, yoldaşlık­tan da, sevgiden de anladıkları yok. Belki öyle anlayışları bazıları taşıyabilirler. Bu kölelik­tir, aşağılık bir şeydir. Ancak PKK büyüklüğünden af dileyebilirler. Eğer bir mahkeme gerçekleştirecekseniz o diğerleri için de geçerlidir. Hepsi biraz böyle örnek kabilinden olur. Eski yeni öğeler, son derece dürüstçe bir itirafla kendi kişiliklerindeki büyük zaafları açığa çıkarıp, doğruya ulaşma konusunda destek isteyebilirler; başta parti, Parti Önderliği’nden olmak üzere.Bu biraz gerekiyor. Yani yaptıkları yanında kar­mış, hatta hakları varmış gibi bir havaya girme­leri doğru değil. Bunu ödettirmek gerekiyor. Şimdi bu arada bir de gazetede yayınlamak üzere 7. yıldönümü nedeniyle, böyle bazı kutlama değerlendirmeleri geliştirebilirsiniz. Bilemiyorum, bilanço geliştirmek istiyoruz. Eğer mümkünse, savaş gerçeğimiz üzerine bazı yazılar hazırlanabilirse yapabilirsiniz. Bazı röportajlar olabi­lir; biz de yaparız burada. Fotoğraflar olabilir herhalde böyle şeyleri gönderebilirsiniz. Bilan­ço yapsaydık çok iyi olurdu; son bir yıllık bi­lanço büyük önem taşır. Hatta yedi yıllık bilan­çoyu biz burada toparlamaya çalışırız. Artık siz de röportajlar, resimler, buradaki yerli halkla bazı şeyler yapabilirsiniz. Böyle zengin­leştirici özel sayı röportajlarını 7. yıl dolayı­sıyla bir broşüre de dönüştürebiliriz. Bunun üzerine bir çalışma yapabilir bazıları. Kısaca bunları belirtebiliriz. Diğer bölgelerin sanıyo­rum şu anda ciddi durumları yok. Normal bir ge­lişmeyi sürdürdükleri kanısındayım. Yalnız o pa­ra harcamalarına biraz dikkat edin. Bu epey çar­çur ediliyor. Bazı arkadaşlar parayı iyi koruyamıyorlar gibime geliyor. Ona biraz dikkat etmek gerekiyor.

Araç gereç alımı sürdürülebilir, yani biraz piyasayı, koşulları yoklayın. Zamanında alabil­melisiniz. Yani bu konuda zamanlama önemlidir, olanaklar, koşullar önemli. Dediğim gibi o tica­rete hükmetme çok önemli. Birçok gelişmenin kay­nağı, o ticarete hakim olmaktan, geçiyor. Daha fazla otoriter olmasını bilmelisiniz. Yani otorite birçok şeyi halledebilir. Halk, köylülük otorite ister; otorite olmadı mı ihanete kadar gider. Uludere üzerine biraz daha giderseniz sa­nırım dizginlenebiliniz Yani ticari yollar üze­rine de denetiminizi biraz ilerletin. Habur’a kadar uzatmak gerekiyor. Bunları biliyorsunuz. Şimdiye kadar olumludur denilebilir.

Bu ay çok önemli aslında, bilemiyorum bunla­rın bazı marifetleri olabilir. Özellikle bu he­likopter saldırıları konusunda da uyarı gerekiyor. Arkadaşlar, bu ayı oldukça iyi geçirebilir­lerdi, bunu biliyorlar. Böyle beklenmedik darbe­ler olabilir,

Şia de çok gazetecilerle görüştünüz, onların bir kısmı mutlaka ajandır, onu da dikkate alı­yorsunuz.

Biraz hareketliliği, özellikle gizliliği esas alın. Hava saldırısı da olabilir, bunları hesaplıyorsunuz herhalde, kısaca bunlardır.

Arkadaşları gönderebilirsiniz. 15 Ağustos’tan önce de, sonra da olabilir. Gerçi burası da epey kalabalık ama idare edebiliriz. Bunları söylüyorum. Başka belirteceğiniz husus var mı?

D. Sıpi: Söylenenler bizim bilincinde olduğumuz şeylerdir. Özellikle o barajlama durumu önemli. Yani öyle bazı öğelerin her şeyi yan yatırması -ister bilinçli, ister bilinçsiz olsun- gerçek­ten çok öfke duyulacak durumlardır. Onun için pratik çözümler gerekli. Bütün eleştirilere, yoldaşça desteğe rağmen, bu tarzda olanakların üzerine yatılması bizim için kabul edilecek hu­suslar değildir.

TC dökülüyor, kötü bir durum yaşıyor. O gaze­tecilerin o kadar yoğun gelmesinden açıkça anlaşılan budur. Yani biraz istense kesinlikle iyi sonuçlar alınacak. Bu çok açık. Fakat bu tarz sa­vunma, özellikle savaşı geriye çekiyor. Bu çok şeyi de kendileriyle beraber heba ediyorlar. Onun için kesin bunlara engel olmak, çıkarmak gerekiyor. Başka yolu yok. Daha da ileriye gitmek bir­çok şeyi yitirmek anlamına geliyor. O konuda du­rum çok açık.

Bu maddi soruna gelince; birçok alan kendi ba­şına para istiyor. Özellikle Batman, Amed, birçok yerler. Kesinlikle hiçbir yere vermeyin. Ne gönderecekseniz bize gönderin. Biz hurdan gerekli yerlere göndeririz. Doğru aslında, sonuna kadar tüketme anlayışına gidiyorlar, birçok gereksiz har­camalara giriyorlar. Onun tedbirini almak gereki­yor. Bu yönlü arkadaşlara yakınız, kesinlikle başka yerlere vermeyin. Bir de o ticareti kontrol altına alma durumu biraz Mardin’den geçiyor. Bazı arkadaşlara yazmıştık; hatta bazılarını çağırdık, konuştuk, böyle ticari örgütler geliştirilsin di­ye. Tüm ticaret yapanların bu örgütün denetimi altına alınması yönünde konuştuk. Hainlerin dıştalanması, hatta gerekirse bunlara zor bile uygu­lanmasını söyledik. Bu yönlü adımlar atıyoruz. Gerektiğinde önemli ölçüde ticaret yollarını kon­trol altına alabiliyoruz. Şu an erken ama gerektiğinde Habur’u durdurabilmeliyiz. Bunları belir­tebiliriz. Yalnız o Sadık’ın babası ameliyat için gelirse ilgilenilsin, iyi olur. Zaxo’da epey çev­resi var, devrim açısından iyi olur.

Aktarmayı hemen yapmak istiyoruz. 15 Ağustos sonrası geç olur. Rehberler olursa iyi olur, yok­sa öbür tarafa geçemezler.

P. Ö.: Şimdi o rehberlerin durumu nedir bilini­yorum. M.., H., burada, gelmek istiyor. Onu gönde­rebiliriz. Eğer o halledebilirse yakında haber de yollayabiliriz. Yanınızda yedekler yoktu sanıyo­rum. Biz haber yollamaya çalışırız, birkaç gün içinde haber ulaşır.

Ameliyat meselesi sorun değil, burada imkan var. Hatta çok önemliyse bazılarını Avrupa’ya bi­le gönderebiliriz, mühim değil. Her zaman gönde­rebilirsiniz.

Arkadaşları göndermede acele etmeyin, öyle ka­yıplara yol açabilecekse göndermeyin. Kuryeler zamanında ulaşırsa olur. Bunu halledebiliriz.

Buradayız, bu gelişmeleri değerlendiriyoruz zaten. Dikkatli olalım. Arkadaşlar genelde bir alarm durumunu, kendini hem yenileme, hem de dö­nemi güçlü kavramada, bu dönemleri iyi değerlen­dirsinler. Özellikle uyarılarınızı, eleştirile­rinizi, toplantılarınızı yazılı-sözlü bir şekil­de güçlü olarak götürebilirsiniz. Sorumlu arka­daşlar biraz daha kendilerini katsınlar. Biraz daha kendilerini yenilemede, döneme hakim olmada güçlü kılsınlar. Çünkü insanımızı uyartmadın mı sık sık uyarmadın mı, uyuyorlar. Bunu önlemenin yolu, günlük olarak uyarmak, denetimi yoğunlaş­tırmaktır. Biraz daha bu konuda ilerleyebilecek­leri hızlandırın. Görev verin, ilgiyi de gösterin -dediğim gibi- bir konuşmayla yetinmeyin, in­sanımızla 10 defa konuşmazsan oynatamazsın. Bu biliniyor. Böyle biraz yoğunlaşan, gelişen bir yaklaşım, denetim bence orası için biraz önem taşıyor. Tecrübeler de onu gösteriyor. Ne kadar yoğunlaştın mı, bu insanları o kadar yürütebiliyorsun. Uyarma, zaman saman ceza da bir eğitim aracı olarak düşünülüyor tabii; görevlerle oyna­manın da bütün sonuçları gösterilebilir. Artık işler biraz böyle ilerletilebilir. Bütün arka­daşlara selam söylersiniz, görüşürüz, başarılar.

D. Sıpi : Oldu, saygılar Başkanım.

….

D….: ….. Arkadaşlarla askerler arasında çatışma çıkmış, köylülerin belirttiğine göre düş­manda 20’nin üzerinde ölü var. Van’da geçen ay içinde bir polis devriyesine saldırılmış, dört polis öldürülmüştür. Şimdi bizim aldığımız haberler bunlardır. Diğer çalışmalarımız normal bir şekilde sürüyor. O söz konusu grup bize ulaştı, düzenledik, yerleştirdik ve eğitimlerini sürdü­receğiz.

P. Ö.: Y…gil biran önce gitmeli, o zayıflığı kapatmalılar. Artık herhalde giderler. Birazı son yayınlarla birlikte giderler, değil mi?

D…..: Evet, hemen bugünlerde geçmeleri, git­meleri gerekiyor. Yine o şehirlere gidecek arka­daşlar var, onları da aktaracak bu ara. Ve böylelikle o boşluğu kapatmaya çalışacaklar.

P. Ö.: Biraz da artık o Kuzey’den güç çıkarılabilir. Uygun müdahalelerle, özellikle Van’dan, Van Gölü çevresinden güç çıkarılabilir. Sanı­rım biraz bu oradan mı çıkarılır, diğer alanlar­dan mı çıkarılır, o güç çıkarmayı biraz hızlan­dırmak gerekiyor. Aslında onun fırsatı vardı, o çevre epey katılabilirdi, biraz bence geci­kiliyor veya fazla yaratıcı olunamıyor. Bunun yanında bazı son haberleri vermiştiniz, bu arada yeni haber gelmedi herhalde? S..’den, Güney’den yeni bir haber var mı? Bu sırada çalışmalar hak­kında, yeni gelişmeler oluyor mu? Bu konuda her­hangi bir şey olabilir mi?

D…..: ………vermek istemişlerdi, biz el koyduk. Bunu da KDP’liler yaptırıyor. Kendi ada­mını Cizre’den çağırmış, ona vermiş. O da bir-iki bine sadaka vermiş, Ramazan diye birisi. On­ların vasıtasıyla bize göndermek istemişlerdi. Biz aldık onları. Yeni bir bilgi bize ulaşmış değil.

P. Ö.: Bu, Çukurca’daki durumlar ne olabilir? Bu Çukurca, hala eski tarzda hareket ediyor. Hep pusuya düşme durumları oluyor, o sınır boyların­da. Bunu ciddi bir eksiklik olarak görüyorum. Yani düşmanın orada pusuya düşmesi gerekir. Na­sıl oluyor bu? Halen orayı pusulamama, ciddi bir eksiklik ve Be..gilleri sert eleştirmek lazım. Ciddi bir taktik yetmezliktir, halen gerekeni yapmamadır. Hep o sınır boylarında, sürekli böyle darbe yenildi. Niye orayı tutamıyorlar? Hala eski tarzı sürdürmelerinin anlamı nedir? Gücü mü yok? Fırsatı mı yok? Orda epey kayıp verildi. Bunun üzerinde durmak ve eleştirmek gerekecek. Hatta bunu ciddi bir mesele olarak görüp yanıl­gılarını ortaya koymaları gerekecek ve sanıyorum orda birçok arkadaş eski tarzı yaşıyor. Yani kendilerinin araziyi tutması, pusu atması gerekirken, bu inisiyatifi düşmana kaptırmışlar. Bu anlaşılıyor. Bilemiyorum nedir durumları?

D…..: Fazla bilgimiz, yok. Muhtemelen, arkadaş­lar da olabilir, köylüler de o konuda fazla bir şey söyleyemiyoruz. Zap grubu olabilir. Biz, ar­kadaş geldiğinde o hususları konuşmuştuk. Dikkat etmeleri gerekiyordu. O bazı şeyleri değiştirme­leri gerekiyordu. Bilemiyorum yani, şimdilik bir şey belirtemiyoruz. H.. Kaşuri grubuyla biraz hareket ediyor. Bu son büyük baskın eylemini on­lar yapmıştı.. H.’nın bu grupla hareket etmesi olumlu olacak. Başka türlü atıl kalıyor.

P. Ö.: Hangi grup, Zap grubuyla mı?

D…..: Kaşuri grubuyla.

P. Ö.: Zaten bu H.. arkadaşın elbette ki çok faal bir yerde hareket etmesi gerektiği açık. Fakat yöntemlerinde eksiklik var. Yani halen inisiyatif düşmanda. Artık kendileri ne kurtarabildiyse … böyle bir hareket tarzları var. O so­rumsuz adamlar orda var, onlara fazla güvenilemez. Yani bunların taktikle alakası yok. Bunla­rın sorunu odur. Yani doğru araziyi tutmama, doğ­ru bir pratiğe yatmamadır. Kolayına kaçıyorlar, ucuza kaçıyorlar. Değişiklik yapılabilir. H.. oraya alınabilir. H…gibi daha becerikli ar­kadaşlar varsa, onlar da alınabilir. Biraz da dediğim gibi, müdahalelerin iyi yapılması gere­kir. O alanları biraz tutmayı bilmek gerekiyor. Tutulacak alanlardır. Bence tutmaya fazla niyet­leri yok. Kendilerini doğru katma çabası yok. Oranın esas sorunu budur.

D …..: Şimdi H.. arkadaş sadece kendisi değ­il, birlikte hareket ettiği arkadaşlarla beraber Kaşuri birliğiyle birleşecekler. Zaman zaman birlikte eylemler koyacaklar. Eğer Güney’de ih­tiyaç duyulursa o zaman hareket edecekler. Daha çok Zap’tan, Uludere’ye kadar hareket edecekler. Yani en son konuşmamız böyleydi.

P. Ö.: Yani bütün bölgelerin sorunu halen odur. En bariz taktik şu olmalıydı; -biz ısrarla onu vurgulayalım, yani düşmanı hareketsiz duruma ge­tirecek şey belli- yeterince, bütün önemli, gök sabırlı, çok gizli pusulamak ve ardından hare­ketli birliklerle düşmanı gerekirse üzerimize çekip darbelemek. Yani hareketli birliklerle, pusu birlikleri iç içe olmazsa yürüyemezler. Bu birlikleri eyalet çapında iyi oturtmak gerekir. Bu taktik oturtulmazsa fazla sonuç alamazlar. Yalnız başına hareketli birlik darbe yer, yalnız pusu birliği de verimli olmayabilir, ikisini iç­ice yürütmeleri gerekiyor. Temel taktiğin böyle geliştirilmesi gerekir. Bu dönem bunu kaldırır. Yeterince pusulama, -mayınlama da dahildir- yine etkili noktaları tutma ve hatta hareketli bir­likleri emniyetli bir biçimde hareket ettirme, gerek düşmanı üzerine çekme, gerek üzerine yürü­me önemli. Bu taktik oturtulabilir. Esasta bu­radan, çözüme doğru gitmek gerekiyor, alanlarda sabit birliklerle, hareketli birimleri kesin iç­ içe geliştirme konusunda, çok ciddi düşünülmesi gerekir. Bu düşmanı felç eder. Mevcut gücün du­rumunu, silahların durumunu bu temelde ayarla­mak gerekiyor. Bölge kaldırır demek istiyorum yani. Bütün birimlerin kafayı bunun üzerinde yorması gerekiyor. Gücün dağılımını, yerleştirilmesini, bu anlayış temelinde mutlaka hazırlama­ları gerekir. Öyle anlaşılıyor ki, birçok birim bu durumlardan habersiz. Ciddi olarak kendini buna yatırmamış. Raporlardan çıkan sonuç tabii… Bunlar vurgulanabilir. Bu arada yeni eğitim adayları gelmiyor mu? Yoksa biraz öyle durdu mu? Yine Kuzey’den, Garzan’dan haberler gelmedi mi? O birimler, şehitler kimdi? Sanırım biraz kayıp­lar oldu, onlar yeni gidenler midir? Bu arada yeni adaylar, Mardin’den yeni haberler geldi mi? Bu konularda endişe var mı? Tahmini bilgiler var mı?

D…..: Yeni kimse gelmedi; aslında biz bekli­yoruz. Yenilerinin olması gerekiyordu. Hem Bestlerden bize gelmesi gerekiyordu, hem de sınırda birlik vardı. Onları alıp bize göndermeleri ge­rekiyordu. Henüz haber gelmedi. Garzan’dan da haber gelmedi. Kuryeler geldiğinde, hemen gidip dönmelerini söylemiştik. Çünkü biraz malzeme aktaracaktık. Ama bu konuda da bir bilgi gelmiş değil. Bugünlerde gelebilirler. Herhangi bir bilgi yok, gelmeleri gerekiyor. Bunun dışında o Namık Durukan’ın BBC’de çarpıtarak verdiği ha­ber vardı. Bilemiyorum bu gazeteciyle bir daha görüşmek istemiyoruz. Önemli çarpıtmalar var.

P. Ö.: Önemli değil. Onlar hep öyle yaparlar da diğerleriyle öyle yüz göz olmamak gerekiyor. Ara sıra olabilir. Önemli değeri olan gazetelerle olabilir. Çoğu çarpıtma amacıyla geliyor, bunla­ra fazla itibar etmemek gerekiyor. Doğruluk, sadakatle yayınlama durumu önemli. Değişik kanallar kullanılır.

Sanırım o güç biraz Garzan’a ulaştı, onları biraz talebi vardı. Aslında onların durumu önemliydi. Bu son yaptıkları eylemlerle de TC biraz daha yönelebilir. Gerçi burada daha nitelikli hamle gerekecek, fakat bunların irtibatı güçlü kılamamaları bir eksiklik. Sanırım o raporlarında belirttikleri güçler ulaşmıştır. Gücün gelmesinden de çekinmemek gerekir. O -dediğim gibi- alanlara tamamen hakimiyet temelinde yak­laşıldığı için, gücün artmasından çekinmemek lazım. Öyle bir sorun da olmayacak. Giderek orası da oturacağı için, daha geniş çalışma anlayışına hazır olmak, birçok gücü oraya oturtmaya hazır olmak, araziye hükmetmeyi esas almak gerekiyor. Tamamıyla egemen olmayı kafaya koymak gerekiyor. Gelip-geçici veya bir gün ordayız, bir gün buradayız biçiminde değil de, son derece uzun vadeli ve kalıcı oturuyoruz, bir daha çıkmamacasına oturuyoruz. Verilmesi gereken anla­yış budur. Bütünüyle uzun ve orta vadeli planlara hakim olması gereken tavır budur. Böyle söylenebilir. Bilemiyorum o ….. nerde olabilir? O bahsettiğiniz unsurları bu aşamada acaba kim koruyabilir?

D…..: Şimdi o unsurlar Duhok’ta görülmüştü. O Cotkar onlar başarısız olmuştu, yakalanmıştı. Koruyan Iraklılardır. Ağırlıklı KDP’dir, bu açık. Zaten çağırdıkları Türkiye KDP’sinin adamlarıdır, onların koruması altındadır. Yazdıkla­rı yazı da bir kişisel yazıdır, 16 sayfadır, küfür namedir. Tamamen önderliği hedef alıyor. Güya konferansta bir şeyler yapmak istemişler, güya önleri daraltılmış. O bilinen küfür namelerini yazmışlar, ağızlarına ne geliyorsa onu yazmışlar.

P. Ö.: Nedir yani, buna daha çok kafa yatırmanın tarihçesi ne oluyor?

D…..: Şimdi uzun süreden beri varmış. Güya Akademi ortamında bulunacaklarmış, bunu dalga dalga ülkeye yayacaklarmış. Ve konferansların sonuçlarını ülkeye yayarken, aslında söylenen şeyleri uygulama yerine onları boşa çıkarmaya çalışıyorlar, yani “Önderliğin şeyleri uygulanma­dı, hatta boşa çıkarıldı. Kendimize göre bilmem partiyi kurtarmaya çalışıyorduk ve bir şeyler yapıyorduk” diyorlar. Akademi ortamıyla başlatıyorlar bunu.

P. Ö.: Hayır, daha öncesi, yani buradaki arka­daşların konuşmalarından çıkan, cezaevinde ön­derlik olayına çok kafa yatırmışlar. Hatta “Ba­zen biz içerde hemen hemen birinci adam olabilir diyorduk” diyorlardı. Bu konudaki durum, içerde epey tartışılmış. Bölük pörçük bilgiler­den çıkan bu. Epey kafaya takmışlar. Yani bu çı­karılırken kesin aday olma, yani artık kendile­rine göre biz herhangi bir biçimde tasfiye olur­sak, kesinlikle “Bir numara”olarak çıkıyor yani. Bu çok somut. Çok planlı ve çok somut aslında. Sanırım bunu görmek mümkün, o söylenenlerin al­tında asıl şeyler budur. KDP’nin de, TC’nin de haberi vardır. Yani çok iyi biliyorlardır. Buradayken de çok iyi biliyorlardı. Bunun, bu temelde çıkışı çok anlamlı ve oldukça da planlı ve bi­linçlidir. Arkadaşların buradaki bölük pörçük de olsa yaptıkları bilgilendirmeler bunu gösteri­yor. Çok planlı ve çok acımasız bir tip olduğu çok açık. Rezil biri aynı zamanda. Bilemem, baş­ka şeyler öğrenilebilir mi? Yani sadece o söylenen değil de, üzerinde çok uğraştıkları bir konu oluyor; demokrasi meselesidir sözümona bil­mem kadın özgürlüğüdür, aile meselesidir. Sanı­rım daha çok bunda düğümlendiriyorlar ve bu cezaevinde çok geliştirilmiş. Yani bambaşka bir PKK oluşmuş. Hatta şu söyleniyor; “Biz PKK’yi değiştirdik.” Mesela o Fa.. Ç.’nin bir durumu var; yeniden bir rapor istedik, “Sakine ‘85’te beni çağırdı. ‘Sen bırak eski PKK’yi, bu PKK değişti, PKK elimizdedir artık. Sen bu yeni PKK’ye % 100tabi olacak mısın, olmayacak mir­sin?’” diyor. Yani böyle değerlendirmeler yapıyor ki biraz gerçekçi. ‘85’te, özellikle o süreçte tamamen TC’yle işbirliği içindeler. Böy­le apayrı bir PKK olayıyla aslında karşı karşı­ya ve KDP’nin de, Baran’ın da bunda rolü var. Böyle bir PKK’nin peşinde koştukları somut olu­yor. Biraz budur. Fakat yine de KDP denilen olay da dahil olmak üzere, yönelmeyi iyi bilmek gerekiyor. Böyle hafif, basit yönelmelerle bu halledilmez. Bunların TC’yle, ABD ile, Avrupa ile yaptıkları ittifak öyle sıradan bir plan de­ğil. Güçleri belki yetmeyebilir ama böyle bir plan, geliştirilmek istenen Kürt hareketi çaba­sı çok kapsamlıdır ve buna da biçilen rol öyle. Bizden sonrasına oynuyor, yani böylesi bir tip. Hazırlığı da kapsamlı, en ufacık bir fırsatı değerlendiriyor. Aslında geçmişi ve sizlerle olan süreci de göz önüne getirirseniz, en ufacık fırsatı çok iyi değerlendiriyorlar. Ve bir de aslında bizi güçten düşürme, kendini tam verme­me, bizi boşa çıkarma olayı var.

O her türlü uşakları da, hatta bence o tak­tiği işletmeyenlerin -bilerek veya bilmeyerek- durumuna biraz böyle yaklaşmak, bağlantıları kurmak gerekiyor. Olabilir yani, bazı tipler bunu bilinçli de yapabilirler, bu biraz ortaya çıkıyor. Israrla parti taktiğini işletmeme, uygulamama, dikkatle üzerinde durmayı gerektiri­yor. Yani öyle kendiliğinden bitmiş, tükenmiş tip yerine, böyle PKK arayışları veya böyle gün­leri bekleyerek, yapıyı işletmeyerek, zayıf bı­rakarak, ortamı kendilerine göre en azından açık tutma olabilir. O KAWA’cılarla da ilişkile­ri eskidir. Bu temelde KAWA’cıları da -ki Avuka­tının KAWA’cı olması göz önüne getirilirse- KAWA’nın MİT’çi bir organizasyon olarak içerde, en asından dışarıda bir adamı vardır. Güya benim yerime kim gelebilir, o çok önemli adamları var. Sakine bununla içerde görüşmüş, İstanbul’da görüşmüş, “Olsa olsa bu geçebilir” demiş. Yerimi  tutabilir, böyle epey ittifakı var yani. Yani KAWA’nın da kuşkucu durumu biliniyor. Bizden sonrasına göre bu tipi birlikte hazırlıyorlar. Yani böyle bir bilgi var. Durum budur. Yapımız da bu konuda biraz uyanık olmasını bilmeliydi. Geçmişte yaşanan yetmezlikler fazlaydı.

Burada öyle ciddi bir şey yok. Sakine belli bir suskunluğa girmiş durumdadır. Öyle fazla eski durumunu sürdüremiyor. Bir sessizlik var şimdilik. Bilemem taktik midir, yoksa gerçekten işin farkına mı vardı? Onu bilemiyoruz. Selimgil böyle abuk sabuk şeyler söylemek istedi ama şimdi o da telafi etmeye çalışıyor. Aslında pisboğazlı bu tip anlayışların en çok kullanılmaya müsait tiplerinden birisi de o. Bize karşı bir despotluk gelişmiş. Yine o demokrat, kadın filan meseleleri konusunda böyle birtakım şeyler geliştirilmiş. Fakat şimdi geri çekilme ve parti ile yaşamaya gitme durumu söz konusudur. Gelişmeler kısaca böyle. Fakat dediğim gibi bunun geçmişi, hazırlıkları, bizim de henüz sökemediğimiz bir biçimde yapılmış.

D…..: Şimdi aslında bunun üzerine kafa yordukları çok açık ve bu ta ‘80’lere kadar daya­nıyor. Yani yakalanma durumuna kadar dayanıyor, zaten o yazıda belirtiyor. Diyor ki, “İşte ‘80’e kadar PKKiyiydi.” 80’le birlikte, arkadaşların yakalanmasıyla birlikte PKK güya oyunlarla, bil­mem nelerle sizin elinize geçmiş, siz partiyi istediğiniz gibi kullanmışsınız ve sizin de bah­settiğiniz şeyler sıralanıyor. Cezaevinde tartı­şılmış, konuşulmuş ve hazırlanmış. Ve dışarıya çıktığında, Akademi’de bunu hayata geçirme durumu yoğun. Zaten ortaya çıkıyor. Aslında ‘89-’90 o frenleme hareketinde Baran’ın rolü büyük. Ya­ni bunu ortaya açıkça koyuyor. “Bazı militanlar konferans sonrası döndüklerinde talimatları uygulama yerine bizim düşüncelerimizi uyguladılar. Diğer şeyleri askıya aldılar” diyor. Bunu açık­ça koyuyorlar. Öyle bilinçsizce, sonradan orta­ya çıkan bir durum değil. Çok Önceden hazırlan­mış, adım adım bu geliştirilmiş. Yazı gönderece­ğiz, gönderirsek daha iyi anlaşılır, görülür. Yazıda Semir’in, Avukat’ın durumu açık. Onların bir devamıdır ve daha güçlü, kapsamlıdır. Or­tak yanları ve ilişkileri var. Onlardan ayrı değil, bağlantıları var. KAWA’cılar, KDP, TC vs. bir sürü bağlantıları var. Sanıyorum o yazdığı yazı oraya ulaşırsa o bahsedilen arkadaşlar da okursa durumu daha iyi kavrayabilirler. Yani on­ların belirttiği tarzda değil. Onların duygula­rına hitap etmiş, biraz onlara hoş gelmiş. Fakat altında yatan o değil. Böyle çok değişik şeyler. Bunu o yazıda görecekler.

P. Ö.: Oradaki M..gile de okutabilirsiniz. As­lında onlar bence partiye bağlıdır. Fakat olduk­ça çarpık şekillenmişler. Onlar gerçekten biraz açılım yapmalı. Onlar olsun, hatta Me.. olsun -belki onun fazla bağlantısı olmaz da- yine o oynamak istedikleri tipler olabilir.. Böyle bir özeleştirisel yaklaşım onları güçlendirebilir. Hatta kendidurumlarına cesaretle yaklaşsınlar. Şahıslarında, o M..’nın şahsında oynanmak iste­nen oyun aslında önemli. Mesela onu kullanması. Bir ara “Parti beni isterse tutuklasın. Ben yapa­rım, ederim” diyor. Ki bunun etkilemesidir. Mesela ben beklemiyordum, böyle bir sözü nasıl söylüyor; “Her şeyi ben yaparım.” Adeta o bilinen kit­leye yönelimi, bir sürü şeye yönelimi çok aşırı­ya vardırıyor ve “yaparım, parti de ne yaparsa yapsın” diyor. Ki onun körüklemesidir. Bu kadar tahrik edebiliyor. Aslında onun kişiliği bu de­ğildi. Hatta başlangıçta daha da olumlu olabi­lirdi. El attı demek istiyorum. Yani bir sürü bayana da el attı. Mesela burada da halen onun el attığı çok ilginç tipler var. Bu El..’tir, hatta bu C..’nin bir çocuğu var. Nasıl sen el attın? Ve şunu bile söyleyebiliyor; “KDP’ye ka­çacaklardır bunlar”, buradan bile söyleyebiliyor. Yani bu provokasyonu önceden en ince ayrıntısı­na kadar planladığı kesin. Yine o Zı..’nın eşi var, burada onu mahkum ettirmeye çalışıyor. Çok ilginç. Mesela şehit aileleri partiye karşı çıkarmayı çok güçlü götürebiliyor. Ve yine o sa­nırım biri şehit edildi, bize bağlı biriydi. Mesela Yezidi aileleridir; onların tümünü parti­ye karşı çıkartması söz konusu. Ve sanıyorum bi­linçlidir de C.. o zaman söylüyordu; “Burada öy­le bir kuşku, komplo var” diyordu. Biz ağzını kapattık ve onun şeyi de artık böyle yapıldı. Aslında öyle anlaşılıyor ki, bu tip numaraları çok yapmış. Kişileri ezdirtme ve hatta o genç de biraz onun kurbanı oluyor. Bir aile var yine kuşkulanmışlar bunun durumundan, bu bastırmış. Demek istediğim çok acımasız bir tip. Yani iliş­kilerinde çok bitirici özellikleri olan birisi. Bilinçlidir, bu arada etkilediği öğeler olabilir bilemem. Yani o süreçteyken birçok öğeyle iliş­kideyken bu şeyleri konuşmuş olabilirler. Baran’­ın da durumu ilginçtir, benzerdir. Uygulamayı frenleme, ‘89’dan itibaren bir türlü kendine gelmeme, Hogır’a saldırma, bilmem onların, diğerlerinin durumu çok sinsi bir faaliyet olarak or­taya çıkıyor. Do..gillerin de durumunu ele alırken biraz da bu çizginin dolaylı etkisi gibi ele almak gerekiyor. Bunlar kısaca belirtilebilir. Yani, yeni düzenlemelere girerken herkes kendini bu tutumlardan oldukça uzak tutması önemlidir sanıyorum. Bilinçli-bilinçsiz, dolaylı şekillenme, dolaysız şekillenme epey yapıya yansıtılmış. Mesela o Çukurca’nın, hatta III. Bölge’nin bir türlü kendilerine gelememeleri, bu etki ile de yakından bağlantılı, fakat diğer noktada öyle anlaşılıyor ki, bu Ha.. için geliştirilen şey hayli dikkatimi çekti. Yani onun kişiliğini hedefleme, bilemem ne kadar doğru fakat o olayı Hogır geliştirmiş, bilemiyorum o şey var mı siz­de. O Şemdinli’deki bazı öğelerin konuşmaların­dan birçok kişiyle o tip şeyi geliştirmiş. Şim­di acaba bazılarını da, Ha..gilleri de bu tip şeylere bulaştırabilmiş mi? Sanmıyorum bunu. Benim düşündüğüm kendilerinin bu temelde yapıyı düşürürken bu suçu veya bu tip bir şeyi, bazı öğelerle artık bazı kişileri hedefleme. Ha.. he­deflenecek bir durumdur aslında. Sanırım ısrarla o birkaç unsur bize de böyle yaptı. Şimdi bu tip şeylerle yıpratma olayı geliştirilmek isteniliyor. Yani demek istediğim parti için biraz karıştırma planlı olabilir. Kendilerine göre bazılarını tasfiye etme taktiği olabilir. Me..’nın da bu konudaki durumu biraz ortayolculuğa benzi­yor. Bu konuda sanırım söylemesi gereken daha değişik şeyler olabilir. Baran’ın da bu konuda çok ince de olsa, Ha..dır, E..dir, Fe..’dır, on­lara yönelik sistemli yıpratma kampanyası düşmancadır. Kısaca demek istediğim, bunlar bilini­yor. Yapıya bir de bu yönüyle açıklamak ve bun­dan sonra bu konuda fırsat tanımamak gerekli. Kimsenin böyle partinin değerleriyle oynaması, özellikle çalışmama, çalıştırmama, bu tip yıpra­tıcı tavırlara girmesi onaylanamaz. Anlayışımız, tavrımız bellidir. Herkesin bu temelde kendine çeki düzen vermesi, önemlidir sanıyorum. Bir de dedikodu ortamı geçmişte orda epey çalıştı. Par­tinin kişilikleri hakkında meseleler böyle ele alınamaz. Biz biraz göz yumduk ama anlamak için göz yumduk. Biraz da bunu bilinçli yapmıştık. Yani ancak onları ortaya çıkaracak yöntem, or­tamı biraz onlara açık tutmaydı. Fakat bu bir taktikti. Bunun dışında, dedikodu ortamına fır­sat tanımamak da büyük önem taşır. Kısaca bunla­rı belirtiyorum. Başka herhangi yeni bir durum yok. Gelişmeler hızlı olabilir. Diğer bölgeler­den gelen haberlere göre -Mardin’den de haber aldık- düşmanın genel yıpranma durumu var. Ade­ta hareketsiz. Fazla öyle başarılı bir durumu yok. Bence, o saldırı falan, durumu da şantajdı aslında. Yani daha fazla darbe yememek için şantaj yaptı gibime geliyor. Kendisi, giderek daha da yıpranacaktır. Biraz bu durumunu, göz önüne getirmek gerekiyor. Sanırım bütün bölge­ler biraz rol oynayabilecek. Bundan sonra, özellikle güç durumu daha hızlı gelişebilir. Aslında büyük bir hamle düşünüyoruz. Mümkünse ham­lenin oradaki hazırlığını da oldukça güçlü ha­zırlamak lazım. Yani başta bu taktik dediğim olay olmak üzere, silip süpürecek bir hamle ge­lişebilir. Bunun üzerinde epey durabilmek gerekiyor. Güç büyütmesinden, bütün alanları ol­dukça açmaktan hiçbir birimin çekinmemesi gere­kir. Mümkünse bu temelde yüklenilir. Bunlar belirtilebilir, evet başka?

D…..: Şimdi bunlar, bizim de vardığımız so­nuçlardır. Yani özellikle alanda feodal komploculuğun olması, ayak kaydırmalar, ayak oyunları bunlar bizim bildiğimiz hususlardır. Bunu eği­timle düzelteceğimizi söyleyebiliriz. Başka tür­lü yöntemlerle düzeltmenin doğru olmadığı zaten belli. Özellikle Botan kişiliği, biraz köylüvari, feodal özellikler taşıyan bir kişiliktir ve her türlü feodal entrikaya sahiptir. O bazı hususların ortaya çıkması, bundan ötürüdür. Yine o bazı tiplerin seçilmesi bilinçlidir. Yani yıpratma amacı taşıyor. Bu da bazılarının yönlendirdiği bir durumdur. Bunların önüne geçmeye çalışıyoruz. Belki eskisi gibi değil ama hala izleri var, onu biliyoruz. Yani Hogır’ın birçok insanı bulaştırdığı, bazı insanları hedeflediği biliniyor. Dolaylı biçimde de olsa harcama tutumunu gündeme getirdiği biliniyor.

Bir hamleye, biz de hazırlanıyoruz. Arkadaş­larla görüştük, fakat varolan kadro düzeyi bunu biraz engelliyor. Eğer o takviyeler olursa, sa­nırım daha iyi olur. Yani düşmanın öyle güçlü bir durumu yok. Yıprandığı, şaşkınlığı yaşadığı bir gerçek. Bazı şantajlara başvuruyor, Turgut Özal da onu yaptı. Aslında ordu da yapıyor. Fa­kat sonuçsuz. Yani biraz yüklenilirse, iyi so­nuçlar alınacağı çok açık, onun bilincindeyiz. Sorun, pratikte yeteneğini konuşturabilen, biraz öngörülü, biraz taktiği geliştirebilen arkadaş­lara kalıyor. Arkadaşların durumu, bu açıdan geri. Taktik üretemiyorlar, gelişmeleri göremiyorlar. Tabii kalıplaşmış düşüncelere takılıp kalıyorlar; bunun için de sonuç alamıyorlar.

P. Ö.: Oldu, bu arada sanıyorum Muş da basıl­mış, bu Siirt basılmış. Son dönemin, en büyük eylemi denilir. Tabii bilemiyoruz, Avrupa’dan öyle söylenmiş. Yani oluyor, biz biraz daha bu baskınlar üzerinde duracağız. Daha köklü şehir girildi mi, bütün varını yoğunu -bankalar başta olmak üzere- almak gerekiyor. Planlamayı biraz böyle geliştirmek gerekiyor. Birçok birikim, birçok varlığa el koymak lazım. Sadece girip çıkma doğru değil. Önemli değerler koparılabilir. Köylere de bu tip baskınlar düşünülebilir. Kısaca üzerinde duracağız. Sanırım dikkat edilirse, bu tempoyla gelişmeler daha da süratlenecektir. Dediğim gibi orayı da, kadronuzu da biraz daha köklü ele alın. O kadro yetiştirme işine, biraz daha ağırlık verebilirsiniz. Aslında bazılarını biraz daha pişmek için yanınızda tutabilirdiniz. Yani biraz yedek kadro olmalı. En azından, eyalet çapında müdahale yapabilecek kadronuz olmalı.

PARTİ ÖNDERLİĞİ

AĞUSTOS 1991

PARTİ ÖNDERLİĞİNİN 16 AĞUSTOS 1991 TARİHİNDE YAPTIĞITELSİZ KONUŞMASI

D…..: (…..) dolaylı bir haber geldi, “geri dönmek istiyorum” gibi bir haberdi. Biz “Gelsin” dedik. Ar­tık ne kadar gerçektir, bilemiyoruz.

P. Ö.: Şimdi bazı yerleri hiç anlayamadık. Kısaca özetler misiniz?

D…..: Geçenlerde arkadaşların vurduğu karakoldan, Irak kesimine, -Zap oluyor, Fırat’ın hemen altı olu­yor- Türk askerleri girdi. Dün akşam saat l6.00’da, dört Türk uçağı, -Kaşruk diye bir yer var, bu Zaxo’ya yaya bir saatlik uzaklıkta bir yer. KDP’nin peşmergeleri oraya kamp kurmuştu- orayı vurmuştu. Fakat öyle yara­lanan olmadı. Bu karakol baskınını, Pıl. arkadaşın grubuydu. Eğittiğimiz yeni arkadaşlardı. Onlara hem tecrübe kazandırmak, hem de eylem çıkarmak için gön­dermiştik. Karakola 12 B-7 vurmuşlar, karakol yanmış. Karakolda büyük bir delik var, o delikten ateş ettik­leri için, karakola girememişler. Arkadaşların herhangi bir kaybı yok, ancak TC’nin zayiatı büyüktür. Zaten karakol komutanı, tugay komutan yardımcısıdır. O yaralıdır, yine yaralı askerler var.. Fakat tam ölü sayılarını bilemiyoruz. Yalnız acıları büyük, çünkü Şırnak Tugay Komutanı, “Acımız büyük” diye belirtiyordu.

Bunun dışında, bugün akşam saat 19.00’da, Duhok’ta TC’yi protesto için, halk gösteri yapacaktı. Biz dü­zenliyoruz. Yine Zaxo’da da aynı eklemin gerçekleş­tirilmesini söyledik. Ancak daha haber gelmedi, tam bilemiyoruz. Kısaca durum bu.

Bir de o Rafet Ballı gelmişti. Onlarla konuştuk. 2000’e Doğru’dan da bir muhabir vardı. Rafet Ballı size selam söyledi, buralardadır.

Bir diğer husus ise, Baran unsuru dolaylı olarak “bize haber göndermiş. “Eğer parti beni vurmayacaksa, Akademi’ye dönmek istiyorum” diye bir haber göndermiş. Biz de, “Gelsin” dedik. Ne kadar gerçektir, bilemiyo­ruz.

P. Ö.: Olabilir. “Yanımızda kalsaydı, vurulmayacaktı” denilir. Aslında o alçağın durumuna alet oldu. “Kendi eliyle o durumu yarattı” denilir. Bizim onun du­rumunu ele alış tarzımız, değişik olacaktı. “Sen ken­di kendini bu duruma düşürdün. Parti sana hiçbir şey yapmadan, sen kendi elinle buna teşebbüs etmen, ne anlama gelir? Açıktır; teslim olmak senin için tek kurtuluş yoludur” denilir. Yine de gelebilir.

Şimdi, bugün BBC’deki, Talabani-Barzani’nin konuş­malarını duydunuz. Aslında bunların, fazla geliştire­bilecekleri bir şey yok. Öyle üzerimize gelecek türden de güçleri yok. Yapılması gereken, “Bizimki Kuzey-Güney meselesi değil. Öyle, “Irak Kürdistan’ı, Türkiye Kürdistan’ı” gibi deyimler de yanlıştır. Biz Kürdistanlıyız” denilir. “PKK kuzeye dayanıyor” gibi, meselemiz yoktur. Halka da götürülebilir, “Kürdis­tan Kürdistan’dır. Halkı da halkımızdır. Birlik, kur­tuluş hepsinin sorunudur. Biz her yerde halkımızın yanındayız” denilir. Yine illa bir durum öne sürülürse PAK diye bir kuruluş vardır, parti vardır; Irak par­çasında hareket ediyor, onun faaliyetidir. Yani biraz böyle, TC ve bunların yapmak istediklerini kırmak mümkündür. Mesele bu gazetecilere böyle söyleyebilir­siniz. En azından, kamuoyuna daha olumlu bir görüntü vermek için, bu tip şeyler uygundur. “Kürt halkının da, birlik, kurtuluş hakkı vardır. Tabii aralarında destek dayanışma olacaktır. Görevimiz, halkımızı par­çalara bölüp, karşı karşıya getirmek değildir” biçi­minde, uygun bîr üslupla bu sorulara cevap vermek ge­rekir. Bunlar biraz da bizi zor duruma düşürecek nok­taları gündeme getiriyorlar. Dolayısıyla, bunların ve TC’nin kullanamayacağı bir biçimde cevap verilmelidir. Bunlardan, durumu daha doğru değerlendirmelerini, daha objektif, daha tarafsız davranmasını isteyebilirsiniz Eğer haberi doğru vereceklerse, değerlendirme yapar­sınız. Çarpıtmasınlar. Aksi halde, başka sefere ken­dilerini kabul etmeyiz. Eğer yayınlayacaklarsa, sava­şın bilançosunu verebilirsiniz. Yalnız 2000’e Doğru’ya, bu daha iyi verilebilir. 15 Ağustos Atılımı dolayısıyla bir bilanço verebilirsiniz. Bilanço, asker, siyasi durumun değerlendirmesini, yine genelde değerlendirme yapabilirsiniz. Sanırım olumlu olur. Gerçi bu, bizim gazetelere de olur ama, Türkiye’ye daha ça­buk ulaşacağı için, daha faydalı olabilir. Ülkede olup bitenlerin gerçek anlamını, kayıpların bilançosu­nu verebiliriz. Gelişmelerin yönünü, yine Irak’taki gelişmelerin yönünü doğru belirlemek mümkündür. Sanı­rım epey yankı yapabilir. Özellikle 2000’e Doğru’ya verebilirsiniz, sanıyorum uygundur. Yeni Ülke de bunu yapabilirdi ama, biraz sönük kalıyorlar. Daha doğru ve güçlü verebilirlerdi. O tasfiyecilikle ilgili kü­çük bir açıklanma yapılabilir. Benzeri sorulara böyle iyi cevap vermek mümkündür.

Bu ilkel milliyetçilere ilişkin de, -dediğim gibi- onların fazla gücü yok. Bugün yine, “barındırmayacağız” dediler. Şimdi bizim, barınıp barınmama sorunumuz yok. Ülkemizdeyiz. Onlar, bazı görüşmelerde, “bu­rada kalacak mısınız? Barınacak mısınız, barınmaya­cak mısınız?” gibisinden sorular soruyorlar. Sorun bu değil. Sorun, biz halkımızın yanındayız ve bizim öyle, “Kuzey-Güney” diye bir derdimiz de yok. Biz, Kürdistan’da nasıl mücadele edeceğimizi biliriz. As­lında, “Kuzeydeyiz, Güneydeyiz” gibisinden bir tar­tışma yapmamalıyız. Çok üstelerlerse, “Biz halkımız ile birlikteyiz” veya “Halkımızın bu parçadaki müca­delesini destekliyoruz” denilir.

Bir de sözümona bize, “Tahrikçilik” suçlaması ya­pıyor. “Asıl işbirlikçilik nedir? Düşmana destek ne­dir?” bunu biraz aydınlatmak gerekiyor. Kısaca, bizi provoke edecek yaklaşımlara zemin sunmamak, buna fır­sat vermemek gerekiyor. Aslında halka da böyle götür­mek gerekiyor. Biz halkamızın yanında olmakla TC fa­şizminin imhasını, emperyalizmin oyunlarını boşa çı­kardık. Hatta rejimin baskılarını boşa çıkardık. Siz bu konuda, ayrıntılı açıklamaları yapın. Yani bizim oradaki varlığımız, halkımızın yaşam şansını nasıl mümkün kılıyor, nasıl halkımızın varlık nedenidir, bunla­rı açıklarsınız. Aslında biz, halkımızı yeniden ver ettik. İhanete, kaçışa karşıyız. Bunu işleyebilirsiniz. PAK buna karşı peş peşe bildiri çıkartabilir. ‘75, ‘88, ‘91 kaçışındaki rolleri biliniyor. “Halkımızı, biz ül­kesinde tutuyoruz, güvenliğini biz geliştiriyoruz.” denilir. Özellikle halka yansıtılması iyi olmalıdır. Sanki Kuzey-Güney babalarının malıymış gibi, Kuzey’e dayandıklarını söylüyorlar. “Düşmana, feodal işbirlik­çi ağa kesimine, 30-40 yıldır dayanıyorsunuz” denilir. Çarpıtmalara izin vermeden, böyle bazı açıklamalar, uygun bir dille, propaganda yoluyla değerlendirilir. Şimdilik bunlardır.

Burada herhangi bir anormal durum yok. Avrupa’dan haberler geliyor, fazla yeni bir şey yok. O turistler meselesi bu biçimiyle bağlandı. Sanıyorum arkadaşlar bıraktılar. Mahkemeler üzerinde belki etkisi olabilir. Güneybatı’nın bir konferansı vardı. Sanırım arkadaş­lar yapmışlardır. Bunun yanında, Kuzey’de bir gelişme yok. Aslında o Dersim, rolünü oynayamadı. Belki de bölgenin yapısından olabilir.

Çalışmalarımız burada yoğunlaşıyor. Zindan Konfe­ransı var. Konferansa Xaxurke bir kaset yollamıştı. Sizin orada da bazı arkadaşlar vardı, eğer orada da ha­zırlanıyorsa, -rapor olabilir, kaset olabilir- suna­bilirsiniz. Kaç arkadaş varsa, ortak veya tek tek olarak, kasete alınabilir. Sanıyorum faydalı ve ye­rinde olur. Kısaca bunları söyleyebiliriz. Şimdi Xaxurke ile ilişki kurabildiniz mi?

D…..: Hayır, bugün yine uğraştık ama ilişki kurama­dık. Diğer hususlar hakkında bazı şeyler söylemek istiyorum. Yeni Ülke’nin iki muhabiri buraya geliyor. Faysalgil geliyor.

Kuzeyden hasta iki arkadaş var, onları gönderiyo­ruz. Bir de o dediğim Küçük Başurlu bazıları var, on­ları gönderiyoruz.

Diğer yandan bu Fadıl Mutni ile Dr. Kemal, Yekiti aracılığıyla, bizimle görüşmek için haber göndermiş­lerdi. Yekiti, “Niye onlarla görüşmek istiyorsunuz?” diye sormuş, onlar da, “Biz görüşmek istiyoruz, onlar görüşmüyor” demişler. Yekiti bize iletti.

Bunun dışında, Mer..gilin bu ara güçleri biraz dağınıktır. Düşman Uludere’ye çok büyük bir güç yığmış durumda, herhangi bir yönelimde, güçlerini çekmesi -dağınıklık nedeniyle- biraz zor olur. Düşman ağır toplar ve otobüslerle asker getiriyorlar, yığınak yapıyorlar. Bir saldırı durumu olabilir diye, Şener’in soruşturmasını şimdilik yapamayız. Ancak ilerde olur. Bu alçakların raporlarını, gelen arkadaşla gönderdik. Kısaca Şener’in durumu budur.

Burada da durumlar iyidir. Halkta, TC’nin toprakla­rına girmesini kabul etmeme, gerekirse direnme eğili­mi var. Bunu geliştirmeye çalışıyoruz. Hem protestolarla, hem de bizzat savaşa çekmeye çalışıyoruz. Bunu başarırsak, sanıyorum en iyi sonucu alacağız.

Şimdi diğer güçlerin durumu şudur; hem halkı dik­kate alıyorlar, hem de TC’yle ilişkileri var, onu ze­delemek istemiyorlar. Arada kalıyorlar. Fakat yine de KDP’nin içinde iki kesim oluşuyor. Bir kesimi bize karşı, diğer bir kesim ise, bundan rahatsız. Hatta bu komplo olaylarına bile karşı olduklarını belirti­yorlar. Şimdi bundan doğru sonuçlar çıkamaya çalışı­yoruz, yararlanmaya çalışıyoruz. Kısaca durum budur.

P. Ö.: Eğer düşman Uludere üzerinden girerse, müca­dele cephesi gelişir. Ve aslında atılım yapma şansı da artar. Özellikle o silah gücünüzü iyi kullanırsa­nız, oldukça büyük darbe vurabilirsiniz. Çukurca önemliydi, onları uyarmak gerekiyor. Onlar da bu arada rollerini oynayabilseydi, iyi olurdu. Bunların telaşı ve paniği de budur. Özellikle iç cephenin de rolünü biraz oynaması mümkündür. Güney’e çekilseler, kendileri çok büyük darbe yerler. Hatta mücadele için, bam­başka bir dönem açılabilir. Onları tam bir batağa çekmek mümkündür. Fakat sanıyorum bu aşamada üzerimi­ze gelemezler. O yüzden diğerlerini bize karşı çıkar­maya zorlamak isteyebilirler. Bu konuda uygun bir üs­lupla üzerlerine gidilirse, bizi ve halkı fazla zorlayamazlar. Aslında bizim varlığımız, onları hem re­jime karşı, hem de TC’ye karşı geliştiriyor. Bunlar açıkça konulabilir. “Siz bize dayanarak gelişiyor­sunuz” denilir. “Gerek uluslararası alanda, gerekse de burada, sizi yaşatan biziz. Dürüst davranın” deni­lir. Aslında bu konudaki görüşümü iletebilirsiniz. Yazıya da dökebilirsiniz. “Bütünüyle bizim mücadelemiz sizi yaşatıyor. TC’nin, ABD’nin, yine uluslararası bütün devletlerin size kıymet vermesi, bizim sayemizdedir. Bunu inkar etmeyin. Halkımızın ayakta kalması bizim sayemizdedir” denilir. Biraz saygılı olmaları gerektiği vurgulanır. Bunu hissettirmek gerekiyor. Biz öyle çocuk falan değiliz. Zorlaştıran değil, en önem­li tarihi katkıyı yapan, çok kutsal, çok değerli bir çalışmanın sahibiyiz. Bu temel geliştirilirse, fazla bir şey yapacaklarını sanmıyorum. Eğer bir saldırı ya­parlarsa, eskisinden daha fazla bir çıkmaza girebi­lirler. Fakat yine de daha duyarlı, dikkatli, eskisinden daha düzen içinde olmak, bu hafta için önem taşıyor. Zaman zaman gelişmeler oldukça ararsınız. Haydi, selamlar, başarılar.

Selamlar saygılar Başkanım.

….

D…..: (……) Şimdi bir de uçak bombardımanı de­vam ediyor. Hava destekli bir kara saldırısı oldu. Helikopterler de bu saldırıya katılmıştı. Yoğun ça­tışmalar oldu. Bizim bir takımımız çatışmaya girmiş­ti. İki orta yaralımız var, bir de bir arkadaş kayıp. Bu arkadaşın nereye gittiği bilinmiyor. Düşmandan çok büyük kayıplar var. Güçlerimiz biraz geri çekilmişti. Düşmanın yine yoğun hava destekli saldırısı oldu. O noktada bir şehit verdik. Ancak sonucu daha kesinleştiremedik, çünkü çatışmada güçler yukardaydı. Yine düşmandan çok kayıp var. Ayrıca düşman, Deşta Hayati ve diğer Lolan kesiminde, daha çok Bradostki aşiretine bağlı bazı köyleri bombaladı. Köylerde kayıp vardı. Ayın 9’unda ise hava saldırısı durdu. Helikopter destekli kara operasyonunu başlattılar. Birçok noktada çatışmalar oldu. Bu çatışmalarda yoğun taramalar oldu. Aziz arkadaşın bulunduğu noktaya çok yöneldiler. Onun durumundan endişeliyiz, şehit düşme durumu olabilir. Yeni katılan bir arkadaş da şehit düşmüş. Böylelikle üç kaybımız oluyor. Bütün bu süre içinde, yer değiştirerek, bazı noktaları tutarak, saldırıyı karşıladılar. Bugün çatışmalar kesilmişti, herhangi bir silah sesi gelmiyor. Henüz kuryeler bize ulaşmış değil. İrtibatımız tam sağlanamadı. Görüldüğü kadarıyla düşman çekilmiş görünüyor, operasyonları durmuştur. Ancak bazı noktalarda görülmüşler, güçlerimiz de o yerlere yakın alanlarda manevra yapıyor, fazla uzaklaşmıyorlar. Daha çok vur-kaç taktiğine, pusu taktiğine yönelme durumu var. Bazı güçlerimiz de zorlandıklarında belli bir alanda birikmeleri durumu var. An­cak yoğunlaşma o kadar çok değil, mevcut durumda, dört yaralımız var, hafif yaralıdır. Biz de pusu taktik­leriyle alanda yayılacağız.

Halkın durumu iyidir. O diğer güçlerin politikaları, bir anlamda teşhir oldu. Talabani’nin bazı komu­tanlarının yanımıza gelme istemleri olmuştu, bu yön­lü hazırlıkları vardı. Ayrıca peşmergelerde de yoğun çatışma istemleri vardı. Diğer bir yönden, bu olayın halkın üzerinde büyük etkisi oldu. Halkın buna tepkisi olmuştu, olumludur. Kısaca durum budur.

P. Ö.: Muhtemelen biraz daha niyetlerini anlamak ge­rekiyor. Belki kendilerine göre, “kıskaç” filan di­yorlar ama, o kadar geliştirebileceklerini sanmıyo­rum. Fakat tam tersine, bizim onları kıskaca almamız gerekiyor. Hem hareketli, hem pusu sistemiyle, biraz da gerçek durumlarını bilerek, onları daha iyi dağı­tabiliriz. Bu konuda gücün durumu önemlidir. Mevcut gelişmelere göre, yeniden düzenleme, üslenme yapılabilir, daha uygun arazilere çekilebilir, ileriye de gidilebilir, doğuya da, batıya da gidilebilir. Araziyi önemli noktalarda tutmak, sürekli gizli­liği, hareketliliği sağlamak önemlidir. Sabit üs, sa­bit mevzi anlayışı düşünülemez. Yani her tarafı bun­lar için, korkulu hale getirmek önemlidir. Korkulu, bilinemez bir duruma getirirsek bunları alt edebiliriz. Elverişli durumlar oluşabilir. Birimler yeniden dü­zenlenerek dağılabilirler, yayılabilirler. Çatışmalar bu ara yoksa, düzenleme, mühimmat temini, silah bakı­mıyla ilgilenilir. Birimlerin savaş kabiliyeti, daha büyük ve daha küçük oluşumları gözden geçirilebilir. Bu sayede daha çok tecrübe, daha çok darbeleme gücü anlaşılabilir. Bir de bu Çukurca güçleriyle birleş­mek gerekiyor ve o güçleri de hareket tarzına, mevcut duruma göre, araziye yaymak gerekiyor. Onları ciddi olarak uyarın. Savaşa göre kesin düzenlenmesi gere­kiyor. Gerçek durumları nedir, bilinmiyor ama, içerde ve dışarıda, -artık uygun ve hareketli birimler halin­de- savaş tarzına çekmek gerekiyor. O oportünizmi on­lar açısından kırmak gerekiyor. Bu şekilde devam ederlerse, sorumluları sert bir biçimde yargılanır. Bu da belirtilebilir. Bu kadar işlevsiz duruyorlarsa, böyle kabul edilemez. Üslenme durumlarının nasıl ol­duğu sorulabilir. Üslenmeyi, düşmanın ulaşamayacağı yerlerde yapmak gerekiyor. Uygun araziler vardır ve onu biraz güçlü bir biçimde gerçekleştirmek gereki­yor, önemlidir. Özellikle kademeli bir yayılma gerek­lidir. Yapıyı tümüyle böyle tutarlarsa, kayıp vere­bilirler. Dolayısıyla düzenleme önemlidir. Bilgi-istihbarata dayalı olarak, tekrar nokta tespit edip saldırabilirler. Dediğim gibi, Çukurca güçleriyle be­raber tüm gücü, hareketli savaş temelinde, bütün ara­ziye derinliğine, genişliğine yayabilirsiniz. Buna Haftanin de dahil edilebilir. Bütünüyle irtibatlı bir durum, TC’nin planlarını boşa çıkarabilir. Gücü, -Cu..gil de dahil- 24 saat koordineli ve birbirini takviye edecek bir biçime dönüştürmek gerekiyor. Sağ­da, solda işlevsiz bütün birimleri işletmek, araziye yayılmak gerekiyor. İrtibat çok önemli. Sanıyorum huduttun içinde de güç vardır, -hareketi nasıl olur bilemiyorum ama- içerisi de epey darbelenebilir. Yine düşmanın hareket tarzı iyi izlenebilir. Onun gücünü ne kadar iyi izleyip, saptayabilirseniz, ona göre önemli sonuçlar çıkartabilirsiniz.

Daha başka ne söylenebilir? Bu uçak saldırılan­larında kayıpları ne olabilir? Burada ne tür silahlar kullanıldığı, isabet derecesi, yine yıpranma derece­lerini öğrenmek önemlidir. Ayrıyeten lojistik olarak kaybımız ne kadardır?

D…..: (……….) bir uçağın parçası görülmüştü. Sanırım onun düşmesi gerekiyor. Yine yukarda bir ça­tışma vardı. Orada bir helikopterin düşmesi söz konusu. (……….) bir noktadan uçaklar kalkmıştı, bombala­ma yapmışlardı. O noktada kazan bombası kullanmışlar­dı. Yine bazı yerlerde ormanlar yandı. Ancak uçak saldırılarında kaybımız yok. Burada bir uçağın düşme­si gerekiyor. (……)

P. Ö.: Bu kaçırılan askerler, Azizgilde miydi?

D…..: ……

P. Ö.: Ne kadar silah alınmış?

D…..: 9 adet G-3, 2 adet MG-3, ……Ayrıca 28 ölüleri var.

P. Ö.: Şimdi Azizgilden mi endişe ediyorsunuz? San­mıyorum, o bu işleri biraz becerebilir. Oldu, başka? Bu Çukurca ile irtibatı nasıl kuracaksınız?

D…..: ……..

P. Ö.: Fakat o duruma müdahale yapılmalıdır. Öyle bırakılamaz. Gerekirse oraya çağrılır, birkaç arka­daşla yapı açılır. Yani öyle kalmalarına asla fırsat verilmez. Yanınızdan iyi bir grupla oraya uzanılır. Ve bu tip durumlara izin verilmez. Bu tip tedbirler düşünülebilir. Öyle bırakılacak bir alan değil. Li­beralizm, eski yaşam affedilmez. Bizim kabul edeceğimiz durumlar değil. Bunları dayatanları yargılamamız gerekiyor. Öyle eleştiri filan da değil, direkt tutup yargılamak gerekir. Yapılabilecek işleri yapmayanları kolundan tutup yargılamak gerekiyor. O hareket ve ya­şam tarzlarını kabul etmiyor, normal görmüyoruz. Es­kinin üzerine cila filan atmayı kabul etmiyoruz, affetmiyoruz. Bu bizim kararımızdır. Gerekirse uzanılabilir, müdahale yapılabilir. Bir an önce güçlü bir konuma geçmelerini istiyoruz. Bu durumları kabul edilemez, kimsenin böyle yaşamaya hakkı yoktur. Gerçi biz buradan yakında müdahale yapacağız ama, oradan da sıkıştırmak gerekir. Ve bazılarını da kulağından tu­tup atmak gerekir. Böyle birlik sorumlusu olmaz. Son bir uyarı yapılabilir veya yapılmayabilir de. Böyle komutayı kabul etmiyoruz, kendilerine gelmele­ri lazım. Be. arkadaş da, kendini yaşatacak kadar bir tarz izliyor. Öyle dönemin yürütücülüğü yok. Bu konuda halen eski tarz, eski yaşam; bunu kabul etmi­yoruz. Orası epey verimli bir alandı, epey sonuç alabilecek bir alandı. İki taraftan da sıkıştırıp, mutlaka orayı katmaları gerekiyor. Hatta oradaki bazı birimleri, takviye ve değiştirme de gerekebilir. Önümüzdeki günlerde bu meseleyi, mutlaka halletmek gerekiyor.

Doğu’yla ilgili bir haber aldınız mı?

P. Ö.: Yani buradan iyi bazı arkadaşlar gerekli di­yorsunuz, değil mi?

D…..: Evet, evet.

P. Ö.: Tamam hazırlıyoruz. Kuzey için de Şükrügil gelebilir. Epey gelişkin gruplar hazırlıyoruz, sanı­rım ulaşırlar. Yine bu günlerde alanları daha iyi çalıştırmak gerekiyor. Savaşmayanları, öyle eleştiri filan değil, yargılamak gerekiyor.

Yine dikkatli olmak gerekir. İstihbarata dayalı çalışma, sağı-solu gözetleme, gizli hareketlilik, emniyet önemlidir. Özellikle sızmalara karşı, çevrenizde 2 km’lik emniyet ağı oluşturmanız gerekir. Yeniden doğru dürüst hareket tarzı, yeniden düzenleme ile çevreye yayılabilirsiniz. Ve bu çatışmanın sonuçlar tedbirleri, alınması gereken dersler, bir atılım iç değerlendirilmeli. Açıklayıcı bir yazı yazılabilir. Aydınlatıcı olmalı ve olumlu-olumsuz etkiler tartı­şılmalı. Yapıya sunulmalı ve özümsetilmeli. Gerekirse bir talimat çıkarılır. Yine sabit bir konumumuz yok, değişken olunmalı. Karmaşık bir savaş taktiği uygulanmalı. Sanırım bütün alanlar, rollerini iyi ve doğru oynarlarsa, büyük darbeler vurulabilir, haftalık kayıpları bini aşabilir. Onun için yapıyı hareketli ve işlevli kılmak gerekiyor.

Bu temelde, hepinize selamlar, başarılar…

D…..: Selamlar, saygılar Başkanım.

16 AĞUSTOS 1991

PARTİ ÖNDERLİĞİNİN 19-20 AĞUSTOS 1991 TARİHİNDE YAPTIĞI TELSİZ KONUŞMASI

D…..: (…..) bizimle görüşmek İstedi. “Bu yakında görüşelim” demişler. Biz hala cevap vermedik. ….. bu din adamları vardı, bizimle ilişki içerisinde olan dost gücü vardı. Biz kendisine, -gerek harekat öncesi, gerek harekat sonrasında- “Türkiye’de o sırada, Kozakçıoğlu ile birlikte verdikleri demeçlerle, aldıkları tutumla­rın doğru olmadığını, TC’nin oyunlarına geldiklerini, bunun kabul edilmeyeceğini, eğer Kürt halkı, TC’yle ilişkilerde yararlandırılmak isteniyorsa, bu, bize rağ­men yürütülecek ilişkiler olamaz” demiştik. “Bunu ülke dışına da iletebilirsiniz” dedik. Şimdi gelip, “Ben görüşmek istiyorum” demiş. Bu yönlü bir haber vermişti. Ve bizden cevap bekliyor.

Diğer yandan, bu Doğu’daki örgüt vardı. KDP’den ko­pan “Reberi ye Şoreşgeri” deniliyor. Birkaç peşmergeyle birlikte, çatışmanın üçüncü günü gelip çatışmalara katılmak istemişler. Ancak o zaman arkadaşlar bunu değerlendirememişti, zamanında randevuya gitmemişlerdi. Bunlar, bizim ……. istediğiniz gibi kullanabilirsiniz. Şimdi isterseniz bir program yapın, isterseniz yardım bildi­risini okuyalım. Lazım olursa bizim radyodan da yarar­lanabilirsiniz” demişler. Buna karşılık, PKK’lilerin Avrupa’da yardımcı olması istenmiş.

Diğer bir yandan, sınırda biraz zorlama vardı. Bazı şeyler söylemişlerdi. Mahir arkadaş gidip görüşmüştü. Diğer husus ise, o aşiret reisi bize de haber vererek, sınıra gidip görüşme yapmıştı. Bu görüşmede bazı talep­leri olmuştu. “PKK sınırdan uzak durmalıdır, Irak’la sı­nır olan bu üçgen sahada eylem yapmamalıdır, esirlerimizi bıraksın, biz de böylelikle çekilelim” diye istemlerde bulunmuşlardı. Şimdi ise laiklik yanlısı, “Kısmen bunları kabul ederiz” gibi bir durumdalar. İşte esirlerin bırakılması konusunda, kendi etkisini kullanacağını söylemiş. Bu sınır konusunda da kendilerine bir yanıt vermemiş. Kendisinin de bu yollu istemleri oluyor. “Ben de Celal’den, Mesut’tan aşağı biri değilim. Ben de onlar düzeyinde ilişki isterim” gibi şeyler söylemiş. Biz de kendisine şu cevabı verdik; “Ciddi eylemlerde, ciddi çıkışlarda böyle bir söz veremeyiz.” dedik. “Ancak, bazı noktalarda dikkat ederiz. Araziyi daha iyi, daha duyarlı kullanmaya çalışırız” dedik. Bizim o aşiret reisine verdiğimiz cevap buydu.

P. Ö.: Başka ne haberler var? Bu Bradostkilerin reisi Doğu’dakilerden ayrılmış, öyle mi? Yani Mesutgiller değil…

D…..: Celal istemişti ama, kendisi görüşmeye gitme­mişti. Yine bunun komutanı tavır takınıyor. O da bu gü­cün yanındadır. Yani Celal’in daha ileri adım atması halinde, tavır alacaklarını belirtiyorlar.

Diğer yandan, 5-6 bin arasında bir kitle, 15 Ağustos günü Süleymaniye’de yürümüş, Kitle, “Yaşasın Bağımsız­lık, Yaşasın Ulusal Birlik…” gibi sloganlar atmışlar. Türk işgalini protesto etmişler. Ancak KDP benzeri ör­gütler, pankartları falan yırtmışlar. Dolayısıyla kit­lenin bunlara karşı yoğun bir tepkisi gelişmiş.

P. Ö.: Eylemi yapanlar kimlerdir?

D….:Eylemi yapan, halkın kendisidir, kendiliğindenci tavrıdır. Biraz da bizim çabalarımız sonucudur. Ama esas olarak, kendiliğindenci yöndür.

P. Ö.: Niye? Bir örgüt birimi oturtabilirdiniz. Peki o dediğin aşiret, Bradostkiler mi?

D …..: Evet onlardır. Bizim Süleymaniye’de çabalarımız yoğundur. El attık, orda arkadaşlar var.

P. Ö.: Şir…gil mi ordadır?

D….. : Evet. Şir., Kad., Çi. arkadaş ordadır.

P. Ö.: Bu Bradostkilerin reisi Kerim Ağa mıdır?

D…..: Evet, Kerim Ağa’dır.

P. Ö.: Şimdi bu Bradostkilerin reisine şunu söylersin; bu Ali Şaban tanıyormuş, onun dostuymuş, Ali Şaban bu­raya gelip, 15 Ağustos’a katıldı. “Çok çok selamları var, hem arkadaşın, hem de Ali’nin birlikte selamları var” dersiniz. “İlla görüş” demiş. Yani bizimle görüş­mesini filan önermiş. Kendisini ilerde buraya bekleriz, inşallah önümüzdeki günlerde görüşürüz. Şimdi sen ona, mülayim bir cevap ver, “Tamam dikkate alacağız, o sınır tarafını duyarlı kullanacağız, size zarar vermeyiz, se­nin de itibarın artar” denilir. “Yalnız o aşiret kafa­sını fazla dayatma. Biz sizi koruruz. TC’nin hesapları­nı boşa çıkarırız. Dikkatli kullanacağız. İKP’nin, Ce­lal gibilerinin oyununa gelme. Biz eylemleri içerde yapıyoruz. İçerde 500 km’lik cephemiz var, 700 km’lik cephemiz var, bizim için mesele değil, önemli de değil. Biz sizi himaye edeceğiz, mücadele içinde yerimizi iyi tutacağız” dersiniz. Buna dikkat edeceksiniz. Tabii be­nim görüşüm olacak. “Arkadaşın selamı var” dersiniz. Bir de, “İlerde sizinle görüşecek. İlerde geleceksin. Sizin gibilerle ilerde kapsamlı birlik çalışmaları olacak. Böyle bir niyetimiz var. Gelişmeler biraz hızlı­dır. Dolayısıyla kendinizi biraz hazırlayın” denilir. Ve “Bize biraz adam, silah vereceksin. Arkadaş sizden biraz destek bekliyor. Kendini kanıtlamanı istiyor. Biraz daha imkan verilmesini istiyor” denilir. “TC bir şey yapamaz. Kontrolümüz altındadır. Biz askerlere on­dan daha iyi bakıyoruz. Kendileri bizimkilere zulmedi­yor.” “Kendisi de bizimkileri bıraksın” denilir. Yani böyle söylenir. Böyle ılımlı ve onu giderek daha kulla­nıcı bir tarzın sergilenmesi gerekir. Tabii bir de ted­bir alınır, otorite olunur. Son tahlilde biz bunları ciddiye alamayız. Ona yaklaşımımızın özü budur. Daha çok güç almak, daha çok katabilmek, daha çok somut du­rumdan yararlanmak ve biraz da otoriteyi hissettirmek­tir. Ve tabii bu, “yardımcı olacağız” havasıyla birlikte yapılır. Bu konu böyledir.

Şimdi o Reberi Şoreşgeri ile de ilişkiler kurulabilir. Tabii ki Doğu’daki durumlara zarar vermemek kaydıyla ilişki kurulur.

Süleymaniye’de halkın tepkisi uygundur, yerindedir. Genel ulusal birlik talebi yükseltilmeli. Ulusal Bir­lik Kongresi veya konferansı biçiminde, PAK veya ERNK adına bildiri yayınlanabilir. “Ulusal Birlik Konfe­ransına çağırıyoruz” biçiminde bir bildiri yayınlanabilir. “Tarihi bir dönem yaşıyoruz. Türkiye’nin tekrar eskiyi hortlatma durumu, katliam tehlikesi gündemdedir. Halkın üzerine anlaşmak tehlikedir. Ulusal birliğe gitmemiz gerekiyor” biçiminde bir bildiri yazılır. Tabii ki, Celal meselesi de bu temelde değerlen­dirilir. Söylediğiniz temelde tavır gösterilir. “Siz bize karşı, Türkiye’yle birlikte tavır koyacağınızı söylemişsiniz. Düşmanca bir tavırdır. Türkiye’yle ittifak yapmışsınız. Bu konuda bir şey yapamayız. Kendimizi bu ittifaka karşı savunacağız” denilir. Böyle bir ha­ber yollanabilir. Çok tehlikeli bir ittifaktır ve Kürt halkının yararına değildir. Celal olsun, Mesut olsun, ikisinin de adını kullanmak gerekiyor. Birlikte, Ankara’da-Diyarbakır’da geliştirdikleri it­tifaklar, Kürt halkının aleyhinedir, tehlikelidir. Bu taktik falan değil, çok tehlikeli bir teslimiyettir. Ve kesinlikle sonu, ‘75’e ‘88-91 ihanetine yol açacaktır. Öyle bir ihanetten daha tehlikeli sonuçlara yol açacaktır. Aslında bunu bildiriye dökeceksiniz. Ulu­sal birlik konferansına çağrı yaparken, bu durumu işleyeceksiniz. Ankara’yla geliştirilen ilişkiler, ikin­ci bir ‘75, ‘88, ‘91 bozgunudur. Ve en kötü, en ölümcül bir sonuçtur. Türkiye şimdiden rejimle, -gerek İran’la gerekse Irak’la- Kürtlerin imhasına yönelik tertipler içerisindedir. Bunu görmek, Kürt halkının ulusal birli­ğini güçlendirmek gerekir. Bu konuda zaman çok önemli­dir. Birlik-dayanışmayı yükseltmemiz gerekir. “Bütün kişileri, grupları, partileri, Kürdistan Ulusal Kong­resi -konferansı- temelinde, birliğe çağırıyoruz”denilir. Bu PKK adına da olabilir, daha değişik bir biçimde, -yani Irak’la ilgili olarak- PAK adına bir bildiri olabilir. Bu tipte bazı bildiriler, açıklamalar olur. Bu aşamada oraya gidip, görüşmeniz uygun değil­dir. “Bu bir ittifaktır. Bizim üzerimize gelmeyi ka­rarlaştırmışsınız. PKK’yi arayıp bulacağınızı söylemişsiniz. Tavrınız, düşmanca bir tavırdır. Bizim bu konuda yapacağımız fazla bir şey yok” denilir. Adamla­rı vasıtasıyla böyle bir haber yollanabilir. “Kozakçıoğlu’yla birlikte üzerimize geleceğinizi söylemişsi­niz. Bu Kuzey-Güney meselesi de değildir. Dolayısıyla kendimizi savunacağız. Biz halkımızın birliğinden ya­nayız” denilir. “Düşmanın tertiplerine gelmeyeceğiz. SizÖzal’ın oyununa geldiniz. Özal faşisttir, gaddar­dır. Kürt halkının imhasıyla uğraşıyor. Bunu dünya da biliyor. Kesinlikle tehlikeli bir adım atılmıştır” denilir. Bunu da kamuoyuna açıklayacağız. Bunun hesa­bı da verilecektir. Böyle bir haber iletilebilir. Ve bu aşamada, direkt sert tavır almaya da gerek yok. O dost kanalıyla bu mesaj iletilebilir. Arkadaşlar o dost kanalıyla ilişkiye geçsinler. Ve bunun gibi gerçek niyetlerini, nasıl üzerimize geleceklerini, öğ­renmeye çalışalım.

Bir de bu diğer grupları, teslimiyetçi tavra kar­şı, ulusal birliğe ve dayanışmaya çağıracağız. Bunlar şimdilik söylenebilir.

Tabii bu arada kendi gerilla tarzınızı gözden geçirin. Bu Güney’deki gruplardan çekebildiğiniz kadar çekin. Yine bu konuda, -siyasi olsun, askeri olsun- eğitimleri yoğunlaştırın. Coğrafya uygun, derinliğine-genişliğine kullanılır. Tam bir gerilla düzenine ge­çilir. Gizlilik, ufak gruplar halinde hareket tarzına önemle dikkat edilir. Ve o yerleşik tarza da fazla itibar etmemek gerekir. Bunları söyleyebiliriz.

Başka belirtmek istediğiniz bir husus var mı?

D…..: (…………..) o alandaki güçlerini topar­lamaya başlamıştı. “PKK gidecektir, sadece onlar kal­dı” diye propagandaları olmuştu. Onlar güçlerini toplamışlardı, şimdi teşhirdir. Hatta, “PKK zorlandı, biz gittik, kendileri gelsin” diyor. Bu biçimiyle bu sefer bir tavır değiştirdiler. Direnişin büyük ol­ması, bunun halkın üzerindeki büyük etkisi karşısında, böyle geriye adım atmaları durumu vardı. Şayet TC ba­şarılı olsaydı, direniş zayıf olsaydı, çok zorlansaydık, o zaman üzerimize geleceklerdi. Yeni planları, TC vuracak, bizi zorlayacak, kendileri de diğer taraftan bindirecekler. Ancak direniş karşısında, şimdilik sessizler. Dost görünmeye çalışıyorlar. “PKK zorlandı biz gidip yardımcı olduk. Onları çemberden kurtardık” biçiminde propagandalar geliştiriyorlar.

P. Ö.: Şimdi bunları, böyle eski yaklaşım yerine, ar­tık deşifre etmek lazım. “Kendileri gelsin de göre­lim. Gelecekleri varsa, görecekleri de vardır. Biz dost olmaya çalışıyoruz. TC öyle güçlü değildir, bi­tiktir. Yanlış hesaplar yapmayın” denilir. Ad verilebilir. Üç aydır, altı aydır, böyle çok hesap yap­tılar. ‘75’ten, ‘85’ten beri böyle hesaplar yaptılar. “Bu hesaplar iyi değil. Son hesap da buydu. Bazı güç­ler, saldırıda bizim yok olacağımızı sanıyordu. Bunlar doğru değildir. Düşmanla birlikte, hatta arkadan hançerlemek isteyen bu tutumlara son verin” denilir. Bildiride bunlar işlenebilir. Daha doğru bir tutuma çekmeye çalışılır. Yine dostluk esas alınır, “Yaşam­ları bize bağlıdır” denilir. Özellikle halka hitap edilir. Uygun dost, birlik çağrıları geliştirilir.

Şimdi diğerleri de, yavaş yavaş hazırlansınlar. Ortam uygundur. Böyle ileri düzeyde öğelerden, bir grup gelebilir. 24 saatte buraya ulaşıyorlar, .sorun değil. Kerim gibileri, o diğer Yekiti’den ileri gelen arkalarında belli bir etkinlikleri olanlar, gelebilir, biz hazırız. Hepsine selamlarımızı söylersiniz. Doğu’daki gelişmelere, Sadungillerin çalışmalarına biraz dikkat edin. Serhat’daki gelişmelere biraz dikkat edelim. Dediğim gibi arkadaşları da hazırlıyoruz. Ya­kında oraya ulaşırlar. Her düzeyde yoğunlaşın. Eğer yeni bir şey yoksa, daha sonra görüşürüz. Selamlar, ba­şarılar….

D…..: Selamlar, saygılar Başkanım.

……

P. Ö.: Derya Sıpi, Derya Sıpi…

D. Sıpi: Selamlar, saygılar Başkanım.

P. Ö.: Yeni bir şey var mı?

D. Sıpi: O ….’ı, 10 kişilik bir grupla, Karacadağ’a götürdük. 10 kişilik bir grubu da Kurtalan’a bıraktık,

Şimdi Sa..’in yakalandığını söylemişler. Aslında öyle bir şeyin olmaması gerekiyordu. Orada ihmal var. Diğer bir yandan, arkadaşlar gelip gittiler. Muhteme­len bu günlerde, bir grup daha gelebilir.

P. Ö.: Bu eğitim grubu Cudi’den mi geldi?

D. Sıpi: Evet. Gelecek olanlar yine oradan ve Bestler’den olabilir.

P. Ö.: Bu son Şirvan’daki kayıplar nedir?

D. Sıpi: Şimdi o konuda bizim bilgimiz yok. Muhtemelen o taraftan buraya çıkardıkları, savaşçı arkadaşlardır. Yoksa yeni birlikte, 7 tane bayanın bulunması mümkün değil. Bir de ihbar olabilir. Kesin bilemiyoruz.

P. Ö.: O geçiş yolu çok tehlikeli. O yolu iptal et­mek gerekir. Yolu çok iyi bilen ve çok küçük bir grup olabilir. O Şirwan yolu çok tehlikeli. Aslında 30’a yakın arkadaşı, o yolda şehit verdik. Onu kim yapı­yorsa, – o Pol…mıdır nedir- çok rezil birisi ve çok acı hesap sormak gerekiyor. Bize 30-35 kayıp verdir­diler. Aslında sorumlusu Mer. mıdır, yoksa o Garzan sorumlusu mudur, bilemiyorum ama, çok sert bir biçim­de, hesap sorulacağı vurgulanabilir. Evet….

D. Sıpi: Şimdi bilgi alamadık. Nereden kaynaklanıyorsa, zaten ona göre hesap sormak gerekiyor. Bu kadar kayıp kaldırılabilecek durum değildir. Artık IV. Bölgenin mi, Ser….’in mı grubu bilemiyorum.

P. Ö.: Kesinlikle ihmalkarlıktır. Bazı gafil, alçak tiplerin gafletidir. Aslında orada, böyle darbe yeni­lecek bir durum yok. Çok namussuzluk eden var. Bunların kafasını tutup parçalamak gerekir. Bunlar namus, onur nedir, bilmiyorlar. Mesele o hareket tarzlarıdır. Ben tahmin etmiştim, ilk sırada verdikleri kayıpların durumundan tahmin etmiştim. Bu alçaklar gidip suyun kenarında piknik yapıyorlar. Bunların gözünü çıkartmak lazım. Aslında aramızda, böyle birimlerin sorumluluğunu istismar eden adamlar var. Bunlara çok yıldırıcı olmak gerekiyor. İyi tespit etmek gerekiyor. Bir de çok tehlikeli yollar var, bunların geçişini yasaklama gerekiyor. Aslında daha uygun geçiş yolları var ama, böyle başımıza ağalık taslamak isteyenler türemiş. Yine rahat yaşam peşinde koşmak isteyenler türemiş. İşte o Ser. gibileri… Bunlar çok gafil ve çok şiddetli yö­nelmeyi bilmek gerekiyor. Bunlar düşmandan daha fazla bir yıkımla uğraşıyor. Çok sorumsuzlar ve halen nasıl cesaret ediyorlar, aslında bunu anlamaya değer. Bunların üzerinde durulacak, zaten burada da işlerimiz ta­mamdır.

Biz bu arada, 15 Ağustos’u başarıyla kutladık. Geçen yıla nazaran, daha görkemli geçti. Bizim, açımızdan önemliydi. Çünkü bombalama durumu bile vardı. Ancak uluslararası nazik durum buna fırsat vermedi.

Diğer hususları, Fer..gille yaptığım konuşmada dinlediniz. Gelişmeler lehimize hızlı olur. Biz o Ali Şaban’la görüştük. Biraz hediye falan aldık, yolladık. Sanırım memnun kalmıştır. Buna benzer o söylediklerim de gelebilir. Onların gönderecekleriyle birlikte siz de bazılarını gönderebilirsiniz.

Diğer yandan, aslında bunların teslimiyetçi çizgisi halkta büyük tepki toplayacaktır. Biraz siz duyarlı bir biçimde hareket ederseniz, Güney’de onların son süratle yıkılışı gelişebilir. Yani bu teslimiyetçi çizgi, ‘75, ‘85, ‘91 bozgunundan daha tehlikeli sonuçla­ra yol açabilir. Bunu halka duyurmak gerekiyor. Ve bu birkaç ay hayati önem taşıyor. Bu konuda faaliyetleri çok yoğun ilerletmek gerekiyor. Başta, biraz daha sorumlu ellerde yürütülmesi gerekir. Zamanın çok iyi kullanılması gerekiyor. Kısaca bunlar belirtilebilir.

Önemli bir aşamaya girildi. Bu son Sovyetlerdeki Gorbaçov’un durumu da bence lehimize durumlara yol açabilir. Bizim çizgimizin, uluslararası çapta tuttuğu söylenebilir. Bu gelişmelerden sonra, Ortadoğu’da bize yönelik ilgiler daha da gelişecek. Herkesin bu çizgiye layık olmasını ve olgunca katılmayı bilmeleri gerekiyor. Kısaca, önemli günlerdirdemek istiyorum.

Ciddi bir durum olursa, rapor falan gelirse, bil­dirirsiniz. Biz de burada arkadaşlarla son hazırlık­ları yapıyoruz. Yakında herhalde çıkarmaya çalışaca­ğız. Arkadaşların yine bu temelde, 7. yılın verdiği dersler temelinde, sağlam yürümeleri çok önemlidir.

Şimdi o diğer alçaklar da bazı pusulaları buraya yolladılar. Sak.’ye kadar ulaştırmışlar. Tabii Sak. de bize bildirdi. O alçak, yine Şırnak çevresinde, bazı bildirileri dağıtmış. Bazı bozguncu, kontrgerilla faaliyetlerine, niyetlerine yönelmiş. Kurtalan, Şırnak çevresi diye söylendi, ne kadar gerçekçi oldu­ğunu bilemiyorum. Kısaca duyarlı hareket etmek gere­kiyor. Aslında her şeyi KDP eliyle yapıyorlar. Yani KDP, MİT, bir de o taktikleri bile günlük olarak birlikte geliştiriyorlar. Bu saldırıda, “10 günde bi­teceksiniz” demişler. Türkiye onlara söylemiş, on­lar da, “Siz vurun darbeyi, biz de arkadan tamamlaya­lım” demişlerdir. TC başaramadığı için üzerimize gelemiyorlar. TC başarsa, ondan geri kalmayacaklar, köpek gibi korkuyorlar. Bu temelde gelişmelerin üzeri­ne yüklenin. Görüşürüz, selamlar, başarılar…

D. Sıpi: Selamlar, saygılar Başkanım.

19-20 AĞUSTOS 1991

HAFTANİN KARARGAH YÖNETİMİNE

Arkadaşlar, karargah raporunu ve Güney çalışmalarına ilişkin olarak gönderdiğiniz kısa raporu aldık. Gerek bu raporlarda belirtilen hususlara ilişkin ve gerekse de diğer karargahlardan aldığımız bilgiler çerçevesinde kısa da olsa son gelişmeleri dikkate alarak bazı perspektifleri sunmaya çalışacağız.

Her şeyden önce şunu belirtelim ki, Ekim çö­zümlemelerimiz ülke genelini, özellikle de 20 Ekim seçimleri sonrasını kapsamlı bir değerlen­dirmeye tabi tuttuğu gibi, bundan çıkarılması gereken sonuçlara, döneme dayatılması gereken planlama ve uygulama esaslarına oldukça açıklık getirmiştir. Yetkince ortaya konulan bu husus­lar, belgeler halinde yakında elinizde olacak­tır. Bu nedenle biz burada son gelişmelerle il­gili kapsamlı değerlendirme yapmayı gereksiz buluyoruz. Esas itibariyle temel taktik ve yöne­limler bellidir. Bu konularda tekrarlamayı ge­reksiz görüyoruz. Mesele gerçekten perspektif sunmak veya bundan daha detaylı bir talimatla çerçevelemek değildir; bunlar biliniyor.

Fakat her şeye rağmen pratikte özellikle ar­zulanan gelişmelere bir türlü ulaşılamadığı da bir gerçektir. Dikkat edilirse, gelişmeler çok önemli kazanımların sağlanılabileceğini gösteri­yor. Öte yandan doğru eylem çizgisinde de en az kayıp kadar, muazzam kazançlara yol açtığı da biliniyor. Aynı şekilde uzun süre eğitim, eylem ve örgütleme pratiklerinden uzak kalanların çü­rüdüğü, dağıldığı ve hatta kaçışlara, düşman üzerine geldiğine büyük kayıplara yol açtığı da biliniyor. Yani irademizle, planlamamızla geliş­tirdiğimiz eylemlerin hata payı ve kayıpları az olan büyük kazançlara yol açtığı son derece açıktır. Ve fakat düşman inisiyatifi altında gelişen çemberlerin bizi adım adım gafil avladığı ve yine hazırlıksız, plansız yakalanmanın ne kadar kayıplara yol açtığı da bir o kadar açıktır. Örnek kabilinden; yakınınızda bulunan U.. sahasını eyleme kavuşturamadığınız gibi, neredeyse sağ bir anlayışla koruculara doğru yaklaşmama ve güçlü bazı eylemleri planlayamamadan ötürü düş­man neredeyse orayı kendisi için en güçlü bir alan haline getiriyordu. Yeni korucular türedi, herkes silah almaya çalıştı. Bu, sırf karargah zarar görmesin veya “Bizim burada irtibat işle­rimiz var, darbe yenilmesin” diye düşünülmüştür, ama ne kadar vahim bir hata olduğu ortaya çık­mıştır. Tabii biz uyuyarak, eylemsiz kalarak düşmanı uyutamayız, tersine kendimizi uyutmuş oluruz. Korucuların bazı sinsi yaklaşımlarına karşı bile uyanık davranılamadı. İyi niyetli bazı yaklaşımların başımıza epey felaket getir­diği görülüyor.

Bu tür örnekler daha da detaylandırılabilir. Güney faaliyetleri bir türlü parti taktiği­ne, vuruş tarzına uygun olmayan bir durumda seyrediyor. Doğru bir çalışma tarzının yürütülmemesi, KDP gibi en laçka bir örgütün bile bizi tutuklamasına, hatta çok değerli yoldaşlarımızı katletmesine yol açıyor. Ve yine özellikle sağ­lam geçiş yollarını geliştiremeyişimizin habire mayınlara, pusulara takılmamıza neden oluyor. Bu kadar yıl oradayız, ama doğru dürüst emniyet­li yollarımızı geliştiremiyoruz. Bu, bizim işi bilimsel olarak ele almadığımızı gösteriyor. Bu çok sayıdaki kaybımız, anlamsız bir biçimde böy­le meydana geliyor. Plansızlığımız, çalışma tar­zımız, özellikle kış mevsiminde birçok kayba neden olurken, çok planlı ve oldukça hazırlıklı yaklaşımların da yok denecek kadar az kayıpla büyük kazanımlara yol açtığı açıktır. Derinliği­ne ele alırsak; orası gerçekten bir ordu çekirdeği, hatta bir yönetim çekirdeği, hükümet çekirdeği olabilecek kadar bir ortam ifade ediyor. Biz o alana sürekli talimatlarla yaklaştık. Çün­kü ‘88’den beri orada ortam vardı ve oldukça da yararlanılabilirdi. Ama gerçekten birçok arkada­şımız orayı bir rahat yaşam alanı, geri çekilip dinlenme alanı olarak değerlendirdi. Biz Akade­mi’de bile böyle bir ortama yer vermedik. Tam tersine hiçbir yerde gösteremeyeceğiniz bir yo­ğunluğu, bitirici bir çalışmayı burada sergile­dik. Nitekim böyle bir tempo olmasaydı, ülkeye adam bile çıkartılamazdı.

O halde, Güney’in artan olanaklarını bir din­lenme, son derece gevşek bir alan olarak görmek kendimize yapabileceğimiz en büyük kötülüktür. Amansız bir yüklenme olmak zorundadır. Orası mutlaka bir ordu ve hükümet kuruluşunun temeli haline getirilecektir. Alana böyle yaklaşılacak­tır; bunun dışında doğru olmayan hiçbir çalışma tarzı kabul edilmeyecektir. Oraya böyle bir rol atfedilmesi gerekirken, bakın kendi çalışmanıza buna ne kadar uygundur? Buradan takviye olmasa yönlendirme ne hale gelecek ve hatta talimat üs­tüne talimat olmasa acaba orası neye dönüşecek­tir? İşte bir U.. ne hale getirdi. İşte bir Gü­ney faaliyetleri ne durumda! Kişiler kendi keyifleriyle hareket ederekarabalarla dolaşıp KDP’ye takılıyorlar. Yine koruculardan izinli ve anlaşmalı giderek, sonra da pusuya düşüyor­lar.

Hayır, bu PKK’nin yaşam ve savaş tarzı değil­dir. Fakat birçok kişi orayı öyle ele alıyor. Bu nedenle çok sağlam ve uyanık savaşçılar çıkmıyor. Orası çok yanlış değerlendirildiği için, yol gösterilmediği için bütün bunlar ortaya çı­kıyor.

Evet, özellikle geçmişte bu çokça yaşandı. Örneğin bir geçmiş yılın pratiği daha da acıdır. Özellikle C.. arkadaşların müdahalesi öncesinde, hatta müdahale sırasında ciddi bir ilgisiz­lik, laçkalık ve inançsızlık kol geziyordu. Uzun süre eğitimin olmadığını, bize gelen rapor­da okuduk. Örneğin bu yeni gelenlere “Hoş gel­din” bile demek yok. Adeta, “Belanızı mı arıyor­sunuz, onun için mi geldiniz?” dercesine bir yaklaşım var. Tarihte yapılacak en büyük kötü­lük budur. Unutmayalım ki, bir özgürlük savaş­çısına çıkarmak demek, bin yıllık lanetli tari­himize meydan okumak demektir. Aynı zamanda en soylu adımlardan birisini atmak demektir.

Bunu neden görmüyoruz veya görüp de neden kendimize yüklenmiyoruz? Ben ise bunun için bir yıldır kıyamet koparıyorum. Tabii, bu çabanın daha öncesi de var. Adanı kaçırma, büyük bir yetersizlik Behdinan’dan gerici KDP artığı geli­yor, bizi engellemeye çalışıyor; Türkiye’den Kemalist artığı geliyor, bizim dönüştürücü çaba­larımızı sarf etmemek için tasfiye etmeye çalışı­yor. Aslında PKK anlayışında, bunlar öyle karşı­mızda fazla engel teşkil edecek güçler değiller. Ama oraya gerçekten PKK’nin önderlik çizgisi, çalışma tarzı oturtulamadı. Herkes gitti, kendi keyfini konuşturdu. Ne yaptılar? Boşuna yorulduk ya da Kürdistani Cephe bizi zorladı. Güney’de bir ayı kurtaralım, iki ayı kurtaralım derken sonuçta hiçbir şey kurtarılamadı; eğer biz olma­saydık KDP, benzeri güçler ve devlet şimdiye ka­dar çoktan söküp atmıştı her şeyi. Bizim doğru ısrarımızla, dayatmamızla biraz oraya nefes aldırabildik ve bu son önemli eylemler olmasaydı ne olurdu? Bir U.. pratiği gözler önündedir. Yine KDP, adeta Z.. ve Ş..’yi istila etmiştir. Hem Türkiye ve hem de Suriye sınırını neredeyse bi­ze kapatacak hale gelmiştir. Geleni-gideni tutukluyor.

Peki, siz orada ne geziyorsunuz? Halbuki, bu­raları kontrol altına almak mümkündür. Onlar pusu atıyorsa biz de pusu atabiliriz. Eğer böy­le bir durum yoksa bu bizim eksikliğimizi göste­rir. Arkadaşları, kaldıkları evleri basıp alı­yorlar. Doğru dürüst bir tepki bile yok. Parti olmazsa hepinizi esir alırlar; nitekim alıyor­lar da.

Şimdi, burada bazı arkadaşların yönetim adı altında aslında kendi saflıklarını, keyfilikle­rini konuşturmaları vardır. PKK’nin savaşım tarzı, vuruş tarzı, yönetim tarzı bir kenara bıra­kılıp unutuluyor. Rahatlık seçiliyor, bunu yap­tırmayacağız.

Hiç kimse imkanların olmadığını söyleyemez. Sizdeki imkanlar bir devlet imkanıdır. Şimdi im­kan deniliyor, bu doğru olabilir mi? Olanaklar ortamında o güzelim alanlara siz oturmuş, imkanlar diyorsunuz. Yapmayın; siz bu imkanlara sa­hipken, biz zor bela nefes alıp verebiliyoruz. Biz kendimizi amansız koşullara mahkum etmişiz. Peki size ne oluyor? İstediğiniz kadar savaşçı, silah, komutan mı yoktur? İstediğiniz kadar ara­zi, güzelim akarsular, temiz hava, elverişli dağlar mı yok? Ayrıca, sınırsız yiyecek, malzeme ve bu gibi erzak mı yok? Çok açık ki, bunla­rın tümü var. Peki siz ne yapıyorsunuz? Ordu kurulacaktı, amansız birliklerimiz oluşacaktı; ay­raca ülkemizin en kahraman militanları ve savaş­çıları eğitilecekti. Bu yapılmadı ve fakat unut­mayın ki, bunlar sizi bekleyen görevlerdir. Benim tekrar hatırlatmama gerek yoktur. Ve yapmış olduğunuz yeni düzenlemelere ilişkin de ben da­ha fazla biçimde bir şeyler belirtmiyorum. Çünkü, önemli olan, bu düzenlemeyi hayata geçirecek, sonuç alıcı çabalardır.

Benim açımdan filan şahıs olmuş, pek mühim değil. Taktiği kim oturtacak, emredilen görevle­ri kim hayata geçirecek, verim üstüne verim, aşama üstüne aşama kim kaydedecek? Önemli olan budur. Bu son çözümleme perspektifleri derinden inceleyin, bunların belirleyiciliği, PKK’nin çok aşmalı bir hareket olduğudur. Yani PKK, tekrar­layan bir hareket değildir; her geçen günü, dev­reyi, dönemi, yılı muazzam bir aşamayla yola koyan harekettir. Sizin de esas almanız gereken böyle bir aşamayı kaydeden devrimciliktir; buna davet eden devrimciliktir. Her geçen günü, bir önceki günü, yarını, bugünü aşan diyalektiksel gelişmemiz vardır. Onun için günlük ilerlemeden vazgeçemezsiniz. Bu, her sahada çalışma tarzı­mızın esasını oluşturuyor.

Biz böyle bir çalışma tarzının başarılmasını şart koşuyoruz. Çıkarılması gereken sonuç, günü kurtarma ve bu temelde yılı geçirme değil; zafe­re gidecek çalışmayı tutturmak, eylem adamlarını, örgüt adamlarını, siyasi-askeri komutanları yetiştirmektir. Bunun şansına sahipsiniz diyo­rum. Bu şans da öyle kolay herkesin eline geçecek şans değil. Sayılarınız birkaç yüzle ifade edilecek bir topluluksunuz. Partinin bütün de­ğerleri yanınızda, mücadelenin muazzam etkile­mesi var. Çok canlı bir bölge; hatta diyebiliriz ki, Kürdistan’ın canlı canlı kurulduğu bir alandır. A.-Z.-Ş. üçgeni gerçekten Kürdistan’ın kuruluşunun temeli atıldığı alan konumundadır. C.. neredeyse hükümet merkezi durumundadır. Şim­di elli kilometre yakınındasınız. Olmuyor, sizin yaptığınız. Biraz yurtseverliği olanlar, biraz “tarihe bir eser vereceğim” diyenler, orada ne yapamazlar ki… Kolay düşünüyorsunuz; günü kur­tarma, çalışmalara ucuz yaklaşımlar çok sergi­lendi.

Ben geçmişte orada bulanan bazı arkadaşları eleştirdim. B.. zamanında gelenlere doğru dürüst bir “merhaba” demek, bir “hoş geldin” demek yok­tur; ilgisizlik diz boyuydu. Bunun yanında, fitne-fesat almış başını gidiyordu. Bir sürü dürüst olan köylü kökenliler erzak taşımaktan başka bir şey yapmıyorlardı. Bu tür durumlarla karşılaştık. C..gil de eğitimi ikinci, üçüncü ele bırakmışlardı. Bunu sert eleştirdik. Eğitim işi birinci elden yürütülür. Ve tatmin oluncaya ka­dar da böyle devam edilir. Yapıda her arkadaşın sağlam bir formasyona ulaştığına emin olduktan sonra, rahatlanıp “Bu iş başarılmıştır” denilebilmelidir. Bu işin baş sorumluları böyle davranmalıdırlar. Yoksa eğitimi üçüncü ele bırak­mak, devreyle hiç uğraşmamak demektir. Ben bile diğer işlerimin yoğunluğuna rağmen her devre üç defa katılıyorum; yılda 3-4 devreyi, bizzat günde 10 saat konuşarak ilerletiyorum. Ya siz? Doğ­ru dürüst bir gün kendinizi vermezseniz, bu nasıl eğitim olur? Ve hem de temel eğitim alanında büyük bir yanılgıdır. Geçmişte bunlar yapıldı. F..’nin dönemine kısaca değinirsem; H.. ve M.. eğitimin yönetimini yürütüyorlardı. Öyle ki, arkadaşlar eğitim gerçeğini anlayamadılar. Son de­rece bürokratik çalışma tarzına girildi. Mesela M.. arkadaş, “Gelenler şöyle, filan kişi böyle feodal” diyor. Doğru, fakat bizim de görevimiz bunları değiştirmektir. Üzerine gidersen -zaten adam bahane arıyor- kaçar. Nitekim birçoğu kaç­tı. Bu kaçanlar da başımıza bela kesilmişler. Gerçekten, düşmana iyi bir propaganda malzemesi oluyorlar. Bir tanesinin verdiği zarar, yaydı­ğı olumsuzluk, hiç de az değildir. Eğer bunun bilinciyle hareket edilseydi, kaçıp da düşman­lık yapanları yerin dibine gömerdik, başımıza bela etmezdik. Sorumlu bir komutanlık için kamp­tan birinin kaçması bir darbedir. Ve nitekim bi­zim oradaki kamplardan tüm zorluklara rağmen kaçanlar olmuştur. Dikkat edin; bazı arkadaşlara kalırsa yapıyı yarı yarıya kaçırtacaklar. Bu arkadaşlar dürüst de olabilirler, fakat mesele kişinin şirin şerbet olup kendini sunması ve dolayısıyla insanlar için çekim merkezi olması­dır. Sorun budur. Yoksa kişiler hakkında “Ne ka­dar geridir, ne kadar adam olmaz” diye yargıda bulunmak değildir. Herkes için böyle değerlendirmeler yapılır ama, sonuç alınamaz. Me­sele, ne kadar ilerlettiğimiz, ne kadar adam ettiğimizdir. Yöneticinin yeteneği, bu nokta­da belli olur. Fakat yüzeysel ve bürokratik yaklaşımla eğitim ele alınıyor. Üç ay hiç eğitime katılmama var; ben böyle mi yaptım? Bin bir işim var. Fakat buna rağmen eğitime ben nasıl katılıyorum? Eğitim yöneticisisiniz, ama devrede doğru dürüst derslere katıl­mıyorsunuz. Bu bürokrasicilik ne kadar geliş­miş, yetkiye sığınılarak rahat yaşam ne kadar gelişmiştir? Bu amirlik kabul edilemez.

PKK, bu tip yönetim anlayışını çok tehli­keli buluyor. Biz bunun için ne dedik? Madem ilgilenilmiyor; insanla, kadroyla ilgilenme­ye ilişkin görev almaya hazırlanılmalıdır. Aslında isteselerdi çok iyi işler yapabilir­lerdi. Fakat insanları kazanma temelinde ellerinden geleni yapmadılar. Bu PKK’de çok önemlidir. İlgisizlik ve tepkici davranarak kızmak, düşmana hizmet eder. Geçmiş yılların yönetim tecrübesinden çıkaracağımız çok ders­ler vardır. Haftanin kamp yönetiminin pratiğinden çıkarılacak dersler çok önemlidir. Geçmiş mutlaka aşılmalıdır. Bu konuda şimdi­ki yönetim için fazla eleştiri getirmek istemiyorum, fakat dikkat etmezse, geçmişi tek­rarlarsa, bunun kabul edilemeyeceğini bilme­lidir. Partinin önderlik hattına tam zaferi garantileyecek bir kişilik oluşumuna emekle ve tüm gücün harcanarak ulaşılması esastır. Yeni yönetimden biz bunu bekliyoruz. Bu temelde kendilerini değerlendireceğiz, öz bu­dur. Artık hangi biçimlerle, hangi çalışma gücüyle yüklenirlerse yüklensinler ama bu öz sağlanacaktır.

Bunun yanında bazı olaylara biraz daha somut değinmek istiyorum. Özellikle Haftanın kamp yönetiminin görevleri belirlenmiştir. Bu temelde kısaca değinelim: Her şeyden önce eğitim faaliyetlerine, bundan sonra katılım sayısı ..’ü aşar ve …. kampımız var. Kamp yönetimleri belirlenmiştir, fakat kamp yöne­timleri kendi aralarında görev bölümü yaparken, eğitim faaliyetlerini birincil görev olarak bileceklerdir. Sağlık, erzak depolama, kurye sistemi, maliye vb. görevler de olur, ama tali görevler de vardır. Dediğim gibi asıl görev eğitim faaliyeti olacaktır. Yönetim­ler, en az günün büyük bir kısmını, ders ver­mekle geçireceklerdir. Bu görevler belirleyi­cidir. Diğerleri, bilmem mali sorumludur, lo­jistik sorumlusudur vb. gibileri görevlerle kimse kendini kandırmasın. Dedim ya, yöneti­min esas görevi; askeri, siyasi ve ideolo­jik eğitimi bütün gücüyle yürütmektir. Bunu tekrar hatırlatayım. Kendi aralarındaki top­lantı düzeni, kolektif sorumluluk çok önemli­dir. Yönetim, daha fazla hizmet etmek için vardır. Yani bir hizmet yönetimi olduğu unutulmamalıdır; bu çok önemlidir. Yoksa yöne­tim, rahat etmek, amirlik tasarlamak için değildir; gelen giden üzerinde bireysel etki kurmak da değildir. Bu konuda çok olumsuzluklar yaşandı. Açık söyleyeyim; parti bunu ka­bul etmez. Bize dayanarak yaşamayı affetme­yiz. Verdiğimiz destek, gelişmek için bir imkandır diyoruz. Kişi üzerinde bir yönetim yetkiniz vardır. Yapıdaki arkadaşları altın gibi işleyeceksiniz, fire verdirmeyeceksiniz, yozlaşmaya ve düşmeye izin vermeyeceksiniz. Biz nasıl ki burada bir devre sonunda mükem­mel, zor koşullar olduğu halde her yönüyle savaşa hazır adamı, birçok yönden yetkinleştiriyor ve sıfırdan yaratıyorsak siz de da­ha fazlasını yaratacaksınız. Oraya ulaşanlar belli deneyimlerden geçerek, belli eğitim alarak geliyorlar. Bu açıdan çok daha ileri bir seviyeyi tutturmalısınız.

Kısaca oranın eğitim faaliyeti çok önemli­dir. Tarihin neredeyse en önemli alanlarından birisidir. Fırsatlar, olanaklar fazladır. Yö­netim kendisini vererek muazzam sonuçlar alacaktır. Tabii ki işin teknik yanı ikinci plandadır; biz sizi bu temelde değerlendirmeyeceğiz.

Hiç şüphesiz diğer işlere de bakılmaz de­miyoruz. Örneğin bir lojistik işleri özel bir örgütle yürütülür, yine erzak işleri özel bir örgütle yürütülür. Bu konuda imkan­lar geniştir. Şüphesiz yine bir mali politi­kaya dikkat edilir. Sağlık sistemi genişle­tilir, sağlık için yeterli çalışma var. En azından birçok hastalığı orada tedavi etme imkanı var; hızla bu alan yetkinleştirilir.

Yine kamp karargahının iç işleri açısın­dan güvenliği ve disiplini bizim ana yeteneklerimiz çerçevesinde geliştireceksiniz. Yine kurye grupları olacak. Bu konuda da geniştir.

Bunları karargahların iç esasları dahi­linde belirlerken, koordinatör arkadaş yete­rince yardımı zaten yapıyor. Ciddi bir sorun teşkil edeceğini sanmıyorum.

Şimdi, diğer görevlere gelince: Burayı biraz daha dikkatli bir üs olarak kullanmak gerekiyor. Özellikle de birincil olarak bu Güney faaliyetlerine değinmek gerekiyor. Gü­ney faaliyetlerine ilişkin, gerçekten çok eleştirilerimiz var. Ben bu eleştirileri bi­rinci ve ikinci karargahlara kapsamlı olarak yönelttim. Bu son yakalanmalar, hatta M. arkadaşın da yakalanması benim için bir nevi ölmek gibi bir şeydir. Arkadaşlar açısından böyle olmalıdır, yakalanma bir ölüm olarak görülmelidir. Bu tür durumlara böyle bakaca­ğız. M.. arkadaşın kendisi yakalandı. D..giller yakalandı. Gerçekte ise, o KDP bir çapul­cu örgütüdür; öyle güçlü denetimi yoktur. Ama biz o kadar hata yapıyoruz ki, bazı adamlarımız da kayıp durumda. Şimdi aslında ya bunlar çok zayıf, ya da talimat verenler çok kötü talimat vermişler. Bu, ağır suç durum­ların teşkil eder. Silahlı gruplarımız varda onları bile tutabiliyorlar.

Şimdi, böyle faaliyet olmaz. Burada benzeri şeyler oldu; sağ savunmacı anlayış… PKK sağ savunmacı anlayışı kendi içinde barındırmaz, biz şunu söyledik: Ya tam militanca her bakımdan kendi emniyetinizi sağlayacak bir çalışma içinde olursunuz, ya da dağdaki çalışmayı gerillaya yaraşır bir biçimde yürütürsünüz. Şehirdeki çalışmada bu adamlarla uzlaşmamız olmadığına göre gizli, planlı, tedbirli olunacaktır. Kürdistani Cephe bizi gerçekten çalışmaktan alıkoymak, böylece Türkiye’nin talimatlarını yerine getirmek istiyor. Bu çok açıktır. Bu bir yıldan bu yana görülen bir durumdur. Şimdi, bunlara dostmuş gibi her gün gidip görüşme yapmak partinin çizgisine ne kadar uygundur? Kaldı ki bunlar, bize engel teşkil ediyorlar; bizi tanımıyorlar ve “gidin” diyorlar. O halde biz kendimizi niye böyle yakalatırcasına açıkta tutuyoruz? Bu, hangi akla hizmettir. Bu, beladır kendi başına. Bu, gerçeklerle alay etmektir ve dolayısıyla suçtur.

Güney’den sorumlu arkadaşlara söylüyorum; bile bile çok sistemsiz, plansız ve çalışma tarzımızdan uzak bir çalışmayı partinin adı­na yapamazsınız; yaparsanız bu ağır suç işleme anlamına gelir. Son derece köylü, ağavari ve keyfi yaklaşamazsınız. Buna hakkınız yok­tur. Bu aşamada bu kadar darbe yememeliydik.

Ben KDP’nin bu kadar denetim gücünün olduğunu sanmıyorum. Barikat kurdukları yerden geçersen elbette yakalanırsın. Bürolarına gidersen elbette yakalanırsın. Bu bizim kusurumuz. O dağların denetleme durumları yok. Ve yine PKK’nin vuruş tarzıyla dolu olduğumuzu bildiklerinden, üzerimize gelemeyecekleri o kadar açıktır.

Kısaca PKK’nin çalışma tarzı, Güney’e doğru dürüst uygulanmıyor. Mevcut eleştiri­ler çok daha geliştirilebilir. Fakat mese­le eleştiriden ziyade gerekenleri, yapabil­mektir. Üzerimize düşeni, partimizin ruhuna çalışma tarzına uygun kolektif bir biçimde yürütmek. Bunlarla ilişkiye giden gücümüzün de niteliğini pek güçlü görmüyorum. İyi seçim yapılmamıştır, iyi denetleme yapılmamış­tır. Ve çoğu zavallı duruma, başı boş bıra­kılmış gibime geliyor. Atak, girişken, çözümleyici olunmalıdır. Biz Kuzey’de de sı­fırdan yaratmıştık. Her bölgeye girdiğimizde bir çalışma tarzımız vardı. Güney’de bunu daha güçlü yapmalıydık. Belki Güneyli kadrolarımız düz, ağır, çok yetersiz olabilir­ler ama, yine içlerinden en iyileri seçilir; Kuzey’den bazı yetkin kadrolar verilebilir. Böyle bir oluşum denetlenebilirse mutlaka başarılı bir çalışma tarzı tutturulabilirdi. Bu konuda kadro seçiminde, denetlemede epey eksiklik var sanıyorum. Arkadaşlar da bunu şimdi daha iyi görüyorlar. Gerçekten Güney’in koşulları, oradaki güçlerin durumu biliniyor. Kırı da, şehri de az çok tanı­mışız. Durumumuz da biliniyor. Olanaklar ve fırsatlar da biliniyor. Kırsal alanın önem­li noktalarında gerilla grupları dolaşacak­tır. Yine şehirlere de çok ustaca, gerekti­ğinde gizli, yani öyle kolay bir şekilde ele avuca sığacak şekilde değil sonuç alıcı tarzda girilecektir. Bunun için yeterince adam vardır. Bu konuda parti gereken gücü vermiştir.

Bir de son yakalananlarda birlikte, kampa gönderilenler üzerinde duralım. Bu konuda oldukça yetersizlikler vardır. Bazıları, adeta iki saat içinde ilişki kurularak gönderilmişlerdir. Böyle söyleyenler var. Bunla­rın önemli bir kısmı başımıza bela oldu. Çok yorulduk bunlar için; belli bir seviyeye ge­tirildiler. Ve ayrıca bu konuya ilişkin ola­rak şunu belirtelim; biz bunları biraz olgunlaştırıyoruz.

Bunlar geldiklerinde ve her şehirde faaliyetleri az çok geliştirdiklerinde, -gerek bizim inisiyatifimiz altında ortaya çıkan gruplaşmalar ve gerekse de diğer gruplaşmalar- hazırlanan bu son değerlendirmelerin ışığında oradaki gruplara özümsetilir. En geç, …………………….bir Güney Ulu­sal Birlik Konferansı yapılır. Mevcut hazır­lıklarımız biraz bunu amaçlıyor. Oradaki ça­lışmalar da bu temelde hızlandırılarak, böy­lesine gerçek bir konferansa, daha güçlü bir merkeze ulaşılacaktır, özellikle diğer bazı grupları, yeni yeni ortaya çıkan genç­lik temsilcilerini de çekmeye çalışacağız. Biraz da tecrübe kazanılıyor; bu tecrübe partinin nasıl organize edileceğini çok iyi gösterir. Burada hazırlananlar da küçümsen­meyecek rol oynayabilirler. Geldiklerinde onlarla nasıl görev alabileceklerine ilişkin daha da ayrıntılı konuşulur. Fakat ora­da da H..’ye, gerek Ç…’ye ve gerekse X.’e bağlı olarak Güney’e yönelik eğitim faaliyetleri geliştirilmeli, hatta oraya kadro çekilmelidir. En azından H…’e bağlı Küçük G…’de bir kamp oluşmalı; bunun için uygun yer vardır. Yeni gelenler, buraya gönderil­meden bu kampta oldukça eğitilebilirler. Ba­zıları orada kalır, bazıları da buraya gön­derilebilir. Bu, daha yararlı olur. Ç…’de de aynı şey yapabilir. X… zaten biraz yapı­yor. Yani her temel karargaha bağlı olarak Güney’e yönelik bir eğitim kampı olmalıdır. Ve yine oranın pratiklerine başarıyla yakla­şacak kadar güçlü bir yönetim olmalı. Zaten az çok, gerilla birlikleri oranın dağında dolaşıyorlar. Ama ihtiyaca göre bu gerilla birlikleri uygun şekilde düzenlenip konumlandırılabilirler. Yine, şehir faaliyetleri de gelişmeye adaydır. Daha da bu hızlandırılabilir. Yeter ki çalışma tarzımızı, yönetim ve denetim tarzımızı sürekli geliştirelim. Bu konuda geçmişte yaşanılan muazzam yetmez­likleri, kural dışılıkları, hatta suçluluk konumlarını gerçekten aşarak ilerleyelim. Bu konuya yönelik bir çalışmadan bahsedili­yor. Söyleyeyim; geçen yıllardan beri U…de o karargaha dayanılarak layıkıyla bir rol oynatılmamıştır. Ve neredeyse daha yakın döne­me kadar orada korucular ve düşman güçlenmiş­tir. Bu çok yanlış politikadır. O kadar güç var, o kadar araç gereç var, silah var; biz bunlarla U…’yı yerle bir edebilirdik. U…..’den çetecilik çoktan sökülebilirdi, özel timler çoktan etkisizleştirilebilirdi. Ve o arazide düşman rahat hareket edemezdi. Çünkü büyük gücümüz var. Fakat bu güç kullanılmadı veya kötü kullanıldı. Rasgele ve plansızlı­ğımızdan, dolayı büyük darbeler yedik. Bunların giderilmesi gerekiyor. Kaldı ki, bir deneme-sınama alanıdır. Eğitim gücü iyi olan komutanların ve tecrübelilerin de yardımıyla savaş deneyimleri bu sahaya yönelik olarak kazandırabilirdi.

TC’nin son yönelimlerini bilemiyoruz ta­bii. Bazen oraya geçici de hakim olabiliyor; buna karşılık ille de intiharvari savaşalım demiyorum. Geniş imkanlar olduğuna göre de­ğerlendirilebilir de. Gerek Haftanın karar­gahına dayalı sınıra ve gerekse sınır ötesinde ülke içi kamplara gelen birçok arkadaşı tutuyorlarmış. Hayır, biz bunu kabul etmeyiş. Biz de en azından gelen insanları bir kontro­le almalıyız. Bu konuda denetimimizi geliştirmeliyiz. Hatta ticaret üzerinde denetimi­mizi mutlaka geliştirmeliyiz. Onlara bunu teslim edemeyiz. Tersi durum çok yanlış, çok yersiz. Bu, gittikçe bizi daraltan bir yak­laşım olur. Daha önce de söylemiştik. Ekono­mik ve ticari denetimi sağlayabilmeliyiz. Aynı şey S. huduttu için de geçerlidir. Arka­daşlar neredeyse gittikçe daha zor geçebili­yorlar.

Demek ki, oraya herhangi bir ağırlık ve­rilmemiştir. Bizim kendimize has bir yolumuz bile gelişmemiş. İmkanlarımız vardır, dostlarımız vardır, halk da bize bağlı, bunlara dayanarak yolları geliştirmek mümkündür. Bu imkan dahilindedir. Özenle vurgulayayım; ken­di hazırladığımız gruplar vardı, kurye grup­ları vardı, sistemlerini çok iyi geliştirmelidirler. Kuryeler, gerektiğinde 24 saat içinde haber getirip götürebilmelidirler; bu temelde çalışmalı ve müdahale yapabilmeli. Kurye düzeyinde sadece 3-4 kişiyle sınırlandırılmamalıdır. Yani ihtiyaca göre az çok sürekli kişiler tutulmalıdır. Kurye sistemi böyle güçlendirilmelidir.

Ne yapıyorlar, ne çeviriyorlar? Ulus­lararası güç var, her türlü KDP ajanları var. Orada biz de kendi sistemimizi oturtmalıyız. O kadar dostumuz var, bu temelde kontrolümüz biraz gelişmeli; gizli veya açık….

Şimdi, bütün bunlar yapabileceğiniz iş­lerdir. Ticaret hakeza orada geliştirilebi­lir. Silah, erzak vb. malzeme alımı, bütün B..’in ihtiyacını bile karşılayabilir. Bu malzemelerin alımı ve dağıtımı uygun yollar­dan yapılabilir. Yine bunun emniyetli bir şekilde korunmasına dikkat edilir.

Esas itibariyle, dediğim gibi, orayı or­dunun ve hükümetin kuruluş alanı olarak gör­mek; yani daha büyük siyasi bakmak, daha bü­yük askeri bakmak gerekiyor. Bu temelde sayı arttırılabilir; …’e de, …’e de çıkarıla­bilir. Güç sayısına göre düzenlemeler yapın. Bütün hudut boylarına; içerisi olsun, Güneyi olsun, taşırabileceğiniz kadar güç taşınabi­lirsiniz. Yani ne kadar zapt edersek, ne kadar fethedersek ve ne kadar otoriteyi geniş­letirsek yeterlidir, bir kazananıdır. Yoksa, ‘‘kendimizi idare ediyoruz, bu kadar insan ye­terlidir” denilemez. Hayır, hükmedecek kadar güç, kuruluş ve yine Güney’i de, Kuzey’i de gittikçe otoritemiz altına alacak bir düzen­leme gerekir. Gelenler hızla eğitilir, hızla göreve sevk edilir. Herkes bir ordu kuruluş­çusu, bir devlet kuruluşçusu olduğunu bile­rek görevlerine yaklaşmalıdır. Eskiden beri bu, bir talimattı. Bundan sonra daha doğru yaklaşarak uygulamayı bilmek gerekir. Yani biz orda günü kurtaran, sıradan devrimciler olmayacağız. Devlet kuran, ordu kuran, hükü­met kuran devrimciler olmalıyız. Siz oradaki şansınızı doğru değerlendirmelisiniz.

Yine diğer karargahlarla ilişkileriniz vardır. Zaten 2. Karargah’la olsun, Ana Karargah’la olsun irtibat halindesiniz. Bu ko­şullar içerisinde koordineli iş yapacaksınız. Özellikle 2. Karargah’la ayda, haftada değil, bence günün 24 saatinde ilişki halinde olunmalıdır. Ara kademeler yerleştirmelisiniz. Mesela, her kademe bir takım düzeninde olur. Bir kampa oturtularak, sürekli ve hızla, ge­rektiğinde kamplar 24 saatte birbirlerini bulsunlar. Bu şekilde birleşik bir savaşa gitme durumu bile olabilir. Bunu mümkün kı­lacak bir irtibat, kademe yapı oturtma işi gerçekleştirilmelidir.

Biz bunları da söyledik. Öyle anlaşılı­yor ki, savaş gelişecektir. Ş. alanı yaptı, tek kaldı. Yine Ç. alanı yaptı, şimdi o da tek kaldı. Daha önce düşman sadece Haftanine saldırdı. Halbuki biz hudut için, boydan boya bir savaş alanı dedik. Ş. başladı mı, her taraf başlayabilmeli. Düşmanın gücü üçe, dörde bölünse daha çok darbe yiyeceği çok açıktır; hem de bu kadar pervasız saldıramaz. Yani kısaca huduttun tümü birleşik bir savaşa gidecek şekilde kademeleştirilmelidir. Takımlar, irtibatlar oturtulmalıdır. Düşman bir yerde vurdu mu, biz de birçok yerden vurmalıyız. İşte Ana Karargahımız, düşman saldırmayıncaya kadar hareketsiz kalıyor. Bu anlayış yanlıştır. Düşmanın gücünü bölmek istiyorsak, o bir yerde mi vuruyor, biz di­ğer yerde hemen vurabilmeliyiz ki, paniğe uğrasın, gücü dağılsın. Bu, gerillanın bir gereğidir. Bunu yalnız karargahlar değil, ülke içi de bunu böyle yapmak durumundadır.

Bir yerde düşman yüklendi mi, toplandı mı biz arkasından vurmalıyız. O bütün gücünü bir yere sürdü mü, biz onun zayıf birçok noktasını vurmalıyız, dağıtmalıyız. Bu, gerillanın asgari bir kuralıdır; bu kuralı iyi işletmek gerekiyor. Ve işte son zamanlarda bunun fırsatı doğmuştur. Gelişmeler şunu dayatıyor ki, biz savaşta yenmeliyiz,

Siz oradan boydan boya, ülke içi olur ve­ya dışı olur, gittikçe dalga dalga yayılan, düşmanı şaşkına çeviren ve gücünü hareket ettiremez durumda bırakan bir savaşı geliştireceksiniz. Sonuçta ordu, bu eylemlilik içinde çelikleşebilir. Bu açıdan, şu anda TC zaman zaman girerek, “Kökünü kurutuncaya ka­dar çıkmayacağız” diyor. Bu, muhtemelen bizi orada doğru dürüst çalışamayacak duruma getirmek içindir. KDP’nin de desteğini alacak sanıyorum. TC amacına ulaşmak için, bazı peşmergeleri de yardıma çağırabilir. TC’nin böyle planlarının olduğu söyleniyor. Şimdi biz bunu daha önceden biliyoruz. Tedbirimiz zaten var. Biz de birleşik gücümüzle hareke­te geçeceğiz. Çok amansız bir gerillayla kar­şılık veriyoruz. Sanıyorum TC dayanamaz. Gü­ney’e girişi, kendisinin batağa girişi demek­tir. Ve KDP’nin üzerimize geleceğine dair bir şey yok. KDP üzerimize geldiğinde çok sert, ürkütücü olacağız. Vurduk mu çok amansız vuracağız. Sanıyoruz TC’nin başaramadı­ğını KDP veya Cephe başaramaz. Biz önlemler ve hazırlıklar temelinde alanımızı daha otoriter, daha bir halk hükümeti olmaya hazır bir alan durumuna getirebileceğiz. Bu konuda bütün gücümüzü seferber ediyoruz. Dediğim gibi, TC eğer, savaşı Güney’de daha da yoğunlaştırırsa, bizim için bu gerçek bir şenlik olur; biz de muazzam bir gerillayı dayatabiliriz, böylece ülke içi de rahatlar. Güney halkı da bize oldukça katılır. KDP ve benzeri işbirlikçi güçlerde daha bir hızla tasfiye olurlar. Bunu mümkün kılacak bir savaş yöntemine adım adım yaklaşıyoruz.

Birleşik, ortak bir komuta, yani 1. Karagah’tan Haftanin’e kadar, Ana Karargah’tan tutalım birçok bölge karargahlarına kadar giderek savaşı birleşik, koordineli ve TC’yi şaşkına çeviren bir tarz Güney’i de biraz katar, işbirlikçileri, korucuları tamamen tecrit eder. Bu temelde kitlenin savaş atağı gelişmeye devam edecektir. Ve gerçek ordu kuruluşu, otorite kuruluşu da bu temelde gelişecektir.

Ana hatlarıyla bilinen bu hususları biz bir kez daha böyle değerlendirmeye çalıştık. Aynı zamanda, benim karargah yönetiminin kişisel raporlarına vereceğim fazla bir cevap yok. Hepsi pratik yaklaşım içinde cevaplan­dırılmıştır.

Bileşimi güçlendirebiliyorsunuz. Buradan bazı yeni arkadaşlar geliyorlar. Eğitim düzeyinde yararlanabilirsiniz. Hem kendileri çok şey alacaklar, hem de eğitime yardımcı olabilirler. En azından bir kampta eğitim yönetimi içine alınabilirler. Aynı zamanda gelen giden gazeteciler, bazı yayın kuruluş­ları var. Yapının eğitimi üzerinde ciddi du­rulmalıdır, bu temelde faaliyetler güçlendirilebilir. Gelen arkadaşların buna da katkı­ları olabilir. Kısacası, ayrıntı kabilinde bütün işler yapılır.

Bazı dostlar geliyor, gazeteciler geliyor yanınıza. En iyi bir yansıtmayı yapabilmelisiniz. Bilimsel olarak, PKK gerçekliğini bü­tün yönleriyle yansıtan bir yaklaşım başarılmalıdır.

Özellikle bayan arkadaşların eğitimine biraz dikkat etmek gerekiyor. Sanırım biraz köleci anlayışla gelenler olduğu gibi, evden kaçma şeklinde gelenler de vardır. Biz bu konudaki anlayışı kapsamlı olarak koymuşuz. Kesin olarak, kadının devrimcileşmesine büyük önem verilecektir. Bu konuda son çözüm­lemelerimizde oldukça güçlü yaklaşım ortaya koyduk. Bu, uygulamada temel alınacaktır. Yani köle anlayışının yıkılıp aşılması kadar, utanmaz ve iflah olmaz küçük burjuva anlayışlar da aşılacaktır. Parti gerçeğine, onun önderlik gerçeğine, özgürlük gerçeğine bağlı bir militanlaşma kadınlar arasında mutlaka gerçekleşmelidir. Birbirlerini buldular mı ucuz, duygusal yaklaşımlar sergiliyorlar. Özellikle kaçış ilişkileri ihanete kadar götürüyor. Nitekim, orada bu konuda bir yargı­lama yapıldı. Aslında bu yargılamanın sonuç­ları küçük bir değerlendirmeyle yapıya da sunulabilir. Bu yönlü yaşanan örnekleri ve bunların sonuçlarının tahribatlarını gördük. Bu aşağılık bir durumdur. Bizim böyle anlayışımız yoktur. Kadın-erkek ilişkilerinde sevginin yüceltilmesinin nasıl mümkün olaca­ğı bellidir. Bir militan tipin yaratılması da bellidir. Gerçekten kim duygusal düşkün­lüklerini bu konudaki gerçekliğimizin önüne geçirirse acımasız olacağız. Bizde duyguların da, sevginin de yolu bellidir. Bunun ne kadar devrimci savaşa, özgürlüğe, yurtseverliğe hizmet ettiği ve yine halkın kişilik, kimlik bulmasına, amansız bir militanlaşmaya bağlı olduğu biliniyor. Bunu boşa çıkarmak isteyenler oluyor. Görevi terk et, kaç, sırf duygularını tatmin etmek için her türlü gö­revlerine, her türle değere ters düş. Bu, kabul edilemez. İşte Z.’nin durumu. Ayrıca kaçanlar oldu. Mesela bir alçak Baran ne yaptı? Hayvani duyguları tatmin etmeye çalışıyorlar.

Biz bu temelde kimseyi yanımıza almayız ve bu tür tutumlara da fırsat vermeyiz. PKK yüce özgürlük ilişkilerini, kadın-erkek mi­litanlar yaratmak istiyor. Bunda da tam ba­şarı sağlamak istiyoruz. Nitekim oraya çok sayıda bayan geliyor. Mutlaka onların özgür­leşme sorununa başarıyla karşılık vermek ge­rekir. Hassastır. Eğer sağlam bir devrimcilik dayatılmazsa aleyhimize işler. Sayının kalabalıklılığı da göz önüne getirilirse, bunun önemi daha iyi görülür. Bilinçli arkadaşlar vardır; en üst düzeyde uygun bir denetimle par­ti ruhuna, Önderlik gerçeğine bağlı olarak başarı istiyoruz. Bunun dışında, yapıyla oynama, bireysel duygusallıklar geliştirme, giderek bunu da örgüt görevlerini bir tarafa bırakarak yürütme ve bu temelde burjuva veya feodal yaklaşımlara cesaret etme, bizim açı­mızdan en tehlikeli bir yaklaşımdır. Çok tehlikeli gördüğümüz bu tutumlara gereken cezayı veririz.

Kısaca B. alanımla geliştirilen yanlış anlayışlar var. Ağalık anlayışı, feodal an­layış, evden kaçma anlayışı var. Partinin özgürlük anlayışı ile terslik vardır. Bir de bu yönüyle bunlar tamamen aşılacaktır. Bu temelde bayanları saflarımıza alıyoruz. Yine bu temelde sorumluluk veriyoruz. Ve bu konu­da gerekenler sonuna kadar yerine getirile­cektir. Çok temiz, çok saygıdeğer, çok sevgi değer, çok militanca sonuç alan bir devrimci tarz istiyoruz. Bunu kamplarımızda mutlaka sağlayacaksınız.

Öte yandan milislerin eğitimiyle uğraşılır. Çünkü milislere de çok iş düşer. Bu te­melde yönlendirmeyi, yaparsınız. Ayrıca eko­nomik faaliyetlerle ilgilenen grup, bu çalış­ma üzerinde önemle durmalıdır. Yine oradaki güçlerle taktik ilişkiler geliştirilirken, dana uyanık ve usta olunmalıdır, bunlar ayrıntı işlerdir. Artık, bütün bunlara hükmeden bir yönetim olacağınız kesin­dir. Sayınızı, bileşiminizi sık sık gözden geçirerek, değiştirerek yenileyebilirsiniz. Arttırabilirsiniz de işlere hakim olmak için ne lazımsa tamamen onu yapabilirsiniz. Ben bu temelde çalışmalarınızda üstün başarı­lar diliyorum.

Bir de oradaki eğitim adaylarına bir selam yollamak istiyorum.

Haftanin Kampının Değerli Eğitim Adayları!

Sizlere buradan selam gönderirken, lazım olabilecek bütün değerlendirmeleri, partimizin ruhunu, biçimlenişini oldukça aydınlatacak imkan ve olanakları sunma biçiminde bir selamdır diyorum.

Kesinlikle “İşte başımızdaki yönetim ye­tersizdir, bize istediğimiz gibi partiyi tanıtmadı” demeyin. Oldukça kapsamlı çözümlemeler ve yine parti ruhunu temsil eden yoldaşlar yanıbaşınızdadır. Sizleri biz de yanı başımıza almak ve bizzat sizin eğitiminize katılmak isterdik. Ve hatta savaş yönetimi­nizde bizzat bulunmak isterdik. Ben 20 yıl­dır bu temelde büyük bir sabırla çalışıyo­rum. Bilinen nedenlerden dolayı bizzat ge­lip de sizin eğitiminize katılamıyorum. En büyük amaçlarımızdan, birisi de gerçekten binlerce devrimciyi ülkemizin içinde bizzat yetiştirip savaştırmaktır. İnanıyorum ki, yakın dönemde bu da olur ama, bununla bir­likte biz yine sizlerin eğitimine en üst ye­ri verdik. Yeni gelenlersiniz, partiyi tanı­mıyorsunuz. Partiyi tanımak için ulaştırdı­ğımız çözümlemeleri, değerlendirmeleri özümseyin, bunlar ışığında kendinizi eğitin.

Yönetimden de yanınızdaki arkadaşlardan da yararlanın. Muazzam bir uyum gücü içinde olmalısınız. Partimiz gerçekten yeni insanı, yeni ilişkiyi, yeni militanı yaratıyor. Yü­rüttüğümüz çabalarla öncü militan, öncü par­ti, öncü toplum, öncü ilişki yaratılıyor. Yoğun bir şekilde her taraftan insanlarımız geliyor. Hepsi bir araya gelebiliyor. Bu, muazzam bir uluslaşmadır, muazzam bir özgür­leşmedir, eşitliktir. Bunların tümünün en yaygın yaşandığı bir ortamdasınız. Bireysel sıkıntılarınız sizi fazla etkilememeli, mad­di sorunlar sizi fazla zorlamamalı, yine ba­zı dayatmalar, bazı bireylerin keyfi tutum­ları sizi partiye karşı olumsuz yönde etkilememelidir. Önderlik gerçeğine sonuna kadar bağlı, bizim temsil ettiğimiz yaşama sonuna kadar bağlı olun. Kaldı ki, bu yaşamda sizin umutlarınız, amaçlarınız vardır. Bundan sonuna kadar emin olabilirsiniz. Biz de bunu sonuna kadar temsil ediyoruz. Bundan asla taviz vermeyeceğimiz gibi, sizlere de sonuna kadar özümseteceğiz.

Ben tekrar, o sahada bulunan siz bütün değerli komutan, savaşçı, eğitim adaylarına, erkek ve bayanlara olağanüstü bir çalışma di­lerken, sizden mutlaka dönemi fethedecek, zaferle kapatacak bir kişiliğe ulaşmaktan baş­ka bir şey kabul etmemek için her şeyinizi ortaya koymanızı beklerken, bunu gerçekten bu aşamaya verebileceğiniz en tarihi, en zorun­lu ve de en coşkun bir karşılık olmasını dilerken, üstün başarı dileklerimle birlikte selamlıyorum ve sevgilerimi sunuyorum. 

KASIM 1991

Başa dön tuşu