Neden bay Muhalif?
Öcalan'ın Bay Muhalifi hiç sevemediğini, ama onu hep takip ettiğini hemen anladım, Bir kaç gün içinde kendisine boyun eğmeyeceğimi anladığında sık sık şu sözleri tekrarlıyordu: "Hala anlamış değilim, acaba O Bay Muhalif yazılarını bize karşı mı, devlete karşı mı yazdı?"
Selim Çürükkaya / Bay muhalif imzalı yazıları 1990 Yıllarında Ceyhan cezaevinde tutukluyken yazmaya ve İstanbulda basılan Haftalık Yeni Ülke gazetesinde yayınlatmaya başladım.
Nereden veya neden çıktı bay muhalif ?
Yeni ülke gazetesi ilk yayınlanınca yazdığım bir kaç yazı „gazete kapanır” gerekçesiyle yayınlanmadı. Ben de düşüncelerimi sansürlemek istemiyordum. Bunun için Bay muhalifi yarattım. Gerçi Mehmet Şener benden çok önce Diyarbakır cezaevinde benim sorumluluğumda çıkan “Çandiya Berxwedan” isimli dergide parti içinde muhalefet yapan anlayışları eleştiren bir „Bay muhalif „ tipi yaratmıştı. Ama ben Mehmet Şener`in tipinden çok, bambaşka bir „Bay muhalif” tipi yarattım. Böylece Türk rejimine karşı söylemek istediğim her şeyi „Bay muhalif” aracılığıyla söyledim.
Ne kendimi sınırladım, ne kendimi sansür ettim, ne de kimse beni sansür etti. Bay Muhalif, o ortamda öylesine bir tutuldu ki, gazetenin yaptığı bir ankete göre, okuyucuların yüzde sekseni gazeteyi satın aldıklarında, ilk olarak “Bay muhalif“i okuduklarını söylemişlerdi.
“Bay muhalif” imzalı yazılarımın çoğunu hapisteyken yazmıştım. Bir yolunu bulup dışarı yollamıştım. 1991 Nisan ayında Bartın cezaevinden tahliye olunca, yazmaya devam ettim. Ünlü mizah ustamız Musa Anter Bay muhalif`i öylesine seviyordu ki beni adımla değil, „Bay muhalif” diye çağırırdı. 28 Nisan 1991 günü İstanbula gitmiştim. Yeni Ülke gazetesinde kalıyordum. Musa amca tahliye olduğumu duymuştu. Telefonla ardı. Ahizeyi elime aldım: “Bay muhalif geçmiş olsun aramıza hoş geldin, yarın seni misafir olarak bekliyorum” dedi. Gittim, kucaklaşıp öpüştük, “Bay muhalif ben seni çok seviyorum, gazete gelince ilk olarak seni okuyorum, sen milli duygularımı şaha kaldırıyorsun. Ben artık gidiciyim, eğer bana bir şey olursa, mizah kürsümü bay muhalife bırakıyorum” dedi.
“Ama bay muhalif, ilk yazısında Şerafettin Elçi bey ile Tarık Ziya Ekinci beyi çok ağır eleştirmiştin, o hoşuma gitmedi” diye ekledi.
Bende Musa Amca, “Biliyorsunuz Bay muhalifin ahlakında eleştiri yoktur, o över, ben o yazıda ikisini övmüştüm” der demez kahkahayı patlattı. İki elini birden havaya kaldırdı: “Bay Muhalif, aman aman sakın beni de övmeyesin!” dedi.
Son Bay Muhalif yazısını Haziran ayında sosyalist enternasyonal toplantısından çıktıktan sonra Istanbulda yazdım ve Türkiyeden ayrıldım. Ondan sonrada yazamadım. Fakat çok sonraları 1991 in Eylül ayının sonuna kadar aynı gazetede başka birisinin “Bay muhalif” imzasıyla yazılar yazdığını öğrendim.. Dikkatli okuyucular 20 Haziran 1991 tarihinden sonraki yazıların bana ait olmadıklarını hemen anlarlar. Onbinlerce insan her hafta Bay Muhalifi okuyordu, ama büyük bir çoğunluk bu bay muhalifin kim oldugunu bilmiyordu.
Tahliye olup Suriyenin kontrolündeki Bekaa vadisine gittiğimde, Öcalan’ın Bay Muhalifi hiç sevemediğini, ama onu hep takip ettiğini hemen anladım, Bir kaç gün içinde kendisine boyun eğmeyeceğimi anladığında sık sık şu sözleri tekrarlıyordu: “Hala anlamış değilim, acaba O Bay Muhalif yazılarını bize karşı mı, devlete karşı mı yazdı?”
Burada açıkça söyleyeyim; Ben Bay muhalif yazılarını yazdığım zaman “Öcalan gerçeğini” kavramamıştım. Ama Bay Muhalif, diktatörlüklere, resmi ideolojilere, haksızlıklara karşı bir tipti. Anladım ki Öcalan onun bu özelliklerine ve adına karşıymış! “Muhalif!”
Bay Muhalif yazılarının bir kısmı şu anda yoktur. Umarımki bu yazıyı okuyanlardan birisi, ocak 1991 ile 20 haziran 1991 tarihleri arasındaki Bay muhalif yazılarını bulup buraya yollayacaktır.