Sırlar çözülürken’e sorular
Yine kitabın bir başka bölümünde- PKK'nin -kuruluş aşamasında-Kuzey Kürdistan'ın siyasi durumu şöyle tahlil edilmekte; "Kürdistan'da zor koşullar mevcuttu. Gençlik ve aydınlar umutsuzdu. Halk ise politikanın dışındaydı."
Sedat Günçekti / Yazarın hayli emek vererek hazırlamış olduğu “Sırlar çözülürken” isimli politik-tarihsel romanda, *ERGENEKON’un “Serok Alan’ı “-Abdullah Öcalan’ı -Ankara’dan Antep’e yollayarak” başarılı bir operasyonla örgütün içine, sonrada başına yerleştirdiler… Serokun görevi, oluşturulmak istenen örgütün içini boşaltmak, akli başında liderlik özellikleri taşıyan kadroları tutuklatmak, tecrit etmek veya ortadan kaldırmaktı. Kürt parti ve örgütleriyle kendisinin kontrol etmeye çalıştığı örgütü arasında çelişkileri derinleştirerek çatıştırmak. Türkiye genelinde yaratılmak istenen kargaşa ortamına zemin hazırlayıcı çatışma türlerini teşvik etmek gibi uğursuz roller üslendi.” (syf.308-309)tespiti yapılmakta.
Yine kitabın bir başka bölümünde- PKK’nin -kuruluş aşamasında-Kuzey Kürdistan’ın siyasi durumu şöyle tahlil edilmekte; “Kürdistan’da zor koşullar mevcuttu. Gençlik ve aydınlar umutsuzdu. Halk ise politikanın dışındaydı.” (syf.308)
Bu anlatımlara ve kitap içindeki kimi saptamalara bağlı olarak, kafamda oluşan sorularla ilgili kitabın yazarı Sayın Selim Çürükkaya’ya bazı sorular yöneltme ihtiyacı hissettim:
1) Abdullah Öcalan, PKK’nin kuruluş sürecine ne zaman ve nerede katıldı? Antep’e yollanmadan önceki konumu neydi?
2) “Kürdistan devriminin yolu” broşürünü Abdullah Öcalan mı kaleme aldı? Ya da kim(ler)
3) İsveç devleti ve Olof Palme, Kürt sorununa duydukları yakınlık ve politik mültecilere sağladıkları imkanlar nedeniyle hedefe konulduğu belirtilmekte, Palme’nin öldürülerek cinayetin PKK’ye mal edilmesindeki amacın, PKK’nin kriminalize edilmesinin hedeflendiği belirtilmiş.
Acaba Olof Palme öncesi PKK’nin, Avrupa’da başka cinayetleri yok muydu? Olof Palme olayından sonrada pek çok Avrupa ülkesinde kriminal olaylar gerçekleştirdi mi?
Yine PKK, Kürdistan’daki sivil katliamları nedeniyle uluslararası düzeyde “terörist damgası” yemiş miydi?
4) Turgut Özal’ın, “devletin alışılmış imha politikası” dışında daha ilimli bir yöntemle PKK şahsında Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesini tasfiye etmek istediği biliniyor. Yine biliniyor ki Abdullah Öcalan bu tasfiye programına olumlu yanıtlar vermiş, ateşkes ilan ederek, genel af ve açık çalışma koşulları hazırlanırsa düze ineceklerini de pek çok kez duyurmuştu.
Diyelim ki ERGENEKON, bu plana karşı çıktığı için Özal’ı zehirleyerek öldürdü. Acaba Öcalan neden ERGENEKON’un açık tavrına rağmen Özal planına evet dedi? Öcalan ERGENEKON’a tavır koyabilecek bir pozisyonda mıydı?
5) 12 Eylül darbesi Kürd sorununu bastırmak için yapıldıysa, Öcalan’ın PKK’si neden palazlandırıldı?
Tam da bütün Kürdistani örgüt ve hareketler ağır darbe almış, muhalefet neredeyse tümüyle ezilmişken, kitlelere yeniden umut ve direnç taşıyacak ve “her şeyin bitmediği” güçlü mesajını içeren 1984 silahlı ajitasyonu neden yapıldı?
6) Güney Kürdistan’da yaşanan yenilgi ile “ortaya çıkan boşluğun başkaları tarafından doldurulmaması ve Kuzey Kürdistan’da herhangi bir liderin olmaması nedeniyle”, Öcalan’ın ERGENEKON tarafından “ilk” lider olarak piyasaya sürdüğü iddiası ne derece gerçekçi olmaktadır?
Kuzey Kürdistanda hemen her örgütün ve hareketin kendine göre bir lideri yok muydu? Güney hareketi yenilmişken, ERGENEKON neden “bağımsız birleşik Kürdistan ve silahlı mücadele” söylemiyle -kim için, kime karşı -yeni bir Kürd hareketi oluşturmaya karar verdi?
İlk bakışta aklıma gelen sorular bunlar… Bu sorulara alacağım yanıtla birlikte, düşüncelerimi daha sağlıklı olarak ifade edebileceğimi düşünüyorum. Bu anlamda cevap hakkımı da sonraya bırakıyorum.
(*)ERGENEKON, devleti yöneten ‘görünmez devlet’, ya da ÖZEL HARP DAIRESI ‘olarak anılmaktadır.
Sedat Günçekti www.rizgari.com Temmuz 2007
12