12 Eylül karanlığında Diyarbakır şafağı Piyasada
1980 Yılında Diyarbakır’ da daha ben tutuklanmadan, Siverek'li Rıfat Çetiner ile tanışmamı ve Diyarbakır’da yaşadıklarımızla kitabı başlattım, bu bölüm kitabın anlatım tarzını ve kurgusunu da değiştirdi.
Selim Çürükkaya / 23 Yıl sonra “12 Eylül karanlığında Diyarbakır Şafağı” adlı belgesel kitabımın üçüncü baskısını tekrar yaptım. Bu kitabı yeniden yayınlamamın pek çok nedeni vardır. Birinci si yeni yetişen gençlerin de bu kitabı okumalarını, Diyarbakır cezaevi duvarları arasında olan bitenleri öğrenmelerini ve dersler çıkarmalarını istedim. İkinci neden Kitabı yeniden düzenledim. Kitabı yazdığım dönemdeki mantığımıza göre anlatılacak olaylar önemliydi, kişilerin bir önemi yoktu. Veya o günkü mantığımız ölmemiş kişilerin tanınmasını uygun görmüyordu, gerçi kişi olarak benim mantığım öyle değildi ama örgütsel mantığımız böyle emrediyordu; sağ kişiler tanınmasın!(Bunun nedenini ben tahliye olup Bekaa vadisine gidince orada anladım) Bu yüzden kitabımın sağ olan bütün direnen kahramanları kendi isim ve soy isimlerinin baş harfi ile vardılar. Yeni baskıda bunu değiştirdim. Her kes kendi gerçek adı ve soyadı ile yer alıyor. Böylece kitabın tarihi değeri arttı kanısındayım. Okuyucu, kitabı okuyunca artık kimin kim olduğunu bilecek.
Kitapta yaptığım üçüncü değişiklik ise, Diyarbakır cezaevinde tutsak olan Türkiye solu ve Kürdistan solundan grup ve partilerin isimlerinin önüne koyduğumuz sıfatları kaldırdım.
Kitabın yazıldığı tarihlerde başka gruplara hitap ederken o gruba ismi ile hitap etmez, ismin önüne mutlaka bir sıfat koyardık, Örneğin “reformist Özgürlük yolu”, “Küçük burjuva Rızgari“ veya “sosyal şoven halkın Kurtuluşu” gibi. Bu yeni baskıda sıfatları kaldırdım. Her grup ve parti kendi gerçek ismi ile yer alır.
Kitapta yaptığım dördüncü değişiklik; ilk baskılarda biz PKK’ lilerin diğer Kürt grupları hakkında neler düşündüğümüz izah edilmişti, ama diğer grupların PKK hakkında ne düşündükleri yoktu. Yeni baskıda diğer grupların ve partilerin o tarihlerde PKK hakkında ne düşündüklerini de yazdım.
Kitapta yaptığım beşinci değişiklik, her konuya uygun bir başlık kullandım. Bu, hem kitabın akıcılığını artırdı, hem de belgeselliğini ön plana çıkardı.. Birde kitap içindeki diyalogları koyu harflerle vurguladım.
Tabi kitapta yeni ve ilginç bir ön söz var. Birde kitabın giriş bölümünü yeniden yazdım. 1980 Yılında Diyarbakır’ da daha ben tutuklanmadan, Siverek’li Rıfat Çetiner ile tanışmamı ve Diyarbakır’da yaşadıklarımızla kitabı başlattım, bu bölüm kitabın anlatım tarzını ve kurgusunu da değiştirdi. Bunun dışında kitabın özüne tarihi gerçeklere dokunmadım, olduğu gibi korudum. Biz değişebiliriz ama yaşananaları geçmişi bu künkü öznel niyetlerimize göre değişmek geçmişe ihanet olarak gördüğümden yaşananlara sadık kaldım. Kitabın yeni baskısı dün elime geçti, gerçekten çok harika bir kitap oldu, fiat olarak biraz pahallı ama hazine gibi bir kitap eğer gerçekten Diyarbakır cezaevinde olan bitenleri ve ondan sonra Kürdistan da Türkiyede kırk yıldır yaşananları öğrenmek istiyorsanız bu kitabı okuyun derim. Avrupa ve Amerikada yaşan okuyucuların kitaba ulaşmaları gayet kolaydır. “12 Eylül Karanlığında Diyarbakır şafağı” adlı kitap hem kağıt üzerine basılmış, hemde elektronik olarak basılmıştır. Avrupa ülkeleri ve amerikadaki okuyucular Epubli yayınevi sitesine girip oradan çok ucuza kitabı PDF olarak telefonlarına, laptoplarına, bilgisayarlarına, tabletleri ve elektronik kitaplarına indirebilirler. Dünyanın en büyük alışveriş sitelerinden biri olan Amazon ve Google da kitap pazarlanıyor. Ayrıca yayınevi Epubli nin sitesinden de kitabı edinmeniz mümkündür. İsteme adreslerini aşağıda veriyorum: