Kürdün Rüyası
M.Ali Yıldırım / Selim Çürükkaya’ nın yazdığı yeni romanı bende heyecanla ve dikkatle okudum. Bana göre Çürükkaya Türkiye de ki anayasal devleti yöneten yasadışı Ergenekonu anlatmakla yetinmemiş, Kürt sorununun onu nasıl beslediğini ve neticede onu anayasal devletle birlikte nasıl yıktığını bize göstermiştir.
Romanın sonu Ergenekonun ve anayasal devletin de sonu olmuştur. Türk ordusuna savaş malzemesi ve mühimat üreten Kırıkkale silah fabrikası şehirle birlikte havaya uçmuş, Türk Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları Kürtler tarafından zehirlenerek öldürülmüş, Ergenekonun bir yetkilisi birleşmiş milletlere sığınarak örgütün ve anayasal devletin 40 Yıl boyunca işlediği bütün suçları itiraf etmiş,
Kürdistan halkı topyekün olarak Türk sömürgeciliğne karşı ayaklanmış, onbinlerce Kürt asker Türk ordusundan firar ederek kürdistan dağlarına sığınmış, Birleşmiş milletler Türkiye ve Kürdistan sınırı olan Batum Ceyhan hatına asker yerleştirmiş ve tam bu noktada faşist Türk devleti Adolf Hitler gibi kendi kendini yok etmiş, yani Ergenekon Örgütü Türkiye Büyük Millet Meclisi binalarının altına patlayıcı madde yerleştirerek havaya uçurmuş.
Bir emekçi ve Kürt olarak romanın bu final sahnesi bana zulmün saltanatının sonunda nasıl yıkıldığını çok iyi gösterdi.
Gerçi romanda bu sahneler eski bir gerillanın ruyası olarak anlatılmış, yeterki Kürtler böylesi ruyalar görsün çünkü ruyalar bir gün gerçekleşir!